Başlıktaki mantık çok ilginç
Örtülü iddia ne ?
"
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) El-Emin olarak anılmazdı!"
Yada bir adım ileri gidilerek (ki cesaret edilememiş)
"
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) El-Emin değildi!"
Peki bu sav neye dayandırılıyor ?
"Efendim İslam'i kaynaklarda bu tek bir yerde geçiyor"
What?
Farzedelim dediğiniz gibi, bu sıfatın kaynaklarda tek bir yerde geçmesi, böyle bir sıfatın kullanılmadığı anlamına mı geliyor?
Sizin savınızı destekler mahiyette doneler ortaya koymanız gerekmiyor mu ?
Ortaya koymanız gereken, İslam'dan sonra O'nun (S.A.V) tebliğ ettiği dine düşmanlık edenlerin, O'na (S.A.V) "mecnun,kahin,şair" (
dikkatinizi çekerim, yalancı demiyor/diyemiyorlar) dediklerini ifade eden Kur'an ayetleri mi olmalı ?
Söz konusu ayetlerin Risalet görevinden sonra söylenenleri naklettiğini bile bile, Efendiler Efendisi'nin (S.A.V) geçmişinde söylenmiş gibi nakletmek nasıl bir piskolojinin eseri ?
Ortaya kaynaklarda yer alan, O'nun (S.A.V) Risalet görevi ile görevlendirilmeden önce yalan söylediğine, aldattığına dair ve dolayısı ile o dönemde "El-Emin" olarak anılmadığına dair tek bir örnek koymanız gerekmiyor mu, savınızı ispat etmek adına ?
Sonra şuda ilginç : "Efendim araplarda yazılı kültür yoktu"
Eee.
"İlk yazılı kaynaklar bilmem ne zaman sonra"
Yani ?
Yani karşınıza El-Emin olma keyfiyetine dair konacak her döne için bunu diyeceksiniz ?
İyi de, İslam öncesine dair elde kaynak koysa, elde olanlarda "El-Emin" diyorsa bu durumda yapılması gereken ne ?
"Mevcut kaynaklar bunu söylemiyor" diyerek yalan mı söylemelisiniz yada "Ben bu kaynaklara güvenmiyorum" mu demelisiniz ?
Kaynaklarımızda Hz. Peygamber'in (S.A.V) yaşadığı toplumda "El-Emin" olarak tanındığının tek donesi, söylediğiniz Kabe onarımı hadisesi değildir.
Onun (S.A.V) Hılful Fudul üyeliği ve bu üyelik sebebiyle hakkı gaspedilmiş mazlumun hakkını Ebu Cehil'den aldığı da kaynaklarımızda yer alır.
Ayrıca Risalet görevinin hemen başında, Safa Tepesi'ne çıkarak Kureşy'e "
Size, şu dağın ardında düşman atlıları var, sabaha veya akşama üzerinize hücum edecekler desem, bana inanır mısınız?" dediği ve dinleyici kitlesinin yalan söylediğine tanık olmadıkları muhataplarına "
evet" dediği de kaynaklarımızda yer alır.
Yine Resul-i Ekrem'in (S.A.V) Peygamber olmadan önce, buluşmak üzere sözleştiği arkadaşını 3 gün beklediği de geçer kaynaklarda.
Yine Kur'an-ı Kerim, İnkar eden Mekkeli müşriklerin nazarlarına, muhataplarının 40 yaşından sonra birden değişmesinin imkansızlığını da vererek akletmelerini tenbih etmiştir.
Kısacası, Hz. Muhammed Mustafa'ya (S.A.V) inanmaya bilirsiniz, bunu anlıyoruz da, ancak O'nun (S.A.V) sahip olduğu ve her İnsanı etkileyen güzel ahlakını yok saymak, gözlerinizi yummak, hasır altı etmeye çalışmak,
yada birilerinin o güzel ahlakı tanımasını engellemeye kalkmayı anlayamıyor ve meşru görmüyoruz...