Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

 
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #1  
Alt 21-10-2009, 15:01
saroz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
saroz saroz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 29 Jun 2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1.703
Standart Ekonomi Tıkırında!

Bankaların bilançolarının keyiften köpürmesine, borsanın 20 binlerden 50 binlere hızla tırmanmasına, patronların bıyık altından gülüşlerine yansıyan neşelerine bakılırsa, Türkiye krizden çoktan çıkımış durumdadır!

Ekonominin küçülmeye devam etmesine, ihracatın azalmasına, işsizliğin ve yoksulluğun etkisini daha da derinleşmesine bakılırsa, Türkiye giderek daha çok krizin derinliklerine çekilmektedir.
Açıkça kriz, aslında var olana iki Türkiye’yi herkes için görülür hale getirmiştir.

Bu Türkiye’lerden birisi için kriz; işçiyi terbiye eden, patronların işletmeleri hak- hukuk tanımadan keyfine göre yönetmesi, hazinenin, emekçi fonlarının hortumlanması, daha çok sömürü, daha çok rant sağlamanın vesilesi olduğu için bir nimettir!

İşçilerin, emekçilerin Türkiye’si için ise kriz; işsizlik, yoksulluğun artması, patron keyfiyeti, daha az ücret daha çok çalışma, hatta çalışıp hiç para alamamak, sağlığın, eğitimin yükünün sırtına yıkıldığı,…ne kadar kötü şey varsa odur! Ve emekçilerin Türkiye’si için kriz derinleşmeye, etkisin daha acıtacak biçimde duyurmaya devam etmektedir.

Sermayenin hükümeti de bu iki Türkiye’ye göre konuşmaktadır. Zenginlerin, rantçıların, hortumcuların Türkiye’sine daha çok sömürü ve yağma vaat ederken, emekçileri dönüp, “Size yüzde 2.5’ten fazla zam veremeyiz çünkü kriz var ve size verecek para yok”, “Üniversite bitirmiş olmak, size iş verileceği anlamına gelmez” diye yoksulluğu ve işsizliği emekçilere kader olarak dayatmaktadır.

Örneğin Türkiye’nin en önemli merkezlerinden Trakya’da, işgününün sekiz saat olarak uygulayan işyeri nerdeyse kalmamıştır. İşgünü 12 saat çalışma haftalık çalışma günü en az 6, hatalık çalışma ise 72 saat!
Peki ücretler?
Asgari ücret!
Bitti mi?
Elbette hayır!
Bir işçi gelinen durumu; “Eskiden işe girerken, ‘Haftalık tatili uygulaması nasıl; cumartesi çalışma var mı; kaç ikramiye var?’ diye sorardık. Şimdi, ‘Ücret ödeniyor mu?’ diye soruyoruz” diye özetliyor.

İşsizlerin büyük çoğunluğu iş yerlerinden alacaklı ama, bu alacakları dava etme imkanı bile kalmamış bulunuyor. Bunu bilen patronlar artık ücret ödemeden işçiyi çalıştırıyor ve işçi ne zaman artık ücret almaktan umudunu keserse, lanet okuyup bırakıp gidiyor!

Daha da bitmedi. İşçiye haftada altı gün günde 12 saat çalıştıran patronların çoğu da devletten “kısa çalışma ödeneği” alıyorlar. Çünkü kağıt üstünde işi öyle ayarlıyorlar. İşçiye de; “Müfettiş gelirse ‘cuma cumartesi günü çalışmıyoruz” deyin” diye tembih ediyorlar. Ama müfettiş bile gelmiyor. Çünkü yetkililer biliyor ki, bütün bu belgeler sahtedir; hilelidir!
Ama “Madem ki patrondur hortumlayan helal olusun!” tutumu resmi politika haline geliyor.

İşyerleri düzeyine inildiğinde aşağılama, cinsiyet, milliyet, mezhep ayırımları, aşağılama, baskı, açık şiddet de işin içine katılarak, adeta kırbaçla çalıştırma olarak şekilleniyor vahşi kapitalist sömürü.

Bu bakılar ve sindirme politikaları sadece Trakya’da değil, bütün organize sanayi havzalarında az çok örgütlü geleneğe hâlâ sahip ve bu haklarını koruyan az sayıdaki işyeri dışında milyonlarca işçiye yönelik olarak sürüyor.
Ve bu da biraz “diş sıkılarak” atlatılacak bir dönem değildir.

Artık bu tablo kapitalist sömürünün “normal hali”dir. Patronların hayali böyle bir çalışma düzeniydi zaten! Bütün vahşi sömürü tablosu, kendi üyelerinden başka bir şeyi gözü görmeyen sendikalar tarafından seyrediliyor. Hatta seyir bile edilmiyor, her şey normalmiş gibi davranılıyor.

Konfederasyonlar ve sendikaların bu umursamaz tutumu, işsizliği ve onun baskısını sadece işi olamamaya indirgeyen anlayış için işsizlik istatistikteki rakamlardan daha önemli görünmüyor.

Burada iş de duyarlı sendikacılara, işçilerin durumun farkında olup da bir şey yapmak isteyen kesimleri, sınıf partisi ve öteki emekten yana parti ve çevrelere düşmektedir.

Eğer “işsizliğe karşı mücadele” sadece laftan ibaret kalmayacaksa, bütün sömürü tablosun üstünden patronların vahşi uygulamalarına karşı bir mücadele seferberliği emek mücadelesi gündeminin birinci sırasına çıkmak zorundadır.

Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir.
Epiktetos
Alıntı ile Cevapla
 

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ekonomi değil Gülme Krizi / Espri janti Konu-dışı 19 26-11-2008 02:20
Ekonomi bozuluyor, Yolsuzluklar patlıyor. Bozguncu AKP'nin suyu ısınıyor mu? Fuzûlî Politika 0 13-09-2008 10:48

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:45 .