Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Büyük Patlama Teorisi

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 06-12-2023, 02:27
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart Popülerlik Adına Bir Lafazanlık Örneği - Çağrı Mert Çakırcı

https://evrimagaci.org/james-webb-uz...ruttu-mu-12587

Kendisi partizanlığa, RAKİP psikolojisi-politik tarafgirliğe, çifte standarda, kurguya, lafazanlığa, kendine göresini dayanak almaya değin bir dolu bilim dışı yöntemlere başvurmuş iken, rakip gördüğü kişi ya da teorileri, yalancılıkla suçlamayı seçmiş. Üstelik bunu, hiç bir iddiayı bilimsel yol ve yöntemlerle irdelemeden, direk kişileri hedef alan, ad-hominem üzerinden yapmış.

Çağrı, bunca lafazanlığın, bilim dışı kurguculuğunun, her şeyin ölçütü benim(subjektif lafazanlıklar), ben bilirim tavrı ve tarzının altında, bir yerlere kuyruk sallama, güce tapma-yaranma, popüler olma, takipçi kasma, izleyici arttırma, sermaye, sınıf atlama-para gibi etkenler mi var? Hal böyle gibi, kendisine "Dünya düzdür" videosu çekmesini önerebilirim. Oradan, buradan edindiği gündelik doğrular&yanlışlar, her telden edebiyatçı-youtuber, kaşı-gözü ayrı oynayan mimikli dizileriyle birlikte daha kolay kazanır.
Çağrı Diyor ki
Büyük Patlama'yı çürütmeye çalışan Eric Lerner isimli bir yazardı. Lerner, Kansas Üniversitesi astrofizikçilerinden olan ve erken galaksi evrimi üzerine çalışan Allison Kirkpatrick'in Nature dergisine verdiği röportajda söylediklerini cımbızlayarak, kendi anlatımını pekiştirecek bir versiyon yarattı ve bunun yayılmasını sağladı.
Diyor ve konuyu ele alış biçimi ve başlığa baktığımızda ise, kozmolog(!) Çağrı'nın, partizan, iki yüzlü, lakait, isnatçı, kurgucu bir tutuma yöneldiğini görüyoruz. Üstelik bunu -kendi yaptığının yanında devede kulak bile olmayan-, rakibini(!) tek bir alıntı dahi yapmaksızın, cımbızlama yapmakla itham etmişken yapıyor!

Aşağıdaki alıntıda bazı yerleri renklendirdim ve koyulaştırdım[Spartacus].
Çağrı Diyor ki
Lerner ve Yalanları: Yaptığımız Her Şey Yanlış mı?

James Webb Uzay Teleskobu'nun erken galaksi oluşumuna yönelik bu ilginç bulguları konusunda Nature dergisine verdiği 27 Temmuz 2022 tarihli röportajında Dr. Allison Kirkpatrick, bu ilginç keşiflere ithafen şöyle bir cümle kullanmıştır:[1]

Dr. Allison Kirkpatrick Diyor ki
Sırf bu yüzden kendimi sabahın 3'ünde uyanık buluyorum. 'Acaba yaptığım her şey yanlış mı?' diye düşünüyorum.
Çağrı Diyor ki
Her ne kadar gereğinden fazla dramatik bir cümle olsa da, Nature gibi büyük dergilerin de okurlarında sağlamak istediği ilgiden ötürü, bunun, popüler bilim kültürü çerçevesinde kabul edilebilir ve sıradan bir söz alıntısı olduğu söylenebilir. Ne yazık ki bu tür abartılı anlatımlar, yukarıda verdiğimiz bağlamından koparılarak sunulduğunda, halkı kandırma amaçlı bir silaha dönüştürülebilmektedir.
  • Lerner'ın yalan söyledğini iddia eden kendisi, ama yalan söylemediğini de dile getiren yine kendisi.
  • Nesi abartıdır, kişi o sözü söylemiş mi? Söylemiş, popülerlik adına kendisini her şeyin ölçütü sanan Çağrı, popüler bilim kültürü ve camiası nedir? Böyle bir kriter mi var? Popüler bilim camiası -cemaat|ulema- dediği alana hakim olan ise -ki istisnaları hariç!-, "Dünya düzdür" motivasyonudur, sadece işlediği konular farklıdır. Motivasyon ise; güce yaranmak, akademik kariyer uğruna statükoya kuyruk sallamak, kitle psikolojsine, cehalete oynamak, bol, bol izleyici, takipçi kasmak, karşılığında nemalanmak, para kazanmak. Bir çeşit piyasa sözde bilimi, modern mitolojiler veya modern mitolojilerin kabul görmesi çabası üzerinden nemalanmak, kaşı, gözü ayrı oynamak... Tabi bir de, statüko ve müfredatının dışına çıkamama olgusu var.
  • Yaptğımız her şey yanlış mı? Bu soruyu da başlığa ekleyiş biçiminden de anlaşılacağı üzere, dolayımlı isnat edilmişlik algısı oluşturma, kompleks, konuyu saptırma(!), alakasız(mantık hatalı) betimleme, kısaca hamaset mevcut! Zira başlıkta Lerner ve Yalanları dedikten hemen sonra, iki nokta üst, üste koyarak bu sözü eklemiş, sanki birileri böyle bir yalan uydurmuş veya Lerner böyle söylemiş gibi algı oluşturmuş, oysa o söz ne yalandır ne de Lerner'a aittir, Dr. Allison Kirkpatrick o sözü gerçekten de söylemiş. O halde burada, Çağrı'nın yalanından başka yalan olan nedir?
  • Evet bir bilim insanının yaşanan yeni gelişmeler ardından, modern mitolojiye, ideolojik-kurguya dönüşmüş bir teori için, acaba "yanılıyor muyuz, yanlış mı" diye düşünmüş ve sormuş olması, sıradan, basit bir ifade olarak düşünülemez-kaldı ki bugüne kadar sormamış olmaları düşündürücüdür. Çağrı'dan ise, ilgili teorinin temel dayanaklarının tutarsız olmasına rağmen, acaba diye sormasını zaten bekleyemeyiz. Örneğin 40-60 milyar yılda oluşabileceği öngörülen kümelerden haberi yoktur, ya da konuyla ilgili sözde bilim camiasının yeni bir kurgu uydurmasını bekliyordur.
Aslında ne galaksiler ne de yıldızlar, Büyük Patla-t-ma teorisinde iddia edildiği gibi uzaklaşıyor değiller(yani bir bütün halinde uzaklaşmadan söz edilemez). Kimisi uzaklaşıyor, kimisi yakınlaşıyor. Gözlemci ise Dünya'dan, küçük bir noktadan, ışığı referans alarak devasa uzaklıkları gözlemliyor, hal böyle olunca nasıl ki uzakta olan her şey küçük ve mesafeye bağlı olarak küçülüyormuş gibi görünüyorsa, ışık kaynağı üzerinden elde edilen gözlemlerde de aynı sorun-yanılgılar oluşuyor. Fiziksel olarak küçülme-küçük görme algısının yerini, mesafeye bağlı olarak zayıf-güçlü dalga vb. değişkenleri üzerinden uzaklaşma yanılgısı alıyor.

Kaldı ki çok, ama çok uzak yıldızların, galaksilerin birbiriyle birleştiği, bazı yıldızların, komşu yıldızlarından kaynak sömürdüğü görülmekte, ama buna rağmen, sönük yıldız çok daha uzaktaymış ve bizden uzaklaşıyormuş gibi görünürken, parlak olan yakınlaşıyor veya konumunu koruyor gibi görünebilmektedir... BP(Büyük Patlama) ile çelişen bu tür gözlemler belliki gizlenmeye çalışılmakta. Oysa üzerine çarşaf, çarşaf makaleler yazılması gerekirken, yetmemiş bazı bilim insanları gözlemlerden mahrum bırakılmıştır -kısaca ne gördüğünü dile getirme potansiyeli olan bilim insanları men edilmeye çalışılmaktadır. Sonra Çağrı gibi güç ve statükoya bağlılığı-yaranmayı esas alanlar, bilimsel kriterlerin de içine eden ideolojik, subjektif tavırlarıyla, bir iddianın dayanaklarına bakmaksızın, hakemli -statükonun merkezi Vatikan mı orası?- dergilerde yayınlanıp-yayınlanmamış olması durumunu esas alarak, bunu, bilimselliğin kriteri yapabilecek kadar bilimden uzağa savrulabilmektedirler. Bozacının şahidi, şıracı gibi. Hadi geçtik, neden BP'yı savunanlar bu kadar önemli konular karşısında 3 maymunu oynamaktadır? Neden illa uzaya, evrene bir başlangıç tayin etme arzusu? Üstelik uzay-evren tanımları dahi lokal, zira sınırlamadıkça tanımlayamıyorlar, sınırladıkları için illa bir başlangıç tayin ediyorlar. Peki o sınır, başlamak-başlangıç-başlatan(ki bilim dışı zaman kavramı, mitoloji şart) zorundalığını, kim neye göre, hangi absürt-hayali zaman kavramıyla belirledi?...

Bu noktaya gelinmiş ise, bazı söylemler, iddialar gözden geçirmeye muhtaçtır! Çağrı kendisini imam zannediyor olabilir mi? Konu Evren olduğunda, esas odağımız, özgür(statükonun dışında olan istisnalar!) kozmologlar ve sahada olan fizikçiler olmalıdır. Masa başında kurguya dayalı, dolayısıyla matematikle sözde ispatı(?!) kolay olan teoriler uyduran sözde ve popüler(!) fizikçiler değil. Kaldı ki sözün sahibinin de(Allison Kirkpatrick), astrolog olması şans eseri olmayabilir. Bu güne kadar anladığımız; kozmologlar evrene baktığında Büyük Patlamayı görmüyor-göremiyor, ama bir çok sebeple, öyleymiş gibi davranmaya yönelmiş-zorlanmış olabilirler.)
Çağrı Diyor ki
Ama işte Lerner bunu fırsat bilmiştir: Yazdığı "Büyük Patlama Asla Yaşanmadı!" başlıklı blog yazısında, röportajın sadece bu son cümlesini cımbızlayarak, hâlihazırda kendisinin karşıt olduğu Büyük Patlama Teorisi'nin bilim camiasında da kabul görmediği ve yeni bulguların astrofizik camiasında paniğe yol açtığını iddia etti.[9] Halbuki böyle bir şey söz konusu değildir. Gerçeğe giden yol buysa kozmologlar neden panik yapsın, yanlışsa yanlış, ne var bunda?
Yine edebiyat parçalamış, her şeyin ölçütü kendisi!
Dr. Kirkpatrick, yaptığı "hata" ve Lerner'ın bunu fırsata çevirmesi konusunda şöyle diyor:
Çevir kazı yanmasın olamaz mı? Gerçeklerin öneminden söz eden Çağrı, BP'nın 1 iddiası hariç hiç bir iddiasının gözlemlenen evrenle uyuşmadığı gerçeğini ne yapmaktadır? -Ki diğer iddianın da (mikrodalga arkaalan ışınımı) evrende nokta dahi olmayan bir galakside, nokta dahi olmayan bir gezegende, nokta dahi olmayan bir araçla yapılan ölçümlere dayanarak, tüm sonsuz uzay-evreni kapsadığı ve BP'ya dayandığı iddia edilebilir mi? Kaldı ki ışığın soğurulması, erimi, sönümlenmeden, kırmızıya kaymadan ulaşabileceği en uzak mesafe nedir?)

Makalesinin bundan gayrısı lafazanlık, ad-hominem, belgesiz, dayanaksız iddia, karşı iddialardan ibaret.

Pişkin, pişkin akıl vermekte, efendim bir hipotez, yok iddia çürütülürse, ama nedense BP'yı tartışmasız-tartışılamaz ilan etme tavırları, bir inanç meselesi gibi ele alması, BP'nın her açmaza girmesi durumlarında, bilimsel yol-yöntemlerle irdelenemeyecek yeni kurgular üretiliyor olmasına karşı 3 maymunu oynaması ve buna rağmen bizlerden, BP'nın hiç bir iddiasının geçersiz veya çürük olmadığına koşulsuz inanmamızı ve biat etmemizi bekliyor olması, hiç bir iddiayı veya karşı iddiayı ele almıyor, sadece ad-hominem üzerinden lafazanlığı seçiyor olması da ayrıca düşündürücüdür.

Devam edecek....

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (10-12-2023 Saat 16:54 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 06-12-2023, 12:46
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Çağrı Diyor ki
Bizim de Evrim Ağacı'nda bütün kapsamıyla yer verdiğimiz Büyük Patlama Teorisi, Evren'in 13,82 milyar yıl önce çok daha küçük, çok daha sıcak ve çok daha yoğun bir noktadan başlayarak, müthiş bir hızla genişlediğini, soğuduğunu ve seyreldiğini öngören bilimsel bir teoridir. Teori, astrofiziksel gözlemlerin en fazlasını, en az varsayımla, en isabetli şekilde açıklayabilen teoridir ve şu ana kadar Büyük Patlama'nın alternatifi olabilecek, onun açıklayabildiği her şeyi açıklayan ve üzerine henüz açıklanamayan noktaları da izah etmeyi başarabilen (ve bunu yaparken daha az varsayımda bulunan) hiçbir teori geliştirilememiştir. Büyük Patlama Teorisi (ve ihtiva ettiği diğer teoriler), fiziğin zorlu sınavlarını tekrar tekrar geçmeyi başarmış, test edilebilir öngörülerde bulunabilmiş ve bu öngörülerin doğrulanmasıyla yıllar içinde daha da güç kazanmıştır.
BP(Büyük Patlama) teorisi Evren'e dair neyi açıklamış? Temel iddiası ve oturduğu zemin mevcut evreni açıklamaktan ziyade nasıl başladığı üzerine, yani temeli, asıl derdi spekülatif bir başlangıç değil mi?

Doğru, Büyük Patlatma teorisi, idealist kurgularla, çarpık kavramlar ve matematik oyunlarıyla sözde bilimselmiş gibi servis edilen modern mitolojilere-teojilere(teori yerine bu kelimeyi kullanmayı uygun buluyorum) göre(örneğin: holografik evren teojisi) daha az varsayıma sahip, ama bu tümünden daha az varsayım içerdiği anlamına gelmiyor -kaldı ki BP teorisi de bırakın varsayımı, temelden kurguya dayalı bir teori!

Örneğin Plazma Evren Teorisinde, sonsuz(!) enerji(o da ne ola, ana yok, baba yok, kerameti kendinden menkul, sonlu ilan edilmiş bir evrende, sonsuz olmayı başarmış bir Adem sanki), sonsuz hiç(hiç bir şey yoksa bile bir şeyler var), sonsuz enflasyon(yine sonlu ilan edilen evrende sonsuz enflasyon) gibi absürt kurgu-varsayımlar olmadığı gibi, temeli de kurguya dayanmaz... Büyük Patlatma teorisi, Evreni(hangi, kime göre Evreni?) iddia edildiği gibi yeter oranda açıklayabilmiş olsaydı, bu gün bu biçimde tartışıyor olmazdık...

Kriter neye, kime göre, neyi ne kadar açıkladığı da değil, maddeye, evrene bir başlangıç tayin ederseniz, elbette kurgu yapmış olursunuz, dolayısıyla kendi kurgunuza, yine diğer kurgunuzla cevap verdiğiniz için, açıklamış olduğunuzu da iddia edebilirsiniz, nereye vardık? Bu yaptığınız, yönteminiz, teolojik-mitolojik, dogmatik olmadı mı? Her teoriden, bu kurguyu açıklaması veya esas almasını bekleyemezsiniz. Müthiş hızlarla genişliyor zannı, yanıltıcı oluyor ve bunun farkına da varılmışsa -varılalı yarım yüzyıl oldu!-, bu durum, kurguyu, mitolojik bir inatla sürdürme çabası yerine, o haliyle tümden terk etmek, hiç olmazsa revize etmek gerektiği anlamına gelir(dayanağı çürümüştür, dolayısıyla aslında o kurgudan vazgeçmek gerekir).
  1. Evren illa başlamış olmalı mı? Başlamamış olamaz mı? Biten neydi?
  2. Neye Evren dediniz? Nasıl belirlediniz?
  3. Asıl amacı verili durumda Evren'i açıklamak mıdır? Yoksa mevcut gözlemler üzerinden spekülatif kurgularını kanıtlama yöntemine mi saplanmış durumda? Başlayıp, başlamadığı konusu spekülatif iken, asıl dert, illa bir başlangıç tayin etmek gibi durmuyor mu?
Çoğaltılabilir.

Bildik basit paradokslara kısaca değinelim;
  1. Evren başlamadan önce ne vardı? Öncesi mi vardı veya Evren tanımı yaparken fazla mı ben merkezci olunmaktadır? Pekala Evren-uzay bütünlüğü esas alınarak da yaklaşılabilir, bu bahisle görünür olana biz Evren derken aslında görünen Evren değil de, galaksiler gibi, uzaya yayılmış bir bütünün bir parçası(ada-lar) olamaz mı? Önce sorusu paradoks içeriyor, zira zaman dediğimiz kavram, maddenin hareket-değişimlerine bağlı soyutlanmaktadır, bu bahisle, örneğin, maddeden önce ne vardı gibi bir soru anlamsızdır... Kaldı ki, Evren her haliyle de evren olarak değerlendirilebilir, değişen formlara başka bir isim ve tanımlama da getirilebilir, buna engel olan nedir? Hiç bir şey...
  2. Gözlemci bulunduğu noktadan, etrafına çepeçevre bakarsa, göreceği şey, genişleyen açı, ama buna rağmen küçülen cisimlerdir, ne kadar uzağa bakarsa cisimler de o kadar küçülür. Bu durumu bir de tersinden ele alırsak, satte 2000 km hızla bulutların içinden geçtiğinizi düşünün. Etrafta gördüğünüz her bir şey, 1 orta noktadan-merkezden- dışa doğru yayılıyor, ilerledikçe de yakınlaşıp, büyüyorlarmış gibi görünür. Geriye bakarsak, bu seferde tersine, tam da baktığımız doğrultuda bir merkeze doğru uzaklaşıyor, kapanıyormuş gibi görünür. Bu durum-sorun, algı sorunu uzayı gözlemlerken de yaşanır, dolayısıyla ne kadar uzağa bakılırsa, ışık kaynakları da, bir merkeze(?) doğru o denli uzaklaşıyor görünür(gerçekte uzaklaşıyor veya yakınlaşıyor olsunlar). Bu halde gözlemci, yönünü ne tarafa çevirse aynı tablo ile karşılaşacaktır. Buradan da anlaşılacağı gibi, böylesi bir durumda, herhangi bir merkez noktası yoktur, gözlemcinin konumu ve bakış açısı vardır. Yani gözlemci ne yana dönerse, merkez orası olur, kısaca bu bahisle aslında merkez gözlemcinin kendisi-bakış açısından başka bir şey değildir. Bu halde, Büyük Patlama'nın merkezi neresidir(o da bir şey mi elbette Dünya'dır!?)? Rastgele bir yayılma durumunda, gözlemci olarak herhangi rastgele bir konumda isek, şu halde, uzaya baktığımızda, her açı değiştiğimizde, sözde uzaklaşan cisimlerin de baktığımız doğrultuya göre değil, belirli bir yöne-merkeze doğru hareket ediyor olması gerekir. Burada dile getirmek istediğim, bir otoyol kenarında seyir halinde olan araçları gözlemlersek, eğer otoyola dik bir açıyla bakarsak, araçların geliş istikametine baktığımızda sağımıza doğru, karşıya geçip bakarsak solumuza, yolun ortasında durup bakarsak bize doğru yaklaştıkları, geriye dönüp bakarsak bizden uzaklaştıklarını görürüz. Nereye bakarsak bakalım, ne yönden bakarsak bakalım daima baktığımız yönde bir merkeze-odak merkezimize- doğru uzaklaştıklarını gözlemlemeyiz. Elbette denebilir ki, uzaya dair böyle bir gözlem için, binlerce yıllık gözlem verisi gerekebilir, hayır gerekmez, eğer siz ne yöne bakarsanız bakın, cisimler daima, ama daima baktığınız doğrultuda, odak noktanıza doğru merkezlenip(!), benzer hızlarla uzaklaşıyor görünüyorsa bu durum bir yanılgıdan ibarettir. Kaldı ki bir merkezden saçılım halinde, paralel ve kesişen noktalar arasındaki cisimlerin hareket ve yönü, ölçülebilir, muazzam hareket, uzaklık, açı farkları sunmalıdır...

Daha öncede değinmiştik, Evren'in genişlediği(neye göre, kime göre ayrı mesele) söyleminin dayanağı yukarıda basitçe değindiğim 2 numaralı madde kapsamındadır. Eğer mesele ispat ise, Büyük Patlama Teorisinin en temel dayanağından birisi olan ve ne yöne bakarsak bakalım uzaydaki cisimlerin bizlerden uzaklaştığı iddiası, çürütülmüştür. Zaten yukarıda dile getirmiştim, bu gözlemlerle de çürütüldü. Önceki yazımda değinmiştim, bırakın ufak, tefek cisimleri, örneğin bir örnekte, gözlemlerde çok uzakta ve bizden hızla uzaklaştığı iddia edilen bir yıldız ile aksine uzaklaşmıyor olarak görülen bir başka yıldız arasında maddi alışveriş söz konusudur. Demek ki ne aralarında milyar ışık yılı mesafe farkı var ne de birisi ışık hızına yakın veya 10 katı hızlarla diğerinden uzaklaşlıyor değil, hatta her ikisi de bize -birisi çok uzak mesafede ve uzaklaşıyor görünse bile- yakınlaşıyor da olabilir.

Yine Büyük Patlamadan daha yaşlı veya Büyük Patlama'nın sınırlarını aşan oluşum, sürece tabi koşullar gözlemlendi. Çağrı bunlardan söz etmiyor, demek ki bilmiyor, zira fanatiklik, partizanlık yapmaktan, alternatif iddiaları, hasır altı edilen bazı gerçekleri, mevcut sermayedar(!) statükoyu ve yaptığı borazancılığı göremiyor.

İşte bu ve benzer ispatlar hasır altı edilirken, Lerner'da dahil, bazı bilim insanları bu konuyu dile getirdi, gözlemlerle de ispatladılar, bay Çağrı bu durumun farkında olup rahatsız olan ağalarından mı gördü, böyle bilim dışı bir sözde eleştiri yolunu seçti, yoksa ağalarından aldığı etkiyle mi bu düzeyde partizanlaştı? Kendisi bilir.

Yine termodinamikten söz eden bay Çağrı, hangi somut dayanağa sahiptir ki, uzay-evreni kapalı bir sistem olarak düşünmektedir? Buyursun kanıt sunsun -ki unutulmamalı, ışığın da bir erimi vardır. Gözlem araçları geliştikçe Evren büyüyor değil, aksine dogmatik yargılar ürettikleri açıkça ortada olanlar, Evren'e ancak gözlem ufku oranında sınır tayin ediyor ve insani kurgularına, mantıklarına göre davranış sergilemesini bekliyorlar. Çağrı elbette galaksisine form üzerinden bir sınır, hatta form-yapı üzerinden bir oluşum (ki form varsa devinim de var) tayin edebilir, ama Evren kavramı, Ortaçağın insan-dünya merkezli dar ufukları aşılarak, spesifik değil, genel zeminde ele alınmalı, zira form olarak işaret edilemeyenden söz ediyoruz -yani şurası Evrendir, burası değildir diyemiyoruz. O halde forma dayalı, spesifik sınırlarla tayin edilebilir söylemlerden kaçınmamız gerekir. Pekala diyorum ki, Evren görünen evrenin milyon katıdır, bunu ispatlayamam, zira ışığın da bir sönümlenme noktası var, haliyle bu bahisle Evren'e de gözlem ufkum nazarınca bir sınır tayin edemem, bu halde bilimsel yaklaşım budur bay Çağrı.

Bir de bir çok akademisyen -değinmiştim- ne yazık ki, mecburen Büyük patlamacı olmak zorunda, aksi taktirde akademiden, ya kariyerinden, ya da işinden olur, bu duruma gelmişlik Çağrı'ya da Ortaçağ'ı hatırlatıyor mu? Ortaçağ derken, ne anladığı da önemli, ama bence hatırlamalı, zira bu makalesi, üslubu, lafazanlığı eleştiri saymakla, modern Engizisyon kompleksine kapılmış gibi görünüyor...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (10-12-2023 Saat 16:17 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 07-12-2023, 11:51
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

BP : Büyük Patla-t-ma
PET : Plazma Evren Teorisi
Çağrı Diyor ki
Genelde insanların Büyük Patlama'dan anladığı budur. Örneğin Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi'ni geriye doğru takip ettiğimizde, zamanın sıfıra ulaştığı noktada karşımıza çıkan şey "Büyük Patlama"dır. Zamanda geriye gittikçe Evren'deki madde ve enerjinin giderek yoğunlaştığını ve ısındığını görmekteyiz. Eğer bu silsileyi daha da başa götürecek olursanız, 13.82 milyar yıl kadar önce yoğunluğun ve sıcaklığın sonsuza ulaştığı bir noktaya, bir tekilliğe varmaktayız. Bundan daha geriye gitmek mümkün değildir, çünkü bu, Kuzey Kutbu'nun daha kuzeyinde ne olduğunu sormak gibidir.
...
Yani Einstein'ın teorisi, pratik olarak zamanı t=0t=0t=0 anına kadar takip etmemize izin vermemektedir; daha ziyade, t=10−43t=10^{-43}t=10−43 gibi bir noktada teori çalışmamaya başlamaktadır. Dolayısıyla teknik olarak, bu anlamda Büyük Patlama'nın kesinlikle yaşandığını söylemek mümkün değildir; çünkü Büyük Patlama anına yönelik bir gözlem yapılması şu anda imkânsız gözükmektedir. Bugüne kadar yapılmış direkt gözlemler, Büyük Patlama'dan en az 380.000 yıl sonrasına aittir (Kozmik Mikrodalga Artalan Işıması, Büyük Patlama'dan bu kadar süre sonra saçılmıştır). Dolayısıyla bu artalan ışımasını tespit edecek sensörlerden bile yoksun olan James Webb gibi bir uzay teleskobunun Büyük Patlama hakkında direkt bir gözlem yapması imkânsızdır.
Yani tek kriter bu mudur? Çağrı burada teleskopik gözlem meselesini, artalan ışımasına indirgiyor, oysa bu ışımanın da tüm evreni kapsadığını veya BP'dan kaynaklandığını da kesinlikle söylemek mümkün değildir. Laf ola beri geleden öteye geçmeyen kıyaslamalar... Böyle yapıyor çünkü aslında teleskoplarla yapılan gözlemlerde -ki o teleskoplarda böyle bir amaç yoktur!- 15-30 milyar ışık yıllarını bulan, ama buna rağmen yaşlı kümeler(takribi 40 milyar yıl gerektiren), yıldızların gözlemlenmiş olmasına karşın, bu durumun BP'nın ömrünü aştığını, dolayısıyla BP'nın mevcut gözlemlerle uyuşmadığını gizlemekten yana tavır koyuyor, hal böyle olunca meseleyi, konuları, odak noktalarını çarpıtma hatta iftira yollarını seçiyor, modern ortaçağını yaşıyor(modaya uyup). Kaldı ki elde edilen veriler, genişleyen|genişlemeyen evren kriteriyle değerlendirilebilr, ölçüm ve kıyaslar yapılabilir, işte bu ölçüm, hesaplama ve değerlendirmelerle BP çelişirken, PET çelişmemektedir, demek ki James Webb verileri BP'yi desteklemiyor(Çağrı ya bilmiyor ya da bilinçli olarak çarpıtma, ad-hominem ve safsata yolunu seçiyor, zira bu konuda(James Webb) değinmesi gereken önemli konulardan birisi de bu olmalıydı)...

Kaldı ki, şu anda Büyük Patlama kesinlikle olmuştur denemeyeceği gibi, önce hiç bir şey yoktu da denemez, dolayısıyla Kuzey Kutbu'nun daha kuzeyinde ne var sorusu gibi de değildir. Kuzey Kutbunun daha kuzeyinde ise örneğin Kutup Yıldızı var, tam kutup merkezinde isek bu halde Güneş'e göre yine yön tayini yapılabilir, yani burada zaman kavramı da, belirli bir lokalizasyonda olduğu varsayılan bir patlamaya indirgenemez, uzay-madde olgusu Büyük Patlama kurgusuna indirgenemez.

İşin gerçeği, genel bir bakış açısıyla düşünürsek, zamanın bir başlangıcı dolayısıyla sıfır noktası da olmayacaktır. Zira zaman maddeye bağlı soyutladığımız bir kavramdır. Ki madde tanımımız materyal temelinde olmalıdır, görede değişkenlik arzeden atomik form-yapılar değil.
Çağrı Diyor ki
Büyük Patlama'nın modern kozmolojideki anlamı, bir tekillikten başlangıç olmasından ziyade, Evren'in hızla genişlediği bir dönem olmasıdır. Bu anlamıyla terimin, bilim camiasında bugüne kadar eşi benzeri az görülür miktarda kanıtı vardır. Dr. Sabine Hossenfelder, Nautilus için yazdığı makalede şöyle diyor
Bu dayanağın, yeterli olmadığına hatta mutlak dayanakmış gibi öne sürülemeyeceğine, sağlıksız olduğuna, gözlemlere de geçersiziği defalarca kez kanıtlanmış olduğuna daha önceki mesjımda değinmiştim. Bu kanıtlar Büyük patlatma cemaatinde özenle dile geitirilmez, getirenlerde böyle afaroz edilir, Çağrı'nın yaptığı gibi ad-hominem üzerinden kişiler gözden düşürülmeye çalışılır. Hatta kimyacı, biyolog, astrolog, kozmolog, fizikçi olabilen bu Çağrı, ad-hominemden öteye gitmeyen bir youtube videsounda Lerner'ın bilmem ne üniversitesinden, 2. sınıfta ayrıldığını söylemiş, bunu kendi iddialarını doğrulayan bir dayanakmış gibi sunmuştu, bir diğer deyişle bir bilene sor safsatasının farklı sunumu. Oysa durum farklı olsa da, herhangi bir diploma, şu ya da bu konuda, sadece o kişinin uzman olduğu, başka hiç kimsenin o konuda çalışma yürütemeyeceği anlamına gelmez, insanlar kendi çabalarıyla, emeğiyle, çalışmalarıyla okullarda alınan bilgiyi ve fazlasını alabilir(ki zaten böyledir, mezun olsun, olmasın, asıl gelişme yaşam pratiğinde elde edilir, Çağrı'nın, Lerner daha üniversiteyi bitirmemiş yönlü ad-hominemine rağmen, gerçek öyle değildir, onu, bunu yalancı ilan eden lakait Çağrı ise yine yalana yönelmiştir -diğerleri önceki mesajlarımda).

https://www.plasma-universe.com/eric...rsonal_history

Lerner hakkında Diyor ki
Lerner 1947'de Brookline, Massachusetts'te doğdu. Columbia Üniversitesi'nden fizik alanında lisans derecesi aldı ve Maryland Üniversitesi, College Park'ta fizik alanında yüksek lisans yaptı. Plazma fenomeni ve laboratuvar füzyon cihazları üzerinde çalışmış, 1994 yılında Illinois Üniversitesi[5] ve 2001 yılında Texas A&M Üniversitesi[6] ile işbirliği içinde Jet Propulsion Laboratuvarı tarafından finanse edilen yoğun plazma odağı üzerinde deneysel çalışmalar gerçekleştirmiştir. Anötronik füzyondan faydalı enerji üretiminin daha uygulanabilir hale getirilebileceğini gösterdiğine inanıyor.[7] [8]
İkincisi "Evren'in hızla genişlediği bir dönem olmasıdır" ifadesi ise belli ki bir çarpıtmadan ibaret, zira Evren'i bir patlama ile oluşturan ve evveliyatında olanı evren olarak görmeyen bir kurguda, bu ifade evren yokken evren vardı, var iken yoktu demek gibi bir sonuca ulaşıyor. Evren'in hızla genişlediği bir dönem... Yani patlamadan önce de evren mevcutmuş, ancak hal değişimine uğramış demekten, kuruguyla çelişmekten öte başka ne anlama geliyor? Söylenebilir 2 şeyin, ikisini de Çağrı söylüyor, "Evren Büyük Patlama ile başladı, Evren Büyük Patlama ile başlamadı, zaten mevcut idi, ama bir döneminde genişlemeye başladı" demiş oluyor.

BP güvenilir kanıtlara sahip değilken, Plazma Evren Modelinin sahip olduğu kanıtlar çok daha fazladır... BP Evren'i açıklamak yerine tüm odağını Evren Genişliyor çünkü ışık kızıla kayıyor söylemine-algısına(ki gerçek böyle görünmüyor, gözlem araçları ve tekniğinden kaynaklı böyle görünüyor-ispatlıdır) dayandırmışken, PET aksine mevcut olan üzerinden hareketle yola çıkıyor ve günümüğz Evrenini açıklayan model haline geliyor.

Mesele eğer Evren nasıl oluştu ise farklı, mevcut nasıldır sorusu farklıdır, kaldı ki BP hala daha "Evren nasıl oluştu, oluştu mu, değişiyor mu" noktasına gelmemiş, aksine bu teori hala daha "nasıl ortaya çıktı" sorusuna odaklı davranmaktadır, bu soru yanlış sorudur, zira Evren ortaya çıkan bir şey olmayabilir, sanki bir yokluğun içinden aniden ortaya saçılmış gibi mutlak yargılar bilimlesellikle bağdaşmaz.

Sürekli ifade ettiğim gibi, günümüz bilimi, ortaçağa evriliyor, çünkü bilimin temelinde olan felsefeden yoksun, hal böyle olunca daha başından yanlış iddia-sorular, ön-yargılar, bilimsel olarak görülebiliyor... Bir yandan "BP kesinlikle yaşanmıştır diyemem" deyip, diğer yandan Evren'in ortaya çıktığı yargısına dayanmak mantık dışıdır, dolayısıyla burada sorun daha başından felsefe sorunudur, felsefe sorunu ise, sonuç olarak akıl-mantık sorunu da demektir.

Ben ne Büyük Patla-t-ma ne de Plazma Evren Kuramını savunuyor değilim, zaten savunuya da gereksinimleri yok, ancak gördüğüm kadarıyla BP'ciler, Evren'e illa bir başlangıç tayin etmek adına 1 ipte 10 cambaz oynatmaya çalışıyorlar, yine de olmuyor, PET'in ise böyle bir kaygıı yok zira bu teori mevcut olanı olabildiğince kurgudan uzak, objektif olarak açıklamaya çalışıyor.

Bu kaynağın dışında;
https://www.plasma-universe.com/
Şurada ayrıca bir kaynak daha mevcut;
https://www.lppfusion.com/
https://www.youtube.com/c/LPPFusion

Çağrı yine gözü, kaşının ayrı oynadığı bir videosunda, efendim plazmayı, sadece Güneş gibi yıldızlarda bulunan bir madde gibi ifade ediyordu, yanlış hatırlıyorsam -ki kendimce eminim- düzeltirim, oysa plazma maddenin belki 2, belki 3. halidir denebilir, atomik yapılar aslında maddenin kendisi değil, görece maddi formlarıdır. Bu formun 1 altı ise plazmadır ki, aslında evrenin neredeyse tümü plazmadan oluşur(ki atomik yapılarında temeli-malzemesi plazmadır). Yani maddeye en yakın hal plazma halidir ve orada küçük yapılar birleşerek daha büyük yapıları(atomları) henüz oluşturmamıştır, yani plazma, atom dünyasının materyali durumundadır.

Plazmayı görmek için uzağa gitmeye de gerek yok, bir çakmağı çaktığımızda açığa çıkan alev plazmadır. Bu hal kaos halidir de, zira dağılmış çok küçük yapılar arasında muazzam çatışmalar yaşanır, bu yapılar ancak bir araya gelebildiğinde atom yapısını oluşturabilirler. Kısaca eğer odağımız düzen olacaksa(ki neye göreiyle birlikte), kaostan düzene ve elbette yeni ve başka türde kaosa doğru geçiş sağlanır.

Çok bilen Çağrı, PET eleştirisinde -eleştiri değil dalga geçme eyleminde- PET'in kaostan düzen vs. dediğini söyleyip dalga geçiyodu, oysa Evren'in %99,9'u plazmadır ve evet Evren'e hakim olan bu bakımdan da kaostur. Kaos bir cisim değil, anlaşılır söylemle açığa çıkan koşul-durumdur ve bu durum üzre olan ortama kaos denmektedir, yani şeylerin süreğen çatıştığı, ayrışıp, birleştiği ortam denebilir. (Belki bilmiyordur yine de belirtmekte fayda var). Aslında sonuç olarak kaos yoksa, düzen de yok denebilir ve bu ardışık olarak birbirini takip eden süreçler halinde değil, birlikte anlam kazanır, birlikte ele alınmalıdır...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (07-12-2023 Saat 13:33 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 07-12-2023, 23:54
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Çağrı Diyor ki
O zaman ne bu "James Webb Büyük Patlama'yı çürüttü!" iddiası nereden geliyor? İşte burada karşımıza, Türkiye'de de maalesef bol bulunan cinsten bir karakter çıkmaktadır: Herhangi bir akademik çıktısı ve hakem denetimli yayını olmamasına rağmen; Einstein'ı, Büyük Patlama'yı veya benzeri büyük isimleri ve teorileri, oturduğu yerden ve bariz bir şekilde temelsiz argümanlarla çürüttüğünü sanan bir isim: Eric Lerner. Lerner, Columbia Üniversitesi fizik bölümü mezunu; ama lisansüstü eğitimini 1. sınıfta bırakıp, popüler bilim yazarlığına geçiyor ve popüler bilim üzerinden bilim yapabileceği sanrısına kapılmış bir kişidir.
Demiş, önceki yazımda kendisinin nasıl da ad-hominem yapma düzeyine kadar düştüğüne dair ifadelerim olmuştu. Bu da ayrıca kanıtı niteliğindedir. Tüm makale boyunca sadece lafazanlık, safsatalar yapıyor, Zübüğü yeniden yazmaya çalışıyor gibi... Yine öneceki yazımda Lerner'ın hangi dalda -fizik- lisans, yüksek lisans yaptığına dair alıntı yapmıştım, yani burada da yalana başvuruyor... Kaldı ki, konu sadece Lerner'dan ibaretmiş gibi daraltmaya çalışıyor...

Konuya hiç bir katkı, dayanak sağlamayan bu tarz safsatalara sığınacağına, dönüp kendi makalesindeki tarzı, tavırları, üslubu, akıl-mantık dışılığı azıcık sorgulasa, aslında kendisinden söz ettiği yargısına ulaşabilir.

Türkiye'de maalesef çok bulunan cinsten karakter dediği de kendisidir. Youtube üzerinden para kasma derdine düştüğünden beri, kendisi gibileri -lafazanlıkta bol bulunan cinsten bir karakter- sayısını da çoğaltıyor...

Biyolog, kimyager, fizikçi, kozmolog, astrolog, elektrik, elektronikçi, ne ararsan bay Çağrı'da var, para, fenomenlik adına -yüzeysellikten öte anlam taşımayan lafazanlıklarla- dahili olmadığı hiç bir alan kalmamış... Elbette bunların konuya bir katkısı yok, ancak eleştiriyi hak ettiği açık, haline bakmaz Hasan Dağı'na oduna gider...

1990'lardan bu yana -ki elbette daha evveli vardır- Lerner'ın çalışmalarından haberim vardı, Çağrı gibi maddiyatçı(para) pragmatistler masa üstünde fantazi yapıp, işin matematik formülü üretmekten ibaret olduğunu sanan teorik fizikçilerle astral ayin yaparken, akademi ve akademik denince, aklına cemaat makaleleri, akademileri geliyor... Çağrı, Lerner'ın oturduğu yerden Einstein'ı çürüttüğünü sandığıiddiasına dair herhangi bir dayanak ve kaynak sunmamış, belli ki oradan, buradan, kulaktan dolma edindiği klişelerle yaşıyor..

Hatırladığım kadarıyla, Lerner, görelilik teorisi üzerine oturduğu yerden masabaşı teorisyenliği artarken, buna rağmen saha çalışmaları ve gözlem oranlarındaki keskin düşüşlerden söz etmiş, yine masabaşında üretilen, türetilen bir dolu kurgunun gözlemlerle sınanmadığını söylemiştir.

"'Acaba yaptığım her şey yanlış mı?" diye düşünüyorum diyen Allison Kirkpatrick için, "yanlışsa yanlış, ne var bunda" edebiyatıyla pişkinlik yapan Çağrı, hasım gördüklerine karşı nasıl da çifte standart uyguluyor. Üstelik ad-hominem, iftira, yalan, çarpıtma hepsini bir makaleye sığdırmış, bu çifte standart değil düpe düz iki-yüzlülüktür... Kendi yaklaşımıyla değerlendirirsek, "demişse, demiş, sanmışsa, sanmış" ne var bunda?

Sonra ne diyor, "Lerner oturduğu yerden Büyük Patlamayı çürüttüğünü" zannediyormuş, halbuki kendisi oturduğu yerden, tam bir konu cehaletiyle -klişe haline gelmiş başlıkları tekrar ederek - savunduğunu sanıyor, eline, yüzüne bulaştırıyor. Büyük Patlama teorisi gözlemlerle uyuşmayan, ama buna rağmen kurgusu ağır basan bir teori, haliyle işte böyle oturduğun yerden değerlendirebilir, hatta savunduğunu dahi sanabilirsin... Oysa deflarca dile getirildi, gözlemlerle uyuşmuyor! Bunu dile getirmek için, illa gidip gözlemi bizzat kendimiz mi yapmalıyız? Hangi birini, Çağrı hangisini gerçekleştirmiş? JWT verileri dahi yeterli aslında, yani Büyük Patlama'ya göre düşünürsek, o mesafelerde o kümeler, o yapılar, o yaşlarda, o formlarda olmamalıydı, oysa buna benzer gözlem ve veriler elde edileli beri üzerinden nice yıllar geçti, yeni bir şey değil. Ya Çağrı'nın bunlardan haberi yok, ya da var, ama sahtekarlığa yöneliyor, ya da kafa basmayınca, böyle oluyor demek ki...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (10-12-2023 Saat 17:03 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 08-12-2023, 13:38
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Her şeyin ölçütü, her şeyi bilen, her şeyin uzmanı Çağrı, yalan, iftira, dayanaksız ithamlar, bilim dışı söylemlerinin ardından tribünlere yönelip, vaaza odaklanıyor ve ahkam kesmeye başlıyor.

Çağrı Diyor ki
Popüler Bilimin Kötüye Kullanımı

Bunu çok iyi anlamak gerekiyor: Biz burada şu anda bu yazıyı yazarken, siz bu yazıyı şu anda okurken, gerçekten de popüler bilim yapıyoruz. Ama burada veya Evrim Ağacı bünyesinde asla görmeyeceğiniz şey, örneğin "Einstein hatalı, çünkü ben şöyle düşünüyorum" veya "Ben kendi araştırmalarımla şöyle bir bulguya vardım..." diye başlayan cümlelerdir. Bilim böyle yapılmaz!
Popüler bilimmiş, böyle yapılmazmış vs. Her türlü bilim dışılık, sözde bilim dahi, popüler bilim adı altında bilim sayılmaya başladı. Lerner hakkında -ki gördüğünüz gibi alıntısı yok!-, aksine Lerner aşırı teorikliği, teorilerin gözlemlerle sınanmamasını eleştiriyor... Bununla birlikte bir örnek vermek gerekirse;

BP'cılar "Einstein'ın görelilik teorisine göre Evren sonsuz değil sonludur" ifadesini kullanıyor, Lerner, görelilik teorisine bağlı kalarak çok sayıda evrenin mümkün olabileceğini dile getirmiştir. Kaldı ki BP teorisi adına, sonlu evrende sonsuz yoğunluğun nasıl mümkün olabildiği sorusu da vardır..

Bakın yine alıntı yok, oysa BİLİM "BEN BU KONUDA BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM" demez, bunu insan söyler ve bundan daha doğal bir şey olamaz, yani bir insan şu ya da bu tür gözlemlerde şu ya da bu bulgu, sonuçlara vardım diyebilir, zaten diyeceği de budur, elbette eleştirir de. Sözde makalesinin hiç bir zerresinde bilimsellik, objektif yaklaşım olmayan Çağrı, daha makalesinin başında bir bilim insanını "yaptığımız her şey yanlış mı diye düşünüyorum" yönlü ifadesini, ne varmış bunda diye savunmuyor muydu?
Çağrı konuda o kadar aciz hale gelmiş ki, kıçı, başı ayrı oynamaya başlamış... JWT ne gözlemlemiş, hangi değerlendirmeler yapılmış, neden konu bu değil de, başından beridir ad-hominem, küfredip, bunu da eleştiri sayma yolunu seçmiş? Bilim böyle mi yapılır peki.

Çağrı Diyor ki
Bir bilim iletişimcisinin görevi, bilim iletişimi yaparken bilim üretmek değildir ve üretemez de! Bir bilim iletişimcisinin; mesela bir popüler bilim yazarının veya YouTube gibi dijital medya araçlarında, Evrim Ağacı gibi internet sitelerinde bilimden bahseden bir kişinin görevi, var olan akademik konsensusu, yani görüş birliğini, halka olabildiğince doğru ve eksiksiz bir şekilde aktarmaktır. Varsa, akademideki tartışmaları tarafları doğru yansıtacak biçimde halkla buluşturmaktır.
Herkesi kendisi gibi fenomen olmak namına, statükonun, klişe vericisi sanıyor, herkesi youtube vb. platformlarda fenomenlik kasıp, para peşinde koştuğunu sanıyor. Lerner'ı bir youtuber veya bir sitede popüler bilim ileticisi olduğunu sanıyor

Azıcık araştırma yapan Lerner'ın youtuber veya iletici bir sitede yazar olmadığını, aksine gözlemlere dayalı pratik, laboratuvar ortamında çalışan bir bilim insanı olduğunu, fizik üzerinde yüksek lisansa sahip olduğunu, masabaşında değil, hatta kurumsal olarak çalışmaları konusunda patentlere sahip olduğunu öğrenebilir. Lerner ve bilim insanlarının çeşitli çalışmlar, deneyler gerçekleştirdiği ilgili kuruluşun da, ne bir youtube kanalı-kuruluşu ne de bir blogger mekanı olmadığını görebilir. Kısaca kendisini dev aynasında gören Çağrı, bu tür hamaset nutuklarıyla gerçekleri gizleme yolunu seçerken, halka olabildiğince çarpıtılmış, yanlış, eksik ve bilimden uzak yol, yöntemlerle, bilgi vermeye çalışmaktadır(bu guraba makalesi açısından ne anlattığı bir şey var ne de doğru olan bir cümlesi).

Şu resimler Çağrı'nın masasına benziyor mu?

https://spectrum.ieee.org/startup-lp...es-instability







Çağrı halktan gerçeği gizleme, doğruları çarpıtma, gizleme yoluna, bir yerlere hoş görünmek için girmiş olabilir mi?

Çağrı, ışığın dalga boyunun artması konusunda(kırmızıya kayma), bu durumun, sadece, ama sadece ilgili ışık kaynağının bizden uzaklaşması halinde değil, ışığın kat ettiği mesafe ve geçtiği ortama da bağlı olduğunu bilmiyor mu- hele ki milyonlarca, milyarlarca ışık yılı mesafaler sözkonusu iken? Bu bahisle Büyük Patlamanın sözde bu dayanağının -ki en önemli dayanağı- tutarlı olmadığı, bu bahisle kesin bir yargıya varılamayacağını, kesin yargıya varılması durumunda, dayanağın çürük ve alınan tutumun bilimle bağdaşmadığını bilmiyor mu? Biliyorsa neden halka gerçeği ve doğruları söylemiyor, bilmiyorsa neden gerçekleri, doğruları dile getirip, ispatlayan bilim insanlarını ad-hominem, çarpıtma, iftira, yalanlarla hedef alıyor? Tabularına ters düştüğü için mi yoksa kişisel çıkarları uğruna bir yerlere hoş görünme zaafına düştüğü için mi?

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (10-12-2023 Saat 17:04 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 08-12-2023, 14:38
bilgivehis bilgivehis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Jul 2016
Mesajlar: 1.740
Standart

Konuyla doğrudan alakalı değil ama benim bir adımın da his olduğunu hatırlatarak Çağrı Mert Çakırcı için hiçbir zaman olumlu hisler algılamadığımı söylemeliyim.
Onda her zaman kapitalizme hizmet eden ve bilimi çarpıtan bir duruş sezinledim.
Sadece sezinlemedim, ayrıca bazen denk geldiğimde kapitalist propaganda ile örtüşen sözleriyle karşılaştım.
spartacus'un bu yazısını okuduktan sonra bu kişi için hislerimin beni yanıltmadığına daha emin oldum.
Demek bu kişiyi ciddiye almamakta haklıymışım, fakat Evrim Ağacı gibi ciddi bir sitede yazıyor olmasını düşününce nice insanların kandırıldığı gibi ciddi bir sonuç çıkıyor.
Bilim içine sızmış bir trolle karşı karşyayız diyebiliriz.
Zira trollerin sızmadığı hiçbir yer kalmadı, her yerde varlar.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 08-12-2023, 17:37
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Sevgili bilgivehis

Kişilerin şu ya da görüşü, inancı elbette söylemleri, argümanlarının eleştirisinin dayanağı olamaz, lakin kendisi bunun en bayağısını yapmış.

JWP(james Webb Teleskopu) diye başlık açıp, gözlemlerde hangi verilerin Lerner tarafından nasıl değerlendirildiğine dair tek bir alıntısı var mı? Yok, çünkü artık nereyi kendisine kıble edinmişse, resmen bel altı bir yazı yazmış, alıntı yapmaya dahi cesaret edememiş, burada panikten öte korku da var, garip görünüyor, ama değil, alıntı yapsa herkes aslında Lener'ın ne dediği, neye dair dediğini, üstüne bir de Çağrı'nın yanlışını görmüş olacak, ama Çağrı tiktok dünyasında fenomen olma yolunda...

Çağrı'nın, kendisi gibi masabaşında tiktok fenomenliği koşturduğunu sandığı Lerner ise bakın başka ne ile meşgulmüş;

https://www.lppfusion.com/about-lppfusion/
LPPFusion'ın ana teknolojisi, araştırmakta ve geliştirmekte olduğumuz bir füzyon enerji jeneratörü olan Focus Fusion'dır. Yan teknolojimiz ise X-tarama denetim teknolojisidir. Focus Fusion Ar-Ge projemiz başlangıçta NASA'nın Jet İtiş Gücü Laboratuvarı tarafından finanse edildi. Şu anda Baltimore'daki Abell Vakfı da dahil olmak üzere 1000'den fazla özel uluslararası yatırımcı tarafından desteklenmektedir.

LPPFusion'ın patentli teknolojisi ve hakemli bilimi, füzyon enerjisine dayalı gelecek vizyonumuzun tasarımına rehberlik etmektedir; insanların ve gezegenin kârdan önce geldiği bir gelecek. LPPFusion'ın nükleer füzyon jeneratörleri herhangi bir radyoaktif atık olmaksızın güvenli ve temiz enerji üretecektir. Focus Fusion enerji jeneratörleri, hidrojen ve bor (pB11) yakıtının bolluğu ve yüksek enerji yoğunluğu sayesinde neredeyse sınırsız çevresel olarak temiz enerji kaynağı üretebilir.
Yanlış haytırlamıyorsam 100 gram pB11, takribi 80 ton petrolden elde edilecek enerjiyi sağlıyormuş...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (10-12-2023 Saat 16:19 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 14-12-2023, 21:55
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

Evrim ağacını ve Çağrı'yı takipten çıkalı uzun zaman oldu. Bilimi iyi anlatamadığını ve dar düşündüğünü düşünüyorum. Evrimi mesela adam akıllı anlatamıyor, ikna edici değil pek, bilimden soğutuyor.

Spartacus değinmiş, işte hakemli dergide yayınlatmazsan ve ayrıca atıf da almazsan değersiz gören bir zihniyet var. Bu Celal Şengör ve başka bazı bilim adamlarında da var. Mesela Caner Taslaman Celal ile tartışmak istemişti yıllar evvel. Celal'in dediği ne? Önce makale yayınlatsın bakalım falan dedi ve aşağılamıştı. Düşünce irdelemek yerine bu yolu seçmişti, Çağrı da uzun zamandır aynı yoldan gidiyor, son yıllarda bilim anlatıcılığından ziyade popülerliğe de odaklandı.

Hatta Çağrı'nın eski bir makalesi vardı. Evrimi eleştirmek için biyoloji okuyacaksınız, yetmez, yüksek yapcaksınız, yetmez akademisyen olacaksınız, yetmez bir de çalışma yapacaksınız ancak o zaman eleştirebilirsiniz diyordu. Kendi kendisini ölçüt alan ben bilirimci bir zihniyet. Tamam paşam gidip 10-20 sene okuyalım eleştirelim oldu. Çağrı bu işi ameliyata benzetiyordu, nasıl ki doktor olmayan biri yapamazsa aynı şekilde evrimi veya başka herhangi bir teoriyi eleştirmek için akademisyen olup o alanda çalışmalar yapmak gerekiyormuş. Hatta bu da yetmez hakemli dergi şartı koşabilir, bu da yetmez atıf almayı gerekli görebilir. Bu bilimi dinleştirmektir.

Ha Çağrı kendisini şöyle savunabilir; abi o hakemli dergiler kaliteli, iyi işler çıkıyor, orda yayınlandıysa iyidir diyebilir. Yani iyi olsa zaten orada yayınlanır, yayınlanmıyorsa iyi değildir gibi dolaylı bir yaklaşım. Yani verileri irdelemek yerine nerede yayınlandığına bakan bir kafa. Ha şey diyebilir, o verilere nasıl güveneceğiz? İşte o güveni hakemli dergiler sağlıyor diyebilir. Özellikle Nature dergisi der. Bu durumda konuyu saptırmış oluyor, bir iddia ya da görüşten ziyade o derginin iyi iş yapıp yapmadığını(bilimsel anlamda) irdelemeye konu sapmış oluyor.

Bilim adamlarında mantık kullanma becerisi pek iyi değildir, uzun zamandır bildiğim bir konu. Ama asla kimseye kabul ettiremiyorsunuz. Mesela Celal'in anlattıkları aşırı basit şeyler, aşırı basit düşünceleri var. Çağrı da Celal'in izinden gidiyor. Çağrı muhtemelen zeki birisi ama iyi mantık yürütemiyor. Zeka belki de tek başına yetmiyor. Ben şey demiştim kendi kendime, Evrim ağacı böyleyse ve eğer gerçekten akademik bilimi iyi yansıtıyorsa o halde bilim baya kötü demiştim. Çağrı bilimi iyi aktaramıyorsa rahat bir nefes alabiliriz.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 24-12-2023, 10:45
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Bence burada Çağrı ya da başkasını değil de popüler bilimi konuşmak lazım.
Popüler bilim gerekli midir, ne işe yarar, nasıl yapılmalıdır?

İnsanların bilim merakı genelde popüler bilimle başlar, özellikle çocukluk ve gençlik dönemlerinde onlara sunulan popüler bilim dikkatlerini çeker. Sonrasında gerçek bilimle uğraşmaya başlayabilirler.

Evrimağacı kanalı milyonlarca aboneye ulaşmış, her videosu yüzbinlerce izleniyor. Hedef kitlesinin çoğu liseli ve üniversiteli gençler.
Popüler bilimin işlevi tam olarak burada, gerçek bilimle halk arasında bir köprü, bir geçiş.

Çağrı da bu işi gayet başarılı yapıyor. Çok tekniğe ve derine girmeden, dikkat çekecek şekilde sunumlar ayarlıyor. Çok fazla alana değindiği için hata yaptığı zamanlar mutlaka oluyordur. Ama niyeti genel anlamda bilimsel yaklaşım.

İlk dönemlerine göre bilimden biraz uzaklaştı denilebilir, ama popüler bilim zaten bunu gerektiriyor. Başka türlü yapılamazdı.

Ek olarak ''Bebar bilim'' denilen şu kanalı daha tehlikeli buluyorum. Kurgu ve idealizme daha meyilli başlıkları ve paylaşımları var.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 24-12-2023, 18:18
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Çağrı da bu işi gayet başarılı yapıyor. Çok tekniğe ve derine girmeden, dikkat çekecek şekilde sunumlar ayarlıyor. Çok fazla alana değindiği için hata yaptığı zamanlar mutlaka oluyordur. Ama niyeti genel anlamda bilimsel yaklaşım.
Doğru (ifadelerinin ele aldığın çerçevesi bakımından, yazdıkalrının tümüne katılıyorum), ama örnek verdiğim o makalesi hata değil, bilerek yapılmış bir yanlıştır.

Zaten asıl eleştiri konusu da budur, şu ya da bu yönlü çıkar-menfaatler adına, bilerek yanlış yapmak, bu bunu yapanların güvenirliğinin zedelenmesi ve sorgulanmasına, dürüstlük kriterlerine vurulmasına yol açar... Kaldı ki, muhatabı politik olmakla suçlayanın, politik davranması, muhatabın sözlerine dair hiç bir kaynak, alıntı yapmaması ama buna rağmen hakkında yargı, iddialar oluşturması, YALAN söylediğini bile, bile, yalan söylemesi, çarpıttığını, sahtekarlığa başvurduğunu bilerek yapması, bu tutarlı değil. Bu güvenilir değil(ki bazı konularda, konuların popülerliğini sağlamaktan ziyade, kendi kişisel popülerliğini sağlamak -MARKA OLMAK- adına ısrarla metafiziği ölçüt alıyor.)

Ben bu başlığı bilerek seçtim, yoksa, buna benzer bir çok örnek görmekteyim ve toplamda düşünürsek, sırf KİŞİSEL popülerlik, staükoya yaranma, göze girme, maddi gelir sağlama adına girilen söylemler, sağladığı yarardan daha fazla zarar verir hal alabiliyor.

Sorun da budur.(Çağrı şahsında son 2 yıldır bu sorun gözlemlenebilir bir hal almıştır denebilir.)

Örneğin Çağrı ilgili makalesinin tamamen safsata olduğunun farkında, bilerek yapıyor(Çünkü kendisi, Evrim Ağacı sitesinde, mantık hataları üzerine makale yazmıştır - ki asli kaynakları ise aslında https://safsatakilavuzu.com/ dur.)

Madem öyle, Çağrı, neden son 2 yıldır, bir çok konuda ideal-izme, bilim-dışı dil, meta-fizik üslup ve safsatalara yönelmektedir(bu Çağrı'ya özgü değil, günümüz bilim otoriteleri(!) -ki aslında bir çoğu ticari kuruluşa evrilmiş- politik ve meta-fizik davranma eğiliminde ve statükoya dönüşmüş durumda)? Sorgulanması gereken budur, Çağrı'nın toplumsal bilince kattığı değerleri ise sorgulamıyoruz, hatta bu yönüyle de taktir edilmeli, ancak sirke, şu ya da bu gerekçelerle küpüne zarar verme noktasına gelmemelidir(Sorun da; farkında olmadan yapıyor olması değil, kişisel menfaatler uğruna -ki bu çok göze batıyor- bilerek yapıyor olmasıdır.)

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:19 .