abdulKADİR´isimli üyeden Alıntı
İnsan ne kadar nankör ve ukeladır ki örneklerini burda çokça görüyoruz. Üç kuruşluk aklıyla Allah'ı sorguya çeker veya kafa tutar.
|
dedikten sonra
Göremediklerine inanan ve kutsal inancı olan insanları kıt akıllılıkla suçlarken kendisini, ilerici ve aydın olarak pazarlar.
|
"Ben aklınız için yorum yapabilirim, siz yapamazsınız" havasında gördüm sizi. İlk cümleniz olmasa hak verilebilirdi size, ama o suçlamanızdan sonra bize gülmek kalıyor.
İlahi kutsalları reddederken beşeri kutsallar icad eder ve onlara tapınır da ruhu bile duymaz...
|
İlahi ve kutsal diye tanımladığınız şeyleri kabul etmeyen birileri için tapınma sözü bir garip kaçmış. Bizler tapınan insanlar değiliz, kendinizle karıştırdınız. Dağ, at, üzüm, incir, yıldız, batan güneş gibi kutsallarınız varken, kutsala tapınmanızı söyleyen bir kitabınız varken kuracağınız cümle değildi aslında o.
Allah Rasulü'nün hz. Aişe ile evliliğinde O'nun sevgili eşinin (eşinin diyorum dikkat edin, metresi değil) kaç yaşında olduğu hiç önemli değildir. Yaşının küçük olması da sorun değildir. Çünkü ortada ne fıtrata ne de dine aykırı bir durum yoktur.
|
Dine aykırı bir durum olmadığı kesin. İnandıktan sonra dine uygun olan herşey zaten normal ve olağanlık sınırlarına dahil olur. Fıtrat meselesini ise inançtan sıyrılarak bir daha düşünün isterseniz. Kız çocuğunuzun 9 yaşında gerdeğe girmesini fıtratına uygun bulabilecek misiniz? Daha üreme organı tam gelişmemiş, ama özellikle cinsellik yaşayacak psikolojik olgunluğa erişmemiş bir çocuğun fıtratına uygun buluyorsanız bu davranışı tez vakitte psikiyatri uzmanına görünün. Zira bizim buralarda bu oldukça ağır bir hastalıktır.
Ayrıca, Aişe sevgili eşi olabilir o dönem için. Ancak bu dönemde ilk eşten sonraki kadınlara gerçekten de metres denir, ki bunu bildiğinizi görüyorum.
Bu şekildeki bir evlilik geçerli olduktan sonra Peygamber'in bunu uygulayıp uygulamaması ikinci planda kalacaktır. Ama bizzat uygulamıştır. Buna itirazı olan sizlerin modern akıldan başka bir dayanağınız var mıdır?
|
Nasıl bir saplantılı inançtır bu böyle. Peygamber uyguladıysa kesin doğrudur. Sizin kendi doğrularınız yok mu? Kendi doğrularınız çocuğa cinsel istismarı din icazet verdiği için kabul edilebilir ve suç teşkil etmez bir hareket olarak mı gösteriyor size.. dahası sünnet olduğu için uygulamak???
Herşeyden önce burdaki ''Muhammedin karıları'' orkestrasının, karıştırdığı 3 önemli husus olduğunu ortaya koyayım.
1. Peygamberlerin iç dünyalarının ve nefsi arzularının aynen bizimkiler gibi olduğunu düşünmek,
|
Bazı hadislerde bunun böyle olduğunu peygamber de söylüyordu sanırım.
2. Günümüzdeki beşeri değer yargılarının evrensel ve değişmez doğrular olduğunu kabul etmek,
|
Peygamber döneminin beşeri değer yargıları evrensel ve değişmezdir ama değil mi?
birşeyi savunur ya da iddia ederken ucunun nereye varacağını düşünüp kendi çelişkilerinizi giderin öncelikle.
3. Dinlerin, dünya hayatının insanın gelişimine katkı sağlayacak bir imtihan alanı olduğunu bildirdiğini unutmak.
|
Dünya haritasını açın, dünya hayatının insanın gelişimine katkı sağlayacak imtihan alanı olduğuna inanan ülkelerdeki insanın gerek fikirsel gerek ekonomik gelişmişliğine bakın.. başka birşeye bakmanıza gerek kalmaz iddianızı çürütmek adına.
Peygamberleri nasıl kendimizle kıyaslarız. Sadece hz. Muhammed'e değil, herhangibir peygamberi şehvetperetlikle suçlamak onlara en iğrenç iftirayı atmak demektir.
|
Ç
Bakın bu iddia bize ait değildir. Hadislerde okuyoruz bunları. Kendi sahabesi her kadına nasıl güç yetirdiğini tartışmaktadır aralarında, peygamberin kaç erkek gücünde olduğunu konuşmaktadırlar... Bunlar hep sizin kaynaklarınızda. Gökteki yıldızlar gibi olan sahabeleri peygambere iğrenç iftiralar atmakla suçluyorsunuz.. bence mahsuru yok.
ok sayıdaki eşlerine rağmen ölüm döşeğindeyken koynuna 14 yaşında kız sokulan hz. Davud, 1000e yakın eşi olan Süleyman nasıl şehvet düşkünü değilse yaşları 9 ile 60 yaşında değişen 12 hanımı olan Muhammed de şehvet düşkünü değildi. Evlilik deyince, yatak deyince neden hep cinsel ilişki akla gelir o da ayrı bir muammadır.
|
Bu konuda size hak veriyorum. Bu yüzden eskiden hadis reddiyatçısıydım. Arap erkeklerinin akılları fikirleri cinsel ilişkideymiş gibi söyleyen hadisleri Diyanet külliyen paklamalı ki siz de ben de haklı çıkalım.
2. Günümüzde hakim kültürün de etkisiyle baskın olan bazı düşünce ve uygulamalar, bunların doğru olduğunu göstermez. Çok eşliliğin yasaklanması, evlilik yaşının kanunla tespiti, eşcinselliğin hoşgörülmesi ve korunması, göstermelik kadın-erkek eşitliği yasaları, zinayı suç olamktan çıkaran kanunlar, idam cezasının kaldırılması gibi hususların en doğru sonuçlar olduğunu kim tespit edecek? 50 yıl önce gayet doğal olan evlilikler şimdi kınanıyorsa, 50 yıl önce kınanan davranışlar şimdi hoşgörülüyor hatta korunuyorsa bundaki ölçümüz nedir?
|
Toplumlar dinamik bir yapıya sahiptir. Birbirleriyle etkileşim içindedirler. Gelişirler, değişirler, bunun doğal sonucu olarak uygulanacak yasalar da değişir. Toplum dinamiğine uygun olmayanlar yürürlükten kalkar, yerlerine yenisi gelir. Hiçbir kanun anayasanın değiştirilemez hükümleri bile sonsuza dek uygulanma kaygısı ile konulmamıştır. Kur'an ise statiktir. Toplumun dinamiğine ayak uyduramaz. Her coğrafyada, her kültürde her hükmünün uygulanması toplumun kendi içinde çatışmalara sebep olur, ki olmaktadır.
Ölçümüz nedir diye sormuşsunuz. Bunun cevabının Kur'an'daki ölçü olması gerektiğini duymak istiyor olabilirsiniz, ama kur'an'ın, yani şeriatın tüm dünya toplum ve kültürlerinde uygulanmasının nasıl bir vahşete sepeb olabileceğini düşününüz derim.
Çocuk istismarı kanunuymuşmuş... Cinsel ilişki yaşı 10'a düşmüş, gayri meşru çocuk sahibi olmuş çocuk-annelerin sayısı artmış kimin umrunda.
|
Kılavuzu peygamberin hayatı olan kişilerin umurunda olmayacağı sizin üstteki ilk yazılarınızdan belli. Size göre normal ve fıtrata uygun bu davranışlar bizim umurumuzda.
Belki garipsyeceksiniz ama çağımızdaki cinsel sapkınlıkları, dağılan yuvaları ve evlenmenin zorlaştığını gördükçe islamın çok eşlilik konusundaki cevazı ve eşlere yaş sınırı getirmemesi islamın gerçek din olduğuna dair imanımı daha bir artırıyor.
|
Kesin erkeksiniz.
Kadın kendi ekonomik bağımsızlığını ilan ettikçe erkeğin kölesi olmaktan, erkeğin mülkiyetine tabi, ona her hal ve şartta katlanmak zorunda kalmaktan kurtuluyor. Dağılan yuva olsun, bunu niye bu kadar önemsiyorsunuz ki? Peygamber döneminde evlenme ve boşanmaların çokluğuna bir baksanıza. Çocukların velayet hakkı annede olmadığı gibi, boşayan da erkekti. Peygamberin biri hariç tüm karıları duldu. Boşanmanın bu kadar kolay ve tamamen çocuklar ve kadın aleyhine işlediği bir toplumdan bu günlere gelebilmek insanlığın 1400 yılını aldı... daha fazla tıkamayın.
Kadınları cahil, güvenliksiz bırakarak yuvanın dağılmasını engellemeye çalışmak ise oldukça ilkel bir yöntem.
Peygamberimizin evliliklerini hangi değer yargısına göre yargılıyorsunuz? Batı medeniyetinin en son ulaştığı değer yargılarına göre derseniz biz de ''hadi gidin işinize'' deriz.
|
Hadisin birinde cüveyriyeyi ilk gördüğünde Aişe'nin ne düşündüğünü okuyun. Peygamberin evliliklerini işte orada Aişe'nin düşündüğü ve dediği değer yargılarıyla yargılıyoruz. Ki Aişe, müslümanların genel iddialarının aksine, kadınları korumak, kollamak, v.s. sebeplerle kocasının yeni karılar almadığını ne de güzel söylemiştir. Sizler Aişe'den iyi mi bileceksiniz niye çok eşli olduğunu? Günümüz yargılarını hesaba katmamıza bile gerek yok şu durumda.
Yoruldum... şimdilik bu kadar.