Sayın Ahlaksız,
Kur'an da geçen kalp görebildiğim kadar hep manevi manada geçer.
Kalpleri katılaştı kalpleri tatmin oldu kalpleri saygı ile korku duydu ve titredi veya kalplerinde hastalık vardır o yüzden anlamazlar gibi ya da kalpleri perdeli ya da damgalı veya kalpleri eğrildi gibi manalardan hep mecazi ve manevi kalpten bahsediyor.
Misal: Kalbim hızla çarpıyor dediğimizde bu maddi kalptir.
ancak kalbim o kızı sevdi dediğimizde bu manevi mecazi kalptir yoksa kan pompalayan maddi kalp değildir.
Burada sıkıntı sanki kalbi tek manaya indirgeme bahusus maddi kalbe indirgeme meselesi gibi duruyor.
Oysa Kur'an literatüründe kalbin manası adeta ruhun düşüncenin duygularında merkezi olan bir manevi ve geniş yapı olarak karşımıza çıkar.
Kalbinin sesini dinle dendiğinde veya kalbinin götürdüğü yere git dendiğinde asla nabzımızı hakiki kalbimizin atışlarını dinlemek değildir.
evet hakiki maddi kalbin atışları tıbbi manada dinlenebilir ritim bozukluğu veya bazı hastalıklara delil olabilir. Ancak manevi kalp farklıdır.
Kur'an da esasen kalp manasına yakın kelimelerde geçer: fuad ve lübb gibi.
misal ulul elbab elbab lubbun çoğulu akıl sahipleri diye tercümesi umumidir.
fuad çoğulu efidedir cehennemde kalplerinin üzerine ateş sıçrar manasında sanki maddi kalp gibi anlatılmış.
Yürekleri ağza geldi anlamında gelecek ayetlerde var ki çok korkma anlamında mana verilmiş.
yine bazı hadislerde :" (Ey kalpleri halden hale değiştiren Allah'ım; benim kalbimi dinin üzere sabit kıl.)"
yani bu maddi anlamda alınırsa kalbimi durdur demek olur ki bu ölüm demektir.
Bu mecazi manada yani doğru yolda sabit kıl yönümü fikrimi şaşırma manasındadır.
Akıl ile beyin nasıl farklı ise maddi kalp ile manevi kalp arasında da bu kadar fark vardır.
Akıl kelimesi de isim olarak geçmez. Fiil olarak teakul akletme şeklinde geçer.
Dimağ da isim olarak geçmez. Fiil olarak geçer.
Tefsirlerde aklın fiil olarak geçmesi: sabit aklın önemli olmadığı asıl olanın onun fiiliyata geçmesi çalıştırılması manasındadır demekteler.
Burada önemli bir nokta da şudur: Arapça da çoğu kelimeler üçlü fiillerden türer:
misal: f-t-h fetehe açmak demektir. Ondan türeyen Fatih isimdir açan demektir. Miftah anahtar demektir yani açıcı.
Bu yüzden bu köklerden türeyen şeyler kök fiilden ayrılmaz daima o kök manaya döner:
Türkçe sondan eklemeli bir dil .Arapça baştan ortadan sondan ek alır.
Türkçe de dahi fiilden türeyen: koş-mak fiilinden türeyen koşucu koşma fiilini yapan kişidir yani koşma fiilini yaparsa koşucudur bu yüzden koşucu koşma fiilinden ayrılmaz.
Tezimiz Kur'anın beyinden haberi var mı? ise evet haberi var. Zira haberi olmazsa dimağ kelimesinin kökünü içeren kelime kullanamaz.
Yani nasıl ki gözlük kelimesi göz olmadan ortaya çıkmaz .Göz kelimesi kullanılmasa sadece gözlük kullanılsa biz bu delilden gözlük kelimesinin kökü göze ulaşıp gözünde bilindiğine hükmederiz.
kaldı ki Arapça da kök kelime çok önemli. Onu bilmeden türetme mümkün değildir:
misal: Ders kelimesi üçlü fiildir: d-r-s
medrese müderris tedrisat kelimeleri hep dersten türemiş merkezi odur.
Ders olmadan medrese de müderriste tedrisatta olmaz.
Daha henüz maddi kalp ve beyin ile ilgili her şey bana göre çözülmüş değil.
Misal kalpte de beyne benzer bazı nöronların olduğu bölge tespit edilmiş.
Veya insan kararlarının hem duygu hem rasyonel düşünce birlikteliği ile alındığı ve duygusal zeka kavramından bahsedilmekte.
İnsan psikolojisi çok farklı işlemektedir.
Misal insanlar içeceklerin renklerinden tatları farklı algılamaktadır.
Veya dairesel ve açık renk tabaktaki aynı tatlı kare ve koyu renk tabaktakinden daha tatlı gelebilmektedir.
Özellikle gıda reklamlarında renk paket şekli ambalaj durumu ciddi manada psikolojik anlamda bilimsel araştırmalara konu olmuş ve bunun ciddi mevzuatı oluşmuştur.
şu linkte yiyecek psikolojisini anlatan yazı bulunmakta: renk şekil ambalaj paketlenmenin insanda
nasıl farklı algıya sebep olduğu açıklanmış:
https://cognitiontoday.com/food-psyc...ifferent-cups/
yine aşağıdaki linkte bir test var:
bu testi kendinize uygulayın bakalım siz nasıl karar vereceksiniz:
https://cognitiontoday.com/the-kiki-...w-explanation/
aslında bilgi ve düşünceden bağımsız olarak tüm insanların kararlarını etkileyen bir mekanizma mı var? diye düşünmüyor değilim.
Daha gıda seçimlerinde ki karar süreçlerimiz tam anlaşılamamışken inanç gibi kompleks karışık bir olayı basit şekilde tanımlamak pek mümkün gözükmemektedir.