Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 13-06-2020, 12:19
Turdur Turdur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 10 Nov 2017
Mesajlar: 1.822
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Özgürlük isteyenler bazen farkında olmadan özgürlük amacının kölesi haline gelirler.

Bu resimler fiziksel şiddet içeren suç unsurları. Kölelik dışında bir şey.
Kölelik emre itaat etmek demek. Fiziksel işkence suça girer.
Mesela seksteki kölelik fantezisinde kırbaçlıyorsa kanatmadan kırbaçlar, sınırlar vardır.

Kölelik arzusu insanın içgüdülerinde var. Tanrıyı bile bu yüzden icat etmişiz, kulluk/kölelik arzumuzdan dolayı.
Özgürlüğe ulaşmış bir insanın isteyeceği sıradaki şey kölelik olacaktır.
Kölelik olacak şiddet olmayacak, bu nasıl mümkün olur ki? Ne güzel kılıf buldunuz hemen. Kölelik emre itaat etmek değildir bu senin oradan buradan uydurduğun saçma tanımlardan bir tanesi. Kölelik bir insanın bir başka insanın her şeyine sahip olması istediği gibi kullanmasıdır. Mal edinmesidir. Yukarıda ki bütün resimlerin sebebi kölelik geleneğinin sonucudur. Şiddet köleye uygulandı çünkü köle maldı. Ne kadar şiddet uygulanacağı hakkında bile kitapçık sahibiydi köle sahipleri.

Kölelik arzusu insanın içgüdülerinde yoktur, o korkudan dolayı oluşan sığınma hissidir. Tanrı kölelik arzusundan icat edilmemiştir, köleleştirmenin legalize edilmesidir Tanrı buyruğu. Kadının erkeğin altında olması gibi. Bu içgüdüler senin burada ki uydurmaların olduğu gibi olmuş olsaydı anaerkil toplumlar olmazdı tarihte.

Ataerkilleştirilme, köleleştirilme ve kitaplı dinlerin tarihi paralel gider. Sen kapitalist sistemin ne kadar kandırması varsa alıp burada yazıyorsun. Her insan seks yaparken kölelik faztazisi mi uyguluyor?
Size sordum IŞİD'in köle pazarlarında satılığa çıkardığı 12-13 yaşında ki kız çocukları için bir şey yazmamışsınız. Sen ve senin gibilerin mantığı kadınların erkeklerin kölesi olduğudur. Tarih boyunca da böyle davrandınız. Cadı ve şeytan ilan edip durdunuz. 12-13 yaşında ki bir kız çocuğunu köle pazarından alman senin psikolojin de ve arzularında var. Bu kız çocukları zaten özgür olunca sonuçta köle olmak isteyecekleri için mi o köle pazarlarında satıldı? Bu konuda yazacağın ve şu ana kadar yazdığın her şey dincilerle birebir uyuşuyor.

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Özgürlüğe ulaşmış bir insanın isteyeceği sıradaki şey kölelik olacaktır.
Neden 80-100 yaşına kadar yaşayan servet sahipleri köle olmuyor? Neden bütün hayatı özgürlükle geçen bir baron köle olmuyor parası mı yetmiyor? Bu kapitalist yani insanın değil kârın önde tutulduğu sistemin sana yutturduğu bir saçmalık. Bir çok filmle, kitapla, marka tutkusuyla, aşıladığı umutla, modasıyla, pornosuyla ve propagandasıyla yaptığı şey. Gönüllü köle olacak kadar beynin gitmiş, bir gün efendin seni o ağaca bağlayıp yaktığında ne diyeceksin, böyle anlaşmamıştık mı diyeceksin? Nasıl bir fantazi bu sizinkisi?

İnsan özgür olunca köle olmak isteyecekmiş bak hele fantaziye..


"İçinde ışığı olmayan insanlar, kalabalığa karışıp ışık edinmeye çalışırlar."
Arthur Schopenhauer
-
"İtin kuyruğuna basma, arkandan havlar durur."
Tecrübe
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 13-06-2020, 12:58
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şuanda  online konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Turdur´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Neden 80-100 yaşına kadar yaşayan servet sahipleri köle olmuyor?
Oluyorlar görebilirsen. Tanıdığım bir kız var, ona zengin bir iş adamından teklif gelmişti. Kölen olmak istiyorum diyordu, benden bir şeyler iste nolur diyordu. İşte o adam köleliğe acıkmıştı.
Ya da paranın kölesi olabiliyorlar. Ama illa ki kölelik arzusu içindeler.

Mesela zenginler bazen depresyona girerler, bunun içgüdüsel sebebi kölelik arzularını tatmin etmedikleri için.

Turdur´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Her insan seks yaparken kölelik faztazisi mi uyguluyor?
Her insan doğarken iki göze sahip olarak da doğmuyor, ama bu durum genel insan tanımı yaparken iki göze sahiptir dememize engel değil.
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 13-06-2020, 14:14
Turdur Turdur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 10 Nov 2017
Mesajlar: 1.822
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Oluyorlar görebilirsen. Tanıdığım bir kız var, ona zengin bir iş adamından teklif gelmişti. Kölen olmak istiyorum diyordu, benden bir şeyler iste nolur diyordu. İşte o adam köleliğe acıkmıştı.
Ya da paranın kölesi olabiliyorlar. Ama illa ki kölelik arzusu içindeler.
Piyasa böyledir. Sabah kalkınca siktir çekiyordur. Bu erkeklerin sürekli yaptığı bir şey. Bak neyi neyle örtüştürüyorsun.

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Mesela zenginler bazen depresyona girerler, bunun içgüdüsel sebebi kölelik arzularını tatmin etmedikleri için.
Yazdığını anlıyorum, bu o anlattığın değil, sebebi o değil. İçgüdüsel sebebin köle olmak-olamamak ile hiç bir alakası yok. Bu bilmeyen insanın ulaştığı sonuçlardan sadece bir tanesi. Ona adanamamak, adanmamışlıkta diyebilirdiniz mesela.

Bunların kölelikle bir alakası yok. Elde etme gayesinden ibaret. Bu cinsiyetler arası etkileşime kölelik diyorsun. Köleliğin ne olduğunu resimledim yukarıda. Bu insanların animal kısmına aittir, insani değerlerine ait bir şey değildir. Testesteron coştu mu, bunlar yaz aylarında olur genellikle, o dediğin fantaziler çıkar ortaya. Sadist-Mazoşist karşılıklar olur. Sadece cinsellik konusunda değil sosyal ortamda da aynıdır bu tipler. Bunlar karşı cnsin değil mesela erkekler testestorunun esiri olmuştur. Gelir ve geçer. Kölelik dediğiniz şeyde son bulur. Doğanın bir kandırmacası. İnsanların doğayı anlayamaması.

Kölelik insanlık değeri değildir, beşerin değeridir. Bunlar hayvansı animal istekler, güdüler, sapıklığa kadar uzanıyor. Her insanda bu böyle olmuyor. Basit beşerlerin bu tip isteklerini porno sektörü karşılıyor. Devasa bir sömürü düzeni kuruldu daha internet yokken. Hep bu algılar böyle yerleştiriliyor.

Bu "kölen olayım dile benden ne dilersen" ayakları. Bakın Şule Çet'i abilik ayağına bir yere davet ettiler, rezidans odasında kölen olayım çektiler ama kandıramadılar, en sonunda tam animal bir iş yaparak kızı tecavüz edip öldürdüler. Orada ne abi oldular ne de köle. Tamamen cinsellik tuzağı. Bunlar bütün topluma ait işler değildir. İnsanlık, sanat, edebiyat ve felsefe bu yönde hareket etmez. Bir insanlık değeri için vardırlar.

Parası olan olmayanı düzer mantığıyla büyüyen çocuklar bunları yaparlar ama insani değerleri hazmetmiş zenginler bunu yapmazlar. Mesela bir Ali Koç'u hiç bir zaman böyle bir olayın içinde göremezsiniz. Bu sizin anlattıklarınız tamamen kültürsüzlük, medeniyet dışı kalmışlık, sonradan görmelik ve ağır kapitalist düşüncede ki insanlar için geçerlidir. Bütün iletişimini para üstünden kuran insanlar her şeye parayla ulaşırlar, sistemde buna müsait. Fazla testesteronu olan erkekler için her şeyi deyin, daha kavgacı, hilekar, elde etmek için her şeyi yapacak, canlı cansız tecavüz etmeye kadar vardırabilecek, bunun sebebi testesteron hormunudur. Bazılarında bu boyutta olur.

Kadının doğaya karşı acziyeti hamileyken ve çocuk doğduğunda ortaya çıkar. Erkeğin bakımına muhtaç hale düşer, hem kendisi hem çocuğu. Kadının sahiplenilme içgüdüsü artar. Buna kölelik denilmez. Doğanın kanununu siz sistemin köleliğine getirdiniz.

Bu kölecilik aşamayan, anlayamayan beşerin işidir. Şimdi konu benden yana uzamasın çünkü saçma bir konu. Burada neden zengin sıkılır diye araştıran olacak olursa eğer, Schopenhauer cevapları vermiş, Aristo gibi dinci sistemin ve dincilerin desteklediği birisini okuyacağınıza Schopenhauer okusaydınız bunu aşardınız.


"İçinde ışığı olmayan insanlar, kalabalığa karışıp ışık edinmeye çalışırlar."
Arthur Schopenhauer
-
"İtin kuyruğuna basma, arkandan havlar durur."
Tecrübe
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 13-06-2020, 20:09
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Kimseye köle dahil olmadim
Sen beni ne sanarsin ki
Ben sana aşik olsa bile
Asla sana köle olmam
Tek köle olurum rabbim e

İllada köle olacak ya.Bir sahip bulacak elbet.
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 13-06-2020, 23:33
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
bok böceğinin elinden boku almaya çalışırsanız onun yemeğini almış olursunuz ve bu ona zarar verir. (bokun size iğrenç görünmesinin bir anlamı yok)

aynı şekilde hizmetkarlıktan haz almaya programlanmış insansı yapıların elinden köleliği almaya çalışırsanız yine onların hoşuna gitmez. (köleliğin size iğrenç görünmesinin bir anlamı yok)

azcık saksıyı çalıştırırsanız bunu ben açıklamadan da kavrayabilirsiniz.

ayrıca bahsettiğim programlama haz alacak şekilde yapılmak zorunda değil, nötr hissedecek şekilde de yapılabilir.
önemli olan kötü hissetmemesi.

geçersiz örnek.
kendisine zarar verme sözkonusu.
benim önerimde böyle bir zarar yoktu.
Kapitalizn, feodalizmin toplum modeliyle komünal bir toplumun insan karakteri farklıdır.

"aynı şekilde hizmetkarlıktan haz almaya programlanmış insansı yapıların elinden köleliği almaya çalışırsanız yine onların hoşuna gitmez. (köleliğin size iğrenç görünmesinin bir anlamı yok)"

Komünal toplumda yetişmiş insandan da özgürlüğü almaya veya yaşam biçimi, anlayışına müdahale ettiğinizde tepki alırsınız

Komünal yaşam hakkında henüz bir fikrin yok.

İnsan doğuştan sıfır gelir, insanı ve karakterini koşullar ve çevre-toplum ve bu koşullarda edindiği edinim, tecrübeler belirler.

Örneğin komünal toplum incelemlerinde, o toplumun fertlerinin hırsızlık, tecavüz vb ne olduğunu bilmemesi gibi.

Ama siz, hırsızlığın sistemin temelinde olduğu koşullarda, yani kapitalizm koşulalrında yetişmiş bir insanı örnek alıp, komünal yaşam analiz ve kıstasları yaparsanız bu mantıklı olmuyor.

Başındna beridir diyorum, mesele basit. Sistemleri insan davranışlarına indirgeyip, oradan da genellemek, hem kaba-saba hem de safsatadır.

Bütün mesele, temel olarak basit.

Doğa, canlılar. Canlılar yaşamak için gıdaya, korunağa gereksinim duyarlar.

Bu canlıların istismar edilebileceği zayıf zemini temsil eder. Yani bu durum muhtaçlık, kötüye kullanım veya bu durumdan faydalanma -istismar- haline dönüştürülürse kapitalizm gibi sistemler oluşur. Kapitalizmde ihtiyaçlar -> mahrumiyete-muhtaçlığa dönüşür, böylece insanlar kendilerini köle kılacak koşulları kanıksarken, koşarak gitmeye başlar, buradaki ince ayrıntıyı anladınız mı? Mahrumiyet koşullarında özgürlüklerden söz etmek abestir. (elbette şu ya da bu konuda özgürlükler söz konusudur, ancak kapitalist sistemler bireyci-bencil insan karakteri oluşturduğu için, özgürlük sorunları, ifadeleri de dikkat edersen, senin örneklerin de dahil KİŞİ DAVRANIŞI üzerinedir, davranışlar üzerinedir. Eşeğe demişler ki, osurma özgürlüğün var, eşek de özgürlüğü osurabilme, anırabilme gibi temellerde arar, semerde aramaz... Semerinin sökülüp atılmasından söz edildiğinde ise, osurma özgürlüğünün, elinden alınacağını zanneden bir ahmağa dönüşür ve semerden kurtulmak konusunda ayak diretmek için, osurma özgürlüğünü öne sürmeye başlar - senin yaptığın bundan ibaret)

Bu durumda oluşan toplum koyunlar ve çobanlara dönüşür.

Bir koyun, köle iseniz, sizi koyun, köle kılan koşulları, kaçınılmaz tecavüzden zevk almayı, tecavüze uğramamaya tercih ederek, savunmaya meyilli olabilirsiniz.

Bunun için türlü davranışa dair örnekler veriyor olabilirsiniz, bu sizin koyunluğunuzdandır.

Sizin koyun olmanız, bu sistemin doğru ve alternatifsiz olduğu anlamına gelmez.

Her adımda sömürülmektesiniz. Ama bu sömürülerin temeli, mülkiyet, mülkiyet ve üretim-paylaşım ilişkileri, emek, meta(her şeyin ticaret malına dönüştürülmesi, fetişleşmesi vs de dahil, ancak bunlar temel değil, sonuçtur), ihtiyaç sömürüsüdür. Temelde yatan budur ve bu sömürü dolayımda bir çok farklı sömürüyü de beraberinde getirir. PARA konusu da yanlış biliniyor, paranın kölesi olmak vs bu doğru değildir, para sadece bir araçtır.(sonra yazacağım)

Oysa siz sömürüyü, köleliği nasıl ortadan kaldırabilirsiniz, buna kafa yormalısınız, madem konuşacaksın. Tabi, önce bu koşulların, temelde nasıl oluşturulduğunu, nasıl bu duruma geldiğini çözmeniz gerekir. O koşulları çözmedikçe, söylemlerinizin anlamı olmaz, kuru kalabalığa dönüşür.

Komün toplum farklı insan toplumu yaratır. Kapitalizmde özgürlük dediğin-sandığın bir çok örneğin, esasında kölelik, salt ekonomik değil, psikolojik köleliktir de.

Saman verilip, sırtına semer vurulan eşek gibi. Saman verilmesini özgürlüğü sanmaktadır.

Komünizmde saman veren olmayacak ki vs söylemleri, bir anlam ifade ediyor mu? Komünizmde eşek olmayacak ki, saman sorunu olsun(meseleye böyle de bakılmalı).

Örneğin kadına şiddet meselesine bakalım.

Küba'da kadına şiddet nediği zaman insanlar ilk defa duymuş gibi tepki veriyorlar. Çünkü böyle bir anlayışa sahip değiller. Örneğin orada evlenme, boşanma, iki kişi arasındadır. Buradaki gibi davalar, mahkemeler vs olmaz. Gönüllü birliktelik esastır.

Sen içinde bulunduğun toplumdan bakıp, bu mümkün değil vs diyebilirsin...

Başından beridir öne sürdüğün ne varsa, hep kanıksatılmış koşullar ve kanıksamış birey psikolojisi üzerine.

Temel sorun mülkiyet sorunudur. Mülkiyetin karakteri sorunudur. Hırsızlık ve yağma sorunudur ve bu kapitalizmin karakteridir. Bu karakter nasıl oluşuyor? Bunu çözmek gerekir.

Üretim ilişkileri ve üretim tarzı, bir toplumu şekillendiren temel öğelerdir. Toplumsal karakter, insan karakteri, siyaset, din vb bu temellere dayalı, dolaylı ya da dolaysız oluşumlardır.

Bu öğeler, insanı ya eşek yapar ya da çoban. Çoğunluğu eşek yapar, oluşturduğu kültürle de koyun yapar.

Özgürlüğüm diye öne sürdüğün bir çok örnek, koyunluğa dayalı, koyun olma özgürlüğü...

Her adımda köle olma istemine sahipsin. Farkında değilsin. Örneğin akıllı telefnda oyun oynamak istersin. Evet bu hakkın ancak içine girdiğin oyun,seni köleye, psikolojik sorunlarına değin açığa çıkartma, pekiştirme, bağımlı olma, narsisist davranışlar geliştirme vb yönünde işlerken, bu bağımlılığını paraya dönüştürmektedir. Böyle mutlu olduğunu düşünmektesin ve bunun bir özgürlük olduğunu söylemektesin vs.

Kısaca yolun, eşeğe verilen samanın oluşturduğu duyguya kadar...

Oysa komün bir toplumda insanlar sanal değil, doğal, gerçek sosyal birliktelikler ve oyunlar oynayabilir. Hatta o koşullarda hiç birisi eve yapayalnız ve stres için kapanmayı, her an yarın ne yiyeceği, şuna, buna nasıl para bulacağı korkusu, kaygısını tercih etmez.

Koşullar, bu önemli. Ne ekersen onu biçersin.

Kapitalist koşullardaki şu ya da bu özgürlüğün, mutlu, mutsuzluğun beklenti ve istemlerin karakteri, farklı toplumlarda anlam taşımaz...

Böyle bir toplum için kaçınılmaz geçiş süreci vardır. Bu süreç kısa olmaz ve o süreç ciddi sorunlar ve çatışkıyla geçer.

Amerika'da köleliğin ve ticaretinin serbest olduğu yılları düşün.

Köle sahibi kapitalist, yaptığının doğru olmadığını bilmiyor muydu? Biliyordu, o sebeple bir elinde kırbaç taşırdı.

İşte sen o kölesin.

Neyse, peki baki kaldı mı?

O koşualrda yaşıyor olsaydın, bu tarz köleliğin asla sonlanmayacağını düşünürdün, kalıcılı olması içinde gerekçeler üretirdin. Çünkü buna şartlandırılmışsın.

Peki ne oldu? İnsanlığın mücadelesi değiştirdi.

İşte komünal toplum açısından da böyledir, gökten hazır bir paket olarak inmez, yüzyılları bulabilir, ama temelleri bugünden atılır ve o temel çoktan atıldı... Kapitalizmin insan modeliyle komünal insanı kıyaslamak doğru bir yöntem değil. kapitalist koşulalrın edinimi farklıdır, komünal tolumdaki edinimler farklı, kapitalist insan psikolojisinin herhangi bir edinimi, belkide o koşullarda bilinmeyecek bile, gerekli de olmayacak.

Zengin adamın fakir kadına kölen olayım demesi örneğine gelirsek, bu da kişisel, aşk da söyletebilir...
Gerçek şu; kapitalizmde herkes köledir.

Efendi-köle ilişkisinde temelde ikisi de bağımlıdır. Şu ya da bunu yapabilme özgürlğü ayrı bir mesele ancak temelde ikisi de köledir ve böylece efendi ve köle, kölelik, bağımlılık psikolojisyle yetişir.

İkisi de sağlıklı olmayacaktır ve edinimlerde bu temelden hareketle oluşacaktır. Böyle bir toplumun sağlıklı olması beklenemeyeceği gibi, en anormal davranışlar ve istemler normalmiş gibi görünürken, özgürlük, hak gibi konu ve koşullarda buna bağlı olarak sağlıksız olacaktır.

Sizlere özgürlük gelen şeyler bana esaret gibi gelebilmektedir.

Eşek ve koyunun sorunu nedir? Yetersiz bilincidir. İnsan da öyle, heleki kapitalizm koşullarında, o beyin saksı gibidir, edinimler köreltir ve olması gerektiği gibi çalışmaz. O sebeple, zanları konusunda, enine, boyuna düşünmeyi tercih etmezler, hatta özgürlük, mutluluk diye örnek verdiklerinin temelde mutsuzlukları ve köleliğin kaynağı olduğunu göremez. o kadar detayı görebilecek ve irdeleyecek bilince sahip değildir.

Emek ve sermaye, mülkiyet sorununu çözmeden, bu konuları anlayacağınızı sanmıyorum. Temel sorun mülkiyet, sömürü, bunu kavramadan, üretim ilişkilerini, sistemleri, resmi ideolojileri, hatta dinleri, siyasetin temel kaynaklarını ve karakterlerini çözmek mümkün değil.
Kapitalist ideolojiye göre siyaset, çıkarların propagandası ve propagandayla fayda sağlamak, aldatmak iken, komünist literatürde siyaset sorunları çözmek için öne sürülen öngörüler, fikirlerdir. Ekonomi tanımları da farklıdır ve basitçe düşünürseniz, kapitalist tanımların yanlış, bilimsel olmadığını görebilirsiniz. Aynı dili konuşmuyoruz...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 14-06-2020, 13:46
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şuanda  online konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Komün toplum farklı insan toplumu yaratır. Kapitalizmde özgürlük dediğin-sandığın bir çok örneğin, esasında kölelik, salt ekonomik değil, psikolojik köleliktir de.

Saman verilip, sırtına semer vurulan eşek gibi. Saman verilmesini özgürlüğü sanmaktadır.

Komünizmde saman veren olmayacak ki vs söylemleri, bir anlam ifade ediyor mu? Komünizmde eşek olmayacak ki, saman sorunu olsun(meseleye böyle de bakılmalı).
Spartacus gayet güzel ve net ifade etmişsin. Bu ve diğer başlıkta yazdıklarına katılmamak elde değil. Bazı özgürlük örneklerimin aslında köleliğin bir parçası olduğunu da kabul ediyorum.

Sorunun temeli üretim ve mülkiyet biçimleri olabilir, onlara hakim değilim ve yorum yapmıyorum. Benim yaptığım şey sorunun içinden parçalar alıp analiz etmek. Burada kölelik ve sömürü kavramlarının analizine odaklandım.

Kölelik iyi midir kötü müdür, ya da kötünün iyisi midir, doğal mıdır yapay mıdır, içgüdüsel midir, avantajları yok mudur gibi sorular sordum. Ayrıca insanlar birbirine köle olmazsa doğanın kölesi olmak zorunda kalabilirler diyerek ''doğanın kölesi olmak'' diye bir kavram ürettim.

Kölelik yapaysa, yani insanlar tarafından oluşturulmuşsa yine insanlar tarafından ortadan kaldırılabilir. Ancak doğalsa, insanların o köleliği kaldırmaya gücü yetmeyebilir.
Hayvanlarda da sömürü görüyoruz, bir aslan 10 tane tavşanın hayatını sömürerek ormandaki iktidarını artırabiliyor. Bu doğal sistem insana da yansımış durumda.
Hayvanlardaki bu doğal sömürü sistemini ortadan kaldıramayız. Burada hayvanlar bilinçsiz diyebilirsin ama insanların da çoğu bilinçsiz.

Köleliğin içgüdüsel bir arzu olduğu da inkar edilemez bence. Tanrıya duyulan kölelik arzusuyla, seks fantezilerindeki kölelik örnekleri bunu gösteriyor. İçgüdüler her insanda aynı şekilde ortaya çıkmaz ve iradeyle kontrol edilebilir elbette.

Ayrıca kölelik, insanların hayatına hazır bir amaç katma yönüyle de avantajlı görünüyor.
Kendi amaçlarını bulabilen bilinçli insanların köleleştirilmesine karşıyım, ama bulamayanların sabahtan akşama kadar bir işte çalıştırılması onlar adına da iyi bir şey gibi görünüyor. Böylece köle dediğimiz o insan, hayatına bir amaç ve anlam katmış oluyor.
Bu anlamı kendisi yaratamadığı için başkası tarafından yükleniyor. Din gibi bir şey aslında.

İnsanlar birbirlerine kölelik yapmazsa, hep beraber doğanın kölesi olmak durumunda kalabilirler.
Doğa bize kendiliğinden bir şey vermiyor sonuçta emek istiyor bizden. Domates için ekip sulamamız gerekiyor. Sarfedilen her türlü emek bir çeşit köleliktir aslında.
Dolayısıyla domates istiyorsak önümüzde iki seçenek var; ya aramızdan bazılarını bu iş için görevlendireceğiz, ya da hepimiz bu görevi üstleneceğiz. Hangisi kulağa mantıklı geliyor?
Herkes çalışacağına bir kısmımız çalışsın daha uygun gibi geliyor bana.
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 15-06-2020, 00:27
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kölelik yapaysa, yani insanlar tarafından oluşturulmuşsa yine insanlar tarafından ortadan kaldırılabilir. Ancak doğalsa, insanların o köleliği kaldırmaya gücü yetmeyebilir.
Hayvanlarda da sömürü görüyoruz, bir aslan 10 tane tavşanın hayatını sömürerek ormandaki iktidarını artırabiliyor. Bu doğal sistem insana da yansımış durumda.
Hayvanlardaki bu doğal sömürü sistemini ortadan kaldıramayız. Burada hayvanlar bilinçsiz diyebilirsin ama insanların da çoğu bilinçsiz.
Kölelik doğal değil. Canlıalrın yaşamak için zorunlu ihtiyaçları vardır. Bunları karşılama süreçleri, bizim ifade ettiğimiz anlamda sömürü değildir.
İşte sömürü faktörü de tam orada ortaya çıkar. İnsanın gereksinimlerini karşılama süreci, çaba ve emeği gerektirir.

Bir aslan 1 geyiği avlıyorsa.
Bir başka aslan, geyiği avlayan aslanın, geyiğine el koyuyorsa -ganimet-, ama bu sistematik bir işleyişe dönüşüyorsa, sömürü burada başlıyor.
Burada ifade ettiğim görece ve istisnalar değil, eğer bu sistemaik bir hal alıyorsa, sömürü koşulları ve böylece sistemi oluşuyor.

Sistematik ilişki, sistemleri doğuruyor. Bu sistematik, dile getirdiğim haliyle, üretim ilişkilerinde, sömürü de orada anlam kazanır.

Sistemin koşulalrından söz ettiğimizde, koşulalr otomatik olarak efendi ve köleyi örgütler.
İnsanın sınıflı toplumlara geçişi, Neolotik çağdır. İnsanlık tarihinin %5 diyebiliriz.

İnsan koyunu nasıl evcilleştiriyor?

Her kölenin prangası, ihtiyaçlarıdır.

Koyun vb de, gıda ihtiyaçları üzerinden evcilleştirilmekte ve bu sayede elde tutulmaktadır değil mi?
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Köleliğin içgüdüsel bir arzu olduğu da inkar edilemez bence. Tanrıya duyulan kölelik arzusuyla, seks fantezilerindeki kölelik örnekleri bunu gösteriyor. İçgüdüler her insanda aynı şekilde ortaya çıkmaz ve iradeyle kontrol edilebilir elbette.
Biyolojik olarak insan, içgdüsü neredeyse hiç yok denecek kadar az olan bir canlıdır. Olmadığı dahi ifade edilebilir.

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ayrıca kölelik, insanların hayatına hazır bir amaç katma yönüyle de avantajlı görünüyor.
Kendi amaçlarını bulabilen bilinçli insanların köleleştirilmesine karşıyım, ama bulamayanların sabahtan akşama kadar bir işte çalıştırılması onlar adına da iyi bir şey gibi görünüyor. Böylece köle dediğimiz o insan, hayatına bir amaç ve anlam katmış oluyor.
Bu anlamı kendisi yaratamadığı için başkası tarafından yükleniyor. Din gibi bir şey aslında.
Köleliğin bir kaç istisna dışında(ya canını, ya malını koşulları) hiç bir avantajı yoktur. Kölelik insan hayatını amaçsız hale getirir, tam tersidir. Yani amaç edinebilirlik oranı düşer ve bir kaç kalem açısından saplantıya dönüşür.
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İnsanlar birbirlerine kölelik yapmazsa, hep beraber doğanın kölesi olmak durumunda kalabilirler.
Doğa bize kendiliğinden bir şey vermiyor sonuçta emek istiyor bizden. Domates için ekip sulamamız gerekiyor. Sarfedilen her türlü emek bir çeşit köleliktir aslında.
Dolayısıyla domates istiyorsak önümüzde iki seçenek var; ya aramızdan bazılarını bu iş için görevlendireceğiz, ya da hepimiz bu görevi üstleneceğiz. Hangisi kulağa mantıklı geliyor?
Herkes çalışacağına bir kısmımız çalışsın daha uygun gibi geliyor bana.
Doğanın iradesi yok ve siyaset yapmıyor. Bu durumda insan doğanın kölesi değildir, efendisi de değildir, tüm bu doğanın kölesi-efendisi argümanları teolojiktir. canlılar ne yapıyorsa hayatta kalabilmek ve daha iyi koşullarda yaşamak için yapıyor.

Sömürü ise bu çabadan çalmaktır. çalan gibi çalışanan da vardır ve dünyaya çalanın değil, çalınanın gözünden bakmak gerekir.

Her değişim fedakarlıkalr ve bedeller yaşatır. Çalınanın, çalandan kurtulma süreci çetrefilli, sık, sık sözünü ettiğim geçiş süreci dönemleri, fedakarlık ve bedel sürecidir de...

Her sistem kurulurken ve yıkılırken yaşanır bu süreç. örneğin köleci sistem yıkılırken, kölelerin isyanı, egemenlerin direnci ve katliamları, hala birbirlerinden ganimet koparma savaşları vardır. (bir yerde köelsi sistem yıkılırken, sistem zayıf düşünce, diğer yerdeki köleci sisteme dayalı krallık, ilgili krallığa ganimet için yürüyebilmektedir)

Feodalitenin kurulumu süreci de bu sancılarladır. Yıkılna süreci de yine sancılıdır. kapitalizmin kurulumu gibi yıkımı ve geçiş süreci de sancılı olacaktır(kapitalizmin ilk 200 yılı gerçek karakterini yansıtır, insanların zincirlendiği, 16 saat çalıştırıldığı, işçi sınıfının barakalarda, balık istifi yaşadığı, canlarının zerre değer taşımadığı dönemdir. Bugünün insan karakteri, kapitalizme ait değildir, 200-300 yıllık, emekçinin, o barakalardaki isanların mücadelesiyle elde edilen haklar vardır. İşçi sınıfının mücadelesi olmasaydı, şimdi nasıl olurduk? Kapitalistler imkan bulsa eskiye döner, bu kişi bazlı değil, A, B kişisi bu karakteri kabul eteyebilir, ama ülkemizde de bol olan dinci, piranha sermayeli egemenler, fırsat bulsa kırbaçla çalıştırır. Günümüz Türkiyesinde egemenler, kendi toplumuna bal, kaşar diye nişasta satan bir güruhtur.). Bu geiş süreçleridneki kargaşa, bedeller, kişilerin istem ve iradesinden bağımsızdır. Örneğin barışsever, savaşa karşı bir insanın, savunmada çatışması, cephede silah taşıması, barış için savaşmak, bedel ödemek zorunda kalması gibi..

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 15-06-2020, 01:05
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Aristo demişken, forumda bir kaç ayrı başlıkta alıntıladığım bir bölümü buraya ekleyeyim
"Zenginlerin tarlalarını - bütün toprak az sayıda kimsenin elinde toplanmıştı - kaldırdıkları ürünün yalnızca altıda birini kendileri için alıkoymak üzere ekip biçiyorlardı. Geri kalan altıda beşi kira ücreti olarak tarla sahiplerine vermezlerse kendileri ve çocukları köle olarak satılıyorlardı." Aristoteles Atinalılar Devleti, Bölüm 2.
İşte bütün mesele burada.

Toprak az sayıda kişide.
O topraklarda çalışan isnanlar çok sayıda.

Az sayıda olanın az çocuğu olur.
Çok sayıda olanın çok.

Böylece doğanların çoğu dünyaya köle doğar. Az'ıda efendi doğar.

Buradan da, köleliğin doğuştan geldiği ifade edilir. Buradaki ifade siyasidir, biyolojik değil.

Devlet mülkün temelidir. Mülk kimde ise devlet onundur ve tüm kurumlar da, siyaset de, egemen ideoloji de elbette egemen sınıfın ideolojisi, çıkarları temelinde oluşur, kurumsallaşır.

Böylece kölelerin de düşüncesi, anlayışı zihiyeti, kabulleri, kanıksamaları, şartlandırılmışlıkları, otomatik olarak sistem ve koşulları tarafından örgütlenmiş olur.

Yukarıdaki alıntı açısından çözüm basittir, toprak o az sayıdaki kişiden alınacak. Mülkiyeti olmasada olur, zaten toprakta çalışanlar yine çalışacak, ama ürünlerinin 1/6'sını kendisine, kalanı ağaya vermek zorunda kalmayacak. hangisi yoksuluk, hangisi zenginlik?

Kapitalizmde tamamen aynı mantık üzre bir sistemdir. Sömürüye dayalı sistemler öz olarak değişmez, biçim ve yöntemler değişir.

Köleci sistemde tarlada çalışan, üreten köleye 1/6 pay verilir.
Kapitalizmde ise bunun yerine para verilir.

Mesele bu kadar basittir özünde.

Sorun şudur, nasıl ki, Aristo dönemindeki köleci sistem ve köleci devlet, egemen ideoloji, anlayış(zihniyet), kurumlar, o az sayıdaki zengin için ise, benim yukarıda dile getrdiğim gerçeğin bilinmesi dahi şiddetle bastırılacak bir unsurdur. Bu bilince sahip olanlar, ya teröristtir, ya tanrının düzenine başkaldıran şeytanlardır vs...

İşte sosyalizme, anarşizme, komünizme ve ateizme karşı, kapitalizmin bu denli kara proganda yapması ve nerede kendini gösterse gidip ezmesinin altında bilinç faktörü, uyanma, farkındalık faktörü yatar.

Kapitalizmin iyi olduğunu savunma dürtüleri de Yıldıztozu, şartlandırılmış olmanızdandır.

Aristodan verdiğim alıntı da sorun olduğunu kabul edebiliyor musun?
Çözümün toprak mülkiyetinin oratadan kaldırılması gereğini görebiliyor musun?
Sorunun tam da oradak toprak mülkiyeti olduğunun farkına varabiliyor musun?

Boşverin siyaseti, akıl-mantık sorusu olsun, orada sorun nerede?
O sorunun çözümü, akıllı telefonlar var ama gibi ifadelerle olmaz.

Heleki insanın doğasında kulluk var demek ile olmaz.

Bu ifade yanlıştır, zira öte tarafta, feodalizm, kapitalizm gibi sistemlerle efendi olan da insandır.

Yani o zaman insanın doğasında hem efendi hem de kulluk mu var denecek.
Çözün gitsin o halde;
İnsanın doğasında ne efendilik ne de kulluk yoktur, bunlar koşullara bağlı oluşan edinimlerdir. Koşulları var oduğu sürece de olurlar, o halde doğru yol, koşulları çözümlemek ve değiştirmekten geçer. Bir etiketi olmak zorunda değil, şu ya da bu önem taşımaz, burada bahse olan konu bilimsel, felsefik bir konu ve sorundur. Akıl, mantık, bilimle ilgilidir.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (15-06-2020 Saat 12:24 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 15-06-2020, 02:10
Turdur Turdur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 10 Nov 2017
Mesajlar: 1.822
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kölelik iyi midir kötü müdür, ya da kötünün iyisi midir, doğal mıdır yapay mıdır, içgüdüsel midir, avantajları yok mudur gibi sorular sordum. Ayrıca insanlar birbirine köle olmazsa doğanın kölesi olmak zorunda kalabilirler diyerek ''doğanın kölesi olmak'' diye bir kavram ürettim.
İlla köle üzerinden gideceksin kararlısın yani.
İnsan doğanın kölesi değildir, insan nefes almak zorunda olduğu için oksijene kölelik yapmaz, sebze yiyor diye sebzenin kölesi değildir. Bunlar biyolojik zorunluluklardır, değiştirilemez. Bir beşer sistemiyle değiştirilemez.

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Köleliğin içgüdüsel bir arzu olduğu da inkar edilemez bence. Tanrıya duyulan kölelik arzusuyla, seks fantezilerindeki kölelik örnekleri bunu gösteriyor. İçgüdüler her insanda aynı şekilde ortaya çıkmaz ve iradeyle kontrol edilebilir elbette.
Köleliğin bir doğal içgüdü olduğu inkar edilemez? Tanrıya kölelik arzusu duyuluyor? Baştan sona çamura batmış beynin, kim beynin ırzına geçti? Nereden alıyorsun bunları?
Tanrı'ya köle olunamaz çünkü yoktur, Tanrı adı altında ruhban sınıfına köle olunabilir bu da insanların sistemidir. Bir ateist Tanrı'ya köle olabilir mi? Tanrı üretimleri insanların korku-umut ve öte dünya his ve düşüncelerine birer cevaptı. Tanrı doğadan değildir, insan beynin sistematiğindendir.
İçgüdüler iradeyle kontrol edilebiliyorsa köleliği savunma. Köleliğin insan iradesi sonucu çıktığını kabul et.

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sorunun temeli üretim ve mülkiyet biçimleri olabilir, onlara hakim değilim ve yorum yapmıyorum. Benim yaptığım şey sorunun içinden parçalar alıp analiz etmek. Burada kölelik ve sömürü kavramlarının analizine odaklandım.

Kölelik yapaysa, yani insanlar tarafından oluşturulmuşsa yine insanlar tarafından ortadan kaldırılabilir. Ancak doğalsa, insanların o köleliği kaldırmaya gücü yetmeyebilir.
Hayvanlarda da sömürü görüyoruz, bir aslan 10 tane tavşanın hayatını sömürerek ormandaki iktidarını artırabiliyor. Bu doğal sistem insana da yansımış durumda.
Hayvanlardaki bu doğal sömürü sistemini ortadan kaldıramayız. Burada hayvanlar bilinçsiz diyebilirsin ama insanların da çoğu bilinçsiz.
Aslan tavşanı sömüremez. Onu yer. Senin sebze yemen gibi. Üretim ve paylaşımı veya tekelleştirilmesi konusuna hakim değilsen sömürü-kölelik konusuna giriş düzeyinde bile değilsin. Bunu yazdım diye bana kızmıştın.

Bak sömürü ve kölelik nedir.

Sömürü;

Sömürü nedir? (Felsefe)
Üretim araçları sahipleri tarafından başkasına ait emeğin -üretim fazlasının, hatta belirli tarihsel ilişkiler altında, üreticinin geçimi için gerekli ürünlerin de belirli bir bölümünün- karşılığı ödenmeden ele geçirilmesi.

Kölelik;

Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İnsanlar birbirlerine kölelik yapmazsa, hep beraber doğanın kölesi olmak durumunda kalabilirler.
Doğa bize kendiliğinden bir şey vermiyor sonuçta emek istiyor bizden. Domates için ekip sulamamız gerekiyor. Sarfedilen her türlü emek bir çeşit köleliktir aslında.
İnsanlar birbirlerine kölelik yapınca doğanın kölesi olmaktan çıkmış oluyorlar senin çarpık mantelitene göre, o zaman neden deprem olunca ölüyoruz, neden havalar sıcak yapınca ürünler yanma yapıyor ve neden hava kirliliği olduğunda hastalanıp erken yaşta ölüyoruz? Doğa bize kendiliğinden bir şey veriyor. Doğum gibi, kemik gibi, su gibi, sebze gibi. Karşılığında bir şey istemiyor, isteyemez, pazarlık yapamaz. Doğa sana kendisine köle ol diye can vermez. Sen sonuca bakıp neden arıyorsun. Bu dinci mantelitedir sonucunda Tanrıcılık çıkar. Doğa bir şey istiyorsa ona da bir isteten olmuş olmalı, Tanrı çıkıyor karşına.
Tane tane kelime bilgisi vere vere anlatmak gerekiyor, bilinçsizce köleliği savundun çünkü, sebeplerinde akıl karmaşasından ibaret. Kimse doğanın kölesi olmaz olamaz. Doğa senin efendin değildir. Doğa kör bilinçtir, senden nemalansa ne nemalanmasa ne. Kölelik nedir yukarıda alıntıladım. Domates için bizden önce ki insan nesilleri ekip biçmiyordu, ekip biçmek bile sömürü adına başlatıldı. Ardından tahıl grubu ve çiftlikler geldi. Bu yazdığımın tarihi zaman aralığı günümüzden 10.000-12.000 öncesi.

Her türlü emek kölelik olamaz.

Emek;

Emek; mal veya hizmet üretimi sırasında ortaya konan insan kaynağıdır.
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ayrıca insanlar birbirine köle olmazsa doğanın kölesi olmak zorunda kalabilirler diyerek ''doğanın kölesi olmak'' diye bir kavram ürettim.
Kavram üretmedin, sömürücü düzenin zırvalığını tekrarladın. Doğanın kölesi oluruz demek Tanrı'ya kul köle oluruzun altlığıdır. Zaten böylede yaşanmıştır.

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kölelik yapaysa, yani insanlar tarafından oluşturulmuşsa yine insanlar tarafından ortadan kaldırılabilir.
Sen insan mısın, kaldırılsın istemiyorsun sistemleşsin istiyorsun bunu da doğaya ve dolaylı yoldan bir şekilde dinlere bağlayıp kutsallaştırıyorsun. Çıktığın nokta bu. Sen insansın ama kaldırmak istemiyorsun nasıl olacak?

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ayrıca kölelik, insanların hayatına hazır bir amaç katma yönüyle de avantajlı görünüyor.
Kendi amaçlarını bulabilen bilinçli insanların köleleştirilmesine karşıyım, ama bulamayanların sabahtan akşama kadar bir işte çalıştırılması onlar adına da iyi bir şey gibi görünüyor. Böylece köle dediğimiz o insan, hayatına bir amaç ve anlam katmış oluyor.
Bu anlamı kendisi yaratamadığı için başkası tarafından yükleniyor. Din gibi bir şey aslında.
Din gibi bir şey değil aynı zincirleme. O zaman gir bir tarikata hazır amacın olsun.

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kendi amaçlarını bulabilen bilinçli insanların köleleştirilmesine karşıyım, ama bulamayanların sabahtan akşama kadar bir işte çalıştırılması onlar adına da iyi bir şey gibi görünüyor.
Batı Afrika sahillerinde köle yakalayıp satanlar (aynı akraba insanlar) senin gibi mi düşünüyorlardı acaba? Hayır onlar sadece kendilerine verilecek camdan süs eşyaları ve takas eşyaları için kendi akrabası olan insanları avlayıp köle tacirlerine satıyorlardı.
Kendi amacı olmak ne demek, bu dünyaya bakışın çok dincilik içeriyor. Hayata gelmenin bir amacı yoktur, doğarsın ve yaşarsın amacın güvenliğin ve karnını doyurmaktır. O köle olarak yakalanan pusuya düşürülen gencecik zencilerin amacı yaşamaktı, sen ve senin kafanda ki insanlar onlara karşı bir propaganda yürüterek kendilerine ait alınır-satılır mal edinmiş oldular. Onların amacı yaşamaktı ama senin zihniyetinin öznel düşüncesine göre onlar amaçsızdı o zaman kölelik iyidir.

Bugün doğadan tuzaklanan hayvan türleri var, bunların satışı bile hayat gaspıdır. Papağanlar, timsahlar doğal ortamlarından koparılıp malikane havuzlarında sırf keyfi olarak köleleştirilmiş olarak yaşatılıyor. O hayvanın bir insan bilinci yok ki çıkıp kurtulabilsin. Şimdi bu hayvanların satışı yasaklansa bunların malikane havuzlarında olması doğal olmayacak değil mi, demek ki sistem getirmiş bu gaspı.

Kölelik doğaya atfedilmiş, doğanın sahibi bir Tanrı üretilmiş, Tanrı buyruğu sözler, ayetler, pasajlar yazılmış.

Kölecilik doğanın getirisi değildir, sistemlerin sonucudur.


"İçinde ışığı olmayan insanlar, kalabalığa karışıp ışık edinmeye çalışırlar."
Arthur Schopenhauer
-
"İtin kuyruğuna basma, arkandan havlar durur."
Tecrübe
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 15-06-2020, 09:51
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Kafası (aklı) özgürleşmeyen her kes köledir. Bunun zengini fakiri yoktur. Kimi efendisinin kölesi, kimi servetinin kölesi. Sonunda özgür değilsen kölesin. Kimi servetini kaybetmekten korkar. Kimi işini kaybetmekten korkar. Her ikisi de başka bir yaşam biçiminin olmayacağını düşünür.

Aklını özgürleştiremeyen hiç Kimse Mandıra filozofu olamıyor.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:17 .