Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #31  
Alt 29-12-2020, 20:18
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.706

Onur Üyeliği 

Standart

Dünya üzerinde milyarlarca farklı canlı var ve bu canlılar sürekli hayata geliyor ve hayattan kopuyor. Biz bu canlılardan sadece birisiyiz ve geldiğimiz nokta, Dünya'daki diğer canlıların gelemeyeceği bir nokta. Olmayacak bir şeyiz biz. Var olmamalıydık, bu noktaya gelmemeliydik aslında ama geldik.
Demişsin, böyle bir şart koyamazsınız, yani öznelleştirme şansı yok, anlamı da yok...
Tren yolu gibi tarif edilebilir bir zaman mefhumuna sahip değiliz, zaman öyle bir şey değil, zaman bir şey de değil, ORTADA mevcudun hal-durumundan bir çıkarım(mevcut ortada deviniyor), kısaca sonsuz zaman(derken sınır koymamak namına ), sonsuz uzay, sonsuz varlık devinimi, bu olasılıklar elbette nesnel, yani bilimsel anlamda ele alınmalı, metafizik değil...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #32  
Alt 29-12-2020, 21:10
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.706

Onur Üyeliği 

Standart

Modern mitolojilerin de temelinde ilkel mitolojilerde olan temel sebepler ve başlatan ve başlangıç açmazları-hatalı çıkış noktaları, tanrı boşluğunu doldurma çabası ve felsefi-bilimsel anlamda sağlıklı düşünmeme gibi faktörler yatıyor.
Bununla birlikte bir diğer temel faktör ise UMUTSUZLUK. Gün geçtikçe modern mitolojilere olan bağlılık artmaktadır ve bu artışın seyri, dünya ekonomik durumu ile doğru orantılı... Ve kapitalizmle tamamen bireyleşen insanlık, yardımlaşmanın neredeyse imkansızlaştığı koşullar ve sistemin acımasız ve olanak tanımayan koşullarına rağmen sürekli olarak tüketim namına pazarladığı olağanüstü hayat propagandaları, dayattığı insan motifi, psikolojisi, aşırı yüceltilen ego vb. rağmen, koşullar karşısında silikleşen, ezilen, yalnızlaşan insan ve böylece sistem tarafından empoze edilen lüks hayat biçimleriyle, kendi durumunu kıyasladığında içine düştüğü derin uçurumlar ve artan çaresizliği ve kurtuluş ve kurtarıcı(mesih) arama istenci de önemli bir faktördür. Günüzümün mesihleri, 2.000 yıl öncenin mitoloji ve anlayışlarıyla olmayacaktır(bu ortada). Metafizik düşüncenin ve subjektif öznelciliğin, bir çok sebeple(örn: kaygı, çaresizlik ve nesnel bir yolu kalmaması) hakim olduğu durumlarda insanlar kaçınılmaz olarak çıkmazlara sürükleniyor ve mantık örgüsünü kaybediyorlar.

Bir diğer faktörlerden birisi de yazılımcı olmamaları, ekranda gördükleri görüntüleri(aslında saniye 40-50 kez yanıp sönen ampuller, hoparlörden verilen titreşim vs., orada gerçek olan kendisi, ampuller, hoparlörler vb.), üstelik kendinde şey vasfıyla değerlendirme hataları vs. Kaba idealizmden, kaba metafiziğe...

Bu başlıkta müzik notalarından söz ettim, ses, kağıt üzerindeki o sembollere indirgenemez, onlar sadece gayet basit ve akıl-mantıkla anlayacağımız gibi, okunup, yorumlanması için oluşturulan semboller, her sembole bir anlam yüklenir, yani esas olarak bir yorumcu gerekir, simülasyonda da teknik farklı değildir, simülasyon olarak atfedeceğimiz ne varsa bizim zihinlerimizle yorumlamamız gerekir, biz yorumladığımızda simülasyon, sanal anlam kazanır...

Film ve dizi sektörü de, önemli bir rol oynuyor, simülasyon, kader vb üzerine kurgulu SAÇMA-SAPAN ve çoğunda da akıl-mantık dışı hatalı filmler, çaresizlik içinde olan insanlar için farklı etki oluşturuyor, bu insanlar o filmleri artık bizler gibi eğlence, masal dinlemek, izlemek gibi, film gibi izlemiyorlar, metafizik dünyalarıyla huşu içinde izliyorlar, inanç gibi, tabu gibi izliyorlar, yazı uzamasın diye detaylı ifade edemiyorum...

Çıkış nerede? Uzaylılar olabilir, milyonlarca farklı boyut olabilir, aslında bu boyutta ölürlerse diğer boyutta canlanacaklardır, simülasyon olabilir vs. vs. Bir tanesinde dahi fizik esas değildir, tamamen mitolojiktir, metafiziktirler...

Bunun dışında simülasyon ancak bir yorumcunun, makineye bağlanmasıyla mümkün, bu metafizik değildir, bu mümkündür, ancak yine burada mümkün olmayan makineye bağlı olanın varlığının, kendisine gösterilen görüntüler olduğu inancıdır. Kendisi makinede bağlıdır, kendisi simülasyonda değildir, olamaz da, simülasyon o bağlı kişinin, uyarılmaları sonucu, beyninde yaptığı yorumdur, yani simülasyonun içinde değildir, simülasyon o makineye bağlı olanın yorumlarıyla anlam kazanır, yani yorumlanana kadar simülasyon da anlam taşımaz, yoktur. Bu tarz düşünceler ise, bir bütün halinde evreni, her bir ayrı benliği, şey'i kendinde varlık olarak kapsayamaz, kısaca gördüğünü sandığı, duyduğunu sandığı hiçbir şey gerçek değildir, olamaz, bu durumda kendinden gayrısı yok hükmündedir, sadece o kişi ve HAYALİ ile sınırlı olabilir. O halde geriye, milyarlarca canlının her birinin ayrı, ayrı, koordineli biçimde makineye bağlanmış olduğunu düşünmek gerekir ki, bu durumda en fazla, öldüğünde makineden ayrılacağını düşünebilir... 1 milyar insanı, her birini ayrı, ayrı makineye bağlamak ve bu makinenin de, 1 milyar insanın eş-zamanlı ve koordineli biçimde hayatlarını salt görüntü(!), duyum ve etkileşimleriyle, iletişimleriyle, telefonlarını, birbiriyle olan ilişkilerini, mevsimleri, dünyayı, yemesi, içmesine, her birinin gördüğü, duyduğunu anında oluşturup, işletecek, kısaca saniyede trilyonlarca kod işletecek bir sistem için ihtiyaç duyulacak elektron sayısı(sadece elektron) görünür evrendeki elektron sayısının milyarlarca katı etmektedir. Kayıt için ise sonsuz evren lazım denebilir... Kaba ifadeler, dünyadaki atomların 1 saniye dilimdeki hareket ve ilişkisini görüntü olarak işletecek bir sistem için ihtiyaç duyulan alan, görünür evrenin milyonlarca katı olabilir...

İnsanlar simülasyon dendiğinde, uzay-evren gibi, hacimli, kerameti kendinden menkul, fiziki bir ortam, varlık biçimi sanıyorlar, oysa simülasyon, yorumcuya gönderilen çeşitli etkilerin, yorumcu tarafından yorumlanmasıyla oluşuyor(yorumcunun zihninde atıflar, kurgular, yorumlanan ne?).

Canlılar etrafında olup, biteni, farkındalığı elbette bir biçimde çeşitli etkileri yorumlayarak bilebilirler. Etki-tepki, esas olan bu. Demek ki bir canlı doğal ortamında aldığı etkileri yorumluyorsa, aynı etkilerin taklitle, yapay olarak oluşturulması da mümkündür. Bu etkiler KOD ile OLUŞMUYOR(insanların çoğu yazılım bilmediği için, her şeyi kodların yaptığını sanıyor, oysa esasında o kodlar semboliktir ve yorumcu tarafından yorumlanır, işi yapan tertibatlardır, kodlar ise bu tertibatların eylemi, birbiriyle etkileşimini sağlama namına önem arzediyor. Bir bardağı masadan almayı düşünüyorsanız, elinizin ve bardağın nesnel varlığı bu düşüncenizle oluşmadı). Simülasyon sanalının bir kendinde hacmi, kendinde içindeliği, özneden bağımsız bir gerçekliği yoktur, tüm etkiler fiziki dünyada, gerçek dünyada oluşturulup, yorumcuya yollanıyor, yorumcu da o etkileri yorumladığında, oluşturduğu ya da atfettiği biçimleri sanki gerçekmiş gibi düşünüp, atfediyorsa simülasyon orada, yorumcunun zihninde, sanal, afaki olarak anlam kazanıyor, o ana kadar henüz simülasyon yok... (yorumcu bilgisayar da olsa farklı değildir, bilgisayarın işlemcisi yorumlayana kadar simülasyon kavramı anlam taşımaz)

Makineye bağlanmış insanlara çeşitli görsel, duyusal etkiler yollanarak yorumlaması sağlanabilir, ama simülasyon o yorumlayan kişinin beyninde oluşur, o'nun varlığı, gerçekliği simülasyon değildir, simülasyon onun zihninde, yüklediği anlamdadır, öyleyse o kimdir, o makine nedir? İşte bu sorunun yanıtı da bu kişinin nesnel gerçekliğidir, simülasyonda olamaz, simülasyonda var olunamaz, ama öznece zihinsel olarak kurgulanabilir ve simülasyon o kişinin zihninde bir atıftır, ZAN'DIR, hayalidir. Simülasyonunun birinci koşulu, yorumcunun varlığı ve gerçekliğidir... Kısaca simülasyon için, benlik-yorumcu esas ise, özne için de varlık, fizik esastır, nesnel gerçeklik ve nesnel varlık şarttır.[I]
Simülasyonda olduğunu, BEN'LİĞİNİN simülasyon(hayali yorum, zihinsel atıf) olduğunu iddia etmek, saçmadır, zira simülasyon, o kişinin benliği ve zihnine, zihinsel atıflarına muhtaçtır, ama insanların, zihinsel olarak simülasyonlar oluşturabileceği, kurgulayabileceği, çeşitli etkilerle simüle-zanların oluşması-oluşturulması mümkündür ve olan da budur... Kimileri hayal kurmak, hoş zaman için masal dinler, kimileri de kendi atfettiği zanlarına saplanır, inanca döner, zaten inancın temeli zan'dır…

İnsan çamuru alıyor, şekil veriyor, o hala bir çamur, ama ona zihinsel olarak metafizik atıflarda bulunuyor, yapan, eden kendisi Tersin geri yaptığı atıfları, SANKİ O GÜÇLER gerçekten de O ÇAMUR HEYKELDE VARMIŞ GİBİ inandığında, PUT halini alıyor. Aslında bu da simülasyon örneğidir, sadece malzeme olarak çamur ve şekil verme eylemi kullanılmıştır, görsel ve işitsel vb etkiler oluşturarak biçimin çamurda değil de, zihinde oluşturulması ayrıcalık doğurmuyor, her halükarda varlığınız ve benliğiniz heykele yüklediğiniz atıfa dayanmıyor ve bu puta yüklediğiniz anlam ve yaptığınız atıflar da birer masal aslında

Simülasyoncular için söylediğim temel şeylerden birisi de; simülasyonda (var) olamazsınız, ama simülasyonlar kurgulayabilirsiniz… Ne olursanız olun, simülasyon sizin varlığınız, benliğiniz, yorumunuz, zihninize ve elbette duyularınıza muhtaçtır(önce bunlar gelir) ve kendinde varlık, kendinde şeylik vasfı, zihinden bağımsızdır, simülasyon ise, varlığınıza, duyularınıza, nesnel gerçekliğe, fiziğe, SİZİN zihinlerinize muhtaçtır. Aksi düşüncelerin(simülasyonu zihinden bağımsız, nesnel, fizik uzayı sanmak) özü dindir, mitolojidir, terapide olabilir.
Çamurdan heykel yapıp, bu heykele olmayan güçler, amaçlar(!) atfedip, ardından da, bu heykelin sözde bu güç ve amaçlara, gerçekten(!) sahip olduğunu düşünüp(sanki gerçekmiş, sanki öyleymiş gibi), zan oluşturup(inanç), sözde teori, mitoloji üfürmesi anlamsızdır, boştur, ama bir kez inanç oluşturmuşsa, akıl-mantıkla irdelemesi beklenemez… Elinde kalan en fazla, ya öyleyse, ya böyleyse vs. inanç ekseni veya lafazanlığı olur, kurgusunun ve argümanının temeline, nerede hata yaptığına bakmaz.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #33  
Alt 30-12-2020, 12:17
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Tanrı ,simülasyon gibi saçmalıklarla değil , makinaların bilince olan yolculukları ciddiye alınmalı.

Yapay zekalar teori falanda değil. Ama yapay zekalara bilinç kazandırmak ve hatta , biyolojik bedeni tükenmek üzere olan bilinçlerin ,bilinç transferi ile makinalara geçirilmesi yönünde ciddi ciddi çalışmalar yapılıyor.

Bilinçler biyolojik bedenden kopyalanıp başka bir makinaya geçirilebilirmi? Mümkünmü bilmiyorum.
Sakıncaları ne olur? Faydaları ne olur ?

Bilinç bir başka forma geçtiginde , tanrıydı simülasyondu ruhtu gibi saçma sapan temeli olmayan inançlar kesinlikle yok olur.

Evet dinbazlar ilk başta dinimiz elden gidiyah deselerde her zamanki gibi teknolojinin bu seviyesine en çok onlar sahip olmak isteyeceklerdir.

Sürekli bir bedene geçirilecek olan bilinci ile yine ahiret senaryoları yazmak isterlermi? Eğil bükül ibadet şekillerini tekrar ederlermi?
Olmayan tanrılarına kavuşacakları hayali ile cennet hurilerden vazgeçerler mı?

bilinç transferi biraz komik , olması güç gibi görünse de , teknolojinin katlayarak gittiği bu anda olabilirligi mümkün.

Ama yapay zeka ve gelecekteki işlevi kesin gibi.
Alıntı ile Cevapla
  #34  
Alt 03-01-2021, 17:28
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Simülasyon fikriyle ilgili yapılan en büyük hatalardan biri onu insanın yaptığı simülasyon yöntemleriyle değerlendirmek. Bu tam anlamıyla insansı düşünmektir.
Kendi yazılım kodlamalarımızla, ses görüntü ışıklarımızla uzaylıların simülasyonu değerlendirilemez.

Bu insansı düşünce şuna benziyor ''uzayda yaşam olması için oksijen bulunmalıdır'' demek gibi bir şey. Biz oksijen kullanıyoruz diye uzaylılar da kullanmak zorunda değil.
Benzer şekilde uzaylının sanal tanımıyla bizim sanal tanımımız aynı olmak zorunda değil. Bizim gerçek dediğimiz şey, uzaylının sanal dediği şeye karşılık gelebilir.
Alıntı ile Cevapla
  #35  
Alt 04-01-2021, 00:32
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Hadi insan ve onun eseri simülasyonu anladıkta,
uzaylı ne?
Uzaylı simülasyonu ne?

Ortada uzaylı diye dünya dışı bilinçli canlı bir varlığa dair tek bir kanıt yokken , bu uzaylıya birde simülasyon işleri ile uğraşıyorlar deme rahatlığı nedir?

Kanıt varmı kanıt
Kendini hayallere kaptırınca uzaylılar okeyde oynuyor diyebilirsiniz.
Hadi uzaylılar okey oynamıyor desenize. Çift okey atıp ıstakaları masaya nasılda deviriyordur.

Alkolü fazla kaçırmamak lazım.
Benim uzaylı bı arakadaş var güzelde içer ! İçince her yere program yazar.

Önce uzaylıyı kanıtla sonra simülasyona bakarız.
Alıntı ile Cevapla
  #36  
Alt 11-06-2021, 21:02
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.069
Standart

LEVH´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Simülasyon teorisine göre dünya bir üst dünyada yaşayan birileri tarafından simüle edilmiş ve bir AI (Artifical intelligence/yapay zeka) tarafından yönetilen bir simülasyondur.
Bir üst dünya nedir?
Birileri nedir?
Birileri kaç tane?

Birilerinin üstünde birileri var mı?
Bunun bir son hali var mı?

Bizi yapay zeka mı yönetiyor demek istiyorsun_?

Simule edilen yapay zeka mı dünya mı? onu tam anlayamadım
Yani yapay zeka simule edildikten sonra bizi mi simule ediyor?_

Yapay zeka bizi yönetiyor nasıl yönetiyor_?
Bizi yapay zekanın uzantısı mıyız neyi nasıl ? bunu anlamadım

LEVH´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu konuda yapılan çalışmalar fiziğin geçerli olması gereken bazı kurallarının dünyada geçmediğini göstermektedir. Örneğin güneşin uzaklığı ne mesafe olursa olsun iki boyutlu bir evrende yer alıyormuşcasına gölgesi daima diğer tarafa düşer. Böyle bir durumun perspektiften kaynaklanması ve görüntülerin örtüşmesi ihtimali trilyonda birden daha azdır. Bu ancak bir simülasyon hatasıyla izah edilebilir.
Bak şimdi bunun nedenleri var bunu açıklamamı ilgilenmeme biçimi olarak alıyorsun ve benim tarafımda amaç sana yardım olduğu için ve

LEVH´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Tüm bunlar hayatın gerçek değil, simülasyon olduğunun kanıtlarıdır.

Peki Tanrı bu simülasyonun neresindedir? Kutsal kitaplar ne ifade etmektedir?

Dünya hayatının adaletsizliği, bir Tanrı'nın müdahale etmediğinin en basit kanıtıdır. Kutsal metinler temel anlamda mantıklıdır. Ancak, bu dünyayla örtüşmemektedir.

.
Tamam tüm burada sonuç ne? Tüm bunların sana yardımı ne? Ne olması gerekiyor?

Mesela tüm insanlık tutup böyle bir gerçeği araştırsa ve kısmen haklı bulsa ortaya ne sonuç çıkıyor?

Burada asıl soru şu sen anlattığının yarısı kadar dinleyecek misin ? ve sahici bir dinleme?

Diğer türlü bunları kafana dolduran kendinse kendinle hesaplaşmalı ; diğerleri ve başkalarıysa gidip onlarla hesaplaşmalısın.

Bu bilgi tabanını mesela paylaşan yerlerle görüştün mü? Sanırım aranız da hemfikir olmalısınız
Bizler hakkında ne düşünüyorsunuz ? Size kulak tıkayanlar mı?

LEVH´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Dünya hayatının adaletsizliği, bir Tanrı'nın müdahale etmediğinin en basit kanıtıdır. Kutsal metinler temel anlamda mantıklıdır. Ancak, bu dünyayla örtüşmemektedir..
Bak mesela bu apanlamsız ama hiç bir geri bildirim almıyorsun?

Tanrının iyi olmak zorunda olduğunu iyi bir karakter olduğunu kim söyledi? Herhangi bir kutsallaştırılımş içeriği inceleseydin görürdün.

"Ben dünyaya barış değil savaş, kargaşa, kan, yıkım, kaos ve kılıç getirmeye, kardeşi kardeşe düşman etmeye geldim" - Tanrı

hur-kus' sor o çok iyi biliyor. En iyi biliyor.

"Ben yokken baktım birlik, beraberlik ve barış içinde yaşıyordunuz sonra bunu görüp aşağıya inip hemen müdahale ettim ki hemen Babili yaptım ve bu sayede sizi ayırıp birbirinize kırdırıp birbirinize düşman ettim" -(babil) Tanrı

en iyi hur-kus bilir. anlatsın..

"Eski yıktığım kentleri görmediniz mi ya da duymadınız mı? ve onları yıkarken insanları nasıl küle çevirip yaktığımın hikayesi sanırım size anlatılmadı !" - Tanrı

hur-kus'a sor o çok iyi biliyor.

Bunlar ayet. Bu sonuncuyu annen baban kardeşin inanıp namaz kılıyorsa tam o sırada zikrediyor. Annem yapıyor ben bunu engelleyemedim.

Mesela bu benim için gerçeklikteki tam bir yamukluk ay may ışığına gerek yok
ve ben paradigma olarak bunun yıkım ya da değişim bilgisini arardım
ki aradım da?

İkincisi dindara yakın hissediyorsun dini forumlara gittin mi? Nasıl karşılık aldın?

Çevrenle konuşuyor musun?

Özellikle son bir soru soracağım Psikiyatriden uzak dur! Hiç psikiyatriye yolun düştü mü?

Vaaz ve bildirim (vahiy vb) tabanında yazıyorsun ve neredeyse sıfır dinlemen var

Kimse sana karşı değil dostluk kurmaya çalışıyor

Optiğin kendine takılma. Optiğin kendi hiç bir şey ifade etmez. Sosyal olgularla ilgilen. (iki kişi dünyayı aynı görmez).nokta

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:22 .