Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #3001  
Alt 14-02-2019, 18:52
karakedi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
karakedi karakedi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Nov 2018
Mesajlar: 690
Standart

bayağı popüler bir konuymuş. internette konuyla ilgili şöyle bir bilgi buldum. daha önce paylaşıldı mı bilmiyorum. bize bugün çok normal gelen şeyler, bundan 200-300 yıl önce hummalı bir şekilde ve çetin düşünce savaşları verilerek gelişmiş.

o dönem materyalistler bile beynin düşünce organı olduğunu kabul etseler dahi, örnek veriyorum karaciğerin safra salgılaması gibi beynin de düşünce salgıladığını zannetmişler.

başlıkta 300 sayfa boyunca ne tartışıldı bilmiyorum ama kuranda beyinden bahsedilmemesi ilginç bir tespit evet.

Düşünce ve duyguların kaynağının kalp değil de beyin olduğunu, ilk olarak Alkmaeon adında bir bilim adamı MÖ 450 yılında gösterdi. Göz sinirlerini beynin içerisine kadar takip eden Alkmaeon, gözlerin ışığın kaynağı olduğuna inanıyordu. Onsekizinci yüzyıla kadar bu inanış devam etti. Ortaçağda kilisenin insan vücudu üzerindeki çalışmaları yasaklaması nedeniyle, beyinle ilgili hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Onyedinci yüzyılda Fransız filozof Descartes (Dekart) beynin çalışma prensibini hidrolik bir motorunkine benzetiyordu. Beynin anatomisiyle ilgili ilk kitapsa 1664 yılında yazıldı. Galvani adındaki bir bilimadamı 18. yüzyılda insan hareketlerinin elektrik akımı sayesinde olduğunu gösterdi. Bu buluş, sinir hücrelerinin işlevlerini araştıran modern nörofizyoloji bilminin temelini oluşturdu. 1800'lü yıllarda beyin ve sinir hücrelerinin yapısı daha iyi anlaşıldı. Beyinden çıkan sinir hücrelerinin omuriliğe, ve oradan da organlara gittiği gösterildi. James Parkinson'un 1817 yılında "Parkinson hastalığı"nı tanımlamasıyla beynin çalışma mekanizmaları üzerindeki araştırmalar hız kazandı. Beynin gizeminin aydınlatılması açısından, bu hastalık halen en önemli araştırma konularından birisi. Gage adlı bir demiryolu işçisinin kafasının ön tarafına 1848 yılında saplanan bir kazık, beynin işlevlerinin anlaşılmasında çığır açtı. Beynin "frontal lob" olarak adlandırılan ön tarafına saplanan demir kazık, işçinin ölümüne yol açmamış ancak kişilik değişimine yol açmıştı. Bu gözlem, beyin cerrahisinde önemli bir gelişmeye neden oldu. Çeşitli davranış bozuklukları gösteren kişilerin frontal lobları çıkartılarak saldırgan ya da hastalıklı kişilik özellikleri tedavi edilmeye çalışılıyordu. Bunu izleyen yıllarda beyindeki çeşitli merkezlerin işlevleri daha iyi anlaşılmaya başlandı.
https://ekstrembilgi.com/bilim/beynin-tarihi/

ben isterim ki
eğilsin dallar bereketten
ama insanoğlu başını eğmesin
utançtan yada güçsüzlükten
her şey eğilsin insanın önünde
ama insan, insana tutsak olmasın
Alıntı ile Cevapla
  #3002  
Alt 18-02-2019, 00:49
hurmetli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
hurmetli hurmetli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 Aug 2005
Bulunduğu yer: Turkiye
Mesajlar: 117
Standart

karakedi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
bayağı popüler bir konuymuş. internette konuyla ilgili şöyle bir bilgi buldum. daha önce paylaşıldı mı bilmiyorum. bize bugün çok normal gelen şeyler, bundan 200-300 yıl önce hummalı bir şekilde ve çetin düşünce savaşları verilerek gelişmiş.

o dönem materyalistler bile beynin düşünce organı olduğunu kabul etseler dahi, örnek veriyorum karaciğerin safra salgılaması gibi beynin de düşünce salgıladığını zannetmişler.

başlıkta 300 sayfa boyunca ne tartışıldı bilmiyorum ama kuranda beyinden bahsedilmemesi ilginç bir tespit evet.
Daha önce bu başlık altında yazıldı ama kısa bir ekleme yapayım;
MÖ 450 lerde Alkmeaon, Hipocrat gibi doktorlar, önceden bilinenin/varsayılanın aksine, yaptıkları diseksiyon çalışmalarına dayanarak, düşünce ve duygu merkezinin kalp değil beyin olduğunu ileri sürmüşler. Ancak daha sonra Aristo, kendince değişik kanıtlar ileri sürerek, tekrar duygu ve düşünce merkezinin beyin değil kalp olduğunu iddia etmiş ve etkili de olmuştur. Aristonun etkisiyle çağlar boyu kalbin beyin üzerindeki hegemonyası devam etmiştir. Öyle ki günümüzde düşünce merkezinin tartışmasız şekilde beyin olduğu bilindiği halde kültürde sevmek veya nefret etmek için kalbe işaret edilmektedir.
Alıntı ile Cevapla
  #3003  
Alt 10-03-2021, 19:25
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.493
Standart

Kuran'da beyin(dimağ) kelimesi geçmez. Bunu antik Mısır'la irtibatlandırabiliriz ama ben farklı bir şey söyleyeceğim.

Bütün zamanların en büyük düşünürlerinden birisi olan Aristo, vücudun kontrol merkezinin beyin değil de, kalp olduğunu öne sürmüş.
Bu kişi, İslam dini için çok önemlidir. Öyle ki, İslam felsefesinin temeli Aristo'ya dayandırılır.!

Abbasi halifesi Memun, rüyasında Aristo'yu görüyor, sonra antik Yunan eserlerinin çevirilmesi konusu ortaya çıkıyor, sonra da bilgelik evi kuruluyor.
Sürecin başında Aristo var yani.!

Aristo'ya bu kadar göbekten bağlı bir dinin kutsal kitabında, Aristo'nun bilmediği beynin geçmesi beklenemezdi.!
Alıntı ile Cevapla
  #3004  
Alt 21-09-2021, 17:52
tolonbey tolonbey isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2008
Mesajlar: 369
Standart

İşte böyieee,
Arabın ALLAHININ yarattığı BEYİNDEN habarı yok.Arabın ALLAHININ BEYİİNDEN HABARI olmayınca.MÜSLÜMANIN nasıl olsunki BEYİNDEN habarı.

Iste Tolon dedenizin bu yalanları açıklayan yazısı: Hayattaki eksiklikleri Tetikledigi Islam Inanci...

Hoşgeldin, tolonbey.

Son Ziyaretiniz: Bugün Saat 14:47 gerçekleşmiştir
Özel Mesajlarınız : 4


Tolonbey isimli Üye şuanda online konumundadır.

Iste böyleee,
Bakalim FELLAHIN Allahi öte dünyada ne verecekmiis müslümanlara.

Buyurun:
Muhammed
(15) Allah'a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir:
-
Orada bozulmayan su ırmakları,
tadı değişmeyen süt ırmakları,
içenlere zevk veren şarap ırmakları
ve süzme bal ırmakları vardır.
-
( pekiiiiii Len ötede vardirda bu dünyada neden yoktur.
Cabuk söyle.
Dünnyada acından yilda 8 milyon lnsan ölüyor.Kalkmisinda bize MAVAL okuyorsun.
Oğlum eger bisi yapabiliyorsan bu dünyadada yap.
Öteki dünyayi sana biraktik.
Ben sana inanmiyorum.
Cünkü sen GERCEK TANRI degilsin .
Gercek olsaydin,gücünde olsaydi bu dünyadada yapardin,öteki dünyada yapacam dediklerini..
Ama ben suna kesinn inanmisimki siz GERCEGI degilsiniz.
Siz iki ayaklı arabın fellahısınız.------------------------------------------------------Cobana bile sorsak senin AKLIN nerede,BASIMDA der.Ama siz AKLIMIZ Yüregimizde diyorsunuz.
Size Allah deyebilmek mümün degildir.
Pekiiiiiiiii ne diyebiliriz , size ancak FELLAH deyebiliriz.Allaha iftiradan lütfen uzak durun.
Tekrar söylüyorum AKIL KALPDE degil,insanin basindaki beyindedir.
Varsa itiraz edenler, gelsin tartisalim,Ben her Zaman hazirim.Yapmayin,etmeyin.TEKRAR SÖYLÜYORUM,iNSANI yöneten YÜREK degil BEYİNDİR.BEYNİN içindede MUAZZAMLAR MUAZZAMI US vardır.Yani AKIL.Yürek yani KALP ,in yaptığı tek iş vardır.KANI vucuda pompalamak.Dedenız
Dedeniiz
Alıntı ile Cevapla
  #3005  
Alt 25-09-2021, 16:29
kerrat cetveli kerrat cetveli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 25 Sep 2021
Mesajlar: 8
Standart

Kur'an da dimağ(beyin) kelimesi vardır:
Enbiya 18: "بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَاِذَا هُوَ زَاهِقٌۜ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ

Elmalılı Hamdi Yazır başta olmak üzere hemen hemen bütün meallerde bu ayetin meali şöyledir:
" Hayır, biz hakkı batılın başına çarparız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsın (batıl) o anda yok olup gitmiştir. Allah'a yakıştırdığınız vasıflardan ötürü size yazıklar olsun."
Yani Arapça beyin anlamındaki dimağ(دماغ) kelimesinin türevi فَيَدْمَغُهُ içindeki دْمَغ beyin olarak tercüme edilir.

Arapça sözlüklerde دَمَغَتْهُ الشَّمْسُ yani güneş ısısı beynine kadar ulaştı beyni acımaya başladı yani güneş çarptı. Kafasına güneş geçti demektir.
yine çok sözlükte :" ودمغته ضربته على رأسه حتى وصلت إلى الدماغ.
وهي الدامغة."

Kafasına alınan darbenin dimağa yani beyne ulaşması durumuna دمغته denir ki enbiya 18 de ifade edilen de budur.
Bir çok Arapça tefsirde başta Zemahşerî olmak üzere bu ayeti ifade ederken beyin kelimesini kullandığı gibi istiare yolu ile sanki Hak doğruluk sert bir kaya gibi batılın yanlışın kafasına vurur da onun beynini dağıtır der. Yani mecazi manası şudur ki: Hakkın kati ve katı delilleri hüccetleri batılın kafasına çarptığı gibi onun düşünme organı beynini dağıtır helak olup adeta beyin ölümü gerçekleşir ve daha düşünemez hale gelir.

kalp kelime olarak bir şeyin içi özü cevheri anlamına da gelir. Bu yüzden aklı ve beyni de kapsaması çok uzak bir şey değildir.
Aslında iki zıt şeyin peş peşe sürekli gelmesi anlamına da gelir. Kalp sürekli kasıp gevşediği için böyle isimlendirilmiş . Kur'an da gece ve gündüz içinde kullanılmış yani sıcak ve soğuk aydınlık ve karanlık gibi iki zıt durumun peş peşe daimi gelmesi hali.

İnsan aklı da sürekli iyi ve kötü arasında git gel yaşadığı için kalp kelimesi pek ala onun içinde kullanılabilir.
Alıntı ile Cevapla
  #3006  
Alt 25-09-2021, 20:16
kerrat cetveli kerrat cetveli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 25 Sep 2021
Mesajlar: 8
Standart

Site Arapça metinleri destekliyor mu bilemiyorum.

Ancak Enbiya 18 de beyin anlamında dimağ kelimesinden türemiş yedmeġu geçer. Meallerde Hakkın batılın kafasına fırlatılıp beynini dağıtma şeklinde geçmektedir.

Zemahşeri bunu istiare yani mecaz manada hakkın delillerinin sert bir kaya gibi batılın beynini dağıttığını ifade eder.
İster mecazi ister hakiki manada olsun dimağ kelimesini kök alarak geçen kelime vardır.
Alıntı ile Cevapla
  #3007  
Alt 25-09-2021, 23:14
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.493
Standart

Sn. kerratcetveli; Doğru. Enbiya 18'deki ifade, beyne işaret ediyor ama bu kelimeyi beyin olarak nasıl çevireceğiz?

Yani kelime kök haliyle veya başka bir halde Kuran'da geçmiyor. Haliyle bu kelimeye beyin anlamı vermek için, bir nedenimiz yok.

Sanırım ''Arapçada beyin dimağ demektir. Dimağ kelimesi Kuran'da geçmese de, Enbiya 18'de dimağ kelimesinden türeyen feyedmeğuhu ifadesi geçiyor ve biz bu ifadeyi beyin olarak görebiliriz.'' diyorsunuz, değil mi?

Teşbih yapayım. 'Vatan' kelimesinden türeyen 'vatandaş' kelimesini, 'vatan' olarak görebilir miyiz? Türeyen kelime, başka bir forma girmiş olmuyor mu?
Alıntı ile Cevapla
  #3008  
Alt 26-09-2021, 17:09
kerrat cetveli kerrat cetveli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 25 Sep 2021
Mesajlar: 8
Standart

Sayın Ahlaksız,

Kur'an da geçen kalp görebildiğim kadar hep manevi manada geçer.
Kalpleri katılaştı kalpleri tatmin oldu kalpleri saygı ile korku duydu ve titredi veya kalplerinde hastalık vardır o yüzden anlamazlar gibi ya da kalpleri perdeli ya da damgalı veya kalpleri eğrildi gibi manalardan hep mecazi ve manevi kalpten bahsediyor.

Misal: Kalbim hızla çarpıyor dediğimizde bu maddi kalptir.
ancak kalbim o kızı sevdi dediğimizde bu manevi mecazi kalptir yoksa kan pompalayan maddi kalp değildir.

Burada sıkıntı sanki kalbi tek manaya indirgeme bahusus maddi kalbe indirgeme meselesi gibi duruyor.

Oysa Kur'an literatüründe kalbin manası adeta ruhun düşüncenin duygularında merkezi olan bir manevi ve geniş yapı olarak karşımıza çıkar.

Kalbinin sesini dinle dendiğinde veya kalbinin götürdüğü yere git dendiğinde asla nabzımızı hakiki kalbimizin atışlarını dinlemek değildir.

evet hakiki maddi kalbin atışları tıbbi manada dinlenebilir ritim bozukluğu veya bazı hastalıklara delil olabilir. Ancak manevi kalp farklıdır.

Kur'an da esasen kalp manasına yakın kelimelerde geçer: fuad ve lübb gibi.

misal ulul elbab elbab lubbun çoğulu akıl sahipleri diye tercümesi umumidir.
fuad çoğulu efidedir cehennemde kalplerinin üzerine ateş sıçrar manasında sanki maddi kalp gibi anlatılmış.

Yürekleri ağza geldi anlamında gelecek ayetlerde var ki çok korkma anlamında mana verilmiş.

yine bazı hadislerde :" (Ey kalpleri halden hale değiştiren Allah'ım; benim kalbimi dinin üzere sabit kıl.)"

yani bu maddi anlamda alınırsa kalbimi durdur demek olur ki bu ölüm demektir.
Bu mecazi manada yani doğru yolda sabit kıl yönümü fikrimi şaşırma manasındadır.

Akıl ile beyin nasıl farklı ise maddi kalp ile manevi kalp arasında da bu kadar fark vardır.

Akıl kelimesi de isim olarak geçmez. Fiil olarak teakul akletme şeklinde geçer.

Dimağ da isim olarak geçmez. Fiil olarak geçer.
Tefsirlerde aklın fiil olarak geçmesi: sabit aklın önemli olmadığı asıl olanın onun fiiliyata geçmesi çalıştırılması manasındadır demekteler.

Burada önemli bir nokta da şudur: Arapça da çoğu kelimeler üçlü fiillerden türer:
misal: f-t-h fetehe açmak demektir. Ondan türeyen Fatih isimdir açan demektir. Miftah anahtar demektir yani açıcı.

Bu yüzden bu köklerden türeyen şeyler kök fiilden ayrılmaz daima o kök manaya döner:
Türkçe sondan eklemeli bir dil .Arapça baştan ortadan sondan ek alır.

Türkçe de dahi fiilden türeyen: koş-mak fiilinden türeyen koşucu koşma fiilini yapan kişidir yani koşma fiilini yaparsa koşucudur bu yüzden koşucu koşma fiilinden ayrılmaz.
Tezimiz Kur'anın beyinden haberi var mı? ise evet haberi var. Zira haberi olmazsa dimağ kelimesinin kökünü içeren kelime kullanamaz.

Yani nasıl ki gözlük kelimesi göz olmadan ortaya çıkmaz .Göz kelimesi kullanılmasa sadece gözlük kullanılsa biz bu delilden gözlük kelimesinin kökü göze ulaşıp gözünde bilindiğine hükmederiz.

kaldı ki Arapça da kök kelime çok önemli. Onu bilmeden türetme mümkün değildir:
misal: Ders kelimesi üçlü fiildir: d-r-s
medrese müderris tedrisat kelimeleri hep dersten türemiş merkezi odur.
Ders olmadan medrese de müderriste tedrisatta olmaz.


Daha henüz maddi kalp ve beyin ile ilgili her şey bana göre çözülmüş değil.
Misal kalpte de beyne benzer bazı nöronların olduğu bölge tespit edilmiş.
Veya insan kararlarının hem duygu hem rasyonel düşünce birlikteliği ile alındığı ve duygusal zeka kavramından bahsedilmekte.

İnsan psikolojisi çok farklı işlemektedir.
Misal insanlar içeceklerin renklerinden tatları farklı algılamaktadır.
Veya dairesel ve açık renk tabaktaki aynı tatlı kare ve koyu renk tabaktakinden daha tatlı gelebilmektedir.

Özellikle gıda reklamlarında renk paket şekli ambalaj durumu ciddi manada psikolojik anlamda bilimsel araştırmalara konu olmuş ve bunun ciddi mevzuatı oluşmuştur.
şu linkte yiyecek psikolojisini anlatan yazı bulunmakta: renk şekil ambalaj paketlenmenin insanda

nasıl farklı algıya sebep olduğu açıklanmış:

https://cognitiontoday.com/food-psyc...ifferent-cups/

yine aşağıdaki linkte bir test var:
bu testi kendinize uygulayın bakalım siz nasıl karar vereceksiniz:

https://cognitiontoday.com/the-kiki-...w-explanation/

aslında bilgi ve düşünceden bağımsız olarak tüm insanların kararlarını etkileyen bir mekanizma mı var? diye düşünmüyor değilim.
Daha gıda seçimlerinde ki karar süreçlerimiz tam anlaşılamamışken inanç gibi kompleks karışık bir olayı basit şekilde tanımlamak pek mümkün gözükmemektedir.
Alıntı ile Cevapla
  #3009  
Alt 26-09-2021, 22:49
Ahlaksız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ahlaksız Ahlaksız isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Jul 2012
Mesajlar: 8.493
Standart

Kuran'ın gidişatında/üslubunda beyine yer yok sn. kerrat cetveli. Enbiya 18'deki ifade beyinden türemiş bir kelime gibi gözüküyor ama Kuran'ın da ilk arapça metin/kitap olduğu da unutulmamalı.!

Yani önce Kuran ortaya kondu, sonra arapça diye bir dile dair gramer filan ortaya kondu.

Mecaz konusundan bahsedilerek Kuran'ı izah etmeye çalışmak, kabul edilebilir bir şey değildir. Çünkü hangi cümlelerin mecaz olup olmadığına kimin karar vereceği belli değildir. ''Ben o ifadeyi mecaz görüyorum'' dediğinizde, tamamen subjektif bir çıkarım yapmış olursunuz.
Mesela Kuran onlarca kez ÖLDÜRÜN derken, biz bu ifadeyi/emri mecaz olarak görebilir miyiz?
Göremeyiz. Çok açık çünkü. Kuran'ı komple hesap edip düşündüğümüzde, bu ifadenin mecaz olmadığını kabul etmemiz lazım. Ayrıca İslam tarihi de bu ifadenin mecaz olarak anlaşılmadığını kanıtlamış durumdadır.!

Kuran'ın düşünmeyi kalple ilişkilendirmesinin nedeni, gnostisizmdir. Bu teknik bir konu. Bu konuyu bilmek lazım. Yoksa Kuran'ın neden kalbi düşünmekle ilişkilendirdiğini anlayamazsınız. Mecaz dediğiniz şey, aslında bu konudur. Aslında mecaz filan değil, gerçekten kalpten bahsediliyor, kalbe önem veriliyor. Çünkü inanma meselesi kalple ilgili bir meseledir.
Çok basit bir şekilde düşünseniz bile, bunu kavrayabilirsiniz. Beyin inanmaz, beyin hesap eder. Hesap edenin bir şeye inanması beklenemez. İnanç hesapla ilgili bir şey değildir.

Mesela Muhammed suresi 24. ayette kalple tedebbür edilmesinden bahsediyor. Nedir tedebbür? Düşünmektir işte. Tedebbür hesap etmek demek değildir. ''Kalbinizle hesap yapın'' diye bir şey denilmiyor burada, ''kalbinize odaklanın'' deniyor. Bunlar hep gnostisizm işte.

Gnostisizmde METANOİA diye bir şey var. ''Kalbin değişimi'' deniyor buna. ''Arınma'' gibi algılayın bunu. Yani mesele KALP. Kuran'ın üstüne bastığı şey de kalp işte.
Alıntı ile Cevapla
  #3010  
Alt 27-09-2021, 02:18
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Bu konu, burada ve başka platformlarda bir çok kez tartışılmış.

İnançtan uzak kesimler harika bir ayrıntı yakalamışlar." nasıl olurda tanrı diye yüceltilen bir şeyin beyinden haberi olmaz demişler.

İnançtan uzak kesimlerin bu ayrıntıyı yakalamaları kendileri için bir başarıdır.

İnançlı kesimler ise , durumun farkındalar ancak , inançları çok ağır bastıgından , herzamanki gibi kelimelere takla attırarak durumu kurtarmaya çalışmalarıdır.
Inançlıların Esas dertleri " tanrım beyni nasıl bilemez , tanrımız bize kesinlikle mecaz yoliu ile mesaj veriyor" diyerek gecersiz bir savunma yapmalarıdır .

Kuranda kalb ve düşünme , anlama , bilme üzerine bir kaç ayet var .
Bunlardan biriside araf 179

Orada FİİLERDEN 3 örnek veriyor.
GörMEK
DuyMAK
anlaMAK

Görmeyi GÖZE yüklemiş ki dogru
duymayı KULAĞA yüklemiş ki dogru
anlamayıda KALBE yüklemiş ki YANLIŞ

İnançlılar neden görMEK ve duyMAK konularına FİİL , anlaMAK konusuna ise mecaz olarak bakıyorlar.

Hepimizde bal gibi biliyoruzki
anlaMAK , kavraMAK BEYİNİN bir fonksiyonudur. kalbin değil

Kalbe bu fonksyonu yükleyen ARAP için kalp, düşünme FİİLNİN gercekleştigi organmış.

E tabiki olabilir , o dönemdeki araplar degil bir çok halk için kalp düşünme organı olabilir.
Ne bilsin arap beyin dedigimiz organı.

Bu gün ise durum açık ve net biliniyor.
Kurandaki ifade , inançlıları kesinlikle rahatsız ediyor. Hatta ahhh tanrım ne vardı şu anlmak bilmek işine kalp degilde ,beyin deseydinde , bizi şu dinsiz imansızların diline düşürmeseydin diyorlardır.

Birde gerçekten kalbin düşünme organı olduguna inanan kesimler varki , onlara ne anlatırsan anlat
Beyinleri vardır ANLAMAZLAR.

sayın inanan insanlar.
Araf 179 daki üç fiili lütfen göz ardı edip birbirinden ayırt etmeyin.

Bu çağda bu kadar çarpıtma olmaz yani.
Kelime oyunları ile hiç olmaz.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kur-an'da sevgiye yer yoktur! YasasinBilim İslam 136 05-04-2015 00:56
ayetlerde neden kalpten bahsedilir? hak geldi İslam 47 27-07-2010 21:18

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:53 .