Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 22-07-2006, 15:01
aldostu aldostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Jan 2006
Mesajlar: 707
Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

Sargon sağol güzel katkın için.

Hoştu.

Ama korkarım,zeki bir insan olmana rağmen,
(üzülerek ) olayı tam kavrayamamışsın diyeceğim... veya,
demiyeceğim.
belki tam kavradın da,
aymazdan geliyorsun,yürüdüğünü zannettiğin yola ters düşmemek için.

Doğrusunu ben bilemem.

Ama gördüğüm doğrular şunlar :
1-Arif olana din gerekmez (Alevi deyişi)

2- Esprili olarak koyduğun Alevi Hu'su da çok güzel ama sık yazarak boğmuşsun.

Açalım - içimiz açılsın.
Ne de olsa Alevileri severim bilirsin.
Hiç olmazsa yarattıkları hayallerde pek pislik yok.

****************************************

Allah, Allah, hizmetin kabul ola,
yardımcın Hak Muhammed-Ali ola,
Hak Muhammed-Ali seni doğruluktan ayırmaya.

Adaletin Ali'nin adaleti ola,
haksızı görüp gözetmeyesin,
doğrudan yana olasın.

Hak erenler şaşırıp düşürmesin;
Üçler'ib, Beşler'in, Oniki İmamlar'ın,
Kırklar'ın katarından, didarından ayırmasın.

Üzerine aldığın hizmetten şefaat bulasın.
Dil bizden nefes Hacı Hünkar Bektaş-ı Veli'den ola.
Gerçeğe hu!..
Gerçeğe hu!..


Sargon Allah kabul eyleye.....

Aldostu.
Sevgilerimle
---------------------------------------------------------
Nefret etme, İntikam alma, Kızma, Korkma
İnsan inançla, barışla, gerçekle, ve sabırla kazanır.
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 22-07-2006, 15:40
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

Hocam,

yazından biraz cımbızlama yapıp, seni iğneleyeyim, kızdırıyım dedim. Şakaydı, affola.

sargon

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 22-07-2006, 19:35
aldostu aldostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Jan 2006
Mesajlar: 707
Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

Sargonu

severim,takdir ederim.

Gerçeği bulabilme gayreti içinde olduğum için,
nefret etmemeye,intikam almamaya,kızmamaya,korkmamaya gayret ederim.

Bilirim ki inançla,barışla,sabırla gerçeğe ulaşmayı başarabilirim.


Sevgilerimle
--------------------------------------------------------------
Nefret etme, İntikam alma, Kızma, Korkma
İnsan *inançla, barışla, gerçekle, ve sabırla kazanır.
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 22-07-2006, 23:27
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

Sevgili Aldostu,

Şeyh uçmaz müritleri uçurur da şimdi kimsenin şeyhlik iddiası yok artık moda "Mehdilik" oldu o da uçurmuyor ama "kurtarıcı". Peki kimi ? Tanrı'nın günahkar kullarını...
Evet kurtulmamız şart ama kurtarıcılardan... Yoksa daha ne şeyhler, ne mehdiler, ne nebiler gelir geçer de sayısını bile aklımızda tutamayız. Zaten gelip geçmişte bugüne kadar ve gelip geçiyor da bugün..


Efendim, bir Budist mezheplerinden birinin müridi bir Zen toplantısına katılmış ve orada toplanan Zen mensuplarına bi hava atmak istemiş kendince :

- -Bizim ustamız da öyle mucizeler var ki ; kendisi nehrin bir kıyısında elinde resim fırçası ile otururken nehrin öbür kıyısında da bir öğrencisi elinde kağıt tutuyor ve ustamız hiç kağıda fırçayı dokundurmadan o kağıda resim yapabiliyor...

Bunun üzerine toplantıda bulunan Zen ustalarından birisi kalkmış ve o na demiş ki :

--Senin tilki yapmıştır öyle bir kurnazlık inanırım... Ama Zen uğraşmaz böyle şeylerle. Bizim mucizemiz başkadır.
Biz acıkınca yeriz, susayınca içeriz

İşte bu hikaye geldi aklıma senin açtığın konuyla ilgili.

--"Ne kadar mucizevi, ne kadar mistik
Odun kesiyorum, su taşıyorum" demiş bir Zen öğrencisi

İnsanlar kendilerine sunulan şeylerin aslında birer mucize olduğunu anlamıyorlar. Hep daha fazlasını daha fazlasını istiyorlar....İşte bu mucize arayışının temeli de bu..Halbuki önce "istememeyi" öğrenmeleri lazım.

Gerçekten mucizeleri yaşıyoruz her an.

Ateistler diyor ki : "Öldükten sonra yok olacağız"

Müslümanlar diyor ki : "Allah yoktan var ediyor"

Tasavvuf diyor ki : "Yokluk hırkasını giy"

Zen diyor ki: " Tek gerçek boşluk/yokluk" dur.

Peki nedir yokluk / boşluk / hiçlik ? Hiç düşündün mü Aldostu ? Veya düşünebilir misin ? Veya "düşünmeyince" anlaşılacak bir şey midir ?

Bu konuda senin fikirlerini almak istiyorum Aldostu..

Sevgiyle kal.
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 23-07-2006, 00:00
aldostu aldostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Jan 2006
Mesajlar: 707
Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

Olmamak nedir?

Nasıl düşünebiliriz - olmama-kavramını..

Ben olmasaydım,İzmir olmasaydı,Türkiye olmasaydı..
Dünya olmasaydı..
Güneş sistemi olmasaydı..
kainat olmasaydı..

...??

Cevap bulamıyoruz bu sorulara kolayca.
Çünki ,insan mantığı çerçevesinde düşünmek gibi
bir pranga var ayağımızda.

Eskilerde bir yerde sormuştum bu soruyu..
Hiç cevap gelmemişti..
Sadece zannederim Mamuli "Hiç bir şey olmazdı.."
diye kestrip atmıştı..

Bu kadar kolay mı olmamak..?

Senin kafanı severim Sodomo..
Epey şeyi geride bırakmışsın..

Sen söyle bakalım ustam..
Olmasaydık ne olurdu?
Olmamak ne demektir?
Biz olmasaydık tanrı da mı olmayacaktı..(?)


Sevgilerimle güzel Dostum.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 23-07-2006, 01:03
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

Sevgili Aldostu, bu yazımı hiçlik / yokluk / boşluk adı ile ayrı bir başlığa taşıdım senin konuyu çizgisinden dışarı çıkartmamak için bilgin olsun.Esen kal..
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 23-07-2006, 14:37
aldostu aldostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Jan 2006
Mesajlar: 707
Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

Sodomo ;

duru ve berrak ,boş ,problemsiz bir zihin lazım ,
bu soruları derinliğine düşünüp ciddi cevaplıyabilmek için.

Bakma bizim arada ahkam kesip,bir şeyler biliyormuş anlıyormuşuz havalarımıza.

İş adamlığının yükü bırakmıyor ki kafamızı ,
dalıp derinlere bu güzellikleri yaşayalım.


1974 de yedeksubay iken,Nevşehir civarlarında Hacı Bektaş-ı Veli'nin
yerin 2 kat altındaki çile odasını görüp de dua etmiştim :

"Allahım, günü geldiğinde bana da bunu nasib et !" diye.

Bu gidişle hiç giremiyeceğim çile odama,
ama farketmesek de çileler içerisinde geçiyor ömrümüz..

Bu yokluk,hiçlik kavramları,
yokluğun bir şey var edebilmesi konuları, zor konular.

Öncede de söylemiştim,
insanca düşünme kavramı, bütün işi bozuyor.

Yaratıcıyı tasavvur edemiyoruz.
Bütün sorun onu tasavvur edemeyişimizde.

Var/yok kavramları bizde var.
Olmak/olmamak/yok olmak insani kavramlar.

İlahi kudret bu kavramlardan beri.
Zaman-mekan bizim için geçerli.

Tanrı da zaman yok mu?
Bu bizim cevaplıyacağımız şey değil.
Olmayan zaman kavramı nedir?
Zaman yoksa yaratma nasıl ve ne zamanda olmuş?
Zamansızlık kavramı içerisinde Allah ne zaman varolmuş?

Al sana Kürşat'ın içine girip de 4 metre kare yerde dolandığı
ve zaman zaman kendi sorularının karmaşasında
kendini terslediği sorular.

Bu çok zor bir sarmal.
Kenarında oynarken sağlam durmak lazım.
Fazla heyecanla ve dikkatsizce oynaşırsen etrafında,
çeker götürür adamı.

Ondan sonra,
"Akıllılar içeride,deliler dışarıda" diyen adamlarla yanyana oluruz..

Ateistlerle dindarlar aynı noktada buluşmuşlar.
Karşı cephedeler güya..
Aynı yerdeler.

Rahatlık tepesinde.
Bir diğer adı da "Sorgulamama Tepesi"
Yayılmışlar tepenin iki ayrı eteğine;
biri rakısını yudumlayıp keyif çatıyor,
diğeri de zikrine dalmış,hu çekip rahatlıyor.

Keyif ke-ka..
Biri "Yok yaw Allah mallah.Bak tezgahına,insanca yaşa yeter." diye kestirip atıyor.
Öbürü de,kendi dini ne ise,onun çerçevesinde dini gerekleri
yerine getirip"Rabbimiz böyle buyurdu "deyip,sorgulamayı bitiriyor.

Ooohh....Keyifler fevkaladenin fevkinde... 8O
Birinin elinde içki kadehi...
Öbürünün elinde zikir tesbihi..

Niye birbirlerine kızarlar ki..
Aynı kabın iki farklı yerine tükürüyorlar..

Vay başına ,
senin benim gibi gerçeği sorgulamaya çalışanlara..

Zor dostum zor.
(Sevilmeden sevmek...... değil )
bu konudaki gerçeği bulmak zor.
Başka bir deyiş ile,
adeta imkansız.

Allah'ın sopası yok ki .. deriz ya.
Aahh..sopası olsa da,
vursa kafamıza,
bak oğlum gerçek bu dese..
Dese de kurtulsak bu sorulardan..

Merak ettiğim bir başka husus:
Ötede ne kadarını göreceğiz gerçeğin?
Ruhsal tekamülde belli aşamalara gelebilenler,
Nur-u Hakikati görebileceklermi?

Yoksa orada da sersem sersem dolanıp,
sorular içinde bocalayıp,
hala zanlarımızın peşinde mi olacağız.

Ben bilmem.
Zannederim.
zanlarımın doğruluğunu da ,
sadece yaratan bilir.

Sadak Allah ül Azim.

Aldostu.
-------------------------
Bilmediğimi biliyorum.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 24-07-2006, 05:53
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

duru ve berrak ,boş ,problemsiz bir zihin lazım ,
bu soruları derinliğine düşünüp ciddi cevaplıyabilmek için.


Aldostu, bu çok doğru. Peki bunu bugün "bilim" ve "din"lerin insan beynin üzerinde taht kurduğu bir çağda nasıl anlatacağız ?
Birisi yığma "bilgi" ile dolduruyor diğeri yığma "hurafe" ile... Tabi diğer faktörleri saymıyorum (geçim sıkıntısı, gürültü, çevre kirliliği şu bu).
O yüzden dedik ki : "Tek elin sesini dinleyin" yani "sessizliğin sesi."
Yok eğer bunu yapamıyorsanız o zaman düşünün derinliğine ve tüketin bütün fikirlerinizi "kabul edişleriniz-önyargılarınız" bir temele dayansın en azından..


Yaratıcıyı tasavvur edemiyoruz.
Bütün sorun onu tasavvur edemeyişimizde.

Var/yok kavramları bizde var.
Olmak/olmamak/yok olmak insani kavramlar.


Diyelim ki tasavvur edebildik Aldostu. Peki bu bize ne kazandırır ? Şimdiye kadar tasavvur ettiklerimiz bize ne kazandırdıysa o kadar.
Öyle bir "hakikat" tanımı yapalım ki onu aradığımız müddetçe ona ulaşmadığımızı bilelim.
Ve ulaşmış olduğumuzda da "arama"nın manası kalmasın. Yani bütün aramalar son bulsun..
Aradığımız müddetçe bulamamışız demektir zaten..
Mesela bilim buldu mu bu hakikati veya bulabilir mi ? Hayır çünkü hala arıyor ve aramya da devam edecek..
Hem mikro anlamda hem makro anlamda sınıra geldi üstelik. Bir yandan quantumun "belirsizlik" ilkesi bir yandan BigBang'in ortaya koyduğu "madde'nin sonluluğu" ve "ilksellik" gerçeği.

"Gözlemlenmiş bir fenomen olana kadar hiçbir fenomen, bir fenomen değildir." (John Wheeler) ve "nesnel gerçeklik" artık yerini gözleyenin gerçekliğine bırakıyor hem de en bilimsel anlamda.
Peki "din" bulabilir mi gerçeği ?

Nasıl ?

Önce bir sözcük icat et (Tanrı, Allah, yaradan vb.) ama bu nedir dediğimizde "seni yaratandır o" de. Peki sen nereden biliyorsun dediğimizde de "benim kitabım var ondan gelme" de.

O zaman okuyalım gel şu kitabı dediğinde de karşına çıkan şeyler "yüce" olarak adlandırdığın yaradana hiç yakışmayan şeyler olsun.. Ama önemi yok ki bunun o ne derse o olur ve onu sorgulama hakkına sahip değilsin sadece itaat etmek zorundasındır. Ve bu Tanrı, Allah denilen yaratıcıya artık insana ait her şey izafe edilmeye başlanır ve gittikçe insansallaştırılır yaratıcı ve sonra bu kadar insanlaştırdık olmadı biraz yüceltelim denilir ve O hep bilinmeyen ve herşeyden "münezzeh" ilan edilir adeta şu Bektaşi hikayesindeki "Hoca şuna 'yok' diyeceksin ama dilin varmıyor" esprisine konu olur..

"Anlamak" veya "anlamaya çalışmak" yerine körü körüne itaat etmek hemde en yozlaşmış haliyle çünkü sadece kendileri bu "itaat"i yeterli bulmazlar ayrıca başkalarına da dayatırlar ve "zorba "kesilirler insanların başına..Sen getir önüme en saçma şeyleri bende hiç sorgulamadan sana inanayım hemde söylenenlerin saçmalığını göre göre ve sonra da saygı bekle kendi cehaletine.... Geçenlerde birisi girdi siteye diyordu ki : "Bu adamlar çok zeki, çok okumuş çok bilmem ne, şöyle böyle sizde tuturmuşsunuz Ahzap 37 diye bunlarla baş edemezsiniz bu düzeyle falan.." E peki kardeşim nasıl oluyor da bir "zeki", "okumuş", "kültürlü", "zihnen çok gelişmiş", "entellektüel düzeyi üst sınırlarda" olan adamlar Ahzap 37'yi okuduktan sonra hala bu kitabın Allah'dan geldiğine inanabiliyorlar...Halbuki bu sitede 17-18 yaşında çocuklar var akıllı mı akıllı, zeki mi zeki anlamışlar gerçeği ve bir palavranın arkasından koşmamayı da öğrenmişler daha o genç yaşlarında ve o "ben prof.'um, doç'um" diyenlerden bile daha fazla şey biliyorlar diğerleri tüketmiş ömürlerini de zerre kadar bi mesafe katedememişler..

Ateistlerle dindarlar aynı noktada buluşmuşlar.
Karşı cephedeler güya..
Aynı yerdeler.

Rahatlık tepesinde.
Bir diğer adı da "Sorgulamama Tepesi"
Yayılmışlar tepenin iki ayrı eteğine;
biri rakısını yudumlayıp keyif çatıyor,
diğeri de zikrine dalmış,hu çekip rahatlıyor.

Keyif ke-ka..
Biri "Yok yaw Allah mallah.Bak tezgahına,insanca yaşa yeter." diye kestirip atıyor.
Öbürü de,kendi dini ne ise,onun çerçevesinde dini gerekleri
yerine getirip"Rabbimiz böyle buyurdu "deyip,sorgulamayı bitiriyor



Doğru söze ne denir. Aynı noktadalar. Birisi tutturmuş "bilim" diye zannediyor ki bilim onu mutlu edecek ve ortaya çıkan şey beyni "bilgi deposu" olmuş ama hala tatmin olmamış adeta madde bağımlıları gibi yeni bilgiler araştıran ve daha fazla bilgi ile dolunca gerçeği göreceğini zanneden biçare bilgi çağı insanı. Zannedersem bu çağın en büyülk psikolojik hastalığı "bilgi bağımlılığı" olacak..Bulmaca çözmek keyifli bir "uğraş" dır ama "mutlak hakikate" bulmaca çözer gibi ulaşamazsın ve sonunda da bulduklarınla yetinirsin ve bu da senin "mutlu" yapmaz...
Hadi anladın diyelim mutlak hakikati mesela "maddenin sonsuzluğu" olsun bu gerçek...Bu sadece kafanın içindeki bir bilgi kırıntısı olacaktır ve diğer bilgilerin yanına yerleşecektir. Oysaki gerçek her zaman "bilinen bir şey" değil "deneyimlenen" bir şeydir yani kendini dışladığın her durumda gerçek sadece bir "görüntü" olarak kalacaktır ..

Bol keseden fizik teorileri ve "teori maymunu"na çevirilmiş mutsuz insanlar.....Herşey kağıt üstündeki integral hesapları, geometrik çizimler uzay-zaman kesişmeler vb...ibaret.

İlahi kudret bu kavramlardan beri.
Zaman-mekan bizim için geçerli.
Tanrı da zaman yok mu?
Bu bizim cevaplıyacağımız şey değil.
Olmayan zaman kavramı nedir?
Zaman yoksa yaratma nasıl ve ne zamanda olmuş?
Zamansızlık kavramı içerisinde Allah ne zaman varolmuş?


İşte soralım böyle sorular ne güzel değil mi ? Yani binlerce evrim teorisinin fosil kayıtlarını kafacuazımıza yığmak ne kazandırıyor ki bize ?
Hep bilgi hep bilgi yeter ama.... Bizler "düşünen" varlıklarız Aldostu ve düşünmek demek "derinlik ve derinlere dalmak" demektir, düşünmek demek "somuttan soyuta geçebilmek" demektir, düşünmek demek "parçaları bütünleyebilmek" demektir, düşünmek demek "sonsuzlukla konuşmak" demektir ve düşünmek demek "düşünüyorum öyleyse varım " demektir....

Zaman (bence) bize göre belirlenen bir şey. "Zaman"ın ve "mekan"ın ötesine geçemez isek çok fazla bir mesafe katedemeyiz.
Yani bedensel konumumuz bizi herşeyi kendi bedensel konumlanışımız olan zaman-mekan içinde değerlendirmemize yol açıyor..
Ben "bedensel" olarak zaman-mekan sınırlarına tabii olarak varım, daha doğrusu bu "bedenimin" bana dayattığı bir gerçeklik.

Şu BigBang'in altında ki herşey kendisini kuşatan bir mekana ve zaman'a bağlı olarak var.
Ama asıl önemli olan "ben"in zaman ve mekan içindeki konumlanışı.
Yani diğer bütün gerçeklik algılarımız da olduğu gibi "kendimizi" dışında tutarak anlayabileceğimiz bir şey değil "zaman".
Bunu anlamanın en iyi yolu "an" dır. Çünkü "ben" kendisini "an" da gösterir ve "an" ın içinde sonsuzluğun gizemli bir yönü var.
Ve "zaman" ancak "sonlu" olan kuşatabilir ama "sonsuz" karşısında bir şansı yoktur..O halde "zaman"ın kıskacından kurtulabilmek için
kendimizde "sonsuz" olan bir şeyler bulacağız veya kendi sonsuzluğumuzu farkedeceğiz...

Tanrı da zaman yok mu ? Eğer sonsuz ise yok..Çünkü "zaman" başlangıç ve bitiş noktaları olan sonlular için var olabilir..
Yani bir "ilk" olacak ve bu "ilk" olanın "sonu"da olacak...

Aynı bedenim gibi....Ama "ben" bedenim değilim ki çünkü bedenimi gözleyebiliyorum.."Ben" ise gözleyendir gözlenen değil..Bu yüzden "ben" bedenim olamam, aynı şekilde fikirlerim, duygularım, inançlarım ve bana ait bütün özelliklerimde olamam çünkü bunların hepsini gözleyebiliyorum...Ama bedenim benim sonlu sınırım ve zaman ile mekana tabi olduğu için gözlem yapmamın da sınırlarını belirliyor...Ama bu sadece bir sınır sorunu ve "ben" olma durumum ile ilgili değil...Yani beden ölür sınır kalkar ama "gözlemci" ortadan kalkamaz çünkü "ben" yok olamam veya yok olmayı başaramam çünkü "yok" kendisi olmayan bir şey...

O halde "ben" ilk elden "bende var olan "sonsuzluğu" bulmalıyım...
Çünkü "sonsuzluk" "mutlak hakikat"in ipuçlarını veriyor bana...
Ama bunu fikir yürüterek bulamam.
Çünkü o zaman "ben" hala dışardayımdır ve yalnızca "fikir yürütme gerçekliğimi" deneyimliyorumdur..
Ve fikir yürütmelerim, mantıksal çıkarımlarım da zaman ve mekan'ı aşamaz çünkü "sebep-sonuç" bağlamında düşünmek zorunluğundayım ve "ilk-son", "başlangıç-bitiş" gibi sonlu kavramlar üzerinden gidebilirim ancak ve Bigbang'in altında kalır hepsi...

O yüzden en önemli çıkış noktası "ben"dir burada..Hakikat kendisini "sen" varlığının bütününü ortaya koymadan göstermez sana, aynı "deniz" gibi içine girip yüzmeden anlayamazsın dışarıdan..
Evet "ben", "sonsuzluk" ve "boşluk" bu üçü önemli ilk elden. İkinci elden "bilinç", "madde", "zaman", "mekan" ve "nedensellik (sebep-sonuç ilişkileri)
Bir şey daha var ama onu sona saklıyorum..Malum "fikir" alanındayız ve tüketelim fikirlerimizi de onu en son anlayan olursa söyleriz aramızda kalsın....

Al sana Kürşat'ın içine girip de 4 metre kare yerde dolandığı
ve zaman zaman kendi sorularının karmaşasında
kendini terslediği sorular.

Bu çok zor bir sarmal.
Kenarında oynarken sağlam durmak lazım.
Fazla heyecanla ve dikkatsizce oynaşırsen etrafında,
çeker götürür adamı
.

Dediğin doğru fena boğuldu o arkadaş.. Ama sebebi belli... Sen eline bir Kuran alır ve oradan okuduklarına göre hakikati ararsan olacağı budur zaten..Arkadaş hayatında eline iki tane felsefe kitabı alıp okumadan "herşeyi ben bilebilirim" veya "herşey Kuran'da yazılı zaten" diyerek sorulara cevap arıyor..Yani saplanıp kaldığı ve aksini iddia edemeyeceği yalnızca onu "doğrulamak" zorunda olduğu bir sabit referans kitabı var. "Özgür düşünce" olmaz ise bir yere varılmaz. Bu o kadar böyle ki, yeri gelecek Tanrı'nın olmadığını bile düşüneceksin ve bu düşünce seni rahatsız etmeyecek..İstersen soralım ona, bir kere de Tanrı olmayabilir diye düşünmeyi becerebildin mi, diye. "Aman aman sonra cehenneme kayar ayağım" diye ne zorlamıştır kendisini böyle düşünmemek için (laf aramızda severim keratayı)


Merak ettiğim bir başka husus:
Ötede ne kadarını göreceğiz gerçeğin?
Ruhsal tekamülde belli aşamalara gelebilenler,
Nur-u Hakikati görebileceklermi?



Hayır Aldostu görmeyeceğiz ama yaşayacağız çünkü hakikat daima "yaşanan" bir şey...Denize daldıktan sonra denizin dalgasını, gemisini kim ne yapsın ? Bırakalım da elinde dürbün ile "ada görünüdüüüü" diye bağıranlar bir kara parçası arasınlar ve "görmek" onların arzusu olsun..
Bizler dalgıç olacağız, şu anda yaptığımız sadece "tüplerimizi" hazırlamak.


Huşu duygularını yitirdiklerinde,
insanlar dine dönerler.
Artık kendilerine güvenmediklerinde,
bir otoriteye yönelirler.

Bu yüzden Üstat öne çıkmaz,
ki, insanların aklı karışmasın.
Öğretmeye çabalamadan öğretir
ki insanların öğrenecek bir şeyi olmasın. --Lao Tzu--


Sevgiyle kal....
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 24-07-2006, 07:07
vartor - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
vartor vartor isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Mar 2006
Bulunduğu yer: Toronto
Mesajlar: 8.615

Onur Üyeliği 

Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

Sevgili Sodomo,
Uyuyamadin yine, yazdiklarini anlamaga zorluyorum kendimi, hakikatin ne oldugunu bir gun bulacagimizi zannediyormusun,yoksa onu aramakla yetinecek misin? Haklisin, dindari dinsizi daha rahat, cunku yanlis da olabilse hakikati bulmus zannediyorlar kendilerini. Ben kendimi nasil bir siniflamaya dahil edebilecegimi bile bulamadim. Ateistim, fakat sizleri,(seni ve aldostunu) anlayabiliyorum. Dusunmekten yoruldum, keske herhangi bir sacmaligi gercek kabul edebilseydim, rahata kavusurdum. Sorgulayici bir karaktere sahip olmanin getirdigi bir rahatsizlik hissediyorum kendimde. Oysa etrafimda, kabullenmis, hayattan benden cok daha fazla zevk alanlari farkediyorum. Neseli ve canliliklarina imreniyorum bazen. Ucurduklari seyh bile olsa, nedense mutlu gorunuyorlar gozume. Neyse gec olmus, gideyim , iyi uykular.

Iman, ask gibidir,gozleri koreltir,beyni muhurler.
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 24-07-2006, 12:45
aldostu aldostu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 04 Jan 2006
Mesajlar: 707
Standart Re: ŞEYH Uçmaz ..Mürit uçurur..

Sodomo,

Sen felsefede bir ustasın.
Bu hakkı bir kere teslim edelim ve güzel bir yere koyalım.

(Aahh..akıllı gördüğüm,iyi kötü araştırmacılığını,terbiyesini sevdiğim Mamuli Dostum,hırçınlığına kurban olup,seni kırmasaydı..Anladığım kadarı ile o da derine düşkün,ama onun ayağındaki pranga :Madde...Bir kurtulsa ondan,o da açılacak enginlere,hissediyorum.Sodomo,sen yaşça ondan büyüksün,babasın,ustasın.Bunun gerekleri vardır,yaparsın dostum yakışanı)

Dönelim yazdıklarına..
Çekme beni fazla derine..
Bak iş yerimdeyim ve bir sürü halledeceğim işim var!

Ama öyle lezzetli konular ki..
Bulaştın mı bi kerre..

Bak Vartor Dostum da girdi muhabbete..
Psiko da....diğerleri de gelecek..

Bu siteyi bu yüzden seviyorum..

Kupkuru bilimciler burada..
Kupkuru hu'cular burada..
Arayanlar burada..
Epey çeşidimiz var..

Ama bulan nerede Sodomo..
Onu bir bulabilsem..
Yapışacağım eteğine..
" Pirimm" diyeceğim..

Dergahına gireceğim..
Herşeyi bırakıp,
makamı,mevkii,tahsili,maddiyatı ..herşeyi bırakıp,
Dergahıma odun taşıyacağım..
Allah ömür verirse kırk yıl odun getireceğim Pirime..
İçinde bir tane -eğri odun- olmayacak..

Çünki Yaradanın dergahına odunun bile eğrisi girmemeli..

Bu güzelliği yaşayanlara ne mutlu..
Bana da nasib et ya Rab!bim..

(Tutucu Dindar Arkadaşlarımdan bir ricam var.
Bu Topik size uymaz.
Girip ne kendinizi,ne de bizi sinirlendirin.
Biz bize yeteriz,size gerek yok.
Üzülerek söylüyorum ki,bu ortamı milimiyle bozacak konservatif söylemleri,yöneticilik imkanımı kullanarak anında silerim.)

Güzellikleri arayanlara ne mutlu.

Aldostu.
---------------------------------------------
Bilmediğimi biliyorum,bulmaya uğraşıyorum.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Başlık Düzenleme Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:21 .