Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 05-03-2015, 18:42
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

[QUOTE=jumanji;541286]
Bizi cansız maddeden ayıran bir özellik olduğunu düşünmüyorum.
Canlı diye tanımladığımız maddeler dışında amaçsal hareket edebilen başka bir tane daha madde örneği yok.
Bu yüzden canlı ile cansız arasındaki fark maddesel olarak bilinemiyor.Abiyogenez sürecinde birleşen maddelere ne oluyor da canlılığa geçiş yapıyor.Hayatın başlangıcı hala ayrıntılı bilinen bir olay değil.Bilinemediği için canlıyla cansız arasındaki ayrımı da yapamıyoruz.

Materyalist, evrimci ve abiyogenezi benimsemiş biri olarak, canlının aslında cansız bir maddeden farklı olmadığını ve genel olarak yaptığımız şeylerin aslında 'en sonunda' bir hiçten ibaret olmadığını kim söyleyebilir ki?
Materyalist düşünüyorsan zaten canlı ile cansız arasında ayrım yapamazsın.Özgür iradeyi yoksaymak durumundasın.
Atomların biraraya gelerek bir amaç için hareket etmesini de ancak ''saçma'' ya da ''illüzyon'' olarak değerlendirmek durumundasın.
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 05-03-2015, 22:41
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

zfr87´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bilinemediği için canlıyla cansız arasındaki ayrımı da yapamıyoruz.
Sen yapamıyorsun, canlı ile cansız arasında bir dolu ayrım var ve yapıyoruz. En alt düzeyde dahi, canlı ile cansız arasındaki temel ayrım organize harekettir. Canlılık bundan ibaret, canlının çok çeşitli biçimlerde gelişmişliği ayrı bir şey, canlılık ayrı bir şeydir. Canlı olmak alt zemindir, organize hareket edebilen her madde canlıdır, edemeyen de cansız bakın alt düzeyde dahi ne kadar rahat ayrımı yapabildik ve bu düzeydeki ayrım defalarca kez dile getirildi!
zfr87´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Materyalist düşünüyorsan zaten canlı ile cansız arasında ayrım yapamazsın.Özgür iradeyi yoksaymak durumundasın.
Atomların biraraya gelerek bir amaç için hareket etmesini de ancak ''saçma'' ya da ''illüzyon'' olarak değerlendirmek durumundasın.
Materyalizmin M sinden Biliminde B sinden haberin yok, daha mantık, felsefeden, akıl yoluyla düşünmekten bihabersin, nasıl anlatsam seni sana bilmiyorum ki, çaresizim! bir konuda hiç bir şey bilmeyen bir insanın, o konular hakkında herkesten çok ahkam kestiği bir kişiyi hayal et, işte kendini ayna da görmüş olursun.. Sen önce inancına bağımlı, saplantılı pragmatist akıl oyunları ve düşünememe modelini hele bir aş, materyalizm, bilim, vs konular, bu kılığında senin boyunu hayli aşıyor.

kendin sıçıp, kendin yemişsin, birde arsızca sanki dediğin gibiymiş gibi atomların hareketine ilizyon vs diyecekmişiz. SEBEP?!!??!?!?! Ortada hiç bir tutarlı sebep yok, materyalizme göre dediğin hiçbir şeyde materyalizme göre değil, ee ne yapacağız biz seninle şimdi? Dinciliğin getirdiği onursuzluğu, inancım için her şey mübah alçaklığını, her konuda yapıyorsun, ama bu yaptığın daim mübah saydığınız haysiyetsizlik(yalanı, yanlışı, haysiyetsizliği, sorumsuzluğu bilerek o kadar rahat kullanıyorsunuz ki, insan şaşıp kalıyor)! Çünkü şu konuda sana bir dolu cevapla, paragraflarca yanlış bildiklerinin doğrusu anlatıldı, islam dininin oluşturduğu karakter ciddi düzeyde sorunlu ve sorunları olan bir karakter biçimi, domatese eliyle allah yazıp inanacak hadi bu akıl/mantık ölçeğinde kabul edilebilir olsun ama başkalarını da kandırmakta hiç bir beis duymayacak alçak düzeylerde hemde!. Sende de bu karakter fazlasıyla öne çıkmış durumda, işine nasıl gelirse öyle laf etmek resmen hayat biçimin olmuş gibi.

Ne öğrenmek istiyorsun sor, sonra başkaları adına konuş. mesele benim ne düşündüğümü bilmeden nasıl olurda sen benim adıma ortalığa sıçarsın? materyalizmde özgür irade yoktur demek, islamda Allah diye bir kelime yoktur demek gibi bir şey!!

Yani kendinizi çok fazla zorluyorsunuz, suç ortağı ararcasına köhnemiş saplantılarınızı avutmak için, ama materyalizmde avuntu edinebileceğiniz, köhne saplantılarınıza ortak edinebileceğiniz tek bir kırıntı bile düşmez size. Bilimde de öyle, lütfen köhne cehaletiniz için dayanaklar aramayın, ihtiyacınız yok, dilerseniz kıçınızın kenarına tapın(yani tabularınız!), ama ne olur materyalizmdi, bilimdi şu ya da buydu köhne saplantılarınıza ortak ya da dayanak etmeyin, resmen içine ediyorsunuz!

Materyalizmde özgür irade yoktur demek saçmalığın daniskasıdır(bu defalarca izah edildi! MATERYALİZME GÖRE!!!!!!!!!!!!!!!!), zira materyalizmde irade "özgür" ya da değil gibi muğlak bir tabir almıyor, a.l.a.m.a.z. Materyalizme göre özgürlük ortamı olmasaydı, ZATEN İRADEDEN DE BAHSEDİLEMEZDİ, materyalizme göre özgürlük ortam/koşul ile ilgilidir, hareket zemini ile ilgilidir, irade ancak bu ZEMİN ÜZERİNDE HAYAT KAZANABİLİR, ee canlılarda irade varsa demek ki özgür irade yoktur demek saçmalamaktır. Birisi ortam/koşul zemininde/kümesinde bir kavram diğeri öznenin ortam dahilinde seçim yapma/karar/hareket mekanizmasını işleyen/işleten bir noktayla ilgili bir kavram! Aynı kümenin elemanı değiller ! DİNGİL. MATERYALİZMDE BÖYLE BİR KAVRAM BİLE ABUK/SUBUK BİR ŞEY, ÖZGÜRLÜK ORTAMLA İLGİLİ, İRADE ÖZNENİN HAREKET/KARAR/YORUMLAMA MEKANİZMASIYLA İLGİLİ, yani elma armut bu ikisi! materyalizme göre ÖZGÜRLÜK YOKSA İRADE ZATEN OLAMAZ, -Kİ BİRDE UTANMADAN materyalizmde ÖZGÜR İRADE yoktur DİYEBİLESİN! Yahu bunlar nedenleriyle, materyalizme göre zaten önceki yazılarda anlatıldı, 5 dakika olsun bilmediğin konularda hiç olmazsa anlatılanlara kulak ver sonra sıç ne sıçaksan, ortalığı nasıl kirleteceksen. Hiç olmazsa bokuna ele avuca gelir çeşitli kimyasallar girmiş olurda, bizde senle yazışmayı başarabiliriz, böyle düpedüz bok üfürürsen, tutup yazılacak, ele alınacak bir yanın olmuyor, düpedüz, tekdüze bir bok.

Materyalizm öyle masabaşı akıl oyunlarınızla ele alabileceğiniz bir felsefe değil ki! Şu yukarıda koca harflerle, kırmızı olarak yazdım, okudun mu? Okursan materyalizmin tutarlılığını, o senin gibilerin boyunu aşan disiplinini, mantıksal yapısını, bakış açısını 3 aşağı beş yukarı anlarsın. Baştan ne dedim materyalizme göre, indirgeme/yalıtım kabul edilemez bir yol/yöntemdir! Sonra özgür irade yoktur vs gibi gelişler MANTIKSIZDIR, MANTIĞA SIĞMIYOR Kİ, KALDI Kİ MATERYALİZME GÖRESİ ELE ALINABİLSİN! Materyalizme göre mantıksızdır bu YARGI! Çünkü materyalizmde özgürlük, ortam, hareket zeminin İRADEDEN ÖNCE(!!!!!!) GELİR, bu zemin yoksa iradeden zaten bahsedilemezdi, ama iradeden bahsedebiliyorsan demek ki, doğadaki çeşitlilik, iradeye hayat veriyor, hareket zemini sağlıyor, seçenekler ve seçim şansları getiriyor, bu halde de özgür irade yoktur denemez! Bakın materyalizme göre 2 basit çerçevede size "materyalizme göre özgür irade yoktur" demenin absürt olduğunu izah ettim. materyalizme göre özgür irade vardır yoktur saçma bir argüman! materyalizme göre şu ya da bu konuda özgürüz, ya da değiliz gibi argümanlar geçerlidir! yani neye göre özgürüz, neye göre değiliz, hangi koşullarda ne kadar özgürüz, hangi koşullarda değiliz, materyalizm irade ve özgürlük konusuna bu temelde yaklaşır!, özgürlük ortamı vardır ya da yoktur ve her ikiside gözlemlenip, analiz, tespit edilebilir!! Kısaca mesele özgürlük olduğunda, ortam, koşul, kısaca özgürlük ortamı açısında bakılır ve kısıtlamaların insan iradesine nasıl yansıdığıyla, kısaca eylem sürecinde özgürlüğün olanak ve kısıtlamaları olarak değerlendirilir dingil! Yani sen irade ve özgürlük diyeceksen bir konun olmalı, şu ya da bu konuda özgürüz ya da değiliz diyebilirsin, ama her ikiside genel olan iki kelimeyi yanyana getirip yargı üfüremezsin.Yani anlayabiliyor musun elma armut meselesini? Özgürlük dediğin anda bakacağın zemin ortamdır, irade dediğin anda bakacağın zeminde ortamda hareket olanağı ve seçim şanslarıdır ve her şey özgülünde anlamlıdır, bu konuyu ancak(ki zaten özgür ve irade kelimeleri yanyana muğlak biçimde gelince anlamsız/saçma oluyor) sen ancak şu konuda seçim şansımız yok, özgürlüğümüz şu konuda yok ya da şu konuda var çerçevesinde ele alabilrsin!. Örneğin anne, babanı seçme şansın yoktu, çünkü o halde bir iradeden de söz edilemezdi, yani iradeden bağımsız hiç bir şey iradenin kapsamında değerlendirilemez, mesela bu örnek dahi özgür irademiz yoktu söylemlerinde kullanılsa da abuktur, subuktur, saçmadır, mantıksızdır. İradeden söz edemiyorsun ki, özgürlüğünden dem vurabilesin değil mi?? İradeden bahsettiğin an SEÇİM ŞANSINDAN BAHSETMİŞSİN DEMEKTİR, YANİ ZEMİNDEKİ ÖZGÜRLÜKTEN. BU HALDE DE ÖZGÜR İRADE YOKTUR DEMEK SBUK/SUBUKTUR!! Anladın mı? Ne mümkün!!!

Bazı idealist lafazanlarında sandığı gibi materyalizm özneyi/radeyi dışlamaz, aksine dediğim gibi yalıtıma/dışlamaya karşıdır materyalizm ve örneğin Marx o nedenle sözüne "mesele dünyayı anlamak değil, değiştirmektir" diyerek başlamıştır! Materyalist mi evet! Yine özgürlük konusunda, materyalizm ve Materyalistlerden başkaca! daha fazla diz çürütmüş, bu işin analizini etraflıca yapmış, zemini, olanak ve ortamı ve koşulları analiz etmiş hiç bir felsefe ve felsefeci yoktur, özgürlük materyalizmin ana konularından birisidir! Nesne gibi özne de irade de ana konudur ve mesele irade ve onun değiştirmeye olan vasıf ve muktedirliği olunca, materyalizm tüm olasılık, olanak, ortam, koşul, hareket zemininden, hreket edecek, müdahale edecek, değiştirecek, değişecek özneye değin bir bütünsellik ve ilişkisel ağ olarak ele alır, elmaları elmalara, armutları armutları kor ama başından sepete bir bütün olarak bakar. özgüllerdeki ayrımları(nesne, özne, ortam vs), ilişkilerdeki bütünsellikte birleştirir, tablonun tümüne bakar. materyalizmde bu iş böyle önce tablonun tümünü göreceksiniz, sonra her bir parçasına inseniz dahi bütünle olan bağı/ilişkiyi/bileşmi kaybetmeyeceksiniz, kaybetmeden ele alabiliyorsanız materyalizme göre tutarlı bir sonuç alabilirsiniz...!!. Yani görüldüğü gibi materyalizm tabloyu, özneler/nesneler dünyası olarak önce bir bütün olarak görür/analiz edip çözümler, sonrada her bir şeyin özgülüne ana ve alt konu başlıkları olarak iner, tüm konular ele alındıktan sonra, tümü de çıkışta, tekrar tabloya erilişir. yani özgüllere inerek çözümlediği tablonun, tüm çözümlemelerinin toplamındanda! tersin geri bütüne döner. tüm bu süreçte her bir özgüllük, bütün ile çelişmemeli çünkü bütün tüm bu özgüllerin bileşiminden meydana geliyor!!! Materyalizmde tutarlılık, disiplin ve sonuç olarak özgüllerin toplamıda yine en baştaki bütünü, tabloyu vermeli!! Materyalizm sizlerin bilinçsizliğinizle üfürdüğü gibi bir şey değil, klavye başına geçip, birde indirgeyip/yalıtarak, 3-5 kelime haznesini, saplantılı önyargılarınızı aşmayan sözde materyalist bilgi haznenizle! gerinizden üfürüyorsunuz....

farzı misal, okuma bilmeyen birisin, gazeteye, resimlere bakıp yorum yapıyorsun, yani durumun bundan ibaret. Kaç kez daha anlatmalıyız ya da neden zahmet edip yazılanalrı okumuyorsun, madem okumayacaksın neden cevap, yazı yazıyor ya da böyle bir konu açıyorsun! Ciddiyetsizliğin bu kadarına pes, zemberek ne yapsın, zıvana ne yapsın?!!

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (05-03-2015 Saat 23:01 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 05-03-2015, 23:47
jumanji jumanji isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Denetimdeki Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Mar 2015
Mesajlar: 198
Standart

spartacus, fazla agresif yorumlar yapıyorsun, yavaş. Ne şiddet ne celal? Konuyu ben açtım güzel güzel yorumlar yapılıyor biraz sakine.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 06-03-2015, 00:54
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

jumanji´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
spartacus, fazla agresif yorumlar yapıyorsun, yavaş. Ne şiddet ne celal? Konuyu ben açtım güzel güzel yorumlar yapılıyor biraz sakine.
Aslında gayet sakinim, bu konu, materyalizmde Özgür irade varmı konusuyla aynı düzleme sokulmuş durumda, her ikisin de de konuyu açan siz değilsiniz, o kendisini hem biliyor ama hemde güzelce kendisine tane, tane DEFALARCA anlatıldığı halde aynı tipik haysiyetsizlikleri yapmaya devam ediyor(ki orada da defalarca "materyalizmde özgür irade yoktur" demenin mantıksızlığı anlatıldı, bunu öngörebileceği sadece, ama sadece islamın kader anlayışıdır, ne yazık ki materyalizme göre özgür irade yoktur demek ne kadar mantıksız ise irade ve kaderden bahsetmekte o kadar mantıksızdır, zira kader varsa iradenin, irade varsa kaderin anlamı yok-islamın farklı kader anlayışalrı için demiyorum, insanı birer kukla haline getiren kader anlayışıyla ilgili diyorum). sakinim...

O haysiyetsiz baş örtümü açtım diyen üyeye, cinsel dürtüleriyle yazabilen, baş açmayı soyunmak! olarak mimleyebilecek düzeyde cahil, köhne(yani tersinden de her başı açık olanı namussuz gören, böyle algılayan bir yapısı olan, aynı tür bel altı ve iki yüzlülükle bu konulara giren ya da başlığını açan yapısıyla gözüme batıyor!, yani ben malımı biliyorum!, nasıl ki baş örtüsünü çıkartana soyunmuşsun temelli yaklaşan o anlayış ve nasıl ki atesitler tecavüzcü, sürekli düzüşen, çalan, çırpan yönlü anlayışa sahip ise şu konularda da aynı anlayışla yazıyor!). o haysiyetsiz ben ateist olsaydım her önüme gelenle düzüşürdüm, yani aklınıza gelecek her türlü fenalığıateiste yükleyen izanıyla!! sürekli bel altı vurmakta, küfretmekte! Mesele haysiyetsizin cehaleti filan değil, insanın bilmemesi hiç önemli değil(hepimizin bilmediği tonla konu var!, ama bilmediğimizi biliyoruz, cahil ise her konuda bildiğini iddia edene denir, bilmeyene denmiyor), mesele yukarıda dile getirdiğim örneklerde olduğu gibi temelde taşıdığı haysiyetsizlikle(sorumsuzluk, ikiyüzlülük, bilerek yanlışı/yalanı/çamuru kendisi gibi inanmayan/düşünmeyen herkese yıkma gayreti) ilgili...

Bakınız özgür irade konusuna.... Orada defalarca anlatıldı, çarpıtmaları da aydınlatıldı, ama papağan gibi sürekli aynı şeyleri yapıyor çünkü iki yüzlü, dürüst değil, konularda fikir alışverişi almak/vermek gibi bir derdi yok. Tek amacı var, ateistler namussuzdur, başını açan soyunmuştur, materyalizme göre, bilime göre şu şöyledir böyledir demek ve her söyleminin ucu eni sonu kölesi olduğu köhne dinin, kendisini esir etmişliğine dayanak aramasıyla ilgili ve bunu yaparken de fena çarpıtıyor ve bel altından muhataplarına çakıyor!!!. Yani nasıl diyeyim muhatabınzıdak iki yüzlülüğün aleni ortada olması ve bunu görmeniz durumu, yne de defa da olsa şansınızı denemeniz!

neyse sakinim ama bir daha böyle 2 satır yazıp, aynı haysiyetsizliği yapar ben yine aynı şekilde yazacağım. 2 kelime çarpıtma yazıp, ardına da başkaları adına yargı çakıp çıkıyor. Ortada ise şöye bir sorunumuz var;
"Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar."
Yani tamda bunu yapıyor, ama oturup verdiğiniz cevaba, onca iletişim çabasına ise dönüp bakmıyor, okumuyor bile! Yine de hiç okumadığı halde yazabiliyor, bu nasıl bir diyalog ise!Kısaca kendisi, çeşitli sözde akıl/politik oyunlarla kendisini kuran bir robot gibi, hiç bir konuda derdi teati değil, önceden pişirip hazırladığı kalıplarını/bağımlılıklarını bel altı biçmlerde çakmak... tüm şartlılığı ve önyargılarıyla papağan gibi tekerleme gibi, her cevapta aynı şeyleri söyleyen, ama oturup cevap yazsanız tonlarca yazmanızı gerektirecek biçimlerde laf edip, 2 satırla bel altı çakıp çıkıyor...

Neyse uzatmayayım, siz üzerinize alınmayın, bu noktaya gelmezden önce belkide 40 kez, her ne kadar karşıdaki haysiyetsiz olsa da haysiyetle yaklaşıldı, ama sonuç elde var hep haysiyetsizlik... Göze geleni, dile getirmek de gerekiyor.. Bakın- satır yazmış ama açıklayıcı biçimde cevabı sayfa tutuyor! Çünkü o kolaya kaçıyor çarpıtmak ya da çamur atmak, bu o kadar kolay ki, gerçekten çarpıtmayı düzeltmek çok zor oluyor, çarpıtmak yıkmak, düzeltmek ise ne yazık ki kurmak gibi...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 06-03-2015, 02:10
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Dialectics´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bence sayın Jumanji işin de biraz duygusal, edebi ya da felsefi tarafına değinmek istemiş ki kastettiğini düşündüğüm şey zaman zaman benim de kafama takılmakta.

Gözlerimizle görüyoruz, kulaklarımızla sesleri, burnumuzla kokuları algılıyoruz. Frontal korteksimiz sayesinde cisimlere isim verecek şekilde evrilmişiz, bu isimlerle diller oluşturmuşuz ve bu diller sayesinde de "düşünmek" dediğimiz eylemi yapıyoruz. Amigdalamız sayesinde korku ve heyecanı yaşıyoruz. Peki arkadaşın dediği gibi bu beyin, bu duyular çürüyüp gittiğinde, başka bir takım moleküllere dönüştüğünde geriye ne kalacak?

Tartışıp duruyoruz, din idi, AKP idi, sosylizm idi, insan hakları idi vs. Uğruna ömürler adanan tüm fikirler, uğruna pek çok fedakârlık yapılan mücadeleler, yaşanan anılar, mutlu anlar, hüzünlü hikayeler, tecrübeler o beynin ölümü ile sonsuzluğun içinde toz olup gitmeyecek mi? Madem herşey toz olup gidecek o zaman ne için bütün bu mücadele, debelenme?
Burada konuyu mustakil var olan yani insanoglu turunun biriolarak ele almak ile tur butunlugu vede canli butunlugu olarak erle almak farklidir.

Insanoglu zamani mustakil var olma vasfi ile yaratmis ve somutlastirmistir. Dogum yasam ve olum hakeza mustakil var olan icindir. Her bir mustakil var olan kendi beynini kendi vucudunu kendi dusunce ve davranisini kendi yasam ve iliskisini yasar/yasatilir.

Iste bu "debelenme" bu yasam ve iliskiyi her bir mustakil var olan icin sekillendirendir.

Denilebilir ki sen ölüp gittiğinde senin için her şey toz olup uçabilir ama, hayatına girdiğin insanlar için, fikirlerini okuyanlar için bir akıl olarak, bir öğreti olarak "anlam"ın devam edecek. Peki dünyaya büyük bir meteor çarpsa ve tüm insanlık yok olsa ne olacak? Tüm fikir ve hayaller, olay ve anılar hiçliğin denizine ebediyen gömülecek...
Insanoglu turunun bir olay sonucu yok olmasi ya da baska bir ture evrilmesi her zaman mumkun. Yalniz hic bir mustakil olan kendi yasam suresinde bunu dusunemez ve buna gore yasayamaz. Cunku yasam gunluk ve anliktir.

Boyle spekulasyonlar uzerine de kendi yasamini yonlendiremez. Yasam ve reellik ister.

Bu konu bizi bir diğer soruyu sormaya yöneltiyor, bu gezegenin, bu kâinatın evrileceği nihai bir amacı var mı? Gittiği bir istikameti, bir amacı, ulaşmaya çabaladığı bir yer var mı? Yoksa nasıl ki bir takım zorunlulukların ya da yasaların sonucu olarak ortaya çıkmış ise, günün birinde de yine başka bir zorunluluktan dolayı yok olup gidecek mi? Anısına, varlığına, hikâyelerine hiç bir şahit bırakmadan; "zamanında da Samanyolu denilen bir galaksi de vardı" diyebilecek bir tane referans dahi bırakmadan yok olup gidecek mi?
Iste burden sonar uretilen her turlu spekulasyon bir tanriya varir. Yani evrende evrimde dunyada ya da dogada ve de maddede v.s. bir teleoloji arar ve insanoglu olarak ta aklinin inandigi bir dogru temelinde bunu verir.

Tarih bunu verenler ile doludur.

"yok olmak" ne demektir?

Mustakil var olan "yok olmayi" yasayamaz.

Hic bir sey bir zorunluluk olarak ortaya cikmamistir. Insanoglu ortada olandan aldigi algi ve gozlemi kendi yetileri ile kavramsal bilgi olarak dile getirir.

Hic bir fenomende, evrende, dunyada dogada evrimde maddede bir yasa/kanun yoktur. Bunlar insanoglunca alinan algi ve gozlem temelinde verilir.

Kisaca bizler sadece kendi yetilerimiz ve kavramsal bilgimiz ile bir seyleri dile getirebiliriz. Bu da zaten birak evreni dunyayi dogayi evrimi; disimizda kalan digger hic bir turu ve etrafimizdaki bizim turumuzden olmayan hic bir fenomeni ilgilendirmez.

Yani har turlu dile getirimin kavramsal bilgisi insanoglu temellidir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 06-03-2015, 02:17
jumanji jumanji isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Denetimdeki Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Mar 2015
Mesajlar: 198
Standart

Hayır konuyu açan benim derken, bu konu içinde ki materyalizm konusunu açan benim demek istedim.
----

Yukarıda ki paylaşımları okudum, ilginize teşekkür ederim. Aslında bana en yakın paylaşımı diyalektik yapmış, demek istediğim buydu. Herhangi bir olayın, başlangıcın, bitişin sonuna, ee sonra? sorusunu koyduğumuzda geriye hiçlikten başka birşey kalmıyor. Herhangi birşey önemini bu soruyla yitiriyor. Bizi yaratan doğa, geri alan doğa. Dünyaya gelip, insan formuna büründüğümüzde birşeyler yapıyoruz, ne biliyim barajlar inşa ediyoruz, büyük kuleler yapıyoruz, aya gidiyoruz, marsa araç gönderiyoruz, ne için? En sonunda ben bir hiçliğe çıkıyorum, kendimi alıkoyamıyorum. Bir değer atfedemiyorum herhangi birşeye. Bilim beni, bir boşluğa götürüyor sürekli. Böyle olmasını istediğimi söylemiyorum ama bu, elimde değil. Geriye gerçekten birşey kalmıyor benim için. Herşeyin bir neden sonucu varken, etki tepkisi varken elle tutulur bir sonuca varamıyorum. Fazla mekanik bir sistem görünüyor gözüme. Herşey olması gerektiği gibi, herşey muntazam hazırlanmış, herşey kifayetsiz... Bizler sadece rol alıp, yok oluyoruz. Kazanan yine boşluk, hiçlik oluyor.

Olayın tabi sosyal yanı psikolojik yanı ayrı, sadece aslında durum tespiti yapıyorum kendi adıma. Kendi bilim dağarcığım, beni bu sonuca götürüyor. İster istemez. Bunu böyle değerlendirirseniz sevinirim.
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 06-03-2015, 02:21
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

jumanji´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hayır konuyu açan benim derken, bu konu içinde ki materyalizm konusunu açan benim demek istedim.
----

Yukarıda ki paylaşımları okudum, ilginize teşekkür ederim. Aslında bana en yakın paylaşımı diyalektik yapmış, demek istediğim buydu. Herhangi bir olayın, başlangıcın, bitişin sonuna, ee sonra? sorusunu koyduğumuzda geriye hiçlikten başka birşey kalmıyor. Herhangi birşey önemini bu soruyla yitiriyor. Bizi yaratan doğa, geri alan doğa. Dünyaya gelip, insan formuna büründüğümüzde birşeyler yapıyoruz, ne biliyim barajlar inşa ediyoruz, büyük kuleler yapıyoruz, aya gidiyoruz, marsa araç gönderiyoruz, ne için? En sonunda ben bir hiçliğe çıkıyorum, kendimi alıkoyamıyorum. Bir değer atfedemiyorum herhangi birşeye. Bilim beni, bir boşluğa götürüyor sürekli. Böyle olmasını istediğimi söylemiyorum ama bu, elimde değil. Geriye gerçekten birşey kalmıyor benim için. Herşeyin bir neden sonucu varken, etki tepkisi varken elle tutulur bir sonuca varamıyorum. Fazla mekanik bir sistem görünüyor gözüme. Herşey olması gerektiği gibi, herşey muntazam hazırlanmış, herşey kifayetsiz... Bizler sadece rol alıp, yok oluyoruz. Kazanan yine boşluk, hiçlik oluyor.

Olayın tabi sosyal yanı psikolojik yanı ayrı, sadece aslında durum tespiti yapıyorum kendi adıma. Kendi bilim dağarcığım, beni bu sonuca götürüyor. İster istemez. Bunu böyle değerlendirirseniz sevinirim.
Herkes kendinceaklinin soru merakina yanit olarak bir yerde "yenik duser/teslim olur" yoksa akil "cildirir"

Bu kimi icin bir tanridir

Kimi icin bir maddedir

Kimi icin bir ideolojidir

Kimi icin bir inanctir v.s.

Kimi icin de hicliktir.

Buradaki soru da, hiclikte "demir atmak" degil, hiclikten ne algilandigi ve aklin kendiuni hicligin "son nokta" olduguna hangi dogrulama ile inandirdigidir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 06-03-2015, 03:40
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

jumanji´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Herhangi bir olayın, başlangıcın, bitişin sonuna, ee sonra? sorusunu koyduğumuzda geriye hiçlikten başka birşey kalmıyor.
Bu kısımla ilgili daha evvel görüş alışverişlerimizin olduğu bir başlık oldu. Başlangıç diye bir şey yok, rahat olun, -ki hiçlikten başka bir şey yok da demeniz gerekmiyor, ne varsa ortada o var ne haldeyse o halde, bize düşen mümkün olduğunca su katmamak, ortadalığı bir orta hali olarak olduğu gibi kabul edebilmektir önce, işte ancak analiz, çözümleme, algı ve yorumlama bundan sonra mümkün. Yani zaman kavramını raylı rayına oturtmak gerekir, zamana nesnel yaklaşmamız gerekir, bu da zamanın ortada olanın hareket ve değişiminden soyutladığımız bir kavram olması. Yani ortada olana bir başlangıç, ilk, son tayin edemezsiniz, çünkü zaman zaten ortada olanın hareketi ve değişimlerinden anlam kazanıyor. Ölüp gitmek mi? Nereye? bir yere gittiğimiz de yok, hiçliğe erdiğimiz filanda yok, ortadaydık, yine ortadayız, aradak fark ne yazık ki organizmamızdır. Organizmamız, organize hareketimiz dağılacak, yani kaybolup giden bir şey yok, çöken bir ilişkisel ağ/bağ var, yani kayıp dediğiniz hiçlik temelli değil, ortada olanın organize/ilişkisel hareket/bağ ve bütünlüğünün çökmesi sorunu var ve bununda nesnel temelleri var. yani ne bileyim kabaca mesele teknik diyeyim...
jumanji´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Herhangi birşey önemini bu soruyla yitiriyor. Bizi yaratan doğa, geri alan doğa.
Biz zaten doğayız daha doğrusu bu tablonun bir bileşeniyiz. Aslında ortada bir yaratım da yok, alım da, doğa bizlerle doğa oluyor, her bir şeyin bütünlüğünde. Hiç bir şeyin bu çerçevede bir önemi yok, ancak özelde şeylerin bir önemi olabilir, bu anlamda size göre ya da şuna, buna daha doğrusu özneye göredir ve işte burada bizim namımıza her şeyin önemi vardır, yoktur diyemeyiz. Önemin anlamını yitirdiği yerde önemsizliğinde bir anlamı olmuyor, haliyle neden ortadalığı, hiç bir yorum katmadan, hiç bir amaç eklemeden ortadalık olarak düşünmeyelim? Bize mani olan ne? Ben bir mani göremiyorum.
jumanji´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Dünyaya gelip, insan formuna büründüğümüzde birşeyler yapıyoruz, ne biliyim barajlar inşa ediyoruz, büyük kuleler yapıyoruz, aya gidiyoruz, marsa araç gönderiyoruz, ne için? En sonunda ben bir hiçliğe çıkıyorum, kendimi alıkoyamıyorum.
Sonu neden dert ediyorsunuz ki, tüm nedenler o sondan önce idi, sonla birlikte bir önemi yok, yani ne yaşarsan yaşarken, öncesi, sonrası sizin namınıza tahakküm altına alabileceğiniz bir hal/durum değil, kendi adınıza ancak yaşam dahilidir anlam ve ifadeleriniz..
jumanji´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir değer atfedemiyorum herhangi birşeye. Bilim beni, bir boşluğa götürüyor sürekli. Böyle olmasını istediğimi söylemiyorum ama bu, elimde değil. Geriye gerçekten birşey kalmıyor benim için.
Bilim boşluğa götürmez, en azından ben hiç bu boşluğa düşmedim (bilim ile), düşmemde mümkün değil. Ama sizin düşündüğünüz gibi doğdum sonra da ölecem yok olup gidecem diye düşünmüyorum, düşünmedim hiç, özelde her bireyin hayatı çok önemlidir, yaşamıda, ama genelde aslolan insandır ve biz öldükten sonrayı hiçlik olarak değerlendiremeyiz..
jumanji´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Herşeyin bir neden sonucu varken, etki tepkisi varken elle tutulur bir sonuca varamıyorum. Fazla mekanik bir sistem görünüyor gözüme. Herşey olması gerektiği gibi, herşey muntazam hazırlanmış, herşey kifayetsiz... Bizler sadece rol alıp, yok oluyoruz. Kazanan yine boşluk, hiçlik oluyor.
hangi boşluk ya da hiçlik bilmiyorum. bırakın her şey tek düze vb, ne hayal ederseniz size öyle gelmez? Nasıl olsaydı düşündüğünüz gibi olmazdı? Mesala ... ?
Her şey, ne olması gerektiği gibi aslında, ne de muntazam, doğa/evren yan kendiliğindenlik ölçeğinde, ortada bir olması gerektiği gibilik durumu söz konusu değil ki, ortadalık diye ısrarım bu nedenden ötürü. Amaç yok, olması gerektiği gibilik yok, olmaması gerektiği gibilikte yok, heplik, hiçlik diye bir şeyde yok, ortada ne varsa öylece orta yerde hepsi bu. Ne zaman siz doğa/evren yani genel düzeyden, nesnel düzeyden özneye, öznel düzeye inersiniz, işte o zaman her şeyin önemi olur ve hayatımızın soysal/siyasal boyutlarına değin gündelik yaşantımız önem ve önemsizlik arasında, gerek ve gereksinim arasında, olması gerektiği gibi ya da değil düzlemine vurulabilecek alanda, yani hali hazır sosyal yapı, insanların düzeni, yaşam standartları arasında süreğen bir çaba, harekete dönüşür. Ve hayat tecrübesinden gördüğüm şu ki, hayatı zenginlikler içinde geçmeyen, hepimzinde dahil olduğu o çok düşük ölçekli yaşam standartları, bize yaşam ile ölüm arasını da yaşanmamışlık olarak yansıyor, hayatımızın büyük bir kısmı, 3-5 standart klişe tarz bir şekilde geçip gidiyor yani yaşamaktan çok düşübnüyoruz çünkü gerçekleştirme şansımız yok ve gündelik yaşam biçimlerimiz tam bir robota-mekaniğe dönüyor, mekanik demeyelim doğru kelime monotontur. Alternatiflerimiz neredeyse sıfır düzeylerinde, ama ne yapalım ki bu doğa, evrenin böyle olduğu anlamına gelmez, yani doğa evren dediğimizde orada ne bir amaç, ne bir irade, ne heplik, ne de herhangi bir hiçlik kısaca hiç bir şey katmadan bakabilmek gerekir.. Ve hareket, değişim süreğen devinim halinde. İşte bu nedenle ölüp gitmeyi düşünmektesiniz, çünkü bu hareketli, değişken/devingen ortamda kalıcılık ne mümkün peki nasıl mümkün? değişime uyum ile mümkün! Bu altınızda hareket eden koşu bandının üzerinde koşmanız gibi. koşabildiğiniz sürece ayakta kalacaksınız, canlılar açısından ise süreğen hareketlilik içinde kalıcılık sağlamak, ne yazık ki aktarımla/devredimle mümkün olmakta, yani irademiz dışında bir olanak zemini var!. Yani bu oturup bir planlama, amaçsallık vb işi değil özünde milyar yıllarla oluşan pratik bir tecrübe-uyum denebilir. Ve siz tekrar koşu bandına dönersek, bandın üzerinde iken anlamlar edinir, yükleyebilirsiniz vs ama bandın ötesi için kendi adınıza aslında yorum üretme şansınız yok, gereğide yok.. Ne yapalım, ne yazık ki dediğinizin aksine ortada olan ne olması gerektiği gibi(ki bunu kim belirleyecek ise) ne de muntazam. yani nasıl söyleyim, olanakların bizi taşıyabileceği mesafe bu, malzeme bu...

Çok sık tekrar ettim, 10.000 yıl önceki insanı getirip bir metropole koyun ben diyeyim 1, siz deyin 2 bilemedik en fazla hadi 3 sat hayatta kalabilir, ama biz bu günkü hayatımızı o günün insanlarının hayat ve en önemlisi ölümlerine, ölebilmelerine, ölmeden önce de gelecejk nesillere yaşadıkları süreçteki uyum/uymsuzluğu aktarmalarına borçluyuz. Zira yerleşik bir organizmanın ortamdaki değişime kemikleşmiş organizmasını bir anda değiştirerek cevap verme şansı yok, ortam aniden değişirse ne olur? Örneğin asit içinde yaşayan canlılarda var, ama o aside siz maruz kalırsanız, ne olur? Bu harekete, bu değişime, bu hıza metobolizma olarak cevap veremezsiniz, hayat ve ölüm birliktedir bu nedenle, ölerek yaşanır, yaşayarak ölünür, kısaca ölümdür bizi yaşatan, yaşamdır bizi öldüren.. Size düşen ne yaşamdan öncesi hiçlik diye, ne de öümden sonrası hiçlik diye bakmamak, siz yaşam ile ölüm arasında ne varsa yorumlayabilirsiniz, ötesinde siz yoksunuz ki, sizin adınıza bir durum değerlendirmesi/yorumu olsun. Ya da bunun bir önemi olsun. Madem dert edeceğiz bizim derdimiz yaşam ile ölüm arasında, dışında bir anlamı/karşılığı yok, anlam/karşılık, heplik, hiçlik aramakta aslında anlamsız, karşılıksız... ve son olarak tekrar edersem dediğim gbi yok olan bir şey yok, sizi var ettiğini düşündüğünüz aslında ve özünde yapınızdaki organizma bütünlüğüdür, bu çökmediği sürece hayattasınız, bu çökerse siz hayatta değilsiniz demektir, kısaca kaybolup giden bir şeyden ziyade(ki yok olup giden bir şey yok), çöken; bir iletişim/işleyiş ağıdır, ölüm budur ve ne hiçlikle ifade edilebilir ne de heplik ile ne de bu çöküş sonrasının bir anlamı var, anlam katabileceğiniz ne varsa hayata dair, dışında bir anlam katmak, aramak ya da durum belirlemek nafile..

Neyse ayaklarınızın altında bant kayıyor, öncesini, sonrasını ve öncesinde, sonrasında heplik/hiçlik vb boşverin, koşun koşabildiğiniz kadar, ki ayakta kalın, imkanınız varsa yaşabileceğinizin en iyisini yani o koşu bandında ulaşılacak en yüksek rakamlara çıkmaya çalışın. Koşun ki ayakta kalasınız, kaldığınız sürece anlam var, öncesinde, sonrasında aramayın bir anlam, çünkü yok, ama siz tamda şimdi anlam verebileceğiniz bir durumda iken önce ve sonrasının anlamsızlığında anlam aramayın, anlam işte tam da şimdi burada, siz katarsınzı siz alırsınız anlamalrı, sizin dışınzıda ise bir anlam yok, daha doğrusu öznenin gözlemlediği ve anladığı(anlam/idrak) ve kattığı anlamlar dışında bir anlam yok, anlam neredeyse siz ona bakın, koşmaya devam edin, koştuğunuz sürece anlam var, düştüğünüz de ise anlam aramayın. Benim bu konularda diyebileceğim kısa ve öz (son paragraf) olarak bundan ibaret..

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 06-03-2015, 03:55
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

zfr87´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
İlk canlının nasıl oluştuğu hala kesin olarak bilinmiyor.

Bazı teorilere göre organik moleküller rastgele ve şans eseri birleşerek canlı organizmaları oluşturmuştu.

Yeni teorilerden birine göre ise hayatın ortaya çıkması zorunluluğun sonucu olabilir.
Uygun şartlar altında kaçınılmaz olarak yaşamın ortaya çıkması görüşü var.

İlgili haberin kaynağı
http://www.independent.co.uk/news/sc...-10070114.html

Konunun asil kaynagi surasi olmali;

https://www.quantamagazine.org/20140...heory-of-life/

Konu Neva tarafından (06-03-2015 Saat 04:27 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 06-03-2015, 04:16
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Ben bir yasam cizeyim.

Bir tunelin icindesiniz ve ilerliyorsunuz.

Ne ne zaman tunelin bitecegini, ne tunelin neresinde oldugunuzu, ne ne kadar zamandir tunelde bulundugunuzu, ne tunelin boyunu, ne ne zaman tunele girdiginizi v.s. hic bir sey bilmiyorsunuz.

Yalniz, tunelde yuruyerek ve yasayarak algi ve gozleminiz ile bilgileniyorsunuz.

Iste bu tunel ile ilgili her turlu merak, sadece sizing tunel icindeki seyahatinizi sosyo-psikolojik bir seyahate donusturur.

Bir ornek daha;

Onunuzde bir bardak su var. Suya bakiyorsunuz ve baktikca da su berraklasiyor. Ne ne zamandan beridir suya baktiginiz, ne suyun ne zaman berraklasmasinin sonlanacagi konu degil.

Konu sizin devamli suya bakmaniz ve baktikca da suyun berraklasmasi.

Iste bilim bir yerde budur. Yani ne basi ne de sonu yoktur. Algilanani gozlemleneni ve sadece bunu ortaya koyar. Epistemolojik olarak geldigi sinir anliktir ve daimi degiskendir. Bu sinirin geldigi yerdeki ustu, bilimselligin disidir.

O yuzden ya bilimsel kalarak ve bilimselligin daimi degistigini yenilendigini gelistigini bilerek bunu savunacaksiniz, ya da illa aklin o sonsuz merakinin sorularina kendinizi muhatap edip ve yine aklinizin inandigi ve kendine dogruladigi bir yanit bulup; ve de bunu sabitlestirip cag degistikce, bilgi yenilestikce her sey gelistikce dogmalasan bir ideolojinin inancin izmin ya da baska bir degerin sorgulanmaz temelkinde esiri olacaksiniz.

Secim sizin, ya bilim ya da aklin merakini kendini inandirarak ve kendine dogrulayarak giderdigi bir ideolojik inancsalizmsel dogma.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Teori Ile Pratigin Butunlugu Baskoylu Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim 10 25-08-2021 06:24
Gaston Naessens ve Somatid Teori Serdar Tercüme Çalışmalarımız 3 01-04-2010 01:06
Hayatın anlamı Konu-dışı 0 15-07-2006 01:49
allahın varlığının başlangıcına delil kursatotcu İslam 138 01-06-2006 15:46
Hayatın Anlamı Ebu Süfyan İslam 48 21-12-2004 10:30

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:31 .