İmdi görülmekteki inanır olmayan dostlar bir türlü meselenin özüne girememekte, büyük bir titizlik ile meselenin kenarından köşesinden dolaşılmakta!
Halbuki konu ve sual edilenler sarihtir!
Ateistin bir ahlakı var iseki bana göre vardır bunun mahreci nedir!
Hassatende bu forumda ahlaki tenkitler ileri sürdüklerini iddia etmekte olan dostların bu ahlak telakkilerinin mahreci nedir!
Bunu müzakere ediyoruz!
Burada meselenin sosyalimza komünizma ile sulandırılmasına mahal yoktur,
bir illiyet var iseki vardır bu materyalizma iledir!
Meselenin müzakeresinde "ahlak" diye tesmiye edilecek telakkiler hususunda kafa karışıklığı zahir olmakla birlikte şu sual üzerinde tezekkür edilmesi faideli olur!
Ahlaksızlık denen hal ifade eden içün ahlakın noksanlığı ise yani ahlaksızlık esasta ahlakın yokluğu ise ahlak nedir bahsi içün bu pek kıymetli bir anahtar olmakta mıdır!
Olmaktadır!
Bir diğer husus dışarıdan bakanın, bakılanda gördüğü hali ahlak veyahut ahlaksızlık diye tesmiye etmesinde esas amil kendisi midir yani bakan mıdır yoksa bakılan mıdır!
Eskimo bahsi veyahut arabın kızını gömmesi hadisesi dışarıdan bakan içün eğerki ahlaksızlık ise bu kanaatte olan kişi bu fiilleri böyle tesmiye eder iken bir başka ahlaki manzumeye istinad ediyor demektir!
Kendi ahlakına, ahlak manzumesine bakarak "bu hal ahlaki" veyahut "bu hal gayrı ahlaki " demektedir!
İmdi burada bütün bahis ateist dostlar içün şudur!
Bazı hallere dışarıdan bakarak "ahlaki" bazılarına da "gayrı ahlaki" demektesiniz!
Bizde
materyalizma ve ateizmin ahlakla rabıtası meselesini hiç nazara almadan sual ediyoruz ve diyoruzki
bunu yapabilmeniz içün sizin bir ahlak manzumeniz olmalı, ona mükayese ile bir hale "ahlaki" diğerine "gayrı ahlaki" diyebilirsiniz! Siz bazı hallere "ahlaki" bazılarına "gayrı ahlaki" dediğinize göre böyle bir manzumeniz vardır bunun mahreci kaynağı nedir!
Sual bu kadar sarih!
Bu suale cevap vermek yerine başkaca haller nazara veriliyor!
Bizde diyoruzki gidip bunu o kişiye sual ettiğinizde "bu benim ahlakım" demiyecektir, diyeceği "benim değerler manzumemde bu hal ayıplanmamakta"
Bu cevapda meseleyi sizin için çıkış yolu olmaktan çıkaracaktır!
Bazı misallerde ise muhatap "benim değerler manzumemde bu hal ayıplanmamakta" demekle iktifa etmeyip "benim değerler manzumemde bu hal teşvik edilmekte meşru görülmekte" de diyecektir! Bu meşruiyet nereden geliyor diye nazar edildiğinde inanca tesadüf edeceksiniz şamanizma buna bir misaldir ve eskimoların şamanizma ile rabıtaları bilinmektedir!
İmdi mesele buradan sonra gele gele "senin ahlakın benim ahlakım" bahsine gelecektir işte burada kişiler içün tefrik edici husus olarak tekrar inanca tesadüf edeceğiz!
Çünkü fiiliyatta "doğru" denen bazı hallerin "doğru" veyahut "yanlış" denen hallerin "yanlış" olduklarını madde zaviyesinde şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya koymak mümkün olamamakta!
Misalen "
birikmiş malda yoksulun payı vardır, eğerki birikmiş şu seviyeyi aşar ise şu kadarını infak edeceksin" kaidesini maddi zaviyede kişiye ispat etmek ne derece mümkündür!
Bu iman işidir ve nimetlerin esas bir maliki bulunduğu ve onun riayet edilmesi icap eden taksimat kaidelerine uyulmaz ise başkasının hakkının gaspedilmiş olunacağı kabulüne istinat eder!
Ahlaka konu olan meselelerin hemen hemen tamamı bu minvaldedir!
Bu kaideler çok kez ferdin sırf kendi nefsi zaviyesinden nazar edildiğinde onun basit çıkarlarına hevasına muhalif gibi görünür amma iyice nazar edildiğinde umum menfaatleri ve cemiyetin her bir ferdini koruyucu esasta o ferdi de muhafaza eden azim ve ala bir ahlaktan neşet etmiş olduğu anlaşılır!
Bu kanaatte iman işidir ve umum kabul görme ile cemiyette tatbik edildiğinde kollektif olma keyfiyeti kazanır!
İmdi bütün bu cihetler zaviyesinden nazar eder isek, ahlak evvela maddi tezahürlerden müşahhaslaşmış neticelerden ziyade mücerred fikriyatın sahasında ise, ahlaki olma veyahut olmama hali esasta kişinin indi mütalaası ise ve bu mütalaa hem inanca taalluk ediyor hemde umum kabul görme ile kollektif olma keyfiyeti kesbediyor ise tekrar sual ediyoruz!
Bütün bunların kaynağı size göre sadece beşeri akıl ve ihtiyaçlar, cemiyet hayatının icapları ise o vakit hiç olmaz ise şu çağın muasır ateistlerinin üzerinde ittifak ettiği, kendilerini mukayyet gördüğü ahlaki bir değerler manzumesi aynı sebepler ile vucuda gelmiş olmalıdır, bu var mıdır!
Bu yok iseki yoktur ateistin gösterdiği ahlaki tavırların mahreci ne olmaktadır!
Yoksa bütün bahis muhterem schopenhauerın "kendine refere etme" dediği hal gibi ateistin sırf nefsinin ve keyfinin hilafına bulmaklığından bazı hususları tenkit etmesi ve bu tenkitte sadece kendisine istinat etmesi midir!
Eğer bu böyle ise bu tenkidin kıymeti nedir, kim nüçün böyle bir tenkidi nazarı dikkate alsın ve bunda bir kıymet görsün!
Yok öyle değil ise, göstermeye gayret ettiğimiz gibi bir hali "ahlaki" veyahut "gayrı ahlaki" diye tesmiye edebilmek içün bir ahlak manzumesi icab etmekte, o vakit ateistin tenkidinin müracat ettiği ahlaki manzume ve mahreci nedir!
Sualler sarihtir ve bu suallere mahiyeti fertten ferde değişecek olan "
insan olmanın gereği" zarfıyla, bu
zarfın mazrufu izah edilmeden mahreci gösterilmeden cevaplar verilmiş olmaz!
Bu gün üçüncü gündür foruma girişte karlar yağmaktadır
Niçün!
Hangi saikle!
Materyalist nazariye içün günler arasında ne gibi farklar vardır, senei devriyenin manası nedir materyalist içün!
Foruma girişte kar yağdıran şey, ateistin tesirinde kaldığı ve taklit ettiği değerler kabuller geleneklerdir!
Bunun gibi onun ahlaki tavırlarının da istinat ettiği değerler kabuller gelenekler vardır ve
bunların kahir ekseriyeti inanca vahye taalluk etmektedir!
Gerçeğe sadakat şart, olmadan olmuyor!