Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 19-07-2013, 15:01
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart Kuran'daki Arş Taşıyıcılar! (Serap - Seraph)


Bizans İmparatoru I’inci Jüstinyen tarafından 532-537 yılları arasında inşa ettirilen Ayasofya Camisi’nin kubbesindeki 6 kanatlı Seraflar.

Seraphim (Seraflar):

Yahudi ve Hıristiyanlık inancında “Seraphim (Seraflar)”; Tanrı sevgisiyle yandıkları için “yanan melekler” olarak da bilinen Tanrının tahtını korumakla görevli meleklerdir. Hıristiyanlığın erken dönemlerinde haklarında daha fazla söz edilen bu meleklerin her birinin altı kanadı vardır. Kanatların ikisi, yüzünü diğer ikisi ayaklarını örterken beş ve altıncı kanat aracılığıyla uçtuklarına inanılır. Eski Ahit’in “Isaya” başlıklı 6. bölümü Seraflardan bahseden tek bölümdür. Seraflar yani “yananlar” Isaya’nin tapınakta Tanrı tarafından peygamberlik görevine çağrıldığında ortaya çıkan meleklerdir:

“Kral Uzziya’nın öldüğü yıl yüce ve görkemli Rab’bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu. Üzerinde Seraflar duruyordu; her birinin altı kanadı vardı; ikisiyle yüzlerini, ikisiyle ayaklarını örtüyor, öbür ikisiyle de uçuyorlardı. Birbirlerine şöyle sesleniyorlardı: “Her Şeye Egemen RAB Kutsal, kutsal, kutsaldır. Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor.” Seraflar’ın sesinden kapı söveleriyle eşikler sarsıldı, tapınak dumanla doldu.” (İsaya / 6)

Yukarıdaki anlatımda geçen ve Tanrının “tahtı”nın yanında bulunan Seraphim melekleri, Kuran’da geçen ve kıyamet günü Allah’ın kurulu bulunduğu “arşı” taşıyacak olan 8 meleği akıllara getirmektedir.

“Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuştur. Gök de yarılmış ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur. Ve o melek, onun çevresi üzerindedir. Ve izin günü Rabbinin arşını üstlerinde taşıyanların sayısı sekizdir.” (Hakka 13-17)

Eski Ahitte meleklerin kanatlarının sayısı verilirken Kuran’da meleklerin sayısı verilmektedir. Ortada bir “sayı” mevzusunun olması bir yana Hakka Suresi’nin bu ayetlerinde anlatılan melekler gerçekten de Hıristiyanlık inancındaki Seraphim meleklerine benzemektedir.

Ayetlerde Allah’ın arşını taşıyan sekiz melekten bahsetmeden önce Kıyamet günü yaşanacaklardan, yeryüzü ve dağların birbirine çarpıtılacağından bahsedilmektedir. Kıyametle ilgili hemen hemen aynı ifadeler Nebe Suresi 20. ayetinde de şu şekilde geçmektedir:

“Sur'a üflendiği gün artık siz bölük bölük geleceksiniz. Gök açılır ve kapı kapı olur. Ve dağlar yürütülmüş, böylece serap (seraben) olmuştur.”

Farklı ayetlerde geçiyor olsa da sonuçta Allah’ın tahtının meleklerce taşınacağı güne ilişkin bir başka anlatımda “serap” kelimesinin geçiyor olması dikkat çekicidir.

Acaba Arapça “serâben” kelimesi ile Yahudi ve Hıristiyanlık inancındaki “seraph” kelimesi arasında bir bağlantı olabilir miydi?

“Seraph” kelimesinin İbranicede “yanmak” anlamına gelen “saraph” kökünden türetildiği belirtilmektedir. Bu meleklerin “yanan melekler” olarak adlandırılması da bu bağlamda anlamlıdır. Türkçe Etimoloji Sözlüğü’nde ise “serap” kelimesiyle ilgili verilen bilgilerde bu kelimenin İbranice olabilecek olan köküne ilişkin benzer bir atıfta bulunulmaktadır:

Serap: Arapça sözcüğün nihai anlamı “yaklaşınca giden şey, kaçarca” olabilir. Buna karşılık karş.<>b İbr/Aram #şrb (aşırı sıcakta yanma, akkor haline gelme).Farsça sarāb (su kaynağı, göze) ile alakası yoktur. Farsça kökenli olarak gösterilmesi yanlıştır.”

http://m.nisanyansozluk.com/?k=serap

Kendi görüşümü belirtmem gerekirse, yukarıdaki ayetlerde geçen “dağlar (cibalu)” kelimesinin bildiğimiz anlamda “dağlar” olmadığı gibi onun dönüşeceği belirtilen “serap” kelimesinin de bildiğimiz anlamda “serap” olmadığını, bu iki anlatımın aslında “meleklere” ilişkin ifadeler olduğunu düşünmekteyim.

Kuran’daki “dağlar (cibalu)” kelimesi neden bildiğimiz anlamda “dağlar” anlamına gelmesin de “meleklere” ilişkin olsun? Bunu bu kelimenin geçtiği ayetlere topluca baktığımızda fark edebiliyoruz. Örneğin;

Enbiya Suresi 79. ayetinde; Allah’ı tespih eden dağ (cibale) ve kuşlardan (tayre) bahsedilir. Sad Suresi 18. ayetinde dağların sabah akşam Allah’ı tespih ettiği söylenir. Hacc Suresi 18. ayetinde; Allah’a secde eden dağlardan (cibalu) bahsedilir. Ahzap Suresi 72. ayetinde ise insanın yüklendiği emaneti yüklenmekten dağların (cibali) çekinip korktuğu ifade edilir. Araf Suresi 171. ayetinde bu sefer dağların insanların üzerine kaldırıldığından bahsedilir. Bu ayetlerde geçen “dağ” kelimesinin bildiğimiz anlamda “dağ” olmadığı Nur Suresi 43. ayetinde daha açık bir şekilde anlaşılmaktadır: Bu ayette Allah yağmur yağdırdığını söyledikten sonra semadan bir dağ (cibalin) indirdiğini söylemektedir.

Bu ayetlerde açıkça görüldüğü gibi yapılan anlatımlar cansız bir şeye ilişkin değil tam tersine melekler gibi canlı varlıklara ilişkindir. Dikkat edilirse “dağların” ve “kuşların” Allah’ı “tespih” ettiği Kuran’da özellikle belirtilmektedir. Allah’ın katında, onun yanında bulunanların da (meleklerin) Allah’ı sabah akşam tesbih ettiğini yine diğer ayetlerden biliyoruz:

“Semalardaki ve arzdaki bütün kişiler, O'nundur. Ve O'nun katında olan kişiler O'na ibadet etmekten kibirlenmezler ve onlar yorulmazlar. Onlar, gece ve gündüz ara vermeden tespih ederler.” (Enbiya 19-20)

“Arşı tutanlar ve onun etrafında bulunanlar (melekler), Rab'lerini hamd ile tesbih ederler ve O'na îmân ederler. Ve âmenû olanlar için (Allah'tan) mağfiret dilerler: "Rabbimiz, Sen herşeyi rahmetle ve ilimle kuşattın. Böylece tövbe edenleri ve senin yoluna (Sıratı Mustakîm'e) tâbî olanları mağfiret et. Onları cehennem azabından koru!” (Mu’min -7)

Kuran’da “serap” kelimesinin geçtiği diğer ayet ise Nur Suresi 39. ayetidir:

“Ve kâfirlerin amelleri düz arazideki serap gibidir. Susamış olan, onu su zannetti. Ona ulaştığı zaman, bir şey bulamadı. Ve yanında Allah'ı buldu. Böylece, onun hesabını ona tam olarak ödedi. Ve Allah, hesabı seri görendir.”

Bu ayetten bir sonraki 41. ayette kuşların Allah’ı tespih ettiğinden bahsetmektedir:

“Göklerde ve yeryüzünde bulunan kimselerle, saflar halinde kuşların Allah’ı tespih ettiğini görmez misin? Her biri duasını ve tespihini kesin olarak bilmektedir. Allah, onların yapmakta olduğu şeyleri hakkıyla bilendir.”

Seraphim meleklerinin belirleyici özelliklerinden birisinin “kanatları” olduğu dikkate alındığında “kuşların” “dağlarla” birlikte tespih eden varlıklar olarak anılması ve bu ayetin devamında da “kuş” bahsinin geçiyor olması manidardır.

Şunu da belirtmek gerekir ki; bu ayette kuşlar için söylenen “saf saf olma (saffatin)” kelimesi başka bir ayette Allah’ın arşının taşınacağı izin günü (yevme) meleklerin nasıl hazır bulunacaklarıyla ilgili olarak da geçmektedir, ilgili ayet “serap” kelimesinin geçtiği bir önceki sure olan Nebe Suresi’ndedir:

“O gün, ruh (Cebrail) ve melekler, saf saf (saffan) hazır bulunurlar. Rahmân'ın kendisine izin verdiği kişiden başka kimse konuşamaz. Ve sadece sevap söylemiştir.” (Nebe -38)

Kuran’da ayrıca “serap” kelimesi ile aynı kökten gelen ve “dolaşan” anlamında çevrilen bir kelime daha bulunmaktadır. Bu ayet Rad Suresi 10. ayetidir:

“Sizden, sözü gizleyen kimse ile onu alenen söyleyen kimse ve o geceleyin gizlenip, gündüzleyin dolaşan(saribun) eden kimse eşittir.”

Ayetin çevirisi garip olmakla birlikte, bu ayetin devamındaki ayette bir şeyin önünde ve ardından onu takip edip koruyan şeylerden yani “meleklerden” bahsedilir. Bir sonraki ayette melek bahsinin geçiyor olması ilginçtir. Bu ara Diyanet ayetin çevirisinde her ne kadar “melekler” kelimesini doğrudan kullanmış olsa da ayetin Arapça aslına göre doğru çevirisi şu şekildedir.

1. lehu : onun vardır
2. muakkıbâtun : takip edenler
3. min beyni yedey-hi : onun önünden
4. ve min halfi-hi : ve onun arkasından
5. yahfezûne-hu : onu korurlar, muhafaza ederler
6. min emri allâhi : Allah'ın emrinden
7. innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
8. lâ yugayyiru : bozmaz
9. mâ : şey
10. bi kavmin : bir kavim de
11. hattâ : oluncaya kadar
12. yugayyirû : bozarlar
13. mâ bi enfusi-him : nefslerinde olan şeyi
14. ve izâ : ve, olduğu zaman
15. erâde allâhu : Allah diler
16. bi kavmin : bir kavme
17. sûen : bir kötülük, bir ceza
18. fe lâ meredde : artık reddedecek (mani olacak kimse) yoktur
19. lehu : onu
20. ve mâ lehum : ve onlar için yoktur
21. min dûni-hî : ondan başka
22. min vâlin : koruyan bir dost

Kuran’da geçen “serap” kelimesi -aynı kökten gelen diğer kelimelerle birlikte- toplam 4 ayette (24:39, 78:20, 13:10, 18:61) geçmektedir. Bunlar içerisinden, “serap” ile “seraphim” kelimelerinin aynı kökten gelmiş olabileceği bilgisinden hareketle ele aldığım yukarıdaki üç ayet (her ne kadar biraz dolaylı yollardan da olsa), Kuran’daki “serap” kelimesinin aslında “meleklerle” ilgili anlatımlar içerisinde geçmekte olduğunu göstermektedir. Bu durum Kuran’ın özünde yatan ancak sonradan örtülmek istenen eski bir Hıristiyan inancının varlığına işaret ediyor olabilirdi.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/

Konu cenkvarol tarafından (19-07-2013 Saat 15:07 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 04-11-2015, 23:07
Asinus Orientalis - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Asinus Orientalis Asinus Orientalis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2015
Bulunduğu yer: Antik bir Yunan tapınağının merdivenlerindeyim.
Mesajlar: 779
Standart Tahtırevan

Sevgili Cenk, Hakka 17'yi okuyunca şu Serafimler konusunda aklıma şunlar da gelmedi değil :

HÂKKA-17
Ve o melek, onun (göğün) çevresi üzerindedir. Ve izin günü Rabbinin arşını üstlerinde taşıyanların sayısı sekizdir.

Mesela Karyatidler :



Ve bu tahtırevan :



Tahtırevanı kaç kişi taşıyor ?

Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. M. Kemal ATATÜRK
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 28-03-2016, 14:13
İlahimasal İlahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Mar 2015
Mesajlar: 4.698
Standart

. Bakara Sûresi 286. ayette geçen, "Allah hiçbir nefse gücünün yeteceğinden öte yük yüklemez."
Bu tanrı niye arşı taşıttırır bir şeylereki? Arş dediğini birşeylere taşıtana kadar olllll deyiverseymiş ve birilerinin sırtindaki yükü alsaymış ya kosss kocaaa tanrı.
Herkesi hamal gibi görüyor ve üstteki ayeti fırtlatıyor.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
arşı taşıyanlar, melek, seraf, seraph, seraphim

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kuran'daki Putlar Ahlaksız İslam 27 21-07-2018 15:30
Kuran'daki Mucizeler ateist.bakış Konu-dışı 1 12-03-2018 21:02
Kuran'daki Bazı İddialara Yanıtlar - Sümer'den Kuran'a Mitos İzleri Üzerine AhbAp Önerdiğimiz Başlıklar 19 27-01-2010 12:21
Ve Serap Öldü... Averroes Politika 83 09-12-2009 00:44

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:35 .