Merhaba.
Benim hikayem geçen yıl ramazan ayında başladı. Yaşım 30, eşim hristiyan ortodoks. Bugüne kadar dinle ilgili pek konuşmamız olmamıştı. Geçen yıl, kadir gecesinden söz açılınca sormuştu nedir kadir gecesi diye. Bende tabii bildiğim kadarıyla anlatmıştım. Konu ilgisini çekti ve birkaç soru sordu devamında. Öğrenmek isterim dedi.
Uzun zamandır zaten düşünüyordum ona dinimi anlatmayı. Daha doğrusu onu müslüman yapıp, öbür tarafta sonsuza yanmasını engellemekti amacım.
Ama baktım ki benim de fazla bir bilgim yok dinle ilgili. Alevilik nedir, mezhepler neden vardır, neden ayrılıklar olmuş, bunları araştırmaya, islam tarihini öğrenmeye başladım. Kuranı ve hangi ayetin ne için ve hangi olaydan sonra geldiğini detaylı incelemeye başladım.
Fakat yolunda gitmeyen şeyler vardı. Kafamdaki sorular büyüyordu. Bazı ayetleri mantıken açıklayamıyordum. Sorularıma kimse doğru düzgün cevaplar veremiyordu. Bu sorular bilirsiniz işte, bilindik şeyler. Kadınların ikinci insan muamelesi görmesi, bugünü ilgilendirmeyen ayetler, gelecekteki insanların hiç düşünülmemiş olmaları, kölelik ve cariyeler vs. saymakla bitmez.
O günlerde çok kötüydüm. Kendi kendimi telkin ediyordum. Dinimin en doğru din olduğunu düşünüyordum. Google da kafama takılan ayeti arayıp, ekşi sözlük ve turandursun.com forumlarını gördükçe sinir oluyordum. Doğru değil diyordum bu yazılanlar, vardır bir açıklaması.
Dini duygularımı pekiştirecek şeylere yöneldim hemen. Mesela youtube'da insanların müslüman oluş hikayeleri vs. Bilirsiniz bazı videolar var. Bir hoca kılıklı birisi topluluk önünde konuşur ve islamın mükemmelliğinden falan bahseder. Böyle videolar izliyordum. Bazen ise gözlerim doluyordu. İnancımı sağlam tutmaya çalışıyor, her gün bunun için dua ediyordum.
Ama olmadı. Temmuz ayıydı ramazan ve o günlerde başladığım sorgulama dönemi kışın bıçak kemiğe dayandı ve en sonunda kendime itiraf ettim. Ben artık
inanamıyordum. Boy abdesti almayı kestim. İçimdeki korkular yerini bir boşluğa, sakinliğe bıraktı. Ne demek. Başıma ne iş gelse Allah büyük derdim. Ne kötülük görsem, nasıl olsa hesaplaşacağız derdim. Cennet ve sonsuza kadar yaşama olayı ise, nasıl desem başka türlüsünü hiç düşünmemiştim ki. Yani biz varız ve hep var olacağız. Böyle bildim bu zamana kadar.
Buydu boşluk zamanla o da kayboldu. İlk önce eşime anlattım. Benden beklediği bir şey değildi ama pek bir tepki vermedi. Konuşmalarımla onun da hristiyanlık inancını sarstım. Zaten önceden de dinle ilgisizdi. Adı hristiyan işte o kadar.
Anneme ise alıştırarak söyledim. 50 küsür yaşında kadın. Aslında ben dinden çıktım da demedim. Sana anlatmam gereken şeyler var dedim ve beni dinledi. Hem de bir haftadan fazla bir süre kademe kademe. Bir haftanın sonunda onun da kafasında sorgulamalar başlamıştı. Hatta dediğine göre daha önceden de sorguluyormuş. Özellikle Adem ve Havva'dan çoğalmanın sapıklık olduğunu düşünüyor ve Nuh'un gemisini saçma buluyormuş. Bir aya kalmadı abdesti namazı bıraktı. Evet 5 vakit namaz kılar, ölüm ve ötesinden korkardı. Bana çok teşekkür etti. Her gün, her an korkuyla yaşıyordum diye. Ona asla anne bunlar yalan bırak bu dini demedim. Şunları, şunları yaşadım. Şu sonuçları buldum. Bence sende okumalısın diyerek kuran meali okumaya teşvik ettim. İnandığın şeyi bilmelisin diyerek. Sonucunda kendi doğrusunu kendi buldu.
Kardeşlerim ise benim dinden çıkmamı şok edici buldular ve beni onaylamadılar. Benim doğru yolu bulmam için dua ediyorlar. Ben ise laflarımı esirgemiyor, gerçekleri yüzlerine çarpıyorum. O vakit konuyu değiştirmem için yalvarıyorlar. Bu durumu acınası buluyorum. Kimsenin karşımda tartışmaya cesareti yok. Körü körüne bir inançları var ve bunun sarsılmaması için dinlememeyi tercih ediyorlar. Tıpkı bir zamanlar benim de yaptığım gibi. Ama ben kendi iç sesimden kaçamadım.
Yazı biraz uzun ve dağınık oldu. Kusura bakmayın. Forumda yeniyim ve ilk mesajım. Bir yıldır takip ediyorum. Bugüne kadar okurdum. Artık yazmaya kadar verdim.