“Serdar Turgut ırkçılık ve sapıklıktan yargılansın”
Diyarbakır’dan bir basın açıklaması yapan TKP’li kadınlar, Akşam gazetesi yazarı Turgut’un “ırkçılık ve sapıklıktan yargılanmasını” istediler.
Diyarbakır’dan TKP’li kadınlar bir basın açıklaması yaparak, Akşam gazetesi yazarı Serdar Turgut’un, sanatçı Rojin’e ilişkin yazdıkları üzerinden, “ırkçılık ve sapıklıktan yargılanması” gerektiğini ifade ettiler.
Diyarbakır’dan TKP’li kadınlar yaptıkları açıklamada, “ülkemizin bugünlerde sonunun nereye varacağı öngörülemeyen, kimilerinin umutla baktığı, kimilerinin ellerini ovuşturduğu bir ‘Açılım’ı” tartıştığını ifade ederken, yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Bu sürecin iki tarafı vardır. Bir tarafında yıllardır bu savaşın acısını ve yükünü çeken emekçi halkımız durmaktadır. Bölgemizde yaşayan Kürt emekçileri için bu süreç silahların susması, kendi anadillerinde eğitim yapabilme ve belki yoksul şehirlerine kurulacak bir fabrika anlamına gelmektedir. Halkımız bunların olabileceğini umut etmektedir.
Diğer tarafta ise emekçi halkımıza işsizlik, açlık ve din avuntusu dışında bir vaadi olmayan, ABD hizmetkarı AKP iktidarı ve onun tetikçi, ırkçı kalemşörleri durmaktadır. Bunların amacı çözüm değil, teslim almak, aşağılamaktır.
Kalemini kullanarak ırkçılığın, kadın düşmanlığının mide bulandırıcı son örneğini 24 Ekim’de Akşam gazetesinde yayınlanan ‘Keşke PKK teröristi olsaydım’ başlıklı yazısıyla Serdar Turgut verdi. Köşesine yayıla yayıla, ağzından salyalar akarak yazdığı belli olan yazısıyla tarafını belli etmekte hiç sakınca görmeyen bu zat, yayvan ve yılışık gülüşüyle açılım adına efendilerinin kendisine verdiği görevi yerine getirdi. Kürt sanatçı Rojin’i dağa kaldırmaktan seks kölesi yapmaktan bahsetti.
Turgut’un son durağı New York
Paranın safında yazmak, Kürt olsun Türk olsun halk düşmanlığını, kadını bir seks nesnesi olarak görmeyi ve ahlaksızlığı kişiliğinizin bir parçası haline getirir. Ahlaksızlıkta sınır tanımayan yazısını ise tam da kendisinden beklendiği gibi şu cümlelerle bitiriyor ‘sonra dağı terk edip aşağıya indiğimde devlet bana 'Hangi ülkede yaşamak istersin?' diye soracak. ABD'nin New York kentine giderdim tabii ki’.
Amerikancılıkları dokularına işlemiş, bu ülkenin yoksul emekçi halkıyla uzaktan yakından bir bağı olmayanların, biz emekçi Türk ve Kürt kadınlar, erkekler adına Kürt sorununda ya da başka bir konuda konuşmasına izin vermeyeceğiz.
Çözüm adına halklarımızın aşağılanmasına, insani olan ne varsa ayaklar altına alınmasına ve bütün bunların meşrulaştırılmasına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz, gülüp geçmeyeceğiz.”
(soL-Diyarbakır)