Güle Güle Duygu Asena

Yani Can Yücel ve Duygu Asena arasındaki kavga bir yanlışlık eseri mi Mamuli, tam anlayamadım?

Evet, olay uydurma.

En iyisi olayı Duygu Hanım'ın kendisinden dinlemek:
http://www2.vatanim.com.tr/root.vata...oryid=4&wid=99

Türkiye'nin en devrimci kadını öldü
Meral Tamer-Milliyet * * * * * * * * * * * *

Anneler bilir.

Çocuk sahibi olunca arkadaşlarınız da kısmen değişir. Bir bakarsınız ki çocukları sizinkiyle benzer yaşta bir arkadaş grubunuz oluşuvermiş.
Yıllar geçer, çocuklar büyüyüp kendi arkadaşlarını seçer, siz de özgürce kendinizinkileri...

Duygu Asena bir istisnaydı. 90'lı yılların ortalarına doğru Doğan Medya Center çatısı altında buluştuğumuzda biz arkadaşlığı hızla ilerletirken, kızım Doğa da Duygu'yu "en yakın arkadaşı" ilan etti. Üçümüz birlikte dolaştık, eğlendik, acı - tatlı çok şeyi paylaştık.
.......
Akıllı, kararlı, cesur
Duygu'nun beyninde tümör olduğunu öğrendiğimde ve çevresinde tanıdığı- tanımadığı, kadınlardan ve erkeklerden çoook geniş bir sevgi çemberi oluştuğunu görünce, sağlığıyla ilgili gelişmeleri günü gününe, kimi zaman gözyaşlarıyla, ama hep uzaktan, telefonun öbür ucundan izlemeyi yeğledim. Onun gibi zarif, güzel, muzip, mütevazı, akıllı, kararlı, cesur, devrim yaratan bir kadını, neredeyse konuşmaktan ve söyleneni anlamaktan alıkoyan bir durumda görmeyi kendime kabul ettiremedim.

Bir dönüm noktasıydı

Duygu bana göre Türkiye'nin en devrimci kadınıydı. Eğer günün birinde Türkiye'nin sadece erkekler için yazılmamış bir tarihi kaleme alınırsa, Duygu Asena ismi, bir dönüm noktası olarak tarihimizdeki yerini alacaktır.
Duygu, bizimki gibi maço bir toplumda kadına, kendi kadın kimliğine sahip çıkmasını, bir kadının cinselliğinden vazgeçmeden de erkeklerle boy ölçüşebileceğini, akıllı kadınların seksapellerini örtmeden de toplum içinde bir yerlere gelebileceklerini anlattı. Onunki, cinsel eşitlik için bir başkaldırı hareketiydi. Kendisi de öyle yaşadı.
Genç kızlarımızı, erkek toplumumuzda ille de tayyör giymeden, kardeş-bacı olmadan da ayakta durabilecekleri konusunda yüreklendirdi.

Devrimcilerin yazgısı

Duygu, duygularını, arkadaşlarıyla konuştuğu gibi kâğıda döküyordu. İçten gelen bir başkaldırıydı onunki. Kadının, kadın olarak duygularına sahip çıktı. Kadınlar tarafından kolay algılandı, benimsendi ve çok sevildi.
Duygu'ya burun kıvıranlar, tepeden bakanlar da çok oldu. Yaşadıkları çağda değerlerinin anlaşılamaması devrimcilerin yazgısıdır.
Duygu Asena'nın yerini kimse dolduramaz...

[sodomo--]

Arkadaşlar, nasıl olur da Duygu Asena'nın kadın hakları mücadelesi vermiş ve hayatını buna adamış biri olduğu konusunda hemfikir olabiliyorsunuz. Duygu Asena sadece bir roman yazarıydı ve hayatının hiç bir döneminde de kadın hakları için mücadele vermedi. Üstelik iyi bir roman yazarı da değildi....

Vefatına üzüldüm, başımız sağolsun.

sodomo--";p=&quot´isimli üyeden Alıntı

Arkadaşlar, nasıl olur da Duygu Asena'nın kadın hakları mücadelesi vermiş ve hayatını buna adamış biri olduğu konusunda hemfikir olabiliyorsunuz. Duygu Asena sadece bir roman yazarıydı ve hayatının hiç bir döneminde de kadın hakları için mücadele vermedi. Üstelik iyi bir roman yazarı da değildi....

Vefatına üzüldüm, başımız sağolsun.

Sevgili Sodomo,
Ben yazımda dedim ki Duygu Asena hakkında kim ne derse desin umurumda değil. İşte sevgili sodomo bu tanımlamama sen de girmiş oldun. Bir insanı değerlendirirken lütfen biraz nesnel olalım. Aslında bu biraz da yaşama bakış açımızla ilgili bir sorun. Bu ülkede yetişen değerleri eleştirmekte üzerimize yoktur. Onun bir olumsuz yönünü bulduk mu olumlu yönleri artık hiç önemli değildir. Vurun abalıya zihniyetiyle vurmaya başlarız. Sizinki de o misal.

Yapma sevgili Sodomo. Bari bunu sen yapma. Daha önce İlhan Arsel'le ilgili bir tartışmada aynı zihniyeti sergilemiştin. Bunlar nihayet birer insan. Mutlaka eleştirilecek yönleri vardır. Ve bunlar bu ülkenin yetiştirdiği değerler. Bu değerlerimize lütfen sahip çıkalım.

Duygu Asena da Türkiyedeki kadın hareketinde önemli yeri olan bir kişiliktir. İyi bir roman yazarı değildi dediğin bu kadının o kitabıyla kadınları nasıl etkilediğini bir erkek olarak bizler bilemeyiz. Bunu ancak okuyan kadınlar bilir. Ve ben bunu yaşayarak gözlemleyen bir insan olarak söylüyorum. Bence kadınlar tarafından okunması gereken bir kitap.

Bence bir kişiyi eleştirirken eleştiri hakkımız olmalı. Eğer bu hakkımız yoksa o eleştirilerin de bir anlamı olmayacaktır.

[sodomo--]

Sevgili Ezkamo

Galiba anlatamadım. İdoller yaratma konusunda üstümüze yok insan olarak. Kusura bakma ama "kadın hakları" konusunu sadece kendi popülaritesini artırmak için istismar eden bir insana ben "mücadele insanı" demem.
Benim Duygu Asena ile ilgili aklımda kalan tek şey ha babam Hıncal Uluç ile girdiği sahte polemiklerden (ki Can Yücel ile kavgası da böyle gündeme çıkma arzusundan başka bir şey değildi) başka bir şey değil. Eğer ona mücadele insanı derseniz o zaman gerçek "mücadele insanlarına" haksızlık etmiş olursunuz. Tamamıyla magazinsel bir kişilikti ve kadın hakları konusu zerre kadar umrunda bile değildi. O hep kendi popülaritesini düşündü...

İlhan Arsel meselesine gelince onun Aydın ve "Aydın" isimli kitabı "bilimsel" bir kitap değildir (diğerleri için demiyorum bunu) tamamıyla kendi serbest düşünceleridir ve kendisini bağlar. Ayrıca "Aydın olmak" içinde insanların kendi hayatlarını feda etmesi gerekmez ve sadece "batı"da değil dünyanın her yerinde "aydın"lar vardı hem geçmişte hem bugün. Ayrıca "batı hayranlığı"da aydın olmanın bir önkoşulu değildir.
Yani İlhan Arsel ile ilgili düşüncelerim değişmedi. O bir batı hayranıdır ve bu hayranlık onun aydın olmasının önündeki en büyük engeldir.

Kusura bakma ama bunlar benim düşüncelerim

Sevgili Sodomo,

Tabi ki düşüncelerine saygılıyım. Ben de zaten kendi düşüncemi belirtmiştim. Bizimkisi bir düşünce alış verişi.Geriye bu yazılarımızı okuyanlar kalıyor. Onlar mutlaka değerlendireceklerdir.Kendine iyi bak dostum...