Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #121  
Alt 16-12-2022, 07:34
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

Hüseyin Üzmez: 'Artık şeriat gelmeli'

Seriat Gelmeliki, Peygamber Efendimiz Gibi Kucuk Bebekleri Istedigimiz Gibi Yataga Atalim!!!!!


Küçük kıza sarkıntılık suçundan 13 yıl hapis cezasına çarptırılan ve cezası Yargıtay tarafından onaylanan yazar Hüseyin Üzmez'i polis sözde arıyor. Ancak, Üzmez bulunamıyor.
Hüseyin Üzmez: Artık şeriat gelmeli

Oysa, Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk yılın gazetecilik olayını gerçekleştirip, Hüseyin Üzmez'i Ankara'da bir bakımevinde buldu.Gazeteci-yazar Ahmet Emin Yalman'a suikast girişiminde bulunan uzun yıllar bir gazetede köşe yazarlığı yapan, televizyonlarda "kavgalı" programlarının aranan ismi Hüseyin Üzmez, 14 yaşındaki kıza "cinsel istismarda" bulunduğu gerekçesiyle 14 yıl bir ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevine konulması için hakkında arama kararı çıkarılan Üzmez'i polis bir türlü yakalamıyor. Sözcü, sözde aranan Hüseyin Üzmez'i, Ankara'da buldu.

Yargıtay'ın mahkumiyet kararını onaylamasını Üzmez, şöyle değerlendirdi:

"Bu ceza bana vız gelir. Önemli olan şeriat kanunlarıdır. O yüzden bu ülkeye daha fazla gecikmeden şeriat gelmeli. Daha bunun için ne bekleniyor? Memleketin daha fazla mahvedilmesine seyirci mi kalınacak?"

17 yaşında suikastçı
Türkiye'nin ilk siyasi suikastçılarından Hüseyin Üzmez, 17 yaşındayken dönemin ünlü gazeteci-yazarı Ahmet Emin Yalman'a, 22 Kasım 1952'de Malatya'da suikast girişiminde bulundu. Yalman, suikasttan yaralı olarak kurtuldu. Yalman'ı vurmaktan asla pişmanlık duymadığını bugün de tekrarlayan Hüseyin Üzmez, suikast girişimi için "Başbakan Adnan Menderes'i avucunun içine almış, istediği kişiyi istediği bakanlığa getirtiyordu. Ben de onu vurarak ayaklarının dibine serdim" diyor.
Lise öğrencisiyken Türkiye7yi ayağa kaldıran suikast girişimini gerçekleştiren, o dönemde Necip Fazıl Kısakürek'in peşinden koştuğunu kaydeden Üzmez, konuşmamız sırasında da "üstat" dediği Kısakürek'in şiirlerinden okudu.

"Bu ceza bana vız gelir"
Günde 8-10 gazete alan ancak hakkında "yakalama kararı" verildiğinden haberinin olmadığını öne süren Hüseyin Üzmez, "Bana ceza mı vermişler? Cezayı onaylayan kim? Yargıtay. Beni cezaevine değil, nereye götürürlerse götürsünler vız gelir. Gurbete giden şehit olur. Ben de kaderime razıyım" dedi.

Allaha sığındığını, kimseye minnetinin olmadığını, kalbinin "Allah…Allah" diye attığını öne süren Hüseyin Üzmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bana cezayı verilecekse, Şeriat kanunlarına göre verilmeliydi. Ben bu cezayı tanımıyorum. O yüzden İslam Devleti bir an önce kurulmalı ve şeriat hükümleri A'dan Z'Ye kadar eksiksiz uygulanmalıdır. Türkiye, Şeriatı uygulamak için daha ne bekliyor anlamadım. Şeriat uygulanırsa sevinirim. Şeriat yalnız Türkiye'de değil, ABD'de bulunan Müslümanlar için de geçerli olmalı"

"Böyle bir olayı hatırlamıyorum"
14 yaşındaki B.Ç'ye "cinsel istismarda bulunduğu" gerekçesiyle iki kez tutuklanıp serbest bırakılan Hüseyin Üzmez, yerel mahkemede 14 yıl bir ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmasına rağmen, cezası Yargıtay tarafından onaylanmadığı için cezaevinde tutulmuyordu.
Ankara'da yaşayan ve doktor raporuna göre psikiyatrik yönden herhangi bir sorunu olmadığı doktor raporuyla saptanan 1932 doğumlu Hüseyin Üzmez'in, Yargıtay tarafından onanan 13 yıllık cezasının yanı sıra, "hürriyeti tahdit" suçlamasından da yeniden yargılanacak. Üzmez'e, 14 yaşındaki kıza "cinsel istismar" ve "alıkoyma" suçlamalarına karış söyleyecek bir şeyi olup olmadığını sorduğumda şunları söyledi:

"Ben kime cinsel istismarda bulunmuşum hiç böyle bir şey hatırlamıyorum. Benim zekatımla yaşayana yan gözle bakmam, bakan gözleri de çıkartırım. Kimseye sarkıntılık etmedim. Hadiseler, olaylar o kadar çok ki hatırlamam da mümkün değil. Ben rabbime bakarım. Gerisi ne derse desin. İnsan biraz göz önünde olursa dostu da, düşmanı da çok olur. Allah bana neyi taktir ettiyse o taktir de benim başımın tacıdır."

"Bizim yapacak bir şeyimiz yok"
Ankara'da bir bakımevinde kalan Hüseyin Üzmez'in arandığını basından okuduklarını belirten bakımevi yetkilileri ise "Yönetmelik gereği, burada kimlerin barındığını ilgili makamlara zaten bildiriyoruz. Bizim, Hüseyin Üzmez için polise başvurmamızı ayrıca gerektirecek bir şey yok, Üzmez, bir yılı aşkın süredir aynı bakımevinde kalıyor. Kendisini saklama-gizleme diye bir şeyimiz yok" dediler.

https://www.gunhaber.com.tr/haber/Hu...elmeli-/363077

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #122  
Alt 17-12-2022, 13:07
Hasan Akçay Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 03 Feb 2011
Mesajlar: 2.369
Standart

Videoda 3:00
Peygamber çocuk gelin aldıysa
peygambere de sinirlenirim...


Konu Hasan Akçay tarafından (17-12-2022 Saat 14:23 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #123  
Alt 17-12-2022, 16:35
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

Burada ve farkli siteler disinda genel olarak ARAP yarim adasinda Aise nin Muhammed ile evlliligini belgeliyen ve kanitliyan yiginlarla delil varken....

Ne udugu belirsizler Aise`nin 17 - 18 yaslarinda Simdi de 19 - 20 yaslarinda oldugunu idda eden sadece vicdanlari el vermiyen, sadece ve sadece Peygamberlerinin Pedofili olmadigini ispatlama cabasindalar....

Bunlar yakinda veya ilerki surecte, Muhammed ile Ayse ayni yasta olduklarini, hatta ve hatta aralarinda sadece 9 saat fark oldugunu bile idda edebilecek yuzsuzlerdir...

Ama nafile, Aise`nin bizzat kendi soyleminde Cocuk oldugunu oyun oynarken elinde tutup muhammedin evine goturduklerini soylemesi en buyuk kanitlardan biridir.
Bunlar ne tarihi belge nede canli tanik, nede tecavuze ugriyan sahisin kendi soylediklerini bile kabul etmiyen, YALANCI, SAHTEKAR, IKI YUZLU VE SEREFSIZDIRLER........

Hic bir guc gercekleri ve dogrulari, kendi pisliklerini ort bas etmek icin yok edemez ve karanliklara gomemez.....

Bunlarda vicdan ve insanlik olmadigi icin, Vicdanli ve serefli olduklarini gosterme cabalarindan dolayi boylesi bir serefsizligi ne kendilerine nede pedofili efendilerine yakistirmamaktadirlar.
Ozunde tek cabalari PEDOFILI efendilerini aklama ve temize cikarma cabasi olsada...... Suc makinasi olan bu cinsi sapik dini aklamaya gucleri gitmiyecektir.....

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #124  
Alt 17-12-2022, 17:11
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

Saygideger Forum Katilimcilari,

Aise 6 yasinda, 9 yasinda, 11 yasinda veya Turkiye`deki yobaz Dincilerin idda ettikleri 17 yasinda olabilir, Turkiye disinda bir baska Musluman ulkenin 17 yasinda olabilecegini sanmiyorum, 18 yasini doldurmamis biri halen cocuk sayilmasina ragmen, Muhammed`i aklamak onun sahip oldugu bozuk kisiligini temize cikarmaya calisma cabalari ters tepmesine ve tarihi inceledigimizde Kuran ve tarihi kaynaklar Aise`nin 6 yasinda iken Muhammed ile nisanlandigini ve (Adet Oldugu) sozde ergenlik yani tecavuz edilebilir konuma geldigi kabullenerek, Cocuk yastaki Aise`ye 53 yasindaki Muhammed tarafindan TECAVUZ EDILMISTIR.
Aise gonullu olarak Babasi, hatta Dedesi yasindaki bir adam ile cinsel iliskiye girmek istermi? Istmesinin mumkunu yok, O halde BUNUN ADI TECAVUZDUR.

Aise`nin Dogumu resmi tarihi kaynaklara gore 614dur, Muhammed`in dogum tarihi resmi kaynaklara gore 570 dir. 9 yasindaki bir cocuk kendisinden 44 yas buyuk olan birinden hoslanabilirmi? veya O yastaki cocuk Cinsel iliskiye meyilli olabilirmi? olursa bile kendi yasitinda olan cocukluk aski denilen bir olgu ile bakilacaksa, Bu kisi SAVFAN olamazmi? Kolye olayi bunu kanitlamiyormu?

Yeri geldiginde Peygamber Efendimizin Evlilikleri Yatagina Atip Onlara Tecavuz Etmek Degildir, Onlari Himayesi Altina Almistir!!!
Demesini biliyorlar,
Mesela resmi rakamlara gore 39 hatundan hangisini himayesi altina almistir?

Aise`nin Babasi ve Annesi hayatta degilmiydi? (Ebu Bekir`in Kizi)
Hafsa`nin Babasi ve Annesi hayatta degilmiydi? (Omer`in Kizi)
Zeynep`in Babasi ve Annesi hayatta degilmiydi? (Ogullugu Zeyd`in Esi, yani kendi kizi)
Ümmü Habîbe`nin Babasi ve Annesi hayatta degilmiydi? (Ebu Sufyan`nin kizi, Muaviye`nin Bacisi)

Yakin arkadaslarinin kizlarina goz diken, yakin arkadaslarinin kucuk yastaki kizlarina tecavuz eden kisi ve kisilere ne AD VERILIR?
isgal ettigi ve yagmaladigi yerlesimlerden aldigi kucuk yastaki kiz cocuklarina TECAVUZ ETMESI VE BUNUN BIR ALISKANLIK HALINE GELMIS OLABILECEGINI KABUL EDERSEK.....

"Pedofili ya da sübyancılık, yetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi çocukları veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel rahatsızlık. Bu rahatsızlığa sahip kişilere pedofili ya da sübyancı denir."

ISLAM CIRPINDIKCA, LAGIM CUKURUNDA BOGULMAYA DEVAM EDECEKTIR....
LAGIM CUKURU BUNLARIN EN IYI YASIYABILECEGI YERDIR....

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #125  
Alt 17-12-2022, 17:37
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

Malesef İslam ülkelerinde Müslümanlar inançlarının son ve mükemmel din olduğuna inanıyor,
Kitaplarını Allah kelamı görüyor ve dinlerininde tartışmasız gerçek olduğunu kabul ediyorlar.

Bu eleştiriye kapalı ve tahammülsüz mantıkla da inanmayanlara bu inanclarını dayatıyorlar.
İslami kurallarla yönetilen ülkelerde eğer bir kişi araştırıp öğrendikten sonra İslama inanmamayıseçerse Müslümanlarda ki bu saplantılı mantık nedeniyle dinden çıkmanın bedelini canıyla ödüyor, veya ömrünü hapislerde tamamlıyor.
Üstelik Müslümanların tartşmasız doğru kabul ettikleri İslamiöğretilerin gerçek dışı olduğu çağımızda rahatlıkla kanıtlanabilir durumda.
Müslüman toplumlar maalesef bu açık gerçekle yüzleşmekten sürekli kaçıyorlar.
Oysa İslamın gerçek dışı olduğunu ortaya koyan kitaplara ve ciltler dolusu bilgiye internette ve piyasa da ulaşmak mümkün.
Örneğin islami öğretide geçen; Adem ve Havvanın sadece bir masal olduğunu Evrim Teorisi,arkeoloji ve genetik bilimi ispatlamış durumda, 6 günde yaradılış hikayesinin gerçek dışı olduğunuAstronomi bilmi ispatlayalı nerdeyse 300 yıl oldu, Savaşlarda ganimet adında yağmanın helal oluşuçağımız yasalarına göre insanlık suçu, Kadınların sadece anne ve eş görülerek toplumsal hayattan soyutlanması, kölelik, cariyelik ve çocuk istismarı gibi çağ dışı uygulamaların kuran'da kendine yer bulabilmesi hem düşündürücü hemde ilahi kaynaklı bir kitap olmadığının da kanıtıdır.

Din kitaplarında anlatılan; Mısırdan çıkış, Zulkarnyn, Nuh Tufanı, Süleyman ve Saba Melikesi gibi hikayelerde ki tarihi kayıtlarla uyumsuzluk, akla ve bilime aykırılıklar dinlerin sadece masal olduğunuda ortaya koymaktadır.
Ayrıca Kuranda yazan ve günümüzde uygulanamaz durumda olan hükümlerde Kuran'nın ilahi bir kaynaktan gelmediğinin, kişisel çıkar için yazıldığını ve ancak ogünün şartlarına uygun olduğunun kesin kanıtlarıdır.
Örneğin; Kuran'da ilahi bir hak görülen köle, cariye, savaşta ganimet, cizye, vb. uygulamalar antık çağdışı kalmış ve geçerliliğini yitirmiş hükümlerdir.
Bu hükümleri içeren ayetler uluslararası hukuk kurallarına göre İnsanlığa karşı işlenmiş ağır suçlar kapsamına girer.
Bu suçu işleyenlerin de uluslararası mahkemelerde yargılanması gerekir. Kendini Müslüman olarak gören herkez; Kuran'da çağımızda uygulanamaz ve suç teşkileden buhükümler neden var diye sorması gerekmez mi?

Görmek istemeyene elbette gerçekleri gösteremeyiz ama aklını kullanan ve kanıtları görebilen kimseler için din büyüklere masallardan başka bişey değildir ama malesef kanlı masallardır. Bu masallar nesilden nesile günümüze kadar geldiler ama artık böyle devam etmemeli. İçinde yaşadığımız bilgi çağında İnsanlığın bu kanlı masallardan kurtulması, daha aydınlık bir gelecek için zorunludur. Amacım İslami inanç sistemini oluşturan belli başlı konuları inceleyerek bu açık gerçekleri ortaya koymak ve böylece okuyucuların doğru bildikleri yanlışlarla yüzleşmesinisağlamaktır. Umarım sizlerin gerçeklerle yüzleşip dini sorgulamanıza yardımcı olabilirim.

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #126  
Alt 17-12-2022, 18:22
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

ISLAM ve ÜLKEMİZDE DİN ANLAYIŞI

1-İslam'ı Ortaya Çıkaran Koşullar İslam ve Hz.Muhammed nasıl ortaya çıktı?

Hz.Muhammed bir mağarada hayal gördü ve şimdi 1,5milyardan fazla insan ona inanıyor. Bu mudur?
Elbette hayır. İslam'ı ve Hz.Muhammed'i ortayaçıkaran bazı koşullar ve olaylar var.
O zamanki Arap toplumundaki bu değişiklikler bazı peygamberler ortaya çıkardı.
Bazı şairler çıkıp peygamberlik iddiasında bulundular.
İçlerinden Hz.Muhammed değil de bir başkası da galip gelebilirdi ama durum çok da farklı olmazdı o halde sorun Hz.Muhammed değil.

Sorun Arap yarımadasında o çağda yeni bir dinin doğup güçlenip gelişmesine yol açan koşullardır. Bu insanlar nasıl ve neden din etrafında bir araya gelmiş?
Eski zamanlarda siyasi otorite ve dini otorite toplum yönetiminde söz sahibiydiler. Bu yalnız Araplarda böyle değil herkeste her millette böyleydi.

O çağlarda insanlar gaddardı. Uyguladıkları vahşet kimi zaman azalır kimi zaman artardı. Peki madem bu o donemler icin normal olarak kabulediliyorsa, neden islam tarihindeki; yağma, tecavüz olaylarını ve savaşlardaki vahşeti eleştirelim?
Asırlar önce ki toplumsal düzende bu normaldi demeyip de eleştiriler yöneltelim? Bu bir çifte standart olmaz mı? Hayır, olmaz.
Çünkü İslam'ın Allah katından indiği iddia ediliyor.
Eğer bu din her şeye kadir herşeyin üstünde zamandan ve mekandan münezzeh tek gerçek tanrı tarafından indirildi ise bu dinin insanlara yaptırdıklarının sadece asırlar önce değil günümüzde de normal karşılanması gerekirdi.
Oysa bu kitap okunduğunda görülecektir ki Kuran'da ve islam tarihinde öyle olaylar vardır ki açıkca soykırım ve insanlık suçu içermektedir.

Bu yapılanları Tanrının emrettiğini düşünmek ve haklı görmek Tanrı kavramına hakaret olur.
Arabistan'da İslam'ın doğduğu kuzey taraflarında toprak verimsiz tarımsal üretimin çok düşük olması kabileler tarzında bir örgütlenmeyi meydana getirmişti.
Elbette bu tarz bir ekonomik yapı adetleri gelenek ve görenekleri etkiliyordu. Mülkiyet nasıl klanın ortak malıysa suç ve cezada ortaktı.
Şöyle ki bir kabileden biri bir başka kabileden birini öldürürse iki kabile arasında savaş çıkabiliyordu ya da kan bedeli ödeniyordu ama bu diyeti ödeyen katilin bizzat kendisi değil kabilenin tümü oluyor mesela kabilenin ortak malı olan keçilerden elli tane verilmesi gibi.
Bu şekilde suçun telafisine (diyet ödeme) ya da intikam girişimine (savaş, kan davası) suçu işleyen birey değil klanın tamamı muhattap oluyordu.

Kabileler arası kavgalar kaçınılmaz olarak çok fazlaydı su meselesi vb. en ufak şeyde bir kişinin şiddete baş vurması sonucu bir cinayet gerçekleşirse iki kabile hemen vuruşurdu. Arabistan gibi kaynakların yeterince iyi işlenmediği ve üretimin çok ilkel olduğu bir coğrafya da kaynaklar yüzünden çarpışmalar çıkmakta, hele bu kurak verimsiz coğrafyada çarpışmalar daha çok ve daha şiddetli olmaktaydı.
Akrabalık çok önemliydi. Kabilenin içinde katı bir hiyerarşi vardı. Ama ilginçtir tam bir demokrasi vardı. Kabilenin ortak kararıyla kabile reisi seçilirdi sonra da bu reislerin biri hepsinin başı olurdu.
Kabileler genelde savaş durumunda bir araya gelirlerdi. Medine nispeten tarıma elverişliydi. Mekke'de böyle bir durumun söz konusu olmaması onları tarım ve hayvancılıktan çok ticarete itmişti.
Kervanlar vardı ve bu kervanları zaman zaman yağmalayanlar oluyordu. Kervanların ve ticaretin güvenliğinin sağlanması Mekkeliler için hayati bir önem taşıyordu. Eğer ticaret yollarının güvenliği sağlanacaksa bu ancak Arapları bir çatı altında toplamak ve bir devlet kurmakla mümkündü.
Arapları bir araya getirecek tek güçte eski çağlarda olduğu gibi dindi, Tanrının seçilmiş kulu olmak idi.

Biraz siyasi yapıdan da bahsedelim:
Kabileler halinde yaşamda kabile liderliği babadan oğula geçmezdi.
Kabile lideri olacak kişi; dürüst, cesur, iyi savaşçı olmalıydı ama tabii ki kabile liderliği görevini bir ömür boyu yürütürdü kabile lideri.
Darü'n Nedve denilen bir yer vardı Mekke'de. Kabe'nin yakınına kurulmuş ve kapısı Kabe'ye bakan bir binaydı.
İşte Mekke'nin ileri gelenleri burda toplanır aralarında karar alır önemli konuları ticaret, savaş vb. karara bağlarlardı.
Dar'ün Nedve bir bakıma meclis işlevi görmekteydi Şu halde henüz başlangıç aşamasında da olsa devlet yapılanması vardı.
Nüfus artışı ticaretin ve işbölümünün gelişmesi insanları bir devlet örgütlenmesinde bir araya gelmeye zorluyordu.
Bu Dar'ün Nedve'ye gelip görüş bildirmek için 40 yaşına gelmiş bir Mekke'li erkek olmak yeterliydi işte böyle hem kabile tarzı bir ilkel yaşam hem de çağına göre oldukça ilerici bi rörgütlenme tarzı söz konusuydu.

Yalnız bir şey dikkatinizi çekti mi? Mekke ileri gelenlerinin toplandığı Dar'ün Nedve'ye gelmek için 40 yaş şartı var. İşte bu bize Hz.Muhammed'in peygamberlik iddiasının neden kırk yaşında olduğu hakkında bir fikir verebilir.
Hz.Muhammed Dar'ün Nedve'ye girip çıkacak ve Mekke'nin saygın, zengin önemli kişileriyle ittifak yapacaktı.
Buda gösteriyor ki Hz.Muhammed'in yanında toplananlar tıpkı diğer peygamberler Museylime ve Tuleyha'nın yanındakiler gibi çıkar ilişkileri içinde bir araya gelmekteydi. Hatta Ömer ve Ebu bekir gibi ileri gelenlerden iki kişi kızlarını Hz.Muhammed'e vererek bu ilişkiyi daha da perçinlemiş.
Hz.Muhammed ise bir kızını Osman'a vermiş o kızı ölünce diğer bir kızını daha zenginliği dillere destan Osman'la evlendirmişti.
Hatice ile evlenmesi Hz.Muhammed'e olağanüstü bir prestij ve zenginlik de kazandırmıştı.
Dahası Muhammed'in akrabalarından Talha da zengindi. İşte bu zengin ve önemli kişiler İslam'ın asıl kurucularıydı.
Hz.Muhammed'in yanında ve diğerlerinin yanında da samimi bir inançla toplanan elbette vardı ama çoğunluk çıkar amacı güdüyordu.
Uhud'da peygamberin kesin emrine rağmen okçuların yerlerini terkederek yağmaya katılması, Huneyn dönüşü ganimet paylaşımı yüzünden Hz.Muhammed'i semure ağacının altında sıkıştırıp nerde ise dayak atmaya kalkmaları dahası ona "yalancı" ve "cimri" demeleri, yanı sıra Kuran'da önce ganimetlerin tamamının sonra ise beşte birinin Hz.Muhammed'e ait olması bu çıkar ilişkisinin kanıtıdır.

Gelin bir de İslam'ın en değerli kitabı Kuran'a bakalım:
Bakara -79 "Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına."

Demek ki bu durumdan koşulların uygunluğundan istifade etmek ve çıkar sağlamak amacıyla peygamberlik iddiasında bulunan sadece Muhammed değildi.
Onlar Muhammed'e göre yalancı peygamberlerdi ama onlara göre de Muhammed yalancı bir peygamber di.
Hakikatte hepsi birbirinden farksızdı. İslam'dan önce de Hac ve Kabe vardı.
Bu Kabe'ye Arap yarımadasının uzak yerlerinden gelenler vardı. Amma bir usul vardı ki şu yanında yiyecek getirmek yasaktı.
Yiyecekle gelmek Allah'a güvenmemek oluyordu. Günlük elbiseyle tavaf edilmezdi dışardan da elbise getirilmezdi.
Peki ne yapılırdı ihram bu işe bakan aileden satın alınırdı. Neden? İslam öncesi de Allah'ın mekanı olan Kabe'ye tertemiz elbiseyle girmek gerekti.
Üzerinizdeki elbiseler belki de haram işlerken de üstünüzdeydi Allah'ın evini bunlarla kirletmemeli. Peki yoksul olanlar da var mıydı tavafa gelenler arasında?
Evet vardı. İhram alacak parası olmayanlar Kabe'yi çırılçıplak tavaf ederdi kadın ya da erkek fark etmez.

"Peygamberin izniyle ihramdan çıkıp Mina'da bulunan kadınlarımıza yöneldik. Zekerlerimizden meni damlıyordu"(Buhari Hac/81; Müslim Hac/141)Bu hadis hem Buhari'de hem Müslim'de var.

Yani sahihliği tartışılmaz demek ki Mekke'nin fethinden sonra örtünme ayetleri inmeden evvel Müslümanlar da çıplak tavaf etmişler.
Ayrıca Mekke Kureyş'in kontrolünde iken Hudeybiye barışında anlaşma yapılmıştı,
Müslümanlara bir yıl sonra Hac için izin verilmişti.
O sırada Kabe Kureyş'in kontrolünde olduğundan tavaf onların istediği gibi ihramı satın alarak ya da çıplak yapılmıştı.
Ve erkekler bir sürü çırıl çıplak kadını görünce de doğal olarak zekerlerinden meni damlıyordu.
Kabe ziyareti bugün nasıl büyük bir kazanç kaynağı ise o zamanlar da durum böyle idi.
Kabe'de bazı hizmetler vardı ve bu hizmetlerin her birini yönetici konumunda olan aileler tedarik ederdi:
Hicabe: kabe perdeciliği ve anahtarlarının korunması Sedanet: Hicabe'nin yardımcılığı Kabe kapıcılığı.
Rifade: Hacılara yemek verme Sikaye: Hacılara su verme. Bu görevlerden Sikaye vazifesini Hz. Muhammed'in dedesi Abdulmuttalib, Abdulmuttalib ölünce de oğlu Ebu Talib yerine getiriyordu. Yani Hz.Muhammed'in ailesi de bu Hac işinin kaymağını yiyenlerdendi.
Mekke Medine dolayları inanç olarak nasıldı?
Aslında buralar inanç olarak bayağı renkli ve çeşitliidi. Medine'de önemli sayıda Musevi vardı, Mekke ekseri putperestti, putları red eden Hanifler devardı.
Yabana atılmayacak kadar Hıristiyan Arap da vardı; bunlar Roma etkisiyle Hıristiyanlaşmıştı.Hıristiyan ve Hanif inancının bir sentezi olan Rukus inancı da vardı.

Peki Arap yarımadasında ki Hz.Muhammed de dahil bütün bu peygamberlerin amacı neydi?
Bunlar Arapları kendi etraflarında bir arada toplamak ve tüm Arap yarımadasına hakim olmak istiyorlardı.
Onların da aynı Hz.Muhammede inananlar gibi müritleri vardı. Alın bir örnek tamamen İslami
kaynaklardan:"İlk dinden dönme hareketi Peygamber (s.a.s)'in sagliginda Yemen'de ortaya çikmisti. Kendisinin peygamber oldugunu iddia eden Esved el-Ansî, topladigi kuvvetlerle önce Necran bölgesini, pesinden de San'ayi, Vali Sehr ile yirmi bes gün savasarak ele geçirdi. Hz. Peygamber'in Amil ve muallimi olarak bölgeye gönderdigi Mu'az b. Cebel, Ma'rib'de bulunan Ebu Musa el-Esari'ye iltihak etmis daha sonra Ikisi birlikte Hadramevt'e gitmislerdi (Taberi, III, 229-230).Ibnül-Esir'in ifadesiyle, "Esved'in çikarmis oldugu fitne bir alev gibi, Hadramevt'ten Taif, Bahreynve Ahsa'dan Aden'e kadar her yeri kaplamisti" (Ibnül-Esir, II, 338).
Hadramevt'te toplanan müslümanlar endiseli bir sekilde beklerken, durumu haber alan Rasûlüllah(s.a.s)'in, Yemen bölgesinde bulunan müslümanlarin tamamina yönelik, Esved'e karsi savasilmasiemri bölgeye ulasti. Veber b. Yuhannis vasitasiyla gönderilen mektubta; dinin korunmasi, mürtedlere karsi savasilmasi, Esved el-Ansî'nin açikça savasilarak veya gizli bir tertiple ortadan kaldirılmasi ve bu emrin Islâm'da sebat eden bölgedeki bütün müslümanlara ulastirılmasi gibi talimatlar yer almaktaydi"(Taberi, III, 231; Ibnül-Esîr, II, 338)."Rasûlüllah (s.a.s)'in emri San'a'daki müslümanlara ulastigi zaman, planlanan bir suikast ile Esvedel-Ansî, Firûz adindaki biri tarafindan öldürülmüs ve Kenan bölgesi tekrar Islâm'in hâkimiyetine girmisti. Onun öldürüldügü haberi Medine'ye Rasûlüllah (s.a.s)'in vefat ettigi günün sabahinda ulasmisti"(Taberi, III, 227 ). Ama içlerinden galip gelenin adı ve ayetleri yaşayacaktı. Bu kişi Hz.Muhammed oldu!

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #127  
Alt 18-12-2022, 16:30
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

2-İslam Arap Putperesliği mi?

A-Putperesliğin Tanımı "Putperestlik, genel anlamda bir nesne, görüntü veya fikre tapım içeren bir dini uygulama,anlayış veya inançtır."
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Putperestlik)

Peki İslam öncesi Arap yarımadasında hakim din olan Putperestlik nasıl bir inanç?
Gelin bunu Kuran'a bakarak görelim:

Lokman-25 "Andolsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah"derler. De ki: "Hamd, Allah'a mahsustur." Fakat onların çoğu bilmezler."

Yunus-18"Allah'ı bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve "İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır" diyorlar.
De ki: "Siz, Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır,yücedir."

Zumer-3 "İyi bilin ki, halis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp da başka dostlar edinenler, "Bizonlara sadece, bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz" diyorlar. Şüphesiz
Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez.

"Zuhruf-19 "Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır."

Yani İslamiyet öncesi dönemde putperestler de Allah'a inanıyordu. Ama putları kendilerini Allah'ayakınlaştırıcı olarak görüyorlardı.

B-Putperest Örf ve İbadetleri
Putperestlik, Farsça kökenli bir sözcük olan put sözcüğünden türemiştir. Pupereslik inanç sisteminde görülen örf ve ibadetleri ve islamda ki uygulamaları inceleyelim;
1-Ayinler.
2-Namaz.
3-Oruç.
4-Hac.
5-kurban.
6-Sünnet
7-Takı,tütsü ve büyüler
8-Telbiyeler İlahiler şiirler
9-Sembol ve dövmeler9

1-Ayinler
Kutsal ve özel günlerde genellikle mabetlerde toplanan putperestler geleneklerine göre çeşitli gösterilerde bulunur, ilahiler söyler, toplu ritüeller yaparlar.
Ateş üzerinden atlama ya da ateş üzerinde yürüme, vücutlarına şiş batırma bu gösteri örneklerindendir.

Kutsal bir puta, geçmişteki kutsal saydıkları kişiden kaldığına inandıkları bir nesneye saygı gösterisinde bulunur, etrafında döner ya da koklayıp öperler.
Yıllık ayinlerin dışında mevsim başlarında, özellikle ilkbahar ve sonbaharda yapılan ayinler de vardır. Belirli günlerde güneş ve ay festivalleri yapılır.
Türlerine göre ayinlerde kutsal saydıkları sudan içer, kutsal saydıkları yiyecekten yerler. Dualar eder, dileklerde bulunurlar.
Putperestlerin bu ayin adetlerinin İbrahimi dinlere de geçtiği görülmektedir.
Noel kutlamaları Mitra paganlarından geçmedir.
Putperest Arapların ye vmül Arabu dedikleri cuma toplantıları, kandil geceleri, aşure günleri, cem ayinleri pagan kökenlidir.

2-Namaz
Putperest ibadetlerinden biri namazdır. Namaz, güneş kültünün ritüellerinden biridir ve Hint kökenlibir ibadettir.
İslam öncesi Araplar da namaz kılarlardı. Günümüzde Hindular da namaz ritüellerini devam ettirirler. Sansktitçe ''Surya'' Güneş, ''Namaskara'' ise Selamlama veya Bağlantı demektir.

Böylece "Surya Namaskara" ''Güneşle Bağlantı'' anlamına gelmektedir. Surya Namaskara, bedende akan güneş enerjisinin canlandırma tekniğidir. Arap putperestlerinin namaz kıldığı Kur'an'da yazılıdır. Enfal-35 "Onların Kabedeki namazları, ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. Küfrünüzden dolayı azabı tadın. "Bilindiği üzere Arapça'da "salat" namaz demektir.
Genelde meallerde dua olarak çevrilmektedir.
Bu ayette putperestlerin kıldığı namazın şekli eleştirilmektedir.
Putperestler de günde 5 vakit namaz kılarlardı.
Şaharit namazı - Sabah namazı
Musaf namazı - Öğle namazı
Minha namazı - İkindi namazı
Neilat Şerarim namazı - Akşamüstü namazı
Maarib namazı - Akşam namazı

Kaynak;Hayrullah örs, Musa Ve Yahudilik, s.399-405; Doç.Dr. Ali Osman Ateş, Asr-ıSaadette İslam; Şaban Kuzgun, Hz. İbrahim Ve Hanifilik, s.117; Epstein, Judaism.

Kuran'da geçen namaz vakit sayısı 3 olmasına rağmen 5 vakit kılınıyor olması zamanla putperest döneme dönüldüğü şüphesi taşımaktadır.
Aynı şekilde abdest de putperestlerde vardı. Cünup olunca boy abdesti alırlardı. (İbn-i habib, Muhabber) 10

3-Oruç
Güneş kültüne sahip putperestlerin ibadetlerinden biri de oruçtur.
Namaz vakitlerini güneş zamanlı ayarladıkları gibi oruçlarını da güneşin doğuş ve batışına göre ayarlarlardı. Orucun başlangıcı bile İslamiyet'teki gibi ay'a göre tespit ediliyordu.
Tıpkı, bugünkü Müslümanlar gibi, ay'ı görmek için gözetleme heyetleri bile kuruluyordu.
(Hayrullah Örs, Musa Ve Yahudilik)

İslamiyet öncesi arap paganlarının ilginç gelenekleri vardı.: Bunlar Ramazan dedikleri ayda biray oruç tutarlar,
Mekke'ye Hacca gidip Kabenin etrafında 7 kez dönerler,
Kara Taşı (HacerülEsved) kutsal sayar Kara Taşı'ı öpeler ve günde dört veya 5 vakit namaz (salat) kılarlar, şeytan taşlarlardı.( Is Allah the Same God as The God of Bible?, M. J. Afshari, p 6, 8-9, İslam, BeliefsAnd Observances, Caesar E. Farah)

Aişe anlatıyor:
Islam öncesinde Kureyş, Aşure gününde oruç tutardı. (Buhari, e's-Sahih, Kitabu'sSavm/1.) Sabiilik, yıldız kültüne sahip bilinen en eski pagan dinidir.
İlginçtir ki Sabiiler de 3 vakitnamaz kılar ve 1 ay oruç tutarlardı. Farz orucun dışında nafile oruçlara da sahiptiler. (İbn Nedim,El Fihrist, s. 442-445)

Kuran'da önceki toplumlarda da orucun olduğu yazılıdır: Bakara-183. "Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı).
Umulur ki sakınırsınız."Eski Çağ dinlerinde, oruç özellikle, rahiplerin Tanrılara yakınlaşmaya hazır olmalarını sağlamaya yarayan bir yoldu.
Helenistik Dönemin inançlarına göre, Tanrılar bir takım kutsal öğretileri ancak oruç tutan kişilere vahiy yoluyla gönderirlerdi.
Bazı eski kültürlerde ise oruç, öfkelenen Tanrıları teskin etme gibi amaçlara yönelikti.
Sibirya Tungu şamanları ise, ruhlarla ilişki kurabilmek için oruç tutarlardı. Bütün dinlerde, belirli zamanlarda oruç tutma geleneği vardır.
Budha rahipleri, gene belirlenmiş günlerde oruç tutarak günahlarını itiraf ederek, arınacaklarına inanırlar.
Hindistan'da Sadhular gene günahlarından arınmak için oruç tutarlar.
Çin'de göksel Yang ilkesinin başlamasından önce belirli bir süre oruç tutulur.

4-Hac
İslam öncesi Araplar'da Kabe putperestlerin en kutsal mabediydi ve bölge halklarının hac mekanıydı.
Putperestler tıpkı günümüz müslümanları gibi Kabe etrafında 7 kez tavaf yaparlardı.
Kureyş dışından gelen Bedevi putperestler tavafı çıplak olarak yaparlardı.
Putları ziyaret, Hacerül Esved taşına el sürme ve öpme, Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelme, şeytan taşlama hacibadetinin en önemli ritüellerindendi.

Putperestlerin hac sırasında hep bir ağızdan yaptıkları telbiyede aynen şöyleydi:Lebbeyk allahümme lebbeyk. La şerike leke illa şerikun huve lek.Temlikuhu ve ma-melek

Eğer Mekke'ye bir gün yolunuz düşerse insanlar kisve denilen bir örtüye bürünmüş bir küpün etrafında toplanmış göreceksiniz.
Bu taşın odak noktası da Hacıların "siyah taş" dediği taştır.
Butaş, küpün güneydoğu ucundadır ve kış güneşinin doğduğu yere bakar. Gene Kabe'de bu taşı öpen insanlar göreceksiniz.
Neden diye soracak olursanız taşı öptüğünüzde günahlarınızdan arınıp YENİDEN DOĞMUŞ gibi olacağınızı söylenecektir.
Biraz daha etrafta dolaştığınızda insanların bu küpü 7 kere tavaf ettiğini göreceksiniz. Bunların hepsi putperest Arap geleneklerinin kalıntılarıdır.

Ayrıca Kabe hiçbir zaman yahudiler ve hristiyanlar tarafından kutsal sayılmamıştır. Tevrat ve İncilde Kabe ile ilgili tek bir ayet dahi olmaması bunu kanıtlamaktadır.

5-Kurban
Eski çağlarda insan kurban edilmesi, bir nevi temizlenme ve sihir vasıtasıydı. Ailenin ilk çocuğu Tanrı'ya ait kabul edilir ve kurban edilmesi gerekirdi.
Mısırlılar ise köpek başlı olarak tasvir ettikleri insanlara Ani" diyorlar ve onları "Ay Tanrısına kurban olarak sunuyorlardı.
M. Eliade, Anadolu'da özellikle ilk çağlarda hasat mevsimi dolayısıyla yapılan insan kurbanı ve kafa kesme ayinlerine örnek olarak Frigyalılar'ı ele alır. Frigyalıların yüzyıllar önce hasat zamanında insanları, başlarını kesmek suretiyle kurban ettiklerini, hatta elde mevcut delillere göre, o zamanlar bu âdetin Doğu Akdeniz'in her tarafında yaygın olduğunu kaydetmektedir.

İslam öncesi Arapların da eski dönemlerde Sabah Yıldızı'na daha doğmadan büyük bir acele ile insan ve beyaz deve kurban ettikleri, yine önemli putlardan Uzza'ya oğlanlarla, kızların ve esirlerinde kurban edildikleri ileri sürülmektedir.

Yakın dönemde ise insandan vazgeçilmiş, hayvan kurbanına geçilmişti. Putlara özel kurban kestikleri gibi genelde Safa ve Merve tepelerine dikilmiş kayadan putlara kurban keserlerdi.
Bu kayaların bir İsaf diğeri Naile adlı puttu.

İsaf ve Naile iki sevgiliydi ve Kabe'nin kutsallığını kirlettikleri için öldürülmüş, daha sonra efsaneleşerek kutsallaştırılmışlardı.
Araplar, putlara adak da adarlardı. Dilekleri gerçekleştiğinde, önemli işlerindeve uzun seyahatlerinde adak keserlerdi.
Adaklarının çoğu da ilk çocuklarının erkek olması içindi.

6-Sünnet:
Antropologlar sünnetin başlangıcı hakkında görüş birliğine varamamıştır.
6.000 yıl önce antik Mısır'da sünnetin varolduğu eski Mısır piramitlerinde bulanan bazı mumyaların sünnetli oldukları görülmesi ile kesinleşmiştir.
Tarih boyunca mısırlılar, Yahudiler ve Babillilerin sünnet adetine sahip oldukları tespit edilmiştir. Sünnet pagan geleneğinin tek tanrılı dinlere uzantısıdır.
İslam öncesi putperestler de sünnet adetine sahiptiler. Putperest Araplarda hem kadın hem de erkekler sünnet edilirdi.
Hadislerde Muhammedin, halifelerin ve ashabın sünnetinden bahsedilmemesi, onların zaten putperest adeti gereğince sünnetli olduklarını gösterir.

Kadın sünneti sadece putperest Araplarda değil, eski Mısırlılarda da mevcuttu.
Mısır'da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan bazı kadın mumyalarının sünnetli olduğu belirlenmiş, kadın sünnetinin nasıl yapıldığı M.Ö 1600'lü yıllardan kalan duvar resimlerinde detaylı bir şekilde tasvir edilmiştir.

Bu, kadın sünneti geleneğinin kökeninin çok eski çağlara dayandığının göstergesidir ve sünnet geleneğinin tarihinin tek tanrılı dinlerden daha eski olduğunu, asıl olarak bir pagan geleneği olduğunu, tek tanrılı dinlere pagan toplumlardan geçtiğini gösterir.
Tıpta erkek sünnetinin az da olsabir yararına değinilse dahi kadın sünnetinin hiçbir yararı olmadığı, kadının cinsel isteğini öldürdüğü, ölüm ve yaralanmalara neden olduğu biliniyor.

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
  #128  
Alt 19-12-2022, 07:01
Baskoylu Baskoylu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Sep 2012
Mesajlar: 1.151
Standart

7-Takı, Tütsü ve Büyüler

Putperest toplumlarda şans, uğur ve hayır getirmesi için birtakım taş ve takılar kullanmak adettendi.
Kendilerini kötü ruhlardan, cinlerden, nazardan koruması için çeşitli nesneleri vücutlarına,boyunlarına takar ya da üzerlerinde taşırlardı.
Büyü günümüzde de süregelen ilk çağ pagan ritüellerinden biridir.
Sıradan insanlarda bulunmayan gizli bir gücün sahibi olmak, düşmanlarını, rakiplerini alt etmek, aşk ve cinsellikle ilgili isteklerine kavuşmak amacıyla çok çeşitli büyü yöntemleri uygulanırdı.

Tütsü ise arınma, temizlenme, kötü ruhları ve cinleri kovma amacıyla paganların okült seremonilerinde, Antik Yunan'da, Hitit Uygarlığı'nda, Babil'de, Firavunlar dönemi Mısır'ında, Roma İmparatorluğu'nda, Hindistan, Tibet ve Japonya'da çok eski zamanlardan beri kullanılmaktadır.
Tektanrılı dinlerde bunlar yasaklanmış ve günah sayılmışsa da değişik versiyonlarla sürdürüldüğü birgerçektir.
Örneğin muskalar, ayet yazılı kağıtların evlere, arabalara asılması, hastalığa ve nazara karşı okuyup üfleme, nazar boncukları, mum yakma vb.

8-Telbiyeler, İlahiler, Şiirler

Putperest toplumlar ayinlerinde telbiyeler, ilahiler söylenirdi. Cenaze törenlerinde ağıtlar yakılır, naatlar okunurdu.
Örneğin eski Mısır'da ölü evinden kadınlar sokaklara çıkar dövünerek ölüye ağıtlar söylerlerdi. İslam öncesi Araplar da telbiyeler, ilahiler, şiirler çok önemliydi. En beğenilenleri Kabe'ye asarlar, (Muallakat-ı Seba Şiirleri) putları için okurlardı.
İslam öncesine aitne varsa yakılıp yokedildiği için ne yazık ki bu kültürden elde çok az bilgi kalmıştır. Bunlardan biride 7 Askı denilen şiirlerdir.

9-Sembol ve Dövmeler

Pagan inançlarda dilin sembollerle kullanılmasına yoğun olarak rastlanılır. Hemen hemen her pagan toplumda çeşitli semboller mevcuttur. Pentagram denilen beş köşeli ters yıldız en ünlüleridir.Dövme de pagan toplumlarda sıkça kullanılan bir sembol yöntemidir.
Hintliler, Japonlar, Amerika Yerlileri ve Afrika'daki bazı kabileler dövmeyi bir süs olarak yaparlarsa da pek çok toplumda dövmenin hastalıklara ve kötü ruhlara karşı koruyucu bir tılsım olarak uygulandığı, bireyin toplumdaki konumunu (köle, efendi, ergen, işçi, asker) vurgulamak için kullanıldığı bilinmektedir.
Dövme yapma geleneği hayli eskidir.
İ.Ö 2000'lerde Eski Mısır toplumunda dövmenin yapıldığı mumyalardan anlaşılmıştır. Mısırlıların dışında Britonların, Galyalıların ve Trakların da dövmeleri vardı.
Eski Yunanlılar ve Romalılar, barbarlara özgü bir uğraş saydıkları dövmeyi suçlular ile kölelere yaparlardı.
Hun kurganlarında çıkan cesetlerde son derece kıvrak çizgilerle ve dekoratif bir anlayışla yapılmış düşsel yaratıklar ve koç figürlerinden olusan dövmeler görülmektedir.
Dinsel-büyüsel kaynaklı bu dövmelerin is olduğu ihtimali ve deriye şırınga edilmesi ile oluştuğu düşünülmektedir.
Hunlara ait Pazırık kurganında bulunan bir başkana ait cesetten anlaşıldığı üzere Hunlarda asil ve kahraman kişilerin dövme yaptırabildiği, daha sonraları Kazak ve Kırgızlarda da devam eden bu geleneğin yine kahramanlık niteliği taşıyan bireylere uygulandığı bilinmektedir.

İlkel topluluklarda dövmeyapılırken törenler düzenlenir. Dövmeyi yapan kişi birtakım dinsel ve büyüsel kuralları yerine getirmek zorundadır.

Sonuç

Buraya kadar anlattığımız putperest adet ve ibadetleri konusunda sanırım herkes hemfikirdir.
Müslümanlar da putperestlerin bu ibadetlere sahip olduğunu reddetmez.
Bilmeyenler de inceleyip araştırdıklarında doğruluğunu göreceklerdir.
Bunlar din derslerinde, din kitaplarında pek anlatılmadığı için sanılır ki Kur'an'da yazılı olanların tümü Hz.Muhammed tarafından getirildi.
Görüyoruz ki İslam'ın ve Kur'an'ın getirdiği yeni birşey yok.

Zekat ve sadakaya varana kadar hepsi putperestlerde mevcut. Putperestlerde olmayanlar da Yahudilerde var.
Peygamberlik, melekler, kıyamet, ahiret, cennet, cehennem gibi. Bu durumda putperestlikle tek tanrı dinlerindeki ortak ibadetleri nasıl açıklayacağız?
İslam dininin ibadetleri ile İslam öncesi Arap putperestlerinin hemen hemen aynı ibadetlere sahip olmasının sebebi nedir?
Dinlere inanmayan biri bu durumu dinlerin evrimine bağlar. İslam'ın yeni hiçbirşey getirmediği, Kur'an'da yazılı olanların tümünün putperestlerden ve Yahudilerden derleme, toplama olduğu gerçeği karşısında İslamcı savunmaya geçer;
Dinlerin evriminin doğru olmadığı, İslamın Adem'den itibaren varolduğu, değişik adlarla da olsa peygamberlerin daima İslam'a çağrı yaptıkları, namaz, oruç, hac, zekat, kurban, sünnet vb. ibadetlerin başından beri olduğu ancak toplumların zamanla İslam'dan saparak putlar ve ilahlar edindikleri, İslam'dan miras aldıkları ibadetleri bu putlara ve ilahlara yaptıkları şeklindedir.

Örneğin büyük çoğunluğu müslüman olan Türkler zamanla İslam'dan saptığını, putlar edindiğini ve Allah'a ilaveten ay tanrısı, güneş tanrısı vb. ilahlara taptığını ama namaz kılmaya, oruç tutmaya, hacca gitmeye, zekat vermeye, sünnet olmaya devam ettiğini düşünelim.
Türklerde bunlar var mı? Yok!
Bu ibadetlerin Türklerde olmayıp Arap putperestlerince korunması nasıl izah edilebilir?
Kabul etmesi zor olsada sonuçta tüm müslümanlar Arabistanda inanılan bir dişi tanrıya inanmaya devam ediyor.
Kuran esas itibariyle Arap putperesliğine ve geleneklerine yer verdiği için Yahudiler, Hiristiyanlar ve "Hanifler müslüman olmaktan kaçınmışlardir,
Abû Amr olayi bunun tipik örneklerinden biridir.
Medîne'de Evs'lerin liderlerinden biri olan Abû Amr b.Seyfi b. al-Numan, Muhammed'in bütün israrlarina ragmen Islâmiyeti kabul etmez.
O kadar ki sirf Islâm'a karsi oldugunu anlatmak için kendi toplumunu terkedip Mekke'ye göç eder.
Fakat az zaman sonra Medine'ye döner ve Muhammed'in yanina giderek sorar: "Nedir senin getirdigin din?". Bu soruya Muhammed: "Benim getirdigim din Haniffiya'dir, yani Ibrahim'in dini'dir" diye cevap verir. Bunun üzerine Abû Amrsöyle der:"Eger getirdigin din Ibrahim'in dini ise, benim de izledigim zaten o'dur".
Fakat Muhammed ona :
"Hayir senin izledigin din, Ibrahim'in dini degildir" deyince Abû Amr kizar ve söyle karsilik verir: "Evet o'dur, fakat sen, Ey Muhammed, Haniffiya dinine ait olmiyan seyleri (Ibrahim'in dinine) ekledin". Bu cevaba karsi Muhammed: "Hayir ben onu en saf sekliyle getirdim"deyince Abû Amr dayanamaz ve Muhammed'i yalancilikla suçlayarak söyle der:
"Tanri yalanciyi evsiz barksiz ve yapa yalniz biraksin ve gurbette öldürsün" .
Daha baska bir deyimle Abû Amr sunu anlatmak ister ki Hz.Muhammed, Kur'ân'i Arap geleneklerine yer veren hükümlerle doldurmaktadir

MILLIYETCILIK COCUKLUK HASTALIGIDIR. INSANLIGIN DA KIZAMIGIDIR. EINSTEIN.
ADOLF HITLER VE MUSSOLINI GIBI IRKCILARIN USTASI, ATATURK`TUR
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
adem havva ngcoskun İslam 31 16-06-2019 22:05
Havva ve Adem sargon Konu-dışı 33 20-11-2016 20:55
Adem/Havva kimdir? bursali68 İslam 72 08-03-2013 22:42
Adem ve Havva'ya Adalet (mi)? exxonster İslam 11 06-08-2009 21:45
Adem ile Havva (ve çocukları) İslam 19 30-07-2006 21:02

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:42 .