Leonardo´isimli üyeden Alıntı
Konunun ilk mesajını ve son sayfasını okudum.
Şimdi bazı saptamalar doğru olabilir. Atatürk ve İnönü'nün çabalarının büyük kısmı da Türk insanının Araplaşmadan kurtulması idi. Latin Alfabesine filan geçiş o yüzden.
Ama kuru-küçümsemeye hep karşıyım. Hele savaştan kaçıp ülkemize gelen Araplar için sağ görüşlü insanları saçma laflar etmeleri çok yaygın. Mesela "Biz Türkler savaşarak ölürüz, Suriyelilerin orada savaşmaları lazım" gibi laflar ediyorlar.
Böylece gelelim Türk halkına.
Biri bir laf ediyor "Ben arap olsam savaşarak ölürdüm / biz Türkler öyle yapardık" Sonra bu laf bütün ülkeyi dolaşıyor. Türk insanının muhakeme yeteneği: "Ben Arap olsam savaşarak ölürdüm".
Sonra tartışıyorum. Suriye'deki iç savaş ortamını filan kendim anladığım kadar anlatıyorum. 1 saat sonra "Ben Suriyeli olsam savaşarak ölürdüm".
Bu bir örnektir. Herhangi biri, Türk halkı ile ilgili de, böyle bir başlık açabilir. (veya Kürtler hakkında, veya Almanlar hakkında)
Bunlar geyik muhabetidir.
Arapları düşünürken, ben hep orta çağ İslam medeniyetini düşünmeye çalışırım. "Bu halk o halden bu hale nasıl geldi?" mantığı. Toplumların "iyi" dönemlerini düşünürsek, bugün bu "iyi" hali yeniden sağlamak için dayanağımız olur.
İlk mesajda sayılan olumsuzluklar bütün gelişmemiş topluluklarda var zaten.
Şu var: Din ilerleme karşıtı bir güç haline gelebiliyor. Avrupalılar dinsiz değil. Ama Dini özel hayata kısıtlamayı seçmişler, çünkü onlarda da, mesela Katolik kilisesine yol versen, Güney Amerika'da olduğu gibi, çabucak ilerleme / modernleşme karşıtı bir etki haline gelip halkın sefaletini arttıran bir kuruma dönüşür. Yapısı öyle çünkü.
O yüzden ben mesela Orta çağ İslam medeniyetindeki seküler / modern / hukuk devleti / eşitlik / açık fikirlilik unsurlarını aklımda tutmaya çalışırım (kişisel seçim olarak)
|
ben suriyeli enjeksiyonunun belli bi maksada hizmet ettiğini düşünüyorum. aşırı sağcı kimseler değil aşırı solcu vsvs ne olursa da rahatsız olur ki oldu. çünkü bu kitle enjeksiyon. doğal bir göç hareketi değildir. hele hele türkiye gibi despotizm ve dincilik açısından çok hassas ve batış sürecinde olan bir ülkeye hiç olmaması gereken talihsiz bi durum. şimdi çöz çözebilirsen. çözüm olmak zorunda ama kim nasıl ne zaman? hazine desteği sonsuza kadar sürmez, kart işi sonsuza kadar gitmez. kamplar kapandığında ne olacak. belli büyükşehirlerde kitle halinde enjekte oldular ve oldukça rahatsız edici çünkü doğal süreçte entegre olmadılar. bizim zaten bunu yapabilecek elemanlarımız da yok. işçi ihtiyacımız da yok ve kayıtsız olduğundan gıda enflasyonu bile oldu. kısacası iş sıçtı. gidip bayburta yozgata yerleşmezler ki hepsi gelir 3-5 şehre.