Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 28-09-2007, 15:23
nil nil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Sep 2007
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 68
Standart Einstein'i aşmak...

Daha önce tanışma forumuna eklemiş olduğum ve bir süre önce Bilim ve Teknik dergisinde yayımlanmış olan yazımı değerli yöneticimiz sevgili Dilaver'in önerisi üzerine buraya aktarıyorum.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *EİNSTEİN’I * * AŞMAK
* * * * *Görelilik Teorisinin yüzüncü yılı dolayısıyla “Dünya Fizik Yılı” olarak ilan edilen 2005 yılında hala *Einstein’ın bıraktığı yerde sayılırız. Onun hayali,bilimin de en büyük ihtiyacı olan,bir birleşik alan teorisini oluşturamamışız *hala.
* * * * * * * *Bence bunun nedenlerinden en önemlisi bilimsel araştırma yaparken, felsefi düşünmemek veya yanlış felsefeye sahip olmak.Einstein’ın (Her ne kadar kesin nedenselliğe inandığı için, atomaltı parçacıkların davranışlarındaki doğal belirsizlikten kaynaklanan olasılı nedenselliğe bir türlü alışamayıp”Tanrı zar atmaz “dediyse de) “Bir önyargıyı yok etmek,bir atomu parçalamaktan zordur” ve Newton’un “Fizik, kendini metafizikten koru! “(Özdeyişler-Birgün gazetesi eki) sözleri hala önemini koruyor.Bilim insanlarının çoğu yaratılış efsanesinin peşindeler hala.Açıklayamadıkları yerde metafizik(doğaüstü) güçlere başvuruyorlar.Oysa her şeyin, hiç çözemesek bile, mutlaka bilimsel bir açıklaması vardır.Bilimsel yöntem,olayları doğaüstü güçlere başvurmadan açıklamaya çalışmaktır.Bunu ne kadar çabuk fark edersek o kadar çabuk gelişiriz.
* * *Nedenlerden bir diğeri;bilimin ve büyük keşifler yapan bilim insanlarının tabu haline getirilerek sorgulatılmaması, bilimin tamama erdiği sanılıp, bilimin son bulgularının en son ve kesin bilgilermiş gibi kabul edilmesi ,yeni bilimsel önerilere, yeniliklere karşı çıkılması ve insanların yaratıcılıklarının ve cesaretlerinin kırılıp yok edilmesi. Hiç kimse hatasız,eksiksiz,çelişkisiz ve mükemmel değildir.Hiçbir doğa yasası da tam olarak, birden keşfedilivermez.Zaman içinde *birkaç kişinin incelemesinden,yanlışlarını ve eksiklerini gidermesinden sonra gelişir,olgunlaşır ve yasa haline gelirler.Yasalar bile zamanla yanlış ve eksik oldukları anlaşılırsa değiştirilirler.Çünkü ilerleme daha çok yanlışları bulup kanıtlamakla olur.Bulduğumuz yanlışın yerine doğrusunu koymamız da şart değildir.Yani bir şeyin yanlış olduğunu bilebiliriz fakat doğrusunu bilmeyebiliriz.Örneğin bir *Aristoteles’in yanlışları günümüze kadar gelmişse,bunun suçlusu o değil, onu sorgulatmayan ve sorgulamayanlarda.O elinden geleni yapmış,zamanına göre en kapsamlı bilimsel araştırmayı yapmış ve büyük bir bilgi birikimini oluşturmuş, ama çabaları ortaçağ karanlığına gömülmüş.Bize düşen de onu yerden yere vurmak değil, onun bilgilerini sorgulayıp düzeltmekti.Bilim insanları keşiflerini kendinden öncekilerin yanlış ve eksiklerini düzelterek yapmışlardır. Einstein’ın da düzeltmelerini düzeltmek bize düşüyor.Yanlışları ve eksikleri, onlara olan saygımızı eksiltecek değil.Onlar, elinde meş’alelerle insanlığın önünden gidenler.Onlar en büyük saygıyı hak edenler. * * *
* * * * * * * Einstein’ın keşiflerinin çoğu önceden keşfedilmiş zaten.Evrimin doğal bir sonucu olarak keşifler birkaç kişi tarafından aynı zamanlarda yapılıyor ve keşfedilenlerin anlam ve önemi daha sonradan anlaşılıyor genellikle.Einstein’ında da diğerleri gibi yaptığı, bu keşifleri sorgulayıp *birleştirerek bunlara E=mc kareyi eklemek oldu .Bu keşifler, aralarındaki bağlantılar kurulup birleştirilince, insanların evrene ve dünyaya bakışlarını değiştirdi.Bu denklemin kendisi küçük ama (belki de Einstein’ın kendisinin bile tam olarak anlayamadığı) anlamı çok büyük.Bunun anlamı; evrendeki madde saf kütlesiz enerjiden oluşmuş.Peki enerji neyden oluşmuş?Enerji de maddeden oluşmuşJMadde enerjinin bir şeklidir sadece ve enerjinin iş yapma gücü hiç bitmez,korunur.Yani *şu gördüğümüz haliyle ezeli ve ebedi değildir evren.Evrendeki her şey sürekli bir hareket halinde kendini yeniler durur.Atomaltı parçacıklardan evrenin kendisine kadar her şey bir canlı gibi doğar yaşar ve ölür.Fakat bütün bunların oluşmasında fizik ötesi,yani evrenin dışında bir gücün etkisi yoktur.Evren sadece kendisini ve kendi bilimsel doğa yasalarını içerir.
* * *İnsanlık ve bilim evrenin yaşına kıyasla daha çok yeni.Bizler bilim ve teknolojinin patladığı çağlarda yaşıyoruz.Kendimizi teknoloji sarhoşluğuna kaptırıp bilimi bir kenara atmış gibiyiz.Oysa daha, yanlış bildiğimiz ve bilmediğimiz çok şey var ve bizim bu keşifleri yapma şansımız ve sorumluluğumuz var.Kendini aşan neleri kimleri aşmaz ki.Kendimize güvenip sorgulayalım bilimi,bir çocuk saflığı ve bir deli cesaretiyle;küstahlıkla,şarlatanlıkla suçlanmaya,küçümsenmeye,alay edilmeye aldırmadan.Doğruları görebilen çoğunluk değil,azınlıktır.Yani bütün dünya yanlış,bir tek sen doğru olabilirsin;Demokritos,Galileo,Einstein ve daha niceleri gibi.Einstein’ında “Benim özel bir yeteneğim yok.Sadece fazla meraklıyım”dediği gibi;ihtiyacımız olan; korkulardan ve zincirlerden arınmış özgür bir zihin ve merak *sadece.Keşfedilmeyi bekleyen bilinmeyenler, gözlemlediğimiz,okuduğumuz yerlerde bize el sallıyorlar,bir adada mahsur kalmış, kurtarılmayı bekleyenler gibi.Bizse onları göremiyoruz, gözündeki gözlüğü arayanlar gibi.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Nil

Tanrı bilimin boşluklarındadır.
Bilim boşluklarını doldurdukça Tanrı'ya yer kalmayacaktır.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 29-09-2007, 02:40
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Einstein'i aşmak...

Einstein klasik determinist yaklaşımlarıyla döneminin kuantum devrimi karşısında yetersiz kalmıştır.
Kuantum devriminin öncülerinden Heisenberg ve Neils Bohr çağdaşları olan Einsteinden bir adım öndedir.Ancak Einsteinin medyadik görüntüsü nedeniyle kuantumun bu babaları gölgede kalmış ve sadece bilim çevreleri tarafından tanınmıştır.
Atomaltı parçacıklarının konumumlarının ve hızlarının ayna anda bilinemeyeceği "Belirsizlik İlkesi" Einsteinin determinist yaklaşımlarına ters gelmiş ve yaşamı boyunca bunu kabul edememiştir.

Günümüz matematik ve fizik ilerlemelerinin bizlere sunduğu kaos ve rastlantılar üzerine çalışmalar,türbülans ve geri çekerler,olasılık hesaplarının determinizmden daha büyük bir öneme sahip olduğunu gösteren akımlar olmuştur.

Psikanaliz alanında da görececilik kavramı,Freud un intrapsişik terapöti yöntemine alternatif olarak, ilişkisel yöntemlerin,kendilik psikolojisinin ve empati yoluyla terapi kavramlarının gelişmesine neden olmuştur.

Felsefe alanında ,"gerçekliğin nesnel olduğu" görüşünü savunan pozitivist yaklaşım,yerini, nesnelerin kendisini gözlemleyen gözlemci tarafından biçimlendirildiği perspektivist yaklaşıma terketmiştir.
Merkezcil mantık yerini diyalektiksel ilişkilere bırakmıştır.Varlığın özündeki çelişkinin oluş düzeninin temeli olduğu kavramı Hegel le fikirleşmiş ve bugün görelilik,kuantum kavramlarıyla da desteklenmiştir.

Aslında Einstein aşılmıştır.Çünkü bilimsel evrim,büyük sıçramasını o dönemde yapılan devrimlerle gerçekleştirdikten sonra,her alanda yönü değişmiş ve ilerlemesini devam ettirmiştir.Çünkü doğada evrimleşen insanın bir parçası olarak varolan beyin ve onun ürünü akıl ve onun gerçeği anlamak adına ortaya koyduğu yegane yöntem bilim,insan beyninin yalın evrimiyle birlikte evrimleşmek ve değişmek zorundadır.

Özet olarak yukarıdaki yazınıza eklemek istedim şey,insanlık Einsteinle bilimsel sıçramasını yapmıştır ve bu sıçramanın kazandırdığı ivme,bilimsel bakış açılarına yeni yönler vererek evrimin istikametini değiştirmiştir.O noktada kalınmamıştır.O nokta aşılmıştır.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 29-09-2007, 04:24
nil nil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Sep 2007
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 68
Standart Re: Einstein'i aşmak...

Merhaba,
Einstein ile ilgili yazınızı okumuştum, verdiğiniz bilgiler için teşekkürler.
Dikkat ederseniz ben zaten bilim Einstein'dan sonra durmuştur demedim, bıraktığı yerde SAYILIRIZ dedim
Einstein'nın belirsizlik ilkesinden kaynaklanan olasılı nedenselliği bir türlü kabul edemediğini de belirttim.
Elbette Einstein'ın döneminde bile onu aşan ilerlemeler oldu.
Sitemim, Doğaüstü inançlar konusunda bir geri evrim sürecinde olmamızın ve bilimcilerin doğaüstü inançlardan hala kurtulamamalarının büyük etkisiyle keşfettiklerini doğru yorumlayamamalarına ve bilimin varlığı bilme işlevinden uzaklaşıp *teknoloji üretme işlevine ağırlık verilmesine.

Günümüzde birçok konuda ilerlemeye rağmen, henüz, atomun yapısı, *çekim kuvvetleri, beynin işleyişi, genler gibi pek çok konudaki bilgi düzeyimiz, İslamiyet'in kurulduğu dönemdeki Arap toplumunun örneğin *bebeğin rahimde nasıl oluştuğu konusundaki bilgi düzeyinin nutfe ya da *kan pıhtısıından ibaret olduğundan pek de fazla değil.

O dönemin toplumları örneğin iki suyun birlikte aktıkları halde karışmadığı bilgisine ulaşmışlardı ama neden karışmadığı bilgisine ulaşamamışlardı.
Biz de örneğin yer çekimi, atom çekirdeği kuvvetleri bilgisine ulaşmışız ama neden nasıl çektiklerini ve birbirleriyle bağıntısını tam çözememişiz henüz.

Bunlar bilimin ve insanlığın evriminin doğal gereği olarak yaşanması gereken süreçler ve elbette bilim ve insanlık iki ileri bir geri olsa da sonuçta ilerleyecek ama bilimciler doğaüstü inançlar konusunda bilinçlenip bunlardan kurtularak *bilimin ve insanlığın ilerleme sürecini hızlandırabilirler.

Tanrı bilimin boşluklarındadır.
Bilim boşluklarını doldurdukça Tanrı'ya yer kalmayacaktır.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 29-09-2007, 07:33
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Einstein'i aşmak...

Sayın Nil Hnm.

Einsteinden sonraki ilerlemeler devrimsel nitelikte olmasada bilimsel açıdan önemli adımlarla doludur.

Sitemim, Doğaüstü inançlar konusunda bir geri evrim sürecinde olmamızın ve bilimcilerin doğaüstü inançlardan hala kurtulamamalarının büyük etkisiyle keşfettiklerini doğru yorumlayamamalarına ve bilimin varlığı bilme işlevinden uzaklaşıp *teknoloji üretme işlevine ağırlık verilmesine
Buna örnek verirmisiniz..

Günümüzde birçok konuda ilerlemeye rağmen, henüz, atomun yapısı, *çekim kuvvetleri, beynin işleyişi, genler gibi pek çok konudaki bilgi düzeyimiz, İslamiyet'in kurulduğu dönemdeki Arap toplumunun örneğin *bebeğin rahimde nasıl oluştuğu konusundaki bilgi düzeyinin nutfe ya da *kan pıhtısıından ibaret olduğundan pek de fazla değil.
Bu konuda yanılıyorsunuz.O kadar çok şey değişti ki burada anlatmaya kalksam bitiremeyiz ve konuyu bir hayli dağıtırız.
Beyin konusundaki gelişmeler o dönemin kat kat üzerindedir.
Beynin 5 lob dan oluşması(frontal,parietal,occipital,temporal,sereb ellum) ve bu bölümlerin kendi iç dinamiklerinin keşfi,girus kıvrımlarının oynadığı roller,beyinde, gelen uyarıların dağıtım merkezi olarak çalışan “talamus” ile, iç organların dış tepkilere göre çalışmasını ayarlayan, acıkma, susama duyularını harekete geçiren “hipotalamus” merkezlerinin tespit edilmesi vs vs vs..

Atom denen şeyden belirli belirsiz bahsedilirken,günümüzde atomaltı partiküllerinin resmi çizilmektedir.Atomlarla ilgili son buluşlardan biriside nanoteknoloji alanında gerçekleşti.Verilerin atomlara yüklenilmesini sağlayan bir sistem geliştirildi.Atomun manyetik anizotropisini ölçebilen yöntemler kullanılarak artık veriler atomlara yüklenebilecek.Yani sayfalarca bilginin kapladığı yer bir atomun kapladığı yer kadar olacak.
Bu buluş bilgi düzeyimizin bu konuda nerelerde olduğunu size hatırlatır umarım.

Çekim kuvvetleri konusunda da bilgi düzeyimizin o dönemden fazla olmadığını söylemişsiniz.Gravitasyon yasasını incelemenizi tavsiye ediyorum.Aynı zamanda elektromanyetik kuvvet kavramlarını incelerseniz bilgi düzeyimizin geldiği noktanın o dönemden kat kat yukarıda olduğunu anlayacaksınız.

Gen konusunda da bilgi düzeyimiz o dönemden çok çok fazladır.Özellikle nükleik asitler konusundaki devrimler bu konudaki düzey farkının boyutlarını anlatmakta kafidir.genetik bilginin saklanmasi; replikasyonu (çogaltilmasi); rekombinasyonu (genetik çesitliligi); transmisyonu (aktarilmasi) islevlerini ve bu işlevlerin yürütülmesini sağlayan nükleik asitlerin kendi iç dinamikleri o zamanlarda hayal bile edilemezdi.

Saydığınız alanlarda bile kat kat gelişmeler söz konusu,hemde ülkemizde..

Şunu söylemek istiyorsanız eğer katılırım fikrinize

Bilimsel araştırmaların içine dini inanışlar girerse bilim bundan olumsuz etkilenir.Din ayrıdır bilim ayrıdır.derseniz
Buna katılabilirim..
Ancak bir yaratıcı inancının bilimsel araştırmaları etkileyeceğini sanmıyorum.Çünkü varolan herşeyin bir yaratıcı tarafından yaratılmış olduğunu kabul etmek,o şeylerin nasıl yaratıldığı hakkında bilgi sahibi olmayı engellemez.

Eğer şu an İslam ülkelerinin durumuna bakarak bir tespit yapıyorsanız,bu tespitiniz yine objektif olmayacaktır.
Çünkü günümüz müslüman ülkelerinin hemen hemen tamamı,yakın geçmişimize kadar yoğun sömürge altındaydı.Yani o ülkelerinin dinlerini hurafelerle doldurmalarının ve ekonomi,bilim ve teknoloji alanındaki geriliklerinin nedeni batılı emperyalistlerce sömürülmeleridir.Biliyorsunuz herşeyin temeli ekonomidir.Ekonomik alt yapı kurulmazsa bir ülkede sosyal üst yapı kurulamaz.O nedenle sömürge altında kalan bir ülkenin direnerek bu durumundan kurtulamazsa kaderi bellidir.Cehalet ve fakirlik..her alanda..


Bir ülkenin %98 i ateist olduğunu düşünsek bile sömürge altında yaşıyorsa eğer günümüz İslam ülkelerinden farklı olamazdı.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 29-09-2007, 12:54
dilaver - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dilaver dilaver isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 12.080

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Einstein'i aşmak...

Biliyorsunuz herşeyin temeli ekonomidir *


* * * * *dogru tespit child. Bir de bunun yanına mülkiyet ilişkilerini eklesek daha iyi olacak sanırım.


* * * * saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 29-09-2007, 17:41
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Einstein'i aşmak...

dilaver";p=&quot´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Biliyorsunuz herşeyin temeli ekonomidir *


* * * * *dogru tespit child. Bir de bunun yanına mülkiyet ilişkilerini eklesek daha iyi olacak sanırım.


* * * * saygılarımla
Kesinlikle abi
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 01-10-2007, 05:19
nil nil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Sep 2007
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 68
Standart Re: Einstein'i aşmak...

Merhaba, katılıyorum her şeyin temeli ekonomi

Bilimcilerin doğaüstü inanca sahip olmalarının bilimi, dolayısıyla insanlığın gelişimini engellediğine, yanlış yönlendirebildiğine, *yavaşlattığına, bilimin verilerini doğru yorumlayamamalarına neden olduğuna pek çok örnek verilebilir.

Einstein’ı Aşmak adlı yazımda bunu anlatmaya çalıştımJ

E=mc kare denklemi bilimin işlevlerinden olan varlığın nereden geldiği, nasıl oluştuğu sorununu açıklayan formülüdür.
Bu formül aynı zamanda da temel felsefi görüşler olan idealizm ve diyalektik materyalizmin bir sentezinin *denklemidir. Çünkü evrenin tanrıya gerek duymaksızın yoktan varolabileceğini gösterir.

Fakat bilimcilerin pek çoğu *doğaüstü inançlardan kurtulamamanın ve bilimin varlığın oluşumunu bilme işlevini reddetmelerinin *etkisiyle E=mc kare denklemini doğru yorumlayamayıp bu denklemin evrende gördüğümüz maddenin enerjiden oluşmuş olduğunu anlattığını anlayamıyorlar. Einstein’ın kendisi bile bu denklemi açıkça bu şekilde yorumlamamıştır.

Bilimcilerin henüz birleşik alan teorisini oluşturamamalarında, Atom altı parçacıklardan oluşan Kuantum dünyasının doğal yapısı dolayısıyla maddenin *parçacık ve alandan oluşan ikili yapısını, belirsizliğini, parçacıkların birbirlerine dönüşümünü, birbirlerinden oluşmalarını kütlenin enerjiden oluştuğunu ve korunmadığını bir türlü kabul edememelerinin büyük etkisi vardır
Elektronları parçacık olarak belli bir yerde belli bir hızla bulmaya çalışıyorlar. Elektronların alan yapısının gerektirdiği atom şeklini henüz kabul edilemediğinden elektronlar yalnızca parçacık olarak çizilmeye *ve öğretilmeye devam ediliyor.

Yerçekimi formülünü biliyoruz *fakat *neden kaynaklandığını henüz tam bilemiyoruz . Newton uzaktan ani etki demekle yetinmişti Einstein da gök cisimlerinin uzay ve zamanı çukurlaştırmalarıyla açıklamaya çalıştı fakat kendisi bile ikna olmadığı için bunun da *bir elektromanyetik kuvvet olduğunu, yerçekimi atomu ve molekülü bir arada tutan elektromanyetik kuvvet, proton ve nötronları bir arada tutan güçlü çekirdek kuvveti ve atomun dağılmasını sağlayan ve radyasyonu oluşturan zayıf kuvvetin aynı kuvvetin çeşitleri * olduğunu göstermek amacıyla *birleşik alan teorisini oluşturmaya çalıştı fakat başaramadı.

Daha sonra elektromanyetik kuvvetle zayıf kuvvetin birleştirilebilmesi, düşüncesinde haklı olduğunu gösterdi ve diğerlerinin de birleştirilmesine uğraşılıyor.
Bu teori henüz oluşturulamadı çünkü bu kuvvetlerin olduğunu biliyoruz fakat henüz neden kaynaklandığını nasıl işlediğini tam bilemiyoruz .
Bilimciler protonların da bozunabileceğine pek inanmıyorlar. Atomların düşük sıcaklıklarda da oluşabileceğine hiç ihtimal vermiyorlar.
Atom altı parçacıkların keşfi ve işleyişlerinin tam olarak anlaşılması araştırmaları henüz sürüyor halen.

Gene yaratılış efsanesinin etkisiyle bilimciler büyük patlamanın başlangıç ve sonucunu yaratılış ve kıyamet olarak yorumluyorlar.


Aristoteles doğaüstü ilk hareket ettirici teorisiyle tanrı inancını desteklemiş insanların tanrının gök cisimleri aracılığıyla *insanları etkileyip yönettiklerini sanmalarına neden olmuştur ve astroloji inancı halen sürmektadir.

Yaratılışın gereğine uyan *insan ve *Dünya merkezli Batlamyus *sistemi astronomiyi yanlış yönlendirip yüzlerce yıl *duraklatmıştır.

İkinci alıntında kastettiğim, İslamiyet’in kurulduğu dönemdeki Arap toplumu örneğin *ceninin bir nutfeden, kan pıhtısından oluştuğunu fark etmişlerdi ancak bu kan pıhtısının yapısını bilmiyorlardı. Biz de şimdi ceninini genlerin oluşturduğunu biliyoruz ancak, ama nasıl oluşturduğunu henüz tam bilmiyoruz.

Genomun yapısının çözümü tanrının sırrını çözmek olarak görülüyor.
Genetik biliminin yeniliğinden kaynaklanan eksiklikleri ve sorunları tanrının sırları ve ancak tanrının bilebileceği inancıyla indirgenemez karmaşıklık olarak yorumlanıyor.

Beynin bölgelerini biliyoruz ama nasıl işlediğini, bilgileri nereye nasıl kaydettiğini nasıl kullandığını, bilgilerin nasıl silindiğini, bilincin nasıl oluştuğunu tam olarak henüz bilemiyoruz ve tanrı sırrı olduğu için bilinemeyeceğini sanıyoruz.

Oysa biz çözemesek de *her şeyin mutlaka bir bilimsel açıklaması vardır ve bilimin söyledikleri her zaman doğru çıkmayabilir. Bilim, doğaüstü inançların tersine sorgulanmaya, eleştiriye, yanlışlanmaya ve gelişmeye açıktır.

Evrim-bilimciler Adem’le Havva efsanesinin etkisiyle *insanın tek bir merkezde Afrika’da evrimleşip *diğer kıtalara göç ettiğini söylüyorlar ve bence bilimi yanlış yönlendirip geciktiriyorlar.
Benim evrim_bilimi yorumuma göre insan ve pek çok canlı türü ta başından beri tek merkezde değil pek çok merkezde birden evrimleşmiştir. En erken Afrika’da evrimleşmiş olabilir fakat bu yalnızca orda evrimleştiğini göstermez.

Bence Müslüman ülkelerin Geriliklerinin nedeni sömürülmeleri değil, sömürülmelerinin nedeni gerilikleri.
Geriliklerinin *nedeni ise laik eğitim yapmamaları, bilim ve felsefeyi gereksiz görmeleri, bilimin varlığı bilme işlevini ve *dini inançlarına ters düşen kısımlarını reddetmeleri vb.
Gelişmiş ülkeler gelişmiş ülkeleri sömüremiyorlar, gelişmemiş ülkeleri sömürebiliyorlar ancak.

Daha önceden yapmış olduğum nano teknoloji konusuyla *ilgili bir yazı çalışmamı ayrı bir msjla göndereyim.

Tanrı bilimin boşluklarındadır.
Bilim boşluklarını doldurdukça Tanrı'ya yer kalmayacaktır.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 01-10-2007, 09:38
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Einstein'i aşmak...

Bilimin ve teknolojinin karsisinda duran en buyuk kuvvet tekelci vahsi kapitalizmdir. Insanligin ortak mirasi olan bilimin calinip mulkiyetlestirilmesi, bu durumun sorumlusudur. Bunun en guzel ornegi ilac endustrisidir.

"Einstein da gök cisimlerinin uzay ve zamanı çukurlaştırmalarıyla açıklamaya çalıştı fakat kendisi bile ikna olmadığı için"

Bu baska bir teori, yercekimini aciklamak icin soylenmemistir. Evrenin yapisi ile ilgili bir konuyu aciklar.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 02-10-2007, 00:46
nil nil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Sep 2007
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 68
Standart Re: Einstein'i aşmak...

Gök cisimlerinin uzay ve zamanı eğip çukurlaşması Einstein'ın Kütleçekim kuramının öngörüsüdür.
Bu teoriye göre tıpkı bir çarşaf üzerindeki toplar gibi kütleler uzay ve zamanı büyüklükleriyle orantılı olarak eğerler ve iki nokta arasındaki en kısa yol sandığımız gibi bir doğru değil bir eğridir.
Bu yüzden uzay zamandaki her türlü enerji çeşiti, dolayısıyla küçük kütleler *büyük kütlelere doğru eğilirler ve sonunda çarpışırlar. Bu da bizde küçük kütlelerin *daha büyük eğriliğe sahip büyük kütle tarafından çekildikleri izlenimi uyandırır. Bu cisimler birbirine doğrudan bir çekim uygulamazlar çarşaf aracılığıyla yani graviton adı verilen parçacıklardan oluşan kütleçekim dalgalarıyla etkileşirler.

Bu teori de bence doyurucu değil. Kütleler uzay zamanı çukurlaştırması için altlarında bir çekim kuvveti olması gerekir.

Kütleçekim dalgalarını ve gravitonları bugüne kadar kimse doğrudan gözlemleyememiştir.

Einstein'nın da çözmeye çok uğraştığı gibi Kütleçekim kuvvetinin doğanın temel kuvvetleri olan diğer *elektromanyetik, çekirdek *ve radyoaktivite kuvvetleriyle bir bağıntısı olması kuantum teorisine de uyması *gerekir ki elektromanyetik kuvvetle ratyoaktivite kuvvetlerinin bağıntısın gösterilmesi dışında henüz tümünün bu bağıntı ve uyumu matematiksel olarak gösterilememiştir.

Bu yüzden kütleçekim kuvvetinin kaynağı henüz tam olarak tespit edilememiştir.

Einstein'ın düşündüğü gibi bence de kütleçekim kuvveti ve diğer çekirdek ve radyoaktivite kuvvetleri elektromanyetik kuvvetten başka bir şey değil.

Tanrı bilimin boşluklarındadır.
Bilim boşluklarını doldurdukça Tanrı'ya yer kalmayacaktır.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 10-11-2011, 20:36
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

Hala Einstein sendromundan da cogunluk cikabilmis degil bilim ne yazik ki..
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:21 .