Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı
''Gelecekte tüm Dünya'da komünizm hakim olmayacak'' demiyorum sevgili spartacus..
Komünist köy ile köle insanlar farklı şeyler..Bir yerde sistem/rejim var,diğer yerde insan davranışı/sosyoloji/psikoloji var..
Dünya'da şu an ''Komünist bir köyün'' var olmasından yola çıkarak,gelecekle ilgili beklenti içine girilmesinin rasyonel olmadığını söylüyorum..Dünya'da şu an ''yamyamlık yapan bir köy'' işaret edilerek,gelecekte insanların yamyam olacağını söylemek gibi bir şey bu..
Paleolitik dönemde bazı yerlerde (Amerika mesela) köleliğin olması,başka yerlerde de köleliğin olabileceğini düşünmemizi sağlar..Dediğim bu..
|
Tamam da Ahlaksız, BEKLENTİ'ye girmek diye bir kriterimiz yok. Gereği yok.
Hani inanç eksenli, iyi-kötü, dost-düşman eksenli yanlış siyasetten söz etmiştim, ifadelerimi o şekilde değerlendirme, ben öyle yazmıyor ve bakmıyorum.
Kapitalizmden, komünizme geçiş bir süreçtir. Örneğin sosyalizmi var-eden, anlamlı kılan kapitalizmdir, gelecekte varsayılan herhangi bir beklenti değil.
Şu an'ın dünyası ve insanı, hem feodalizmin, hem de kapitalizmin bilinç düzeyi, yaşam biçimine o düzeyde mecburi, adapte durumda ki, ifadelerim garip geliyor veya zaten alternatif bilmiyorlar. Onca kargaşanın içinde, temel basit olmasına rağmen zor sanılıyor.
Kapitalizmin de, evvel sistemlerin de temelinde o kadar basit, kaba faktörler var ki, bu bağlamda çözümlemekte çok basit. Bilimsel olarak basit. Zor olan üst-yapı, yani sistemin meydana getirdiği kültürü, biilinci-ya da daha doğrusu boş, bilinçsiliği-, egemen, hakim politika ve uygulamaları vb aşmaktır. İşin zor yani ekonomi-politikle ilgili, teoriyle değil.
feodalizmin direnci 500 yıl sürdü, orada mesele teorik olarak feodalizmin çözülmesi değil, işte günlerdir ve yukarıda dile getirdiğim gibi, alt-yapının işlevi ve üretim ilişkilerinin yerinde duruyor olması, üst-yapı(toplumsal bilinç, kurumlar, inançlar, adaptasyonlar-şartlanmalar, örf ve adetler) sorunun aşılmasıdır.
Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı
Size dedim ki ŞİDDET olmadan,bu işi yapamazsınız..Lafla/yazıyla bu iş olmaz..Lafla/yazıyla mesela bir DİN yaratabilirsiniz ama sistem değişikliği yapmak mümkün değil..Yapılan sosyalist/komünist devrimler de,zaten şiddete başvurulmuştur..Şiddete başvurduğunuz zaman da,kapitalistlerden zerre farkınız kalmaz..İki ucu b.klu değnek..!
|
Etki-tepki. Ancak şiddetten yana olmamak başkadır, iradeden bağımsız, yani elinizde olmayan ve elinizden çıkmayan şiddet başka.
Şiddete egemen olan başvurur, çıkarları gereği, haliyle çatışan sınıfların karşıtlığı kaşınılmaz olarak şiddete varır.
Ama bu mutlak değildir, nasıl ki kapitalizmin gelişine karşı feodalizm şiddetle direndi ise, burjuvaları hapislere attı, meydanlarda yaktı ise(örneğin Bruno), bu savaş 500 yıl(!) sürdü ise, orada şiddet hakim olanın şiddetidir. Egemendir çünkü ve egemenliği hakkında kaygıya düştüğü an baskı ve şiddete yönelir, öncesidne ve beraberinde ise bir çok sosyal faktörü kullanır, din, gelenek, görenek vb gibi....
Sonuç olarak kapitalist devrimler gerçekleşti, dün burjuvazaları asanlar, devrim sürecinde yargılandı ve giyotine gitti.
Her devrim sürecinde, devrimciler şiddetten yana değildir -zarar görür, zarar verir-, ancak egemen olan iradi olarak statoküsundan vazgeçmediği koşullarda çatışma yaşanır, bu mutlak değildir, önemli coğrafyalar, merkezler kaybedilirse, diğer ülkeler de zımmen geçiş sağlar - yani feodalite yenilgiyi kabul ettiğinde gerçekleşir- kapitalizmin tarihinde görüldüğü gibi...
Ben bir çok işçi direnişine katıldım, bir çok işçi dinledim.
Şimdi diyelim ki, 100 işçi çalıştırıyorsun. Bu 100 kişilik emekten elde ettiğin ürün ve kar, diyelim ki, 200.000 TL. (brüt değil net kar dedim)
İşçi 2.500 TL maaş alıyor olsun, geçinemiyor.
Zam ister değil mi?
İstedi, patron dalga geçti, kim bu işçilerinaklına böyle REZİL(!) fizikrielr sokuyor diye bazılarını sözde tespit etti, işten attı. Diğerlerini de atmakla tehdit etti -> Despotik, mobbing, TERÖR->şiddet.
Şimdi burada çıkar çatışmasının kaynağı nedir?
Hasılı, işçinin çıkarı, patronun çıkarına terstir. ancak dünya da milyar işçi varken, patron sayısı daha azdır ve çatışma ilişkilerin kalbindedir)
İşçiler hem işten atılan arkadaşlarının geri alınmasını istediler he de zamn talebinde ısrar ederek İŞ BIRAKTILAR.
Patron jandarmayı çağırır.
O silah zoruyla işçileri fabrikadan atar.
İşçiler dışarıda çadır kurar ve direnir.
Yine jandarma gelir ve çatırları yıkar...
Bu ne için?
500TL zam istedikleri için.
Oysa patron tek başına 200.000 TL alıyor ve geçim değeri 2000.000 iken, işçi 2.500 Tl alıyor, üstelik tüm o satılan ve kar edilen ürünü de işçiler üretiyor.
Eğer patron 500 TL zammı kabul ederse, bu durumda kar'ı, 200.000 TL değil, 150.000 TL olacaktır.
Yani bu talebi kabul ederse, er ay 50.000TL'den olacaktır. Büyük patronlar ise, milyon dolarlarla konuşur, dolayısıyla 50 milyon dolar artı kazanacağını bildiği zaman, coğrafyalarda insan, toplum tanımaz... Laf da anlatamazsınız çünkü çıkar politikasında, sermayenin karakterinde, bu tarz duygusal faktörler yok(temelinde yok, örgütlenişinde yok, mantığında yok)
Şimdi patronu özel olarak kapitalist bilinçle yetiştirilmesi gerekir mi? Hayır.
Daima söyledim, politiklar, hükümetler, basın-yayın, medya, eğitim tümünü de egemen sınıfın çıkarlarınca, otomatikman örgütlenir.
Böyesi bir koşul, ortamda, modern köleler, ilk-elden(ilkell) ve baskın, empoze olarak egemen kültürü, karakteri, modeli alır.
ne zaman ki çıkarlarının farkına varırlar, o zaman kendi çıkarlarıyla, biat ettikleri arasında çatışma yaşanır.
Bu basit örnek, dünyayı da böylesine belirgin temelde, büyük balıkalrın(aronalrın) çıkarları yönetiyor, öyle ki şimdi, şu an nerede bir savaş varsa, orada baronların sermaye esaslı çıkarları söz konusudur, bunun içindir.
Kapitalizmi çözmedikçe şiddet çözülemez... Elbette çözüme karşı da sistem şiddetle direnecektir.
Son olarak kör törer, bireysel, kişisel eylemlere karşıyım, bu benim ve kişi iradesindedir(mümkündür), ama bilinçlenmiş, örgütlenmiş milyonların, kendilerine karşı sistemin dayattığı mobbing, terör, şiddete karşı, toplumsal şiddetin olabilirliği gerçeği, OLGUDUR. iradem de değildir, ret etmekle, kabul edip, etmemele ilgisi yoktur, irademden bağımsızdır.
İrademde olsa, ey kapitalizm, artık vazgeç derim, ama değil...
Ahlaksız´isimli üyeden Alıntı
Şu yazdıklarınız tamamen yanlış..Önünüze kaynakta koydum,yine aynı şeyleri söylüyorsunuz..
Ayrıca KEDİ ve İNSAN kıyaslamanız da ZIRVADIR..!
|
Koyduğun kaynağ, SDINIFSIZ TOPLUMDAN, SINIFLI TOLUMLARA geçiş sürecini anlatıyor.
Haliyle oradan çıakrtılan sonuç, demek ki sınıflı toplumlar sonradan açığa çıkmış, iddia ettiğin gibi Homo Sapies'in tarihinin bir parçası değilmiş.
Sonra bazı alet, edevatlardan bahsettin, mülkiyet dedin -ki hiç birisi de mülkiyet değil-, bunları da 35.000 yıl önce Sapienslerin bulduğu kullandığın söyledin, oysa Homo Habils olmalıydı...
İNSANI da kedi ile kıyaslamadım, işte kapasite sorunu, bunu aşamıyoruz. Metaforları bir türlü anlayamıyorsun.
CANLILARIN DAVRANIŞLARI KOŞULALRA GÖREDİR, ANA TEMA budur.
Bırakın insanı, kendi türüne dah vahşi davranış sergilen hayvanlar dahi, bir ev-aile ortamında yaşadığında, FARKLI DAVRANIŞ sergiliyorlar.
Günlerdir, merkeze koyduğun günümüz insan davranışlarına karşı, diyorum ki, sistem kapitalizm, tabi ki kapitalizm koşulalrında yaşayan, yetişen, adapte olan isan öyle davranacak!
Sonra diyorsun ki, bu insanlarla şu ya da bu, işte sosyalizm, komünizm mümkün mü? DEĞİL!!! O sebeple ne deniyor, kapitalizmin koşulalrı ortadan kaltığdna bu insan, bu insan olmayacak...
Şu ya da bu davranış dediğin ÜST-YAPI'dır, ALT-YAPIYA bağlı gelişir, sistemleri oluşturan, belirleyen de ALT-YAPIDIR, o yapı değişmedikçe, ÜST-YAPI değişmez. Ancak ne mümkündür? Bilinç ve farkındalık mümkündür, bu değişim açısından muhtevadır.
O yüzden de insanlarla yapılan deneylerden bahsediyorum.
İnsanın davranışlarını ve karakterini belirleyenin çevre ve koşullar olduğunu söylüyorum.
Sana anlatılan budur, ama sen de anlama katsayısı sıfır.
Kedi ve köpek örneği ise, yine evdeki ve sokaktaki kedi, köpek KIYASIDIR.
Burada parmak Ay'ı gösterdiğinde, parmağa değil Ay'a bakman gerekir.
Kısaca koşullardan szö ettiğimi söylemiştin vs, sana göre koşulalrın anlamı yoktu, e kadar anlamlı ve belirleyici olduğu izah edildi...
Zırva olan koşulların önemi olmadığı, koşulalr değişse de insan, canlı davranışalrının değişmeyeceği görüşündür ki, bu bilim dışıdır, fizik, kimya, biyoloji, sosyoloji, akıl, mantığa aykrıdır.
Feyiz aldığı yerler gereği gerizekalı demiş ki, ilkel kabilelerde hırsızlıki tecavüz vb gibi kavramlar bilinmiyormuş, hadi oradanmışım. (bilinmediğini söylemiştim). Dil'de karşılığı olmayan kelimeler bunlar....
Oysa bu gerizekalı,
"6 yaşında çocuğum kucağıma otursa erekte oluyorum" diyen yobazların yetiştirdiği, cehalet ve takıntılarını aşamamış, bu konuda diyor ki,
"sokakta kadın görsem akılımdan tecavüz geçiyor".
İşte koşullar önemli, yetiştiği ortam gereği, bilgisi, bilinci, cehaleti, edinimleri, eziklikleri, uzaklaştırıldıkça saplantıya dönüşmüş halleriye orta yerde.
Hatta akıl-mantığın kullanımı dahi, yetişilen ortam, çevreye ve böylece tabiki empoze, şartlandırılmışlığa, içi boş veya dolu beyine göre değişebiliyor.