Evet, ben hemen Osmanlıca çalışmalarıma başladım ve
"Tanrı" hakkında şu kelimeye tesadüf ettim:
İlah-ı gayritesadüfiyye: Tanrı.
Bilindiği üzere, Osmanlıca’nın son devresinde, Arapça ve Farsça’dan giren unsurlarla meydana gelen uzun ve ağdalı cümleler bir ifrat şeklindeydi ve
Yılmaz Özdil'in bugünkü "
Eğitim Şurası" makalesinde verdiği örneklerin hepsi de bu türden idi. Fakat Türkiye Türkçesi’nin son devresinde de, uydurma kelimelerle varılan, dildeki aşırılık da bir tefrit olmuştur (Bkz. "
Eski Türk Alfabeleri").