Dinlerin uyusturucu oldugu seklindeki Marks'in sözü yanlis anlasiliyor. Bu söz bu anlamda kullanilmiyor. Sik sik bunu tekrarliyorum. Marks'in ifadesinin tamami söyledir:
"Din, baskiya tabi yaratiklarin ic cekmesi, kalpsiz bir dünyanin kalbi, ruhsuz olaylarin ruhudur. Halkin afyonudur."
Bütünlük icinden bir kisim cekilince görüldügü gibi icerik degisiyor.
Dinin sagladigi uyusturma etkisini saglayan baska araclarda var. Dün aksam bir belgesel seyrettim. Alman-Fransiz ortak yapimi. Istanbul üzerine. Belgeseli hazirlayanlar müthis bir gözlem yapmislar. Türklerin gurur duydugu üc sey: Allah, Atatürk ve futbol (özellikle Fenerbahce)
Dikkat edilise gurur duymak icin secilen seyler bir tür ic cekme aslinda. Hizli gelismis ve bizi geride birakmis bir dünya ile karsilasiyoruz ve sarilacak bir seyler ariyoruz. Gurur duyacak, bizi teskin edecek, rahatlatacak birseyler bulmaya calisiyoruz. Bir Avrupa takimini yenince bir sevinc patlamasidir gidiyor. Zihnimizde Türkleri tarihin en eski ve sanli milleti yapiyoruz. Allah, bütün zalimlerden hesap soracak bir güc oluyor. Yasadigimiz acilar, felaketler, üzüntüler karsisinda ic cekiyoruz aslinda.
Tarikatlarin bu kadar güc kazanmasinin arkasinda disa dönük olan bir ic cekmeyi, tasavvuf araciligiyla "ice dönük" bir ic cekmeye dönüstürme esprisinin yattigina inaniyorum. Kisacasi din ayni zamanda ezilmislik duygusuna karsi üretilmis oldukca güclü bir ilac ve insanlar da bunu bolca kullaniyor. Bunun panzehiri "bu ilaci icme kardesim" demek, yüzüne carpmak degil. Siz ne derseniz deyin, insanlarin kosullari degismedikce bu sürer. Eger yasam kosullari degisir, ezilmislik duygusunu yasamayan, kendisine güveni daha yüksek bir toplum yaratilirsa, bu uyusturucuya olan ihtiyac da dogal olarak azalacaktir. Tabii ayni zamanda milliyetcilik, futbol fanatizmi gibi seyler de azalir.
|