Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #251  
Alt 22-06-2021, 15:39
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

İnsanın bir hayvan gibi doğa da yaşaması gerektiğini düşünüyorum. (Sonlu ölen bir türdür hayata bir anlam yüklemeye gerek yok.) Çocuklarına da bu bilinci aşılamalı. Doğa yeterince eğlence ve keyif üretebilir ve şu an ki sanal dünyadan mutlu olacaktır.

Bu tuhaf ya da saçma gelebilir ancak saf bir özgürlük deneyimleyecektir. Mutluluk. Doğa aidiyeti.

Bu durumda kendi aile ve kabile bireyi dışında kimseye yemek toplayamayacak ya da iş görmeyecektir.

Bu durumda özgürlük çatışkısı deneyimlemeyecektir.

Diğer durumda ürettiği, teknoloji, güç bilgi ve organizasyon herşeyin zamanla merkezlendiğini ve tekleştiğini, (tektipleştiğini) görüyoruz/göreceğiz ve zamanla kendini kimin ve neyin bile yönettiğini bulamayacak ve başta bir baş bile bulamayıp dağılıp gidecektir...

Deniyor ki; ya insan türleri birbiriyle savaşır ve birbirini köleleştirmeye çalışırsa?
Boyunduruk almadığı sürece kimse onu yönetemez. Köleliğe karşı ölümü seçme ve yeğleme bilinci türe aşılanacak ki bu doğal olur. Doğal özgürlük köleliği reddeder.

Özgürlük çatışkısı diğer herşeyden güçlüdür.

Bugün uygar insana bu zor ya da hatta feragat ,rahat ve konfor bırakma gibi geliyor değil mi?
Tam aksine...

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #252  
Alt 23-09-2021, 16:50
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

Pasifizmle kölelikten başka bir şey üretilemez..

İktidarlar insanlara özgürlük bahşetmez

İktidarlar karşısında pasifizm onların daha güçlü/güçlendirilmiş ve kullanışlı adı değişik yenilenmiş (kılıfı değişik) baskı araçları üretmesine neden olur..
Özgürlükler sahtedir. İnsan kendinin özgürlüğünü yemeğini korumaya açık bu anlamda dişini pencesini göstermeye ve kullanmaya açık, savaşmaya açık, özgür vahşi bir hayvan gibi ele alıp savunmadıkça/savaşmadıkça ve bu anlamda birleşmeler örgütlemedikçe (birlikler kurmadıkça) özgürleşemez.

Pasifizim (pasifist hümanizm ve türevleri ve bilim felan) köleliğin yeni/başka sözde renkli tonlarda boyanmasıdır..

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #253  
Alt 19-10-2021, 19:57
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

Sanırım şöyle.
Üçüncü kişilerce maksadını aşan ya da demokratik toplumsal kültürün beklentisi olan kişisel iletişim biçimlerini aşan biçimde biçimde geri bildirimler ve iletişimlere -sözde eleştirilere- maruz kalmamak için yine üçüncü kişilerin onayladıkları şeyler onayladıkları gibi konuşulmalı ya da susulmalı gibi gözüküyor...

Bu hak ve özgürlükleri sorgulayanlar için iyi bir sorgulama
İstenmeyen iletişime maruz kalmama için susma hakkı

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #254  
Alt 19-11-2021, 15:16
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

Evrim yalan/yanlış değil payanda..
Zorlanan bir kapının arkasına bir direnç koyduğunu düşün.. Evrim bu.
Zorlanan kapı yaradılışçılık ve din diyelim.. Arkasındaki payanda da evrim ve bilim.
Eğer bu ikisi onu korumazsa arkasındaki özgürlüğe çıkardın..

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #255  
Alt 24-01-2022, 17:25
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

Nietsche, Hristiyanlığa, devlete ve ahlaka saldırıdı. Aynı güç ve tavırla bilim'e saldırmak istiyorum.
Ağzı köpürmüş canavar o. Eğer bugün bilim dediğiniz köhne devlet ve orotirete seni destekleyecek tek satır yazmamışsa yazdığın şey ateşten pervane altından inci olsun sen linç edilirsin.
.... ....
Bilim insanıymış ......... ...........
Alt sınıflar koyun sürüsü
Bunlar orta sınıfın seçkinleri de çoban köpeği
Tasmalı perçinli dogma bekçileri

Dogmalarına azıcık dokun hemen havlarlar
Bilim dediğiniz dini arkasına çekilmiş güçlendirme seti ve bendi gibi
Özgürlüğü tutmuyor ve arkası özgürlüğü almıyor,
İnsan köle bilim işi emekçiliği ne?
Otorite hizmetkarlığı statüko bekçiliği
Yeni yüzyılın/zamanenin eskinin dini gibi statükosu ve yönetim aracı,
Ana akım bilgi bugünün engizsiyonu ,nerde özgürlük varsa ona sataşır, örtbas eder.
Bilimin tek işi bu, meşru işlevi
Özgürlüğe dokunan ne yazsan ilk karşında bilimi bulurdun. Yazdıklarını çöp ederdi

Yazamadık, konuaşamadık, düşünemdik esmi değil, engelleyen şey bilim

İfade özgürlüğü -sınırlı- olsa bile bilgi özgürlü-ğü yok

İnsan köle, bilimin işlevi köleliğin rengini boyama ,köleliği sevdirme, işlevsel sevilir kölelik üretme

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #256  
Alt 20-09-2023, 21:35
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

Ontoloji kavrayışımızı, (varlığımız ve varoluşumuzu kavrayışımızı) zamanın başlangıçsızlığına indiriyoruz. Yani tersi, (zamanın ve işlerin, oluşların başlaması ve sonradan ileriye doğru süregitmesi/ilerlemesi ve) ilk hareket demek olurdu. Zaman , işler oluşlar başlangıçtan bağımsız biçimde sonsuz olmalıdır. Tersi ilk hareket ve başlama demek olacaktı. İlk hareket aslında zaten durgun olarak varolan sonradan hareket ve ivme kazandı demek olacaktı. Bu düşünce çatışıktır. Yani durgun devimi beklerdi demek ve durgun devimsiz var demek. Devimsiz durgun var. Devimsiz varsa nasıl devim aldı?. Yani sonsuzluğu ortaya koymalıyız ve önce, geri, geçmiş kavramına dayalı bir sonsuzluk açamayız, yapılandıramayız. Başlayamaz. Varolan başlayamaz.
Geçmişte şu var bu var da diyemeyiz. Geçmiş yok.
O halde işler, oluşlar ve zaman da hiç başlamaksızın sonsuzdur deriz. Yani hiç bir öncesi yoktur. Önce diye bir şey yoktur. Zaman kavramı yapaydır ya da görecedir.

Sonuçta şuraya varırız. Sonsuzuz ve bu sonsuzluk hem başlangıcı (öncesi) hem de sonu (sonrası) olmayan bir sonsuzluk. Tersi çatışıktır. Ezeliyet ve ebediyet kavramları da yapaydır ve sınırlar. Ezeliyet ve zamanın hiç başlamamasını düşünün. Ezeliyet bir başlangıç değildir. Ebediyet bir sonra değildir. Küredeki kutuplar gibi bak.

Bu durumda zamanı eskisi gibi geriden ileriye akan bir hareket olarak görmeye son veririz. Tam burası herşeyi anladığımız yer.

Şu an ne varsa her zaman o var.

Durgun devinemez başlayan biter. Sonsuz, her şey sonsuz..

Geçmişten beri, geriden beri gelmiyoruz. Geriden ileri gitmiyoruz, olduğumuz yer de sayıyoruz/dönüyoruz

Niye başlayamaz?

Öncelikle başlayacak şeyin ortada varolması gerekir. Başlamayı bekliyor olması gerekir. Varsa? Böyle bir şey mümkün mü?

Başlangıç diye bir yer, geçmiş diye bir yer, başta/geride/geçmişte oluşmayı ve olmayı bekleyen tekil/lik (madde, enerji, atom, içe çökmüş şey, hiç, tanrı vb) olamaz Bu düşünce hepsini bir arada iptal eder. Aynı.

Olma diye bir şey sonsuz. Sonsuz varolan var, hiç değişmedi.

Oluşma diye bir şey olamaz. Oluşmamış ya da oluşamaz şey mi vardı? Neredeydi?
Oluşabilir şey niye/nasıl oluşmamış olarak vardı? deriz.
Yok değildi. Oluşmamış değildi. (Önce de hal değiştirmedi)
Yoktan varolamaz oluşmamıştan ya da oluşmasızdan oluşamaz. Oluşmalı olan oluşuk olandır.

Niye sonsuzluk taban alınmıyor? Tersi çatışıktır, mutlak yokoluştan sözederiz. Akılları hapsederiz.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.

Konu "ictenlik" tarafından (20-09-2023 Saat 22:55 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #257  
Alt 20-09-2023, 22:22
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

Ölümle benim anladığım kadarıyla muhtemelen kendilik/benlik ve biliş algısı hiç bir kesinti duymayacak. (Artan bağlantı olur, azalan değil) Asıl ölüm doğum gibi. Doğmak ölmektir. Doğmak kesintili.

Ölüm varoluşta bir kesinti değildir. Bilişte bir kesinti değildir/sağlamaz.

Varoluş yokoluşa gidemez. Varolan yokolamaz. Yokoluş diye bir yer yok. Varolan var/burada ve yokolan bile varın içiden yokolur, dönüşürdü. Yani mutlak yokolmazdı.

Buradan şura diye bir yere gidemeyiz. Hep burada kalırız. Nereye gidersek o buradır. Hiç bir yere gitmiyoruz. Ölmek bilişe daha yakın bir yere gidiş. Daha uzak değil.

Ölüm yakınlaşmaktır uzaklaşmak değil. Doğum, bura uzak.

Biliş şu an varsa sonsuzdur. Bunu sınamanın anlamı yoktur, bu biliştir. Bu doğamaz. Biliş bilişin ölçütü. Gözlem kendini açıklar. Saçma kanıttan üstün.

Muhtemelen birleşik aynı şey olan aynı şey gibiyiz ve bu gerçekliği bölümlemeyi ve subjektiveyi yaratıyoruz/üretiyoruz çünkü başka türlü olamayız ya da olanak bu. Diğer durumda aynı şey olarak kendi içimizde aynı kalırdık.
Şöyle düşünelim. Dünyayı hiç yaratmamış olarak sonsuz kendi içinde oturan biliş/yalınlık olurduk.

Yani sonsuz gerçeklik sürdüreceğiz. Böyle gerçeklikler ve farklı gerçekliklerl ve gerçeklikler. Ne yaratırsak o? Biz yaratıyoruz ,kendimiz. Bir seviye de. Yapımız bu. Biz buyuz. Parçalı kendi ama diğer yönde birleşik. Zorunlu. Başka türlü açıklanamaz. Biliş, duyuş, farkediş. Başka türlü açıklanamaz..

Birleşik bir kendilik. Bölümlenmiş bir kendilik. Bölümlenmese ve gerçeklikler üretmese yalnız birleşik yalın kendilik olur yani buna bakın.

Ölüm hiç bir şey değildir, ne bitiştir, ne sondur, kopamayız, yokolamayız. Sadece varız ve bu değişmeyecek.

Yokolamayız çünkü yokluk yok, hiç olmadı. Yokolabileceğemiz bir yokluk yok. Varı yutabilir bir yokluk yok.
Varolmadık ki . Hiç bir zaman yok değildik sonsuz varız ve bunu üretiyoruz/yaratıyoruz çünkü seçenek bu.
Meydana gelmedik. Meydandışından meydana taşınmadık. Buradayız.

Yokluk diyarı diye bir yer yok. Biliş bağı kopamaz kesilemez bu sonsuz. Maddeye de öyle aktarılır. Bölümelemeler ya da gerçeklik üretimi.

Bütün kayalar kaya adı alır, bütün insanlar insan adı alır, bütün varlıklar varlık adı alır. Burada iki tane şey yok. Yani eski töz kavramı gibi iki töz yok. Birimiz siyaha birimiz beyaza indirilemeyiz. Köken yok ama aynı şeyden parçalanmış ya da oluşmuş/olan şeyleriz diyecektik. Bu bizi aynı yapar.

Ölümü merkezi evrensel bir cenine dönüş gibi düşünün. Yani kendine geri kazanma. Yani seni doğuran evrendir. Tekilliğin kendine ait değil birleşikliğe ait, evrene ait. Geçici subjektif aitlik ya da mülkiyet hissi.

Ölüm kendini hatırlamak gibi olacak burası unutmak gibi. Ölüm tam kendine gelmek gibi. Burası kendinden geçme, kendi kayıp gibi kendini unutma gibi. Böyle olmalı.

Ölüm kentinde arzuya ve buraya çekim duymazsın. Yaşama da .Ora zaten varoluş.

Öte beridir ve öte buradır. Asıl öte dünya burası. Ölümün orası asıl beri dünya. Daha uzak değil. Bura bilişine daha uzak.

Ölünce kim olduğunu hatırlayacaksın, bu olacak. Sadece bu. Hepsi bu.

Kim olduğunu unutmak için buraya geldin. Kendini tanrı sanmamak için buraya geldin.. İki tane ya da çok olabilmek için buraya geldin. Birleşik bir yalınlık olmamak ve öylece kalmamak için buraya geldin. Orada olmamak, o durumda sonsuz kalmamak için burayı yaptın. Yalında yalın kalmamak için buraya geldin. Çoğaldın.(Gerçekliğe) Gerçeklik dışında yalındın. Gerçekliğe çoğaldın/doğdun.

Yalınlık olmamak için çokluksun. Yalında kalmamak için çokluktasın. Kabaca ölüm yalınlığına dönüştür. Ölüm yalınlığa dönüştür. Doğum çokluğa geliştir/geçiştir. Herkes aynı yere ve aynı yalınlığa döner. Orada ölüm bölgesinde iki tane sen bulamazsın. Öyle tahmin ediyoruz.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.

Konu "ictenlik" tarafından (20-09-2023 Saat 23:12 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #258  
Alt 21-09-2023, 00:37
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

(Yukarıdaki iki yazımın eki ya da uzantısı olarak açıklanmaktadır)

Ölümü yokoluş olarak görsek ne olur(ki)? ya da bir zarar var mı? zararı mı var ? Bunları nereden çıkardın ki_?

Ölümü yokoluş olarak görsek ne olur(ki)?

Bir kere yokoluş nedir? Doğadaki bütün yokoluşlar tekar varoluşlarla birleşir.

Ölümle kişinin ben dediği şeyin aralandığının farkındayız. Bu yaşamın son bulduğunun farkındayız. Ölüme ilişkin ne kadar konuşursak konuşalım ölümün bizim için boşluklar bıraktığının farkındayız.

Ölümü son ya da yokoluş kavramına bağlamama ya da hapsetmemeden kasıt yokoluş anlamının olumsuz çözümlenmesi dışında şudur. Aslında bu sınırlı kişi (ben) olmanın ötesinde tüm varoluşla bütüncül kopmaz bir bağ ve aynılıktan sözettik. Buradan yola çıkarak kendiliği yeniden ele alan, bütün ya da diğerleriyle de özdeştiren kendini daha bütüncül yapılandıran ama bütüncül bir kendilikten uzanan/yansıyan parçalı görünüm vb gibi ele alan bir kendilikten sözettik. Bu yapıldığında ölüm, yaşam , doğum hiçbiri bir kerelik olmayacak. Bireyi çatışmadan kurtarır. Yaşamal boğuşmadan da kurtarır. Tüm diğerleriyle aynı anlama sahip olmaktan sözediyoruz ki ki ben biliştir. Bilişe atfedilir bedene değil. Düşünceye, umuda, kimliğe herşeye.

Bunları nereden çıkardım?

Öncelikle tabi ki çözümlemeler ya da kavramsal telaş anlamında, gelişime açık, serbest yapılanmış, zihin ve dil felsefesi ürünleri.
Yenicil kavramsal yapılanma deniyorum. Neden?
Eskiler bozuk. Katı biçimde aynı şeyleri tekrar ediyoruz. Sıkışmışız. Ölüme berbat bakıyoruz. Ölüm bizi travmatize ediyor. Ölümden korkuyoruz. Ölümü nahoş algılarız. Ölümden kaçınıyoruz. Ölüme yas tutarız. Ölümden çekiniriz.
Yaşamın olanaklarını es geçiyor. Yaşamı sınırlıyor.

Öncelikle ölüm kavramına bakışa yeni pencereler açmayı denedim.
Buradaki üretimim bence daha bütüncül ve bireyin varlık bağını koparmayan, bağlantıyı tümden kesmeyen bir kavramsal/dilsel aracı dağarcığı.

Şuradan bakalım.
İnsan der ki: Öleceğim toprak olacağım ve bedenim bir çiçeğe can verecek ona doğaya dönüşecek. Şimdi düşünceler ve kimlik varlaştı o neye dönüşüyor? ama bunu bırakalım. Doğaya (çiçeğe) dönüşebiliyorsak doğanın dönüştüğü her şeye dönüşürüz ve tam aynı şeydir. Doğa insana dönüşmüştür. Hiç bir şey değiliz (bir şeyiz anlamında, hiç değiliz anlamında. Vardık ve anlamı var anlamında). Ölümü katı kapatan kavramsallaştırmalar bireyin varlık bağını/bağlantısını ve gerçekte gücünü kapatır.

Kendini güçsüz çaresiz cılız, ölüme kadere yenik, bir defalık, tek kerelik hiç algılardın. (Onu kim isterse sana o kalıbı o verdi?) Yani bu bağlantıyı yanlış çerçevelerdi. Gücü kullanamazdın. Varoluşunun sınırlarını keşfedemezdin ve varoluşunu sınırlı bir karaktere, sana olman söylenen şeye, diğerlerinin verdiği emre hapsederdin ve doğal yetenekleri azaltırdı. Gücünü kullanamazdın. Üretemezdin. Yani ölüp gidiyorum ve bir kereliğim ve ne olacağım belli değil sanırım çiçek olacağım o halde sanat şiir üreteceğime , bir ülküye adanacağıma habire zevk peşinde koşayım .Onun da bir anlamı yoktur ölüm yokeder o halde. Tekrar varolup geri mi alacaksın? Yokolup gitti ya.

Bütüncül bir bağlantımız var. Bağlıyız. Aynı şeyiz. Düşünün.

Bir kere yokoluş nedir? Doğadaki bütün yokoluşlar tekar varoluşlarla birleşir.
Şimdi çiçekler tekrar çiçeklere dönüşsün ve insanlar tekrar insanlara dönüşsün bırakında. Düşünceler tekrar düşüncelere dönüşsün. Bu mantıklama da bir kusur var mı?_Aynı şey değil mi?
İnsan belleği var. Çiçekler gibi. Doğa gibi. Evrim kavramı var ve insan kendi aşkınına evrilecek. Bu bağlantı nereden nereye?

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #259  
Alt 21-09-2023, 19:32
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

Biz kimiz/ben kimim sesli düşünmeleri

Biz dediğimizde tüm insanları kapsıyoruz ve kendimizi insan varlığının birliğinde aidiyetliyoruz. Daha ben derken bu aidiyeti böleriz.

Doğa da ne görüyoruz?

Sırasıyla
Mineraller kayalar
Bitkiler, ormanlar, fauna
Hayvanlar
İnsanlar
...

Bunları bir sıralama dahilinde algılarız. Kendimizi hayvanların bir üstünde hissederiz. Bitkileri bunu altında hissederiz ve amiyane materyali (mineraller) en alt tabaka imgeleriz. Bunlar zaten doğal bilişin algıları ve onların dışarvurumları. Geniş ya da biraz dıştan bakılsaydı hepsi birleşikti, aynı bütünlüğe dairdi.. Doğa kavramında herşeyi kapsadığımızda hepsini birleştirirdik. Orman kavramında orada varolan tüm şeyleri birleştirir ve okyanus kavramında içindeki herşeyi bütün olarak ele alırdık

İnsanların ya da insanın ötesinde/dışında doğa da bir şey görmeyeceğimizi varsayarız oysa halk belleği, cinler, melekler ,yarıtanrılar, tanrılar ve diğer şeylerle doludur. Bunlar kozmolojik imgelemlerdir ve işin aslı kent yapılanması modern kültür deneni üretene kadar bunlar hayatımızın ve insan belleğinin çok açık doğal parçasıydı. İnsandışılar ve insan üstüler. Yani bugünkü modern insan adı alan insan grubu tüm insan varoluşunun ve insan bütünlüğünün ve tarihinin içinde kısa bir kesit ve küçük bir parça. Şimdi işin aslı doğayla ve yalın/özgün kimliğiyle bağları kopmuş ve kendine yabancılaşmış bu yeni insan herşeyi daha iyi anladığını varsayar. Kentlere doluşmuş gözlükler ve koltuk deynekleri kullanıyor, kaslar kemikler erişmiş ayakta duramıyor bir yandan seğiriyor ve doğayı doğanın parçası olan eski özgün insana göre daha iyi görüp algıladığını iddia ediyor. Doğadan uzaklaşıyor ama herşeyi daha iyi bildiğini kavradığını belirtiyor. Kültür ve doğal bilgelikten koptuğumuzda yabancılarız. Gelenek ve kültürü yerlere çalmaya başladılar. Körlüklerini görüş ilan ettiler.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #260  
Alt 21-09-2023, 19:33
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.063
Standart

Biz kimiz/ben kimim sesli düşünmeleri -2

Batı kentlisinin ve batı kentsoylusunun ileri gitmiş bir kültürsoy ya da geçmiş insan varlığına göre ilerlemiş bir insan belleği ve durumu olacağını varsayarız. İşin aslı batı kültürsoyu, yıkımlar ,kavgalar, çatışmalar, savaşlar, insan yakmalar, ,insan köleliği, yağma, sömürü ve kolonizasyon, istismar, güç kontrol üzerine inşa edilmiş ve yükselmektedir . Tüm bunları yapanlardan bilim bilgi ve felsefe almaya başladık. İnsanlığı kendilerine bağladılar. İnsanlığı haraca bağladılar. Bunları hiç yapmayan doğulular bile artık onlardan bilgelik alır. Modern batı örgütü tüm dünyayı istismar eden, kontrol eden, heryeri yönetmeye kalkan tüm dünyayı savaşlar ve kana bulayan, sahte kültür ve bunun eki olarak denetim/kontrol/bağımlılık ve sömürge ihraç eden şeydir. Bilgi bilim olarak üretilen uzantılar da aynı işlevdedir.

İnsanların hatası, uzak batıyı, kültür, uygarlık, modernite ve ilerilikle özdeştirmeleri oysa onlar sadece amiyane kötülükle diğerlerini yönetmeye kalkmış/sömürmüş, sahte para gücüyle böbürlenen, insandan uzaklamış ve geriye ya da ters yöne doğru ilerlemiş/ilerleyen bir topluluktur. Yani bu kültür geleceğimiz değildir. Bu insanlığın uç ileri evrimi de değildir. Onlar insanı temsil etmiyor. Bilgileri insan varlığını temsil etmiyor. Uygarlıkları insan bütününü ifade etmez. Batılıların bilgi bilim kalıplarını iyi bakılsaydı eski dinlerin kılıçla yayılması söylemi gibi bugün güçle empoze ettiklerini görürdük. Uluslarası toplum, uluslarası örgütler, para gücü, tv ve diğer araçlar, her türlü propaganda ve manipülasyon yöntemi ile eski usul din yayar gibi bilim/algı yayarlar.

Şimdi buradan şuraya geliyorum. Batı kentsoylusunun (ya da kendine devşirip benzettiklerinin) önünüze koyduğu tuhaf bilgileri ortadan kaldırın ve geriye ne kaldığına bakın.. Bunlar ileride değiller çünkü...

Ben batıları yeniyetme (bilgisiz kültürsüz şımarık yozlaşmış) ve geri de algılamayı öneriyorum. Bu size fikri verecek. Onlar bizden daha iyi düşünmüyor ve bilmiyor.
Yani kültüründe/geçmişinde insan köleliği ,kolonizasyon vb olmayan doğuludan batılı bilge ya da önde tutuldu. Bu nasıl oldu?

ABD ve AB (orta batı) insanlığın kıblesi oldu. Bu güç sömürü uygarlığı geleceğimiz ve kültürümüzü ilerleyişimizi temsil ediyor/muş? Çıplak ayaklı doğalılar olsaydık, tüm silahları bıraksalardı, para kağıt olsaydı kimler olacaklardı?

Geçmiş doğu insanın en bilge yönünü yansıtır ve temsil eder. Bu bir sınamaya ihtiyaç duymaz. Sana kölelik getirmeyenler onlar, yeryüzünün en barışçıl öğretileri ve insanları. Bunu bir kez anlayın ve bunu ayırt etmeyi öneriyorum. Batıyı bir ilerleme olarak görmeyi kesin. Batı; yukarı çıkma için derme çatma yıkılacak bir kuleye tırmanma hızlı ve bilgisiz gitme gibidir. Bilgelik doğudur. Yozluk batıdır. Bizim kim olduğumuz batıdan değil doğudan öğrenilmelidir. Doğu kültürü ve doğu doğa felsefeleri kimliği tanımlamaya daha uygun daha ileri yapılandırılmış içeriklerdir. Kimlik arayışına tam da buradan başlamayı önerebilirim.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:49 .