Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı
değişen ne sorusu yanlış bir soru olabilir.
değişimin varlığı değişenin varlığı anlamına gelmez.
|
Sevgli Yıldıztozu Kelime değil cümleler okunmalı. O ifade değişenin var olup olmadığını dile getirmek amacı taşımıyor.
Sabah ne yedin?
Yumurta, peynir, elma.
Bu cevabı verene, "sabah ne yedin" sorusu yanlış bir soru olabilir, yumurta ve peynir, gerçekte olmayabilir, bunlar bizim uydurmak zorunda olduğumuz dilsel bir kurgu olabilir
Kaldı ki, soruda maksat, yediklerinin varlığı-yokluğunu tartışmak değil, senin "ne" yediğine dairdir. Buna benzer...
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı
değişim durmaksızın devam edebileceğinden ve değişen denilen şey durmayı/sabitliği ifade ettiğinden ikisi birbirini gerektirmek zorunda değil.
|
Değişim olgudur(esası olay eksenindedir, temeli ise
ilişki-hareket, form-yapı)
Madde ve hareket, maddi ilişkiler de
durmaksızın devam etmekte , varlığın(yokluk da dahili) biçimi, halleri, koşulları yani biçimi, form-yapısı da değişmekte, o sebeple değişim durmaksızın devam eder diyebilmektesin. Maddenin sabitliği(daimlik!) ise, fiziksel sabitlik anlamında değil - anlatabilmek namına
çaresiz kullanılan, zaman kavramıyla ilgilidir.
Madde burada
daimdir, dolayısıyla değişimin sürekliliği-daimliği ifadesi de zaman kavramıdır. değişim, zaman, hız vb ise maddenin
hareketinden soyutlanan bir kavramdır...
Yani kavramak için, soyutlamalara gereksinim duymaktasın, o sebeple, madde-ler-nin hareketinden-ilişkisinden, farklılaşan(değişen!) form-yapı ortam, koşullardan soyutlanan değişim, zaman kavramı, anlaşılabilirlik namına(daim olmak) tersinden kullanılıyor.
Örneğin değişim, esasında hareketten, ilişki, etkleşim dahili soyutlanır, özne burada aldığı etkiler arasındaki
farkı kıyaslayarak da düşünme-kavrama, hasılı değişim kavramını soyutlar. Süreç dile getirdiğinin tam tersine gerçekleşiyor
Ve özne o zaman değişimin yani bu farkların sebbei ne diye sormaya başlar, cevap basittir,
ilişki, hareket, etkileşim, o halde ilişki, hareket, etkleşim halinde olan şeyler nedir? Madde'dir. Hangi zemin? Form-yapı, oluşmak nedir? sormaya devam eder... Madde oluşmaz, madde olay değildir - olay'ın temelinde olan zeminde düşünülmeli
Aynı mantıksal hatayla devam edersen, zamanı da maddenin öncesine yerleştirebilirsin, bu idealizm kadar teolojik zeminlere de varır... Her şeyi idealizm-materyalizm ikiliğiyle almıyoruz, lafazanlık-safsata
felsefesi de var.
Maddenin daimliği ifadesini doğru anlamak gerekir, o sebeple daha doğru ifadeyle MADDE ORTADA olandır diyorum, "ne önce, ne de sonrası" yok, bu ifadeler, önce-sonra, zaman vb form-yapı -değişim- zeminiyle ilgili anlam kazanır...
Bir değişim için değişmezlik gerekirliği vb, form-yapı,
ilişki, etkileşim, reaksiyonlar zeminini görmeksizin indirgeme usülü.. O sebeple yine sorayım,
değişen ne? Ne oluyor da değişim kavramını soyutluyorsun? Ne oluyorda sabitlik, değişmezlik, mutlaklık anlamsızlaşıyor? varlık dediğimiz ortadadır, önceli, sonralı vb yaklaşıma gelmez, bunlar varlığın ilişki-hareket, form-yapı dönüşüm-değişim vb, kısaca deviniminden soyutlanır.
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı
böyle bir şey materyalizme de idealizme de girmezdi, ikisi dışında bir şey olurdu.
zaten kendimizi iki görüşle sınırlandırmak zorunda değiliz.
|
Evet bir de safsatalara dayalı -temelleri karıştırmış, temelsiz zeminlerden hareketle- Lafazanlık
felsefesinden söz ediyorum.
O şekilde temelsiz veya temel ile temele bağlı oluşumu tersine çevrir, ele alırsan hiç bir felsefeye girmezdi, yanlış olan bir şeyler var, o da yaptığın mantıksal çıkarım, yani nasıl ifade edilir ki, örgüyü, somut gerçeği, ilişkiyi ters-yüz ediyorsun.
Madde -ki ifadelerimde kullandığım- olay değildir! Bu önemsenmeli.
Oysa değişim olay düzleminde soyutlanır ve temelde hareket-ilişki esastır.
Madde oluşmaz,
form-yapılar, biçimler değişir. Sebep? neden değişiyor? İlişki, etkileşim... vb(
ayrı ve daha sağlıklı ara başlıklarla açıklanabilir detaylar gerektiriyor).
Değişimin sebebi ne? Sorman gereken bu, ama maddenin sebebi ne diye sormak safsatadır.
Burada maddenin daimliği ifadesi, fiziki değişmeyen anlamıyla kullanılmıyor, zaman temelli idrak namına kullanılıyor-anlaşılması için.
Madde-hareket-form-yapı-ilişki-etkileşim bunlar birbirinde yalıtık ve saltık değil, bir bütüne dairdir, bu da kavranmalı.
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı
maddenin varlığından şüpheliyim.
madde, bizim düşünebilmemiz ve iletişim kurabilmemiz için uydurmak zorunda olduğumuz dilsel bir kurgu olabilir.
|
Bu da temelsiz haliyle. Değişim lafzının ayrıcalığı ne o halde?
Nasıl düşünüyorsun? Düşünme eyleminin temelinde yatan ne? Bir yukarıda diyorsun ki ne idealizmle ne de materyalizmi gerektirmek zorunda değil, ama bu ifaden tamamen idealist. Önce zihni mutlak-kutsal, her şeyde bağımsız bir yere koyuyor, sonra da bilgi edinimini tersinden işleterek, maddenin varlığı meselesini salt zihinsel kurgu temeline indirgiyorsun. Daha sonra madde ve maddi ilişkiler üzerinden edindiğin hem düşünme hem de
değişim olgusunu maddeye öncelliyorsun. Sıralamayı, soyutlamayı, süreci -gerçeği- tersine çeviriyorsun.
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı
yani değişen bir şey olmadan da değişim gerçekleşebilir.
değişimi maddenin ötesinde bir gerçeklik olarak görüyorum.
değişimi maddeden daha öncelikli bir yere koyuyorum.
|
Dediğim gibi mesnedsiz ve tersine çevrilmiş ifadeler. Değişimi nasıl soyutluyorsun?
Değişen bir şey olmadan da değişim nasıl gerçekleşir, bunu ortaya koyman lazım. Örnek vermelisin. Elbette Form-yapı dediğimde salt şey değil, şeylerden mütevellit ortam da buna dahildir, var-yok dediğin de ortama dahildir. Örneğin FORM-YAPI zemininde iken, toplum dediğimizde sen salt biyolojik olarak insana, şey'e indirgersen sorun olur, öncelikle, etki-tepki-etkileşen-, ilişki-ilişkiyen- ve sonrasında ortam, form-yapı bu zemini iyi kavramak gerekiyor diye düşünüyorum. çünkü cümlelerde kelimelerin kullanım maksatları, bağlamlarını karıştırmaktasın, "-e görelik" bu gerçektenten önemli bir sorun
Kısaca geçiyorum, aksine ifadelerin kurgusal...
Varlık-yokluk-madde zemini->ilişki(elbette bileşikler de dahil, örgüde ilişki salt dış değil iç-içe bir faktördürde),hareket zemini, form-yapı zemini->etki-tepki esaslı yorum yapabilen, soyutlayan özne zemini... Özneden öncesi, özneden bağımsızdır, biz madde dediğimiz için "özne öncesi" gereklik kazanmıyor, bizden bağımsız olarak öncesi ortada olduğu için biz madde, hareket, değişim, eki-tepki, önce, sonra, zaman vb soyutluyoruz, ismine ne dediğimizin, hangi dilde, hangi harflerle işaret ettiğimizin önemi yok. kaldı ki düşünme eylememizin esası, etki-tepkiden kaynaklanır, kıyaslarla yorum yapılır, duyu organları etkileri alır, yorumlayıcı kıyaslarla yorumlar. Etki-tepkideki farklılık ve algısı=değişim kavramını soyutlamamızın temelinde yatar, tüm kavramlarımızın temelinde yattığı gibi. ve o temel, işte özneden bağımsız, özne öncesi dediğimiz madde ve maddi zeminlerle(hareket, form-yapı, ilişkiler de dahil) ilgildir.
Ay'a biz ay dediğimiz için ay gerçeklik kazanmıyor, bizim irademizden
bağımsız olarak ortada olduğu için biz işaret edebiliyoruz... Madde, hareket, değişim de böyle kavranmalı.
Bu konularda, insan zihnini bu kadar yüceltmemeli... Bizler -esasında saniyeler içinde milyonlarca!!!- etki-tepkileri yorumlayan özneleriz, bellek sayesinde kodladığımız sembolleri, hiç bir fiziksel kurala tabi tutmadan gelişigüzel ilişkilendirebiliriz de. bu ise olası kugular bir yana masal dünyalarına dahi kapı açar ama bizim sembolleri gelişigüzel ilişkilendirmemiz fizik dünyasının da bize bağlı ve öyle olduğu veya kurgu olduğu anlamına gelmez. İdealist ile materyalist arasıdnaki temel farklardan birisi ve özellikle SOYUTLAMANIN esası ve doğru kullanımı da burada önem kazanır.