Orijinalini görmek için tıklayınız : İlk ADEM ve Son ADEM.. (Eş değer fidye)
Kutsal yazılarda ilk atamız olan Adem ile, son Adem diye adlandırılan İsa Mesih arasında bir mukayese yapılmaktadır.1.Kor.15:45 , Romalılar 5:14.
Mesih'in fidyesi, "eş değer fidye" olabilmesi için Adem ile İsa arasında da bir çok konuda eşitlik olması mantıklıdır.1.Timoteos 2:6
1- Adem'in beşeri bir babası yoktu. "Allah oğlu" diye çağırılmaktadır.. Luka3:38..
İsa Mesih için de aynı şeyleri söylenmektedir. Luka 1:35. "Ona Allah'ın oğlu denecek.."
2-Adem, kusursuz yaratıldı, Tekvin 1:31, İsa Mesih'de kusursuzdu. 1.Petrus 1:18,19...
3-Adem Yeryüzünde yarattığı ilk oğluydu..
İsa Mesih'de gökteki "ilk doğan" oğluydu..(İlk yaratılan semavi oğluydu). Vahiy 3:14, Koloseliler 1:15,
4-İnsanlık tekişi (Adem) yüzünden ölüme mahküm oldu,
yine tek kişi (İsa Mesih ) fidyesi ile hayat buldu.
Romalılar 5:15
NOT: Lütfen ayetleri doğru anlayabilmek için farklı dillerdeki tercümeleri mukayese edin.
Saygılarımla
Kutsal yazılarda ilk atamız olan Adem ile, son Adem diye adlandırılan İsa Mesih arasında bir mukayese yapılmaktadır.1.Kor.15:45 , Romalılar 5:14.
Mesih'in fidyesi, "eş değer fidye" olabilmesi için Adem ile İsa arasında da bir çok konuda eşitlik olması mantıklıdır.1.Timoteos 2:6
1- Adem'in beşeri bir babası yoktu. "Allah oğlu" diye çağırılmaktadır.. Luka3:38..
İsa Mesih için de aynı şeyleri söyleyemektedir. Luka 1:35. "Ona Allah'ın oğlu denecek.."
2-Adem, kusursuz yaratıldı, Tekvin 1:31, İsa Mesih'de kusursuzdu. 1.Petrus 1:18,19...
3-Adem Yeryüzünde yarattığı ilk oğluydu..
İsa Mesih'de gökteki "ilk doğan" oğluydu..(İlk yaratılan semavi oğluydu). Vahiy 3:14, Koloseliler 1:15,
4-İnsanlık tekişi (Adem) yüzünden ölüme mahküm oldu,
yine tek kişi (İsa Mesih ) fidyesi ile hayat buldu.
Romalılar 5:15
NOT: Lütfen ayetleri doğru anlayabilmek için farklı dillerdeki tercümeleri mukayese edin.
Saygılarımla
Kutsal Ruh ile ilgili açıklamanız nedir? Yada Klasik Mesih inancından farklı olarak Kutsal Ruh nedir?
Gündelik Ekmeğimiz
17-07-2010, 15:16
Nuh diyorsun amma velakin peygamber demiyorsun hur-kus. Sana daha kaç defa anlatmama gerekecek. Ayrıca 1. Timoteos 2:6 da: Çünkü tek Tanrı ve Tanrı'yla insanlar arasında tek aracı vardır. O da insan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa'dır. Uygun zamanda verilen tanıklık budur.
Adem Yeryüzünde yarattığı ilk oğluydu..
İsa Mesih'de gökteki "ilk doğan" oğluydu..(İlk yaratılan semavi oğluydu). Vahiy 3:14, Koloseliler 1:15,
Burada yanılıyorsun. Zira elindeki kitaba bak. Tanrı İsa hakkında ne diyor? Benim Oğlum budur! Ondan hoşnudum" diyor ama Adem için böyle bir şey söylemiyor. Ayetleri hala daha çarpıtıyorsun ve defalarca açıklama yaptığım halde sakız gibi çiğniyorsun. Zira sen bana İsa'nın Mesihliği hakkında verdiğin ayetlere yaptığım açıklamalara bir yorum getirmemişken (işine gelmedi çünkü) konudan konuya atlıyorsun.
Sayın agnostikim,
Sorduğunuz soru önemli. Bu yüzden biraz detaylı bir cevap veriyorum.
Uzun olduysa kusura bakmayın.
Kutsal Ruh Nedir?
İSA peygamber bir keresinde öğrencilerine, “Aranızda hangi baba, oğlu kendisinden balık istediğinde ona balık yerine yılan verir? Ya da yumurta istediğinde akrep verir?” demişti (Luka 11:11, 12).
Celile yöresinin çocukları yumurta ve balık yemeyi çok severdi, onlar ne istediklerinden emindiler.
İsa, tıpkı yiyecek isteyen acıkmış çocuklar gibi, bizim de kutsal ruhu ısrarla istememiz gerektiğini söyledi (Luka 11:9, 13).
Kutsal ruhun ne olduğunu anlarsak yaşamımızda ne kadar önemli bir rol oynayabileceğini kavrarız. O halde ilk olarak Kutsal Kitabın kutsal ruh hakkında ne öğrettiğini inceleyelim.
“Yüceler Yücesinin Gücü”
Kutsal Kitapta, kutsal ruhun Tanrı’nın Kendi isteğini gerçekleştirmek için kullandığı bir güç olduğu açıkça görülür.
Cebrail adlı melek, Meryem’e bakire olduğu halde bir oğul sahibi olacağını bildirdiğinde şunları da söyledi: “Kutsal ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesinin gücü bir gölge gibi üzerinde olacak. Bu nedenle de, doğacak olana kutsal denecek. O, Tanrı’nın Oğlu olarak adlandırılacak” (Luka 1:35).
Cebrail’in sözlerinden kutsal ruhla “Yüceler Yücesinin gücü” arasında bir bağlantı olduğu görülüyor.
Aynı düşünce Kutsal Kitabın başka yerlerinde de görülür.
Örneğin, Mika adlı peygamber şöyle demişti: “Yehova’nın ruhunun gücüyle, adaletle ve cesaretle doldum” (Mika 3:8).
İsa öğrencilerine şu vaatte bulundu: “Kutsal ruh üzerinize inince güç kazanacaksınız” (Elçiler 1:8). İsa’nın elçisi Pavlus da ‘kutsal ruhun gücünden’ söz etmişti (Romalılar 15:13, 19).
Şimdiye kadar gördüklerimizden hangi sonucu çıkarabiliriz?
Kutsal ruhla Tanrı’nın gücü birbiriyle yakından bağlantılıdır.
Kutsal ruh Yehova Tanrı’nın, amacını gerçekleştirmek için kullandığı gücüdür.
Bu ruh muhteşem bir güç olmalı!
Tüm evreni yaratmak için ne kadar büyük bir güç gerektiğini kavramamız mümkün değil.
Yehova Tanrı, İşaya peygamber aracılığıyla şu sözler üzerinde düşünmemizi istiyor: “Başınızı kaldırıp göklere bakın. Bunları kim yarattı? Onları ordu halinde sayılarına göre çıkaran, her birini ismiyle çağıran O’dur. Muazzam gücü, etkin kuvveti sayesinde onlardan hiçbiri eksilmiyor” (İşaya 40:26).
Böylece Kutsal Kitap tam bir düzen ve uyum içinde olan evrenin, mutlak güce sahip Tanrı’nın “etkin kuvveti” ya da gücü sayesinde var olduğunu gösteriyor.
Tanrı’nın etkin gücü sınırsızdır ve varoluşumuz ona bağlıdır.
Yehova, kutsal ruhunu evreni yaratırken olduğu gibi büyük işler için kullanabilir.
Fakat aynı zamanda insanların yararına da kullanabilir.
Kutsal Kitapta, Tanrı’nın etkin gücünü Kendisine hizmet eden insanlara nasıl verdiğini gösteren birçok kayıt vardır.
“Yehova’nın Ruhu Üzerimdedir”
İsa’nın hizmeti, Tanrı’nın kutsal ruhunun hizmetçilerini nasıl güçlendirebileceği konusunda fikir veren etkileyici bir örnektir.
İsa Nasıra’daki insanlara, “Yehova’nın ruhu üzerimdedir” demişti (Luka 4:18).
İsa “ruhun gücüyle” neler başardı? (Luka 4:14).
O, her tür hastalığı iyileştirdi, azgın dalgaları yatıştırdı, birkaç ekmek ve balıkla binlerce insanı doyurdu hatta ölüleri diriltti.
Elçi Petrus İsa hakkında şöyle dedi: “Tanrı Nasıralı İsa’yı . . . . onun aracılığıyla yaptığı büyük işler, şaşılacak şeyler ve alametlerle . . . . açıkça tanıttı” (Elçiler 2:22).
Kutsal ruh günümüzde bu gibi mucizeler meydana getirmese de bizim için göze çarpar şeyler yapabilir.
İsa’nın öğrencilerine güvence vererek söylediği gibi, Yehova Tanrı Kendisine tapınanlara kutsal ruhundan seve seve verir (Luka 11:13).
Bu yüzden Pavlus, “Beni kuvvetlendirenin sayesinde her şeyi yapabilirim” diyebildi. (Filipililer 4:13).
Kutsal Ruh Kişiliği Olan Bir Varlık Değildir
Kutsal ruh Kutsal Kitapta suya benzetilir. Tanrı Kendi toplumuna gelecekte nimetler vermeyi vaat ederken şöyle dedi: “Ben susayana içecek su vereceğim, kuru yerden şırıl şırıl dereler akıtacağım; çocuklarının üzerine ruhumu dökeceğim, torunlarının üzerine bereket yağdıracağım” (İşaya 44:3).
Tanrı Kendisine hizmet edenlerin üzerine kutsal ruhundan döktüğünde onlar, ‘kutsal ruhla doldular.’ İsa’nın, Yahya’nın, Petrus’un, Pavlus’un, Barnabas’ın ve MS 33 yılının Pentekost gününde bir araya gelen İsa’nın öğrencilerinin hepsinin kutsal ruhla dolu olduğu söylendi (Luka 1:15; 4:1; Elçiler 4:8; 9:17; 11:22, 24; 13:9).
Şöyle düşünelim: ‘
Bir kişi, birçok insanın üzerine dökülebilir mi?
Bir grup insanın bir kişiyle ‘dolabileceğini’ söyleyebilir misiniz?
Böyle ifadelerin bir anlamı yoktur.
Kutsal Kitap insanların hikmetle ya da tam bilgiyle dolduğunu söyler, kimsenin başka bir kişiyle dolduğunu asla söylemez (Luka 2:40; Koloseliler 1:9).
Kutsal Kitapta “kutsal ruh” olarak tercüme edilen Yunanca pneuma sözcüğü, görünmez bir güç anlamını da içerir.
Bir Kutsal Kitap sözlüğüne göre, pneuma kelimesinin “ilk anlamı rüzgârdır, diğer bir anlamı da soluktur; fakat özellikle, rüzgâr gibi görünmez, madde olmayan, güçlü bir ruh anlamına gelir” (Vine’s Expository Dictionary of New Testament Words).
Dolayısıyla, kutsal ruhun kişiliği olan bir varlık olmadığı açıktır.
"Baba, Oğul ve Kutsal Ruh Hakkındaki Hakikat" başlığı altında daha sonra daha fazla bilgi verebileceğim.
Saygılarımla
Gündelik Ekmeğimiz
17-07-2010, 15:39
Sana bir şey soracağım. Yehova Şahidi misin? Zira yazdıkların, Yehova Şahitleri'nin sapkın öğretişlerine benziyorda. Tıpkı Mormonlar gibi Yehova Şahitleri de ancak sapkın birer tarikattırlar.
Sana bir şey soracağım. Yehova Şahidi misin? Zira yazdıkların, Yehova Şahitleri'nin sapkın öğretişlerine benziyorda. Tıpkı Mormonlar gibi Yehova Şahitleri de ancak sapkın birer tarikattırlar.
Sayın Gündelik Ekmeğimiz,
Önemli olan Tanrı ve Kutsal yazılara göre "sapkın" olmamaktır.
Siz her ne kadar "Mesih İnanlısıyız" falan derseniz de Protestansınız. Katolikleri sevmiyorsunuz çünkü onların bir çoğuna göre siz de "sapkınsınız"......Oyle değil mi?
Kendinizi Mesih'in yerdeki temsilcisi gibi görüp, sizden farklı inananlara "sapkın" diye hitap etmeniz bana demin yazmış olduğunuz "meyva veren ağaç taşlanır" örneğinizi hatırlattı...
Evet doğrudur, ben "Hristiyan Yehova'nın Şahidiyim"..
Sizler bizi öyle kabul etmesenizde, biz kendimizi öyle görüyoruz. Hristiyan yani "Mesihih'in takipçisi" olmanın sözlerle değil, işlerle ortaya konması gerektiğine inanıyoruz.
Oysa siz günlerdir, sizin gibi düşünmeyen insanlarla kavga etmek peşindesiniz. Sizin gibi inanmadıkları için insanları yeriyorsunuz.
İnanıyorum ki, YŞ olduğum için bana daha çok saldıracaksınız.
Bizler, İsa'yı Mesih yani Tanrı'nın gönderdiği kurtarıcı olarak kabul ederiz.
Ama asla, izah edemediğiniz ve Kutsal Yazılara dayanmayan "Üç kişiden oluşan bir Tanrı'ya" inanmayız. :(
Bu öğreti Hristiyanlığa 3.yy da sonradan girmiştir. Sizin deyiminizle "sapkın" bir öğretidir. Kutsal yazılarda temeli bulınmayan ve Hristiyanlıktan önce putperest milletlerin inançlarında yer almış olan bir öğretidir.
Aynı şeyi "Cehennem" için de söyleyebiliriz.
Aynı şeyi "Canın ölmezliği öğretisi" için de söyleyebiliriz...
Romalıların çörekleri ve yumurtaları Hristiyanlığa girdiği gibi, inançlarıda maaalesef sonradan sokulmuştur. Çoğunluk bunları yemiştirve yemeğe devam etmektedir; ama bazıları tadının bozuk olduğunu anlamış ve vaz geçmiştir.
Hepsi bu..
Saygılarımla
Gündelik Ekmeğimiz
17-07-2010, 16:57
İncili çarpıtarak, sözlerini küçümseyerek kendinizi Mesih'den sanan sapkın tarikat. Hayır Biz Katoliklerle öz de aynı şeyi düşünüyoruz ama sizin gibi Mesih hakkında mesnetsiz zırvalıklar üretmiyoruz.
Ama asla, izah edemediğiniz ve Kutsal Yazılara dayanmayan "Üç kişiden oluşan bir Tanrı'ya" inanmayız.
İşte burada sapkınlığınız başlıyor. Bizler ASLA ÜÇ KİŞİDEN OLUŞAN BİR TANRI'YA İNANMIYORUZ.
Bu öğreti Hristiyanlığa 3.yy da sonradan girmiştir. Sizin deyiminizle "sapkın" bir öğretidir. Kutsal yazılarda temeli bulınmayan ve Hristiyanlıktan önce putperest milletlerin inançlarında yer almış olan bir öğretidir.
BAŞLANGIÇTA SÖZ VARDI. SÖZ TANRI İLE BİRLİKTE İDİ vew SÖZ TANRI İDİ. bu ayet neyin nesi o halde?
Romalıların çörekleri ve yumurtaları Hristiyanlığa girdiği gibi, inançlarıda maaalesef sonradan sokulmuştur. Çoğunluk bunları yemiştirve yemeğe devam etmektedir; ama bazıları tadının bozuk olduğunu anlamış ve vaz geçmiştir.
Komik olmayın. Sizew saldırmam ancak sizin GERÇEK BİR MESİH İNANLISI OLMANIZ için Tanrı'ya yalvarabilirim hepsi bu. İşte bizim katoliklerden ayrıldığımız budur. Katoliklerde Üçlü birliğe inanırlar biz de ama sizler TAMAMEN KUTSAL KITABIN ÖĞRETİŞLERİNİ red ediyorsunuz. İşinize geldiği gibi yorumluyorsunuz
Dolayısıyla, kutsal ruhun kişiliği olan bir varlık olmadığı açıktır.
Yazdıklarınızı okuyorum, alıntı yaptığım cümleniz için bir açılım yapalım çünkü buda önemli.
Kutsal Ruh bir kişilik değil (klasik inanca göre) peki bir varlıkmı?
Yada sadece Tanrısal güç yada etkinlik vs. derken bunu tamamen mecazimi alacağız.
Komik olmayın. Sizew saldırmam ancak sizin GERÇEK BİR MESİH İNANLISI OLMANIZ için Tanrı'ya yalvarabilirim hepsi bu. İşte bizim katoliklerden ayrıldığımız budur. Katoliklerde Üçlü birliğe inanırlar biz de ama sizler TAMAMEN KUTSAL KITABIN ÖĞRETİŞLERİNİ red ediyorsunuz. İşinize geldiği gibi yorumluyorsunuz
Hangi İncil hangi kutsal ?
Arius dediğiniz adam köşedeki bakkal Ahmet efendi değil Antakya piskoposu ve aynı fikirde olan en az 30 piskopos daha vardı. Bu adamlarında elinde İncil vardı ve savunmalarıda İncildendi.
Günümüz Uniteryen kiliseleride elinizdeli İncili vaaz veriyorlar fakat İsa ya tanrı demiyorlar.
Siz hangi İncilden bahsediyorsunuz?
Gündelik Ekmeğimiz
17-07-2010, 17:29
AGNOSTİK SEN yEHOVA şAHİDİ'NİN AVUKATLIĞINI MI YAPIYORSUN? Ayrıca Artius'un öğretileri ve Arius'un sonunun ne olduğu tarihi kayıtlarda var. İznik Konsülünde ne oldu sanıyorsun sewn? Maskeli balo mu? Çok bilinen o İznik Konsülü'nün neden ve ne için toplandığını bir araştır önce. Olayları çarpıtma. Arius saçma sapan bir öğretiyi yayma peşinde idi. Kutsal Kitaba uymayan.
Gündelik Ekmeğimiz
17-07-2010, 17:36
Yirmi iki yaşındaki genç bir adam, doğu Pennsylvania'da ciddi bir trafik kazası geçirerek yaralandı. Hızla kan kaybetmesine rağmen, kan almayı reddetti. Bilincini yitirip şoka girdi ve öldü. Bu genç bir Yehova Şahidiydi.
Kan almak yerine ölmeyi tercih eden, doğum günlerini ve Doğuş Bayramını kutlamayı reddeden, dünyanın yok oluşu için belli tarihler koyan ve yeryüzünde yeni bir cennetin kurulacağını vaat eden bu insanlar kimdir? Bu adanmışlığın esin kaynağı nedir?
Yehova Şahitlerinin Kökeni
Yehova Şahitleri, her ne kadar geçmişleri hakkında suskun kalmayı tercih etseler de, kuruluşlarının Pennsylvania'lı bir giysi tüccarının oğlu, Charles Taze Russell tarafından oluşturulduğu kabul edilen bir gerçektir. Russell yirmili yaşlarda William Miller tarafından başlatılan Adventist akımının etkisi altına girdi. Miller, Mesih'in gelişinin 1843 yılında gerçekleşeceğini Kutsal Kitap'tan keşfettiğine inanıyordu. Daha sonra bu tarihi, 1844 yılına aldı.Olay gerçekleşmediği zaman Miller yanılmış olduğunu itiraf etti. Ancak Miller'ın bazı izleyicileri Kutsal Kitap'a dönerek kendi tarih belirleme sistemlerini oluşturmaya başladılar. Bu Adventistlerden biri, Üç Dünya ve Bu Dünyanın Hasat Mevsimi (Three Worlds and the Harvest of This World, 1977) adlı eser üzerinde Russel'le birlikte çalışan N.H.Barbour'dur.Bu kitapta Mesih'in 1874 yılında gözle görülmeyen bir şekilde geri döndüğü ve altın çağın 1914 yılında başlayacağı anlatılıyordu. Charles Russell bu görüşü ömrünün sonuna kadar korudu. Teolojik farklılıklar yüzünden Barbour'dan ayrıldıktan sonra görüşlerini 1879 yılında başlattığı ve maddi desteğini giysi işinden kazandığı Sion Kulesi adlı dergide (Zion's Watch Tower) yaymaya başladı. Kendi öğretişlerini Barbour'un öğretişleriyle birleştirerek 1884 yılında Kule Kutsal Kitap ve Broşür Kurumunu (Watch Tower Bible and Tract Society) oluşturdu.
Kule Kurumunun (Tarassut Kulesi) ilk başkanı olan Russell, Kutsal Yazı Çalışmaları (The Studies in the Scriptures) adlı yedi ciltlik serinin altı cildini kaleme aldı. Russell'ın hiç resmi bir teoloji eğitimi olmamasına rağmen, bu eserler Kule izleyicilerinin teolojisine temel oluşturdu. Russell'ın bu çalışmaları ne denli önemli gördüğünü biliyoruz, çünkü Kutsal Kitap'ı bunların yardımı olmadan çalışan insanların karanlıkta kalacağını iddia etmişti.3 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Russell, Kutsal Yazı Çalışmaları adlı serisinde, Mısır'daki Büyük Piramit'i taştan bir peygamberlik olarak görüyordu. Tarihsel olayları, koridorların uzunluğuna bağlayan Russell, bin yıldan önceki karışıklığın 1874 yılında başlayacağını ortaya attı. Çünkü koridor o noktada bir çukurla son buluyordu. Kurum, Russell'ın ölümünden birkaç yıl sonra 1874'ü 1914 tarihiyle değiştirdi. Değişikliği oturtmak için Kutsal Yazı Çalışmaları adlı eserin (1923) yeni bir uyarlaması basıldı. Bu eserde dünyanın sonunun 1914 ya da 1915 yılında geleceğini belirtmek için koridora 105 cm daha eklendi.4 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Russell'ın önderliği 1916 yılındaki ölümüne kadar sürdü. Onun yerini ikinci başkan Joseph F. Rutherford aldı. Rutherford, kitap yazımında Russell'dan daha üretkendi; yılda hemen hemen bir kitap çıkarıyordu. Başkanlığı sırasında 300 milyon kadar eseri dağıtıldı.
Ancak Rutherford, Kutsal Kitap yorumlarının birçoğunda Russell'dan farklılık gösteriyordu ve öğretide bazı değişiklikler yaptı.
Russell'ın öğretişlerini kendisininkiyle değiştirmesi bazı grupların Kule Kurumundan ayrılmasına neden oldu. Russell gibi Rutherford da sorgulanamayan bir yetkiye kavuştu. 1931 yılında kurumun şu an taşıdığı 'Yehova Şahitleri' adını koydu. Kapı kapı ziyaret programını başlatan da Rutherford'tur.
Rutherford 1942 yılında öldüğü zaman sayıları 115.000'e varan Yehova Şahitleri, üçüncü başkanları Nathan H. Knorr'un yetkisi altında yeni bir biçime ve gelişime kavuştu. Knorr kurumsal yapıyı birçok sistemli işlemle yeniledi ve Şahitler için eğitim okulları açtı. Satıcılığı andıran yöntemleri çok etkili oldu; Kurum hem zenginlik hem de üyelik açısından gelişim gösterdi. Knorr 1977 yılında öldüğü zaman üyelerin sayısı iki milyona ulaşmıştı.
Knorr'un başkanlığı sırasında Frederick W. Franz, akımın ikinci başkanlığını yürütüyordu. Knorr'un ölümüyle kontrol kendisine geçti. Knorr'un başkanlığı sırasında bile Franz, Yehova Şahitlerinin önemli kişilerinden biriydi. Knorr üyeliği artırma gayreti gösterirken Franz, Şahitlerin teolojisini biçimlendiriyordu.
Franz, Kurum'un en eğitimli İbranice bilgini olarak kabul edilmektedir. "Ne var ki bu imajı korumak için 1954 yılında İskoçya'daki bir duruşma sırasında kendisini yeminli olarak yanlış temsil etti.İyi bir İbranice bilgisine sahip olduğunu öne sürdükten sonra basit bir ayeti (Yar.2:4) İbranice'ye çeviremediği için güvenilirliği sarsıldı.5 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Franz, Kurum'u, en zorlu sınavından geçirdi; dünyanın 1975 yılında son bulacağı bildirisi boşa çıktı. Kurum'un belirlediği tarihe inanan birçok kişi evlerini ve mallarını satarak kendilerini kapı kapı ziyarete adamıştı. Kurum için yayın organları olan Krallık Hizmeti, bu etkinliği 1975 yılında gelecek olan sondan önceki birkaç ayı değerlendirmek için iyi bir bağlılık örneği olarak tavsiye etti.
"Kardeşlerin evlerini ve mallarını sattıklarını, yaşamlarının geri kalan kısmını hizmetin ön safhalarında tüketmeyi planladıklarını duyuyorum. Kötülükle dolu dünyanın sonu gelmeden önceki son kısa zamanları geçirmenin iyi bir yoludur bu."6 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Kule'nin öğretişleriyle ciddi farklılıkları olan bazı üst düzey önderler Kurum'dan dışlandı. Franz bunun üzerine Kurum'u bir arada tutmak için 1980 yılından itibaren mücadele vermeye başladı. Başkan Franz'ın kendi yeğeni Raymond Franz, Yönetim Kurulundan çıkartılarak dışlandı. Kule zayıf bir teolojik temel üzerine kurulmuştur; onu dikkatlice inceleyen gerçekseverler, ana çatlakları kısa zamanda keşfeder ve kendilerini önderlerle derin bir görüş ayrılığı içinde bulurlar.
Yayınlar
Kule Kutsal Kitap ve Broşür Kurumu'nun, tüm dünyadaki tarikatların toplamından daha çok yayını vardır. Basılı kağıt, Yehova Şahitlerinin başlıca gerecidir. Varolan üyeleri Kurum'un düşünceleriyle hizada tutmanın yanı sıra, yeni üyeler kazanmak amacıyla dergiler ve kitapçıklar basılır.
1879 yılında Russell'ın Kule dergisinin ilk sayıları ayda 6.000 nüsha basılıyordu. Bu rakam günümüzde astronomik bir artış göstermiştir. Günümüzde Kule iki ayda bir çıkmakta, 106 dilde 18 milyon nüsha basılmaktadır. Kurum'un iki ayda bir çıkan Uyan! (Awake!) adlı yayın organı -üye olmayanlara yöneliktir- her ay 40 dilde 16 milyon nüsha basılmaktadır.
Kule matbaalarından yılda ortalama iki kitap çıkmakta, her biri en az bir milyon kopya basılmaktadır. Giriş niteliğindeki Kutsal Kitap çalışma kitapçığı 'Sonsuz Yaşama Götüren Hakikat' (The Truth That Leads to Eternal Life), 115 dilde basılmış ve bütün zamanların en çok yayınlanan üçüncü kitabı olmuştur.
Yehova Şahitleri, teolojilerindeki bazı noktaları haklı çıkarmak için Kutsal Kitap'ın çeşitli çevirilerinden alıntılar yapmışlardır. Ancak Kutsal Kitap onların düşünüşünü genel olarak desteklemediği için Kurum, Knorr'un yönetiminde kendi çevirisini çıkarmıştır. 1961 yılında bu çeviri tamamlanmış ve Kutsal Yazıların Yeni Dünya Çevirisi (The New World Translation of the Holy Scriptures) tek cilt olarak yayımlanmıştır.
Yeni Dünya Çevirisi, Kutsal Kitap dilleri konusunda eğitimleri olmayan beş kişilik bir çeviri kurulunun ürünüdür.Bu eser incelendiği zaman asıl amacın çağdaş bir çeviri oluşturmak değil, Yehova Şahitlerinin teolojisini desteklemek olduğu görülecektir. Örneğin Yehova Şahitleri, İsa'nın Tanrı olduğuna ilişkin metinleri Kutsal Kitap'tan çıkarmaya çalışmışlardır. Bu temel gerçeği vurgulayan belli başlı metinlerden biri Yuhanna 1:1'dir; "Söz (İsa) Tanrı'ydı." Oysa Kurum bu metni "Söz bir Tanrı'ydı" diye çevirmiştir. Theos sözcüğünün 'bir Tanrı' diye çevrilmesi, Kurum'un iddia ettiği gibi Grekçe gramer kurallarından değil, Şahitlerin Kutsal Kitap'a sokmaya çalıştığı Üçlü Birlik karşıtı teolojiden kaynaklanmaktadır. Kule, bu kullanımı doğrulamak için bir ruhçunun, Kristadelfiyanların ve Ünitercilerin yayınlarına başvurmuştur. Ayetlerin buna benzer bir şekilde değiştirilmesine Filipililer 2:9'da ve Koloseliler 1:16-17'de rastlanmaktadır. Pavlus'un tümcelerindeki açık anlamı değiştirmek için bu metinlere de sözcükler eklenmiştir. Bu eklemeler yoluyla Tanrı'nın Oğlu, Tanrı'nın yarattığı diğer varlıkların düzeyine indirgenmiştir.
Kutsal Kitap'a ait Öğretişlere Nasıl Karşılık Veriyorlar?
Eski bir Kule üyesi olan profesör Edmund C. Gruss, Yehova Şahitlerini 'inkarcı elçiler' olarak değerlendiriyor. Yehova Şahitleri, Kutsal Kitap'a ait Hıristiyanlığın bütün ana öğretişlerini -Üçlü Birliği, Kutsal Ruh'un kimliğini ve söylediğimiz gibi Rabbimiz İsa'nın Tanrılığını- inkar ediyorlar. Üstelik İsa'nın bedensel dirilişini ve gözle görülebilen bir şekilde döneceğini reddediyorlar. Kule ayrıca hem cehennemin hem de tüm imanlıların gideceği göksel bir evin varlığını inkar ediyor. Onlara göre sonsuz yaşam armağanı olan kurtuluş, Mesih'in ölümüne değil, Şahitlerin önderlerine bağlıdır. Kule'nin 1 Ağustos 1981 tarihli sayısı şöyle uyarmaktaır: "Mesih'in meshedilmiş kardeşlerine karşı tavrınız, 'sonsuza dek kaybolmanızı' ya da 'sonsuz yaşama' kavuşmanızı belirleyecektir."
Üçlü Birliği İnkar: Kule yalnızca Üçlü Birliği inkar etmekle kalmayıp Kutsal Kitap'a ait bu gerçekle alay da eder: "Gerçek Tanrı'yı tanıyıp O'na hizmet etmek isteyen içten insanlar, O'na üç kafalı, gülünç görünümlü karmaşık bir varlık olarak tapınmakta ve sevgi duymakta güçlük çekmektedir... Üçlü Birlik öğretisini çıkaranın Şeytan olduğu apaçıktır."8 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Üçlü Birliği inkar etme çabası gösteren Kule, Hıristiyanlığı yanlış tanıtmış ve Tanrı'ya inananları tek değil, üç Tanrı'ya inanıyormuş gibi göstermiştir. Ancak bu Kutsal Kitap'a ait imanın çarpıtılmasından başka bir şey değildir.
Üçlü Birlik öğretisi İncil'de çeşitli yerlerde görülmektedir. Örneğin, Kutsal Kitap'a göre Üçlü Birliğin her üyesi sonsuzdur (Mez.93:2; Mik.5:2; İbr.9:14). Her biri yaratılışta işlev görmüştür (Mez. 100:3; Yu.l:3; Yar.l:2). Her biri Kutsal Yazıları esinlemiştir (2Ti.3:16; IPe. 1:10-11; 2Pe.l:21). Hepsinden önemlisi, her birine Tanrı denilmektedir(Yu.6:27; Yu.20:28; Elç.5:3-4).
Yehova Şahitleri, Üçlü Birlikçileri Kutsal Kitap'a aykırı düşmekle suçlamaktadırlar; ancak teolojilerine kısaca bakmak bile aslında kendilerinin bunu yaptığını gösterecektir. Yehova Şahitleri çok Tanrı'cıdır; birbirlerinden tümüyle ayrı olan iki Tanrı'ya inanırlar. Bunlardan biri her şeye gücü yeten Tanrı Yehova, diğeri ise aracılığıyla her şeyin yaratıldığı güçlü tanrı İsa'dır. Kutsal Kitap'a göre bir tek gerçek Tanrı vardır. Ancak bu birliğin içinde bir üçlük vardır. İsa'nın vaftiz buyruğunda bu gerçek görülebilir. Vaftiz işlemi; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un (üçlü) adında (tekil) gerçekleşecektir.
Kutsal Ruh'un Kişiliğini İnkar. Yehova Şahitleri aynı zamanda Kutsal Ruh'un kişiliğini de inkar ederler. Kutsal Ruh, her şeye gücü yeten Tanrı'nın, kendi isteğini yaptırmak için kullarını harekete geçiren ve gözle görülmeyen etkin kuvvettir. Bir Yehova Şahidi için Ruh sadece elektriğe benzeyen kişiliksiz bir kuvvettir.
Ne var ki Kutsal Kitap'ı incelediğimizde Ruh'un, kişiliksiz bir kuvvetten çok daha farklı olduğunu görürüz. Ruh'un kişisel nitelikleri vardır. Romalılar 8:27'ye göre Ruh'un bir düşüncesi vardır. l.Korintliler 12:1'e göre Ruh'un bir isteği vardır. Romalılar 8:14'e göre Ruh, yönetme işlevi görür. Elçilerin İşleri 5:3-4'te Ruh'a yalan söylenebildiğini görüyoruz. Romalılar 8:26'da Ruh, imanlılar için yalvarışta bulunmaktadır. Elçilerin İşleri 13:2, İbraniler 3:7 ve Esinleme 2:7'de Ruh, doğrudan doğruya konuşmaktadır. Kutsal Kitap'ta açıklanan Kutsal Ruh bir kişidir.
Mesih'in Tanrılığını İnkar: Yehova Şahitleri İsa'nın 'Yehova Tanrı' olmadığını, sadece Tanrı biçiminde göründüğünü söylemişlerdir.10 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Kutsal Kitap'ta açıklanan biçimiyle Hıristiyan inancı, Rabbimiz İsa Mesih'in kimliğine ve yaptıklarına bağlıdır (Rom. 10:9-10). Yuhanna 8:58, Yuhanna 20:28, İbraniler 1:8, Matta 1:23 ve Koloseliler 2:9'da görebileceğimiz gibi (Çık.3:14'le kıyaslayın) Kutsal Kitap, Tanrı'nın İsa'da göründüğünü ortaya koymaktadır. Üstelik Matta 4:10'a göre yalnızca Yehova Tanrı'ya tapınmalıyız; ancak İsa bu tapınmayı sürekli olarak kabul etmiş ve hoş karşılamıştır (Bkz. Mat.8:2, 9:18, 14:33, 15:25 ve 28:9,17). Üstelik Baba, meleklerin bile İsa'ya tapınmasını buyurmuştur(İbr.l:6).
Kutsal Kitap'a göre İsa her şeyi yaratmıştır (Yu.l:3; Kol.l:16-17). Ancak Yeşaya 44:24'e göre dünyayı yaratan yalnızca Yehova'dır. Açıkça görüleceği gibi ikisi Bir'dir. İsa'nın Tanrı olduğu Kutsal Kitap'ın açık tanıklığıdır.
İsa'nın Bedensel Dirilişini İnkar: Hıristiyanlar olarak ümidimizin temeli Rabbimizin dirilişidir. Aslında Yehova Şahitleri de İsa'nın ölümden dirildiğine inanmaktadır, ama bu inançları yanlış yönlendirici olabilir. Çünkü onlar İsa'nın sadece bir ruh olarak dirildiğine inanmaktadır. Kule, çarmıha gerilmiş olan bedenin ya çözülerek gazlara ayrıldığını ya da gökte bir anı olarak korunduğunu11 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) yazmıştı: "Kral Mesih İsa, bedende öldürülmüş ve göze görünmeyen ruhsal bir varlık olarak dirilmiştir.12 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) "İsa'nın ruhu, izleyicilerine ruhsal dirilişini kanıtlamak amacıyla başka bedenlerin biçimine bürünebiliyordu.13 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Yehova Şahitlerinin bu konudaki görüşü, diğer dinlerden farksızdır. Çünkü diğer dinlerin önderlerinin bedenleri de mezarda kalmıştır. Kule Kurumu'nun Mesih'in bedensel dirilişini inkar etmesi, izleyicileri ümitsiz bırakmaktadır. Çünkü Mesih'in ölümden dirilişinden söz eden Kutsal Kitap şöyle der: "Mesih dirilmemişse, imanınız yararsızdır ve siz hala günahlarınız içindesiniz" (l.Ko.l5:17).
Kutsal Kitap İsa'nın mezardan 'bedeniyle birlikte' dirildiğini kesin bir dille ortaya koymaktadır. İsa, bedeninin ölümden dirileceğini Yuhanna 2:19-21'de dile getirmiş ve bunu kendisinin yapacağını söylemiştir. Sadece bu metin bile dirilişin bedensel olduğunu göstermektedir. Düşmanlarının yok edeceği ve kendisinin yeniden yapacağı tapınak kendi bedenidir. İncil'in Yuhanna bölümünde Tomas, Mesih'in çarmıhının izlerini görüp onlara dokunmadıkça dirilişe inanmayacaktı (Yu.20:20-29).
Öğrenciler de tıpkı Yehova Şahitleri gibi diri Mesih'in sadece ruhsal bir varlık olduğu yanılgısına düştüler. Luka 24:37'ye göre İsa göründüğü zaman bir hayalet gördüklerini sandılar. Ancak İsa onların kuşkularını yatıştırarak şöyle dedi: "Ellerime, ayaklarıma bakın; işte Ben'im! Bana dokunun da görün. Bir hayalette et ve kemik olmaz, ama görüyorsunuz, Bende var" (ayet 39).
Elçi Pavlus, şu anda gökte bulunan Mesih'in hala bir bedene sahip olduğunu söyleyerek, "Tanrı'lığın tüm doluluğu bedence Mesih'te bulunuyor" demiştir (Kol.2:9). Çarmıh olayından yirmi yıl kadar sonra yazan Pavlus, 'bulunuyor' diye şimdiki zaman kipini kullanarak Tanrı'lığın hala bedence İsa'da bulunduğunu dile getirmiştir.
İsa'nın Gözle Görülen bir Şekilde Döneceğini İnkar: Kule, İsa'nın dirilişinin ruhsal olduğunu öne sürerek 'gözle görülmeyen dönüş' öğretisine yol açmıştır. Örneğin Yehova Şahitleri, şöyle derler: "İnsan gözlerinin Mesih'in ikinci gelişini görmeyeceği, Mesih'in görülen bir bedenle dönmeyeceği açık bir Kutsal Kitap gerçeğidir."14 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Kule, Yehova Şahitlerinin zihinlerine böyle bir düşünce zinciri yerleştirdikten sonra, Mesih'in zaten dönmüş olduğunu ilan etmesi kolay olmuştur. 1929 yılında Kurum, ikinci gelişin 1874 yılında gerçekleştiğini söylüyordu.15 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) Şu anda ise Mesih'in dönüş tarihi 1914 yılına çekilmiş durumdadır. Kule'nin yakın zamandaki bir sayısında şöyle bir ifadeye rastlanmaktadır: "Olaylı geçen 1914 yılında Mesih'in dönmüş olduğunu milyonlarca insan kabul etmiş durumdadır."16 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) Bu oranda bir tarih karmaşası yaratmak ve böylesine günlerle oynamak yalnızca Mesih'in gözle görülmediğini kabul ettirdikten sonra mümkün olabilirdi.
Ancak Kutsal Kitap sayfalarının hiçbirinde Mesih'in ikinci gelişinin gizli saklı olacağından söz edilmemektedir. Aslında, Mesih'in kendisi Matta 24:23-27'de, dönüşünün gizli olacağını söyleyen kişilerin sahte peygamberler olacağını dile getirmiştir. "Ulu Tanrı ve Kurtarıcımız İsa Mesih'in yücelik içinde gelmesini bekliyoruz" (Tit.2:13). Mesih'in dönüşü, her gözün göreceği açık bir olay olacaktır.
Ölümsüzlüğü İnkar: Yehova Şahitlerine göre ruh, sadece bedene can veren bir yaşam gücü ya da ilkesidir. Dolayısıyla beden öldüğü zaman, ruhun varoluşu da son bulur. Dolayısıyla ölen bir kişinin hayvandan farkı yoktur. Ölü bir insan ölü bir köpekten farksızdır.17 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Bu teoloji, ölümün Rab'le birlikte olmak anlamına geldiğini söyleyen Filipililer 1:21-24 ve 2. Korintliler 5:6-8 metinlerinden çok farklıdır.
Yehova Şahitlerinin insan doğasına bakışı, Mesih'in devamlılığına bakışlarını da aydınlatmaktadır. Onlara göre İsa önceden baş melek Mikael'miş, ancak insan bedeni aldığı zaman melek Mikael'in varlığı son bulmuş. İsa öldükten sonra, varoluşu son bulmuş. Tanrı da O'nu ruhsal bir varlık olarak yeniden yaratmış. Oysa Kutsal Kitap'a göre İsa baştan sona kadar aynıdır.
Cehennemi İnkar: Kule'nin cehennemdeki sonsuz cezayı inkar etmesi Yehova Şahitlerinin teolojisini en çok çekici kılan unsurlardan biridir. Yehova Şahidi yazarlara göre cehennem insanlığın ortak mezarıdır. Cehennemin ceza yeri olduğu 'doğru değildir'.18 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Ancak Yehova Şahitleri, Rabbimiz İsa'nın cennetten çok cehennemden söz ettiğini görmezden geliyorlar. İsa'ya göre cehennem aslında İblis ve melekleri için hazırlanmıştı (Mat.25:41), ama insanlar Şeytan'ın Tanrı'ya karşı isyanına katıldılar. Bu yüzden aynı cezayı paylaşacaklar. Matta 13:42, 25:46 ve 26:24 gibi ayetler cehennemin acılarla dolu gerçek bir yer olduğunu gösterir.
Gökyüzünü Kısıtlamak: Kule'nin, Göklerin Egemenliğine ilişkin öğretişi, oradaki imanlıların sayısını 144.000'le sınırlar. Yehova Şahitleri bu rakama Esinleme 7:4'ü yanlış yorumlayarak varmışlardır. Ne yazık ki birçok Yehova Şahidi, diri Tanrı'nın huzurunda yaşayabileceği göksel bir egemenlik ümidine sahip değildir. Birçok Yehova Şahidi, sonsuza dek Tanrı'nın sevecen varlığından uzakta, yeryüzünde yaşayacağına inanmaktadır. Ne var ki Yuhanna 14:2-3, l.Selanikliler 4:13-18, Luka 23:39-43 ve 2. Korintliler 5:8 gibi ayetler, Tanrı'ya ve Kurtarıcı İsa'ya güvenenlerin hepsine Tanrı'nın huzurunda bir konut vaat etmektedir.
Başka farklılıklar: Yehova Şahitlerini, Hıristiyanlardan ayıran başka bir uygulama ise kan naklini reddetmeleridir. Bunu, Yaratılış 9:4'ün ve buna benzer başka ayetlerin kan naklini yasakladığı düşüncesine bağlarlar. Oysa bu ayetler, kanlı et yemeyi yasaklamaktadır. Bu yanlış anlama nedeniyle bazı Yehova Şahitleri ve onların çocukları kan kaybından can vermişlerdir.
Yehova Şahitlerinin çok sayıda farklı inançları vardır. Doğuş Bayramını kutlamazlar. Mesih'in, bildiğimiz gibi bir çarmıhta değil, işkence direğinde öldüğüne inanırlar. Doğum günlerini ya da bayramları kutlamazlar. Bunların, Tanrı'nın yaratıklarına tapınmak anlamına geldiğine inanırlar. İnsanların kurduğu yönetimleri, askerlik hizmetini, sancak selamlamayı reddederler; böyle şeyleri putperestlik olarak görürler. Bu öğretilerin çoğu, insanları fazlaca teolojik değer taşımayan tartışmalara çekmek için kullanılan taktiklerdir.
Yehova Şahitlerinin Gelişmesi Neye Bağlıdır?
İnsanlar, Kutsal Kitap'ın bu denli çarpıtılmasını nasıl kabul ediyorlar? Kurum'un önderleri, Kutsal Kitap yorumlarının doğrudan doğruya Yehova'dan geldiğini iddia ederek izleyicilerini etkiliyorlar. Bu iddialarını Matta 24:45-47'nin yanlış bir yorumuna dayandırıyorlar. Kurum, bu benzetmeyi kendilerinin 'güvenilir ve akıllı köle' olduğunu öne sürmek için kullanmaktadır. Bu köle, Kule aracılığıyla üyelerin yiyeceğini vaktinde vermektedir.19 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Bu düşünceyi ilk ortaya atan Charles Russell, kölenin sadık Kule izleyicilerinden oluştuğunu öğretiyordu.20 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) 20 Ocak 1986 yılında Russell'ın eşi, 'kölenin' tekil olduğunu bu yüzden tek bir kişiden, yani kocasından söz ettiğini söyledi. Russell o andan ölümüne dek eşinin yorumunu savunarak, izleyicilerine kendisinin 'o köle' olduğunu ilan etti.21 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Russell'ın ölümünden sonraki on yıl boyunca Başkan Rutherford da dahil olmak üzere Kule'nin tümü, güvenilir kölenin Russell olduğunu öğretmeye devam etti.22 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) 22 Ocak 1927 yılında Russell birdenbire tahttan indirildi. Kule, güvenilir kölenin artık (Kule önderleri aracılığıyla konuşan) Şahitler topluluğu olduğunu öğretmeye başladı.23 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) Üstelik, o kölenin Russell olduğunu iddia edenlerin Yehova'ya iğrenç gelen putperestlik (yaratılana tapınma) suçunu işleyeceği ilan edildi.
Kölenin önce topluluk, sonra birey ve sonra yine topluluk olarak değiştirilmesi ilginçtir. Bu değişim nedeniyle Yehova Şahitleri, kendilerinin Matta 24:45'teki güvenilir köle olduğunu yalanlamıştır. Eğer Kurum, bir zamanlar Russell'ın 'güvenilir köle' olduğunu kabul edip sonra reddettiyse, Tanrı'nın habercisini ve bildirisini reddetmiş oluyordu.24 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) Öte yandan Russell 'güvenilir köle' olarak yanlış bir şekilde öne sürüldüyse, o zaman da Kurumun kendisi 'yaratılana tapınma' suçunu teşvik etmiş sayılırdı. Her iki şekilde de Yehova Şahitleri Kurumu, gerçeği yeryüzüne yaymak için Tanrı'nın seçtiği kuruluş olarak kabul edilemez.25 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Yehova Şahitlerine ve Hıristiyanlara bir Çağrı
Yehova Şahitleri, Rab'le kişisel bir ilişkiye nasıl kavuşabilir? Öncelikle Yehova Şahitlerinin, gerçek imanlı sevgisini ve ilgisini yaşamaları gereklidir. İmanlıların Kule Kurumuna karşı koymaları, anne babaların oğullarını tutsak alan alkolle savaşmasına benzemektedir. Anne babalar, oğullarının özgür olmasını ve gerçek yaşamı tatmasını isterler. Mesih'e iman eden Yehova Şahitleri, bu imanlı desteğine ve beraberliğine muhtaçtırlar, çünkü kendilerine yardım eden Kurum'dan çıkarılmışlardır.
İkincisi, Yehova Şahitleri Kutsal Kitap ayetlerini, bulundukları metnin içeriğiyle bağlantılı olarak anlamalıdırlar. Kule'nin kullandığı birçok ayet, metnin genel içeriği dışına çıkarılmıştır. İmanlılar Yehova Şahitlerinin söylediği ayetler üzerinde durup, "Bu ayetin genel metin içindeki anlamı, Kurum'un vermeye çalıştığı anlamla gerçekten bağdaşıyor mu?" diye düşünmelidir. Yirmi yedi yıl boyunca Yehova Şahidi olarak yaşamış bir kadın, bir akrabasını Kurum'a katmaya çalışmak için Kutsal Kitap metinlerini incelemeye başlamış. Metinleri genel anlamları çerçevesinde ilk kez gördüğünden, İsa'nın gerçekten de Tanrı olduğunu keşfetmiş. Bu bayan bugün Rab'be içten adanmış bir imanlıdır.
Yehova Şahitleri Kurum'un, insanların yaşamları üzerinde doğrudan doğruya yetkisi olmadığı gerçeğini kabul etmelidirler. Kule Kurumu kendilerinin, Tanrı'nın yeryüzündeki peygamberi oldukları iddiasını sürekli tekrarlamıştır. Örneğin 1 Nisan 1972 tarihli Kule dergisi, "Yehova'nın, gelecek tehlikeleri önceden haber verecek bir peygamberi var mıdır?" diye sorar. Sonra bu soruya olumlu bir yanıt vererek peygamberin tek bir kişi değil, kadın ve erkeklerden oluşan topluluk olduğunu dile getirir. Bu topluluk o zaman Uluslararası Kutsal Kitap Öğrencileri adıyla bilinen grubun izleyicileridir. Günümüzde ise Yehova'nın İmanlı Şahitleri adını taşımaktadır.26 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Gündelik Ekmeğimiz
17-07-2010, 17:39
Kutsal Kitap'a göre Yehova'nın peygamberi olduğunu iddia eden bir kişinin ön bildirileri yerine gelmelidir; yoksa sahte peygamber olarak nitelenecektir (Tesniye 18:20-22). Kule Yayın Kurumu, gerçek peygamberin peygamberliklerinin 'yerine gelmesi' gerektiğini tümüyle kabul etmektedir. Bir kişinin sahte peygamber olarak adlandırılması için peygamberliğinin yerine gelmemesi yeterli bir nedendir.27 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) Kule Kurum'u şöyle der: "Bu gerçek, özellikle geçmiş dönemde dünyanın sonu için tarihler koyan kişileri kapsamaktadır. Onlar belli tarihler koydular, ama hiçbir şey olmadı. Son gelmedi. Bu yüzden sahte peygamberlik suçunu işlediler."28 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)
Kule'nin 'peygamberlikle' ilgili bu iddiayı sık sık tekrarlaması nedeniyle Yehova Şahitleri, Kurum'un dünyanın sonuyla ilgili belirlediği yanlış tarihlerin hesabını sormalıdır. Kule, Russell'ın önderliğinde son savaşın (Armagedon ya da "Her şeye gücü yeten Tanrı'nın büyük savaş günü") İ.S. 1914 yılında son bulacağını, dünyanın şu anki yönetiminin tümüyle yıkılacağını iddia etmiştir.29 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html)Daha sonra Kurum, son tarih olarak önce 1925 yılını sonra da 1975 yılını belirlemiştir. Bu tarihlerde sonun gelmemiş olması Kule'yi, kendi tanımıyla 'sahte peygamber' durumuna düşürmüştür.31 (http://www.incil.com/doc/y-dipnotlar.html) Ruhsal gerçeği bulmayı arzulayan bir Yehova Şahidi, Kurum'un ruhsal kılavuzluğundan ayrılmalıdır. Yehova, kılavuzluk için kendisine dönenleri bağışlayacak ve onlara ışık tutacaktır (Mez. 32:5-8).
Sonuç olarak Yehova Şahitleri ve imanlılar birbirlerini içtenlikle dinlemelidirler. İmanlılar Kutsal Kitap'ta vaat edildiği gibi Rab'le diri bir beraberlik yaşadıklarını iddia ederler. Günah, insanları Tanrı'dan koparmıştır. Ancak Tanrı, sevgisinden ötürü insan biçimi alarak günahın cezasını kendisi ödemiştir (Yeş.59:2; Rom. 5:8). İmanlılar, sonsuz yaşama şimdiden kavuşabileceklerini biliyorlar (Yu.3:36). Tanrı'nın, halkından iyilik beklemesine rağmen, hiçbir iyiliğin O'nun beğenisini kazandıramayacağını öğrenmişlerdir(Ef.2:8-10, Tit.3:5, Rom.3:23).
İmanlılar, Rab'be nasıl iman ettiklerini Yehova Şahitlerine anlatırlarken, onları da buna davet etmiş oluyorlar. Sonuç olarak her birimizin Rab'be bağlanması gerektiğinden Yehova Şahitleri de İsa hakkında gerçeği bulmak için Rab'be dönmelidir. Birçok Yehova Şahidi Tanrı'ya içtenlikle dönerek O'nunla Mesih sayesinde barışmıştır. Diğer yandan birçok imanlı, Yehova Şahitlerinin gayretiyle kamçılanarak üçlü birlik olan Tanrı'ya hizmette daha büyük bir bağlılık göstermişlerdir.
Hala daha öğretilerinizin doğru olduğu iddiasını ancak çarpıttığınız ayetlere dayandırabilirsiniz.
AGNOSTİK SEN yEHOVA şAHİDİ'NİN AVUKATLIĞINI MI YAPIYORSUN? Ayrıca Artius'un öğretileri ve Arius'un sonunun ne olduğu tarihi kayıtlarda var. İznik Konsülünde ne oldu sanıyorsun sewn? Maskeli balo mu? Çok bilinen o İznik Konsülü'nün neden ve ne için toplandığını bir araştır önce. Olayları çarpıtma. Arius saçma sapan bir öğretiyi yayma peşinde idi. Kutsal Kitaba uymayan.
Avukatlık yapmıyorum fakat siz hala olayın vahametinin farkında değilsiniz.
Bir kitaptan episkopal kilisenin atadığı bir episkopos referanslarla İsa'nın tanrı olmadığını savunabiliyor (yanında en az 30 piskopos daha vardı)
aynı kitaptan mezhepler tarikatlar ve en az 10 bin reformist farklı görüş doğabiliyor. E daha ne diyim
Kulağı olan işitsin.
Gündelik Ekmeğimiz
17-07-2010, 17:55
Nicea (İznik) Konsülü (İ.S 325)
Arius ve Athanasius’un Kutsal Üçlük konusu üzerine görüşleri
1.Arius ve İlahiyatı: Libya doğumlu, hayatı hakkında fazla bilgi yok. Kendisi İskenderiyede kilise ihtiyarlarından biriydi. Kutsal Üçlük öğretişinden saptığı noktalar şöyle özetlenebilir:
a.Oğul yaratıktır. Hiçbir ilahi istem dahilinde yaratılmıştır. Tanrı’nın ne varlığı ile ilişkisi vardır ne de Tanrıdan Tanrıdır.
b.Yaratık olduğuna göre Oğul’un başlangıcı vardır. Tanrı başlangıcı olmayandır.
c.Tanrı’nın bilgileriyle hiçbir bağlantısı yoktur
d.Hem günah işleyebilir hem de değişebilir.
Tanrı Oğlu denmesinin neden Tanrısal lütfa sahip olmasıdır. Ariusçular Oğul’a ibadet edip dua ettiler fakat O’nun sonsuz ilahiliğine inanmadılar. Mesih’in kurtuluşu gerçekleştirebilmesinin tek yolunun bizim gibi bir yaratık ve insan olmasıyla mümkün olabileceğine inanıyorlardı.
Kendi ilahiyatını şiirlere ve ilahilere dökebilen biri olan Arius 318’de İskenderiye Sinodu tarafından(yüz kişiden daha fazla bir bishop grubu tarafından oy birliği ile) kiliseden atıldı ve 325 tarihinde Antakya Sinodu tarafından heretik(sapkın)olarak ilan edildi ve aynı tarihte Nice Konsülünde de aynı karar çıktı ve 336 yılında öldü.
2.İznik Konsili (325):Arius 318’de İskenderiye Sinodundan atıldıktan sonra Nikomedialı Eusebius’un yanına gitti. Bu kişi önemli bir bishopdu ve beraber bu görüşleri mektup kampanyasıyla yaymaya başladılar. İmparatorun danışmanı olan Bishop Hosius bu konuda imparatorluğu bölecekler şeklinde bir görüş ortaya atınca Konstantin bir toplantı yapmaya karar verdi. Mayıs 20’den 25 Temmuz’a kadar (325) bir toplantı yapıldı.
318 bishop vardı ve onların arasında 3 bölüm söz konusuydu: 1) Tahminen 30’u Ariuscu vardı (Arius kendisi bishop olmadığı için bunların arasında değildi) 2) Homoousians (onların arasında 25 yaşında Atanasyus isimli kişi vardı). Bunlar Oğul’un babayla aynı özden olduğunu söylüyorlardı (Homoousios), Baba’ya benzer olduğunu söylemiyorlardı. (Homoiousios).3) Kayserili Eusebius’un da aralarında olduğu hiçbir yere dahil olmayanlar vardı. Sonunda iki kişi dışında herkes İznik Konsülünde antı Arian teolojiye karşı yazılan metni imzaladı. Bu herkesin homoousios terimini tam olarak kabul etti veya bunla memnun oldu anlamında değildir. Homo(aynı)-Homoi (benzer) demektir.
İznik konsülünde Homousios terimi kabul edildi ama bazılarının memnun olmamasının sebebi Samasota’lı Pavlus’un Baba ile Oğul’u kişilik olarak ayırmayan öğretisinin yeniden gündeme gelmesinden korktukları içindir.
Sonra bilinen İznik İnanç Açıklaması dile getirilmiştir. (İznik İnanç Açıklamasını okuyun- İlhan Keskinöz-Dua Kitabı)
3. Atanasyus ve ilahiyatı: Aslında bir anlamda Ariusçu görüşlerin yayılmasına büyük bir engel olarak Atanasyus görüşlerini gösterebiliriz. Çünkü Atanasyus Baba ile Oğul arasındaki doğa farkını ortaya koymuştur. Atanasyus’a göre beden almış Oğul insanlığa göre farklı bir doğaya sahiptir (heteroousios) fakat Baba’ya göre (homoousios) aynı öze sahiptir. O zaman Oğul Baba’ya hem eşit hem de sonsuzdur.
B. Nicea (İznik) sonrası ilahiyat: Konstantinapolis(381), Kalkedon(451) ve Kutsal Üçlüğün Pekiştirilmesi Doktrini
1. Constantinople (381): İznik Konsül’ünün hemen ardından Atanasyus Ruh doktrinini formüle etti. Buna karşın Tanrı Ruh’u şeklinde isimlendirmedi. Ruh’u da Oğul gibi Baba’yla aynı özden olarak değerlendirmişti (homoousios).
Atanasyus’la başlayan iş Kapadokya Babaları ile tamamlandı:
a. Büyük basil (Kayseri Bishob’u)375’de Kutsal Ruh’un kişiliği ve ilahiliği üzerine yazdı. Kendisi “Kutsal Ruh İlahiyatçısı” olarak bilinmektedir.
b. Basil’in genç kardeşi Gregory (Nisa Bishob’u) inanılmaz rüyalar ve görümler gördüğünü paylaşmıştı.
c. Nizanzus’lu Gregory (Konstantinapolis Patriğiydi (329-91).
O dönemki adıyla Konstantinapolis’te yapılan Konsül’de İznik konsülünde ele alınanlar ve Kutsal Ruh’un da homoousion olduğu konusu artık tamamen tasdik edilmiş oldu.
Aslında Kapadokyalıların yerleştirdiği kavramda hypostasis (yani üç ayrı kişiliğin, üç ayrı kişisel özün (subsistence) tek bir ousia (divine esence) de olduğu belirginleştirilip oturtulmuştu.
2. Apollinaris ve İlahiyatı: Özellikle Kapadokyalılar Apollinaris’e karşı çıktılar çünkü Mesih İsa’nın insan doğasını reddetmişti.
O iki doğayı reddedip daha çok 1.Selanikliler 5:23’te verilen insanın can, ruh ve bedenden oluşumundan hareketle bir trichotomist çözüm bulmaya çalıştı.
Apollinarisler canı kişiliksiz ve şuuru yerinde olmayan bedene yaşam veren bir canlı prensip olarak ele aldılar. Ruh’ta ise kişilik, şuur ve akılcı düşünce oturuyordu. Bu düşünceye göre beden alan Oğul, Söz Mesih’in ruhuna dönüşüverdi. Böylelikle kendi istemini yerine getiremeyen, insan kişiliği olmayan, ilahi Sözle birleşik bir durum söz konusu olmuştu. Bedeni ve canından ötürü insandı. Ama insan ruhuna sahip değildi. Kutsal Üçlüğün ikinci kişiliği varlığında oturuyordu.
Ama insan kişiliğinde en önemli olan şey ruhsa, Ruh’un yokluğu Mesih’inde insanlığının olmaması anlamına gelmektedir. Bunu iyi bilen kilise Apollinaris’i ve onun öğretilerini 377’de Roma’da, 378’de Antakya’da 381’de Konstantinopoliste ve tekrar Roma’da 382’de reddetti. 451’deki Kalkedon Konsül’ünde de bu görüşler lanetlendi.
3. Kalkedon Konsülü (451):
a. Nestorius (Antakya okulu): Daha çok maddi dünyaya bakıyorlar ve Kutsal Yazıları tarihsel ve literal olarak değerlendiriyorlardı. Mesih’in iki doğasının ayrı olduğuna inandılar ama insanlığının daha önde olduğunu ileri sürüyorlar ve Theotokos’u reddediyorlardı.
b. Syril (İskenderiye okulu): Daha çok göksel, ruhsal dünyaya tabiydiler ve iki doğanın birlikteliğine inanıyorlardı. Theotokos görüşüne sahiptiler.
Bu tartışmalara daha sonra Papa Leo Tome isimli bir yazıyla bir anlamda son verdi. Bu yazıda Mesih İsa’nın iki doğası olan tek kişi olduğunu vurguladı.
8 Ekim 451’de toplanan Kalkedon Konsülünde yine beşyüz’ün üzerinde bishop ve 18 üst düzey devlet yetkilisi vardı. Hem İznik Konsülü hem de Leo’nun Tome yazısı tasdik edildi . Böylelikle Hristolojik tartişma bir temele oturtulmuştu.
O dönemde artık tamamen tasdik edilmiş ve Leo’nun Tome’u denilen kitapta da yer alan Mesih’in iki doğasının KARIŞMAKSIZIN, DEĞİŞMEKSİZİN, BÖLÜNMEKSİZİN, AYRILMAKSIZIN (Tanrı ve İnsan) olarak aynı özde bulunduğu kavramına karşı çıkmıştı.