Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #81  
Alt 30-08-2017, 13:29
Nero Nero isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 24 May 2017
Mesajlar: 1.869
Standart

Nero´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Şimdi bu adamlara bakarak hangi inancı, hangi dini suçlamak gerekiyor?

http://m.milliyet.com.tr/amp/murat-b...gazin-2509022/
Nero´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Soruşturma açılmış.
Diyanet İşleri Başkanlığı: "Helallik sınırı kuzende biter. Bu olay bir afettir."
Alıntı ile Cevapla
  #82  
Alt 30-08-2017, 15:09
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

Esir kadınlara tecavüz İslam'da var mı

O fetvayı bir de böyle okuyun...



Mısırlı Kadın Profesör Suad Salih, savaşta esir alınan kadınlarla yani cariyelerle ilişkiye girilebileceğini söylerken, bu ilişki halinde bir rızalık aranmadığını, daha açık bir ifade ile "tecavüz"ün meşru olduğunu da ifade ediyordu. Üstelik Profesör bu düşüncesini İslam Hukukuna dayandırıyordu, diğer bir ifade ile tecavüzü haklı gören "İslam Hukuku" idi.(1)
Peki, İslam tarihinde ve o tarihe not düşen metinlerde cariyelere tecavüzü haklı gören bir anlayışa rastlıyor muyuz? Anılan profesörün görüşleri bu anlamda, boşlukta bir yerde mi duruyor yoksa tarihsel bir zemin üzerine mi yükseliyor? Gelin şimdi bu soruların yanıtlarını aramak adına, kısa bir "köle" yolculuğuna çıkalım sizlerle.
Başlayalım...
İslam inancının gerek dinsel metinlerinde gerekse de İslam tarihinde kölelik göze çarpan önemli olgulardan birisidir. Zira gerek erkek köleler gerekse de kadın köleler (cariye) daha Peygamberin yaşadığı dönemden itibaren toplum içinde bu statüleri ile hep var olmuşlardır. Dahası geçmişten bugüne hâkim İslam inancı da köleliğin İslam'da yer aldığını savunmaktadır. Pek tabi bu savunma gerek ayet gerekse de kimi hadisler üzerinden temellendirilmektedir. Bu anlayışın dışında kalan ve sayıca çok az olan Müslüman düşünürler ise İslam inancında köleliğin yasaklandığı görüşünü benimsemektedir.
Konu bu anlamda ayrıca bir tartışma zemininde ele alınmalıdır. Bununla birlikte tartışma götürmeyen bir gerçeklik ise İslam inancının ilk dönemlerinden çok yakın bir tarihe kadar Müslüman dünyada kölelerin eksik olmadığı hususudur. Öyle ki büyük çiftliklerde, üretim süreçlerinde köle emeği kullanılmış ve büyük köle pazarları kurulmuştur. Diğer taraftan İslam inancının ilk yıllarında bile kimi güç sahibi kimselerin bile sayıca çok fazla köleye sahip olduğu görülmektedir. Örneğin bu isimlerden Zübeyr b.Avvam'ın -ki, kendisi hem Peygambere yakın hem de "cennetle müjdelenen" bir isim olarak bilinmektedir- 1000 erkek ve 1000 kadın kölesi olduğu iddia edilmektedir.(2) Rakamlar bu anlamda oldukça şaşırtıcıdır. Zira çok büyük sayılardan bahsediyoruz. Fakat şu var ki, bütün bu verilere Müslüman yazarların kitaplarından ulaşabiliyoruz, bu anlamda kaynakça yanlış olsa dahi bu İslam dünyasının yine kendi içinde ortaya çıkardığı bir sorundur.


4 BÜYÜK MEZHEP HEMFİKİR

Dilerseniz, köle gerçekliğinin geldiği boyutu göstermesi açısından, döneme etki eden kimi birkaç ismin azad ettiği köle sayıları ile yazımıza devam edelim. Buna göre Peygamber'in eşi Aişe 96, amcası Abbas 90, Halife Osman 20, Halife Ömer'in Oğlu Abdullah 1000, Halife Ebubekir 50 civarında köle azad etmiştir. Bütün bu isimler içerisinde şüphesiz Abdurrahman b.Avf ayrı bir yerde durmaktadır. Öyle ki, dönemin muktedir isimleri arasında yer alan ve Halife Ömer'in kendisinden sonra halife adayı olarak sunduğu isimler arasında da olan Avf'ın inanılacak gibi değil ama tam 30.000 köleyi azad ettiği öne sürülmektedir.(3)
İslam tarihi içerisinde vuku bulan köle gerçekliği bu anlamda yoruma yer bırakmayacak ölçüde canlı bir görünüm arz etmektedir. Hatta o kadar ki, Abbasiler döneminde kölelerin başlattığı bir isyan bile ortaya çıkmış buna karşın isyancılar büyük bir katliama maruz kalmışlardır.
Gelelim yazımızın da kaleme alınmasına sebep olan esir kadınlara tecavüz meselesine. İslami kaynaklar bu konuda oldukça ibretlik olaylara yer vermektedir. Öyle ki savaş esnasında esir alınan kadınlarla ilişkiye girildiğine dair çok sayıda örneğe rastlamak mümkün.(4) Üstelik bu örnekler "güvenilir" kaynak olarak gösterilen eserlerde de mevcut. Diyeceğimiz bu kaynaklardan yola çıkarsak karşımızda hiçte öyle dikensiz bir gül bahçesi yok. Aynı şekilde zaman içerisinde gelişen İslami hukuk ekolleri de esir kölelerle ilişkiye girme hadisesine onay vermiş gözüküyor. Öyle ki dört büyük mezhepte (Hanefi, Maliki, Hanbeli ve Şafi) esirlerin köle olarak kabulünden sonra söz konusu ilişkinin gerçekleşebileceği konusunda hemfikir. Fakat bu mezheplere göre kadınlarla ilişkiye girmek için kadının regl ve hamile olmaması gerekiyor! Ne diyelim, böyle de hassasiyet sahibiler işte!
El Ezher Üniversitesi'nde ilahiyat profesörü olan Suad Salih kadınlarla ilgili "Onlar bir ordu komutanının ya da herhangi bir Müslüman'ın malı haline gelirler ve bunlar da o kadınlarla kendi karıları gibi cinsel ilişkiye girebilirler"(2) derken pek muhtemeldir ki, İslam tarihi içerisinde vuku bulan örneklerden yola çıkarak utanç verici bu sözlere imza atıyor. Söz konusu tarih, anılan yazarı maalesef bu nokta da haklı da çıkarıyor. Dolayısıyla bu külliyat ile hesaplaşmadan Salih'ler ile uğraşmak çok da anlamlı olmayacaktır. Örneğin o külliyat içerisinde çocuk doğuran cariyelerin de satıldığını ve bu uygulamanın Halife Ömer'in ilk yıllarına kadar gittiğini, savaş halindeyken bile esir kadınlarla ilişkiye girildiğini görmekteyiz. Yine o külliyatta İmam Şafi, Ahmed b.Hanbel, Nesai, İbn'i Mace, Beyhaki ve birçok İslam düşünürünün "cariye çocuk doğursa bile satılabilir" dediklerini okumaktayız.(6)
Son dönemde ülkemiz başta olmak üzere genel olarak İslam dünyasında böylesi ibretlik fikirlerle daha çok karşılaşır olduk. Şüphesiz bu durum söz konusu görüşlerin referans aldığı İslam yazınını görmek açısından yararlı da oldu. Çünkü genel olarak İslam anlayışını bağnaz ve totaliter bir dilden okumaya çalışan fikirler bu kaynaklardan beslenmekte. Diğer taraftan bu görüşlerin hala savunuluyor olması ve dillendirilmesi ise ülkemiz ve dünya açısından büyük bir tehlikedir ki,(7) o görüşlerin yaratabileceği tehlikeyi görmek açısından son güncel gelişmelere bakmak bile yeterli olacaktır.

Aydın Tonga
Odatv.com
Dipnotlar:
1) http://www.karsigazete.com.tr/gundem...ir-h67781.html
2) Selçuk Coşkun, Abdulazim ed-Deyb'in Zübeyr b. Avvam'a Yönelik Bazı Tenkitlere Cevabı , Dini Araştırmalar, Mayıs-Ağustos 2000, C. 3, s. 7.
3) Faik Bulut, İslam Kömüncüleri, Berfin yay.2014
4) Arif Tekin, Kuran'ın Kökeni, Berfin yay.2014
5) http://www.birgun.net/haber-detay/pr...ir-101395.html
6) Arif Tekin, Kuran'ın Kökeni, Berfin yay.2014
7) Mustafa Solak, Atatürk'ün Bakanı Şükrü Kaya, Kaynak Yay. 2013



http://odatv.com/humeyninin-fetvalar...806161200.html.

Kucuk Kiz Cocuklara, Kolelere, Esirlere rahat ve serbest olarak Tecavuz edilmesi icin, Tecavuz uzerine kurulmus bu Dinin gercek yuzunu gormemek icin KOR olmayi gerektirir...

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #83  
Alt 30-08-2017, 18:21
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart




İslamiyet tecavüzü meşru kabul eder



Kuran yorumcuları ve Müslümanlar tecavüz suçu için, zina suçuna uygulanan hadleri (ceza şekli/ muiyyideleri) uygulamanın doğru olduğunu söylerler. İslam'da tecavüz suçu ve cezası ne Kuran'da ne de sünnet'te vardır. İslam tecavüz eylemini zina olarak değerlendirir ve cezalandırır. Tecavüz ve zina kavramları farklı şeylerdir, tecavüz; bir kişinin rızası dışında cinsel saldırı sonucu, isteği dışında cinsel ilişkide bulunmasıdır, zina ise (İslam şeriatına göre), evli olmayan kişi/kişilerin cinsel ilişkide bulunmasıdır.



Suç isnatlarını açacak olursak:

Tecavüz;

1- En bilinen ve geniş anlamında kullanılan şekli ile; erkeğin/erkeklerin kadının isteği dışında onunla cinsel ilişkide bulunmasıdır. Erkeklik organının kadının vulvasına zorla sokulması eylemidir. Fakat bu tanım eksiktir, aşağıda daha detaylı tanımını açıyorum.

a- Erkek bir çok şekilde kadına cinsel saldırıda bulunabilir. En bilindik eylem fiili livatadır. Fiil sözcüğüne dikkat edelim, Kuran'daki Yusuf/23 ayetindeki yarım kalan tecavüz vakası kabilinden İslami ceza hukuku teşebbüsüde suç sayar. Bakara/223 ayetine binaen livatayı müspet şerri hüküm sayan bir anlayışta mevcuttur İslamiyet'te.

b- Bir alet yada obje vasıtası ile tecavüz suçu vardır. Pratik olarak İslamiyet'teki zina tanımlamasına asla girmez bu suç tipi, o yüzden de bu tecavüz şeklininde cezası yoktur İslamiyet'te.

c- Tecavüz erkeğin, salt kadına yönelik cinsel saldırısı gibi algılansada gerçek hayatta, ‘'özellikle çocuklara'', diğer erkeklere, cansız materyallere, hayvanlara da tecavüz edilmektedir ve bunlarda tecavüz suçu kavramına girer modern Dünya'da.

d- Tecavüz günümüzde ki tanımıyla sadece erkeklere özgü bir suç değildir. Kadınların küçük erkek çocukları ile seks yapmaları örneğinde olduğu gibi, kadınlarda ‘'reel'' olarak tecavüz ederler, kadınların gene kadınlara tecavüz etmesi, son kabul gören kanunlara göre kadınların erkeklere tecavüz etmeleri.

e- İnsan dışı bir canlı kullanarak tecavüz edilmesi.

2- Geldik zurnanın zırt ettiği yerlerden birisine; Evlilik içi tecavüz suçu vardır ve bu ne İslamiyet'teki zina suçuna girer nede bir başka kayıtta İslamiyet için suçtur.

3- Günümüzde sözlü tecavüz algılaması çıkmıştır ama bu kavram İslam şeriatında çok zorlanılırsa basit ve farklı bir suç olarak tanımlanır.



Zina;

Aralarında evlilik bağı olmayan kişilerarasındaki cinsel ilişki. (TDK sözlük)



Zina İslam açısından çok önemli bir suçtur, zina Allah'a karşı işlenen suçlar kapsamında ele alınır İslam şeriatına göre. Yani bu hususta zina eylemindeki kişi/kişiler bu suç kapsamında şahsi olarak değil bizzat Allah adına cezalandırılırlar. Zina suçunun ispatı için dört erkek şahid istenir, dört şahidi olmayan her türlü zina isnadı İslam'da hukuken yok sayılır. Konuyu iyi anlayabilmek için İslam hukukundaki işleyişe bakarsak;

İslam hukukunda suçlar 3 kısma ayrılır.
1- Bir kimseyi öldürmek yada yaralamak gibi ''hakkı ademiye'' denilen şahsın haklarına yönelik suçları kapsar. Bu suçlarda kişisel haklara üstünlük tanındığından ''af'' ve ''sulh'' geçerlidir. İslam hukukunda ''katlin'' beş çeşidi, ‘'cerhin'' ise dört çeşidi vardır.

2- Kuran tarafından gösterilmiş olup ''Allah'a'' karşı işlenen suçları kapsayanlar. Yani bizzat Kuran'da (Ahkam ayetlerle) yazan suçlardır ve ''Allah'a'' karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirilir ve cezalandırılırlar. Bu suçlar: Hırsızlık, zina, şarap içme, kazif veya zina iftirası, yol kesme, irtitad veya riddiye denilen İslam dinini terk etme suçlarıdır. Bu suçlarda şikayet gerekmez, günümüz tabiri ile amme suçlarıdır ve ‘'Allah'a'' karşı işlenmiş suçlardır. Cezaların miktarı değişmez, ancak suçlu suçunu kabul etmez ve suçuda ispatlanamazsa hakimin cezalandırmaya gitmemesi tavsiye edilir. Özellikle kazif (zina) ve hırsızlık suçlarında ihbar zorunludur.

3- Taziren ceza gerektiren suçlar. Hakkında her hangi bir hadis yada ayet nazarında hükmün (nassın) bulunmadığı, ceza takdirinin hakime bırakıldığı suçlardır.




Bu cihedle, zina Kuran'da; Mu'minun/5-6 ayetinde nikahlı eşleri ve cariyeleri (köleleri) dışındaki kişilerle, cinsel ilişkiden kaçınılması ve aksi durumlarda bir cezanın söz konusu olduğu belirtilir, Nur/2'de. Birbirleriyle evli olmayan yada/veya efendi köle (cariye) ilişkisi bulunmayan ayrı cinsten iki kişinin, bir birleriyle cinsel ilişkide bulunması zina olarak tanımlanmıştır, ayet aynı zamanda suçun cezasınıda her iki taraf için 100 değnek vurulması olarak belirler. Nur/33 ayetinde ise zorla fuhuş yapan (köle-cariye) kadınların zina kapsamı dışında bırakıldıkları belirtilir.



Hadislerde (sünnet) zina suçu ve ceza haddi geçer, Buhari'nin aktardığı hadislerden örneklersek;

544 nolu hadis: İki tarafta bekarsa, iki tarafa da yüz sopa vurulması ve bir yıl sürgündür. Dul bir kişi gene bir dulla zina yaparsa sadece celde (yüz sopa vurulması) uygulanır.

1592 nolu hadis: Zina yapan cariye (köle) ise her seferinde celde (yüz sopa vurulması) uygulanması ve 3. Zinasından sonra zararına da olsa o kölenin satılması emredilir.

1603 nolu hadis: Zina yaptığını ikrar (itiraf) eden adama celde uygulanması, zina yaptığını kabul etmeyen kadın'ın ise serbest bırakılması.

1589 nolu hadis: Ömer'in bir hutbe esnasında, Allah tarafından recm ayeti geldiğini ve ezberlediklerini, Muhammed'in bu ayet üzerinden cezalar verdiğini, kendilerininde bu ceza haddini uygulamaya devam ettiklerini belirtir. Belli bir zaman sonra Kuran'dan çıkarılır bu ayet. Sonradan bu olayı bilmeyen yeni Müslümanların Kuran'da böyle bir ayet olmaması nedeniyle recm uygulamanın yanlış olduğu kanaatine kapılabileceklerini, fakat bunun şeriat hükmü olduğunu, toplumun aksi öfkesinden çekinmese Kuran'a kendisinin bu ayeti yazacağını söylediği rivayet edilmektedir.

1590 nolu hadis: Zina suçunun üç aşamada İslam içerisinde geliştirilerek ceza haddinin belirlendiğini, celde haddinin bu kapsamda bekarlar için, recm haddinin ise evliler için uygulanması gereken bir ceza haddi olduğunu belirtir. Bu hadiste Nur suresinde bir recm ayetinin olduğu ve sonradan kaldırıldığı ama recm ceza haddinin uygulamaya devam ettiği anlatılır.

1605 nolu hadis: ayrı ayrı gelerek zina yaptıklarını Muhammed'e söyleyen biri erkek, diğeri kadın iki kişinin bellerine kadar bir çukur içerisine gömüldükleri ve taşlanarak (recm) öldürüldükleri anlatılır.

1608 nolu hadis: bekar bir erkeğin evli bir kadınla zina yapması üzerine, erkeğe celde uygulanması ve kadına recm uygulanması ifade edilmektedir.



Görüldüğü gibi İslam zina olayına büyük bir önem vermektedir. Kuran'da sadece celde (yüz sopa vurulması) ceza haddi yer alırken yukarıda verilen hadislerden yola çıkarak recm ceza haddide uygulanır İslam'da. Sonradan kaldırıldığı söylenen bir ayete dayandırılan (Yahudi şeriatından alınan) recm cezası İslam şeriatının şiddetli bir yüzü olduğu gibi, aynı zamanda istismara açık bir kapısıdırda. Zina suçları İslam şeriatında iki kategoriye ayrılmıştır; a) Muhsen: ergin, mümeyyiz, özgür ve hayatlarında evlilik geçirmiş olarak cinsel ilişkide bulunanlar (suçlunun suçu işlediği anda evli olması değil, dul olarak (hayatında evlilik içinde) cinsel ilişkide bulunmuş olması bile yeterlidir). b) Yaşamlarında evlilik içinde olmadan cinsel ilişkide bulunanlar.



Muhammed'ten 2500 sene önce yaşamış politeist din inancına sahip Sümerli'lerde bile suç olan tecavüzün, ilahi bir sistem olarak düşünülen İslam'da suç olarak değerlendirilmemesini basit bir hata olarak görmemekte fayda vardır. İslam'a göre; İslamiyet evrensel ve ilahi bir din olarak İnsan'ların bütün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, kıyamete kadar geçerli olan bir şeriatla ve eksiksiz olarak Allah tarafından Müslümanlara gönderilmiştir. Bu bakış açısıyla İslam'da suç olarak tanımlanmayan her şey meşrudur/yasaldır.



Tecavüz suçu Kuran içerisinde ve diğer İslam'i kaynaklarda geçmez, İslam'a göre böyle bir suçta asla yoktur. Kuran'da kavram olarak evlilik dışı her türlü ilişkinin zina olarak tanımlanması ve hadis ile diğer İslam kaynaklarında, zina'nın çeşitleri içerisinde (tecavüz dahil) her türlü evlilik akti olmayan cinsel ilişkinin zina olarak adlandırılıp ceza hadlerinin belirtilmeside, tecavüz'ün İslam şeriatı açısından suç sayılmadığını gösterir.



Bütün bu detaylı açıklamalardan sonra, İslam'da tecavüzün nasıl değerlendirildiğinin detaylı anlatımına geçmeden önce, İslam açısından kadın nasıl değerlendiriliyor ilk önce ona bakalım. Bakara/223 ayetinde kadınlar, erkelerin istedikleri şekilde varabilecekleri tarlaları olarak tanımlanırlar. Bu ve benzeri bir çok ayette kadınlar, erkeklerin sahip oldukları Allah'ın onlara bahşettiği güzelliklerdir İslam'a göre. Başlı başına bir konu olduğu için fazla detaya girmeden açıklayacak olursak, ayet ve hadislerde belirtilen İslami kadın anlayışı, erkek egemen bir bakış açısıyla ve erkeği her yönden memnun edecek şekilde yapılandırılmıştır. Kadın aynı zamanda namusunu korumakla görevlidir bu sistemde.



İslam, kadını toplumun yarım hakka sahip, erkeğin zürriyetini sürdürecek bir bireyi olarak genel tanımını yaparken, onu sık sık cinsel bir meta olmaktan öteye taşımaz. Bu yüzdende tecavüz diye bir suç kavramı geliştirmemiştir. Tecavüz diğer suçların içerisinde doğal bir sonuç ve o suçların kendisi olarak adlandırılmıştır, tanım ve tespitler tecavüz için değil bir başka suç içindir İslam şeriatında, görelim;



En trajik örneklerden birisi olarak Buhari'nin 1597 nolu hadisinde belirtilen ve (adalet timsali) Ömer'in iktidarı döneminde geçen bir hukuk olayı sanırım konuyu özetlemeye yetecektir; söz konusu hadiste akıl hastası bir kadına tecavüz edildikten sonra, bu olayı gören kişilerin kadını hemen alıp Ömer'in huzuruna getirerek zina nedeniyle cezalandırılmasını isterler ve Ömer'de kalabalığın da isteğine uyarak recm edilmesini emreder, sonradan olaya müdahil olan Ali ise ayetlerle açıklayarak Ömere, kadının akli yeterliliği olmadığı için yaptığı eylemden sorumlu tutulamayacağını ve zina ile suçlanamayacağını hatırlatır, kadın bunun üzerine serbest bırakılır. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi İslam açısından bir tecavüz vakası yoktur, onun yerine evlilik akti olmadan yapılan bir cinsel birleşme yani zina vardır.

İslam coğrafyasında sık karşılaşılan tecavüz vakalarına geçmeden önce tecavüz olaylarını detaylı anlatmakta fayda var. Yukarıda ki örnekte olduğu gibi gene aynı şekilde bir kadının bir başka kadına tecavüz etmeside zina olarak adlandırılır bazı İslam ülkelerinde, bazılarında ise suç sayılmaz. Bu bakış açısıyla tecavüz edilen hayvanlar'lada zina yapılmış sayılır ve yukarıdaki ceza hadleri uygulanır. Geçtiğimiz yıllarda bir Kuzey Afrika ülkesinde keçiye tecavüz eden birisinin, İslam şeriatı çerçevesinde onunla evlenmesi bu hususa güzel bir örnek teşkil eder. Hayvan kullanılarak yapılan tecavüzler zina kapsamında değerlendirilir, yani hayvan tarafından tecavüze uğrayan kişi (burada mağdur kadındır çoğunlukla) zina yapmış kabul edilir. Çocuğa tecavüz etme suçu, eylemi yapan erkek yada kadın için gene zina kapsamında ele alınır ve hemen hemen bütün vakalarda evlilikle sonuçlanır.



Bir tecavüz yöntemi olan livata, bir çok Arap ülkesinde ve değişik İslam coğrafyasında suç olarak tanımlanmaz, bazı Müslüman devletlerde livata başlı başına suç olarak tanımlanırken, bir çok ülkede suç kapsamında değildir, bu tip tecavüz suçları ise çoğunlukla saldırı yada yaralama kapsamında ele alınırlar. Gene bu kapsamda değerlendirilen bir başka tecavüz yöntemi ise, bir alet/obje vasıtasıyla yapılan eylemdir ve aletle/objeyle yapılan tecavüzler İslami şeriata göre saldırı ve yaralama kapsamında ele alınırlar. Günümüzde hukuk literatürüne giren sözle yapılan tecavüz kavramı'nın bir cezası yoktur İslam'da, bu konu zorlanırsa en fazla flört olarak adlandırılabilir İslam hukukuna göre, eğer kadın şikayetçi olursa erkek en fazla kadını rahatsız ettiği için şeriata göre hüküm giyer.



Bütün bu zina yada (İslami şeriata göre) başka bir suç şekli olarak kabul edilen tecavüz suçları dışında, birde (İslami şeriata göre ) hiçbir suç kapsamına sokulmayan tecavüz suçu vardır. Evli bir erkeğin gene evli olduğu (helal) karısına yada kölesine (cariyesine) tecavüz etmesi, İslam şeriatında yer almayan ve bir başka suçun içerisinde değerlendirilmeyen bir suçtur. Kadın eğer ekonomik yada aşiret olarak güçlüyse durumuda müsaitse, ortada da bir zina vakası olmadığı için, konuyu mihirini terk ederek mahkemeye kocasının kötü davranması nedeniyle boşanma isteği olarak getirebilir, kötü davrandığını ispatlayıp boşanabilirse kurtulur, eğer boşanamazsa tecavüzlere katlanmak zorundadır. Konu cariyeler (köle kadınlar) açısından hukuki bir zemin teşkil etmediği için tecavüz her daim kaçınılmazdır ve hiç bir hakları yoktur. Günümüzde modern İslam hukukçuları bu suçu tanımlayıp şeriat içerisine alabilmek için, çareyi beşeri hukuk içerisinde yaptıkları yorumla taziren çözmek istemişlerdir, buda erkeğin beşeri hukuka göre cezlandırılması ve kadınında bir tazminat alarak boşanmasıdır (burada terk edilen mihrin yerine tazmin için ödenir aslında tazminat), fakat uygulamada İslam coğrafyası bu öneriyi red eder ve suçun taziren değerlendirilemeyeceğini çünkü Kuran'da tanımlandığını belirtir, İslam da olmayan bir şeyin şeriata sokulamayacağını söylerler, bu yüzden son 50-60 yıldır tartışılan bu konu İslam hukukuna girmemiştir. Peki bu durumda erkeğin şer'i sözleşme ile kendisine helal olan karısına tecavüz etmesi neden bir suç ve ceza tanımına girmez ve cezalandırılamaz İslama göre? Daha önce yazıldığı gibi, İslam söz konusu durumu suç olarak tanımlamaz, yani bu vaka İslam şeriatı açısından bir suç teşkil etmez ve doğal olarakta olmayan bir suça cezada olmaz.



İslam coğrafyasında sıkça karşılaşılan tecavüz vakalarının büyük çoğunluğunun kökeninde, tecavüzün ayrı bir suç olarak tanımlanmayıp zina olarak ele alınması ve cezalandırılması yatmaktadır. Tecavüzcü sapık kişi, tecavüz ettiği kadın/çocuk yada hayvanı nikahına alarak (yani evlenerek) kurtulmaktadır ilk önce bu durumdan. Tecavüz edilen çocuğun durumunu anlatacak bir şey bulunamaz, yaşadığı travma bir yana çektiklerini hiçbir psikolog tam olarak anlatamaz maalesef, bu arada tecavüze uğrayan kadın/çocuk ise bir sapıkla aynı çatı altında yaşamaya zorlanarak her gün ve an saldırıya uğrar ve çifte mağdur olarak belkide ömrünün sonuna kadar tecavüzcüsü ile birlikte yaşamak ve tecavüzlere katlanmak zorunda kalır.



Bu hususu bilen Müslüman kadınlar ise büyük orandan tecavüzü bildirmemekte ve sineye çekmektedir. Malesef konuya vakıf olamayan çocukların vakalarında sonuç, genelde evlenme ile son bulmaktadır. Olayın bir şekilde duyulması durumunda söz konusu kadın töre cinayetine kurban gitmektedir. Ensest tecavüz saldırılarında fiili livata sık başvurulan tecavüz yöntemidir, özellikle bekar kızlara uygulanmaktadır. Tecavüzün bildirilmemesinde esas neden zina nedeniyle recm edilme korkusu oluyor çoğunlukla, bu nedenle özellikle Afganistan, Pakistan, Sudan vb. bir çok İslam ülkesinde evli kadınlara tecavüz çok sık karşılaşılan bir vaka olarak karşımıza çıkıyor. Kadın recm korkusuyla dava açamazken, kocası bu durumun altında travmaya girerek ya kadını öldürüyor yada intihar ediyor. Pakistan'daki erkek intiharlarının yarısını bu tip vakalar teşkil ediyor. Bu suçların büyük çoğunluğu basına yansımıyor, yansıyanlar ise olayı görüp konuyu adalete taşıyanlar vasıtasıyla oluyor.



Konuyu özetleyen bir diğer örnek ise S.Arabistan basınından; 19 yaşında bir (bakire) genç kız 6 kişi tarafından zorla bir araca bindilip, mücavir alanda toplu tecavüz edildikten sonra tekrar aynı araba ile şehre dönerken polis kontrolüne takılıyor. Yapılan sorgulamada kız tecavüze uğradığını söylüyor, 6 erkek aksi yönde yemin ediyor, kız zina suçundan 200 kırbaç cezası alıyor, erkekler serbest bırakılıyor. Konunun bir diğer boyutunuda toplu tecavüzler oluşturuyor, mağdur 4 şahid getiremediği için tecavüzü yani zinayı ispatlıyamıyor ama saldırgan tecavüzcüler 4 ve üzeri kişi olarak aksi yönde şahidlik yaptıkları için kurtuluyorlar. Tecavüze ve iftiraya uğrayan evliyse recm ediliyor, evli değilse zina nedeniyle 100 kırbaç yada değnek cezasının yanında, birde yalan yemin etmek ve iftira atmaktan dolayı üstüne en az 80 kırbaç yada değnek cezası alıyor.



Dikkat edileceği gibi tecavüz eden kişi (İslami şeriata göre ) çoğunlukla ceza almıyor, ceza alanlarda birkaç sopa ile yırtıyor durumu. Tecavüz diye bir suç olmadığı için İslam hukukunda cezasıda olmuyor. Evet İslam'da bir cezalandırma var ama bu cezalandırma zina için oluyor. Yukarıda da bahsedildiği gibi ‘'evlilik bağı olmadan gerçekleşen her türlü cinsel ilişki zinadır'' doğal olarak İslamiyet bu bakış açısıyla tecavüzü cezalandırdığını söyler. İslamiyet vakaya bu şekilde yaklaşıyor ve kendine göre çözümü bulup cezalandırıyor. Olaya düz mantıkla yaklaşan Müslüman'lar ise tıpkı Ömer'in yaptığı gibi (keçi vakası dahil) her konuyu zina olarak ele alıp recm ile cezalandırıyor. Çok küçük azınlık ise Ali gibi bir takım yan unsurları değerlendiriyor.



İslam açısından, tecavüz suç olarak görülmüyorsa, esas olarak İslam şeriatı açısından bir sorun yoktur, çünkü ‘'vardır bir hikmeti'' bu durumun ‘'Allah'a'' göre. Bizzat Kuran'da yazmıyormu ‘'eksiksiz olarak yarattık'' diye Kuran'ı, yani şeriatı eksiksiz yarattığını söyleyen ve bu vakayı suç olarak tanımlamayan ‘'Allah'ın'' şeriatına ters düşünemiyeceğine göre İslam, gene aynı şekilde sünnette ve İslam hukukunda yer almıyorsa tecavüz diye bir suç, demekki İslam'da tecavüze meşruiyet vardır.





Kaynaklar:
1- Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuku İslamiye ve İstilahatı Fıkhiye, C.3 sf. 26
2- Ahmet Gökçen, Tanzimat dönemi Osmanlı ceza kanunları ve bunlardaki ceza muiyyideleri, sf.3
3- Cevat Akşit, İslam ceza hukuku ve İnsani esasları, sf.77
4- Abdülkadir Udeh, Mukayeseli İslam hukuku ve beşeri hukuk sf.121
5- Ali Bardakoğlu, Türkiye Diyanet vakfı İslam Ansiklopedisi, ceza maddesi cilt7 sf. 472
6- Hüseyin Tekin Gökmen, İslam'da şahsiyet hakları, sf.75
7- Ali Şafak, Mezhepler arası mukayeseli İslam ceza hukuku, sf.104
8- Ahmet Yaşar, İslam ceza hukukunda idamı gerektiren suçlar, sf.54
9- İlk dönem İslam hukuku, yasama-yargı-yürütme. Abdülvahhab Hallaf
10- Kuran
11- Kutubusitte (Buhari) hadisleri
12- Hukuk Tarihinde İslam Hukuku, Ord.Prof.Sabri Şakir Ansay 2002 (4. Baskı)
13- İslam Hukukunda hükümlerin değişmesi açısından Hz. Ömer'in bazı uygulamaları, Doç.Dr.Muhsin Koçak, 1997
14- İslam hukukunda suçlar ve cezalar, Dr. İlhan Akbulut, 2003



http://odatv.com/humeyninin-fetvalar...806161200.html.





MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #84  
Alt 01-09-2017, 16:08
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

İslam ülkelerinde oğlancılık ve sübyancılık neden yaygındır?




0



Kısaca oğlancılık ve/veya sübyancılık erkek ve kız çocuklarına karşı duyulan cinsel arzulara ait bir psikos*ksüel hastalıktır.
Bu hastalıklı fiilleri işleyenlere oğlancı veya sübyancı denilir. Bu hastalar, kendi cinsleri veya karşı cinsteki çocuklara s*ksüel arzu duyabilir. Sadece küçük erkek çocuklara karşı cinsel arzu duyanlara oğlancı, her iki cinsteki çocuklara arzu duyanlara ise sübyancı denir.
Bu psikos*ksüel hastalar normal karşı cinsten büyüklerle s*ks yapmaktan çekinirler, dolayısıyla çeşitli yollardan kamuflaj yaparak küçük çocuklara yönelerek çok sayıda tecavüze sebep olurlar. Bu hastaların literatürdeki adı pedofilidir ve sübyancı sözcüğü ile eşanlamlıdır. Bilindiği gibi sübyan Arapça kökenli ve küçük çocuk anlamına gelmektedir-genellikle 7-12 yaş arası. Sübyancı ve oğlancı sapıkların en küçük çocuklara tecavüz olayını gerçekleştirirken en önemli kamuflaj aracı dindir.
Bilhassa son senelerde Türkiye'de çocuklara tecavüz eden pedofili hastalarının dini vakıf ve yurtlar ile din eğitimi veren kurum ve Kuran kurslarında çıkmasının nedeni dinin kamuflaj olarak kullanılmasıdır. Hatta bu pedofili hastaları uzun yıllar din eğitimi görmüş ve çocuklara din eğitimi veren yaşlı başlı insanlar arasından çıkması çok anlamlıdır ki, nedenlerini yazacağım. Öncelikle bir saptamayı ortaya koymamız gerekmektedir. O da, pedofili hastalığının çıkış yerinin Arap ülkeleri ve bilhassa Arabistan yarımadası olmasıdır.
Birkaç yıl önce Birleşik Arap Emirlikleri'nden kara çarşaflı dindar bir kadın olan Vedad Lutah yayımladığı kitabında yazmış ve şu saptamayı ortaya koymuştur ki, Araplar evlenmeden önce ilk s*ks deneyimlerini erkeklerle yaşıyorlar. Bu saptama tarihsel olarak böyledir ve Araplar çok küçük yaştaki kızlarla evlenerek, pedofili arzularını geleneksel hale getirmişlerdir. Öyle ki, Arap geleneğinde dokuz yaşındaki bir kız evlenir ve gerdeğe girer. İslamiyet öncesi yaşanılan bu gelenek, daha sonra Araplar tarafından kamufle edilmek üzere dinselleştirilerek İslam hukukuna-fıkıh-sokulmuştur.
Örneğin, İslam'ın önde gelen hadisçileri Buhari, Müslim ve Hanbeli mezhebinin kurucusu Ahmed bin Hanbel kitaplarında Peygamber'in karısı Ayşe'den ‘'Ben altı yaşındayken Allah'ı resulü benimle evlendi, dokuz yaşında iken de zifafa girdik'' hadisini naklederler.
Bence Arap pedofili hastalarının fıkıha kattıkları bu hadis, İslam ülkelerinde neden çok fazla sübyancılık olduğunu açıklamaya yeter ki, dini kullanan sübyancı sapıklar bundan manevi cesaret alır, çok rahat tecavüz ederler küçük çocuklara.
Sübyancı sapıkların zihniyetlerindeki parçaları birleştirmeye devam edelim.
İslam'ın önde gelen alimlerinden ve her yazdıkları fıkıh delili olarak kabul edilen Kurtubi, İbni Arabi, İbni Şaban, Abdullah İbni Ömer-Hz.Ömer'in oğlu-Suyuti, İbni Hacer Askalani, İbni Cerir Tabari ve daha bir çoğunda ‘'Hz. Ömer bir gün Peygamber'e gelip dediki: Mahvıldum ya Resulallah; Peygamber:Seni seni helak eden nedir? Diye sordu; Ömerün gece eşime gidiş yolunu değiştirdim-arkadan yaklaştım-Bunun üzerine şu ayet indi: ''Kadınlarınız sizin tarlanızdır.O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın.''-Bakara 223.
Bu ayete nasıl mana verdiklerini bilmem ama buna dayanarak Araplar arasında eşlerine dübürlerinden yanaşmak helal işler dairesindedir ve bu Arap sapıklığı tüm İslam ülkelerine yayılmıştır.
Bakın, İslam ülkelerinde, yukarıda açıkladığım ayete dayanarak eşlerine dübürlerinden yanaşma o kadar yaygın ki, Maliki mezhebinin kurucusu Malik İbni Enes'e ‘'Acaba insan helaliyle anal yolla ilişkiye girebilir mi? Diye sorduklarında, şöyle dediaha şimdi bu iş yapıp gusul abdesti aldım'' yanıtını verdi ve bu bilgi İslam'ın önde gelen alimlerinden Celalettin Suyuti'nin Eddur'il Mensur c.1,s.266'da kayıtlıdır.
Ayrıca İslam dünyasında Kütübü Sitte diye bilinen 6 sağlam hadis kitabından olan Nesai'de ‘'Bu işin haram olduğuna dair sahih rivayet bulunmamaktadır'' şeklinde kayıtlıdır.
Yukarıda açıkladığım Arap sübyancı geleneğine ait çok küçük yaştaki kız çocuklarının evlendirilmesinin İslam fıkhına sokulması ve hemen üstte açıkladığım bir erkeğin karısına dübüründen-popo-yanaşmasının önemli delillerle helal kabul edilmesi, İslam coğrafyasında pedofili psikos*ksüel sapıklığının normal kabul edilir olmasını sağlamıştır ki, şimdi bu toplumsal yaranın nedeninin üçüncü ayağını açıklayacağım.
Kuran'ın Tur suresi 24.ayeti ‘'Etraflarında, sedeflerinde saklı inciler gibi tertemiz gılmanlar dolaşır'' anlamını ifade eder ki, cennette cennetliklerin etraflarında dolaşan gılmanlardan bahseder.
Gılman'ın anlamı bıyığı terlememiş genç ve güzel çocuk demektir.
Ayrıca yine Kuran'ın İnsan suresi 19.ayetinde ‘'Etraflarında Vildanlar(ölümsüz delikanlılar) dolaşır, onları görünce sanırsın ki, saçılmış incilerdir'' ayeti ile gılman ayeti, oğlancı sapıkların yanlış anlamasıyla iştahlarını kabartmış ve hep küçük yaştaki parlak erkek çocuklarla bu en iğrenç fiili işlemişlerdir.
Hatta İslam tarihinde nice halifeler sadece kadın cariyelerden kurulan haremle yetinmemişler, parlak güzel erkek çocuklardan kurulu haremleri de saraylarından eksik etmemişlerdir.
İşte İslam dünyasındaki küçük çocuklara tecavüz olayının üç dinsel sacayağını açıklamaya çalıştım ki, bunlar tecavüzcü dinci sapıkların sarıldığı güya delillerdir.
Kendisini Müslüman ve çocukların din öğretmeni olarak kabul edip te, din eğitimi verilen okullar, Kuran kursları, İslam'ı yayma adına açılmış yurtlarda oğlancılık/sübyancılık alçaklığını işleyen sapıkların bu fiili işlerken kendi sapkın yorumlarına dayanarak yukarıda sıraladığım üç delili göz önünde bulundururlar ki, bu psikos*ksüel hastalıklarından hiçbir zaman kurtulamazlar.
İslam dünyasını kanser gibi sarmış bu pedofili hastalığına karşı üç önlem gerekmektedir.
Bunlar:1-Çocukları dindar ve terbiyeli yetiştirme gayesi ile elinizden alan okullar, kurslar ve yurtlardan uzak tutmak, 2-Çocuklara bilimsel temellere dayalı ve beyinlerinde kendileri olacakları özgür düşünce sistemini yaratacak eğitim ve öğretim kurumlarına vermek, 3-Bilhassa küçük çocuklara musallat olan tecavüzcü sübyancı sapıklara caydırıcı önlem olarak tıbbi yöntemlerle onları ömür boyu iğdiş(hadım) edecek ceza yasasını getirmek.
İslam coğrafyasının her santimetrekaresinin kan, barut, bombalar, toplu katliamlar, hırsızlıklar, devleti yönetenlerin talanları ve bugün işlediğimiz küçük çocuklara tecavüz olaylarının sebepleri nelerdir? Diye sorduğumuzda, hepsinin altında tarih boyunca alçak sahtekarların dine soktukları uydurmalar yattığı ortaya çıkmaktadır. Seküler ve bilimsel eğitimden başka bir şey Müslüman dünyasını kurtaramaz.

Hz. Muhammed tipa tip benzemiyormu? Islami bosuna hortlatmadi, Emellerine ulasmanin ve rahat hareket etmenin yolu islami hortlatmak en dogru yoldu...

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #85  
Alt 01-09-2017, 17:29
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart


MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #86  
Alt 17-10-2018, 05:08
Turdur Turdur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 10 Nov 2017
Mesajlar: 1.822
Standart

Şiilik ve Kızılbaşlık Sunniliğe göre sapkınlıktır. Anal ilişki müslümanlara yasaklanmıştır. İslam inancı yazarken bu mezhepleri ayrı tutmanız gerekiyor.
Alıntı ile Cevapla
  #87  
Alt 28-08-2021, 04:54
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

HZ MUHAMMED 9 YAŞINDAKİ AYŞE İLE EVLENMİŞ
İslam dinin kutsal kitabı Kuran'dır.
Kuran'ın ayetlerinde, her şeyin açık-seçik ve eksiksiz olarak anlatılmış olduğu yazılıdır.
Arap İslam Devleti Abbasiler (750–1258) sürecinde ortaya "Hadis Yazıcıları" çıkmıştır. En ünlüleri Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Hanbel olan bu kişiler, Hz. Muhammed'in söylemiş olduğunu iddia ettikleri sözleri "Hadis" adı altında yazıp yaymaya başlamışlardır. Hadislerin, Kuran'ın ayetlerini açıklama işlevini yerine getirdiği görüşüne sarılmışlardır.
Somut olarak bilinenler şunlardır:
Hz. Muhammed'in (610–632) peygamberlik döneminden kalan yazılı tek bir hadis yoktur.
Peygamberden sonraki Dört Halife Devri'nden (632–661) kalma da yazılı tek bir hadis yoktur.
Kısacası, hadislerin yazılı belgesi yoktur.
Belge yoksa Tarih de yoktur.
Belge yoksa efsane vardır, destan vardır, rivayet vardır, masal vardır.
Hadislerin tümü rivayettir, masaldır.
Medyada sık sık gördüğümüz türden bir haberi 12 Ekim 2017 günü de okuduk: Günümüzden 3 bin 200 yıl önce Afyonkarahisar'a bağlı Beyköy'de bir taş levhaya yazılmış yazıtın hiyelografi yazıları çözülmüş. Luvi dilinde yazılan yazılarda, Batı Anadolu'daki krallıkların tarihi olayları anlatılmaktaymış.
Günümüzden 3 bin 200 yıl önce yazılmış bir belge ortaya çıkıyor, ama günümüzden bin dört yüz yıl önceki Hz. Muhammed'in peygamberlik döneminden HİÇBİR BELGE ortaya çıkmıyor!
Bunun mantıklı açıklaması ancak şu olabilir: Hz. Muhammed döneminden günümüze hiçbir yazılı belge kalmamıştır, çünkü Hz. Muhammed döneminde hiçbir söylem, Kuran'ın kendisi dâhil, yazıya dökülmemiştir.

Değerli Dostlar,

Bu kısa ama gerekli açıklamayı yaptıktan sonra doğruluğu sözde İslam âlimleri tarafından da onaylanmış birkaç hadis sunacağım.

Dört mezhepten birisinin kurucusu olan Ahmet bin Hanbel ve İbni Hacer Askalani, Ebu Yali, Taberani, İbni Abdilberr, İbni Esir, Ali el-Mütteki ve daha birçok İslam âlimi anlatıyor:

Hz. Muhammed bir gün Abbas'ın kızı Ümmü Habibe'yi görünce ondan hoşlanır ve "Ergenlik çağına geldiğinde ben hâlâ yaşıyorsam onunla evleneceğim!" der.
Hadiste net olarak verilen bilgiye göre Hz. Muhammed bunları söylediğinde kız henüz sütten kesilmiş, emekliyormuş.
Ancak kız büyümeden önce Hz. Muhammed ölür.

Peki, Hz. Muhammed'i sıradan bir sübyancı, bir cinsi sapık düzeyine indiren bu hadisi duyan hiç olmazsa bazı İslam âlimleri, Hz. Muhammed bu yaştaki bir kız çocuğu hakkında nasıl böyle şeyler söylemiş olabilir, diye karşı çıkmışlar mı? Hayır!

Değerli Dostlar,

Şimdi de en ünlü hadis üreticisi Buhari'den bir hadisi paylaşalım.

Hz. Ayşe, Hz. Muhammed ile olan evliliğin hikâyesini kendisi anlatıyor:

"Ben altı yaşındayken Muhammed beni babamdan isteyip nikâh etti. Sonra biz Medine'ye hicret ettik. Haris bin Hazrecoğulları'nın mahallelerine yerleştik. Bir ara ben sıtmaya yakalandım, bu hastalıkta saçım döküldü. Sonra iyileştim ve saçlarım tekrar gürleşti, omuzlarıma kadar uzadı. Bir defasında ben arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken annem Ümmü Ruman yanıma gelip beni çağırdı. Ben de yanına vardım. Ne yapmak istediğini bilmiyordum. Elimi tuttu, eve doğru gidiyoruz. Evin kapısına vardığımızda durduk. Ben yorgunluktan kaba kaba soluyordum. Sonunda soluğum biraz yatıştı. Sonra annem su aldı, onunla yüzümü, başımı sıvazladı ve beni eve koydu. O sırada Ensar'dan birtakım kadınlar hazır bulunuyordu. Onlar bana, hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmete geldin, dediler. Annem beni bu kadınlara teslim etti. Bunlar da benim kılığımı kıyafetimi düzelttiler ve Muhammed'e teslim ettiler. Ben Muhammed'i ansızın görünce sıkıldım. Ensar kadınları beni Muhammed'e teslim ettiklerinde, dokuz yaşındaydım…"

Bu hadise göre İslam peygamberi 6 yaşındaki Ayşe ile nikâh kıyıyor, kendisi 52 yaşındayken 9 yaşındaki Ayşe ile evlenip cinsel beraberlik yaşıyor.
Ayşe'nin 6 yaşındayken nişanlandığını ve 9 yaşındayken Hz. Muhammed'in onunla gerdeğe girdiğini net bir biçimde belirten hadisler Buhari'de beş yerde geçiyor.
Ünlü hadisçi ve İslam âlimi olarak bilinen ve İslam dünyasında saygı gören Müslim, Ebu Davud, Nesai, İbni Mace ve İbni Hacer Askalani de Ayşe'nin 6 yaşındayken istenip 9 yaşındayken Hz. Muhammed'le evlendirilmiş olduğunu tekrar tekrar yazmaktadırlar.

Değerli Müslüman Dostlarım,

Yukarıda sizlerle paylaştığım hadisleri okuduktan sonra önünüze iki seçenek çıkmaktadır:

Ya, hadislerde yazıldığı gibi, Allah'ın Elçisi Hz. Muhammed'in sıradan bir sübyancı, bir cinsi sapık olduğunu kabul edip İslam dininden çıkacaksınız;

Ya da, İslam Peygamberi Hz. Muhammed'i akılsız, vicdansız, merhametsiz, acımasız bir cinsi sapık gibi gösteren başta Buhari olmak üzere tüm hadis yazıcılarını lanetleyecek ve onların uydurduğu hadislerin tümünü toplayıp çöpe atacaksınız!

Seçim sizin…

Değerli Dostlar,

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Hadis Anabilim Dalı akademisyenlerinden;
Prof. Dr. Kamil Çakın, Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal, Prof. Dr. Mehmet Hayri Kırbaşoğlu, Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, Prof. Dr. Enbiya Yıldırım, Prof. Dr. Bünyamin Erul, Prof. Dr. Ali Dere, Yrd. Doç. Dr. Suat Koca, Araştırma Görevlisi Recep Gürkan Göktaş ve Araştırma Görevlisi Münevver Yeşilyurt' a soruyorum:

Başta Buhari olmak üzere çok sayıda ünlü hadis yazıcısının ve İslam dünyasında âlim olarak bilinenlerin ortaya attığı iddialara inanıyor musunuz?
Hz. Muhammed'in henüz emeklemekte olan bir kız çocuğuna cinsel duygularla baktığını, Hz. Ayşe ile 6 yaşında nikâh kıyıp 9 yaşında gerdeğe girmiş olduğu iddialarını kabul ediyor musunuz?
Fakültenizdeki çocuklarımıza bu konuları nasıl anlatıyorsunuz?

Alinti;

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #88  
Alt 28-08-2021, 05:15
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

Çocuğa cinsel istismar savunması: Peygamberimizin benzer evlilikleri var
Sakarya'daki 34 kişinin yargılandığı cinsel istismar davasında sanık polis müdürü çelişkili ifadeler verirken, avukatı da Hz. Muhammed'in evliliklerini örnek gösterdi

Sakarya'da 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar davasında sanık avukatı İsmail Gürses, duruşma sırasında, Hz. Muhammed'in evliliklerinden örnekler verdi. Gürses, "Peygamberimizin de benzer evlilikleri var. Müslüman ülkede yaşıyoruz" dedi.

Sakarya'da 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulundukları iddiasıyla 26'sı çocuk, 2'si polis memuru 34 kişinin yargılandığı davada emniyet müdürü olan firari sanık N.Ş., dün ilk kez çıktığı mahkeme heyeti karşısında çelişkili ifadeler verdi.

Peygamberiniz, En Yakin Arkadasinin Kucuk Yastaki Kizina Goz Dikmesi Ile Sinirli Kalmamistir.
Savaslarda aldigi kucuk yastaki cocuklara Goz Dikmesi ile de unludur... Esirlere ve Kolelere tecavuz etmek ZINA SAYILMIYOR YA.....

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #89  
Alt 28-08-2021, 06:23
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

AHZAB 50: "Ey Peygamber, gerçekten biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini nikahlamak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık). Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik). Böylelikle senin için hiç bir güçlük olmasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."

Unutulan bir vahi daha var, MANEVI KIZINI BILE HELAL KILDIK, Sen manevi kizini rastlanti olarak ciplak gordun nefsin gecti, Evlatligina soyle bosansin, hemen Zeynep`i yatagina alabilirsin. Haydi Sana Kolay Gelsin Muhammed Bey....
EEEEE nede olsa sana 40 Erkek kadar SEX YAPMA GUCUNU VERDIK. Alim Allah Yoksa sen daha cok kotu seyler yaparsin!!!!!!!! Batakliga batar icinde kaybolur gidersin.

YAPTIGIN BUTUN PISLIKLERE VE CIRKINLIKLERE SENI HALEN PEYGAMBER OLARAK KABUL EDIYORLAR YA.
BU BIR INSANLIK AYIBIDIR. Tabi Islamin Pesinden Gidenlere INSAN Gorebiliyorsak.....

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #90  
Alt 24-10-2022, 18:35
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

SOZDE ISVEC`TE TECAVUZ ORANI EN YUKSEK OLAN ULKE,
SIZCE OYLEMIDIR?
İsveç'te tecavüz oranları neden yüksek?

İsveç Ulusal Suçları Önleme Konseyi (BRA), Avrupa'da nüfusuna oranla en fazla tecavüz vakalarının görüldüğü ülkelerden birinin neden İsveç olduğunu araştırdı. Araştırma sonrası yayımlanan rapor, tecavüz vakalarının farklı şekilde istatistiklere geçmesinin bu durumun nedenlerinden biri olabileceğine dikkat çekiyor.

Avrupa Birliği istatistik kurumu Eurostat verilerine göre 2013 ile 2017 yılları arasında Avrupa'da en çok tecavüz vakasının görüldüğü ülkeler arasında İsveç ve İngiltere bulunuyor.

Bu veriler İsveç'te yaşayan kadınların Avrupa'nın diğer ülkelerine oranla kendilerini daha güvensiz hissetmesine neden olabiliyor. BRA'ya göre, ülkelerin paylaştığı veriler aslında karşılaştırma yapmak için uygun değil.

Oranları etkileyen 3 faktör var'
Raporda İsveç'teki yüksek tecavüz oranlarının üç sebebi olabileceği belirtiliyor.

Bunlardan birincisi "tecavüz" suçunun tanımı. İsveç'te iki tarafın da razı olmadığı tüm cinsel ilişkiler ve cinsel şiddet olayları tecavüz kategorisinde sınıflandırılıyor.

BRA'ya göre 2016 yılındaki tüm tecavüz vakalarının yüzde 40'ı şiddet içermiyor. Örneğin İspanya'da 2020 yılına kadar şiddet içermeyen eylemler tecavüz olarak değerlendirilmiyordu.

İsveç hükümeti araştırdı: Artan tecavüz vakaları ile mülteci sayısının artışı arasında bağlantı yok
İsveç ayrıca, tekrar eden cinsel tecavüz olaylarının her birini ayrı birer vaka olarak istatistiklere yansıtıyor. Örneğin Malmö kentinde 2019 yılında kaydedilen tecavüz vakalarının 140'ı aynı iki kişi arasındaki tek bir dosyada geçiyor.

Üçüncü bir etken de İsveç'te polise şikayet edilen tüm tecavüz vakalarının istatistiklere yansıtılması. Başka ülkelerde şikayetlerin istatistiklere yansıması için soruşturmanın tamamlanması ve bu yönde bir sonuca ulaşılması gerekebiliyor.

Almanya'ya göre hesaplanırsa dörtte birine düşüyor
Araştırmacılar bu faktörlerin etkisini göstermek için Almanya'daki kanunlara göre tanımlandığı durumda İsveç'teki tecavüz vakalarının yüz bin kişi başına 64'ten 15'e düştüğünü gösterdi.

Bu sayı, Almanya'daki yüz bin kişi başına ortalama 10 tecavüz vakasının üstünde olsa da Avrupa ortalamasına yakın bulunuyor.

Rızasız cinsel ilişki tecavüz sayılabilir mi? Avrupa ülkeleri tecavüzü rızasız cinsel ilişkiden nasıl ayırıyor?
Çalışmayı yürütenler ayrıca kadınların da yaşadıkları tecavüz olaylarını bildirme konusunda ülkeden ülkeye değişiklik olabileceğine "adalete güven" etkisinin bu sayıları değiştirebileceğine dikkat çekiyor.

BRA, hazırladığı rapor sayesinde farklı ülkelerdeki istatistiklerin karşılaştırılırken değişik faktörlere dikkat edilmesi gerektiğine değiniyor.
ALINTI.


Saygideger Dostlar,
Yukaridaki alintiyi goz onunde bulundurdugumuzda, Dogrular ve Yalanlar ile kiyasladigimizda Sahtekar islamin yalanlari ortaya cikmis olsa Arap Yarim Adasinda Basta Islam Dinin Peygamberi Hatice ve Sevdanin disinda olan kucuk yastaki kizlara tecavuz etmesini goz onunde bulundurdugumuzda, Arap Yarim Adasinda %98 Kadin Tecavuz Edildigi Kesindir.
Cunku Arap Yarim Adasinda yani Islam Denilen Cinsi Sapik Dininde, Sevgi, Saygi, Birbirlerine Karsilikli olarak duygusal sevgi soz konusu degil. Genelde Kadin veya Kizlarin Secme Hakki yoktur, Genel olarak Peygamberlerinin izinden gittikleri icin Kadin begenilildigi zaman, begenen kisi tarafindan parayi odiyen alip tecavuz edebiliyor.
Boylesi bir durumda Evlenen Bir Kadin Istesede, istmesede Erkek istedigini yapabilir, Kadin herseyi kabul etmek zorunda.

Cunku Cinsi Sapik Muhammed Soyle demektedir;
Kadin,
Namazini Kilarsa,
Orucunu Tutarsa,
Kocasinin dediginden cikmazsa,
Cennete gider...

Dolayisiyla Kadin Erkegin yapabilecegi herseye boyun egmek zorundadir.
Ozellikle az gelismis Feodal toplumlarda ve Islam Ulkelerinde Tecavuze ugriyan Kiz cocuklari ve kadinlarin tecavuz edildikleri gizli tutulur ve aciklanmaz.
Adi kotuye cikar, Ayle namusu kirlenir, Aylenin ismi kotuye cikar vs vs gibi bagnaz dusuncelerin hakim oldugu boylesi mesnetsiz yapilanmalardan dolayi genel olarak gizli tutulur ve aciklanmaz, Aciklanan olaylarda nasibini Alan Yine Kadin Olur.
Namuslari kirlendi diye, Kadin Olumle Cezalandirilarak, Namuslarini Temizlemis Gorunumunu Verirler....

Sonuc Olarak Tecavuz Oranin En Yuksek Oldugu Ulke Isvec Degil, Hangi Ulkede Tecavuz Orani Yuksek Diye Sinirlandiramayiz.

TECAVUZUN EN YUKSEK OLDUGU YERLER, YOBAZ VE BAGNAZ ISLAMIN BULUNDUGU YERLERDIR.
CUNKU BU DININ LIDERI VE ONDERI TECAVUZCUDUR, TABANIDA ONDAN FARKSIZDIR.

Saygi ve Insani Sevgilerimle

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:29 .