Nuru irfan´isimli üyeden Alıntı
Felasife bey! ben sizin dedikleriniz çok iyi anlıyorum fakat siz şunu hala idrak edemediniz. Yanınlarındaki Kitap (Tora'dır) Tevrat değildir.
|
Çok iyi olmasada, eh biraz mesabesinde anladığın anlaşılıyor, O Tevrat bu İncil değil diyorsunya, bende diyorum ki elinde ki kitapta Kuran değil... aslını te bilmem nerede diyor.
Şimdi sen bu kadar
sirete önem veriyorsun,
sürete önem vermiyorsunya, elde ki kitaba niye inanıyorsun?
Madem akli imanı savunuyorsun, akli iman ötekilerini süret diyor, buna niye süret demiyor. Bu da süret!
Elinde ki kitap kağıt ve mürekkepten ötesi değil, yaksan yanar, ıslatsan ıslanır. Kur'an yanar mı?
Bir haca abimiz vardı, öldü gitti, derdi ki "
Bu eldeki kuran değil, kağıt ve mürekkep, gazete okur gibi oku, hiç bir tesiri etmez, oysa gerçekte kuranı insan ağzıyla okumak bile mümkün değil." derdi.
Bunu istediğine sor, büyüklerine danış, böyle bir şey var mı, varsa nasıl oluyor diye soruştur.
Diyeceğim elinde ki süret, başka bir süreti kabul et diyor.!
Sen o siret değil diyorsun, bende elinde ki de siret değil diyorum.
O yüzden kuran akli imanı değil, kalbi imanı ister, İman da doğru/yanlış veya iyi/kötü olduğu için değil, öyle olması istendiği için edilen bir şeydir.
İmanı yargılamak İman sahibine düşmez!
Anadolu köylüklerinde bir nine bul, Tevrat, İncil böyle de, o ne der;
Ne bileyim a guzum, onlarda Allahın kulu! der mi demez mi?
Kalbi iman bu, istenen de bu, sen tutmuşsun Akli imanı ile hareket ederim diyorsun, et sen bilirsin, adres nisa 136 nasıl olsa.
Hiç mesnevi filan okumadın mı?
Akıl, çamura saplanmış merkep gibidir der.
Veya "
Akıl bu yolda yol görücü olsaydı, Fahreddin razi dinin sırrını bilici olurdu" filan da denir.
Nuru irfan´isimli üyeden Alıntı
Sizin için demiyorum ama bu konuda yazıştığım kişilerin çoğu ehl-i kitaptan, o yüzden ne desem boştur diyerekten, boş konuşayım dedim son bir kaç cümle
|
Yüzüne demek gibi olmasın ama hakkaten en boş konuştuğun cümle bu olmuş. Bence uzunca bir istirahat et, bol bol da düşün, iyi gelebilir.