Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 27-03-2015, 17:45
postalmarx postalmarx isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Nov 2013
Mesajlar: 957
Standart Nietzsche, Kant, ve Aklın İmkanı

Arkadaşlar aşağıda profesör R. Kevin Hill'in 2003 tarihli "Nietzsche's Critiques" kitabından 169-171 no'lu sayfaları İngilizce orijinaliden çeviriyorum. Bu yazıyı önemli bulmanın sebebini açıklayayım:

Bazı sofistike teistler metafiziğin reddedilmesi ile bilginin tamamen imkansız hale geldiğini iddia ederler. Ülkemizde bunu iddia eden var mı bilmiyorum ama Batı'da Cornelius Van Til adlı ilahiyatçının takipçileri bunu iddia ediyorlar. Buna dayanak olarak da Hume şüpheciğilini, ve postmodernistlerin şüpheciliğini gösteriyorlar.

Bilginin tamamen imkansız olması bilimi de imkansız yaptığı için ve bütün bir fizik, kimya, biyoloji modern bir mitolojiymiş gibi bir durum oluştuğu için bu soru benim zihnimi yıllardır kurcalar.

Şahsen kendi dar anlayışım dahilinde evrimsel psikolojinin Kant'ı haklı çıkardığını düşünüyorum. Anladığım kadarıyla Kant aklın belli bir yapısı olduğunu söylüyor, o zaman tabi bunun nerden geldiğini bilemezdi, halbuki evrimsel süreçte doğanın yapısına göre beynimiz şekillendi ve Kant'ın teşhis ettiği bu kategoriler gerçekten de beynimizde mevcuttur. Biyolojik kökenli olmak üzere sentetik a priori bilgi vardır.

Alvin Plantinga gibi Hrisityan bir filozof da diyecektir ki, doğanın aklımızı şekillendirirken gerçeği anlayabileceğimiz şekilde yaptığı ne malum. Nihayetinde bir canlının hayatta kalması için birşey bilmesi de anlaması da gerekmez, bitkiler gibi mesela. Doğal seçilim için önemli olan doğru yerde doğru hareketi yapmandır, doğru inançlara sahip olman konu dışıdır. Bunun sonunda da bir şüphe ortaya çıkıyor ki evrimsel teorinin kendisi temelsiz kalıyor.

Bilimi ve materyalizmi/natüralizmi nasıl kurtarmak mümkündür? Evrimsel psikoloji bu konuda ne kadar umut verebilir? Nietzsche de ilkel bir evrimsel psikolog muydu yoksa onun felsefesi evrimsel psikoloji dahil olmak üzere tüm bilimin mi imkanını yoketmektedir? Postmodernistler bugün Nietzsche'nin takipçileri olduklarını söylüyorlar ve bilime epistemik bir imtiyaz tanımayı reddediyorlar. Bilginin imkanını toptan reddediyorlar.

Steven Pinker bir evrimsel psikolog olarak "Boş Sayfa" adlı bir kitap yazmıştır, Kitap 2002 de yazılmıştır ve Türkçe baskısı 2009'a aittir. Bu kitapta "boş sayfa" veya "boş levha" diye bilinen, empirist filozof John Locke'un epistemolojisini hedefe almıştır. Empirisizm demek ki hem şüpheciliğe ve bilimin inkarına yol verirken, evrimsel psikoloji ile de çelişiyor. Çünkü evrimsel psikologlara göre sentetik a priori bilgi vardır. bu da evrimsel süreçte beyinde oluşmuştur.

Uzatmadan çevirdiğim yazıyı paylaşıyorum. Lütfen yorumlarınızı fikirlerinizi yazınız.


-------------------------------------------------------------------------
(çeviri başlangıç)

Nietzsche çoğunlukla bir ahlak felsefesi eleştirmeni olarak bilinmesine rağmen aynı zamanda bir metafizik eleştirmenidir de. Her iki halde de nietzsche'nin düşüncesine en iyi erişim yolu Kant üzerinden geçer. Fakat, Nietzsche'nin metafizik eleştirisinin Kant'ın eleştirisinin devamı olduğu fikri problemlidir.

Kant'ın metafizik eleştirisi birinci Kritik'in "Aşkınsal Diyalektik"indeki üç tartışmada bulunur: Paralojizmler, Antinomiler, ve Saf Aklın İdeali. İdeal kısmı Tanrı ispatlarını eleştirir. Her ne kadar Nietzsche açısından "Tanrı'nın ölümü", Kant açısından rasyonel teolojinin önemli olması kadar hayati önemde olsa da, amaçları ve metodları bir karşılaştırma yapmayı faydalı olmaktan çıkaracak kadar farklıdır. Nietzsche, Kant'ın argümanlarını, teizmle mücadelede çok az bir faydaları olacağı şeklindeki pragmatik zeminde açıkça reddetmişti. One göre, insanların dinsel inançlara sahip olma dürtülerini kendisinin "soykütüksel" stratejisi ile teşhis etmeye çalışmak bu amaca ulaşmakta daha iyi olacaktı.
Eskiden Tanrı'nın olmadığı ispat edilmeye çalışılırdı -- şimdi ise sadece bir Tanrı'nın varolduğu fikrinin nasıl oluştuğu ve bu fikrin nasıl bu kadar ağırlığa ve öneme sahip olduğu gösteriliyor: böylece de Tanrı'nın olmadığına dair bir karşı-ispat gereksiz oluyor. -- Eskiden, önerilen Tanrı ispatları çürütüldüğünde bile her zaman bu çürütülen ispatlardan daha iyilerinin bir gün ortaya konabileceği şüphesi kalırdı: eski zamanlarda ateistler kökten bir temizlik yapmayı bilmiyorlardı. (Nietzsche - Tan Kızıllığı 95)

Antinomi kısmı sonsuz ve sonsuzküçük büyüklüklerin kullanımıyla dünyanın veya dünyanın temel unsurlarının büyüklüğünün tespit etmeye çalışan argümanları eleştirir. Aynı zamanda özgür irade ve determinizm problemi ile de cebelleşir. Nietzsche'nin sonsuz dönüşe dair yayınlanmamış argümanları, kendisinin, Kant'ın sonsuzluğun bu şekilde kullanımına dair olan itirazlarını reddetmiş olduğunu (veya kaale almamış olduğunu) gösterir. Bu belki de, Schopenhauer'in, Antinomileri, ezeli bir geçmiş olduğunu farzetmekte, veya uzayın sonsuz olduğu bir kainat farzetmekte, veya nedensel şartların sonsuzca geri gittiğini farzetmekte hiç de yanlış bir durum olmadığını iddia ederek açıkça reddetmiş olmasından dolayı olabilir. Paralojizm kısmı, benliğin maddi olmayan bir töz olduğuna dair Kartezyen argümanları eleştirir. Nietzsche, Kant'ın buradaki argümanlarını "ruh hipotezini" alabora etmekte bir ilk adım olarak kullanmıştır. Fakat, Nietzsche'nin metafizik eleştirisinin daha derin bir Kantçı kaynağı vardır, Paralojizmlerin dayandığı bir kaynak: Aşkınsal Tümdengelim.

Kant açısından, metafizik eleştirisi rasyonalist iddialara saldırmakla sınırlı değildir. Doğa bilimi, direkt empirik gerekçelendirmeye yatkın olmayan kavramların kullanılmasını gerekltirdiği için, Kant bunları, kullanımlarını doğa bilimi ile sınırlamak kaydıyla, temize çıkarmak istiyordu. Aşkınsal Tümdengelim bu problemi çözmeye çalışıyordu. Kant, nasıl zihin kendi tecrübelerine, fizikte geometrinin kullanımını fiziksel uzayın a priori bilgisini açıklayarak temize çıkartacak şekilde, Öklidyen formları empoze ediyorsa, aynı şekilde kendi tecrübelerine kavramsal form da empoze ettiğini iddia ediyordu. Bu zihinsel-empoze tezi, empirik olmayan kavramlarımız ile doğanın yapısı arasında bulunan ve başka türlü bir açıklaması da bulunmayan uyumu açıklıyordu. Zihinsel-empoze tezi sadece Kant'ın uzay ve geometri hakkındaki görüşleri ile paralel gitmiyor, onları ayrıca varsayıyordu. Doğa, duyarlığın tecrübeye geometrik form empoze etmesinin ürünü olduğu için, zihnin tecrübeye aynı zamanda kavramsal form empoze ettiğini de farzetmek mantıklı geliyordu.

Açıktır ki, Kant'ın fiziksel teorideki empirik olmayan unsurları açıklama problemine bulduğu çözümün maliyetleri vardır. Eğer doğa zihne-bağlı ise, ve yapısı zihinsel-empozeden dolayı ise, o zaman zihnin kendisi doğal bir olgu olamaz. İronik bir biçimde, her ne kadar Kant bizi empirik olmayan kavramlar ve ilkelerden doğanın ötesinde bir alana dair metafizik iddialara götüren argümanları hükümsüz kılmaya çalışıyorduysa da, Kant'ın projesini tamamlamak için gereken aşkınsal öznenin, doğa dışında varolan bir şey olmak durumunda olduğunu kabul etmek gerekiyordu.

Nietzsche doğanın uzay ve zamanının sezginin formları olduğunu reddeder; böylece de Kant'ı, doğanın, duyu verilerinin önce geometrik olarak, devamında da kategoriler tarafından düzenlenmesiyle bir araya getirildiği şeklindeki teorisinde takip edemez. Yine de, Nietzsche'nin kendi zihinsel-empoze tezini Kant'a paralel giden bir şekilde devam ettirmesi mümkündür. Nitezsche'nin, Kant'ın fenomenal uzayla fiziksel uzayı bir tutmasını reddetiğini hatırlayın, fenomenal uzayın zihinsel-empoze ürünü olduğunu da reddetmemişti. Bu yanlışlama tezine götürür: insan zihninin yapısından dolayı, doğanın uzayı hakkında sistematik bir şekilde yanılmaktayızdır.

Bu, Nietzsche'nin metafizik eleştirisini anlamanın anahtarıdır. Nietzsche'nin fenomenal olanla doğal olan arasına yerleştirdiği bu takoz, onu bizim tecrübemizin üstüne metafizik bir yapı projekte etmemize, Kant'ın sentetik a priori bilgiyi temize çıkartmak için kullandığı projeksiyon teorisini kullanarak saldırmasına imkan vermiştir. Doğayı sırf kategorilerin direktifi altında tecrübe ediyoruz diye doğa bu kategoriler tarafından inşa edilmiş demek değildir.

Fenomenal olanın ve doğal olanın bir olduğunu inkar ederek, Nietzsche, aşkınsal öznenin doğanın dışında yer alması gerekliliğinden sıyrılmıştır. Kant'ın düşüncesinde kendinde-şeylerin (kendinde-benlik de dahil olmak üzere) kapladığı yer, insan bilgisine açık bir doğa tarafından devralınır. Bu, Nietzsche'nin, özneyi doğallaştırmasına ve Kant'ın sistemindeki metafizik fazlalığın bir boyutunu ortadan kaldırmasına imkan verir. Bilinemez bir kendinde-şey, Nietzsche'nin düşüncesinde resimden çıkarılır. Artık öznenin bulunduğu veya duyu verilerinin kendisinden geldiği şeyin bulunduğu bir alan olarak bu fikre ihtiyaç kalmamıştır. Böylece kendisinden hariç tutulduğumuz hiçbir gerçeklik alanının olmadığı, hoşnut edici post-Kantçı sonuca ulaşırız.

Fakat, bunun da maliyetleri vardır. Kant'ın düşüncesinde zihinsel-empoze tezi doğanın a priori bilgisini sağlama alma görevini ifa ettiğinden, Nietzsche Kant'ın tecrübenin geometri ve metafiziğini gerekçelendirme projesini terketmek zorundadır. Aşkınsal psikolojiyi empirik psikolojiye indirgeyerek Nietzsche sadece rasyonalist metafiziği kaybetmekle kalmaz, fakat a priori bilgiyi komple kaybeder. Sonuç, empirisizme zorunlu bir geri dönüştür. Sonuç olarak Nietzsche'nin olgun düşüncesinde skeptisizme devamlı bir yakınlığın işaretlerinin bulunması bir tesadüf değildir.

(çeviri bitiş)

Konu postalmarx tarafından (27-03-2015 Saat 17:54 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 27-03-2015, 18:24
postalmarx postalmarx isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Nov 2013
Mesajlar: 957
Standart

Konuyla bağlantılı olarak şunu da eklemek isterim. Postmodernist filozof Richard Rorty Consequences of Pragmatism adlı kitabında mealen şöyle demektedir: Üç temel paradigma vardır: Platonizm, Positivism ve Pragmatizm. Platonizm metafiziktir, ve Pragmatizm de Rorty'ye göre Nietzsche ve Heidegger'in yürüdükleri yolda nihayet ulaşacakları yerdir. Pozitivistler bilimcidir, ve metafiğzi reddettiklerini iddia ederler. Fakat Rorty diyor ki (ve Nietzsche ve Heidegger de onaylardı bunu büyük ihtimalle) Pozitivizm aslında Platonizmin içinde bir fikirdir. Metafiziği hiç reddetmemiştir. Çünkü hala Hakikat'i ulaşabileceğini, bilimin bu hakikat olduğunu söyler.

Ben de düşününce bazen biz bilimcilerin (bilime inananların) Platoncu olduğunu düşünürüm. Çünkü Platon'un "Formlar" dediği bu zamnsız şeyleri bugün fzikçiler keşfediyor. Bu Formlar meğerse matematik denklemlermiş, değişmez zamansız kanunlarmış.

Bu açıdan bakıldığında Rorty haklıdır diyebilir miyiz?

Ve eğer ki bir şekilde metafiziğe bulaşıyorsak, bunu ateizmimizle nasıl bağdaştırırız.

Rorty bir başka kitabında (sanırım Philosophy As Cultural Politics kitabında) şöyle birşey diyordu: gerçek ateistler olmak için Hakikatın imkansız olduğuna inanmalıyız. Sanki orada durup keşfedilmeyi bekleyen bir Hakikat sadece Tanrı'nın yarattığı bir kainatta olabilir.

Çok daha eski bir kitabı olan Contingency, Irony, Solidarity kitabında da zaten buna benzer birşey diyor: Eğer ki Kainatı bir Tanrı yarattıysa o zaman onu gerçeği de dilsel olur, biz de onu keşfederiz. Ama tanrısız bir kainatın dile gelecek bir hakikatı olamaz. (Doğru anlıyorsam bu minvalde birşeydi, gerekirse bulup buraya yazarım).

Bütün bu bağlamda Gelileo'nun şu lafını nereye koymak gerekir: "Kainat matematik dilinde yazılmıştır".

O zaman Platoncuysak, bilimin kainatın matematiksel fizik kanunlarını keşfettiğini (postmodernistlerin dediği gibi icat ettiğini değil) düşünüyorsak, zaman bu matematik formüller kainatın ötesinde platonik bir varoluşa sahip demektir. Bu durumu bir deist mesela kolayca "Tanrı vardır ve sadece matematik konuşur" diye sembolik dilde ifade edebilecektir. Veya St Augustin'de nasıl Platonik Formlar tanrı'nın zihnindeki düşünceler ise, bilmin keşfettiği doğa kanunları da bu şekilde sembolik olarak "tanrının zihnindeki fikirler" olarak yorumlanabilecektir. Bu da tabii ki Stephen Hawking'in bilimin ilerlemesini "Tanrının zihnine ulaşmak" olarak tanımlamasına benzemez mi?

Sonuç olarak: bilimi kurtarmak için bir miktar metafizik şart mıdır?
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 27-03-2015, 19:37
postalmarx postalmarx isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 28 Nov 2013
Mesajlar: 957
Standart

Richard Rorty'nin 1989 tarihli Contingency kitabından kitabın henüz daha ilk sayfalarından bir bölüm konuyla alakalı olduğu için paylaşıyorum:
Hakikat orada, dışarda, keşfedilmeyi bekliyor olamaz, yani insan zihninden bağımsız olarak bir varoluşa sahip olamaz, çünkü cümleler orada kendi başlarına varolamazlar. Dünya orada-dışarıdadır, ama dünyanın tasvirleri orada-dışarıda değildir. Sadece dünyanın tasvirleri doğru veya yanlış olabilir. Dünyanın kendisi -- insanların tasvir etme faaliyetinin yardımı olmadan -- doğru veya yanlış olamaz.

Dünya gibi hakikatin de orada, dışarıda olduğuna dair olan fikir, dünyanın kendine ait bir dile sahip olan bir varlık tarafından yaratılmış olarak görüldüğü zamanlardan kalma birşeydir. Eğer böyle bir insan-olmayan dil fikrini mantıklı görmeye çalışmaktan vazgeçersek, dünyanın bizi bir cümlenin doğru olduğuna inanmamızda haklı olmamıza neden olacağına dair olan bariz ve basit gerçeği, dünyanın kendini, kendi inisiyatifiyle, cümle şeklinde olup "olgular" adını alan parçalara böldüğüne dair olan iddiayla karıştırma ayartısından kurtuluruz. Ama kendi kendine yeten olgular fikrine yapılıp kalırsa, "hakikat" kelimesini büyük harfle yazmaya başlamak ve bunu Tanrı ile veya Tanrı'nın projesi olarak dünya ile bir tutmaya başlamak daha kolay gelmeye başlayacaktır. O zaman mesela diyeceğizdir ki Hakikat yücedir ve muzaffer olacaktır falan.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kafir - Müşrik - Mürted - Zındık / Mümin(Şimdi Benim Kurtuluşumun İmkanı Yok mu?) Mutezile İslam 36 06-11-2017 23:32
Öte dünyalılar üstüne(Friedrich Nietzsche) sîya evînê Felsefi Tartışmalar 2 12-02-2013 22:04
Nietzsche evrim teorisine karşı karadenizli Evrim 47 03-06-2012 15:03
Kant'ın Agnostizmi... Felsefi Tartışmalar 4 08-07-2009 14:56
Kant'ca InVitatio Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim 7 13-04-2007 18:14

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:56 .