PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Düşünce nedir?


evrensel-insan
10-03-2008, 16:18
Saygideger arkadaslar;

Benim felsefemin ortaya koyusuna gore; evrensel temelde dusunce soyuttur,bir oznesi yoktur ve erkeksel(X) dir.Evrensel temeldeki dusuncenin yasama gecisi,dusuncenin-soyut,bir insan-somut eliyle dil kullanarak-soyut,bu dili-soyut. bir sey(bes duyunun algilayabildigi)-somut veya dusunce urunu-soyut bir seyle ozdeslestirmesidir.

Dusunce;X karakteristigine sahiptir,yani hem ikilem hemde karsitlik icerir ve dusuncenin kendisi uclemdir(Y),YANI BIR POSITIF NOKTA dir.Toparlarsak sey(somut veya soyut) uclu,karakteri dortludur.Sorun da bundan sonra baslamaktadir.Uclem seyle (soyut veya somut) ozdeslesir ve sabittir ve hareket edebilen sadece karsitliktir ve o da sadece tek uc olarak ifadeye yansir.Hangi ucu yansirsa yansisin otekine terstir ve butun yapilan karsitliklarin tartismasidir.Ustelik bunun galibi-maglubu yoktur ve bu tartisma sadece kendi sectigin uca,oteki ucu savunani cekme-donusturme cabasidir.

Orneklersek:ikilemler; var dir, tanri dir, inanc dir ,tanriya inanc,tanri varligi,inanc varligi
uclem:tanrinin varligina inanc,varlik-var-yok,inanc-inanma-inanmama.Uclemin temeli,kendisi ve karsiti vardir.Temeli ve kendisi positif karsiti negatiftir.

Bunlar dusuncenin kullanmasi gerekenler oldugu icin sabittir ve tartisma disidir.tartismaya acik olan sadece varligi var veya yoka,inancida inanma veya inanmamaya tasimadir.Cunku varlik,inanc ve tanri tartismaya dahil degildir.

Bu ornekler cogaltilabilir hak-hakli-haksiz v.s.,mesela hak temelinin kendisi hakli karsiti haksizdir.

Benim felsefem ya ucluden arinmayi (KI BU UCLU EGER INSANI VE ONUN INSANLIK YAPISINI HERHANGIBIR AYRIMCILIGA ITIYORSA) veya uclunun tartismaya acik olmayan temelini aciklar yani,tanriyi,inanci,varligi,hakki v.s. ve aciklarken karsitligin herhangibir ucundan tutmadan aciklar,yani notr aciklar.

Bu konu cok derin bir konudur,yalniz yazilarimin daha iyi algilanabilmesi (dogrulanip-yanlislanmasi veya kabul edilip-karsi cikilmasi v.s. degil) icin bu aciklamayi uygun gordum ve bu yazimi su anda yazdim.

Dedigim gibi bu konu derindir,o yuzden cevap yazilir veya soru gelirse ona gore aciklama yapacagimAslinda bazi yazilarimda bu konuya deginmistim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Averroes
10-03-2008, 16:45
Sn Evrensel insan,

Dediklerinize büyük ölçüde katılmakla beraber şu noktayı da eklemem gerekiyor,

Tartışmada (i.e Tanrı) düzlem asla tartışılan nokta etrafında şekillenmez. Belki onla başlanır ancak onla bitmez. Tartışılan konu, bazı insani özelliklerin etkisiyle, ki bunda birinci dereceden belirleyici olan insanın onurunu kurtarma meselesidir, nesnelliğini yitirerek şahsileşir. Birinci derece önemli olan Tanrı'nın varlığını ya da yokluğunu ikna etme girişimiyle başlarken, bitiş noktası asla başlangıç noktası (yani Tanrının varlığı konusu) değildir. Forumların nasıl başlayıp nasıl bittiğine bakarsanız söylediklerim daha rahatlıkla anlaşılabilir.

Çünkü tartışmanın özü kaypaktır ve beyni konuya sabitlemek her iki taraf için de sözkonusu değildir. Buna bir de belirttiğiniz gibi, sözkonusu tartışma objesinin genel-geçer olmayışını da eklerseniz zorluk kendini iyice ortaya koyar. Bunun için benim tezim şudur, "bilmek" yoktur, "inanmak" vardır. *ve savaşım "bilinen" üzerinden *değil, "inanılan" üzerinden yapılır.

Selamlar

Azazel
10-03-2008, 17:11
Düşüncenin ne olduğunu anlayabilmemiz için nöronlara değinmemiz ve ruhun yapısını bilmemiz gerekir.Önemli olan şey şu. Düşünceyi nöronlarmı üretiyor yoksa önceden ruh tarafından üretilen düşünce nöronlar sayesinde harekete veya fikremi dönüşüyor? Kısaca nöronlar mı düşünceye hakim , yoksa düşünce mi nöronlara hakim? Biraz daha bilimsel yaklaşmak lazım.

Aslında dediğin gibi çok derin konu. 12 kuark , dalgalar (alpha ,beta vb) , madde ve enerji ilişkisi , bunlar hep için işine giriyor. Bi yandan düşüncenin enerji olduğunu iddaa edenler , diğer yandan "düşünce soyutmu somutmu" *bunu tartışanlar , bi diğer yandan da düşüncenin kaynağı evrenin bütünsel enerjisidir diyenler...

Ben "Cogito ergo sum" diyorum bırakıyorum (:

evrensel-insan
10-03-2008, 17:15
Saygideger schopenhauer;

INANC-INANMA-INANMAMA UCLEMINI ALIRSAK,savasim inanc sabit temelli ama sadece inanma degil inanmama uzerinden de yapilir.Ataistlerin savasi gibi,bu savasin icine girmemek isteniyorsa-ki kisir dongudur o zaman inancin sadece bir kisir dongu ortaya koydugu anlasilir.Benim felsefem ise bu uclemin disindan bakar.yani inanci notrler ve iki ucunun tartismasina girmez,yalniz inanc tabu veya gucluyse yani notrlenemiyorsa o zaman kisi ucunu secip savasimini vermek zorundadir.Konu tamamen neye olan inanc ve o inanca olan bir ihtiyac meselesidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
10-03-2008, 17:25
Saygideger schopenhauer;

Soylemeyi unuttum.Benim felsefemin inanci bireyin kisisel saygisi ve insanin evrensel vicdani ve dusunce=sorun dur.Istersen benim insanlik tanimimi okumani oneririm.Benim inanclarimin ne olduguna gelince yukaridakiler haric digerlerinden-tum verilenlerden arinmaya calisiyorum ve cogu soyuttan arinmayi basardim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Averroes
10-03-2008, 17:29
Sn Azazel,

Düşüncenin nasıl gerçekleştiğinin bilinmesi, onu "daha fazla düşünce" yapmaz. O yüzden, bu şimdilik karşılığı olmayan bir konudur ve hakkında anti-tez üretilemez bir sahadır.

Sn Evrensel-insan,

Demiş ki, Benim felsefem ise bu uclemin disindan bakar.yani inanci notrler ve iki ucunun tartismasina girmez.

Diyorum ki, "İnancı nötrleyen," ateistik bakar. Tartışmaya girmez diyorsun ancak nötr dediğin konum zaten "ateizm" dir. O halde zaten tartışmanın içindesin!

Saygılar

evrensel-insan
10-03-2008, 18:36
Saygideger schopenhauer;

Notr un neoldugunu veya benim felsefeme gore nasil algilandigini senin "anlam acligi" basliginda cevap verdim.Ataistin inanci tanriya inanmamaktit ayni teistin inancinin tanriya inanmak oldugu gibi karsitliligin iki ayri ucudur,teist ve ataist ve tartisma bir kisir dongudur,ayni madde-dusunce tartismasi gibi yani kisaca biri otekini tamamlar ve kokleri sabittir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

okinono
10-03-2008, 19:07
Benim felsefem var ise senin de bir felsefen olabilir. Senin felsefen bir başkasının da felsefesi olabileceği gibi benim felsefemden ayrı olabilir. Benim felsefem ile senin felsefen farklı olabileceiği gibi her bir ferdin felsefesi de farklı farklı olabilir. Benim felsefemin sadece benim tarafımdan kabul edilmesi felsefi olarak beni bağlar. Herkesin felsefesi de kendini bağlayabileceğine göre, felsefe tanım olarak herkesi bağlarken, uygulama ve düşünsel eskizlerde sadece felsefe sahibini bağlar.

İşte bu da benim felsefem. :)

Oki, herkese göre bir felsefe olabilir mi sahi? Yani "Benim felsefeme göre" diye bir cümle kurgusu yapılabilir mi?

Bir şartla;Evet yapılabilir.

Nedir o şart?

Felsefe uygulaması yapılmış geçmiş düşüncelerin daha sonraki nesiller tarafından kabul edilmesi demektir. Yani, felsefi bir akımın öncüsü o fikrin topluma yaygınlaşmaıs için taraftar bulmasını sağlar. Ama bu henüz felsefe demek değildir. Bu nedenle, en yeni felsefe bir önceki felsefenin üstünde kurulur. Bunun içinde en alttaki felsefe felsefenin aslı demektir.

İyi de en alttaki felsefe nedir peki?

Oooo, Oki, bu soruyu bana neden soruyorsun. Bak burada kenan evrensel insanlar var onlara sormalısın?
Benim ki onların yanında fesleğen kalır :)

Selamlar

frodo
10-03-2008, 19:14
Evrensel-insan bir kaç küçük düzeltme yapmama izin verin. Birincisi ataist diye bir kavram
eğer atacılık gibi bir anlamlandırma değilse yoktur. Doğrusu herhalde "ateist" olmalı.

İkincisi -kast ettiğinizin ateizm olduğunu varsayarak- ateizm bir inanç değildir. Sadece teizmin
savladığı rasyonel olmayan çelişik ve bu nedenle imkansız tanrı kavramının yadsınmasıdır.

Teizmin ileri sürdüğü ve çoğunlukla "insani" olan tanrı (insanın günahları, pişmanlıkları, suçları
hatta kılık kıyafeti ile ile doğrudan ilgili) düşüncesi ateizme göre yanlış ve gerçek dışıdır. Bunu
söylemek inanç değildir. Çünkü *teizm tarafından ileri sürülen kanıtlar yetersiz, çelişik, ve
fazlasıyla naiftir.

metalheart
10-03-2008, 19:30
okiiiii
kenan evrensel ...

evrensel-insan
10-03-2008, 19:34
Saygideger okinono ve frodo;

Benim felsefem cunku baskasina ait degil tamamen patenti bende,ikincisi terimler ve algilari algiliyana gore degisir,benim algima gore ateist te inanc sahibidir ama inanmama inanci,yani inanmak nasil bir inanc cesidiyse inanmamakta bir inanc cesididir.(bu sefer ateisti dogru yazdim,umarim),benim felsefem evrensel sorunun temelini ve olusumunu ortaya koyan felsefedir.Eger bildiginiz bu icerikte bir felsefe varsa,lutfen bana da bildirin.Ayrica ikinizinde belirttiginiz dusunceleriniz icin,tesekkurler.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Averroes
10-03-2008, 20:34
Sözkonusu din olduğunda, tarafsızlık, muhalif şıkkı (i.e. ateizm) esas tutmaktır. Burada gerçek bir nötrlük durumundan bahsedilemez, tıpkı yarı-inançlıyım denilemeyeceği gibi...

Selamlar

spartacus
10-03-2008, 21:53
Evrensel-insan

Genellemelerinizden çıkarttığınız derin anlamları anlayamadığımı belirtmek istiyorum. Ateizm inançsal değil özünde düşünsel bir duruştur. Bu gün çarpık tanımlamalarla ve tek taraflı, ateizmin, teist taraflı tanımlarıyla yol alamayız. İnsanlık tarihi antik çağdan, modern çağa kadar olan dilimde, her şeyi ama her şeyi yorumlamayı ancak tanrısal bir bilgi ve bu bilginin sunulmasıyla edindiğine hem inanmış ama hemde düşünmüştür. Şimdi insan yeni şeyler düşünemez ve edinemez ancak Tanrı insanlara yine insanlar arasından seçtiği azizlerle, ermişlerle vs yeni bilgi gönderir. Şimdi bu görüşe göre alternatif ne olabilir ? Paratoner nasıl bulunur, yıldırım'ın Zeus'un keyfine göre gökten aşağı fırlattığı ok olmadığı anlaşılarak. İşte bunu anladığınız anda, işte o anda, yorumunuz ateisttir!

Ateizm temeli, doğada tüm olayları, hareketi vs tanrısal bir çerçeveyle değil tamamen doğal süreçlerle ele almaktır. Neden, niçin, nasıl sorularına, yine gözlem, inceleme vs yolları ile ulaşma ve yorumlama çabasının oluşturduğu sonuç, a-teizm. Ateizm tanrı karşıtlığı değildir, öyle olsa idi zaten bu ateizm olmazdı, görüş olarakda anlamsız olurdu. Ateizm Tanrı ile uğraşmaz temelde böyle bir sorunu yoktur-dolayısıyla tanrısızlık gibi de bir sorunu yoktur-. İnançsızlık ise bir inanç değil, bir tercihdir. Teist ise bir Tanrı inancına sahip olduğu gibi buna bağlı görüşlerede sahiptir ve size inanmanızı olduğu kadar görüşleri kabul etmenizide dayatır! Bu durumda ret edilen Tanrı değil(ki olması mümkün değil), teist görüşler ve o görüşlerdeki savlardır. bu savlara tanrı(öznel açıdan) da dahil ancak bu tanrı, teist savların ürünüdür ve bu savların temel direği olduğu için O'da çürütülmek zorundadır. Zeus'da bir tanrıdır ama ateistin nesnel anlamda onu ret etmek gibi bir çabası yada durumu yoktur-çünkü bunun imkanı yoktur-. Neden çünkü Zeus teist savların bir ürünüdür, aynen Sindirella gibi ve ret edilen tanrı değil teistlerin savlarıdır, yada kısaca Sindirella ayrı, ona Tanrı demek ayrı şeydir. O halde Sindirella bir tanrıdır, ve yağmurdan tutunda her şeyimizi bize o sağlar, deremleride o yapar, yıldırımlarıda o çakar, eğer iyi şeyler olsun istiyorsanız sindirellayı memnun etmek durumundasınız! Bunu kabul etmek isteyen var mı? Peki kabul etmemek bir inanç olabilir mi? Peki kabul etmemek bir zorunluluk olabilir mi? Peki kabul etmemek için, kabul etmemeyi inançlaştırdığı için kabul etmiyor olmak olabilir mi(teist ateist tanımı budur) :)

Doğrusu Tanrı hiç umurumda değil. Var yada yok beni hiç ilgilendirmiyor. Cidden var yada yok böyle bir sorunum yok. Ancaak, ne zaman ki birileri gelir, Tanrı böyle buyurdu, uymayanlara şöyle ceza var, böyle ceza var denir ve beni sözde inananlar yargılamaya başlar o halde ben neden böyle bir inanca sahip olamayacağımı ifade etmek zorunda kalırım. Dolayısıyla dünyayı yorumlayışım, dünya görüşüm vs farklı olarak şekillenir. Bu durumda ben karşıt bir görüşe sahip olmakla anti kelimesini kazanırım... Yinede Tanrı gibi bir sorunum yoktur, böyle bir kriterim yoktur.

Onlar(teistler) savlarıyla bana Zeus'u var eder ve emreder, "deperemlerin nedeni der başı açık gezen kızlardır" oysa ben ise depremin doğal bir şey olduğunu aynen suyun akması kadar doğal olduğunu, dolayısıyla başı açık yada kapalı durumunun hiçde ifade ettikleriniz gibi olamayacağını, deperemi ve oluş sürecini incelemek gerektiğini söylerim(seni kafir der teist, Zeus'dan daa mı iyi bilecen de inceleme hakkını kendinde göresin!). O halde der teist, evreni yöneten Zeus ise demek ki depremlerde Zeus'un işidir ve eğer o başlarımızı örtmeyi buyurmuş ise ve bizde açıyor isek onu kızdırmış oluruz der, ben ise Zeus diye bir şey yoktur çünkü onu var ettiğin şu ve şu savların çürük demek zorundayımdır. O ise ısrarla var der ve VAR diyebilmesinin tezlerini ortaya sunar ben ise o tezleri teker teker ele alır ve neden mantıklı gelmediğini ifade ederek, kendi iç açmazlarını ortaya koyarım. VAR bir iddiadır ve yokluğuyla beslenir...

Benim açımdan ise tanrı "yok" olamaz :wink:

gozeneli
10-03-2008, 22:37
Düşünce, bence özgürlügün en önemli temelidir. İslamı terslememin en önemli nedenide budur.
İslam bana düşünme özgürlügü vermemiştir.

Aydınlanmanın temelide düşüncedir.Düşünün Kuranı müslümanlar düşünerek okusalar kaçı hala müslümanım der ?

Kim demiş düşünüyorum demek ki varım ?Düşünmeyenin varlıgı söz konusu olabilir mi?
Düşünmeyen tembel beyinler hep başkalarının tesiri altında kalır.

Bu toplulugu sevmemin nedenide düşünmek serbest, kimse önyargılarla düşüneni azarlamıyor.
Ahhh keşke Bütün Türkiye düşünse,o zaman aydınlık gelir cahalet gider.

Gelin ya düşünelim yada düşleyelim o günleri :?

okinono
10-03-2008, 23:26
Adam düşünmüş..

http://www.youtube.com/watch?v=2Dw0LkOO50g&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=2Dw0LkOO50g&feature=related

evrensel-insan
11-03-2008, 16:21
Saygideger spartakus;

Ben zaten dusuncenin ne oldugunu anlatirken,ateizmin bir dusunce urunu oldugunu belirtmistim.

Inancsalliga gelince,bu aslinda benim daha once ki yanitlara verdigim cevap temelindeydi.Size de soyle aciklayayim:

Teism bir dusunce ve ayni zamanda(soyut) inanc-duyu urunudur.DUSUNCE NIN URETIMI IKI TURLUDUR BIRINCISI SOMUT URETIM MESELA KALEM,YANI BES DUYUYLA ALGILANANI BIR SOYUT TEMELINDE-KALEM KELIMESI- SOMUT CISIMLE OZDESLESTIRIP BIRLESTIRMEK,IKINCISI SOYUT URETIM MESELA SEVGI DUYGUYLA -INANCLA ALGILANANI BIR SOYUT TEMELINDE-SEVGI KELIMESI-SOYUT DUYGUYLA OZDESLESTIRIP BIRLESTIRMEK

Eger ateizmin buradaki ozdeslestirimi somutsa-maymun-insan ozaman dinsel degil;konuyu tanrisal *ve tanriya *karsi almak gerekir,eger ateizmin buradaki ozdeslestirimi soyutsa o zaman inancsal ve teizme karsit olarak almak gerekir.Her iki alimda * Ateizmi ikilem ve karsitligin icinden kurtaramaz,ilk ornekte insan tanrisal varlik yerine,maymunsal varlik olur.Ikinci ornekte ise inacsal inanisin inanmasi degil,inanmamasi olur.Dolayisiyle ne dusunceyi zorlar,ne de dusuncenin evrensel ayrilmislik sinirinin disina cikar.Yani her halukarda da karsitliklardan biridir,oburune terstir ve karsitlik savasinin icinde galibi-maglubu veya dogrusu-yanlisi tartisilipta kanitlanamayan bir kisir dongunun icindedir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
15-06-2008, 18:55
Saygideger arkadaslar;

Insanoglu dusuncesinin kaynagi, hayalgucu ve yaraticiliktir.

Dusuncenin hayalgucu ve yaraticilik ozelligi kavramin ortaya cikisidir. Dusunce,yansisini bes duyuyla algiladigi seyi madde; sezgisini duyumuyla algiladigi seyi inanc diye kavramlastirmistir. Dusuncenin kendisi bir uclem, yani bir, pozitif ve noktadir.Karakteri ise bir dortlem yani ikilem ve karsitliktir. Dusuncenin kendisi Y sembolu, karakteri X sembolu ile ifade edilir.

Dusuncenin gelismesi icin ise, cikarimsal yalanlama methodu ve varsayimsal karsi cikis temeli gerekmektedir. Bunun icin dusunce verileri nedenler ve sorgular, elde ettigi yeni verilerle sorgulama ve nedenleme devam eder. Gozlemler ve deneyler, dusuncenin ortaya attigi teorileri ancak test ederler, ama uretemezler. Yeni dusunceler uretmek icin gozlem ve deney yeterli degildir.

Dusuncenin dusunme temeli de genelde yansisi algilanan madde temelli, ya da sezgisi duyumlanan inanc temellidir.

Insanoglunun tarihsel dusunce gelisiminde, madde temelli dusunce ancak, 1600 lerde dusunceye yerlesmeye baslamistir. Genelde "geri kalmis" statusune giren ulkelerde,- ki bunlar genellikle musluman kokenli ulkelerdir- dusunce, sezgi temelli ve duyumsal kokenlidir, yani inanca dayanir. Ya verilenlere oldugu gibi inanilir, ya da verilenlere karsi cikilip isyan edilir.

Bu tip dusunce tarzi uretmeyen verilenin kabul ve reddi temelli bir dusunce tarzidir. Genelde suru psikolojisi ve korku felsefesi hakimdir. Bireysel bilinc gelismemis, toplumlar inanc temelinde kutuplasmis ve bolunmustur. Kisiler genelde duygusal oldugundan, dusunce yerine dusunceyi vereni hedef alirlar. Kisisel atisma ve satasmalar, karsidakini kendine gore yonlendirmeler, yonlenmeyenleri karsi ilan etmeler, kendi disinda kalanlara hukmetmeler, dusuncenin ne dedigini anlamak algilamak yerine, sadece dogru yanlis inanciyla degerlendirmeler v.s. bu tip dusuncenin urunudur.

Bati da ise yansisal temelli maddesel dusunce gelismistir. Bu dusuncenin gelismesi, toplumlardan ziyade bireyi one cikarmis, mantik temelli bir dusunce tarzi gelismistir.

Bu gelisim, toplumlari antiayrimciliga itmis, inanc temelli dusunce sadece bireysel temele indirgenmistir. Genelde bireyci akilcilik, yani egoizm hakim olsa bile, bu bireyin kendisini topluma kabul ettirme temelinde yansir.

Toplumun bireyleri bu antiayrimciliga uymak zorundadir. Uymayanlar ve ayrimcilik yapanlarin onunde hukuk engeli vardir.

Bunun disinda genelde inancsal tartismalar da olmaz. Sebebi inancin, bir madde gibi yansisi olmadigindan ve ispat yerine sadece sezgisel duyumu getirdiginden, tamamen bireyin bir secimidir. Baska bir bireye de empoze etmedigi olcude bir sorun yoktur. Herkes inancini kendisi icin korur. Boylece ister istemez, bilincli olmasada saygi gelismistir. Bilincli olmasa diyorum, cunku saygiyi gelistiren antiayrimciligin koruyucusu hukuktur, yani birey kendi kendine gelistirmemistir. Oyuzden sayginin bilinci bireyde yerlesene kadar bir zorunluluk olmaktadir. Bunu gelistirmis olanlar icin ise bu bir zorunluluk degil; olmasi gereken birey bilincidir.

Iste bu maddesel dusunce temeli ve onun uzantisi mantikli dusunme, iliski ve iletisimde gecerlidir ve toplumda yer tutabilmenin bir geregidir.

Inancsal dusunce ise tamamen bireye has ve yonelik, bireyin kisisel degerleri arasindadir. Bireyin kendisini tanitim ozelligi olarak yansir ve tartismaya acik degildir. Bir bireyi kabul ederken ve onunla iliski kurarken, onun bu inancsal degerlerine saygi duymak gerekir. Bunlar arasinda onun dini inanci veya inancsizligi, gelenek ve gorenekleri, ahlak degerleri ve anlayisi, yasam stili ve standardi, milli kokeni, dili v.s.hep bireyin kendisini tanitim ozelligidir.

Hicbir birey, inanc temelli tanitim ozelligini baska bir bireye empoze etmez, edemez. Her birey biribirinin bu inanc temelli tanitimsal degerlerini kabullenerek biribirleriyle iliski kurarlar.

Burada anlattiklarimdan iki sonuc cikmaktadir. Dusunce ya inancsal ve sabit-sadece kendi icindeki degisim yani kabul veya red-duygusal, kisiye yonelik, toplumsal, kutuplu ve bolunmus v.s.

Ya da dusunce maddesel, mantikli, bireysel, mudahelesiz, dusunceye yonelik, saygili antiayrimci, sorgulayici, nedenleyici ve degisime aciktir. Bir kisinin hangisinin ona yakisacagi ve yasami iliskisi ve iletisimi acisindan hangisinin kendisine yarar saglayacagi ve zarar vermeyecegi; her kisinin kendi secimi ve kararidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
27-10-2013, 02:56
Guncelleme