Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Büyük Patlama Teorisi

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 02-04-2017, 22:57
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart Bigbang, Karadelik ve Tekillik

Tekillik; uzay-zaman bükülmesinin sonsuzlaştığı durum olarak tanımlanır.
Tekillik durumunda fizik kurallarının geçersizleştiği de söylenir. Aslında bu iddia, fizik kuralları denilen nedenselliklerin doğanın tamamında geçerli olmadığını ve dolayısıyla ''doğa yasası'' olarak adlandırılmasının sıkıntılı olduğunu da gösterir.

Bigbang olayı ve karadelikler arasında benzerlikler veya ilişkiler olduğunu düşünüyorum. Zira iki olayda da uzay-zamanın sonsuz bükülmesi yani tekillik sözkonusu.
Hem bigbang'de hem karadeliklerde uzay-zamanın tek bir noktaya sıkıştığı söylenir, bilinen fizik kurallarının geçersizleştiği söylenir.

Tekillik ve sonsuz sıkışma(ya da aşırı yoğun sıkışma-bükülme) durumu sadece Bigbang olayında görülmediğine göre bigbang için çok da ''sıradışı'' veya ''her şeyin başlangıcı'' gibi tabirler uygun olmayacaktır.

Uzay ve zamanın doğası, koşullar gereği bükülebilir de genişleyebilir de. Evrende hem çekim kuvveti vardır(bükülme) hem itim kuvveti vardır (evrenin genişlemesi).
Muhtemelen bigbang olayı da karadelik benzeri bir sıkışmanın sonucuydu. Uzay-zamanın sıkışmasıyla beraber tekrar genişlemesinin sonucu.

Bigbangin karadelik benzeri bir olayın sonucu olduğuna dair net bir kanıtım yok. Fakat deney yapma imkanı olsaydı, karadelikle doğrudan ilişkili olduğuna dair bahse girerdim. İkisi arasındaki benzerlikler ortada.

Dolayısıyla bigbang hakkında büyülü masallar kurgulamaya gerek yoktur.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 03-04-2017, 00:58
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Karadelik ifadelerine de eğilmek gerekiyor. Zaman(hareketden soyutlanmış kavram-algı) bükülmez, hareket, değişimden söz edilemediği anda, zamandan da söz edilemez. Uzay, belirli alanlara indirgenip, sınırlanamaz, uzay, limite, yön ve öznelerin istikameti doğrultusuna tabi ifade edilemez. Karadelik üzerine yapılan deformasyonlar, teorik fizikçilerin kurgularında sıkıştıkları yerlerde imdadına koşturdukları fantastik efsanelerdir. aslında bu konularda kozmoloji ve kozmologlar esas alınması gerekirken -ki onların söylemleri hasılat getirmediği veya milyonları inançlarından hareketle kendisine bağlamadığı içinde olsa gerek, yoğun bir baskı altında tutuluyor ve masabaşında fantazi üretenler magazin alanında işi götürüyor.

Karadelik, plazmanın aşırı yoğunlaşmış merkez noktalarına dairdir ve aslında karadelik değil karatopaktırlar. Bu bahisle galaksilerin merkezinde de karatopaklar öngörülebilir, dahi galaksilerin etrafında kuazarlar'da gözlemlenmektedir, galaksileri çekim kuvvetine tabi kılan(ayrıca kuazar ve karadeliklerin kırmızıya kayma ölçümleri ve aralarındaki saniyede 10.000 km.lere varan hız farklarıda-kırmızıya kayma esas alınsaydı-, kırmızıya kayma, gök cisimlerinin hızla birbirinden uzaklaştığı efsanesini çürütmüştür, herhangi, stabil bir doğrultuda istirkarlı bir uzaklaşma gözlemlenmiyor ama çorba içindeki taneler gibi, yönsüz ifade edilebilir biçimde yakınlaşma, uzaklaşma, birleşme, ayrışma tespit edilebiliyor. Zaten mevcut kurgularla, ışık hızının 50-100 katı hızlarla uzaklaşan cisimlerin nasıl bir arada kalabildiği de ayrı konudur).

her galaksi, yıldız çok daha geniş satıhla gökada sistemlerinin oluşumu da gözlemlenmektedir, evveliyat bir bilinmez değil, gözlemlerlede tanık olunduğu gibi, fizik kurallarınında gayet işlediği plazma çorbalarıdır ve öyle afaki, absürt, ışık hızlarını onalrca kat aşan, ne idüğü belirsiz ama sonsuz yoğunlukta bir noktacık farazilerine gerek kalmıyor, gayet basit dönüşüyorlar. Böylece çok geniş gökada sistemleri, evrenlere benzetilebilir ve dahi evrenin sınırlarını belirleyen ölçüt nedir? (uzay dinamik çorba).

Tamamen safsataya dayanan ilk neden, ilk başlangıç gibi mantık yarılmaları, insan kurgusuna aittir, insanın hareket ve değişimi ve ilişkisel ağı, algılayıp, yanlış yorumlaması, sebep/sonuç ilişkilerini, form-yapı-nitelik-özellik değişimine dair değil, malzemeye dair kurgulaması hatasıyla ilgilidir.

Teologlarda, önce var olanı, yani gözlemle tespit edileni, farazide, yani kurguda yok ederler, sonrada farazide yok ettiklerini tekrar başlatmak için farazi(!) bir başlatanı öne sürerler(ne yapmaya çalışıyor?). var olanı yok et-ama hayal ve düş ile- sonra yok ettiğini yine tekrar var ettir-hayal ve düş ile-. hasılı bu, çözümsüz ve hiç bir gereği olmayan, anlamsız, boş ve hiç bir şeyide çözümlemeyen, aksine sorun üretip, kendi ürettiği sorunuda çözmeden, faraziye, kurguya indirgeyen garip bir lego oyunudur.

Big Bang üzerindeki olanca çarpıtma da hem ilk neden safsatası hem de ilk başlangıç, başlatan(zamanın yanlış yorumuyla, haliyle açığa çıkan soru o'nu başlatan ne?) safsatası böylece öncesinin muamma olduğu iddiasıyla yapılır, oysa evrende bir çok galaksi, yıldız oluşumları gözlemlenir, muamma değildir, başlayan, bitende form-yapıya dairdir yani değişim üzredir, yoktan peyda olma değildir. Ortada olanın form-yapıca hareket-değişimleridir, zaten oluşum ve dönüşüm, varlığın, malzemenin form-yapıca değişimine ve zaman kavramı da, önce, sonralık gibi -neydi, ne oldu!- ifadeler de yine form-yapı değişimine tekabül eder. Dış faktör değil, hareketli-değişken olana içkindir-dışına dayatılamaz veya ondan-varlıktan- yalıtılıp, kopartılamaz. dahi uzayı kim nasıl sınırlayabilir ki? Limitlerde form-yapı çerçevesiyledir dışında limit yoktur, limit form-yapı-çerçevesi ve form-yapı çerçeveleri arasında kıyaslara içkindir ve insan, şu ya da bunu baz alarak, şu ya da bunu şu ya da bu özellik-niteliklerine göre ayrıştırıp kıyaslayarak, gerçekte olmayan, geometrik sınırlar çizer. Böylece evreni de sınırlamak niyetindedir veya meyillidir, oysa evrenin sınırlarını belirleyen insanın sınırları da, kullandığı araç, gereçlerin kapasitesiyle ve tabi ki insanın bazlaştırdığı referanslarla ve tabi ki görüş ufkuyla ilgilidir(oysa pekala galaksi sistemlerinin her birisi kendi özgülünde evren olarak alınabilir böylece uzayın limitsiz boşluğunda katrilyonlarca kez katrilyon evrenler oalbilir), araçların kapasitesi arttıkça, insan evrene tayin etmeye kalktığı sınırları da değiştirmektedir-o kadar genişledi ki bu sınır, Big Bang teorisinin kaldırmayacağı genişliğe ulaştı, ama buna rağmen kurguda, eldeki yetersiz verilerle, evrene sınır tayin etme, yap-boz işinden de vazgeçmemektedir...

Işığın, uzayda sönümlenmesi durumu var, yani belirli bir uzaklık ve maddi ortamdan sonra ışık bize hiç ulaşmamakta, dolayısıyla eldeki mevcut araçlarla bir sınır tayin etme işi, kuyu dibinden gökyüzüne bakan bir kurbağının gökyüzüne tayin ettiği sınır gibidir. neden illa sınır çizmek gayesi(sanki bir sınır görüyormuş gibi!), sebebi açıktır, insan öznedir, dolayısıyla çevresine bakınır ve kendisiyle çevresi arasındaki sınır gibi, çevresini de kendi bulunduğu konumu merkez alarak, görüş ufkuyla tayin etmeye böylece yerini belirlemeye meyillidir, hasılı sınırları da özneldir. O gökyüzünü kuyu ağzı kadar sanabilir, ama kuyu ağzı dışında o gökyüzü sınırsızdır, limtisizdir, kuyu ise sadece öznenin baktığı doğrultudaki sınırını temsil eder(uzayı değil).Haliyle sanırım bu uzay-zaman tekilleşmesi lafzı da, kuyu ağzıyla ilgili olsa gerek(yoksa kimin haddinedir ki uzayı bükülmenin sonsuzlaştığı tekilliğe indirgemek, hala Dünyayı-insanı, evrenin merkezi yapma algısı. Gözlemlenen ise, koordinat içermeyen herhangi bir nokta da(geometrideki varsayılan nokta) maddenin hal değişimleri arasındaki geçişlerdir, plazmadan-gazdan, katıya, sıvıya ve tekrar plazmaya-gaza geçişler, böylece bu geçişler arasında değişen form-yapılar(örneğin galaksiler, yıldızlar, gezegenler) ve yine plazmaya geçişte kaybolan form-yapılar ve gayet fizik kuralları dahilinde ve bu uzayda limitsiz seyrediyor olabilir. Bu kurallar ise zaten maddenin halleri, hareketi, etkileşimi üzerine soyutlanıyor, böylece gözlemlenen oluşumlarda maddenin, fiziğin dışına nasıl çıkmıyorsa, yani metafiziğe varmıyorsa, neden metafizik safsatalar üretelim ki, bizi zorlayan ne->basit hakim ideoloji ve teolojiler. Tamda o fizik kuralları bünyesinde kabak gibi galaksiler, yıldızlar, gezegenler oluşuyor ve tekrar plazmaya dönüyor ve tekrar hal değişiyor, tamamen dinamik ve öyle metafizik alanlarda kurguya, inanılmaz faraziler üretip, saçmalamaya, uzayın sonsuz bükülmesi gibi absürt ve kafa karıştıran ifadelere gerek kalmaksızın seyreden anlaşılabilir, basit-doğal bir süreç...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 03-04-2017, 01:57
NickMickyok NickMickyok isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Sep 2016
Mesajlar: 343
Standart

Bu tekillik ve sonsuzluk denen 2 kavram, aslında matematiğimizin yetmediği yerde ürettiğimiz 2 kavram.Yani buraya kadar geldik, şimdilik matematiksel olarak ötesi yok dediğimiz şeyler.
Karadelikler ile big bang arasında ilişki olduğunu da sanmıyorum. Kara delik vb..nin oluşması için gerekli olan şeyler, evrenin ilk anlarında yok.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 03-04-2017, 18:29
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

NickMickyok´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kara delik vb..nin oluşması için gerekli olan şeyler, evrenin ilk anlarında yok.
Evrenin ilk anlarındaki koşullar ile karadeliğin koşulları çok benzer.

Yani ''karadelik mi evrenden çıkar yoksa evren mi karadeliklerden çıkar'' sorusuna ikisi de sürekli birbirine dönüşüyor diye cevap veriyorum.

Buna benzer düşünceleri savunan fizikçiler de var. Mesela Lee Smolin evrenlerin karadeliklerden doğduğunu düşünenlerden.
Hawking'in de Karadelikler ve Bebek Evrenler diye bir kitabı vardı.

Bana kalırsa evrenin yoğunlaşıp bükülmesi ve genişlemesi gibi anlaşılır olayları, insanlar karadelik ve bigbang diye ayırım yaparak kurguluyor.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
insan öznedir, dolayısıyla çevresine bakınır ve kendisiyle çevresi arasındaki sınır gibi, çevresini de kendi bulunduğu konumu merkez alarak, görüş ufkuyla tayin etmeye böylece yerini belirlemeye meyillidir, hasılı sınırları da özneldir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 05-04-2017, 23:39
kingman29 kingman29 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Apr 2017
Mesajlar: 7
Standart

Karadeliklerin varlığı konusunda , gelinen bilimsel noktada şüphe yoktur diyebiliriz.Pek çok yıldızın , görünmez bir kütle etrafında yörünge tuttuğunu gözlemliyoruz.Ancak bu karadeliklerin evrenimizdeki yeri nedir , varlık amacı nedir , evrenimizde aslında bir karadelik midir?Bütün bu sorular cevap beklemektedir.

Karadelikler üzerine yapılan tartışmalardan en önemlilerinden biri de Stephen Hawking ve Leonard Susskind arasında 20 yıl boyunca sürmüş olan enformasyon yani bilgi paradoksu üzerine biraz konuşmak isterim.Hawking karadeliklerin her şeyi yutacağını , hatta bilgiyi bile yutacağını iddia etmiştir.Ancak kuantum fiziğine göre bilginin evrende kaybolmasının bir yolu yoktur.Bilgi asla kaybolmaz.Leonard Susskind ise karadeliklerin bilgiyi yutamıyacağını iddia etmiştir.Elbette haklı olan Susskind'di ancak bunu Hawking'e kabul ettirmesi 20 yıl sürdü.

Peki nedir bu enformasyon(bilgi) paradoksu.Aslında sorunun temeli , Einstein'ın genel görelilik kanununu , karadelik üzerine uygulamaktan kaynaklanmaktadır.Susskind olayı hayali bir deneyle açıklar.Karadeliğin yakınından geçen iki astronot olan Alice ve Bob ikilisinden Alice birden karadeliğe atlamaya karar verir.Bob ise Alice'i uzay gemisinin penceresinden izler.Alice yüzü Bob'a dönük şekilde el sallayarak , hızla karadeliğe düşmeye başlar.Alice bir süre sonra , karadeliğin devasa kütle çekim gücü sayesinde hızlanır.Einstein'ın genel görelilik ilkesine göre hızlanan bir madde için zamanın akışı yavaşlar.Yani Bob için , Alice'in el sallaması giderek yavaşlar.Alice'in bu hızlanması , ışık hızına ulaşana kadar artar.Ancak Alice , karadeliğin olay ufkuna geldiği anda ışık hızına ulaşmış olur.

Olay ufku nedir dersek , Karadeliğin kütle çekimi o kadar güçlüdür ki , karadeliğin merkezinden belli bir mesafe uzaklıkta , ışık bile kaçamaz.Bu nokta , kurtuluşun olmadığı , ışığın bile kaçamadığı mesafedir.Olay ufku , karadeliğin etrafındaki , belli bir yarıçaptaki 2 boyutlu bir yüzeydir.İşte Alice olay ufkuna geldiği anda , hızı ışık hızına ulaşacağından , Bob'un bakış açısıyla , Alice için zaman tamamen duracak , Alice yüzünde kocaman bir gülümsemeyle donup kalacaktır.KAradeliğe asla düşemiyecektir.

Ancak Alice'in gözüyle karadeliğe düşüş olayına baktığımızda , Alice giderek hızlanarak karadeliğin içine düşecek ve moleküllerine , hatta atomlarına ayrılacak , hatta atomları dahi parçalanacaktır.Görüldüğü üzere karadeliğe düşüş olayında iki farklı gözlem ortaya çıkmaktadır.Dışardan bakan kişi için , düşen kişi olay ufkunda bir görüntü olarak donup kalacaktır.Ancak düşen kişi karadeliğin içinde parçalanacaktır.Peki bir madde karadeliğe düşerken ,ışık hızına ulaşacağı için , zamanda donup kalır mı , yoksa karadeliğe düşer mi?İşte paradoks budur.

Susskind'in bu paradoksa cevabı , Alice hem karadeliğin içinde 3 boyutlu bir varlıktır , hem de olay ufkunda holografik bir bilgidir.Yani Karadeliğin içinde varolabilmenin şekli budur , olay ufkunda 2 boyutlu bir holografik bilginin , karadeliğin içindeki 3 boyutlu yansımasıdır.Evrenin de bir karadelik olduğunu düşünürsek , evrenin içerisinde bulunan 3 boyutlu varlıklar olan bizlerin , aynı zamanda evrenin çeperindeki olay ufkunda 2 boyutlu birer hologram olduğumuz kabul etmek zorundayız.Beyin yakan , akıllara zarar bu teori , Susskind'in söylediğine göre artık bir teori olmaktan çok gerçeğin ta kendisi olma yolunda ilerlemektedir.Bütün bilim camiası tarafından kabul görmektedir.Hawking'de bir bilimsel konferansta , Susskind'in haklı olduğunu kabul etmiştir.Yani sonuç olarak evrende yaşayan bizler , evrenin çeperindeki olay ufkundaki 2 boyutlu hologramın , 3 boyutlu uzayda yansıması olan , 3 boyutlu varlıklarız.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 06-04-2017, 01:02
gungormez gungormez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Mar 2017
Mesajlar: 220
Standart

kingman29


Kara deiikler hakkında bir biliniz varmı,yani konuya hakimmisiniz?
Her galaksinin merezinde biradet varmı?
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 06-04-2017, 11:57
NickMickyok NickMickyok isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Sep 2016
Mesajlar: 343
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Evrenin ilk anlarındaki koşullar ile karadeliğin koşulları çok benzer.

.
Hangi açıdan benzer ki?
Big bang öncesine şimdilik gidemiyoruz.
Ama karadelikler evrenin içinde.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 06-04-2017, 14:31
kingman29 kingman29 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Apr 2017
Mesajlar: 7
Standart

gungormez´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
kingman29


Kara deiikler hakkında bir biliniz varmı,yani konuya hakimmisiniz?
Her galaksinin merezinde biradet varmı?
Her galaksinin merkezinde devasa boyutta karadelik vardır.Genç galaksilere Quasar deriz ve bu kuasarlar evrenin en parlak gökcisimleridir.Merkezlerindeki karadelik o kadar şiddetli şekilde galaksiyi yutar ki , hepsini hazmedemez ve spiral şeklindeki galaksinin merkezinden , yukarı ve aşşağıya doğru madde ve enerji püskürtürler. Karadeliğin çekim etkisiyle girdap meydana gelir ve galaksinin spiral şekli meydana gelir.Ancak kuasarların merkezindeki karadelik belli süre sonra doygunluğa ulaşır ve püskürtmeyi bırakır.Şimdiki bizim galaksimiz olan Samanyolu galaksisi gibi durgun bir hale gelir.Ancak galaksideki tüm yıldız sistemleri , merkezdeki dev karadeliğin etrafında , spiral şeklinde dönmeye devam eder.Biz şu an için merkezdeki bu karadeliği göremiyoruz.Ancak karadeliğin yörüngesinde dolaşan yıldızların yörüngelerini takip ederek , merkezde bir karadelik olduğundan emin olabiliyoruz.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 06-04-2017, 16:37
aliyarasfal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aliyarasfal aliyarasfal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 May 2010
Mesajlar: 2.935
Standart

Suskind'in Simon'la tartışmasında tıkandığı daha doğrusu aşılamayan bir sorun var ki okuduğum ve anladığıma göre Simon bu yanlışlanamaz( bilimselliğe aykırılık) teorisiyle Suskind test edilemez bir kısır döngüye sokmakta olayı.


Zaman anlayışınıda belki ben yanılıyorumdur çokta mantıklı bulmuyorum. Somut bir nesnellik gibi ele alıyor ve bir adet karadelik üstüne oturtuyor teoremini.

Bilmem ama Bob şöyle görür masalı (doğruluğu test edilemez) üstüne kurgulu ve biz karadelikleri gözlemlerken en azından bu güne kadar yuttuğu devasa yıldızları donup kalmışçasına yada ışığın donup kaldığına dair bir bulgu aktaran bilimsel bilgiye rastlasmadım. Yani Bob olan bizlerin elinde bunu doğruluyan bir gözlem yok. ışık hızına ulaşmak üstüne tatlı bir varsayım varda gerçekle örtüşmüyor diye düşünüyorum


Neyse bir adet karadelik ve iki boyutluluktan yansıyan üç boyutlu hologram masalı pratiği ortaya konulamaz teorisiyle bol bol varsayımsal hesap kitapla açıklanan ( tanrı uydurup ona özellikler atfedenlere benziyorlar , çünkü o masala inanırsanız o özelliklerle sahipliğinede inanır ve yapacağınız her hesap kitaptan ebced hesabı mucizeler çıkartırsınız) ve yanlışlanması( testi) mümkün olmayan bir öne sürüm ve açıkcası Simon bu konuda haklı.


Bilim insanlasrını zekası ve hayal gücüne itirazım yok amma Ben Bob olarak Alicenin orda donup kaldığını ( gözlem olarak) kanıtlamadan benim adıma konuşmamasını öğütlüyorum.Çünkü böyle bir gözlem namevcut

Yada ben yanlış anlamışımdır



Şimdilik saygımla gittim...

Sorular sormuyorsan ya ölüsün ya da köle...
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 06-04-2017, 17:06
Save The Day Save The Day isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 20 Feb 2016
Mesajlar: 859
Standart

kingman29´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Karadeliklerin varlığı konusunda , gelinen bilimsel noktada şüphe yoktur diyebiliriz.Pek çok yıldızın , görünmez bir kütle etrafında yörünge tuttuğunu gözlemliyoruz.Ancak bu karadeliklerin evrenimizdeki yeri nedir , varlık amacı nedir , evrenimizde aslında bir karadelik midir?Bütün bu sorular cevap beklemektedir.

Karadelikler üzerine yapılan tartışmalardan en önemlilerinden biri de Stephen Hawking ve Leonard Susskind arasında 20 yıl boyunca sürmüş olan enformasyon yani bilgi paradoksu üzerine biraz konuşmak isterim.Hawking karadeliklerin her şeyi yutacağını , hatta bilgiyi bile yutacağını iddia etmiştir.Ancak kuantum fiziğine göre bilginin evrende kaybolmasının bir yolu yoktur.Bilgi asla kaybolmaz.Leonard Susskind ise karadeliklerin bilgiyi yutamıyacağını iddia etmiştir.Elbette haklı olan Susskind'di ancak bunu Hawking'e kabul ettirmesi 20 yıl sürdü.

Peki nedir bu enformasyon(bilgi) paradoksu.Aslında sorunun temeli , Einstein'ın genel görelilik kanununu , karadelik üzerine uygulamaktan kaynaklanmaktadır.Susskind olayı hayali bir deneyle açıklar.Karadeliğin yakınından geçen iki astronot olan Alice ve Bob ikilisinden Alice birden karadeliğe atlamaya karar verir.Bob ise Alice'i uzay gemisinin penceresinden izler.Alice yüzü Bob'a dönük şekilde el sallayarak , hızla karadeliğe düşmeye başlar.Alice bir süre sonra , karadeliğin devasa kütle çekim gücü sayesinde hızlanır.Einstein'ın genel görelilik ilkesine göre hızlanan bir madde için zamanın akışı yavaşlar.Yani Bob için , Alice'in el sallaması giderek yavaşlar.Alice'in bu hızlanması , ışık hızına ulaşana kadar artar.Ancak Alice , karadeliğin olay ufkuna geldiği anda ışık hızına ulaşmış olur.

Olay ufku nedir dersek , Karadeliğin kütle çekimi o kadar güçlüdür ki , karadeliğin merkezinden belli bir mesafe uzaklıkta , ışık bile kaçamaz.Bu nokta , kurtuluşun olmadığı , ışığın bile kaçamadığı mesafedir.Olay ufku , karadeliğin etrafındaki , belli bir yarıçaptaki 2 boyutlu bir yüzeydir.İşte Alice olay ufkuna geldiği anda , hızı ışık hızına ulaşacağından , Bob'un bakış açısıyla , Alice için zaman tamamen duracak , Alice yüzünde kocaman bir gülümsemeyle donup kalacaktır.KAradeliğe asla düşemiyecektir.

Ancak Alice'in gözüyle karadeliğe düşüş olayına baktığımızda , Alice giderek hızlanarak karadeliğin içine düşecek ve moleküllerine , hatta atomlarına ayrılacak , hatta atomları dahi parçalanacaktır.Görüldüğü üzere karadeliğe düşüş olayında iki farklı gözlem ortaya çıkmaktadır.Dışardan bakan kişi için , düşen kişi olay ufkunda bir görüntü olarak donup kalacaktır.Ancak düşen kişi karadeliğin içinde parçalanacaktır.Peki bir madde karadeliğe düşerken ,ışık hızına ulaşacağı için , zamanda donup kalır mı , yoksa karadeliğe düşer mi?İşte paradoks budur.

Susskind'in bu paradoksa cevabı , Alice hem karadeliğin içinde 3 boyutlu bir varlıktır , hem de olay ufkunda holografik bir bilgidir.Yani Karadeliğin içinde varolabilmenin şekli budur , olay ufkunda 2 boyutlu bir holografik bilginin , karadeliğin içindeki 3 boyutlu yansımasıdır.Evrenin de bir karadelik olduğunu düşünürsek , evrenin içerisinde bulunan 3 boyutlu varlıklar olan bizlerin , aynı zamanda evrenin çeperindeki olay ufkunda 2 boyutlu birer hologram olduğumuz kabul etmek zorundayız.Beyin yakan , akıllara zarar bu teori , Susskind'in söylediğine göre artık bir teori olmaktan çok gerçeğin ta kendisi olma yolunda ilerlemektedir.Bütün bilim camiası tarafından kabul görmektedir.Hawking'de bir bilimsel konferansta , Susskind'in haklı olduğunu kabul etmiştir.Yani sonuç olarak evrende yaşayan bizler , evrenin çeperindeki olay ufkundaki 2 boyutlu hologramın , 3 boyutlu uzayda yansıması olan , 3 boyutlu varlıklarız.
Kingman hocam size göre big bang her şeyin başlangıcı mıdır? Varlığın başlangıcı mıdır? Tanrının kanıtı mıdır big bang? Düşünceleriniz neler?
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:31 .