dilaver´isimli üyeden Alıntı
Ne devrimlerle bir sorunu vardır ne de devletle . Aydinus
Olmadı Aydınus, söylemler dogru olsa da sonuç olmadı. Bu insanların tamamı devlet tarafından katledildi, devleti bu şekilde aklayamazsınız. Akp sadece sonuçtur. Devlet yani onun silahlı güçleri asker ve polis yol vermezse bu ülkede kuş uçmaz. Bunu si de kabul edersiniz.
Bu eylemlerde devletin parmagı vardır ve suçluyu da orada aramak gerekir.
saygılarımla
|
Sn . Dilaver ; bahsi geçen yazarları kimin öldürdüğünü elbetteki ben de bilmiyorum , o sebeple sadece 'öldürüldüler' dedim .
Beni bu makaleyi yazmaya iten sebep , okuduğum liberal görüşlü yazarların özellikle Emre Kongar ve Özdemir İnce ikilisini karalamaya yönelik yazıları oldu . Yazılanlar ise mevzubahis yazarların görüşlerine yönelik olarak değil , direk şahıslarına yönelikti . Özdemir İnce'nin marksist düşünce kökenli bir yazar olmasından tutun da Emre Kongar'ın sosyolog kimliğine varıncaya kadar ağır sataşmalar vardı o yazılarda .
Siz de bilirsiniz ki , başta Vakit olmak üzere çeşitli AKP yandaşı gazeteler fikrine karşı çıktığı yazarları çizerleri , düşünürleri bu türden hedef göstermelere bayılırlar . Hala daha da zevkle yapıyorlar . Mesela bir Emin Çölaşan'ın , Bekir Çoşkun'un , Mine Kırıkkanat'ın ve daha nicelerinin nasıl hedef tahtasına konduğu herkesin malumudur .
Ahmet Taner Kışlalı'nın resminin üzerine önce çarpı işareti atılıp sonra da altına iliştirilen
'yuh , kemalist zorba' cümlesi ile hedef gösterilmesi ise unutulacak gibi değil .
( Beni , baronlar başlıklı makale serisini yazmaya iten de biraz da bu kesimin davranışları oldu . Madem öyle , biraz da biz bunları deşifre edelim dedim kendi kendime . )
Bir gün Necip Hablemitoğlu hakkında internette araştırma yapıyordum . Fetullahçıları deşifre ettiği için Nurcuların açık hedefi haline gelen Dr. Necip Hablemitoğlu'nu karalamak maksadıyla uyduruk bir belgeyle karşılaştım . Güya Hablemitoğlu asker kaçağı idi . Bu uyduruk belgeyi düzenleyenler Fetullahçılardı .
***
Hizbullah'ı ve Jitem'i devletin kurup PKK'ya karşı kullandığı bir gerçektir . Kullanılmışlar , görevleri bitince de tasfiyeye uğramışlardır . Hakeza PKK'yı besleyen en önemli kanallardan olan eroin kanalını kesmek için Abdullah Çatlıların da eroin ticareti yapan Kürt işadamlarını öldürmeleri amacıyla kullanıldıkları da bir diğer gerçek .
Türkiye'nin yakın tarihi belki 50 yıl sonra elbetteki yazılacak , gerçekler neyse ortaya çıkacak .
Fakat bahsi edilen bu yazarların da sürekli hedef gösterildikleri herkesin malumudur .
***
Burada devleti suçlamaktan ziyade devlet tanımını ortaya koymak gerekir .
Devlet nedir ; koca taşlardan oluşma birer bina yığını mıdır , yoksa yaşayan her canlı gibi bir organizma mıdır ?
Devlet bence yaşayan bir organizmadır ve bünyesine girecek mikroplara , virüslere karşı mücadele vermesi en doğal hakkıdır . Bunu yapmaz ise zaten varlığını idame ettiremez .
Düşünün , bir takım maceraperestler çıkıyor , devleti ve rejimi yıkıp yerine başka bir rejimi , mesela komünizmi ikame etmeye çalışıyor ve bunu düşünsel bazdan çıkarıp eyleme dönüştürüyor . Silahlanıyor , vuruyor kırıyor , terör estiriyor , şiddet kullanıyor , kısacası bu uğurda herşeyi kendine mübah görüyor ...
Bir başkası da çıkıyor , ben TC'yi yıkıp yerine Kürt devleti kuracağım diyor . O da silahlanıyor , dağa çıkıyor ; asker , polis , öğretmen ve sivil vuruyor , kısacası o da şiddetin her türlüsünü yapıyor , yeni bir Kürt devleti kurma yolunda o da elinden geleni ardına koymuyor .
Bir başkası ise , nasıl şeriat devleti kurarım diye yıllar yılı hummalı bir çalışma içerisine giriyor . En başta da tahsilli üniversite gençliğine el atıyor , onbinlerce ışıkevi kuruyor , bu gençleri yavaş yavaş devletin tüm kurumlarına yerleştiriyor , bir yığın kurumlara sızıyor , daha neler yapıyor neler , taraftarlarına da zamanı gelinceye kadar bukalemun gibi sinsice davranmaları tavsiyesinde bulunuyor . O da böyle bir yöntemle hareket ediyor , ama nihai hedef laik , hukuk devleti yıkıp yerine İran'dakine benzer tipik bir molla cumhuriyeti rejimi getirmek .
***
Peki , bunlar nedir ?
Devlet , her kafası esenin oynamaya kalkıştığı , istediği gibi şekil vereceği , gerekirse yıkıp atacağı bir oyuncak mıdır ?
Devleti suçlamak çok kolay .
Hatta makyevelistlikle suçlamak da çok kolay .
Kolay da , ortada devletle cebelleşenlerin oynadığı pis bir de savaş vardır ve bu uğurda her yolu kendilerine mübah görüyorlar . Savaşta adaletin ve demokratik prensiplerin hakim olduğu nerede görülmüştür ki , Türkiye Cumhuriyeti devleti de bunlara karşı adaletli olsun ..
***
Komünizm yayılmacılığına karşı ta 1950'lerden itibaren ABD ile yapılmış çeşitli anlaşmalar vardır . Bu anlaşmaların büyük çoğunluğu da ulusal güvenlik üzerinedir . Zamanında MİT ile CIA'nın ortaklaşa çalışması mevzusunda yapılan ikili anlaşmalar da herkesin bilgisi dahilindedir .
İnternette yaptığım bir araştırmaya göre , ki ne derece doğru ben de bilemem , MİT'in içerisinde iki klik vardır ; birisi Mikdat Alpay'ın başını çektiği ulusalcı klik , diğeri ise Amerikancı klik .
Necip Hablemitlioğlu'nu öldürenlerin de , hatta diğer bazı yazarları öldürenlerin de bu Amerikancı klik olduğunu düşünüyorum . (Tabii ki benim bu düşüncem de bir tahminden ibaret .)
Bizim de karşı çıktığımız Amerika'nın değirmenine su taşıyan bu Amerikancı zihniyettir .
Saygılarımla ...