10-09-2008, 18:26
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 05 Sep 2008
Mesajlar: 44
|
|
Hiçlik & Sonsuzluk
Öldükten sonra ikisinden birine vakıf olacağımız 2 önemli kavram.2sinede düzgün bir açıklama getirebilmek zor.
Sizce hangisi,neden daha iyidir?
Hiçlik?Ömrümüz bu kadar kısamıydı & Sonsuzluk?Bu kadar uzun ömür insanı sıkmaz mı?
|
10-09-2008, 19:00
|
|
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 07 Aug 2008
Mesajlar: 467
|
|
ShadowSong´isimli üyeden Alıntı
Öldükten sonra ikisinden birine vakıf olacağımız 2 önemli kavram.2sinede düzgün bir açıklama getirebilmek zor.
Sizce hangisi,neden daha iyidir?
Hiçlik?Ömrümüz bu kadar kısamıydı & Sonsuzluk?Bu kadar uzun ömür insanı sıkmaz mı?
|
Sevgili dostum,
Her ikisinin de iyilik veya kötülük gibi bir değerlendirmeye tabi tutulması sözkonusu değil bence. Evren, 13.7 milyar yıl önce big-bang sonucu oluşmuş ve ileri sürülen tezlere göre de big-crash olayına kadar (yaklaşık 43-44 milyar yıl daha) varlığını sürdürecek ve bir sonraki big-bang sonucu yeni bir süreç başlayacak ki, bu durum sonsuza kadar devam edecek.
Şu durumda ortalama insan ömrünün sonsuzluk karşısında bir "hiç" olduğunu düşünebiliriz. Antik Latin şairi Lucretius'un da dediği üzere kaç yüzyıl yaşarsak yaşayalım, ölüm yine de sonsuz olacaktır. Ve Antik Yunan düşünürü Demokritos'un deyimiyle biz varken ölüm yok, ölüm varken biz yokuz zaten, dolayısıyla ölümü ve ardından gelecek sonsuz zamanı dert etmenin de bir anlamı yok.
Kelebek, ortalama ömrünü bir kelebek olarak yaşıyor. Biz insanlar da ortalama ömrümüzü "insan" olarak yaşayabiliyor muyuz, önemli olan bu.
"İyi" olan, biz insanlar için "insan gibi" yaşayabilmektir.
|
10-09-2008, 22:47
|
|
çakırcalı´isimli üyeden Alıntı
Sevgili dostum,
Her ikisinin de iyilik veya kötülük gibi bir değerlendirmeye tabi tutulması sözkonusu değil bence. Evren, 13.7 milyar yıl önce big-bang sonucu oluşmuş ve ileri sürülen tezlere göre de big-crash olayına kadar (yaklaşık 43-44 milyar yıl daha) varlığını sürdürecek ve bir sonraki big-bang sonucu yeni bir süreç başlayacak ki, bu durum sonsuza kadar devam edecek.
Şu durumda ortalama insan ömrünün sonsuzluk karşısında bir "hiç" olduğunu düşünebiliriz. Antik Latin şairi Lucretius'un da dediği üzere kaç yüzyıl yaşarsak yaşayalım, ölüm yine de sonsuz olacaktır. Ve Antik Yunan düşünürü Demokritos'un deyimiyle biz varken ölüm yok, ölüm varken biz yokuz zaten, dolayısıyla ölümü ve ardından gelecek sonsuz zamanı dert etmenin de bir anlamı yok.
Kelebek, ortalama ömrünü bir kelebek olarak yaşıyor. Biz insanlar da ortalama ömrümüzü "insan" olarak yaşayabiliyor muyuz, önemli olan bu.
"İyi" olan, biz insanlar için "insan gibi" yaşayabilmektir.
|
Son zamanlarda okuduğum en güzel yorum .
Tebrikler Çakırcalı ...
|
11-09-2008, 00:13
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 20 Feb 2008
Mesajlar: 929
|
|
Sonsuzluk, prototipsiz bir fikirdir. Temsili değerleri ve bellekte kolay ulaşılabilir tanımlamalarıda bu nedenle yoktur. Yaşayan her varlığın bir başlangıcı ve bir sonu olduğu gerçegi; sonsuzluk mevhumu hakkında da bir çok farklı fikrin oluşmasına neden oluyor.
Sonsuzluğu sonlu kılmak belkide düşündüğünüz kadar keyifli olmayabilir. Ya da kendi sonluluğunuzla bu evreninde bir sonu olmalıdır önermesi, milyarlarca yıldır nefes aldıran, hayat sunan evrene ve içinde bulundugu galaktik sistemlere haksızlık olabilir.
Sonsuzluk vardır benim için çünkü kendimde olanı tanımlamaya kalkarken koca bir evrene haksızlık etmemeliyim. Ben doğarken bir başlangıç, ölürken bir son edinenim. oysa evren milyarlarca yıldır var oldu ve olacakda. Enerjiyi ayrıştırmam, bütün halinde algılamaya çalışırım. Eşref-i mahlukat deyip eteklerimi çırpmam. Herşey ben'imdir ve ben de herşey'imdir. Yaşam beni bir yerden kaldırıp öte yere taşır ve bu döngü içerisinde sonsuz kere devinip sonsuz nesnenin parçası olarak var olabilirim. Bunlara ragmen, prototipsiz olan sonsuzluk kavramının üzerinde çok düşünmem, çünkü ben bir sonu ve başlangıcı olarak var olabilenim. Başlangıcımıda, sonumuda belirleyebilecek erke sahip değilim. Öyleyse varlıgımı duyumsadığım müddet içinde; yani yaşam aralığımla ilgilenmek daha akıl merkezli bir yaklaşım olacaktır.
|
11-09-2008, 01:43
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
|
|
Saygideger shadowsong;
Öldükten sonra ikisinden birine vakıf olacağımız 2 önemli kavram.-shadowsong
Olum (olmek), bir icin gecerli olan bir olgudur. Bu olgunun gecerliliginide o anda yasayan birler ortaya koyabilir. Dolayisiyle, bir icin olum (olmek) yoktur.Cunku, olumu (olmek) yasayan kendi adina degil, baskasi adina ortaya koyabilir.
O yuzden, olum (olmek) yasayanin kendisine nasip olamayacagi icin, herhangi bir seye vakif olma durumuda yoktur. Yasayan, kendi olumunu (olmek) degil; anca baskasinin olumunu (olmek) gorur.
O yuzden, hiclik ancak nihilist ideoloji temelinde, birin hissi ve inancidir. Sonsuzluk ise, yasayan birin kendi icin olan yasam surecidir. Cunku kendisi olumunu (olmek) tadamayacagi gibi;ne zaman olecegini de bilemez. Iste bu bilememezlik, onun icin sonsuzluktur.
Saygilarimla;
evrensel-insan
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
|
04-06-2016, 18:35
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 02 Oct 2014
Mesajlar: 93
|
|
Bu iki kavram matematik sembolü olduğu için sonsuz farklı şekilde tanımlanabilirler,
yine sonsuzluğa örnek olarak Zenon'un paradoxları ve yin-yang paradoxu örnek gösterilebilir aslında her türlü paradox daha doğrusu paradox un kendisi sonsuzlukla ilintilidir,
mesela maddenin yapıtaşına hiçlik desek bu önerme pek çok kişinin mantığına-sağduyusuna ters gelebilir ,ama matematiğin sembolik dilini referans aldığımızda bize bunu söyler ve hatta formüle eder;0=∞ yani sonsuzluk=hiçlik,
|
07-06-2016, 20:56
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 02 Oct 2014
Mesajlar: 93
|
|
Sonsuzluk=Dialectic,
şöyleki bir pozitif tam sayı ile bir negatif tam sayıyı (aynı sayı olmak şartıyla)topladığımızda sonuç sıfır çıkar ancak bu bir sonraki sayıyı da ortaya çıkarır işte dialectic budur ,bu da sonsuza kadar sürer(hem fenomenler dünyasında hemde idealar dünyasında),
mesela örnek:+36+(-36)=0,+37+(-37)=0....∞
tez+antitez=sentez....∞
|
07-06-2016, 23:31
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.673
|
|
mükerrer mesaj
Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White ------ Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------ Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
|
07-06-2016, 23:31
|
|
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
|
|
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.673
|
|
Sonsuzluk, sonsuz sayıda sondan-sınırdan meydana gelir, yoksa anlam taşımaz.
Zenon paradoksu mantık hatası taşıyor, indirgeme hatası -ki bir çok çözüm diye sunulan çalışmalar çözüm değilken, aksine çözümün ne olduğunu(tam çözüm) yıllar önce, kendi çözümüm olarak forumda açıklamıştım, özetlersem...
Bir noktadan bir yayı gerip, bir doğrultuda fırlattığını öngörüyor, bu halde ok'un düştüğü yere B noktası dersek
izlediği yol
A------------------------------------B
olmakta ve Zenon
A VE B arası mesafeyi ölçüyor bunada C diyelim.
Bu halde şu şekilde mantık yürütmeye başlıyor.
C/2, C/3, C/5.... = sonuç sonsuz çıktı demekki ok sonsuz sayıda mesafeyi geçemezdi...
Oysa eğer biz bu paradoksun örneğine sadık kalırsak;
A noktasından öncede sonsuz sayıda start noktası vardı.
n...K...Z....X.....Q...M.........A................ .............................B(ok'un düştüğü yer)....D.....E..F....G....H...J...S.........n
Sonuç?
İşlem yapmak mantıksızdır zira ok'un düştüğü noktaya dayalı, öncül referans alınacak herhangi bir nokta yoktur.
Yayı fırlatan kişinin durduğu noktayı tek ve biricik esas nokta olarak almak mantık hatasıdır, idealizmdeki indirgeme-parçala hatasını taşır.
Diyelim ki;
A-------------------------------------------B
noktalarına göre B noktası tam bir sayıya denk geliyor olsun,
C.............A................................... ........B
C ye göre ise sonsuz virgüllü bir sayıya tekabül edebilir...
Sonuç:
Matematik esasına dayalı mantık öznel mantıktır, referans ve keyfiyete bağlanabilir, insan kurgularken matematiğe teslim olmamalı, matematiği, referansları yine kendince-çevrece alınmış noktalar arası kıyas-hesap için kullanmalı, bu kafi...
Ekstra Sonuç;
Matematiğin veya insan formel mantığının açısında, aslında her sonsuz, bir sonludur.. örnekleyim;
C.............A........a1...........a2...........a3............B
A ile B arasıda sonsuz sayı olduğu söylenir değil mi? Diyelim ki, A ve B arası 100 metre
Bu halde 100/3 = 33,33333333333333 .....n
neye göre bu böyle, A ile B noktası arasına göre...
Peki C ile B noktası arasını esas alsaydık,
a1 noktası, A'ya göre 33,33333333333333 .....n iken
C ye göre pekala 40, sadece 40 olabilir...
Sonsuz rakam var derseniz, bu da demektir ki sonsuz sayıdada refereans şansı var.
Zenon paradoksuda tüm diğer paradokslar gibi mantık hatasına-safsata mantığına dayanır ve anlamsız-saçmalıktır.
Sonsuzluk, sonlu ifadeye bağlı olmadığı sürecede anlam taşımaz. Hareket mesafe cinsinden uzaklıklarla ifade edilemez veya mesafe cinsinden işlemlere tabi kılınamaz-safsata olur... benim boyum 60kg demek neyse hareketi mesafe birimlerince ifade etmeye kalkmakta odur...
Hiçlik: gerçekte bir anlam-karşılık taşımayan kavramdır ve bu kavramın anlaşılabilirliği ancak herhangi bir SOMUT referansa bağlıdır. Elimde 1 adet kiraz var.. yedim. Şimdi elimde hiç kiraz yok, hiçlik nesne, madde veya benzer somut şeylere esas, ölçüt alınarak ifade edilemez, anlam taşımaz, hiçliğin kavram olarak soyutlanması, herhangi bir şey'in belirli bir açı-çevre-referans öçeğinde bulunup-bulunmamasına göredir, daha alt zeminlere dayatılamaz...
Hiçlik üzerine tonlarca alakasız yazılmış kafa şişiren onca yazı, sadece ama sadece mesnetsiz dırdırdan veya okuyucu-dinleyiciyi şaşırtmak-sarhoş edip etki altına almak çabasının yansımasından ibarettir, çünkü bu tür kelimeler, muğlak lafazanlığın kapısını aralar, nasılsa somut bir dayanağa dayanma şansı yoktur, insan alabildiğince atabilir ve attıklarınında kıyası, terazisi kurulamaz, atış serbesttir...
Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White ------ Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------ Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
|
23-07-2016, 18:09
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 23 Jul 2016
Mesajlar: 125
|
|
Evet, bunun üzerine bir kitap yazacağım. Okumanızı öneririm.
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 06:10 .
|