18-08-2016, 11:10
|
Denetimdeki Üye
|
|
Üyelik tarihi: 10 Jun 2014
Mesajlar: 844
|
|
Bu çok bilim kurgu sana göre. Yani cevabı.
Bunun cevabı ney diye ben de düşündüm. Gerçekten Allah yakmak için mi insan yaratmıştı ?
Neydi bunun cevabı ?
Benim cevabım şu ;
Allah sonsuz bilim bilgisi ile bir güzel yer yarattı, cennet gibi bir yer. Burada her şey var. Ne ararsan, ne güzellik ararsan var. Ancak hiç bir zenginlik tek başına güzel ve yeterli değildir. Ne lazım ? Tabii ki sevgili dostların. Onlarla paylaşmak istersin, böylece canın sıkılmaz, böylece gerçekten zengin olursun. Onlara verirsin ve onların yüzlerinde gülümseme görmen hoşuna gider. Çünkü o tüm zenginliklerin aslında arkadaşın yoksa hiç bir şeydir. Allah sevgisini verebileceği, ve karşılığında da sadece sevgi alabileceği dostlar edinmek istedi.
Ancak sevgi saf olmalı idi.
Yani gerçek sevgi. Çünkü kendisi zengin ve güçlü. Acaba gerçekten mi onu sevecekler yoksa zenginliği ve gücünden dolayı yalaka lık mı yapacaklar ? Hem o tür kişiler diğer gerçek sevgi gösterenlerin yanında da olup onlarla da arkadaşlık yapacaklar ve belkide onlara kötü bakacaklardı. Kendi çıkarlarını düşünüp Allah'ın yarattığı oluşturduğu bu cennet ortamını kötü yapacaklardı. Öyle ise gerçek sevgi açığa çıkmalı idi.
Peki bu nasıl olacaktı ?
Bu insanların "kod"larını oluşturduğunda (milyarlarca kod). Yani herkesin bir adet DNA sı. "Soft" data. Asla henüz molekül değil. Soft data sadece bir avuç yer kaplıyordu. İşte bu "kalu bela" ortamı idi. Yani insan daha hard data olmadan evvel, sadece ve sadece DNA soft data olarak tüm insanlık sadece 1 avuç kadar yer kaplıyordu. Belki daha az.
Sonra Allah bunları yaratmazdan evvel "simüle" etti. Bu datasız bir simülasyon idi. Yani veri kaydı yapılmayacaktı. Bunu size şöyle açıklayayım, anılar, bilgiler, öğrenme verileri, görsel hafıza verileri gibi datalar yok. Ne var peki ? Karar verme yetisi ve kişilik analizi var.
Böylece Allah "sanal ortam" da yani "virtual environment" sisteminde her DNA yı yani RUH u "execute" etti. Çalışan her DNA (=ruh) simüle testine tabi tutuldu. Ve Allah gördü ki bu "kod" lar çalışmakta idi, her birinin kendine ait kişiliği var. Kesinlikle bağımlı değil. Böylece bu kod yapısının testleri ile Allah arasındaki sevgi uyumu olduğu görüldü. Ancak buna rağmen gerçek (live) ortamda kişilikler bağımsız olduğu için herkes farklı düşüncelere sahip olabilecekti. Uyum var ama uyumun olması düşüncelerin farklılığına engel değil. Bunlar sanal ortamda test edildikten sonra her RUH (=DNA) zamanı gelince "hard data" ya çevrilip yani canladırılıp liveortama alınacaktı.
Sonuçlar her daim izlenecek ve kaydedilecekti.
Live ortamın kuralı olmalı idi. İnsanın gerçek (saf) sevgisini ortaya çıkarmak için Allah kendini sadece bir haber olarak verecekti. Asla ortaya çıkmayacak, görünmeyecek, bunu herhangi bir medya veya iletişim sistemi üzerinden temesa geçerek yapmayacaktı. Evren de başka bir noktada olan cennet gezegeni ise insan için ulaşılması oldukça zor bir konumda olacak böylece insan kararlarında tamamen özgür bırakılacaktı. Kimse herhangi bir zenginliğin yada cehennem gibi bir korkunun yada Allah ın varlığını resmi bir iletişime dayalı ölçemeyecekti. Böylece insan "iman" hususunda kalbi bir özgürlük içinde olacaktı.
Eğer Allah kendini gösterir ise "ben Allah'a inanıyorum" cümlesi çok saçma bir cümle olur.
"Bilim insanı Allah'a götürür." Louis Pasteur
...
Domuz eti sağlıklı diyenler domuz etinden çiğ köfte yesinler, konuşmasınlar..
|
18-08-2016, 11:10
|
Denetimdeki Üye
|
|
Üyelik tarihi: 10 Jun 2014
Mesajlar: 844
|
|
Bu çok bilim kurgu sana göre. Yani cevabı.
Bunun cevabı ney diye ben de düşündüm. Gerçekten Allah yakmak için mi insan yaratmıştı ?
Neydi bunun cevabı ?
Benim cevabım şu ;
Allah sonsuz bilim bilgisi ile bir güzel yer yarattı, cennet gibi bir yer. Burada her şey var. Ne ararsan, ne güzellik ararsan var. Ancak hiç bir zenginlik tek başına güzel ve yeterli değildir. Ne lazım ? Tabii ki sevgili dostların. Onlarla paylaşmak istersin, böylece canın sıkılmaz, böylece gerçekten zengin olursun. Onlara verirsin ve onların yüzlerinde gülümseme görmen hoşuna gider. Çünkü o tüm zenginliklerin aslında arkadaşın yoksa hiç bir şeydir. Allah sevgisini verebileceği, ve karşılığında da sadece sevgi alabileceği dostlar edinmek istedi.
Ancak sevgi saf olmalı idi.
Yani gerçek sevgi. Çünkü kendisi zengin ve güçlü. Acaba gerçekten mi onu sevecekler yoksa zenginliği ve gücünden dolayı yalaka lık mı yapacaklar ? Hem o tür kişiler diğer gerçek sevgi gösterenlerin yanında da olup onlarla da arkadaşlık yapacaklar ve belkide onlara kötü bakacaklardı. Kendi çıkarlarını düşünüp Allah'ın yarattığı oluşturduğu bu cennet ortamını kötü yapacaklardı. Öyle ise gerçek sevgi açığa çıkmalı idi.
Peki bu nasıl olacaktı ?
Bu insanların "kod"larını oluşturduğunda (milyarlarca kod). Yani herkesin bir adet DNA sı. "Soft" data. Asla henüz molekül değil. Soft data sadece bir avuç yer kaplıyordu. İşte bu "kalu bela" ortamı idi. Yani insan daha hard data olmadan evvel, sadece ve sadece DNA soft data olarak tüm insanlık sadece 1 avuç kadar yer kaplıyordu. Belki daha az.
Sonra Allah bunları yaratmazdan evvel "simüle" etti. Bu datasız bir simülasyon idi. Yani veri kaydı yapılmayacaktı. Bunu size şöyle açıklayayım, anılar, bilgiler, öğrenme verileri, görsel hafıza verileri gibi datalar yok. Ne var peki ? Karar verme yetisi ve kişilik analizi var.
Böylece Allah "sanal ortam" da yani "virtual environment" sisteminde her DNA yı yani RUH u "execute" etti. Çalışan her DNA (=ruh) simüle testine tabi tutuldu. Ve Allah gördü ki bu "kod" lar çalışmakta idi, her birinin kendine ait kişiliği var. Kesinlikle bağımlı değil. Böylece bu kod yapısının testleri ile Allah arasındaki sevgi uyumu olduğu görüldü. Ancak buna rağmen gerçek (live) ortamda kişilikler bağımsız olduğu için herkes farklı düşüncelere sahip olabilecekti. Uyum var ama uyumun olması düşüncelerin farklılığına engel değil. Bunlar sanal ortamda test edildikten sonra her RUH (=DNA) zamanı gelince "hard data" ya çevrilip yani canladırılıp liveortama alınacaktı.
Sonuçlar her daim izlenecek ve kaydedilecekti.
Live ortamın kuralı olmalı idi. İnsanın gerçek (saf) sevgisini ortaya çıkarmak için Allah kendini sadece bir haber olarak verecekti. Asla ortaya çıkmayacak, görünmeyecek, bunu herhangi bir medya veya iletişim sistemi üzerinden temesa geçerek yapmayacaktı. Evren de başka bir noktada olan cennet gezegeni ise insan için ulaşılması oldukça zor bir konumda olacak böylece insan kararlarında tamamen özgür bırakılacaktı. Kimse herhangi bir zenginliğin yada cehennem gibi bir korkunun yada Allah ın varlığını resmi bir iletişime dayalı ölçemeyecekti. Böylece insan "iman" hususunda kalbi bir özgürlük içinde olacaktı.
Eğer Allah kendini gösterir ise "ben Allah'a inanıyorum" cümlesi çok saçma bir cümle olur.
"Bilim insanı Allah'a götürür." Louis Pasteur
...
Domuz eti sağlıklı diyenler domuz etinden çiğ köfte yesinler, konuşmasınlar..
|
18-08-2016, 11:37
|
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 22 Mar 2015
Mesajlar: 4.698
|
|
Vıdı vıdı yapmayalım lütfen.
El-lah tüm kötülüklerin kaynağımıdır? Deilmidir?
İslami litaratür, El-ilah 'ın kötülüğün kaynağı,merkezi,fikir babası olduğunu zaten kabul ediyor.
İslamcılar imanlarının bu duruma neden itiraz ediyorlar ?
Şayet itiraz ediyorlarsa KÖTÜLÜĞÜ kim yaratmışdır? İtiraz ediyorlarsa buna cevap versinler.Vıdı vıdı yapmasınlar.
İslam putu El-lah kötümü-iyimi bunu ayrıca tartışırız. Biz önce kötülüğün MERKEZİNE, fabrikasına bakalım.
|
18-08-2016, 12:34
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 10 Aug 2016
Mesajlar: 364
|
|
Kendi işlediğiniz suçların suçlusu sizden başkası değildir.
|
18-08-2016, 12:44
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 15 Jan 2015
Bulunduğu yer: Antik bir Yunan tapınağının merdivenlerindeyim.
Mesajlar: 779
|
|
Gerçeklikten kopuş
alpha´isimli üyeden Alıntı
Bu çok bilim kurgu sana göre. Yani cevabı.
Bunun cevabı ney diye ben de düşündüm. Gerçekten Allah yakmak için mi insan yaratmıştı ?
Neydi bunun cevabı ?
Benim cevabım şu ;
Allah sonsuz bilim bilgisi ile bir güzel yer yarattı, cennet gibi bir yer. Burada her şey var. Ne ararsan, ne güzellik ararsan var. Ancak hiç bir zenginlik tek başına güzel ve yeterli değildir. Ne lazım ? Tabii ki sevgili dostların. Onlarla paylaşmak istersin, böylece canın sıkılmaz, böylece gerçekten zengin olursun. Onlara verirsin ve onların yüzlerinde gülümseme görmen hoşuna gider. Çünkü o tüm zenginliklerin aslında arkadaşın yoksa hiç bir şeydir. Allah sevgisini verebileceği, ve karşılığında da sadece sevgi alabileceği dostlar edinmek istedi.
Ancak sevgi saf olmalı idi.
Yani gerçek sevgi. Çünkü kendisi zengin ve güçlü. Acaba gerçekten mi onu sevecekler yoksa zenginliği ve gücünden dolayı yalaka lık mı yapacaklar ? Hem o tür kişiler diğer gerçek sevgi gösterenlerin yanında da olup onlarla da arkadaşlık yapacaklar ve belkide onlara kötü bakacaklardı. Kendi çıkarlarını düşünüp Allah'ın yarattığı oluşturduğu bu cennet ortamını kötü yapacaklardı. Öyle ise gerçek sevgi açığa çıkmalı idi.
Peki bu nasıl olacaktı ?
Bu insanların "kod"larını oluşturduğunda (milyarlarca kod). Yani herkesin bir adet DNA sı. "Soft" data. Asla henüz molekül değil. Soft data sadece bir avuç yer kaplıyordu. İşte bu "kalu bela" ortamı idi. Yani insan daha hard data olmadan evvel, sadece ve sadece DNA soft data olarak tüm insanlık sadece 1 avuç kadar yer kaplıyordu. Belki daha az.
Sonra Allah bunları yaratmazdan evvel "simüle" etti. Bu datasız bir simülasyon idi. Yani veri kaydı yapılmayacaktı. Bunu size şöyle açıklayayım, anılar, bilgiler, öğrenme verileri, görsel hafıza verileri gibi datalar yok. Ne var peki ? Karar verme yetisi ve kişilik analizi var.
Böylece Allah "sanal ortam" da yani "virtual environment" sisteminde her DNA yı yani RUH u "execute" etti. Çalışan her DNA (=ruh) simüle testine tabi tutuldu. Ve Allah gördü ki bu "kod" lar çalışmakta idi, her birinin kendine ait kişiliği var. Kesinlikle bağımlı değil. Böylece bu kod yapısının testleri ile Allah arasındaki sevgi uyumu olduğu görüldü. Ancak buna rağmen gerçek (live) ortamda kişilikler bağımsız olduğu için herkes farklı düşüncelere sahip olabilecekti. Uyum var ama uyumun olması düşüncelerin farklılığına engel değil. Bunlar sanal ortamda test edildikten sonra her RUH (=DNA) zamanı gelince "hard data" ya çevrilip yani canladırılıp liveortama alınacaktı.
Sonuçlar her daim izlenecek ve kaydedilecekti.
Live ortamın kuralı olmalı idi. İnsanın gerçek (saf) sevgisini ortaya çıkarmak için Allah kendini sadece bir haber olarak verecekti. Asla ortaya çıkmayacak, görünmeyecek, bunu herhangi bir medya veya iletişim sistemi üzerinden temesa geçerek yapmayacaktı. Evren de başka bir noktada olan cennet gezegeni ise insan için ulaşılması oldukça zor bir konumda olacak böylece insan kararlarında tamamen özgür bırakılacaktı. Kimse herhangi bir zenginliğin yada cehennem gibi bir korkunun yada Allah ın varlığını resmi bir iletişime dayalı ölçemeyecekti. Böylece insan "iman" hususunda kalbi bir özgürlük içinde olacaktı.
Eğer Allah kendini gösterir ise "ben Allah'a inanıyorum" cümlesi çok saçma bir cümle olur.
|
Sevgili alpha, sen gerçek misin ?
Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. M. Kemal ATATÜRK
|
18-08-2016, 13:27
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 18 Sep 2008
Mesajlar: 413
|
|
alpha´isimli üyeden Alıntı
Bu çok bilim kurgu sana göre. Yani cevabı.
Bunun cevabı ney diye ben de düşündüm. Gerçekten Allah yakmak için mi insan yaratmıştı ?
Neydi bunun cevabı ?
Benim cevabım şu ;
Allah sonsuz bilim bilgisi ile bir güzel yer yarattı, cennet gibi bir yer. Burada her şey var. Ne ararsan, ne güzellik ararsan var. Ancak hiç bir zenginlik tek başına güzel ve yeterli değildir. Ne lazım ? Tabii ki sevgili dostların. Onlarla paylaşmak istersin, böylece canın sıkılmaz, böylece gerçekten zengin olursun. Onlara verirsin ve onların yüzlerinde gülümseme görmen hoşuna gider. Çünkü o tüm zenginliklerin aslında arkadaşın yoksa hiç bir şeydir. Allah sevgisini verebileceği, ve karşılığında da sadece sevgi alabileceği dostlar edinmek istedi.
Ancak sevgi saf olmalı idi.
Yani gerçek sevgi. Çünkü kendisi zengin ve güçlü. Acaba gerçekten mi onu sevecekler yoksa zenginliği ve gücünden dolayı yalaka lık mı yapacaklar ? Hem o tür kişiler diğer gerçek sevgi gösterenlerin yanında da olup onlarla da arkadaşlık yapacaklar ve belkide onlara kötü bakacaklardı. Kendi çıkarlarını düşünüp Allah'ın yarattığı oluşturduğu bu cennet ortamını kötü yapacaklardı. Öyle ise gerçek sevgi açığa çıkmalı idi.
Peki bu nasıl olacaktı ?
Bu insanların "kod"larını oluşturduğunda (milyarlarca kod). Yani herkesin bir adet DNA sı. "Soft" data. Asla henüz molekül değil. Soft data sadece bir avuç yer kaplıyordu. İşte bu "kalu bela" ortamı idi. Yani insan daha hard data olmadan evvel, sadece ve sadece DNA soft data olarak tüm insanlık sadece 1 avuç kadar yer kaplıyordu. Belki daha az.
Sonra Allah bunları yaratmazdan evvel "simüle" etti. Bu datasız bir simülasyon idi. Yani veri kaydı yapılmayacaktı. Bunu size şöyle açıklayayım, anılar, bilgiler, öğrenme verileri, görsel hafıza verileri gibi datalar yok. Ne var peki ? Karar verme yetisi ve kişilik analizi var.
Böylece Allah "sanal ortam" da yani "virtual environment" sisteminde her DNA yı yani RUH u "execute" etti. Çalışan her DNA (=ruh) simüle testine tabi tutuldu. Ve Allah gördü ki bu "kod" lar çalışmakta idi, her birinin kendine ait kişiliği var. Kesinlikle bağımlı değil. Böylece bu kod yapısının testleri ile Allah arasındaki sevgi uyumu olduğu görüldü. Ancak buna rağmen gerçek (live) ortamda kişilikler bağımsız olduğu için herkes farklı düşüncelere sahip olabilecekti. Uyum var ama uyumun olması düşüncelerin farklılığına engel değil. Bunlar sanal ortamda test edildikten sonra her RUH (=DNA) zamanı gelince "hard data" ya çevrilip yani canladırılıp liveortama alınacaktı.
Sonuçlar her daim izlenecek ve kaydedilecekti.
Live ortamın kuralı olmalı idi. İnsanın gerçek (saf) sevgisini ortaya çıkarmak için Allah kendini sadece bir haber olarak verecekti. Asla ortaya çıkmayacak, görünmeyecek, bunu herhangi bir medya veya iletişim sistemi üzerinden temesa geçerek yapmayacaktı. Evren de başka bir noktada olan cennet gezegeni ise insan için ulaşılması oldukça zor bir konumda olacak böylece insan kararlarında tamamen özgür bırakılacaktı. Kimse herhangi bir zenginliğin yada cehennem gibi bir korkunun yada Allah ın varlığını resmi bir iletişime dayalı ölçemeyecekti. Böylece insan "iman" hususunda kalbi bir özgürlük içinde olacaktı.
Eğer Allah kendini gösterir ise "ben Allah'a inanıyorum" cümlesi çok saçma bir cümle olur.
|
Görüldüğü gibi tanrı yaratmak o kadar da zor bir şey değilmiş, herkes biraz hayal gücü kullanarak istenen model bir tanrı yaratabilir. Önemli olan bu tanrının hayal ürünü olduğunun farkında olmak, gerçek sanıldığında işler karışır.
Gerçeklere dönersek, Kuran'da anlatılan arap putu sadist, psikopat, manyak bir tanrıdır, bu manyak daha kafadan ben cehennemi insan ve cinlerle dolduracağım diye kendi kendine yemin etmiş.
Diyelim ki, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten bir tanrı var ve insanlığı yarattı yani her şey tamamen kendi eseri. Bir tanrı tamamen kendi eser olan bir insanı neden yakar ki? Yahu zaten bu insanı tamamen sen tasarlamışsın, bu olmamış deyip yakmanın mantığı nedir?
|
18-08-2016, 20:18
|
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 22 Mar 2015
Mesajlar: 4.698
|
|
Filozof´isimli üyeden Alıntı
Kendi işlediğiniz suçların suçlusu sizden başkası değildir.
|
Bu kadar net.
Şeytana uydum,kaderime böyle yazılmış, ellah istedi vs yalancılıkdır.
|
19-08-2016, 03:00
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 22 May 2012
Mesajlar: 418
|
|
@ alpha
Yahu bir alem adamlarsiniz. Bukadar ispatsiz hikaye vari senaryolari nasil uyduruyorsunuz. Hadi uydurdunuz buna kendiniz inaniyormusunus, sizinde inandiginizi düsünsemde, bu yazdiklariniza sizden basla kim inanir, itibar eder.
Mütis anlamsiz isler cikariyorsunuz. Allah adina konusmak tamda bu sizin yaptiginiz olay. Yazdiklarinizi okuyunca aklima ADEMO masalcisi geldi nedense. Gerci siz onun birakin eline, kilina su dökemessiniz. ADEMO masal kahramaniydi, kaybetti merhumu.
Biraz daha inandirici olursaniz, bir kac kisiyi belki inandirabilirsiniz ama, yanlis yerlerde geziyorsunuz. Bunlar tam islami sitelerinin agzina layik anlatimlar.
|
28-08-2016, 11:12
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 15 Jun 2016
Mesajlar: 21
|
|
Tanrı'yı dinlerden öğrenen yanlış tanır. Çünkü Tanrı, dinlerde kendisinden daima gerçeği yansıtmayan ahlak anlayışıyla tanıtmıştır.
Tanrı tüm ahlak kurallarından münezzeh (maalesef). Ahlak anlayışı ve kurallarını bizler için yaratmıştır.
Şimdi Allah'ın karakterini direk yazsam bana inanmazsınız. Uzunca bir ön yazı ile önce Allah'ın icraatlarını, teknik olarak izah etmeliydim.
Evet. Bütün kötülüklerin başı Allah'tır.
Peki Allah kimlere kötü? Muhafazakâr kişilere kötü !
Çünkü Allah, temiz ahlak üzere yaşayan kişilerden nefret eder.
Peki kimlere iyi bu Allah?
Dünyada Avrupalı ırkına, Türkiye'de ise onların uzantısı ve uşaklığını yaşam modeli olarak benimseyen kişilere.
İşte size Allah'ın karakterinden örnek haznesi. İnceleyin bakın. Allah'ın bu zevatı, vıcık-vıcık nasıl ve neden kayırıp, kolladığına.
Benim, yılların sonunda vardığım yargı şu "Tanrı iğrenç bir canavar".
İğrençliği ahlaksızlığından, canavarlığı da işkence yapma saplantısından geliyor.
Tanrı;
Dünya'da Avrupalı ırkına, Türkiye'de de onlar gibi yaşayanlara seks ve yeme-içme yoluyla nefislerine hizmet eden, muhafazakar insanları da imtihan diye kandırıp -cehennem ile tehdit ederek lanetler yağdıran korkunç bir varlıktır.
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:26 .
|