Site destek masasına gelen iletilerin % 75 i bu soru temelinde gelişiyor. Hepsinin ortak özü "Kıyamet günü ne yapacaksınız" üzerine dügümlenmiş durumda ve aleni bir çocukça korkudan kaynaklanıyor. Korkuyu geliştiren en önemli güdü bilmemektir, cehalettir ve korku her zaman için cehaletten beslenir.
Aklıma takıldı ben de düşündüm, kıyamet günü ne yapacagım diye. Bu konuda Kuran ne diyor ona biraz baktım. Kıyamet günü ile ilgili bazı ayetler şu şekilde :
Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. (AL-İ İMRAN SURESİ / 185)
Allah; O'ndan başka ilah yoktur. Kendisinde hiç bir şüphe olmayan kıyamet gününde sizleri muhakkak toplayacaktır. Allah'tan daha doğru sözlü kimdir? (NİSA SURESİ / 87)
Biz, her insanın kuşunu (işlediklerini, yaptıklarını) kendi boynuna doladık, kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız. (İSRA SURESİ / 13)
Sonra siz gerçekten kıyamet günü diriltileceksiniz. (MÜ'MİNUN SURESİ / 16)
Şİmdi bu ve bunun gibi pek çok ayette aynı ortak vurgu yapılmış. Kıyamet günü özel bir gündür ve o güne kadar ölüler mezarlarındadır, olan bitenden bihaberdirler ve diriltilene kadar kimse onlardan hesap sormayacaktır. Kimin suçlu kimin suçsuz oldugu ancak kıyamet günü anlaşılacaktır :
Kıyamet-saatinin kopacağı gün, (mü'minlerle kafirler birbirlerinden) ayrılırlar. (RUM SURESİ / 14)
Demek ki o zamana kadar bir tehlike yoktur.
İlk Hiristiyanlar da her an bir kıyamet olacagı beklentisi vardı. Anlaşılan ilk Müslümanlarda da bu şekilde bir beklenti vardı. Aslında İÖ 500 ile İS 500 arasındaki dönem esas itibarıyla tek tanrıcı dinlerle ahret inancının şekillendigi bir dönemdir. Ekonomik yapılara baktıgımızda meta üretiminin ve ticaretin, madencilgin en geniş ölçekli olarak genişledigi ve eski ortaklaşmacı toplum izlerinin silinmeye başladıgı, sömürü düzeninin artık kurumsallaşmaya başladıgı bir tarihi dönemle karşılaşırız. Din ve kültür de buna uygun olarak şekillenmiştir. O dönemde Muhammed in de ümmetini bu kıyamet tellallıgı ile korkuttugu anlaşılıyor
"Şüphesiz, kıyamet-saati
yaklaşarak gelmektedir. Herkesin harcadığı çabanın karşılığını alması için, onun (koşup haberini) neredeyse gizleyeceğim." (TAHA SURESİ / 15)
Gerçek şu ki, kıyamet-saati
yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir. (HAC SURESİ / 7)
Görüldügü gibi bu ayetleri dinleyen insanlar 1400 sene sonra bile hala kıyametin yaklaşmakta oldugunu bilselerdi her halde o gün için pek de ciddiye almazlardı. Kıyamet uygulaması ve tehdidi o gün için oldugu gibi bugün de en önem verilen demagojik aldatmacalardan biri oldugu anlaşılıyor. Ancak aldatmacaya inanmayanların sorularına da gene uygun cevaplar verilmeye ugraşılıyor.
İnsanlar, sana kıyamet-saatini sorarlar; de ki: "Onun bilgisi yalnızca Allah'ın katındadır." Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakın da olabilir. (AHZAB SURESİ / 63)
Ki Allah, hak olmak üzere Kitabı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakındır. (ŞURA SURESİ / 17)
Görüldügü gibi bu gün de aynı soruyu bir inanana sorsak aynı cevabı alacagımızdan hiç kuşkunuz olmasın. İyi de bu yaklaşmanın ölçütü ve zamanı nedir. Şayet hesap sorulacaksa 1400 senedir zalimler rahat rahat hiç bir kötülügün hesabını vermeden dinleniyorlar ve 1400 senedir bir hiç ugruna sömürülen yok edilen mazlumlar yaşayamadıkları insanlıkları ile birlikte toprak altında hala kıyametin gelmesini bekliyorlar.
Sur'a üfürülmüştür; böylece onlar kabirlerinden (diriltilip) Rablerine doğru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler. (YASİN SURESİ / 51)
O gün, o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler. İşte bu, (dirilip kabirlerden) çıkış günüdür. (KAF SURESİ / 42)
Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş olarak', sanki 'yayılan' çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. (KAMER SURESİ / 7)
Bu ayetler kıyametin sura üflenince ve toplu olarak başlayacagını söylemekte ve dirilme günü o gündür ve toplu olmak zorundadır. Gerçi bazı müslümanlar kabir azabından bahsederler ama Kuranda yeri olmadıgı gibi bir kısım müslümanlar tarafından da hadis kökenli oldugu için ya da Kurandaki bazı anektodlardan çıkarıldıgı için ciddiye alınmaz.
Bu konu daha evvel tartışılmıştı, onun için ben de bunu pek ciddiye almıyorum Kuran kaynaklı olmadıgı için :
http://www.turandursun.com/forumlar/...ead.php?t=4029
Evrenin yaşı 13,7 milyar sene olarak hesaplanıyor,dünyanın yaşı da 4,5 milyar sene . Evrenin akibetini net olarak bilemiyoruz, ancak dünyanın ömrünü biliyoruz. 5 milyar sene sonra güneş ömrünü tamamlayacagı için güneş sistemi kesin olarak yok olacak. Dünyadaki yaşamın da devam etme olanagı kalmayacak. Yaşam ancak diger güneş sistemlerinde koloni yoluyla devam ederse sürecek. Demek ki en uzak kıyamet senaryosu için 5 milyar sene var.
Daha da yakın bir senaryo var, o da andromeda galaksisi ile Samanyolunun 2 milyar sene sonra çarpışacak olması. Ancak burada dünyanın payına pek bir şey düşmüyor, o halde bu kesin bir senaryo degil.
En azından yeryüzünde meydana gelen degişik felaketlerin şimdiye kadar bilime aykırı bir tarafını ben bilmiyorum. Yani dogaüstü bir güç tarafından yapıldıgı saptanmış bir felaket ben bilmiyorum. Allahın ise olacaklara pek karışmadıgını da biliyoruz, yoksa Hiroşima ile Nagazaki yi engellerdi. Ama Allah ın her şeyi, olacakları bildigi söylenir. O halde bildigi şey güneş sisteminin yok olmasıdır.
Peki 5 milyar sene sonra olabilecek bir kıyamet için bu kadar telaşlanmaya gerek var mıdır. Düşünün ki uygarlıgın tarihi en fazla 6.000 seneliktir ve biz bu kadar hengameyi 5 milyar sene ile kıyaslandıgında bir an sayılabilecek bir zaman dilimine sıgdırdık.
O halde korkmaya gerek de yoktur. Kıyamete daha tahmin bile edilemeyecek kadar uzak bir zaman süresi var. Hem kimbilir belki Allah da o kadar süre yaşamaz ve sorgu da olmaz.
saygılarımla