Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Büyük Patlama Teorisi

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 01-11-2006, 00:07
AYATA AYATA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 10 May 2006
Mesajlar: 1.416
Standart big bang hiç olmadı ki...

http://www.bilim.org/?s=haber&haberid=351

[Bu kadar uzun kopyala yapıştırlara izin vermiyoruz. Lütfen makul alıntılar yapın ve kendi fikirlerinizi de yazın. Ayrıca alıntı yaptığınız kaynağı da belirtmeniz uygun olur. ex]
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 20-11-2006, 00:54
orhunhan orhunhan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Nov 2006
Mesajlar: 7
Standart Re: bing bang hiç olmadıki...

http://www.allahinvarligi.com/insanc...i_delili_3.htm

Yukarıda Exclusive'in yazdığı açıklama aynen sizin için de geçerli. Alıntı yaptığınız yerin adresi yukarıda.
neutrino
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 17-12-2006, 15:13
burcu_islam burcu_islam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Dec 2006
Mesajlar: 29
Standart Re: bing bang hiç olmadıki...

konu ne anlayamadım.big bung ın hic olmadıgı mıdır yani.bunu kım savunuyor. sirius kardes sen mi?
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 17-12-2006, 20:05
deli_cevat deli_cevat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Jan 2006
Mesajlar: 808
Standart Re: bing bang hiç olmadıki...

hürriyet bilim diye paraf atmışlar haberin altında

Gelenek ve Gelecek 'Ne Yapmalı'cılarındır
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 23-11-2016, 16:39
Engse Hohol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Engse Hohol Engse Hohol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Feb 2010
Mesajlar: 1.879
Standart

Dünya'da yaşamın başlangıcına en eski kanıt fosil, 220 milyon yıldan 3.7 milyar yıla çıktı. Grönland’ın Isua kayalıklarında, araştırmacılar küçük, koni şeklinde, yassı ve katmanlı 4 cm’lik stromatolitler mikroorganizmaları buldular. Bu mikroorganizma bakteriler genellikle eski kayalarda bulunuyor ve dünya'da yaşamın doğduğu zamanı, gökyüzünün hala turuncu ve okyanusların yeşil olduğu zamana dek geri götürüyor. Dünya, 3.7 milyar yıl önce cehennemsi bir görüntüye sahipti. Okyanuslar donuk durumdaydı. Dönüş hızı hala çok fazla ve yüzeyi erimiş lavlarla kaplı, çamurumsu bir yapıdaydı. Bu durum bile yaşamı sonlandırabilirdi. Fakat bulunan kanıtlar yaşamın bu ortamda bile var olduğunu bize kanıtlıyor.

islamın yıkıma uğraması karşısında müslümanların, el-lah'ı ayakta tutundurabilmek için yalanlar söylemeleri kaçınılmazdır. hohol : aesir
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 23-11-2016, 17:44
xcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
xcan xcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2011
Mesajlar: 3.011
Standart

Engse Hohol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Dünya'da yaşamın başlangıcına en eski kanıt fosil, 220 milyon yıldan 3.7 milyar yıla çıktı. Grönland'ın Isua kayalıklarında, araştırmacılar küçük, koni şeklinde, yassı ve katmanlı 4 cm'lik stromatolitler mikroorganizmaları buldular. Bu mikroorganizma bakteriler genellikle eski kayalarda bulunuyor ve dünya'da yaşamın doğduğu zamanı, gökyüzünün hala turuncu ve okyanusların yeşil olduğu zamana dek geri götürüyor. Dünya, 3.7 milyar yıl önce cehennemsi bir görüntüye sahipti. Okyanuslar donuk durumdaydı. Dönüş hızı hala çok fazla ve yüzeyi erimiş lavlarla kaplı, çamurumsu bir yapıdaydı. Bu durum bile yaşamı sonlandırabilirdi. Fakat bulunan kanıtlar yaşamın bu ortamda bile var olduğunu bize kanıtlıyor.
Engse Hohol arkadaşım alıntıladığınız haber sorunlu;


BAKTERİLER, İLK CANLILAR

Bilinen ilk canlılar bakterilerdir : Grön land'da 3,8 milyar yıl, Transvaal'da 3,7 milyar yıl yaşındaki kayaçlar içinde fosilleri bulunmuştur.

Bu bilgi var zaten.Kambriyen patlaması 500-600 milyon yıl önce.
200 milyon öncesi bilgisine ters.
Haber çok dengesiz ,itibar etmeyin bence

saygılar
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 23-11-2016, 18:44
xcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
xcan xcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2011
Mesajlar: 3.011
Standart

Üç Itiraz: Dünyamizin, galaksilerin, bütün yildizlarin
içinde bulundugu evrenin, 14 milyar yil kadar önce sifir
noktasindan büyük patlama ile basladigi, giderek genleserek
bugünkü duruma geldigi, genellikle kabul gören kuramdir. Fakat
bazi bilimciler simdi bu kurama üç itirazda bulunuyor.Ya büyük patlama diye bir olay hiç meydana gelmediyse? Bu soruyu
evrenbilimcilere yöneltecek olsaniz, büyük bir olasilikla abesle
ugrastiginizi söyleyeceklerdir. Çünkü, büyük patlamanin
varligiyla ilgili kanitlar artik herkes tarafindan bilinmektedir.

Gökadalarin gökyüzüne nasil dagildiklarina, ya da büyük
patlama sonrasinda olusan ates topunun giderek parlakligini
yitirisine, hatta bedeninizdeki atomlarin zamanla nasil
olustuklarina bir bakin. Tüm bunlar 13,7 milyar yil önce büyük
patlama olarak bilinen son derece sicak ve yogun bir evreden
geçtiginin somut birer göstergesi.
Ya da, çok farkli bir durum söz konusu olabilir. Simdilerde
küçük bir grup arastirmaci bugüne dek kimsenin kusku
duymadigi bu durumu sorgulamaya basladi. Konuyu aralarinda
görüsmek üzere ilk kez gerçeklestirilen Evrenbilimde Kriz
Konferansinda toplanan arastirmacilar, evrenin olusumuyla ilgili
en yaygin kuramin kimi açilardan havada kaldigi görüsünde
birlestiler.
Söz konusu arastirmacilarin bu görüslerinde hakli çikmalari
durumunda, evrenin sanildigindan çok daha karmasik bir yapiya
sahip olmasi isten degil. Ancak bu görüse karsi çikanlar
büyük patlama konusunun bir kez daha enine boyuna incelenmesi
gerektigine inaniyor.
Üç açidan yetersizlik
Sili'deki Avrupa Güney Gözlemevi arastirmacilarindan Riccardo
Scarpa, büyük patlama kuraminin evrende gözlenen birtakim
olaylarin aydinliga kavusturulmasinda üç açidan yetersiz
kaldigina dikkat çekerek, "Evrenin günümüzdeki sicakligi,
genislemesi ve hatta gökadalarin varligi evrenbilimcileri hep
açmaza sürüklemistir.
Büyük patlama örneginin tanik olduklarimizi açiklamada
yetersiz kaldigi durumlarda, bilim insanlari sisme, karanlik
madde ve karanlik enerji gibi yepyeni çözümlere
siginmislardir," diyor.
Öte yandan, konferansi örgütleyen kurumlardan biri olan
Lawrenceville Plasma Physics baskani Eric Lerner bu tür bir
yaklasimin bilimsellikten uzak olduguna dikkat çekerek, "Büyük
patlamayla ilgili kestirimler sürekli yanlis çikmis ve tanik
olunan olaylarla birlikte degisime ugramistir.
Öyle ki, günümüzde evrenle ilgili "standart model" büyük
patlamayi, sismeyi, karanlik madde ve karanlik enerjiyi içeren
kötü bir bulamaca dönüsmüstür," yorumunu yapiyor.
Ortada ciddi sorun var
Yerlesik büyük patlama görüsünü elestirenler yalnizca bu
durumdan huzursuzluk duymakla kalmayip, evrenle ilgili görüse
kusku düsürdügüne inandiklari birtakim kesin gözlemlere de
parmak basiyorlar.
Söz gelimi, bugüne dek saptanan en uzak gökadalari (galaksi) ele
alalim. Yerlesik görüse göre, çok uzak gökadalar
gözlendiginde bunlara ilk evrelerinde, gaz bulutlarindan henüz
olusmus yildizlarla dolu olduklari bir evrelerinde tanik olmamiz
gerekiyor.
Durum öyle degil
Bunun nedeni uzak gökadalardaki isigin bizlere ulasmasinin
milyarlarca yil almasindan ve bu yüzden de büyük patlamadan kisa
bir süre sonra ortaya çikmis gibi görünmelerinden
kaynaklaniyor. Oysa ortada ciddi bir sorun var.
Çünkü Lerner gördüklerimizin genç degil, yasli gökadalar
oldugunu öne sürüyor ve kisa süre önce NASA'nin Spitzer uzay
teleskobuyla gözlenen yüksek-kizil-degisimli gökadalara dikkat
çekiyor. Gökadanin kizil degisimi evrenin isigini
yaymasindan bu yana ne denli genisledigini gösteren bir ölçü.
Isik genisleyen bir evrende yol aldikça bunun dalga boyutu da
uzuyor. Dalga boyutundaki artis tayfin kizil ucuna dogru yön
degistirmesi anlamina geliyor.
Spitzer gökadalarinin kizil degisimleri evrenin yaklasik 600
milyon ile 1 milyar yil arasinda oldugu bir zaman dilimine denk
düsüyor.
Bu denli genç gökadalarin ise asiri sicak olmalari nedeniyle
mavi isik saçan yeni olusmus yildizlarla dolu olmalari
gerekiyor. Bunlarin daha serin ve kirmizi olan yasli
yildizlari içermemeleri gerekiyor. Oysa, durum hiç de öyle
degil.
Sisli Evren
Dogal olarak, evrenbilimciler Lerner'in kuramlarina siddetle
karsi çikarak, söz konusu çelisik durumlarin gökadalarin
yaslarini hesaplamada karsilasilan belirsizliklerden
kaynaklandigini öne sürdüler. Ne var ki, Lerner'in bu
elestiriye de bir yaniti var.
Olduklarindan çok daha yasli görünen öteki uzay cisimlerine
dikkat çeken arastirmaci,"Yüksek kizil degisimde de gökada
yiginlarina tanik oluyoruz," diyerek bu gökadalarin biraraya
gelerek öylesine dev yapilar olusturmalarinin milyar yildan çok
daha uzun bir süreyi gerektirmis olmasina parmak basiyor.
Lerner bu bilmeceye asiri uçta bir çözüm getiriyor ve kizil
degisimin evrenin genislemesinden çok baska bir düzenekten
kaynaklandigina inaniyor.
New Scientist'de yer alan yazi söyle sürüyor: Ancak bu
düzenegin ne oldugu konusunda henüz bir bilgiye sahip
olmadigini da kabul eden Lerner kesin bir sonuca ulasmadan önce
Dünya üzerinde isiktaki en ufak degisimlerin saptanmasina
olanak taniyacak incelikli deneylerin yapilmasi gerektigini öne
sürüyor.
Kara maddeye de gerek yok
Lerner'in görüsünde hakli çikmasi yalnizca evrenle ilgili
tüm bilgilerin yerle bir olmasi anlamina gelmiyor. Evrende
genislemenin söz konusu olmamasi durumunda, genislemedeki belirgin
ivmenin gerekçesi olarak öne sürülen karanlik maddeye de gerek
kalmiyor.
Dahasi, bu durumda evrenin olusumunu tetikleyen en etkili unsurun
büyük patlama oldugu varsayimi da geçerligini yitiriyor.
Lerner,"Evrenin 13,7 milyar yil önce ortaya çikmadigini ve
büyük patlama diye bir olgunun hiç yasanmadigini
kanitlayabilirim," diyor.
Gelgelelim, Lerner'in bu önesürümü birtakim sorulari da
beraberinde getiriyor. Kozmik mikrodalga konusu da bu sorular arasinda
yer aliyor.
Evrenbilimciler ilk kez 1965 yilinda ortaya çikarilan ve evrene
egemen olan bu güçsüz mikrodalga bilesiminin büyük patlamanin
son pariltisi olduguna ve bunun evrenin baslangicinin bir
kaniti sayildigina inaniyorlar.
Büyük patlama kuramina göre, evrenin ortaya çikisindan sonra
uzayi kaplayan sicak isinimin gidecek baska yeri olmadigi
için o gün bugündür uzayin içinde kapana kistirildigina
inaniliyor.
Big Bang olmadiysa
Son 13,7 milyar yil boyunca da evren genisledikçe isinimin
giderek soguduguna ve günümüzde kelvin ölçegine göre salt
sifirin 3 derece üzerinde bir düzeye düstügüne dikkat
çekiliyor.
Peki, büyük patlama diye bir olay hiç yasanmadiysa ardindaki
kozmik mikrodalga nereden kaynaklaniyor?
Lerner mikrodalga pariltisinin kökenleri konusundaki görüsün
tümden yanlis olduguna inaniyor ve, "Bir çadirda
uyandiginizda çevrenizdeki her sey bembeyaz ise, evrenin
baslangicina tanik oldugunuz gibi bir duyguya kapilmak yerine
çevrenizin sisle kapli oldugu sonucuna varirsiniz," diyor.
Lerner evrenin baslangicinin temelinde yatan kozmik isinimin
gerçekte sogurulup yeniden isin olarak çevreye yayilan yildiz
isigi olduguna inaniyor.
Büyük patlama konusuna kuskuyla yaklasan evrenbilimcilerin en önde
gelenlerinden biri olan merhum Fred Hoyle tarafindan öne sürülen bu
görüs oldukça eskilere uzaniyor.
Hoyle, yildiz isiginin süpernovalardan kaynaklanarak sonradan
mikrodalga olarak çevreye yayilan, dikis ignesini andiran demir
tanecikleri tarafindan emildigine inaniyordu. Ancak bu konuda somut
kanitlari olmadigindan, görüsü evrenbilimciler tarafindan
ciddiye alinmadi.
Tartismali görüs
Lerner'in görüsü de benzer bir mantiga dayaniyor. Ancak o bu
süreçte demir parçaciklardan çok, plazma adi verilen elektrik
yüklü liflerin etkili olduguna inaniyor.
Lerner bu plazma liflerinin sürekli parçalandigina ve sonunda
evreni bir sis örtüsü gibi kapladigina, ardindan da sisin
yildiz isigini emen tozlar araciligiyla yayilan
kizilötesi isinlari dagittigina inaniyor. Böylece
kizilötesi isinimin, tipki kozmik mikrodalga fonun
sergiledigi görünüm gibi, her yöne esit olarak dagildigina
dikkat çekiyor.
Yaygin evrenbilim kuraminda plazmalarla ilgili süreçlerin göz
ardi edildigine parmak basan Lerner öne sürdügü tüm bu
durumlarin olasilik dahilinde olduguna inaniyor.
Son derece tartismali olan bu görüsü inandirici bulan
evrenbilimcilerin sayisi bir elin parmagini geçmese de,
arastirmacilar standart kurami sorgulamaktan yine de geri
kalmiyorlar.
Bu konuda kendilerine göre birtakim yanlislara dikkat çeken
arastirmacilar, Scarpa'nin görüsünde gizemli karanlik madde
noktasinda bir yanlislik olduguna inaniyorlar.
Kuramin temel unsuru
Karanlik madde evrenbilim kuraminda temel unsurlardan birini
olusturuyor.
Bunun nedeni büyük patlamanin tek basina gökadalarin olusumuna
bir açiklama getirememesinden, normal bir maddeden olusan gaz ve
tozlarin topu topu 13,7 milyar yilda gökadalarin biraraya
gelmelerine olanak taniyamayacak denli esit bir biçimde yayilmis
olmasindan kaynaklaniyor.
Evrenbilimciler bu soruna çözüm getirmek amaciyla gökada
olusumunu hizlandiracak büyük miktarlarda karanlik madde
görüsüne siginiyorlar.
Ne var ki, Scarpa karanlik maddenin köklü bir çözüm
olmadigina, özellikle de gözlemleri sonucunda bu maddenin asiri
miktarda bulunduguna ve evrenbilimcilere göre olmamasi gereken
yerlerde görüldügüne dikkat çekiyor.
Karanlik maddenin isigi ya da herhangi bir baska elektromanyetik
isinimi yaymaktan yoksun olmasi, bu maddeden olusan bir bulutun
kendi içindeki isiyi disariya yayamayacagi ve buna bagli
olarak da küresel yiginlara dönüsemeyecegi anlamina geliyor.
Neler oluyor?
Scarpa ve arkadaslari küresel yiginlar halindeki yildizlarin,
tipki daha büyük gökadalarda oldugu gibi, görülebilir maddenin
açiklayabilecegi yerçekiminden çok daha hizli devindikleri
yönünde birtakim kanitlar ele geçirdiler.
Yaklasik bir milyon yildiz içeren Samanyolu'nun en büyük
küresel yigini Omega Centauri de dahil, üç küresel yigini
inceleyen arastirmacilar tümünde de bildigini okuyan ayni türde
bir davranisa tanik oldular. Peki, karanlik madde etkili degilse,
neler olup bitiyor?
Scarpa bu sorunun yanitinin Newton'un yerçekimi yasasinin yerle
bir edilmesiyle elde edilebilecegine inaniyor.
Scarpa ve arkadaslarinin küresel yiginlarla ilgili incelemeleri
Newton'un uzakliklarin karesinin tersini esas alan yasasinin
yalnizca dönüsümlü ivmenin üzerindeki kimi durumlarda geçerli
oldugunu, bu esigin altina düsüldügünde yerçekiminin
Newton'un varsaydigindan çok daha yavas dagildigini ortaya
koyuyor.
Israil'den bir teori
Yirmi yili askin bir süre önce degistirilmis Newton dinamigi
adiyla (MOND) bir kuram ortaya atan Weizmann Enstitüsü
arastirmacilarindan Mordehai Milgrom, sarmal gökadalar ve
gökadalarla dolu yiginlarda tam da böyle bir etkiyi gözler
önüne sermekteydi. Scarpa gökadalar için öne sürülen saniyede
10-_Ü metrelik dönüsümlü ivmenin görünürde küresel
yiginlar için de geçerli olduguna dikkat çekerek,"Evrende
karanlik maddeye hiç gerek yok," diyor.
Evrenbilimcilerin en çok yakindiklari sorunlardan biri de MOND
kuraminin Einstein'in görecelik kuramiyla bagdasmamasi ve bu
yüzden de isik hizina yakin bir hizla ya da çok güçlü
çekim alanlarinda devinen cisimler için geçerli olmamasidir.
Uygulamada bu durum MOND kuraminin atarca yildizlar, kara delikler
ve en önemlisi büyük patlamayla ilgili kestirimler açisindan
yetersiz kaldigi anlamina gelmektedir. Ne var ki, Ibrani
Üniversitesi arastirmacilarindan Jacob Berkenstein sayesinde bu
soruna da çözüm getirildi.
Berkenstein'in görecelik boyutunu da kattigi kuram, görünüse
bakilirsa, simdiden ürünlerini toplamaya basladi. Geçtigimiz
Mayis ayinda Oxford Üniversitesi'nden Constantinos Skordis
önderligindeki bir ekip göreceli MOND kuraminin evrimsel
kestirimlere olanak tanidigini ortaya koydu. Arastirmacilar
kozmik mikrodalganin özelliklerini ve gökadalarin evrendeki
dagilimini incelemeyi basardilar.
Yerçekimi Bunalimi
Scarpa MOND kuraminin büyük patlama kavramina korkunç bir darbe
indirdigine inaniyor ve,"Bu, büyük patlamayi dayandirdigimiz
yerçekimi yasasinin tümden yanlis oldugu anlamina geliyor,"
diyor.
Scarpa'nin bu savina simdilik pek kulak asan olmasa da, standart
evrenbilim modelinde bir yanlislik olabilecegi yönündeki somut
kanitlar giderek artiyor.
Evrenbilimin en önemli aygitlarindan biri olan Wilkinson Mikrodalga
Anisotropi Arastirma (WMAP) aygitindan elde edilen kanitlarin en
basit büyük patlama olayinin tümden yanlis oldugunu
kanitlamasi bile isten degil.
Ilk kez kullanilmaya baslandigi 2001 yilindan bu yana WMAP
bulundugu yerden 1,5 milyon kilometre uzakliktaki evrenin
sicakligini ölçüyor. Aygit kozmik mikrodalga sicakliginin
gökyüzünün farkli yerlerinde sergiledigi farkliliklari da
izliyor.
Evrenbilimciler bir yerden bir yere tanik olunan minik
farkliliklarin evrenin, yaklasik 300,000 yil önce, büyük
patlamadan sonra maddenin yerçekiminin etkisiyle kümelenmeye
basladigi dönemdeki durumunun bir göstergesi olduguna
inaniyorlar.
Daha sicak alanlar daha yogun bölgelere denk düserken, daha serin
alanlar yogunlugu daha düsük bölgelere denk düsüyor.
Yogunluktaki bu farkliliklar evrenin ilk ortaya çikisininin
hemen ardindan bosluktaki kuvantum dalgalanmalar olarak yasama
geçti ve kisa sürede sisme olarak bilinen hizli bir
genislemeyle büyüdü.
Yeni sonuçlar
Kuvantum dalgalanmalari gelisigüzel ortaya çiktigindan,
gökyüzünün bir bölümünde gördügümüz sicak ve soguk
alanlarin baska yerlerdekinden pek farkli bir görünümde olmamasi
gerekir.
Kozmik isinim da bir bütün olarak evrenin bir unsuru oldugundan,
sicak ve soguk bölgelerin hiç birinin evrenin bizim kösesindeki
yapilarla ayni hizada yer almamasi gerekir.
Gelgelelim, WMAP incelemelerinden elde edilen sonuçlar tam da böyle
bir durumun söz konusu oldugunu ortaya koyuyor.
Ser ekseni
Imperial College uzmanlarindan Joao Magueijo ve meslektasi Kate Land
bu yilin baslarinda fondaki kozmik mikrodalgada garip bir uyuma
tanik oldular. Ilk bakista sicak ve soguk alanlarin
gelisigüzel dagilmis gibi durduklarina tanik olan
arastirmacilar, durumu daha yakindan incelediklerinde hiç
beklenmedik bir sonuçla karsilastilar.
Ortada sanki kakafonik bir orkestra vardi, ancak kemanlar, trombon ve
klarnetler ayri ayri ele alindiklarinda tümü de ayni telden
çalmaktaydi. WMAP bulgularini orkestra örnegindeki gibi farkli
uzamsal frekanslardan olusan bir karisim olarak ele alan
arastirmacilar sicak ve soguk noktalardaki her bir dizge arasinda
çarpici benzerliklere tanik oldular.
Her bir dizgedeki bu alanlar sanki ayni dogrultuda dizilmislerdi.
Magueijo bu uyuma "ser ekseni" adini veriyor ve,"Tüm bunlar
dogruysa, büyük patlama kuramini temelinden sarsacak son derece
sasirtici bir bulusla karsi karsiyayiz demektir," yorumunu
yapiyor.
Evren levha gibi miydi?
Elde edilen verilerin ortaya koydugu bir baska durum da,
Samanyolu'nun tozlu diskinden yayilan isinin WMAP sinyallerinden
tam olarak saptanamis olmasi ve bunun ser ekseniyle benzesmesiydi.

NASA Goddard Uzay Uçus Merkezi tarafindan yürütülen
arastirmanin baskani Charles Bennettt Samanyolu'ndan gelen
sinyallerin özensizce degerlendirilmis olabilecegine dikkat
çekerken, kimi arastirmacilar da sonuçlarin yalnizca bir
yillik sinyallere dayandirildigina parmak basiyorlar.
Magueijo ve Land yine de örneklerdeki uyumun gerçekte var olduguna
inaniyorlar ve asil sorunun bu duruma neyin açtigini
aydinliga kavusturmak oldugunu öne sürüyorlar.
Magueijo'ya göre, bir olasilik evrenin iki boyutlu olarak sonsuza
uzanan ancak üçüncü boyutta yalnizca yaklasik 20 milyar isik
yillik bir geçmisi olan bir levha biçiminde ya da bir bagel
biçiminde olmasi.
Tercihli bir yön olusturmanin bir baska yolu ise evrenin dönüyor
olmasindan kaynaklanabilir, çünkü böylesi durumda eksenin baska
yönlere kayma olasiligi ortadan kalkar.
Kuskular giderilecek mi?
Bennett WMAP aygiti sayesinde evrenle ilgili can alici ve temel
bulgular ele geçirmis olabileceginin coskusunu saklamasa da, tanik
oldugu bu düzgün siralamanin bir rastlanti olabilecegini de
kabul ediyor. Yine de, evrenin farkli bir çehreyle karsimiza
çikma olasiliginin her zaman var olduguna dikkat çekiyor.
Öyle bir evrenin büyük patlamayla ilgili tüm görüsleri
kökünden sarsacagi kuskusuz. Magueijo bu konuda, "Insanlar bu
savlari ortaya attilar, çünkü onlarsiz Einstein'in
denklemlerini basitlestirip evrenin gizini çözmemiz de olanaksiz
olurdu," diyor.
Evrenle ilgili olarak bugüne dek ortaya atilan tüm savlarin
yanlis olmasi da, evrenbilimle ilgili yerlesik modelin tümden
yerle bir edilmesi anlamina geliyor. Ancak Magueijo bunun hiç de
kötü olmadigina, standart örnegin itici ve utanç verici
olduguna inaniyor.
Öte yandan, ser ekseni öylesine siradisi bir nitelik tasiyor
ki, Bennett ve meslektasi Gary Hinshaw'un önümüzdeki bes yil
boyunca WMAP sinyallerini incelemek için gereksindikleri parasal
destegi NASA karsiliyor. Bu tür bir inceleme sonucunda tüm
kuskularin giderilmesi bekleniyor.
Büyük Patlama'yla ilgili çatlaklar
Son dönemlerde yapilan gözlemler evrenbilimle ilgili standart
modelin yanlis olabilecegi görüsünü dogursa da, bu görüs
epey tartismali.
Kozmik mikrodalga fondaki örnekler evrenin her yönünün ayni
olmadigini gösteriyor.
Küresel yiginlar içindeki yildizlar karanlik maddenin
varligini ortaya koyarken, standart model bir kümelenme
olamayacagini savunuyor.
Evrenden daha yasliymis gibi görünen yildizlar evrenin büyük
bir patlama sonucunda olusmadigini ortaya koyuyor.
www.hurriyet.com.tr
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:57 .