Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dinlerden Özgürlük > Özgür Düşünce Platformu

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 25-01-2011, 01:29
kemalistcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
kemalistcan kemalistcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2010
Mesajlar: 337
Standart Ucuz ve Niteliksiz Ahlakçılık: Dincilik ve Tanrıcılık

Yıllardır dinci ve tanrıcı bireyler ve oluşumlar tarafından(daha doğrusu onların emperyallist patronları)dayatılan tanrısızlığın, dinsizliğin ahlaksızlıkla eşdeğer olduğu, insanı oraya götürdüğü görüşü ve dillendirilişi çok yanlış olduğu gibi, aslında gerçeği tersyüz etmek içinde kullanılmaktadır.

Bilimsel temele dayanan ahlaksal gelişim kuramlarına göre dinsel, tanrısal temellere dayanan ahlak anlayışı en ilkel anlayıştır. Ahlak anlayışının dogmadan, tabulardan, baskıdan, çıkardan ve vesayetten ne kadar uzak olursa o kadar gelişmiş ve ilerici olduğunu görüyoruz.

Şimdi size bilim dünyasında kabul gören ahlaksal gelişim evrelerini özellikleri ile birlikte vermek istiyorum. Bu bilgileri herhagi bir eğitim psikolojisi kitabında bulabilirsiniz. Bunları okuyunca teistlerin bütün savları gibi tanrısızlığın ahlaksızlık olduğu savının havayı yumruklamak, arsızlık, aymazlık ve basbaya dangalaklık olduğunu göreceksiniz.

A-Gelenek Öncesi Düzey: Bu düzey Piaget’nin dışsal kurallara bağlılık döneminin özelliklerini kapsar.10.yaşa kadarki dönemdir. Kurallar başkaları tarafından konur. Bu düzeydeki ahlaki davranışlar kazanç haz sonuçlarıyla değerlendirilirler. Yani davranışın sonunda ceza veya ödül o davranış için kriter olur. Çocuk, kültür içinde kabul edilen iyi ve kötü ölçütlere göre davranır. Yapılan eylemin kişinin kendi içerisinde bir değer ölçüsü yoktur. Ahlak gelişiminde yer alan 6 aşamadan ilk ikisi bu düzey içinde yer alır.
1. Aşama: Ceza ve itaat eğilimi: Bu düzeydeki çocuklar sadece otoriteye uyar ve cezalandırılmaktan kaçınırlar. Çocuk için doğru yada yanlıştan daha önemli olan şey davranışlarının sonucudur. Genel olarak olayların dış görünüşüne ve meydana gelen zararın büyüklüğüne göre karar verir. Etkinliğin fiziksel sonucu,etkinliğin iyi yada kötü olduğunu belirler. Örneğin bir çocuk annesine yardım ederken on tane tabağı kazara kırmıştır. Diğeri ise annesi görmeden şeker alırken şekerliği düşürüp kırmıştır. Bu dönemdeki çocuğa hangisinin daha suçlu olduğu sorulduğunda on tabak kıran çocuğun daha suçlu olduğunu söylemiştir.

Bu dönemde itaat ve ceza eğilimi ağır basar. Çocuk davranışı sonucu cezalandırılmışsa o davranış yanlış, cezalandırılmamışsa o davranış doğrudur. Otoriteye uyma temel güdüdür.Bu nedenle bu evreye ceza-boyun eğme evresi de denebilir.
2. Aşama: Araçsal ilişkiler eğilimi: Bu evreyi bireysellik yada çıkarcılık evresi de denebilir. Çocukların kendi ihtiyaç ve isteklerinin karşılanması daha önemlidir. Diğer insanların da farkına varırlar ama ahlaki yargıda bulunacakları zaman hala birinci planda kendileri vardır. Çocuğun ihtiyacını karşılayan veya ona ödül getiren eylemler çocuğun doğrularını oluşturur. Ne kadar alırlarsa o kadar verirler. Çocuk davranışı kendi açısından yararlı buluyorsa davranış doğrudur.
B-Geleneksel Düzey: Bu düzey ahlak gelişiminde 3.ve 4. evreyi kapsar. Birey aile, grup ve ulusun beklentilerine önem verir. Başkalarının onayını ve beğenisini kazanmak çok önemlidir. Bu evrede sosyal baskı yoğun olarak hissedilir.Kişinin kendi ihtiyaçları bazen ikinci planda kalır.

3. Aşama: Kişiler Arası Uyum Eğilimi: Üçüncü aşamada akran gruplarıyla işbirliği gözlenir. İyi davranış,başkalarına yardım etme onları mutlu eder. Beklenen davranışı göstererek sevgi ve takdir kazanıp kabul görüş düşünür. Onay görmek çocuk için çok önemlidir. Ben merkezlilik azalır. Çocuk somut işlem dönemine girmiştir, olaylara başkaları açısından bakma özelliği kazanır. Ahlaki yargılarda başkalarının hissettiklerini de dikkate alır. Artık yaptıklarını sadece ceza almamak (1.Aşama) ya da kendisi için (2.Aşama) değil aynı zamanda başkalarını mutlu etmek için yapmaya çalışır.

4. Aşama: Kanun ve Düzey Eğitimi: Çocuk kendine düşeni yapmayı öğrenir. Doğru davranış,otoriteye ve sosyal düzene uygun olarak kişinin görevini yerine getirmesidir. Artık aran gruplarının kurallarının yerini toplumun kuralları ve kanunları almıştır. ”Kurallar uyulması için vardır” fikri hakimdir. Kanunlar soru sormaksızın izlenir. Bu dönemde gençlerin en büyük mücadelesi saygınlık kazanmaktır. Temel güdü toplumsal düzeni korumaktır. Kanunlara uymayanlar asla onaylanmaz. Birçok yetişkin bu dönemde kalır.



Gelenek Sonrası Düzey: Kişinin otoritede bağımsız olarak evrensel değerler doğrultusunda kendi ilkelerini oluşturmaya, kendi doğru ve yanlışlarını belirlemeye başladığı evredir.

5. Aşama: Sosyal Sözleşme Eğilimi: Kanunların kullanımı ve bireysel haklar eleştirici bir şekilde incelenir.Toplumun kanunları ve değerlerinin göreli ve topluma özgü olduğu kabul edilir.Yeni değer ve uzlaşmalar sonucu kuralların değişebileceğinin farkına varılır.Doğru,genel doğrular,standartlara uyan ve üzerinde uzlaşılandır. Doğru ve yanlışlar kişisel değer ve fikirlere göre değişebilir. Kanunlar sosyal düzeni korumak, temel yaşama ve özgürlük haklarını güvence altına almak için gerekli görülmektedir. Birey toplum yararına olan kuralların çoğunluk tarafından korunmasının gerekliliğine inanır. Bu düzeye yetişkinlerin ancak %15’i gelebilmektedir. zaten toplumlarda ki aydın, yazar sanatçı ve yüksek eğitimli insan sayısına bakıldığında bu kişilerin toplumun ancak % 15 lik bölümünü oluşturduklarını görebilirsiniz.


6. Aşama: Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi: Kişi, ahlak ilkelerini kendisi seçip oluşturur. Bu ilkeler,adalet,eşitlik,insan hakları gibi bazı soyut kavramlara dayalıdır. Bu ilkeleri ihlal eden kanunlara uyulmamalıdır. Çünkü adalet yasanın üstündedir. Başkaların haklarına saygılı olmak esastır. İnsana insan olduğu için değer verme bu dönemde kazanılan bir özelliktir.

Birinci Aşamada, davranışları sonuçlarına (ödül ve ceza) ve otoriteye itaata göre yargılama anlayışı

İkinci Aşamada kişinin ihtiyaçlarını, çıkarını esas alan, diğeriyle ilişkileri sadece alışveriş mantığıyla yürüten ve karşılıklı takasla sınırlandıran ('Ben sana, sen bana')

Üçüncü Aşamada aile ve benzeri aidiyet grupları çerçevesindeki kişiler arası ilişkilere odaklasan, diğerlerini memnun etmeyi hedefleyen ve yaygın normlara uymayı yücelten

Dördüncü Aşamada toplumun genel işleyişini dikkate alan, yerleşik kuralları ve mevcut düzeni koruyucu ve destekleyici, görev odaklı

Beşinci aşamada sosyal çevreyi, toplum menfaati, insan haysiyeti ve saygınlığı gibi genel ilkelere göre yargılayan

Ve çok az sayıda kişinin ulaştığı;

Altıncı Aşamada, sosyal düzenin kurallarından az çok bağımsız olan, vicdanın sesi olarak ifade edilen, genel soyut etik ilkelere dayanan ve evrensellik içeren bir ahlak anlayışı söz konusudur.


KAYNAK
Çocuk ve Ergen Gelişimi, Mary J. Gardner, Harry W. Gardnier



Freud son derece haklıdır; din bir çocukluk hastalığıdır. Yukarda saptamalara dayanan çözümlemeler bunu en iyi şekilde ortaya koymaktadır. Dincilerin en düşük ahlak anlayışına sahip, ateistlerinse onlara göre daha yüksek ahlak anlayışına sahip olduğu ve en üst seviyeye dincilerin asla çıkamıyacağı ortadadır. Çünkü imzamda da yazdığı gibi: Din olsa da olmasa da iyi ve kötü insanlar olacaktır; ama iyi insanların kötülük yababilmesi ancak din sayesinde olabilir. Dini ahlakın bir ahlak olarak bile nitelendrilemiyeceğini ise Atatürk özcümle açıklıyor: Tehdide dayanan ahlak, bir erdemlilik olmadığından başka, güvenilmeye de layık değildir.





Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hiçliğin Türkçesi Yada Ülkemden Ucuz Hayatlar.. prozac Politika 6 21-05-2010 15:36

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:12 .