Arkadaşlar aşağıda profesör R. Kevin Hill'in 2003 tarihli "Nietzsche's Critiques" kitabından 169-171 no'lu sayfaları İngilizce orijinaliden çeviriyorum. Bu yazıyı önemli bulmanın sebebini açıklayayım:
Bazı sofistike teistler metafiziğin reddedilmesi ile bilginin tamamen imkansız hale geldiğini iddia ederler. Ülkemizde bunu iddia eden var mı bilmiyorum ama Batı'da Cornelius Van Til adlı ilahiyatçının takipçileri bunu iddia ediyorlar. Buna dayanak olarak da Hume şüpheciğilini, ve postmodernistlerin şüpheciliğini gösteriyorlar.
Bilginin tamamen imkansız olması bilimi de imkansız yaptığı için ve bütün bir fizik, kimya, biyoloji modern bir mitolojiymiş gibi bir durum oluştuğu için bu soru benim zihnimi yıllardır kurcalar.
Şahsen kendi dar anlayışım dahilinde evrimsel psikolojinin Kant'ı haklı çıkardığını düşünüyorum. Anladığım kadarıyla Kant aklın belli bir yapısı olduğunu söylüyor, o zaman tabi bunun nerden geldiğini bilemezdi, halbuki evrimsel süreçte doğanın yapısına göre beynimiz şekillendi ve Kant'ın teşhis ettiği bu kategoriler gerçekten de beynimizde mevcuttur. Biyolojik kökenli olmak üzere sentetik a priori bilgi vardır.
Alvin Plantinga gibi Hrisityan bir filozof da diyecektir ki, doğanın aklımızı şekillendirirken gerçeği anlayabileceğimiz şekilde yaptığı ne malum. Nihayetinde bir canlının hayatta kalması için birşey bilmesi de anlaması da gerekmez, bitkiler gibi mesela. Doğal seçilim için önemli olan doğru yerde doğru hareketi yapmandır, doğru inançlara sahip olman konu dışıdır. Bunun sonunda da bir şüphe ortaya çıkıyor ki evrimsel teorinin kendisi temelsiz kalıyor.
Bilimi ve materyalizmi/natüralizmi nasıl kurtarmak mümkündür? Evrimsel psikoloji bu konuda ne kadar umut verebilir? Nietzsche de ilkel bir evrimsel psikolog muydu yoksa onun felsefesi evrimsel psikoloji dahil olmak üzere tüm bilimin mi imkanını yoketmektedir? Postmodernistler bugün Nietzsche'nin takipçileri olduklarını söylüyorlar ve bilime epistemik bir imtiyaz tanımayı reddediyorlar. Bilginin imkanını toptan reddediyorlar.
Steven Pinker bir evrimsel psikolog olarak "Boş Sayfa" adlı bir kitap yazmıştır, Kitap 2002 de yazılmıştır ve Türkçe baskısı 2009'a aittir. Bu kitapta "boş sayfa" veya "boş levha" diye bilinen, empirist filozof John Locke'un epistemolojisini hedefe almıştır. Empirisizm demek ki hem şüpheciliğe ve bilimin inkarına yol verirken, evrimsel psikoloji ile de çelişiyor. Çünkü evrimsel psikologlara göre sentetik a priori bilgi vardır. bu da evrimsel süreçte beyinde oluşmuştur.
Uzatmadan çevirdiğim yazıyı paylaşıyorum. Lütfen yorumlarınızı fikirlerinizi yazınız.
-------------------------------------------------------------------------
(çeviri başlangıç)
Nietzsche çoğunlukla bir ahlak felsefesi eleştirmeni olarak bilinmesine rağmen aynı zamanda bir metafizik eleştirmenidir de. Her iki halde de nietzsche'nin düşüncesine en iyi erişim yolu Kant üzerinden geçer. Fakat, Nietzsche'nin metafizik eleştirisinin Kant'ın eleştirisinin devamı olduğu fikri problemlidir.
Kant'ın metafizik eleştirisi birinci
Kritik'in "Aşkınsal Diyalektik"indeki üç tartışmada bulunur: Paralojizmler, Antinomiler, ve Saf Aklın İdeali. İdeal kısmı Tanrı ispatlarını eleştirir. Her ne kadar Nietzsche açısından "Tanrı'nın ölümü", Kant açısından rasyonel teolojinin önemli olması kadar hayati önemde olsa da, amaçları ve metodları bir karşılaştırma yapmayı faydalı olmaktan çıkaracak kadar farklıdır. Nietzsche, Kant'ın argümanlarını, teizmle mücadelede çok az bir faydaları olacağı şeklindeki pragmatik zeminde açıkça reddetmişti. One göre, insanların dinsel inançlara sahip olma dürtülerini kendisinin "soykütüksel" stratejisi ile teşhis etmeye çalışmak bu amaca ulaşmakta daha iyi olacaktı.
Eskiden Tanrı'nın olmadığı ispat edilmeye çalışılırdı -- şimdi ise sadece bir Tanrı'nın varolduğu fikrinin nasıl oluştuğu ve bu fikrin nasıl bu kadar ağırlığa ve öneme sahip olduğu gösteriliyor: böylece de Tanrı'nın olmadığına dair bir karşı-ispat gereksiz oluyor. -- Eskiden, önerilen Tanrı ispatları çürütüldüğünde bile her zaman bu çürütülen ispatlardan daha iyilerinin bir gün ortaya konabileceği şüphesi kalırdı: eski zamanlarda ateistler kökten bir temizlik yapmayı bilmiyorlardı. (Nietzsche - Tan Kızıllığı 95)
Antinomi kısmı sonsuz ve sonsuzküçük büyüklüklerin kullanımıyla dünyanın veya dünyanın temel unsurlarının büyüklüğünün tespit etmeye çalışan argümanları eleştirir. Aynı zamanda özgür irade ve determinizm problemi ile de cebelleşir. Nietzsche'nin sonsuz dönüşe dair yayınlanmamış argümanları, kendisinin, Kant'ın sonsuzluğun bu şekilde kullanımına dair olan itirazlarını reddetmiş olduğunu (veya kaale almamış olduğunu) gösterir. Bu belki de, Schopenhauer'in, Antinomileri, ezeli bir geçmiş olduğunu farzetmekte, veya uzayın sonsuz olduğu bir kainat farzetmekte, veya nedensel şartların sonsuzca geri gittiğini farzetmekte hiç de yanlış bir durum olmadığını iddia ederek açıkça reddetmiş olmasından dolayı olabilir. Paralojizm kısmı, benliğin maddi olmayan bir töz olduğuna dair Kartezyen argümanları eleştirir. Nietzsche, Kant'ın buradaki argümanlarını "ruh hipotezini" alabora etmekte bir ilk adım olarak kullanmıştır. Fakat, Nietzsche'nin metafizik eleştirisinin daha derin bir Kantçı kaynağı vardır, Paralojizmlerin dayandığı bir kaynak: Aşkınsal Tümdengelim.
Kant açısından, metafizik eleştirisi rasyonalist iddialara saldırmakla sınırlı değildir. Doğa bilimi, direkt empirik gerekçelendirmeye yatkın olmayan kavramların kullanılmasını gerekltirdiği için, Kant bunları, kullanımlarını doğa bilimi ile sınırlamak kaydıyla, temize çıkarmak istiyordu. Aşkınsal Tümdengelim bu problemi çözmeye çalışıyordu. Kant, nasıl zihin kendi tecrübelerine, fizikte geometrinin kullanımını fiziksel uzayın
a priori bilgisini açıklayarak temize çıkartacak şekilde, Öklidyen formları empoze ediyorsa, aynı şekilde kendi tecrübelerine kavramsal form da empoze ettiğini iddia ediyordu. Bu zihinsel-empoze tezi, empirik olmayan kavramlarımız ile doğanın yapısı arasında bulunan ve başka türlü bir açıklaması da bulunmayan uyumu açıklıyordu. Zihinsel-empoze tezi sadece Kant'ın uzay ve geometri hakkındaki görüşleri ile paralel gitmiyor, onları ayrıca varsayıyordu. Doğa, duyarlığın tecrübeye geometrik form empoze etmesinin ürünü olduğu için, zihnin tecrübeye aynı zamanda kavramsal form empoze ettiğini de farzetmek mantıklı geliyordu.
Açıktır ki, Kant'ın fiziksel teorideki empirik olmayan unsurları açıklama problemine bulduğu çözümün maliyetleri vardır. Eğer doğa zihne-bağlı ise, ve yapısı zihinsel-empozeden dolayı ise, o zaman zihnin kendisi doğal bir olgu olamaz. İronik bir biçimde, her ne kadar Kant bizi empirik olmayan kavramlar ve ilkelerden doğanın ötesinde bir alana dair metafizik iddialara götüren argümanları hükümsüz kılmaya çalışıyorduysa da, Kant'ın projesini tamamlamak için gereken aşkınsal öznenin, doğa dışında varolan bir şey olmak durumunda olduğunu kabul etmek gerekiyordu.
Nietzsche doğanın uzay ve zamanının sezginin formları olduğunu reddeder; böylece de Kant'ı, doğanın, duyu verilerinin önce geometrik olarak, devamında da kategoriler tarafından düzenlenmesiyle bir araya getirildiği şeklindeki teorisinde takip edemez. Yine de, Nietzsche'nin kendi zihinsel-empoze tezini Kant'a paralel giden bir şekilde devam ettirmesi mümkündür. Nitezsche'nin, Kant'ın fenomenal uzayla fiziksel uzayı bir tutmasını reddetiğini hatırlayın, fenomenal uzayın zihinsel-empoze ürünü olduğunu da reddetmemişti. Bu yanlışlama tezine götürür: insan zihninin yapısından dolayı, doğanın uzayı hakkında sistematik bir şekilde yanılmaktayızdır.
Bu, Nietzsche'nin metafizik eleştirisini anlamanın anahtarıdır. Nietzsche'nin fenomenal olanla doğal olan arasına yerleştirdiği bu takoz, onu bizim tecrübemizin üstüne metafizik bir yapı projekte etmemize, Kant'ın sentetik
a priori bilgiyi temize çıkartmak için kullandığı projeksiyon teorisini kullanarak saldırmasına imkan vermiştir. Doğayı sırf kategorilerin direktifi altında tecrübe ediyoruz diye doğa bu kategoriler tarafından inşa edilmiş demek değildir.
Fenomenal olanın ve doğal olanın bir olduğunu inkar ederek, Nietzsche, aşkınsal öznenin doğanın dışında yer alması gerekliliğinden sıyrılmıştır. Kant'ın düşüncesinde kendinde-şeylerin (kendinde-benlik de dahil olmak üzere) kapladığı yer, insan bilgisine açık bir doğa tarafından devralınır. Bu, Nietzsche'nin, özneyi doğallaştırmasına ve Kant'ın sistemindeki metafizik fazlalığın bir boyutunu ortadan kaldırmasına imkan verir. Bilinemez bir kendinde-şey, Nietzsche'nin düşüncesinde resimden çıkarılır. Artık öznenin bulunduğu veya duyu verilerinin kendisinden geldiği şeyin bulunduğu bir alan olarak bu fikre ihtiyaç kalmamıştır. Böylece kendisinden hariç tutulduğumuz hiçbir gerçeklik alanının olmadığı, hoşnut edici post-Kantçı sonuca ulaşırız.
Fakat, bunun da maliyetleri vardır. Kant'ın düşüncesinde zihinsel-empoze tezi doğanın
a priori bilgisini sağlama alma görevini ifa ettiğinden, Nietzsche Kant'ın tecrübenin geometri ve metafiziğini gerekçelendirme projesini terketmek zorundadır. Aşkınsal psikolojiyi empirik psikolojiye indirgeyerek Nietzsche sadece rasyonalist metafiziği kaybetmekle kalmaz, fakat
a priori bilgiyi komple kaybeder. Sonuç, empirisizme zorunlu bir geri dönüştür. Sonuç olarak Nietzsche'nin olgun düşüncesinde skeptisizme devamlı bir yakınlığın işaretlerinin bulunması bir tesadüf değildir.
(çeviri bitiş)