Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 24-05-2007, 19:10
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart AKP çocukları kuşatıyor

Çocuklarımız, başta temel politikalar ve yasal düzenlemeler olmak üzere tüm alanlardaki ihmal ve istismarın ötesinde, bugün çok daha ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya…

Çünkü AKP yönetimi 21. Yüzyıla, “Cumhuriyete karşı koşullandırılmış” çocuklarla koşmak istiyor. İşte örnekleri…


Çocukları hedef alan uygulamalardan seçilmiş “karalar”.. “kara lekeler”…

İlköğretimde okullaşma oranı “8 Yıllık Zorunlu Temel Eğitim Kanunu”na ve Sivil *Toplum Kuruluşlarının çabalarına rağmen düştü. Okula gidemeyen çocukların %72’isini kızlar oluşturdu.

Okullaşma oranı; 2001-2002 öğretim yılında % 99.4 iken, 2005-2006 öğretim yılında % 95.4 oldu.

Yönetmeliklerde amaçlı değişiklikler yapıldı. Cumhurbaşkanının imzasının bulunması zorunluluğu kaldırıldı.

Trilyonluk Harcama Ne Diye Yapıldı?

9 Ağustos 2006 da Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Tanıtım Yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle; okulların adındaki T.C. ibaresi kaldırıldı. Aynı yönetmelik okul tabelalarına çeşitli renklendirme ve düzenlemeler getirmeyi öngörüyor. Böyle bir düzenlemenin kaç trilyonluk kaynağa mal olacağı hesabı yapılmıyor.

Milli Eğitimle ilgili 14 kanun, 87 yönetmelik ve yönetmelik değişikliği, 22 yönerge ve *yönerge değişikliği yapılarak “tarikat, cemaat kuşatması” *niteliğinde, tam bir *kadrolaşmaya gidildi.
*
Üst düzey yönetici atamalarında, ehliyet, liyakat, uzmanlık, deneyim göz ardı edildi, *bölgecilik ve etnik köken temel kriter haline getirildi.
Cumhurbaşkanlığı’nca, Genel Müdür Yardımcılığı dahi veto edilen bir yönetici vekaleten Müsteşar Yardımcısı oldu.
605 imamın kurumlar arası nakil yoluyla Milli Eğitim Bakanlığı’na geçişi sağlandı.

Milli Eğitimde görevli, Cumhuriyete ve ilkelerine bağlı, deneyim sahibi uzmanlar,
yönetici ve bürokratlara yönelik büyük bir kıyım yaşandı.
Bunun için “ Yönetici Atama Yönetmeliği” değiştirildi
.

1041 yönetici
167 Talim Terbiye Kurulu uzmanı görevden alındı.
Değişmeyen İl, İlçe Milli Eğitim Müdürü kalmadı.
4013 okul müdürü
4573 okul müdür yardımcısı,
552 İl-İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü,
416 İl-İlçe Milli Eğitim Müdürü,
186 İl-İlçe Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ve yalnız 94’ü kadın olmak üzere 9834 yönetici atandı.

Okullar vekaletle yönetilir oldu

Öğretmen açığı hızla büyüdü. Yapılan değişiklik ve düzenlemeler açığın büyümesine neden oldu. MEB, KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) nı kazanan gençleri, “kadrosuzluk” gerekçesiyle asil olarak atamayıp, büyük bir yolsuzluk ve adaletsizlik zemini oluşturdu.

Ataması yapılmayan gençler için, sözleşmeli personel uygulamasına geçildi.
Öğretmenler arasındaki uyum ve adalet bozuldu.
Kariyer basamakları uygulamasıyla bu durum daha da derinleştirildi.
2002 yılında, 9.794 öğretmen emekliye ayrılmış iken, bu sayı 2005 yılında 17.173’e ulaştı.

*Bakanlığın yaptığı görevden alma, sürgün ve atama kararlarının iptaline ilişkinyargı kararları uygulanmadı; “evrakta sahteciliğe” bile başvuruldu.

Müsteşar ve Personel Genel Müdürü yargı kararlarını uygulamadıkları için adli ceza aldı.
İl Müdürlerine, Daire Başkanlarına tazminat ödendi.
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü’nün atama evraklarında sahtekarlık yaptığı yargı tarafından saptandı.

Bakan Çelik-Azimli müdür karşılaşmasında skor: 9-10

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’le yıldızı bir türlü barışmayan Fevzi Budak, 17 yıldır sürdürdüğü Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden 9 kez alındı. Her seferinde bir başka ile atanan Budak, Milli eğitim Bakanlığı’na açtığı 9 davayı da kazandı. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı mahkeme kararlarını uygulamamakta direndi. Son olarak Kütahya’ya tayin edilen Budak, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e açtığı 5’er bin YTL’lik 2 tazminat davasını da kazandı. 10. kez Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevine geri dönmeyi başaran Budak’ın bundan sonraki akıbeti ise, meçhul…

Hükümet;

* **Tüm liseleri İmam-Hatipleştirmeyi amaçlayan YÖK Kanunu değişikliği,
* **Yeni kurulan üniversitelerin kurucu rektörlerinin atanmasında, Cumhurbaşkanını devreden çıkartan 5467 sayılı yasa gibi düzenlemeler ve
* **YÖK’ün güvenlik gereksinimiyle istediği ödeneği aktarmayarak, Lisansüstü öğrenim *yapacak öğrencilerin seçimini MEB’na verme gibi taktikler yoluyla, Anayasal suç işleyip, YÖK’ü adeta kilitledi. Böylece YÖK’ün sorunlarını gidermek şöyle dursun, *büyük bir çatışma ortamı yarattı.

5467 sayılı yasa Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildi.
YÖK Kanunu değişikliği ise Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi. TBMM’de beklemekte.

* Bakanlığın en stratejik birimi olan Talim Terbiye Kurulu, tarihinin en büyük *saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Eğitimle ilgili temel politikaları saptayan, *programları hazırlayan, kitapları inceleyen Talim Terbiye Kurulu üyelerinin tümü *ve 167 uzmanı görevden uzaklaştırıldı.
*1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yapılan değişikliklerle, önce yardımcı ders kitaplarının ve eğitim araçlarının, sonra ders kitapları, çalışma kitapları ve öğretmen kılavuz kitaplarını inceleme ve denetleme yetkisi Talim Terbiye Kurulu’ndan alındı.

“Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenemeyen hiçbir kitap ve eğitim aracı okullarda kullanılamaz” hükmü yardımcı ders kitap ve araçları için kaldırıldı. İlköğretim okulları ve liselerde yardımcı ders kitabı olarak okutulacak, kitap, dergi, kaset, CD gibi eğitim araçlarının, devlet denetimi söz konusu olmadan öğrencilere tavsiye edilebilmesi sağlandı. Bu düzenlemelerle irticai yayınların okullara ulaşması ve giderek artıp yaygınlaşması sağlandı.

İlköğretim ders kitaplarında ideolojik şartlandırmaya yönelik değişiklikler yapılarak; genç beyinler hurafelerle ve bilimdışı safsatalarla dolduruldu.

Ders kitaplarından Cumhuriyetin ve Cumhuriyete duyulan sevgi ve bağlılığın simgesi haline gelmiş, “10 Yıl Marşı” çıkartıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 8. sınıflarda okutulan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” kitabında, “tarikatlar” övgü dolu sözcüklerle ve ideolojik bir anlam yüklenerek, yeniden tanımlandı.

Milli Eğitim Bakanlığı eliyle dağıtılan 11. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında bilim dışı safsatalara ve hurafelere yer verilerek, genç beyinler ideolojik propaganda hedefi kılındı.

Ders kitaplarındaki resimler, isimler değiştirildi; kimi kitapların içine dua kitapları iliştirildi.

NELER YAPILMADI Kİ ?

Başbakan Fetva Verdi !

“Onuncu Yıl Marşı’nı okumakla Türkiye raylarla donanmıyor. Bu işler lafla olmuyor. Marşı oku, demir ağlarla ör. Neyi ördün yahu neyi? Ama bak, biz örüyoruz, öreceğiz inşallah. *Daha da devam edeceğiz. ‘Demir ağlarla ördük’ diye bunlar konuşuyorlar. Nereyi örmüşler?”

Tarikatlara Övgü Yağdırıldı

“Tarihte önemli görevler üstlenmiş yapılar” tanımı, yerini “İslamiyetin temel prensiplerine dayanarak, nefsi arıtıp, ahlakı güzelleştirerek, dini yaşama ve Allah’a ulaşma bilgisi ve yaklaşımına ‘tasavvuf’, tasavvufun kurumlaşmış haline de tarikat adı verilir.” tanımına bıraktı.

Abdest Yeniden Tanımlandı

“Abdest alırken kullanılan su sayesinde kan dolaşımı hızlanır, alyuvar sayısı çoğalır, solunum hareketlenir. *Alınan oksijen miktarı artar. Sinirler sakinleşir. Kalbin yükü hafifler.”

Kılık Kıyafetler Yeniden Düzenlendi

Ders kitaplarında mayo ya da bikini gibi bir deniz kıyafetiyle değil, elbisesiyle denize *giren genç kız resimlerine yer verildi.
8. sınıfta okutulan İnkılap Tarihi kitabından, Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın başı açık fotoğrafı çıkartılıp, yerine başörtülü fotoğrafı kondu.

“Şeyh Sait Ayaklanması”na Yeni Ad Bulundu

Ders *kitaplarında, yakın tarihimizdeki münferit ve Cumhuriyeti hedef aldığı için “üzücü” olaylardan birisi olan “Şeyh Sait Ayaklanması”nın adı değiştirildi. Yeni ad, “Doğu İsyanı”. Ayaklanmayı, Doğu Bölgesine mal ettiği için bölücülük tohumlarının ilkokullarda kitaplar yoluyla atılmasına zemin hazırladı.

Dua Kitapları Armağan Olarak Sunuldu

Kartal’da bir ilköğretim okulunda, 5. sınıf öğrencilerine yönelik hazırlanan Türkçe *
kitaplarının içinden dua kitabı çıktı.

İlköğretim öğrencilerinin yararlanması için belirlenen “100 Temel Eser” * *
uygulamasıyla, Atatürk, Cumhuriyet, *Laiklik karşıtlığının işlendiği, müstehcenliğin, * *
hurafe ve argonun yer aldığı kitaplar okul kütüphanelerine girdi.

100 Temel Eseri her yayınevi kendi ideolojisi doğrultusunda basabildiğinden çocuklarımız çok yönlü bir kuşatma altında kaldı.
Yabancı masal kahramanlarının diyaloglarına İslami söylemler yerleştirildi.
Tarikat liderlerinin daha önce yasaklanan kitapları, takma adlarla çocuklara sunuldu.

100 Temel Eser’den inciler
"Mendilin ipeklisi/Tarlanın tezeklisi/İyi olur oğlanlar/Karının göbeklisi.”
"Ecevit’in kafası/Cum Sezer’in sopası/Aptal olduk *hepimiz/Kafaları kopası."
“Mini mini birler/Çalışkan ikiler/Tembel *üçler/Dayak yiyen dörtler
“Öküzü saldım çifte/Sırtımda güllü küfe/Aç gireyim *koynuna/ Döndük cumhuriyete.”

Yoksul halk çocuklarını “niteliksiz temel eğitime” mahkum eden, ülkenin tarihi ve kültürüyle bütünleşmiş okul binalarının satışını öngören yasal düzenlemelerTBMM’ye getirildi. *

“Özel Öğretim Kurumları Yasa Tasarısı” ile, eğitimin özelleştirilerek *dinselleştirilmesi çabası içine girildi. “Temel Yasa” anlayışıyla oldu bittiye getirilip 16.09.2006’da TBMM’den geçirilen yasa, “öğretim birliği”ne aykırı eğitim veren, eğitimi tarikatların ya da ticaretin aracı yapan özel okullara kapı açtı.

Kendi içinde çelişkili olan bu yasal düzenlemeyle; bir yandan özel okullara devlet katkısı yapılmakta, çeşitli kolaylıklar gösterilmekte, öte yandan da özel okullardan “hizmet” satın alınmak istenmektedir. Tasarıda özel okullara bütüncül yaklaşılmış, hiçbir ölçü getirilmemiş, nitelik aranmamıştır. Nitelikli eğitim veren özel okullarla, “öğretim birliği”ne aykırı eğitim veren, eğitimi tarikatların ya da ticaretin aracı kılan özel okullar aynı kefeye konmuştur.

Parası Olana VIP Hizmet
* İstanbul’un Gaziosmanpaşa İlçesi’ndeki Esentepe İlköğretim Okulu’nda aileleri 150 YTL üzerinde bağış yapan öğrenciler için özel sınıflar oluşturuldu. 35-40 kişilik bu sınıflarda öğrencilere çağdaş koşullarda ders verilirken, *bağış yapamayan ailelerin çocukları ise, aynı binada harabe gibi sınıflarda öğrenim görüyor.

Milli Eğitim Temel Kanunu’nda değişiklik yapılarak, zorunlu ve parasız eğitim;
parasız olmaktan çıkarılmak, “tarikat okullarına” kaynak akıtılmak ve yoksul halk çocukları irticai ortama itilmek istendi.

“On bin yoksul çocuğun özel okullarda okutulmasını, parasının da devlet tarafından ödenmesini öngören” bu yasa Anayasa’nın 42. maddesini çiğniyordu. “Yoksul halk çocuklarının kolejlerde okutulması” söyleminin ardındaki, “tarikat okullarına kaynak akıtma” ve çocukları irtica ile koşullandırma çabası açığa çıktı. İktidar suçüstü yakalandı. Yasa veto edildi.

Skandala dönüştürülen “Orta Öğretim Kurumları Sınavı” (OKS) yoluyla; * *
* * * * *Anadolu ve Fen Liseleri gibi nitelikli eğitim veren okullarda kontenjanlar boş bırakıldı,
* * * * *20 bini aşkın YİBO (Yatılı İlköğretim Bölge Okulları) mezunu öğrenci İmam Hatip Liselerine yerleştirildi,
* * * * **Mağdur öğrenciler Özel Öğretim Kurumlarına yönlendirilirken, veliler, *yöneticiler tarafından takibe alındı. *

2006 yılında ilk defa, İlköğretim Okulları 8. sınıf öğrencilerinin tümü, (798.307 öğrenci) Orta Öğrenim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme sınavına zorunlu olarak girdi. Sınava giren öğrencilerin 73.746’sı, sıfır ve değerlendirmeye dahi alınamayacak puanlar aldı. Bakan bu başarısızlığın sorumlusu olarak öğretmen yetiştiren üniversiteleri hedef gösterdi. OKS sonucunda 1. ve 2. yerleştirmelerden sonra boş kalan 35.293 kontenjan için 3. duyuruya çıkılmayarak, bu okullarda devlet eliyle atıl kapasite oluşturuldu.

Bu yolla, Anadolu Liseleri ve Fen Liselerinde 5.115, Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumlarında 30.178 kontenjan boş bırakıldı. % 17.6’lık boş kapasiteyle eğitim- öğretime başlandı. OKS sınavı yerleştirme işleminde Bakanlık, 5. tercih dışında kalan ve 6. tercih olarak hiçbir okul türünü tercih etmeyen 20 bini aşkın YİBO mezunu öğrenciyi, İmam-Hatip Liselerine yerleştirdi. Bakanlık, 3. yerleştirmeyi yapmayarak mağdur ettiği öğrencileri, Özel Öğretim Kurumlarına yönlendirdi. Hatta çocukların MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nde olan kimlik ve iletişim bilgileri, Özel Öğretim Kurumlarına verildi. Veliler bu okulların yöneticileri tarafından yakın takibe alındı.

Anadolu Liselerinin içini boşaltmaya yönelik kararlar alındı.

Hazırlık sınıfları kaldırıldı.
Yabancı dil eğitiminden vazgeçildi.
Süper liseler kaldırıldı. Anadolu Liselerine dönüştürüldü.

Liselerin hazırlıksız olarak 4 yıla çıkartılması yoluyla öğrencileri; “dışarıda bekleme” , “sınıf tekrarı yapma” , “açık liseye sevk edilme” , “başka bir okulda oluşturulan sınıfa yönlendirilme” gibi talihsizliklerle baş başa bırakan büyük bir kaos yaşandı.

Bu kaosu düzenleyen ve Anayasa’nın 42. maddesinde yer alan, “Hiç kimse, eğitim öğretim hakkından yoksun bırakılamaz” hükmüne açıkça aykırı düşen 2006/76 numaralı genelge tarihe bir “utanç belgesi” olarak geçti.

YİBO (Yatılı Öğretim Bölge Okulları) ve Pansiyonlu Ortaöğrenim Kurumları, dini eğitim veren okullara dönüştürüldü.

Türkiye’de yaşları 6-14 arasında değişen ve kırsal kesimin yoksul ailelerinden gelen 300 bin öğrencinin eğitim gördüğü 582 adet YİBO, geceleri çocukların dini eğitim ve ibadet için uyandırıldığı, dinsel zorbalığın kol gezdiği yuvalar haline geldi. Pansiyonlu Ortaöğretim Kurumlarında da benzer olaylar hızla yaygınlaştı. Tarikat ve cemaatlerin etkinlikleri yoğunlaştı.

Kamusal alanda yasallaştırılmaya çalışılan “türban” okullarda da karşımıza çıkmaya başladı.

Milli Eğitime bağlı anaokullarına “türbanlı” öğreticiler kurayla atandı. Türbanlı “Barbie Bebek” resimli okul ve beslenme çantaları hiçbir sakınca görülmeden ithal edildi, satıldı ve okullarda kullanılmasına izin verildi.

Öğreticinin Türbanlısı Makbul
Bitlis’te ilköğretim okullarının ana sınıflarında görev *yapacak usta öğreticilerin atamaları için bir kura çekimi *yapıldı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Eğitim Araçları *Merkezi’nde yapılan kura çekimine katılan 62 kadın *öğreticinin neredeyse tamamına yakınının türbanlı *olduğu görüldü.

Türbanlı Öğretmenler Derslerde
Gaziantep Şehit Kamil ilçesi Ziya Gökalp İlköğretim Okulu ile Şahinbey ilçesi Şehit Adem Yavuz İlköğretim Okulu’nda, öğretmenlerin derslere türbanlı girdiği, sınıfların karşısında mescit açıldığı, okullara atanan müdürlerin bilimsel eğitimi azaltarak, öğretmen ve öğrencilerin sosyal yaşam alanlarını baskı altına almaya yönelik çalışmaları hızlandırdıkları, Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi tarafından açıklandı.

Yaratıcılık Sınır Tanımıyor
Okyanus ötesi bir ticari pazar arayışı ve AKP Hükümeti’nin Türkiye’de yarattığı zemin, ABD’li Noorart firması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin okullarında okuyan öğrencileri buluşturdu. “Dua eden Rezzan”, “Öğretmen Rezzan”, “Doktor Rezzan” *bebekleri bu uygun pazarda kapışıldı.

Büyük açığa rağmen, “Okul Öncesi Eğitim”in etkinleştirilmesi ve yaygınlaştırılması yönünde, hiçbir adım atılmazken, 5393 sayılı Belediyeler Yasası’nın ilgili hükmü ile, “Okul Öncesi Eğitim” belediyelere, denetimsiz, irticai bir zemine teslim edilmek istendi.

Yasanın ilgili maddesinin yürürlüğe girmesi CHP’nin çabaları sonucunda durduruldu.

AKP’li belediyelerin dağıttığı ideolojik amaçlı yayınlar, sosyal yardımlar, kurslar, anketler ilköğretim öğrencilerine ulaştırıldı.

Takdir-i İlahi

Beyoğlu Belediyesi’nin, ilköğretim öğrencilerine dağıttığı *“Resimli Trafik Rehberi” kitabından “ … Trafik kazaları kader değildir teraneleri bizim inançlarımıza aykırı. *Kuşkusuz trafik kazaları da diğer büyüklü küçüklü bütün olaylar gibi Takdir-i ilahidir. Çünkü her şey Allah’ın takdirine bağlıdır. Onun ilminin, takdirinin dışında bir şey olmaz, olamaz. Hatta bir yaprak dahi onun izni olmadan kıpırdayamaz… Bu bakımdan bazılarının, “Vatandaş trafik kazaları kader değildir” *teraneleri, bizim tevhid/birlik esası üzerine kurulu inançlarımıza aykırıdır…”

Çizgi Filmler Yoluyla Hurafeli Propoganda

AKP’li Ümraniye Belediyesi’nce hazırlatılan, Çanakkale Savaşı’nın “bazı üstün güçlerin varlığı” ile kazanıldığının vurgulandığı çizgi film, ilköğretim öğrencilerine izletildi, *dağıtıldı.

*Milli Eğitim’in onayıyla, “Anadolu Gençlik Derneği” gibi kuruluşlar okullarda *dinsel temalı ve ödüllü yarışmalar düzenledi. “Kutlu Doğum Haftası Kutlamaları” *adı altında, yalan yanlış dini bilgiler, dogmalar topluma taşındı. Dijital fotoğraf *makinası, altın, *bilgisayar gibi ödüllerle genç beyinler satın alınmaya çalışıldı.

*Bazı Milli Eğitim Müdürlükleri ve bu müdürlüklere bağlı liseler irticai faaliyetlerini resmi internet sitelerine taşıdılar.

Namazda Cep Çalarsa
Yüreğir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, sitesinde dini içerikli yazılara yer verdi. Yazılarda “namazda cep çalarsa ne yapmalı” sorusunun yanıtları bile yer aldı.

Şeriata Çağrı
Siirt/Kurtalan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü internet sitesinde açıkça şeriat propagandası yapıldı. Bilginin kamuoyuna yansıması üzerine site yok oldu.

Hizmet İçi Eğitime Dinsel İçerik
Konya’da zihinsel engelli öğrencilerin eğitimi için ana sınıfı ve sınıf öğretmenlerine yönelik olarak düzenlenen hizmet içi eğitimi sonrasında dağıtılan CD’lerde ders notlarının yanısıra dini içerikli sunular, Arapça yazılar ve camii görüntüleri eşliğinde yer aldı.

Laik Sistem Hortumcu, Cani, Hırsız Yetiştiriyor”?!

MEB’e bağlı Ürgüp Çok Programlı Lisesi’nin internet sitesinde, *irtica propagandası yapılarak laik eğitim sistemine ağır eleştiriler yöneltildi. Eleştirilerin yer aldığı yazıda şu yorumlar yer alıyordu:
“Laiklik kavramını istismar ederek insanımıza dünyayı dar etmeye çalışanların, cumhuriyet tarihi boyunca laiklik kavramı üzerinde ittifak ettikleri tek konunun, bu kavramı bir cadı kazanı gibi kaynatıp inanç ve fikir sahiplerini, bu kazanda eritme olduğuna şahit olmuş bir kuşağız.”
“Evlenmeden birkaç gün önce resmi nikah denen uyduruk formalite, kimseyi davet etmeden, gözlerden ırak bir şekilde tamamlansın... Böylece bizim nazarımızda İslam nikahının nikah olduğu, resmi nikahın ise beş paralık kıymeti olmayan bir formalite olduğu dosta düşmana ayan beyan ispat da edilmiş olur.”

Aynı yazıda laik sistemin hortumcu, cani, hırsız yetiştirdiği, uyuşturucu ve fuhuşun bu nedenle ortaokul çağlarına kadar indiği de iddia edildi.

İlk ve Orta Öğretim Okulu öğrencileri, okul saatleri içinde formalarıyla AKP’nin siyasal ortamlarına, parti faaliyetlerine taşındı.

BU YOLLA, ANAYASA’NIN “EĞİTİMDE TARAFSIZLIK” İLKESİ ÇİĞNENDİ.
İLK VE ORTA ÖĞRETİM ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLAR “AKP’NİN ARKA BAHÇESİ” HALİNE GETİRİLMEK İSTENDİ.

Başbakanın Çıkardım Dediği Milli Görüş Gömleği, Öğrencilere Giydirildi
AKP Adıyaman İl Kongresi’nin gerçekleştirildiği Kapalı Spor Salonu’nu, *formalı öğrenciler doldurdu. İl Milli Eğitim Müdürü yöneltilen sorulara, “Başbakan geliyor diye, okuldan kaçıp stada gitmiş olabilirler” yanıtını verdi.

Öğrenciler İrticanın Avlanma Alanı *

AKP İstanbul İl Başkanlığı’nca lise öğrencilerine ve öğretmenlerine yönelik “Gençler Buluşuyor, Geleceği Konuşuyor” isimli periyodik toplantılar düzenlendi. *Toplantılar öncesi katılımcı gençlere, ad, soyad, telefon numarası ve e-mail adreslerinin istendiği “katılım kartı” ve *“mahalle gençlik grubu seçim kartı” doldurtuldu. Toplantılarda gençlere çekilişle bisiklet, kitap gibi armağanlar dağıtıldı. İçinde “İbadet etmeye zaman ayır, bu yücelmenin yoludur” gibi ifadelere yer veren kitaplar ücretsiz dağıtıldı. AKP İl Başkanlığı, ilçelerdeki 16-20 yaş arası gençleri, davetiye yollayarak toplantıya *çağırdıklarını; 400 toplantıyla 100 bin gence ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.

Büyükşehir Belediyesi Geri mi Kalsın?

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi İlk ve Orta Öğretim kurumlarından (3000 Okul) başarıyla mezun olan, toplam 9000 öğrenciye 9000 bisiklet dağıttı. *Şölene Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı da katıldı. Okullara, topluca Ali Sami Yen Stadı’nda olmaları emredildi. Gereğini yapmak istemeyen okul müdürleri fişlenmekten korktu. Böylece AKP’nin küçük yaşta çocuklara ve onların ailelerine dönük siyasi hesabının bitmediği bir kez daha gözlemlendi.

Kızdırırsan Ödülünü Alamazsın

Esenyurt’ta, “Çevre Haftası” dolayısıyla, AKP Belde Teşkilatı’nca hazırlanan filmin galasına Çevre Bakanı Osman Pepe, partililer, etkinlikler çerçevesinde düzenlenen *yarışmaların ödüllerini alacak öğrenciler ve öğretmenler katıldı.. Osman Pepe’nin konuşmasını yaparak salondan ayrılmasından sonra, partili arkadaşlarının salonu yeterince dolduramadıklarına sinirlenen AKP Belde Başkanı, çok ağır bir üslupla konuşarak töreni sonlandırdı. Çocuklar ödüllerini alamadı.

Tarikat düzenli sosyal yardım faaliyetleri, Milli Eğitim genelgeleriyle hayata *geçirildi.

MEB Bürokrasisi Eliyle Camilere Yardım Parası
Zonguldak Çaycuma Milli Eğitim Müdürlüğü, *anaokulları da dahil tüm okullara bir genelge göndererek, bir caminin inşaatının tamamlanması için 90 bin YTL’nin toplanmasını hedefleyen kampanyaya, maddi destek sağlanmasını istedi.

Milli Eğitim Müdürü Şen, yazının valilikten kaymakamlığa, oradan da kendilerine geldiğini iddia ederek, “Bu, il genelinde bir yardım kampanyasıdır. Biz de okullara bildirdik” dedi.

Özel Yurtlar Yönetmeliği değiştirilerek, bu yurtlarda dinsel propaganda yapmak suç
olmaktan çıkartıldı.

Çeşitli cemaat ve tarikatlara bağlı özel öğrenci yurtları, evler ve dershaneler; Anadolu’nun dört bir yanında hiçbir denetim görmeden faliyetlerini sürdürüyor. Öğrenimlerini sürdürebilmek için buralara mahkum olan dar gelirli ailelerin çocukları, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı bir politikanın hedefi. Genç beyinler dogmalarla tutsak ediliyor.

Kim Çözer Faiz Problemini
İzmir’de Körfez Dershanesi ile FEM Dershanelerinde dersler, harem-selamlık olarak görülmeye başlandı. Dershanelerin bazı şubelerinde kız ve erkek öğrencilerin kurs gördüğü binalar bile ayrı. Matematik derslerinde faiz problemleri çözülmüyor, “evrim teorisi yoktur” deniliyor. Kamplarında namaz kılınan dershanenin öğretmenleri, ders aralarında abdest aldırıyor.

OKULLARDA VE OKUL DIŞINDA, ÖĞRENCİLERE, GENÇLERE VE HATTA ÖĞRETİM KADROSUNA YÖNELİK DİNSEL BASKI VE TUTUCULUK DOZUNU GİDEREK ARTTIRIP, SÖZLÜ YA DA EYLEMSEL SALDIRGANLIĞA, *ŞİDDETE VE ZORBALIĞA DÖNÜŞTÜ.

Kızların kısa etek giymesi, erkeklerin saç uzatması, küpe takması, arkadaşların elele * tutuşması, birbirlerinin omzuna el atması, sokakta bira içmek, oruç bozmak şiddetle cezalandırılması gereken birer “suç” olarak kabul gördü.

Bizim Gibi Değilsen Hakkın Kötektir
Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü karşısında bir polis memuru, Maltepe Kız Lisesi öğrencisi Ö. S. İle arkadaşını, eteklerini kısa bulduğu için dövdü. *İstanbul Emniyet Müdür Celalettin Cerrah ise yaptığı açıklamada, “Polis memuru, karşısında çocuğunu görmüş gibi olduğu için uyardı” dedi.

Uzun Saçlı ve Küpeli Olunca
7 Nisan 2006- Ankara’da Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Araştırma Görevlisi Remzi Altunpolat, fakülteden ayrılmak üzereyken, uzun saçlı ve küpeli olduğu gerekçesiyle saldırıya uğradı.

Arkadaşının Omzuna El Atınca…
16 Mayıs 2006- Konya Selçuk Üniversitesi’nde Coğrafya Öğretmenliği Bölümü öğrencisi Talip Sefil, yanlarında başka iki öğrenci daha bulunduğu sırada, kız arkadaşı Yeşim Yükselen’in omzuna elini atınca saldırıya uğradı.

El Ele Tutuşunca…
Antalya Baro Meslek Lisesi öğrencisi iki genç, el ele tutuştukları gerekçesiyle Okul Müdiresi’nin odasına alındı. Müdür yardımcısı, rehber öğretmen, veli ve polisler tarafından uygulanan şiddete maruz kaldı.

Orucu Bozunca
Antalya’da Baraj İlköğretim Okulu öğrencisi 12 yaşındaki S.B. orucunu bozduğu için inşaat işçisi babası tarafından önce dövüldü, sonra vücudunun çeşitli yerlerine kalem saplandı.

Hele Bir de Bira İçince
5 Nisan 2006’da, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ndeki “Cansuyu Şenlikleri”nde öğrenciler bira içtikleri için, ellerinde satırlar olan bir grubun saldırısına uğradı. Bir öğrenci başından, güvenlik görevlisi ise kolundan yaralandı.

Koç’tan Yanıt; Büyüyünce Görürsünüz
Kültür Bakanı Atilla Koç’un, erkek öğrencilerle ders çalışan kızlara, “Erkeklerle kavga ediyor musunuz?” sorusuna; “Onlar bize bir şey yapmaz” karşılığını veren kız öğrencilere Bakan’ın yanıtı; “Büyüyünce görürsünüz” oldu. Büyüyünce kendilerine neler olacağını doğal olarak, merak eden kız öğrenciler bakandan bir açıklama bekliyor.

Okul giriş ve çıkışlarında, yangın tatbikatlarında, sportif etkinliklerde, mezuniyet *balolarında, kısaca okul içi ve okulla ilgili sosyal ortamlarda haremlik selamlık *yaygınlaştı.

HAREMLİK *SELAMLIK OKULLARDA *

Erzurum’da Liselerarası Basketbol Şampiyonası’nı izlemeye gelen öğrenciler, tribünde haremlik selamlık oturtuldu.

Şanlıurfa Endüstri Meslek Lisesi’ne giriş-çıkışlarda, kız öğrencilere ön kapı, erkek öğrencilere ise 50 metre uzaklıktaki arka kapı kullandırıldı. Okul yöneticileri, uygulamanın kız öğrencilerin, erkek öğrenciler tarafından rahatsız edilmemesi için başlatıldığını belirtirken, erkek öğrenciler okullarına ön kapıdan girmek istediklerini ifade ettiler.

Denizli Cumhuriyet Lisesi’ndeki yangın tatbikatında kız ve erkek öğrencilere farklı kapılar kullandırıldı.

Adapazarı Anadolu Kız Meslek Lisesi ve Kız Teknik Lisesi öğrencilerinin mezuniyet balosuna, kız öğrencilerin erkek yakınları ve arkadaşları alınmadı. Kent merkezindeki Baltürk Otel’de düzenlenen mezuniyet balosunda, erkek olarak sadece garsonlar göze çarptı. Genç kızlar dans müziği çaldığında kavalyeleri olmadığından birbirleriyle dans etti.

*Cumhuriyetin, yalnız ulusal eğitim sistemine, bu sistemin yapı taşlarına, öğrencilerine değil, bayramlarına, bayramlarla kutlanan değerlerine ve kavramlarına da saldırıldı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, en üst düzeydeki devlet törenlerinden, en küçük kasabadaki resmi kutlamalara kadar farklı ölçeklerde, fakat hep aynı manidarlıkta saldırılara uğradı.

http://kadin.chp.org.tr/x2_2.html
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 24-05-2007, 23:10
sodomo-- sodomo-- isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 11 Mar 2006
Mesajlar: 1.767
Standart Re: AKP çocukları kuşatıyor

Yukarıda verilen bilgiler şeriatçıların ilk hedefinin çocuklar ve gençler olduğunu açıkça ortaya koyuyor. 80'li yıllardan sonra tarikatler yoluyla çocuklar ve gençler üzerinde yaptıkları "beyin yıkama" çalışmaları ile geleceğin şeriat neferlerini yetiştirdiler. Bugün o şeriat neferleri büyüdü ve önemli kilit görevlerde yerlerini aldılar. Onlar zannedildiği gibi takke-külah-tespih ile dolaşmıyorlar ama takım elbiseli, bond çantalı, kravatlı bir şekilde kimi iş adamı kimi kamu görevlisi kimi borsacı kimi öğretmen kimi vali, kimi belediye başkanı, kimi millet vekili kimi başbakan.

Katlanarak büyüyen dev bir örgütlenmedir irtica. *Ve irticanın devrim öncesi asıl hedefi daima çocuklar-gençler olmuştur çünkü onlara göre "ağaç yaşken eğilir" ama bu yaptıklar tabii ki ağacı yaşken kırmaktır. Bugün de 20 yıl sonrasının irticai zihniyetlerini yetiştirmek için var güçleri ile çalışıyorlar ama bu sefer çok daha güçlüler çünkü daha önceki yatırımları onlara 20 sene sonra iktidar getirdi ve bugün iktidar olarak yapacakları da onlara 20 sene sonra islam devrimi getirecek hem de sessizce, usul usul, herkes ikna edilerek tek bir silah bile patlatmadan şeriata geçirecekler bu ülkeyi. Şimdilik bir tek TSK kaldı önlerinde engel ve onu da aşmak için AB'yi kullanıyorlar. Aslında ne *AB ile ne de demokrasi ile bir işleri yoktur onların, çünkü asıl hedef daima bir İSLAM DEVLETİ'dir şeriatçılar için.

Bu yukarıdaki "somut" bilgilere 27 Nisan bildirisinin içeriğindeki MEB okulları örnekleri dahil değildir. Eğer 27 Nisan bildirisi olmasaydı adım adım bütün okulları "tekke"ye çevirme çalışmalarına hız vereceklerdi. Zaten bunu önemli ölçüde de gerçekleştirdiler. MEB İL Müdürlükleri okul müdürlerine yazı gönderip dinsel bir törene (kutlu doğum haftası) katılmayı öneriyor veya zorunlu kılıyorsa bu örgütlenme oldukça ciddi boyutlara ulaşmış demektir.

Yıllar önce okul dışı evlerde gerçekleştirilen örgütlenmeler bugün resmi okulların içine girmiş ve devlet imkanları da bu örgütlenmelerin büyümesi için seferber edilmiştir. Eskiden gençleri "bizim abilerimiz var, bizi derslere çalıştırıyorlar sen de gelsene" diyerek bizzat kendi sınıf arkadaşları aracılığı ile nur evlerine taşıyanlar şimdi "nur evlerini" sınıfın içine sokmuşlardır ve bizzat kendi resmî öğretenleri onlara "abilik" yapmaktadır.

Katlanarak büyüdüler ve bu büyümeleri de *20 yıl önce ektiklerinin mahsülatıdır. Şimdi çok daha büyük ekimler yapmaktalar ve bunu da bugün için değil 20 yıl sonrası için yapmaktalar.

Açın bakın islam tarihine, daima istikrarlı bir ilerleme görürsünüz. Onlar 1500 yıldır hedeflerinden vazgeçmeden ilerlediler ve koskoca Türk milletini bile kendi köleleri ve hayranları haline getirdiler.

Şeriatçılığın ilerleyişi her daim bir istikrar içinde olur. 1950 yılında ezanın Arapçaya çevrilmesinden bugüne bir bakın karşı-devrim süreci ne kadar çok mevzi kazanmış...
Geçmişten geleceğe bu ilerleyişi göremeyenler ve buna karşı çıkmayanlar tarihe karşı büyük suç işlerler aynı İran'da Tudeh'in yaptığı gibi.

Eğer bir kere irtica devleti ele geçirirse sittim sene o rejimden çıkılamaz aynı İran gibi.

1979 devriminden sonra da başı açık gezmek yasaktı ve hala yasak aradan 28 sene geçmiş olmasına rağmen. Tabii sadece bu değil yasak olan...İnsana ait ne kadar güzel değer var ise hepsi yasak. İnsanlaırn ne yiyip ne içeceklerine bile mollalar Kuran'a bakarak karar veriyorlar. İran'da ve S.Arabistan'da insanlar insan olduklarının bile farkında değiller.

Evet, herkes tarihsel anlamda şeriata karşı kesin bir tavır almak zorundadır. Şeriat tehlikesini görmemezlikten gelenler ileride kurulması düşünülen şeriat devletine en büyük hizmeti yapmaktalar.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 26-05-2007, 16:47
walla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
walla walla isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Aug 2006
Bulunduğu yer: Ben anadolunun her karış topragindan, suyundan, güneşinden ve havasından doğdum, ben anadoluyum...
Mesajlar: 1.692
Standart Re: AKP çocukları kuşatıyor

Sağolasın Kenan Evren

Bedenimin her zerresi Anadoludur. Ben anadolunun her karış topragindan, suyundan, güneşinden ve havasından doğdum, ben anadoluyum...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:21 .