Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Konu-dışı

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #51  
Alt 23-06-2017, 03:13
world world isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 21 May 2010
Mesajlar: 3.123
Standart

Celal Şengör'ün şanstan tesadüften kastı emin ol halk dilindeki gibi değil. Bilimin kestiremediği yapılara işaret ediyor.Yumurta örneği mesela diyelim 200 taneden 5 tanesi hayatta kalıyor hangisinin hayatta kalacağı bize göre nedir rastgele tesadüf neden çünkü tüm koşulları bilmiyoruz bilseydik rastgele olmazdı. Rastgelelik budur kestirilemezliktir Şengör de bunu örnek verip: Nerde Allah'ın düzeni ölen onlarca doğmamış bebek bu düzende neye hizmet ediyor diyor.Yani dindeki düzen anlayışını eleştiriyor amaç yok diyor doğrudur amaç yok yasalara uyan ve rastgele belirlenen süreçler var.
Alıntı ile Cevapla
  #52  
Alt 23-06-2017, 03:26
SelGom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SelGom SelGom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 03 May 2017
Mesajlar: 369
Standart

world´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Celal Şengör'ün şanstan tesadüften kastı emin ol halk dilindeki gibi değil. Bilimin kestiremediği yapılara işaret ediyor.Yumurta örneği mesela diyelim 200 taneden 5 tanesi hayatta kalıyor hangisinin hayatta kalacağı bize göre nedir rastgele tesadüf neden çünkü tüm koşulları bilmiyoruz bilseydik rastgele olmazdı. Rastgelelik budur kestirilemezliktir Şengör de bunu örnek verip: Nerde Allah'ın düzeni ölen onlarca doğmamış bebek bu düzende neye hizmet ediyor diyor.Yani dindeki düzen anlayışını eleştiriyor amaç yok diyor doğrudur amaç yok yasalara uyan ve rastgele belirlenen süreçler var.
Evet koşulları bilmediğimiz için rastgele diyoruz, halbuki her şeyi bilen yaratıcı için rastgelelik yoktur. Yani orda rastgelelik yok, işleyen sistem var. Celal bey evet yüzlerce yumurta içinden çok azının hayatta kalmasına bakarak bu tesadüftür falan diyordu. Fakat Celal bey bize göre tesadüf, şunları bilsek aslında orda sistem işliyor demiyor, tesadüf deyip geçiştiriyor. Fakat yumurtaları bırakmanın ve canlıların ortaya çıkmasının da düzenin bir parçası olduğunu savunuyordu ilahiyatçılar. Yani tıpkı canlıların birbirini yemesi gibi, o yumurtadaki canlıların yaşam mücadelesi vermesi, bazılarının yenip de bazılarının hayatta kalması sistemin ve mücadelenin bir parçası. İşleyen bir sistem var, bir besin zinciri var ve bunlar dengelenmiş. Ordan ufak bir şeyi çeksen besin zinciri dengesini kaybediyor, bu kendi içinde sistemli ve düzenli. Yani Celal Şengör'ün dediği gibi tesadüf değil ilahiyatçılara göre. Orda işleyen bir besin zinciri ve mücadele var, bu da planın bir parçası olarak görüyorlar. Celal bey'in dediğini söylediğiniz bebeklerin ölü doğması sistemden bağımsız bir şey değil ki. Yaratılışçılar hepsini sistemin ve planın bir parçası olarak görüyorlar, sistemden bağımsız olgular değil. Yani yaşam olacak ki ölüme anlam verecek, ölüm olacak ki yaşama anlam verecek. Ölümü saltıklaştırıp burdan eleştirmeniz yersiz. Hepsi bir bütün olarak sistemi ve düzeni temsil ediyor zaten, sistemin yalnızca bir kısmına odaklanarak ve indirgeme yaparak eleştirmek doğru değil. Yani hala Celal bey'in eleştirileri yetersiz diye düşünüyorum. Halbuki diyalektik ilişkilerle izah etseydi kendi görüşünü daha iyi savunmuş olurdu.

Yani Celal bey şöyle bir savunma yapmalıydı. ''Varlık, madde ortada deviniyor, zıt kuvvetler birbiriyle çelişiyor ve bundan değişim ve gelişimler doğuyor. Düzensizliğin içinde geçici düzen, düzenin içinde geçici düzensizlik oluşuyor, düzen ve düzensizlik bir bütün olarak birbirini koşulluyor ve var ediyor. Varlık başlayıp bitmiyor, formlar bu diyalektik süreçlere göre var oluyorlar ve kayboluyorlar, sonra tekrar var oluyorlar. Dinamik olarak süreç devam ediyor, bizim kavramlarımız da formların ilişki ve kıyaslarından elde ediliyor. İlk diye bir şey yok, her şey bir bütün olarak değişiyor ve dönüşüyor. Bu sürelerde elbette bir şeyin şahsında spesifik olarak tesadüflerin denk gelmesi kaçınılmazdır, çünkü varlık deviniyor ve bu devinimlerden de oluşlar meydana geliyor. Bu oluşların falanca bir şey olması kaçınılmazdır ve tesadüftür denir. Dolayısıyle yalnızca düzen yoktur, düzen ve düzensizlik bir bütündür ve saltıklaştırılamazlar, bir büün olarak birbirini var ederler ve bunlar asla mutlak değildir geçicidir ve devinime, sürece dahildir. Dolayısıyle bir tasarım ve plan söz konusu değildir, varlığın devinimi sonucu her şey olur, neden sonuç bile burdan meydana gelir ve olgudur. Varlığın nedeni yoktur, etki tepkinin nedeni yoktur, neden sonuç burdan sonra meydana gelir. Dolayısıyle bir yaratıcıya gerek yok, etki tepki sürecinde kendiliğinden her şey meydana geliyor zaten.'' böyle bir açıklama beklerdim. Spartacus'un yazılarını okuduysan buna benzer açıklamalar yapıyor. İşte Celal hoca ateizmi ve evrimi bence yeterli olarak izah edemedi.
Alıntı ile Cevapla
  #53  
Alt 23-06-2017, 03:37
world world isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 21 May 2010
Mesajlar: 3.123
Standart

SelGom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Evet koşulları bilmediğimiz için rastgele diyoruz, halbuki her şeyi bilen yaratıcı için rastgelelik yoktur. Yani orda rastgelelik yok, işleyen sistem var. Celal bey evet yüzlerce yumurta içinden çok azının hayatta kalmasına bakarak bu tesadüftür falan diyordu. Fakat Celal bey bize göre tesadüf, şunları bilsek aslında orda sistem işliyor demiyor, tesadüf deyip geçiştiriyor. Fakat yumurtaları bırakmanın ve canlıların ortaya çıkmasının da düzenin bir parçası olduğunu savunuyordu ilahiyatçılar. Yani tıpkı canlıların birbirini yemesi gibi, o yumurtadaki canlıların yaşam mücadelesi vermesi, bazılarının yenip de bazılarının hayatta kalması sistemin ve mücadelenin bir parçası. İşleyen bir sistem var, bir besin zinciri var ve bunlar dengelenmiş. Ordan ufak bir şeyi çeksen besin zinciri dengesini kaybediyor, bu kendi içinde sistemli ve düzenli. Yani Celal Şengör'ün dediği gibi tesadüf değil ilahiyatçılara göre. Orda işleyen bir besin zinciri ve mücadele var, bu da planın bir parçası olarak görüyorlar. Celal bey'in dediğini söylediğiniz bebeklerin ölü doğması sistemden bağımsız bir şey değil ki. Yaratılışçılar hepsini sistemin ve planın bir parçası olarak görüyorlar, sistemden bağımsız olgular değil. Yani yaşam olacak ki ölüme anlam verecek, ölüm olacak ki yaşama anlam verecek. Ölümü saltıklaştırıp burdan eleştirmeniz yersiz. Hepsi bir bütün olarak sistemi ve düzeni temsil ediyor zaten, sistemin yalnızca bir kısmına odaklanarak ve indirgeme yaparak eleştirmek doğru değil. Yani hala Celal bey'in eleştirileri yetersiz diye düşünüyorum. Halbuki diyalektik ilişkilerle izah etseydi kendi görüşünü daha iyi savunmuş olurdu.

Yani Celal bey şöyle bir savunma yapmalıydı. ''Varlık, madde ortada deviniyor, zıt kuvvetler birbiriyle çelişiyor ve bundan değişim ve gelişimler doğuyor. Düzensizliğin içinde geçici düzen, düzenin içinde geçici düzensizlik oluşuyor, düzen ve düzensizlik bir bütün olarak birbirini koşulluyor ve var ediyor. Varlık başlayıp bitmiyor, formlar bu diyalektik süreçlere göre var oluyorlar ve kayboluyorlar, sonra tekrar var oluyorlar. Dinamik olarak süreç devam ediyor, bizim kavramlarımız da formların ilişki ve kıyaslarından elde ediliyor. İlk diye bir şey yok, her şey bir bütün olarak değişiyor ve dönüşüyor. Bu sürelerde elbette bir şeyin şahsında spesifik olarak tesadüflerin denk gelmesi kaçınılmazdır, çünkü varlık deviniyor ve bu devinimlerden de oluşlar meydana geliyor. Bu oluşların falanca bir şey olması kaçınılmazdır ve tesadüftür denir. Dolayısıyle yalnızca düzen yoktur, düzen ve düzensizlik bir bütündür ve saltıklaştırılamazlar, bir büün olarak birbirini var ederler ve bunlar asla mutlak değildir geçicidir ve devinime, sürece dahildir. Dolayısıyle bir tasarım ve plan söz konusu değildir, varlığın devinimi sonucu her şey olur, neden sonuç bile burdan meydana gelir ve olgudur. Varlığın nedeni yoktur, etki tepkinin nedeni yoktur, neden sonuç burdan sonra meydana gelir. Dolayısıyle bir yaratıcıya gerek yok, etki tepki sürecinde kendiliğinden her şey meydana geliyor zaten.'' böyle bir açıklama beklerdim. Spartacus'un yazılarını okuduysan buna benzer açıklamalar yapıyor. İşte Celal hoca ateizmi ve evrimi bence yeterli olarak izah edemedi.
Bu hocalar ve sen Nihai düzen anlayışını savunuyorsanız yanlış dedim ya zaten. O boşa giden yumurtalar besin zincirinde faydalıysa ,bu faydalı oldukları için boşa gitti demek değildir, boşa gittikleri için besin zincirinde yer aldılar demektir. Nedenler ve sonuçları karıştırmışsın. Biz var olalım diye Dünya var değildir Dünya var olduğu için uygun koşullar oluştuğu için biz varız. Bir karınca topluluğu düşün kendi ortamında kumlu-çamurlu bir alanda yaşıyor ve kendi içlerinden diyorlar ki: Burası ne kadar mükemmel sanki her şey biz var olalım diye rahat yaşayalım diye yaratılmış.

Oysaki bu mantık yanlıştır nedenler sonuçlarla yer değiştirilip nihai amaca bağlanırsa her türlü şey nihai amaca bağlanabilir. Oysaki nihai amaçla da açıklanamıyor, açıkladım ,imtihan dünyasında boşu boşuna olan bizi zerre kadar etkilemeyen uzak diyarlarda meydana gelen olaylar neden gerçekleşiyor? Etkiliyorsa dahi ne gerek var böyle bir uzak etkileşimler ağına? İmtihan dünyası dediğiniz basit bir oyun bahçesi ,olacak olan o küçük yerde olsun ne gerek var karmakarışık eciğinin cücüğünün cücüğü ilişkilere.

Yumurtaların boşa gitmesi benim imtihanımı hangi dar ölçüde etkiliyor sırf bu küçücük etki için canlıların yok olması ve acı çekmesi neye hizmet ediyor? Onlarca canlı türünün tarih sahnesinden silinmesi imtihana etki ediyor olduğu varsayılsa bile o etki için bu kadar yok oluşa ne gerek vardı ?

Her şeye kadir, her şeyi bilen Tanrı'nın yapabileceği yaratabileceği en iyi mümkün imtihan dünyası bu mu? Böyleyse o Tanrı'nın öldüğünü söyleyen daha birçok kişi çıkacaktır.
Alıntı ile Cevapla
  #54  
Alt 23-06-2017, 03:47
world world isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 21 May 2010
Mesajlar: 3.123
Standart

Yazacağın cevaba yarın cevap yazabilirim. Yatacağım.
Alıntı ile Cevapla
  #55  
Alt 23-06-2017, 03:59
SelGom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SelGom SelGom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 03 May 2017
Mesajlar: 369
Standart

world´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu hocalar ve sen Nihai düzen anlayışını savunuyorsanız yanlış dedim ya zaten. O boşa giden yumurtalar besin zincirinde faydalıysa ,bu faydalı oldukları için boşa gitti demek değildir, boşa gittikleri için besin zincirinde yer aldılar demektir. Nedenler ve sonuçları karıştırmışsın. Biz var olalım diye Dünya var değildir Dünya var olduğu için uygun koşullar oluştuğu için biz varız. Bir karınca topluluğu düşün kendi ortamında kumlu-çamurlu bir alanda yaşıyor ve kendi içlerinden diyorlar ki: Burası ne kadar mükemmel sanki her şey biz var olalım diye rahat yaşayalım diye yaratılmış.

Oysaki bu mantık yanlıştır nedenler sonuçlarla yer değiştirilip nihai amaca bağlanırsa her türlü şey nihai amaca bağlanabilir. Oysaki nihai amaçla da açıklanamıyor, açıkladım ,imtihan dünyasında boşu boşuna olan bizi zerre kadar etkilemeyen uzak diyarlarda meydana gelen olaylar neden gerçekleşiyor? Etkiliyorsa dahi ne gerek var böyle bir uzak etkileşimler ağına? İmtihan dünyası dediğiniz basit bir oyun bahçesi ,olacak olan o küçük yerde olsun ne gerek var karmakarışık eciğinin cücüğünün cücüğü ilişkilere.

Yumurtaların boşa gitmesi benim imtihanımı hangi dar ölçüde etkiliyor sırf bu küçücük etki için canlıların yok olması ve acı çekmesi neye hizmet ediyor? Onlarca canlı türünün tarih sahnesinden silinmesi imtihana etki ediyor olduğu varsayılsa bile o etki için bu kadar yok oluşa ne gerek vardı ?

Her şeye kadir, her şeyi bilen Tanrı'nın yapabileceği yaratabileceği en iyi mümkün imtihan dünyası bu mu? Böyleyse o Tanrı'nın öldüğünü söyleyen daha birçok kişi çıkacaktır.
Neden sonuçların yerini değiştirsen yine benzer bir tablo uygulanabilir. Aslında bu neden ve sonuçlar birbirleriyle iç içe gibi görünüyorlar. Yumurta hem faydalı olduğu için besin zincirinde yer alıyor hem yer aldığı için faydalı. Faydalı olmasa zaten besin zincirinde yer alamaz, besin zincirinde besin zincirine uygun şeyler yer alır. Demekki besin zincirini destekliyor ki yer alıyor. Koşulların uygun olduğu için biz çıktık desek bile bizim için yaratılmadığı anlamına gelmez, tasarım ve yaratılmayı olumsuzlamaz. Çünkü yaratıcı evrende sebeplerle yaratıyor, koşulları ayarlıyor ve düzenliyor denebilir. Yani bu argümanların yaratıcının varlığını olumsuzlamıyor, planı ve düzeni olumsuzlamıyor. Bizim oluşmamızı da birçok keskin nişancının bir adama ateş etmesi ama hiçbirinin vurmaması gibi olasılıkla izah edenler oluyordu. Yani o kadar keskin nişancı bir sabit duran adamı vurmadıysa demekki bilerek vurmadı, hepsi sıktı da ıskaladı değil. Yani bilinçli seçim vardı orda, şansa işini bırakmadı. Yain o koşulların meydana gelmesi ve düzenlenmesinde de iradi müdahaleden bahsedilebilir yani hassas ayar meselesi. Yaratılışçıların burda dediği şey kendi kendine olamaz demesidir. Kendi kendine uygun koşullar nasıl olacak ki? Evren yoktan ortaya çıkıp kendi kendini işletir diye mi düşünüyorsun? Hiç bir şey kendi kendini işletebilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? Hadi öyle desen bile yani saat kendi kendine işliyor gibi gözükse bile onu kuran var. Yani sistem kurulmuş. Karınca örneğinde ise karıncanın oluşabilmesi için belli koşulllar var yani belli hassas ayarlar gerekiyor, yoksa evrende canlı bile oluşamazdı diyor yaratılışçılar. İşte bunların düzenlenip ayarlanması lazım ki bu canlılar ortaya çıksın. Çok hassas bir aralıkta imiş bu sabite ve ayarlar, o ayardan biraz sekse hiçbiri oluşamayacak. Böyle diyenler var. Yani o koşulların olması ve bizim çıkmamız da planın bir parçası. Biz çıkmışız ve şaşırmaya gerek yok der ateistler. Burda önemli olan o işleyişi ortaya koymak, kendi kendine olabiliyor demektir. Tesadüfe işi vererek olmaz, çünkü tesadüfle işlemez bişeyler. Tesadüfle bir şeyler oluşmaz. Bir sistem ve düzen gerekir. Kendi kendine de bir sistem yoktan oluşmaz, kendi kendini var edemez. Yani bir plancı, düzenleyici ve tasarımcı gerekiyor denebilir.

Uzak diyarlarda olan olaylara bakıp yanılgıya düşmemek gerekir. Tanrı her şeyin yaratıcısıdır, sadece dünyanın yaratıcısı değildir. Evrene belli kurallar koymuştur, belli ölçüye göre yaratmıştır. Saati kurmak gibi düşün, saati kuruyor ve her an müdahale de edebilir. Uzak diyarları sen yakın diyarları referans alarak yani kıyas ederek varıyorsun. Sadece yakın diyar değil, bütün diyarlarla ilgilenir ve yaratır tanrı. Yani her an yaratır diyenler de var, dolayısıyle spesifik bir şeyle ilgilenemsini beklemeyezsin ve böyle olumsuzlayamazsın. Evreni kuruş koyduğu ölçü ve yasalar dahilinde zaten uzak olsun yakın olsun farketmez kainatta birsürü olay gerçekleşecektir, bu gerçekleşecek olayları söyleyip de gereksiz görmek insanın eksikliğidir. Halbuki o da planın bir parçası idi, plan yalnızca dünyayı içermiyor, bütün kainati yani her şey içeriyor. O yüzcen yakın uzak demeden, büyük küçük demeden her şeyin yaratıcısı tanrı dendiği için zaten her şeyi yaratması beklenir, her şeyi yaratıcısı denip de her şeyi yaratmıyorsa zaten burda bir çelişki yakalanabilir. Demekki senin itirazın yaratcının varlığını olumsuzlamıyor. Yaratıcı gerek ve ihtiyaca göre iş yapmaz. Çünkü kendisinin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur denir. Yani muhtaç olduğu için varlıkları yaratmadı, varlıkları da düşünüp ve plan neticesinde yarattı. Yani zihninde plan vardı, zihnindeki planı uyguladı denebilir. Yani bir şeye gerek duyup, ihtiyacından değil, sanatını ortaya koymak veyahut nedensiz olarak veyahut sınav dünyası için ve canlılar, varlıklar kısaca her şey için sanatını konuşturdu ve varlığını bildirdi diyebiliriz. Senin söylediğin şeyler yaratıcıyı olumsuzlayan şeyler değil, sadece sistemin içerisinden bir kaç kesit alıp gerisini yok sayıyorsun, indirgemeci mantıkla mantıksızlık yapıyorsun.

İnsanın bu planda rolü farklı, hayvanların rolü farklı. Hepsine aynı rol verilecek diye bir şey yok tabiki. Bi hayvan öbürünü yer, öbürü gelir bunu yer, insan gelir şunu yer ve kullanır hatta medeniyet kurar, sonra öbürü gelip diğerinin yumurtasını yer ve böyle besin zinciri bir denge halinde seyrine devam eder. Senin küçücük etki dediğin çok büyük olabilir. Çünkü bir şeylere göre bir şey küçüktür veyahut büyüktür, bu insanı bir kıyastır ve buna göre küçük ve büyük diyoruz. Yani bir şey kendi başına küçük veya büyük değildir, diğer şeylere kıyasla büyük veya küçüktür. Tanrı ise küçük veya büyüklerin yaratıcısı değil, her şeyin yaratıcısıdır denmektedir. Dolayısıyle küçük büyük ayırt etmeden her şeyi yaratıp düzenleyip tasarlamaktadır denir. Canlıların acı çekmesi veya mutlu olması da plana dahil. Neden fakirler var da herkes zengin değil gibi bir soru bu. Yani kötülük probleminden bahsediyorsun. Kötülük ve iyiliği de yaratıcı yaratıyor ki birbirini var etsin ve değeri anlaşılsın. Yani iyiliğin değerli anlaşılsın diye kötülük yaratıldı denilebilir. Yani birbirine hayat versin diye denebilir. Ama her şeyin zıttıyla var olması değil de neyin zıttıyla var olup olmama hususunda tabi inceleme yapmak gerekebilir. Dediğim gibi canlıların yok olması veya doğması hepsi bu sistemin bir parçası ve işleyişe dahil. İnsanlar tabi imtihan olduklarını düşünüyorlar, hayvanlar da farklı şekilde imtihan ediliyor olabilir. Ama bunu plan olarak görüyorsak zaten ortada bir sanat ve sanatçı vardır, plan ve tasarım vardır. Buna imtihan diyelim veya demeyelim kurulmuş sistem belli ölçü ve kurallara göre işlemektedir. Tabi din inanırları burada imtihan falan der, deistler demez ama ortada sistem olduğuna hem fikirdir teistler ve deistler. İmtihan dünyası denilen kainatta zaten her şeyin bir etkisi olabiliyor, canlıların tarih sahnesinden yok olması diğer canlılara yer açmasına ön ayak da olabiliyor. Yani mesela dinozor yok oluyor ki diğer türlere yer açıyor ve insan çıkıyor mesela. Yani hepsinin hikmeti var şeklinde düşünüyor teistler. Yani hepsinin bir hikmeti ve sistemde yeri var diye düşünüyorlar, hiçbiri yaratıcıyı ve planı olumsuzlamıyor. Hepsinin sistem içerisinde bir açıklaması var şeklinde düşünülmektedir.

Tanrının yapabileceklerini sınamıyoruz biz. Var olan kainatın sistemine odaklanmış durumdayız. Fakat tabi her şeye kadir dedikten sonra bir anda pat diye de yaratabilirdi, süreçli de yaratabilir, belli ölçülere göre de yaratabilir. Yani iradesine bağlı olarak istediği gibi yaratabilir. En iyi en kötü diye biz sınırlayamayız, zaten bizim basit beynimizin her şeyi anlamasına imkan yok. Sadece içinde olduğumuz sistemin hikmetini anlamak yeterlidir bile denebilir. Ki zaten ayrıntı sorular ise öncül değil ardıldır. Yani temel aksiyom ve öncüller ayrıdır, bir de dıdığının dıdığı vardır. Her şey yaratılmıştır, her şey düzenin ve sistemin, planın bir parçasıdır diye düşünüyor teistler ve yaratan da tanrıdır diyorlar. Tabi dini kitap göndermesi daha başka bir konu ama bir düzen ve sistemden bahsediliyor. İşte Celal hoca bunları olumsuzlayamadı, yanlışlayamadı, hatasını gösteremedi. Ki bu arada konu da nerelere kaydı, ateizm teizm tartışmasına döndü resmen.
Alıntı ile Cevapla
  #56  
Alt 23-06-2017, 15:12
world world isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 21 May 2010
Mesajlar: 3.123
Standart

İşte bu yüzden felsefi tartışmalardan hoşlanmıyorum. Benim dediklerime elle tutulur hiçbir itiraz verememiş önceki mesajını tekrarlamışsın. O yüzden Kutsal Kitap'ınızın yaptığı yanlış alıntıları, tarih sürçmelerini açıklamak daha güzel itiraz dahi edemiyorsunuz.
Alıntı ile Cevapla
  #57  
Alt 24-06-2017, 14:04
Felâsife - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felâsife Felâsife isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Jan 2014
Bulunduğu yer: Hayret!
Mesajlar: 4.039
Standart

world´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İşte bu yüzden felsefi tartışmalardan hoşlanmıyorum.
Söyleyeceklerim bu konu ile ilgili değil, yazılanların çoğunu okumadım bile.
Ama sırf bu söz için diyebilirim ki "felsefi tartışmalar iyidir."
Eğer bir şey tartışılamıyorsa, o şey ya kutsaldır, ya tabudur, ya inançtır, ya da o kişinin doğrusudur.
Doğru da çokları için tartışılamazdır.
Oysa doğrularda değişkendir, hiç bir şey şey taşa kazınmışçasına sabit değildir.

Hal böyle olunca devrede felsefenin her daim olması gerekir ki mevzu tabu olmaktan çıksın.

Hasılı tartışma iyidir, karşı katılır katılmaz bu önemli de değildir. Önemli olan kişinin fikirsel esnekliğidir, karşısını anlayabilmesidir, aynasına ne kadar süre bakabildiğidir.
Bu da bir fırsattır.

Sevgiler

Derinde ittifaklar var, yüzeye çıktıkça ayrılıklar.
Zıtlar temelde aynıdır, gayrı hikayedir ayrılıklar.
Artık yersen bu ayrılıktır, yemezsen de aynılıktır.
Aynılaşanlar ayrı olamaz, kandırmacadır ayrılıklar.
Alıntı ile Cevapla
  #58  
Alt 02-07-2017, 13:56
hoatzin hoatzin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 20 Apr 2017
Bulunduğu yer: 34-55
Mesajlar: 182
Standart

Celal Şengör: "Ayetler var ayetler" diyen çapsız ilahiyat öğrencisiyle tartışırım ama Caner Taslaman cahildir, onunla tartışmak zaman kaybı.

Celal hocanın kitlesi: Ooooo Celal hocaaaaaaa!

Hakikaten harika bir cevap, hemen İslam'ı terk edip ateist olmalıyız. Ne yeni bir felsefi argüman ne yeni bir delil var ama harika cevap. Yerseniz.

Konuya dönecek olursak;

Celal hocanın bilgi seviyesini, kariyerini anlatmaya gerek bile yok zira adam hem çok zeki, hem bilim adamı hemde entelektüel birikimi olan birisi. Hatta kendisinin entelektüel birikimine hayran bir insanım. Geçen gün İlber Ortaylı ile olan "Bilim Tarihi" adlı programlarını izledim, hayran olmamak elde değil.

Adamlar kendi aralarında latince espiri yaparak anlaşıyorlar. Dahası söyle diyalogları var;

-Biliyorsunuz; Exactiside meraklıları Karl Popper'a bayılırlar

-Biliyorsunuz; ilk çağ lafı Marksistlerde hatta pozitivistlerde ve bir çok tarihçide kahvehane tipi bir terminolojidir

-Biliyorsunuz; Antikite denildiğinde Yunan Roma'yı anlıyoruz.

Adamlar kendi aralarında böyle anlaşıyorlar. Biz nereden bilicez bunları, bizim o kadar bilgi birikimimiz yok ki.

Dediğim gibi adamı methetmeye gerek dahi yok. Ancak söyle bir nokta var ki göz ardı edilemez;

Celal hocanın her türlü "saçmalık" yada "zırva" iddası hem kendisi hem kendi takipçileri tarafından kariyeri ve bilgi seviyesiyle örtülüyor, hatta örtülmekle kalmıyor yerlere göklere çıkarılıyor.

Bakın buna mantıkta "Apreal to Prestige Fallacy" denir. Yani kişinin prestijine sığınma hatası. Ki çok popüler, sık rastlanan bir hatadır.

Mesela Celal Şengör kendi ideolojisini savunmak için bilimi ve bilim adamlığını kullanmaktan hiç çekinmiyor. Celal Şengör darbe zamanı yapılan işkencelerden biri olan dışkı yedirmeyi son derece normal bişey olarak görmüştür. Bunu da ne var yani primatlar dışkı yiyor, bizde primatlardan geldik şeklinde savunur.

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/a...ildir-1477196/

İyide hocam bana ne primatlardan? Ben tamamen farklı bir türüm değil mi? Ancak yine bu konu Celal Şengör'ün bilim adamlığıyla geçiştirilmiştir.

Mesela Celal hoca kendi ideolojisini savunmak için Evrim Teorisini sürekli olarak dile getirir ancak nedense iş Big Bang'e gelince o sadece bir teori der.

İyide hocam Evrim sadece teori diyince "Ufff cahil o şekilde teori değil" demiyormuyduk?

Programda açıkca ben tanrıya inanmadığım için Big Bang'i kabul etmiyorum dedi.

Neden?

Çünkü Celal hoca; Big Bang'in tanrının varlığının delili olduğunu, maddemi ezelidir yoksa tanrımı ezelidir tarşmasının son bulduğunu, kuantum vakumu gibi saçmalıkların sadece maddeye ezeliyet verme çabası olduğunu bilecek, görecek kadar akıllı ve dürüst bir insandır.

Bu sebepten Big Bang'i kabul edemez. Ama bu açıkça benim ideolojim bilimden önce gelir demektir.

Caner Taslaman; Celal Şengör'ü tartışmaya davet etmiştir. Siz Celal hocanın prestijine sığınabilirsiniz ama objektif bir insan rahatlıkla görecektir ki Caner hoca felsefenin her alanında Celal hocayı ezer geçer.

Çoğunluğun derdi bilim falan değil. Bilimi kendi ideolojileri için delil olarak göstermek.

Aynı şekilde sizinde derdiniz bilim insanlara ulaşsın, insanlar aydınlansın ilim, irfan çiçekler böcekler falan değil. Kendi ideolojinize bilimi alet ediyorsunuz.

Tıpkı katıldığı tartışma programlarında tartışırken bakın ne güzel yeni bir şey öğrendik derken ki bunu Abdülaziz Bayındırla olan programında söylemiştir, iş Caner Taslamanla tartışmaya gelince ya bırakın o cahili diyen Celal Şengör gibi.

En fazla para karşılığı okunan sure olan Yasin'in 21. ayeti: "Sizden ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar."
Alıntı ile Cevapla
  #59  
Alt 02-07-2017, 17:55
SelGom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
SelGom SelGom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 03 May 2017
Mesajlar: 369
Standart

hoatzin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Celal Şengör: "Ayetler var ayetler" diyen çapsız ilahiyat öğrencisiyle tartışırım ama Caner Taslaman cahildir, onunla tartışmak zaman kaybı.

Celal hocanın kitlesi: Ooooo Celal hocaaaaaaa!

Hakikaten harika bir cevap, hemen İslam'ı terk edip ateist olmalıyız. Ne yeni bir felsefi argüman ne yeni bir delil var ama harika cevap. Yerseniz.

Konuya dönecek olursak;

Celal hocanın bilgi seviyesini, kariyerini anlatmaya gerek bile yok zira adam hem çok zeki, hem bilim adamı hemde entelektüel birikimi olan birisi. Hatta kendisinin entelektüel birikimine hayran bir insanım. Geçen gün İlber Ortaylı ile olan "Bilim Tarihi" adlı programlarını izledim, hayran olmamak elde değil.

Adamlar kendi aralarında latince espiri yaparak anlaşıyorlar. Dahası söyle diyalogları var;

-Biliyorsunuz; Exactiside meraklıları Karl Popper'a bayılırlar

-Biliyorsunuz; ilk çağ lafı Marksistlerde hatta pozitivistlerde ve bir çok tarihçide kahvehane tipi bir terminolojidir

-Biliyorsunuz; Antikite denildiğinde Yunan Roma'yı anlıyoruz.

Adamlar kendi aralarında böyle anlaşıyorlar. Biz nereden bilicez bunları, bizim o kadar bilgi birikimimiz yok ki.

Dediğim gibi adamı methetmeye gerek dahi yok. Ancak söyle bir nokta var ki göz ardı edilemez;

Celal hocanın her türlü "saçmalık" yada "zırva" iddası hem kendisi hem kendi takipçileri tarafından kariyeri ve bilgi seviyesiyle örtülüyor, hatta örtülmekle kalmıyor yerlere göklere çıkarılıyor.

Bakın buna mantıkta "Apreal to Prestige Fallacy" denir. Yani kişinin prestijine sığınma hatası. Ki çok popüler, sık rastlanan bir hatadır.

Mesela Celal Şengör kendi ideolojisini savunmak için bilimi ve bilim adamlığını kullanmaktan hiç çekinmiyor. Celal Şengör darbe zamanı yapılan işkencelerden biri olan dışkı yedirmeyi son derece normal bişey olarak görmüştür. Bunu da ne var yani primatlar dışkı yiyor, bizde primatlardan geldik şeklinde savunur.

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/a...ildir-1477196/

İyide hocam bana ne primatlardan? Ben tamamen farklı bir türüm değil mi? Ancak yine bu konu Celal Şengör'ün bilim adamlığıyla geçiştirilmiştir.

Mesela Celal hoca kendi ideolojisini savunmak için Evrim Teorisini sürekli olarak dile getirir ancak nedense iş Big Bang'e gelince o sadece bir teori der.

İyide hocam Evrim sadece teori diyince "Ufff cahil o şekilde teori değil" demiyormuyduk?

Programda açıkca ben tanrıya inanmadığım için Big Bang'i kabul etmiyorum dedi.

Neden?

Çünkü Celal hoca; Big Bang'in tanrının varlığının delili olduğunu, maddemi ezelidir yoksa tanrımı ezelidir tarşmasının son bulduğunu, kuantum vakumu gibi saçmalıkların sadece maddeye ezeliyet verme çabası olduğunu bilecek, görecek kadar akıllı ve dürüst bir insandır.

Bu sebepten Big Bang'i kabul edemez. Ama bu açıkça benim ideolojim bilimden önce gelir demektir.

Caner Taslaman; Celal Şengör'ü tartışmaya davet etmiştir. Siz Celal hocanın prestijine sığınabilirsiniz ama objektif bir insan rahatlıkla görecektir ki Caner hoca felsefenin her alanında Celal hocayı ezer geçer.

Çoğunluğun derdi bilim falan değil. Bilimi kendi ideolojileri için delil olarak göstermek.

Aynı şekilde sizinde derdiniz bilim insanlara ulaşsın, insanlar aydınlansın ilim, irfan çiçekler böcekler falan değil. Kendi ideolojinize bilimi alet ediyorsunuz.

Tıpkı katıldığı tartışma programlarında tartışırken bakın ne güzel yeni bir şey öğrendik derken ki bunu Abdülaziz Bayındırla olan programında söylemiştir, iş Caner Taslamanla tartışmaya gelince ya bırakın o cahili diyen Celal Şengör gibi.
Celal Şengör'ün bilgisi sanırım ezber bilgisi. Yani çok kitap okuyup içinde yazanları ezberlemiş ve hafızasında tutuyor. Ama asıl önemli olan ezberlemek değil, o görüşü savunmak ve karşı görüşü çürütmeye çalışmaktır. Yani asıl mesele tartışmaktır. Prof olup programlarda tıkanan insanları görmek mümkün çünkü ezberleye ezberleye oralara gelmişler, tartışmak ayrı bir şey. Celal Şengör tartışma konusunda o kadar iyi değil diye düşünüyorum. İlahiyat öğrencileri ve ilahiyat proflarının karşısına çıktığında kendi felsefi görüşünü maalesef savunamadı, aşırı basit ve ve çok rahat karşı çıkılabilecek yetersiz argümanlar sunmuştu. Mesela çoğu kişi pilot kalemle ateizmi çökerten kişilerin yetersiz olduğunu söyler. Ama Celal Şengör o pilot kalemle ateizmi çökerten kişilere karşı kendi felsefesini savunamaz, çünkü yeterli bir argümanı yok. İşin bi uzmanlık kısmı olması lazım yani insanlar prof olmuş ama sade vatandaştan farkı yok, bilmediğimiz bir şey duyamıyoruz. Bu forumdaki ateistler Celal Şengör'den çok çok daha yetkindirler her iddiasına varım. Celal Şengör Caner Taslaman ile tartışmayı kabul etmedi çünkü yeterli olacağını düşünmüyor. Yani iyi tartışabileceğini sanmadığından tartışmamıştır. Caner Taslaman kendi felsefesini iyi savunan birisi, fakat Celal Şengör aynı şekilde savunamadığı için tartışma gerçekleşmiyor. Yok onu dikkate almadı gibi açıklamalar çok basit ve teselli açıklamalardır. Profluk ve akademik kimliğe olan güvenim kalmıyor maalesef. Profların uzman olmasını görmek istiyorum.

Bu forumdaki arkadaşları Caner Taslaman'ın karşısına çıkarsak çok iyi tartışma gerçekleşecektir. Big bang'i çok sağlam yorumluyor bu forumdakiler. Hatta bi konuda big bang ve tanrı konusunu tartışmıştınız forumdakilerle. Spartacus, aliyarasfal çok iyi izahlar yapmışlardı. Caner Taslaman'ın karşısına böyle izahlar çıkmıyor, yetersiz proflar çıkıyor. Çünkü yeterli prof pek yok. Varsa da programlarda göremiyoruz. Hiçbir akademik kimliği olmayan forumdaşlar çok iyi meseleyi izah ediyorlar, nerdeyse noktayı koyuyorlar ama akademisyen olan kişi çok basit ve yetersiz açıklamalar yapıyor. Yani ünvanlar yanıltıcı maalesef. Sadece iş proflukta bitmiyor. Mesela Taslaman salt prof olsa tamam o da yetersiz olurdu. Ama kendini geliştirmiş, apolojist olmuş. Yani kendini yetiştirerek teizmi ispat etmeye ve ateizmi çökertmeye çalışıyor, hayatını nerdeyse buna adamış. Birsürü kitap yazmış. Profluk ve tartışmacılık başka şeyler. Bu forumdaki vatandaşlar da kendini geliştirmiş. Taslaman ile tartışsalar baya iyi tartışma çıkardı ama hiçbir zaman öyle bir tartışma olmayacak. Herkes kendi köşesinden konuşacak ve hiçbir zaman böyle sağlam bir tartışma yaşanmayacak.
Alıntı ile Cevapla
  #60  
Alt 02-07-2017, 18:27
Amon yarebbi Amon yarebbi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Apr 2017
Mesajlar: 720
Standart

Celal Şengör ün , taslamanı ciddiye almamasının sebebi , taslamanın seviyesiz din hocası olmasıdır. taslaman bilimsel tartışma yapamaz .

taslamanın yokluk ve hiçlik ile alakalı konuda bilgisiz olması buna kanıttır. Kendisine felsefeci etiketi dahi koymuşken , bundan habersiz olması , felsefede de seviyesiz olduğu anlamına gelir.

taslamana hoca efendi hazretleri diyip , altına iki minder verip vaaz vermesi en doğru olandır. Hoca olarak da dipte olmasına karşın , ilahiyatcılardan alacağı derslerle muhterem hoca olma konusunda yukarılara çıkması zorda olsa , ihtimal dahilindedir. İleride kendi cemaatini kurup paraya para demeyebilir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
ateizm, celal şengör, darwin, evrim, teizm

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 06:15 .