İnsan ne kadar nankör ve ukeladır ki örneklerini burda çokça görüyoruz. Üç kuruşluk aklıyla Allah'ı sorguya çeker veya kafa tutar. Göremediklerine inanan ve kutsal inancı olan insanları kıt akıllılıkla suçlarken kendisini, ilerici ve aydın olarak pazarlar. İlahi kutsalları reddederken beşeri kutsallar icad eder ve onlara tapınır da ruhu bile duymaz...
Sapla samanın karıştırıldığı konulardan biri de işte Rasul'ün evlilikleri konusu.
Bir müslüman olarak bu konuda hiçbir zaman kompleks sahibi olmadım ve gereksiz savunma teorileri üretmedim. Allah Rasulü'nün hz. Aişe ile evliliğinde O'nun sevgili eşinin (eşinin diyorum dikkat edin, metresi değil) kaç yaşında olduğu hiç önemli değildir. Yaşının küçük olması da sorun değildir. Çünkü ortada ne fıtrata ne de dine aykırı bir durum yoktur.
Konunun başlığını biraz düzeltmek gerekirse, ''küçük yaşta bir kızla evliliğin delili kur'andır'' diyebiliriz. Hem ilk mesajda verilen ayet dolaylı olarak buna delil olabileceği gibi hem de Talak 2. ayeti buna delildir. Bu şekildeki bir evlilik geçerli olduktan sonra Peygamber'in bunu uygulayıp uygulamaması ikinci planda kalacaktır. Ama bizzat uygulamıştır. Buna itirazı olan sizlerin modern akıldan başka bir dayanağınız var mıdır?
Herşeyden önce burdaki ''Muhammedin karıları'' orkestrasının, karıştırdığı 3 önemli husus olduğunu ortaya koyayım.
1. Peygamberlerin iç dünyalarının ve nefsi arzularının aynen bizimkiler gibi olduğunu düşünmek,
2. Günümüzdeki beşeri değer yargılarının evrensel ve değişmez doğrular olduğunu kabul etmek,
3. Dinlerin, dünya hayatının insanın gelişimine katkı sağlayacak bir imtihan alanı olduğunu bildirdiğini unutmak.
1. Peygamberler bizler gibi yerler içerler, uyurlar evlenirler ama ruhen kemale ermiş insanlar olduklarından bedeni ihtiyaçlarını kontrol altına almışlardır. Bu insanlar ister inanın ister inanmayın, akıl sağlıkları yerinde hatta en dorukta oldukları halde başka bir alemle irtibata geçip, o alemden insanların yararına olacak hükümler, haberler ve hikmetli sözler getiriyorlar. Sizin-bizim gibi günde 3 öğün tıka-basa yemek yiyen, geceleri 8-10 saat uyuyan, cinsel ilişkide sınır tanımayan, rahat ve konfor düşkünü insanların yapacağı iş değildir bu. Nirvanaya ulaşan insanların bile nefsani duygular yönünden bizden çok farklı olduklarını görüyorken, Peygamberleri nasıl kendimizle kıyaslarız. Sadece hz. Muhammed'e değil, herhangibir peygamberi şehvetperetlikle suçlamak onlara en iğrenç iftirayı atmak demektir. Çok sayıdaki eşlerine rağmen ölüm döşeğindeyken koynuna 14 yaşında kız sokulan hz. Davud, 1000e yakın eşi olan Süleyman nasıl şehvet düşkünü değilse yaşları 9 ile 60 yaşında değişen 12 hanımı olan Muhammed de şehvet düşkünü değildi. Evlilik deyince, yatak deyince neden hep cinsel ilişki akla gelir o da ayrı bir muammadır. Dünyaya erotizm penceresinden bakan Freud'un modern insana yaptığı aşının bir sonucu olsa gerek bunun sebebi.
Hz. İsa'nın ayaklarını saçıyla yıkayan Maria Magdelena bunu kadınlık içgüdüsüyle yapmadığı gibi, ayakların sahibi olan da bundan şehevi haz duymadı. Yusuf'u helal olmayan yoldan elde etmek isteyen Züleyha bütün dişiliğini kullandı ama karşısında bir peygamber vardı.
Demekki, onları kendimizle kıyaslama yanlışlığından vazgeçmemiz gerekiyor.
2. Günümüzde hakim kültürün de etkisiyle baskın olan bazı düşünce ve uygulamalar, bunların doğru olduğunu göstermez. Çok eşliliğin yasaklanması, evlilik yaşının kanunla tespiti, eşcinselliğin hoşgörülmesi ve korunması, göstermelik kadın-erkek eşitliği yasaları, zinayı suç olamktan çıkaran kanunlar, idam cezasının kaldırılması gibi hususların en doğru sonuçlar olduğunu kim tespit edecek? 50 yıl önce gayet doğal olan evlilikler şimdi kınanıyorsa, 50 yıl önce kınanan davranışlar şimdi hoşgörülüyor hatta korunuyorsa bundaki ölçümüz nedir?
Çocuk istismarı kanunuymuşmuş... Cinsel ilişki yaşı 10'a düşmüş, gayri meşru çocuk sahibi olmuş çocuk-annelerin sayısı artmış kimin umrunda.
Belki garipsyeceksiniz ama çağımızdaki cinsel sapkınlıkları, dağılan yuvaları ve evlenmenin zorlaştığını gördükçe islamın çok eşlilik konusundaki cevazı ve eşlere yaş sınırı getirmemesi islamın gerçek din olduğuna dair imanımı daha bir artırıyor.
Peygamberimizin evliliklerini hangi değer yargısına göre yargılıyorsunuz? Batı medeniyetinin en son ulaştığı değer yargılarına göre derseniz biz de ''hadi gidin işinize'' deriz. Demek batının veya doğunun ortaya koyduğu anlayış ve yaşam tarzı insanı yaratan ve onu en iyi tanıyan Allah'ın tavsiye ettiği yaşam tarzından üstün olacak ve biz de onların değer yargılarına göre yaşayacağız, öyle mi? Biz almayalım. Ama isteyen buyursun.
Sübyancılık diye bir kavramı tutup nikahlı eşlere uyarlamak tamamen haddi aşmaktır. Ergenlik çağına girmiş kadın ve erkeğin nikahlı beraberlikleri dışında kalan her türlü ilişki fuhuştur. Ama gelin görün ki, modern insan nikahlı beraberlikleri ilkel, diğer her türlü ilişkiyi özgürlük olarak değerlendirmektedir. Buna karşılık fıtri ve dini hiçbir sakıncası olmayan bir konuda kıyametler koparılıyor, ahlak bekçiliği(!) yapılıyor.
Biraz dürüst olalım lütfen. Burda bana itiraf edin demiyorum ama kendi vicadanlarınıza dönün de, benim şu soruma mertçe cevap verin:
Yaşı 35-40'ı geçmiş beylerden, 14-20 arası bir kızla hanginiz evlenmek istemez? Evli veya bekar farketmez, böyle bir kısmet çıksa ve hiçbir engel olmasa evlenir miyim evlenmez miyim diye bir sorun kendinize. İstisnalar kaideyi bozmaz ama ezici çoğunluk isteyecektir. İstemem diyen de yalan söylüyordur, kusura bakmayın
İşte anadolunun 14 yaşındaki kızı arabistanın 9 yaşındaki kızıdır. Ama 1. şıkta bahsettiğim gibi Peygamberin herhangibir erkek olmadığını hatrımızdan çıkarmamamız gerekiyor. O 30 veya 90 erkek gücü haberlerine, her gece sıraya düzermiş rivayetlerine de balıklama atlamayalım. Geceler boyu ibadet eden, çarşı-pazar dolaşıp halkını teftiş eden, öğrenciler yetiştirip irşad eden, günlerce sefere çıkan bir peygamber var karşımızda. Bütün bunlara rağmen elbette aile hayatıyla ve cinsel yaşamıyla da bize örnek olan bir lider-peygamber var karşımızda. Aslında Aişe validemizle evliliğin o yaşta yapılmasının amacı da dinin aktarımıyla alakalıdır. Zeki ve genç Aişe (Allah ondan razı olsun) ilk kadın alim olarak Peygamberden birçok hadis ve hüküm aktarmış, O'nun vefatından sonra da islamın doğru anlşılması için üzerine düşeni yapmıştır.
3. Yukarlarda bir arkadaş dinden çıkmasına sebep olarak bu olayı göstermiş. Ne acınası bir durum. Az buçuk dini bilgisi olan biri bilir ki, imanımızın ve güvenimizin sınanacağı birçok durumla karşı karşıya kalacağızdır. Bu sınanmalar karşısında kimin ayağı kayacak kimin sabit kalacak ortaya çıkacaktır. İlk önce İblis Ademle sınandı kaybetti, sonra Adem-Havva yasak meyveyle denendiler, yıkıldılar ama tekrar kalktılar. Ardından Habil-Kabil v.s.
Hangi sevgili kul denenmeden kurtuldu ki? Biz Peygamber döneminde yaşasaydık ve ardında namaz kılarken kıble değişseydi ne yapardık? Bazı müslümanlar kıblenin Kudüsten Mekkeye çevrilmesini kabul edemeyip dinden çıkmışlardır mesela. İslam ordusunun Uhudda yenilmesi bazılarının Peygambere olan güvenini sarsmıştı mesela. Peygamberimizin evlilikleri o zaman bir imtihan vesilesi değildi belki ama şimdi bir denenme vesilesi artık. Dinsizler ve bilinçsiz yahudi ve hristiyanlar bu konuları güzelce işleyerek en temel konuda şüpheye itiyorlar ki, o temel, peygamberin şahsıdır.
Kökten dinsizler için bu konular meze niteliğindedir. Üzüm yemek değil bağcıyı dövmek için bahanedir bu konular. Hiç kadın bilmemiş Yahya ve İsa Rasuller, bu meziyetlerinden dolayı el üstünde tutulmadılar. Evlilikleriyle örnek olan peygamberler de zamanlarında kabul görmediler. İnkara istekli olanlar hep bir bahane buldular.
Keşke karalama ve iftira yerine ilmi itirazlar yapılsa da bizim de ufkumuz açılsa araştırırken.