28-06-2010, 21:42
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
|
|
Haç Sembolü – Putperest Kökeni
İncillerde İsa’nın dövüldüğünü, kırbaçlandığını , haç üzerinde çivilendiğini okuyoruz. Ancak İsa’yı yada Hristiyanlığı her nedense çivi, kırbaç gibi materyaller değil de Haç sembolü temsil eder oldu. Neden haç diye sormadan edemiyoruz.
Haç , Hristiyanlığa göre İsa’nın üzerinde öldüğü infaz aletidir.İsa da insan üstü bir karakter olarak görüldüğünden üzerine çivilendiği söylenen direk de kiliselerde ,ibadetlerde kutsanarak kullanılmaya başlandı.
Kiliseler Haçla dolduruldu,kolye,takı,giyimde bu sembol işenmeye başlandı.
Onlara göre bu sembol hristiyanlığın ait özgün birişarettir.,Ancak arkeolojik kazılarda görüldüğü gibi bu idda gerçek dışıdır. Yani haç sembolü hristiyanlık öncesi inanışlarda da egemendi. Örneğin Pagan inanışlarında yaygın olarak görüldüğü gibi eski Mısır’da mabet duvarlarında, hiyografik yazılarda göze çarpmaktadır. Haç’ın tarihsel kökenini hep birlikte inceleyelim ve Hristiyanlığın bir pagan sembolünü nasıl dejenere edip kendisine mal ettiğini görelim .
Birbiriyle kesişen iki kereste parçasını haç olarak nitelendirebiliriz. Bu işaret /sembol tamamen hristiyanlık öncesi pagan dinlerine aittir. Bir pagan sembolüdür.
Haç Sembolünün Mısır Kökeni
Eski mısırlılarda Haç önemli bir simgedir. Yaşamı ve cinselliği sembolize edere. Tanrı İsis’in elinde görülmektedir. Bu Mistik Tau’nun işareti olan “T” nin üzerine darire oturulmasıyla oluşur. Pek çok Tanrı ve Tanrıça’nın işareti olarak resmedilmektedir. Cinsellikle bağlantısı ise şöyledir ki alt kısmı penisi ,üst kısmı ise kadın üreme organını işaret etmektedir. Böylece bolluk ve bereket çağrışımı yapılmaktaydı.
Bir başka görünüm;
Mısır Ankh’ının yanı sıra bu gün kiliselerde kullanılan Haç da Mısır hiyografik yazılarda görülebilmektedir. Aşağıdaki şu yazıt dikkate değerdir. Burada Hristiyanların ,kendi inanışlarına özgü olduğunu sandığı Haç sembolü vardır.
Mısır gibi ülkelerde bu işaret Tanrı Tammuz’un simgesidir. İsminin baş harfi olan “T” ,yani mistik Tau’dur. Hristiyanlığın kuruluş dönemlerinde Paganların Kiliseye akın etmesiyle bu işaret de hristiyanlaştırılmıştır Özellikle Üçüncü yızyılın ortalarında bu sembol artık hristiyan işareti olarak algılanmaya başlamıştı.
saygılarımla
|
29-06-2010, 11:53
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 27 Jun 2010
Mesajlar: 30
|
|
Bütün bu yazılanlar aslında hristiyanlığı küçültmüyor bence, tam tersine hristiyanlığın Pagan mistisizmi ve derinliğinin bir yansıması veya bir uzantısı olduğunu gösteriyor.
Zaten günümüzdeki İncil'de bile bu konuda pek çok ayet vardır, "normal ekmekten yiyen yine acıkır ama benim bedenimden yiyen artık acıkmaz, su sizi susatır ama benim kanım gerçek içecektir, bedenimden yiyen kanımdan içen bendedir ben de ondayım biz artık biriz" gibi Yuhanna incilindeki pagan gizem dinlerinden alıntı pek çok ayet ve Gnostik Pavlus'un sağlam kalan bazı yazıları kanıtlıyor ki hristiyanlık günümüzdeki algısıyla basit bir hristiyanlık değildir, bildiğiniz gibi hristiyanlık, gnostiklerin ve paganların da açıkça defalarca belirttiği gibi, sembolik pagan gizem dinlerinin bir uyarlamasıdır. Hristiyanlığın günümüzdeki algısıyla basitçe "İsa geldi öldü günahlarımızı sildi, bunu kabul eden cennete etmeyen cehenneme" olmadığını, çeşitli pagan gizemleri ve sırlarının devamı olduğunu kanıtlıyor bu benzerlikler, ve hristiyanlığı yüzeysellikten kurtarıp binlerce yıl boyunca hem Hint’te hem Mısır’da hem de daha sonra batıda gizem dinlerince anlatılmaya çalışılan ortak çeşitli sırları anlatmaya çalışıyor, hristiyanlığı bir nevi evrenselleştiriyor.
Olay, “Hristiyanlık pagan dinlerinden alıntı eh hepsi de basit birer mit, atalım çöpe” olayı değildir. Bence hristiyanlıkta, hem tasavvuf/Sufizm’de hem Hinduizm’de hem de diğer gizem dinlerinde bulunan hayatın ince manasını bulmak mümkündür, hristiyanlık bir insanın hem manasal açlığını hem de felsefi açlılığını giderebilecek ona yaşam suyu verecek iyi bir kaynaktır, yeter ki üzerinde uğraşılsın okunsun araştırılsın, “mit” deyip geçilmesin hristiyanlığın kendilerinden bol bol aldığı o gizem dinlerinin de anlamları araştırılsın, gnostisizm ve gnostikler araştırılsın, gnostik metinler araştırılsın, bütün bunlara sadece “basit bir mit” deyip felsefesi, derinliği hakkında düşünmezsek araştırmazsak, hristiyanlığın veya bütün bu gizem dinlerinin bize anlatmaya çalıştığı bazı şeylerden bazı değerlerden mahrum kalırız diye düşünüyorum.
Basitçe bir materyalizm sizi tatmin edecekse sorun yok tabi, ama ben şahsen ister materyalist olayım ister ateist “tamam olay budur bitti, şimdi dini, felsefi olayı aştım kapattım artık bitti, hayatın anlamını çözdüm her şey maddeymiş artık soyut konularda felsefi konularda araştırmaya, heves etmeye, kendimi geliştirmeye gerek yok noktayı koydum şimdi siyasete, siyasal düşüncelere karışmamın zamanı geldi, dünyasal ideolojiler peşinde koşturma zamanı geldi” diyemem, hayatta “son durağımız” olmamalı, son durak olduğunu düşündüğümüz bir inanç bizi stop ettirmemeli, materyalizm düş gücümüze içimizdeki araştıran istekli yanımıza zincir vurmamalı, felsefe ve yaşamın manası gibi konulardan hoşlanan materyalist veya ateist bir insan bile araştırma, kendini geliştirme hevesini hiç kaybetmez zaten.
Konu Themo tarafından (29-06-2010 Saat 12:06 ) değiştirilmiştir.
|
29-06-2010, 13:02
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
|
|
Sayın Themo ,
Görüş bildiriğiniz ve konuya ilginizden ötürü teşekkür ederim. Bu çalışmalarımızda da zaten "Hristiyanlık basite "indirgenmiyor; Aksine Hristiyanlığın oluşum aşamasında geçirdiği evreleri, dogmaları ve bunlarıun kaynaklarını araştırmaya yöneliyoruyz. En azından bunu yapmaya çalışıyoruz diyeyim. Yukarıda yazılanlar , Hristiyanlığa özgü sanılan bazı dogma / öğretiş / geleneklerin aslında Hristıyanlaştırılmış pagan yada putperest öğeler olduğunu gösteriyor.
Ancak bir ateist kafalardaki "tanrı" sorununu çözdüğü için araştırmasını bırakacak, sorgulamaktan vazgececek değildir. Hepimiz araştırmaya ,sorgulamaya sormaya değer veriyoruz. Dolayısıyla bizim için bir son durak yoktur. Fakat Hristıyanlık olsun , islamiyet olsun..benzeri din ve inanışların batıni yorumlarına girmemeye özen gesterenlerdenim.Bu dinleri ve kaynaklarını biliyorum burdan çıkarabileceğim ulvi bir mesaj yada yorum yoktur. Kendi kişisel fantezilerime göre bir felsefi düşünce sistemi geliştiremem. Bu benim algısal/fikirsel/deolojik yapıma uymaz. Ancak bu benim felsefeleri yada tasavvufi yorumlara tümüyle ilgisiz olduğum anlamına da gelmez.Aksine neredeyse hergun felsefi kitap/yazı/makale de okuyorum. Dediğim gibi hristiyanlıktan "gizemli yorumlar" çıkarmak mecburiyetinde değiliz.
Böyle bir zorlamaya da gidilmez zaten.
saygılarımla
|
29-06-2010, 13:41
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 27 Jun 2010
Mesajlar: 30
|
|
Evet haklısınız, ben de çeşitli metinlerden "zorlama" gizemli yorumlar çıkaranlardan değilim, bunu yapmak gerektiğini de söylemiyorum, örneğin Kur'an'ı Kerim'i istediğiniz kadar okuyun ondan gizemli anlamlar çıkarmak aşırı zorlama, gereksiz ve samimiyetsiz bir boşuna uğraş olur Sufizmin felsefi/mistik kökeninin de Kur'an olmadığını zaten çoğu islam alimi bizzat dile getiriyor.
Halbuki hristiyanlığın durumu farklıdır, hristiyanlığı yani bu dev miti oluşturan kişilerin İsa'nın yaşadığına bile inanmama ihtimali yüksektir ki zaten kendileri oluşturmuşlardır isa’yı. Nasıl ki zamanında Yunan’da Dionysos, Mısır’da Osiris bazı derin gerçekleri halka anlatabilmek için oluşturulan kahramanlarsa ama zaman içinde yozlaşıp felsefi değerini kaybetmiş gibi gözükmüşse, İsa miti gibi bu dev miti oluşturanlar da bilinçlice bazı mistik gerçekleri anlatabilmek için bu miti oluşturmuşlardır ve bunun birkaç sayfaya sığmayacak sayısız kanıtı vardır ama aynı Dionysos, Osiris mitleri gibi hristiyanlık da hemen yozlaşmış günümüz literalist kilisesi oluşmuştur. Örneğin Gnostik metinlerin birçoğunda, Genesis mitiyle İsa miti, öyle bir bağlanır ki gerçekten de "bunlar bilinçlice oluşturulmuş, halka çeşitli gerçekleri anlatabilmek için oluşturulmış mitlerdir" dersiniz, Kanonik İncillerden bile daha eskiye tarihlenen (seküler bilim adamlarınca tabi) gnostik metinlerde de, bildiğimiz İncil'deki "çarmıh, günah kefaret, cennet cehennem" gibi konulardan değil, saf mistisizmden ve felsefeden, sembolizmden söz edilmektedir. Üstelik ilk yüzyıllarda sistemli bir şekilde yok edilen gnostik metinlerin birçoğuna sahip de değiliz bu yok edilen metinlerin en eski hristiyan metinleri olmadığını kim iddia edebilir? Bütün bunlar ve elimizdekiler dahi gerçek hristiyanlığın kökeninin günümüz literalist hristiyanlığı olmadığını kanıtlamaya yeter niteliktedir.
Yani hristiyanlık konusunda ortada “normal olan bir dinden gizemli manalar çıkarmak” değil de, “baştan beri pagan bir gizem dini olan hristiyanlıktan yobazlık ve basitlik, günümüz hristiyanlığını çıkarmak” meydana gelmiştir malesef.
Biraz daha incelediğinizde, Alevliliğin ve Sufizmin "hakikat kapısı" dediği, Hallacı Mansur'un da ima ettiği, Hinduizm'de zaten baştan sona anlatılan, Yunan ve Mısır pagan dinlerinin metinlerinde ima edilen çeşitli "sır"ları, yaşam ve ilüzyon olgusunu, özde ikilik ötesilik, her şeyin Tanrı adı verilen bilincin ya da bilinçsizliğin zihninde oluşan bir rüya gibi olması ve daha pek çok konunun bu dinlerde ve mistik/gnostik hristiyanlıkta da bulunduğunu görmekteyiz. Gnostik metinlerle Hindu metinleri ya da Sufizm görüşü, Hallacı Mansur görüşü çok benzerdir, hem doğuda hem batıda her yerde çeşitli zamanlarda, aynı sırların dile getirilmesi gerçekten ilginç ve araştırmaya değerdir. Üstelik bunu yaparken ateist olmanın da sakıncası yoktur çünkü bu öyle bir felsefedir ki ateizmi bile içine almıştır, bazı antik mistik metinlerde “Tanrı her şeydir” demekle “Tanrı hiçbir şeydir” demenin özde farkı olmadığı ve bunun zaten önemi de olmadığı dile getirilmektedir. Yani “sır”larda daha derine gittikçe Tanrı kelimesi ve zihnimizde uyandırdığı her şeyden bile arınmamız g erektiği söylenir, dikkat algıya veya sezgiye dayalı hissedebilmeye dayalı daha derin şeylere çekilir, işte derler ki yaşamın asıl manası bunun peşinde koşmak, araştırmayı bırakmamaktır.
Her neyse fazla uzatmak istemiyorum, yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum
Saygılarımla,
Konu Natan tarafından (29-06-2010 Saat 13:47 ) değiştirilmiştir.
Sebep: Yazı büyüklüğü
|
29-06-2010, 14:02
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
|
|
Açıklamanız için teşekkür ederim . Konudan uzaklaşmamak için alevilik ,sufizm yada gnostik görüşlere girmeyeceğim.Ancak görüşlerinize de bir ölçüde katılmaktayım.
Katkılarınız için tekrar teşekkür ederim.
|
29-06-2010, 16:03
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
|
|
Papa ve Firavun Benzerliği
Fivarunlar eski Mısırda hükümdarlık süren kişilere verilen addır. Eski Mısırlılar Firavuna özel bağlılık gösterip kendisini Tanrı Horus'un vekili/ temsilcisi olarak görmekteydiler. Firavunların toplum tarafından büyük saygı görmesi de buna bağlıdır sanırım. Ayrıca Firavunların ülkeyi yönetme yetkisine sahip olduğunu gösteren iki adet anahtarı da vardır ; Ankh anahtarı olarak da biliniyor. Bu anahtar Nil'in anahtarı olarak da algılanmaktaydı ve Nil'in anahtarına sadece Firavunlar sahip olurdu.
Hristiyanlıkta Papa karakteri Tanrı İsa'nın vekili olması yönüyle çok önemlidir. İsa gökyüzüne yükselmeden önce Havarisi Petrusu ,öğrencilerini gözetmesi için görevlendirir. Ona "göklerin anahtarını" emanet edip Petrus'u kutsar. Petrus artık sıradan bir öğrenci statüsünden çıkmış ,İsa vekili yada temsilcisi oluvermiştir. Dolayısıyla tüm öğrenciler tarafından özel bağlılık talep edilir.
(Papa taht üzerinde gezdirilirken)
(Firavun taht üzerinde taşınıyor)
(Papa ve elindeki asası )
(Bura da firavunu görüyoruz)
Bu gün Katolik Hristiyanların ruhani önderi sayılan papalar bu geleneği devam ettirdiğini idda etrmektedirler. Tüm hristiyanlar ,Mısırlıların Firavuna gösterdiği bağlılığa benzerini Papa'ya göstermektedirler.
Nasıl ki Firavun Tanrı Horus'un vekilidir ; Papa da İsa'nın vekili.
Firavuna gösterilen saygı ve hürmete benzer durum , geçmişte ve bugun Papaya gösterilmektedir.
Firavun Nil'in anahtarına sahipken , Papa da Göklerin anahtarına sahiptir.
Firavun genelde elinde bir asa'yla resmedilmiştir. Papa da elinde özel bir asasıyla boy gösterir.
Sizce de dikkate değer bir nokta değil mi ?
saygılarımla
Konu Natan tarafından (29-06-2010 Saat 16:09 ) değiştirilmiştir.
|
29-06-2010, 16:23
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 27 Mar 2010
Mesajlar: 1.055
|
|
|
29-06-2010, 16:59
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
|
|
Papa Şapkası ve Pagan Rahipleri
Konu Natan tarafından (01-07-2010 Saat 16:00 ) değiştirilmiştir.
Sebep: başlık düzenleme
|
29-06-2010, 17:08
|
Üyeliğini Sonlandırmış
|
|
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
|
|
Peki Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz ?
saygılarımla
Not: Ben bu başlığı hazırlarken sayın İnsan olmak konuyla benzer bir noktayı / şurada /dile getirmiş.Bu arada bu mesajım da 1.000'inci yazıymış
Konu Natan tarafından (29-06-2010 Saat 17:17 ) değiştirilmiştir.
|
29-06-2010, 18:46
|
|
Kıdemli Üye
|
|
Üyelik tarihi: 27 Mar 2010
Mesajlar: 1.055
|
|
hepte böyle oluyor evet ben kısaca değinmiştim sen daha ayrıntılı bir şekilde teşekkürler.
bu arada 1.000 mesajın hayırlı uğurlu olsun =)
saygılarımla
insan_olmak
|
Etiket
|
attis, aztek, bakire, dionisos, kutsal ruh, meryemana, pagan, paganizm, teslis, üçlü birlik, üçlük, İsa |
Başlık Düzenleme Araçları |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:42 .
|