Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik > Büyük Patlama Teorisi

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #91  
Alt 04-02-2020, 09:59
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Neva´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bilip bilmediklerini acikcasi bilemem. Sana tutarli gelmesini anlayabilirim ancak.

Ama kisisel gorusum tutarli degil. Cunku alintiladigin cumle kabaca sunu soylemekte.

Evrenin bir baslangici olmasaydi, evrendeki tum ametaller yanar ve agir gazlar topuna donerdi .(topu dedim cunku gunesle iliskilendirip sordun.) Ametaller hep olsaydi, tukenmis olurdu. Yazan arkadas parantez icinde belirtmis matematik ustunden, gorunuse gore kendi oznel yorumu.

Cunku bahsettiginin biri ametal yani hafif element digeri ise asal gaz!?

Ilaveten bahsedile denge, saykila iliskindir. Yani bir statiklik degil soz konusu olan.Ismi oyle sadece. Aksine dinamik.

Neden tutarli degil yazayim.

-Ametallerin evrende tukenecegi nasil saptandi?
-Genel olarak evrendeki unsurlara iliskin, herbirinde icerik oranlari sabit degildir? Bu sabite nasil ulasildi?

Big bang'i savunan insanlar icin tutarli olabilir ayri konu.



Einstein demissin ancak onun evreni izotropiktir. Fiziksel acidan evrenin tamami maddedir yani. Dolayisiyla yonsuzdur ve bu yuzden bir baslangic soz konusu olmaz.

Renklendirdiğim yer sizin söyleminiz.
Tüm Ametaller demiyor
Sadece Hidrojenden bahsediyor.
Hidrojende güneşteki yanmasının ardından Helyuma dönüşür . Evrende de böyledir sanırım!
Bildiginiz gibi helyum da bir gazdır ve asal gazdır ve yanmaz.
Tüm ametaller yanar dönüşür dediniz ya !

Helyumun yanmayacagını bilenler tüm a metaller yanar biter der mi ?

Güneşte ve benzerlerindeki denge kütle cekim ve basınç üzerinden. Bir denge statik denilende o sanırım. Yoksa kendi içindeki hareketlilige ve dışarı saldıkları için elbette dinamik.

Einstein akıllı birisi ama hatasız degil .
Meşhur denklemide gayet anlaşılır. Ama hata yapıp yaptıgı hatayıda söyleyen birisi.
Evreni duragan sayma durumundan bahsediyorum.

E= m.c karedeki c nin neden c oldugu onun yerine başka bir sabit olsa olmazmıydı ile alakalı bir fikriniz var mı ?

Merak işte ..
Alıntı ile Cevapla
  #92  
Alt 04-02-2020, 12:32
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.696

Onur Üyeliği 

Standart

ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sana hidrojenle alakalı soru sorduğumda
VERI YOK DEDIN.
Nerede, neye dair veri yok dedim, örneğin Zeus'a dair veri mi yok dedim?.... Veri yok, kendi başına bir anlam ifade etmeyen iki kelime. Önceki yazımda da söyledim, cümleyi alıntıla...
ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
daha sonra "
Maddenin plazma hali hidrojene dönüşür"
Dedin ... ne sebepten dedin?
Başlık olsun diye dedim, sonrasında da detaylandırdım. Yapısal olarak!. öyle olduğu için zaten açıklamasında, yapının parçaları esasıyla yol aldım,,,, orada...

Bir dönüşüm sözkonusu ise, yani, yapılaşma söz konusu ise, yapı-söküm de sözkonusudur, bunların evren dahilinde, lokal olarak da mümkün olduğunu düşünüyorum, söylüyorum... Kaldı ki, big bang'e göre düşünürsem, ilk elementlerin hidrojen, helyum olması durumu da, teoriyle çelişkilidir, zira muazzam yoğunluk, basınç, madde miktarından söz ediliyor. Neyse konuşmamalıyım, soru soruyor, cevap verildiğinde açık arıyorsun...
ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Daha sonra
" Plazma deryası dediğimiz, küçük yapıların, daha büyük(örneğin hidrojen) yapılar oluşturmadığı ya da büyük yapıların hakim-bütünü belirleyici role henüz sahip olmadığı ortamdır."
Dedin ... ne sebepten sormuyorum ama dedin.
dedim, gayet normal ve anlaşılır bir ifade. Ve bu biçimde eksik. Yine de daha büyük yapı ile kastın element, daha küçük yapı ile kastın, daha bir alt-yapı olarak, proton, elektron vb olduğu anlaşılabiliyor. yani deniyor ki, yapı olarak, hidrojen, proton, elektrona bağlı ise, bunların birlikte, münhasır bir yapıyı ouşturmadıkları ortam, koşul da daha bir alt-yapı, ortam olmalı... Bu ifadeye nazaran bir betimleme...
ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Daha ilk sözlerinde öznellikten sebep en az 2 yönlü dediğin yeri hatırla
Senin bu yaptıgın öznellik değilde ne ?
Alıntıladığın ifademde öznellik yok ki. nasıl bir ortam, zeminden bahsettiğimi, neye göre şu ya da bu ifadeyi kullandığımı açıklamışım, öznellik bunun neresinde?

Öznellik, bir merdiveni çıkarken, burası salt çıkıştır, bunun inişi yoktur çünkü ben şu anda çıkıyorum, tarzındaki, ölçütü kendi veya salt kendine göreliği referans alan türden ifadelere benzer söylemlerde kullanılabilir.
ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Maddenin plazma hali hidrojene dönüşür"

Sonrada bunu diyorsun!!!!

" Dönüşen hal değil , element baz alınınca, oradaki plazma ifadesi, proton, elektron çorbası"
Plazma hali ile hangi detayı kastettiğimi öncesinde, sonrasında zaten, alt yapı parçalarının, bağımsız bulunması hali, ZEMİN olarak kullandığımı söylüyorum. Bu parçacıkalrın serbest dolaşımlı olduğu durumu ifade etmek için ne demeliydim?
ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu hidrojen maddenin gaz halindeki proton ve elektron sayısı belli olan GAZ yana yana miktarıda belli ( sonsuz diyen delilinide ortaya koyar) oldugu için biticek (madde yok oluyor demiyorum) atıyorum 10000000 milyar yıl sonra biticek.
Yaptığını yapayım, dedin ki "10000000 milyar yıl sonra biticek" nerden biliyorsun bu kadar yılda biteceğini (ama ben cümleleri bütün olarak ve bağlamından koparmadan okuyorum, "atıyorum" kelilmesini görmezden gelmiyorum

Evrende, 60-80 milyar yıllık yapılardan da söz ediliyor...

Öyle bile olsa, bu evrene içkindir. senin nasıl düşündüğünle ilgili yazmıyorum, nasıl düşündüğümü yazıyorum. benimle aynı fikirde olmak zorunda değilsin! Bu evrenin bitmesi gibi anlamlara gelmiyor çünkü evren tanımım, tanımın hakkını vermek üzerine kurulu, yani evren, spesifik değil, genel bir ifade ve ben böyle olduğunu düşünmüyorum, spesifik detaylarda dönüşümlerin de, füzyonya mümkün olabildiğini, önü, sonu yine ilişkiler ağı, reaksiyon, tepkime olduğunu düşünüyorum...
ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ha bitmeyecek dönüşüm tekrardan hidrojen oluşturacak ise nasıl?
Evrende HIDROJEN OLUŞUMUNA DAIR bilinen var mı ?
Mantıken zaten böyle bir soruya muhatap olduğum için, cevabı-tabanı veriyorum, ama ifadelerle ilgili olmadığın için, tekrar soruyorsun.. yapı-sökümle anlayabiliriz... Bu konu politik sebeplere kurban da olabilir.
peki hidrojenin oluşmadığı, gaipten geldiği veya Big bang ile oluştuğuna veya yapı-söküm, yapı-kurum süreçlerinin, evrende mevcut olmadığına veya zinhar olamayacağına dair bir bilinen var mı?
ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hidrojenin SONRASINDA olanla degil. Hidrojenin oluşması için gerekli olan taban ne onu soruyorum.
proton, elektron ilişkisi, taban bu!
ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sen
" veri yok" dedin
" maddenin plazma hali hidrojene dönüşür"dedin
" Plazma deryası dediğimiz, küçük yapıların, daha büyük(örneğin hidrojen) yapılar oluşturmadığı" dedin

Halada " beni anlamıyorsun , yanlış ifadene dayanıp yanlıs konuşuyorsun" diyorsun.

Şu sana ait 3 cümleyi anlayan varsa !!
Bunlar, kendi başına(bir işi tek başına yapamayacak birinin kendi başına davranması anlamında değil), cümle(herkes anlamında değil), ifade bağlamlarından kopartıldığında, neye göre-dair söylendiği(türkü söylemek anlamında değil) yutulduğunda muğlak kelimeler. Kendim söylüyorum, bir anlamı yok ya da dilediğin(tanrıdan niyaz anlamında değil) yere(yer derken, coğrafik bir yer değil) çekebilirsin(çekmek derken, çile çekmek gibi değil)

Son olarak, anlık katrilyonlarca etkleşimin, katrilyonlarca ortam-koşulun, bir dolu olasılığın gerekleşebildiği evrende, parçacık ayrışma ve birleşmelerinin gerçekleşmediği, gerçekleşemeyeceği fikrine nereden kapıldığımızı anlamam gerekiyor.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #93  
Alt 04-02-2020, 12:49
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Renklendirdiğim yer sizin söyleminiz.
Tüm Ametaller demiyor
Sadece Hidrojenden bahsediyor.
Hidrojende güneşteki yanmasının ardından Helyuma dönüşür . Evrende de böyledir sanırım!
Bildiginiz gibi helyum da bir gazdır ve asal gazdır ve yanmaz.
Tüm ametaller yanar dönüşür dediniz ya !

Helyumun yanmayacagını bilenler tüm a metaller yanar biter der mi ?

Güneşte ve benzerlerindeki denge kütle cekim ve basınç üzerinden. Bir denge statik denilende o sanırım. Yoksa kendi içindeki hareketlilige ve dışarı saldıkları için elbette dinamik.

Einstein akıllı birisi ama hatasız degil .
Meşhur denklemide gayet anlaşılır. Ama hata yapıp yaptıgı hatayıda söyleyen birisi.
Evreni duragan sayma durumundan bahsediyorum.

E= m.c karedeki c nin neden c oldugu onun yerine başka bir sabit olsa olmazmıydı ile alakalı bir fikriniz var mı ?

Merak işte ..
Elbetteki benim soylemim, aksini iddia etmedim ki!?
Big Bang uzerine konustugumuza gore onun icerigini ele alarak cevap vermek gerekir. Alintiladiginiz kisma dair.

Model, yanilmiyorsam sayet evrende hidrojen miktarini %75 olarak veriyor. Siz diger mesajinizda, evet, hidrojen hep olsaydi tukenirdi demistiniz.
ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Evrenin bir başlangıcı olmasaydı, evrendeki hidrojenin tümüyle yanarak helyuma dönüşmüş olması gerekirdi


Neva bu cümleden kast ettikleri senin dedigingibi kütle çekim ve basınç dengesindenmi bahsediyorlar bilmiyorum

Benim bu cümleden anladıgım değişim- dönüsüm. Gayette tutarlı bir cümle.

Evet hidrojen hep olsaydı tükenmiş olurdu.
Maddenin bu özelligi maddenin kendi varlıgının hep var oldugu durumuna karşı bir söz degil.
Bilinen ise hidroJEN nin diger madde şekillerini doğuran olması.
Bu dogurgandan oluşan doğurganların neler doğurdugu biliniyor ama hidrojeni neyin dogurdugu bilinmeyince

Hikayeler masallar üfürmeler -----> big bang tanrı vs başlıyor.

Renkli kısımdaki sözü söyleyenlerin kütle cekim ve basınç dengesinin statik yada değişip değişmeyecegini bilmediklerini sanmam. Çokda iyi bilyorlardır.



Kaldi ki gunes denilen ozunde yildiz/yildiz sistemi, haliyle buna iliskin bilgilerle cevap vermek tutarli olandir. Bu sebeple yanma deyince, yasadimiz gezegen kosullarina iliskin konuyu ele almamak gerekiyor, kisaca nukleosentez. Fuzyonun diger adida yanmadir. Yani bu bir saykil.Bu yuzden yukarida herbirinin sabiti nasil alindi diye sormustum. Cunku evrende oranlari degisken. Benzer yorumunuzda tum evrende boyle olabilirligi.. Kisaca hidrojen yanar helyuma donusur seklinde... Ama evrende bununla kalmiyor. Iyi arastirirsaniz, evrende helyumun yandigi bilgisine ulasabilirsiniz.


Elbette kutlecekim ve basinc ama sadece bununla sinirli degil, ortama dair bir dolu farkli etkenler var.Mesela gunesteki manyetik alanlar(gunes lekesi dedigimiz) ve bunun etkileri, manyetik hidrodinamik alanlar vb. bir dolu faktor var.

Einstein babinda diger yorumlar ise farkli konu basligi. Merak guzel elbette, bunlarla ilgili baslik acarsaniz tartisilir.
Alıntı ile Cevapla
  #94  
Alt 04-02-2020, 19:58
Şüpheci Dinsiz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Şüpheci Dinsiz Şüpheci Dinsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Dec 2010
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 7.595
Standart

Konuyla ilgili okuduğum kaynaklar şunlar:
https://www.sciencetimes.com/article...reason-why.htm
https://www2.lbl.gov/abc/wallchart/chapters/10/0.html
https://stardate.org/radio/program/more-hydrogen
https://www.journals.elsevier.com/mo...-space-is-made

Hidrojen formunun nasıl oluştuğu pek bilinmemekle birlikte Big-Bang'e sadık kalmak için zorlayarak bazı gözlemlenmemiş-gözlemlenemeyecek-doğrulanamaz-yanlışlanamaz şeyler söylemişler.

Buna göre,
Big-Bang patladığı an oluşan milyonlarca derece ısıdaki gaz toz bulutu saçılıyor, bu bulut henüz plazma halinde, yani atom altı parçacıklar halinde iken evrende saçıldıkca soğumaya başlıyor, biz buna plazma bulutu diyelim. Patlamadan yüzbinlerce yıl sonra soğuyan, ancak çekim etkisiyle devasa kütleler oluşturan kısımlar, kendi çok güçlü çekim etkileriyle sıkışıp çok çok güçlü elektromanyetik alanlar, elektrik alanlar oluşturuyor, bu sayede en basit atom formu olan 1 proton+1 elektron (nötron yok) ile ilk hidrojen atomlarını oluşturuyorlar. Devasa kütleye sahip ilk yıldızlar doğuyor, buradan devasa nükleer patlamalar, devasa ısılar vs derken helyum dönüşümü başlıyor. Daha sonra daha karmaşık elementler üretiliyor.

Evreni oluşturan maddenin %73 oranında hidrojen, %25 oranında helyum, geri kalan elementlerin %1-2 oranında olduğu söyleniyor.

Bu iddialara dair gözlem yapmak için JWST (James Webb Space Telescope) teleskopundan faydalanmayı uman epey bilim insanı varmış. 2019 yılında atılması planlanıyordu, daha önce atılması bir kaç kez ertelenmişti, şimdiki durumunu bilmiyorum.

--/--

Yazılardan birinde şöyle bir ifade geçiyor:
Diyor ki, 4.5 milyar yıldır ışıyan Güneş'in hala hidrojen oranı helyum oranından çok daha fazlaymış, daha milyarlarca yıl yetecek hidrojen yakıtı varmış.

Biz çok uzak olmayan uzay gözlemlerinden biliyoruz ki yaşlı yıldızlar sönerken yeni yıldızlar da doğuyor. Yukarıdaki iddia doğruysa plazma bulutu galaksi merkezlerinden uzaklaştıkça soğuyor, çekim gücü çok yüksek olan devasa kütleler oluşturduğunda da hidrojen üretiyor. Koca evrende bunun sürekli olmasını engelleyen nedir?

--/--

Big-Bang'cilerin hidrojenin nasıl oluştuğuna dair iddialarına göre;
Patlamadan yüzbinlerce yıl sonra soğuyan plazma, devasa kütleler oluşturduktan sonra hidrojen atomları formu oluşmuş. Bu iddia doğru olsa bile Big-Bang ile bağlantısı yok. Evrende soğuk bir köşede devasa bir kütlede biriken her plazma bulutu hidrojen üretebilir demektir. Big-Bang bir gereklilik değil bu iddiaya göre.

--/--

Evrende değişim-dönüşüm sınırsız ve süreklidir. Örneğin, yakıtını tüketen Güneş curuf haline gelip oyundan çıkmıyor, başka dinamiklere hammadde oluyor, başka başka formların oluşmasında rol oynuyor.

* Bir ben vardır bende, benden içeri. (Yunus Emre)
* Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir delimiz. (Muhy-i)
* Kadınlar insan, biz insanoğlu. (Neşet Ertaş)
* Bu otobüs de benim Maserati'm, halkımla birlikte kullanıyoruz. (Tuncel Kurtiz)
* Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım? (Turan Dursun)
* Beneath this mask there is more than flesh, beneath this mask there is an idea Mr Creedy, and ideas are bullet-proof. (V for vendetta)
* O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. (Yaşar Kemal)
* Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. (Nazım Hikmet Ran)
* Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar her milli bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var. Dostlar ki; bir kere bile selamlaşmadık, aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz..
(Nazım Hikmet Ran)

Konu Şüpheci Dinsiz tarafından (06-02-2020 Saat 12:19 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #95  
Alt 04-02-2020, 21:54
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.696

Onur Üyeliği 

Standart

Hidrojen meselesinde, politik bir tutum olduğunu düşünüyorum.
Bir yandan teoriyi doğrulamak için, kuark-gluon plazma(kuark çorbası) seviyelerinden söz edilirken, diğer yandan hidrojeni yapı-taşlarından muaf tutma eğilimi gösteriliyor.

Parçacıkların, daha üst formlarda bulunmadığı durum ise, plazma olarak ifade ediliyor, yani bu kavram, parçacıkların serbest dolaşımlı olabildiği-olduğu ortam için de kullanılıyor.

Hidrojenin verili formunu koruyamadığı, daha üst bir forma geçiş yapamadığı, yani deyim yerindeyse parçalarına ayrıldığı bir ortam, koşul olmalı. O zaman mantıken plazma ifadesi kullanıyoruz...

Örneğin atomları parçalamak -yapı taşlarını ayırmak- için nükleer yöntemler kullanılıyor.
Peki bir hidrojen atomundan, protonun yalıtılması ortamı için gerekli koşullar nedir? Burada nükleer sentezler, füzyonlar konu edilecek, evrende milyarlarca nükleer füzyon gerçekleşiyor.

Sonra dile getirdiğim gibi, hidrojen temel alındığı için, plazma da, serbest dolaşan proton, elektronlar için de, hidrojen protonu, hidrojen elektronu denmekte, herhangi bir başka element de bu biçimde çözünebiliyor(parçalanabiliyor). Oysa 1 proton, 1 elektron serbest, bağlı değilse, hidrojen denemez. Lakin dönüşüm, dönüşümün hem süreçlerine, hem basit yapı, hem de 2 yönüne vurulduğunda, potansiyel hidrojen denebilir. Kısaca 1 hidrojen protonu, yalnızlaşırsa, elektron bağını kaybederse, bu durumda o protona hidrojen denebilir mi? Denemez, denebiliyorsa, hidrojenin biteceğine dair bir ifade kullanılamaz. Ama öyle bir ortam, tam anlamıyla saftır veya mutlaktır denemez, anlık ayrışmalar gibi anlık birleşmeler de içiçe - çorba.

Böylesi dönüşümlerin, atom parçalanmalarının, ancak , Big-Bang ortamında bilmem kaç saniye sonra oluşabileceği, başka hiç bir koşulda mümkün olamacağı(ki dönüşüm 2 yönlü, nükleer yöntemler. evrende milyarlarcası ortada) ifadesinin geçerli bir ifade olmadığını düşünüyorum.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #96  
Alt 04-02-2020, 23:26
Enketum Enketum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Nov 2018
Bulunduğu yer: Büyük suyun öte tarafı
Mesajlar: 122
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bunlar, kendi başına(bir işi tek başına yapamayacak birinin kendi başına davranması anlamında değil), cümle(herkes anlamında değil), ifade bağlamlarından kopartıldığında, neye göre-dair söylendiği(türkü söylemek anlamında değil) yutulduğunda muğlak kelimeler. Kendim söylüyorum, bir anlamı yok ya da dilediğin(tanrıdan niyaz anlamında değil) yere(yer derken, coğrafik bir yer değil) çekebilirsin(çekmek derken, çile çekmek gibi değil)
Burada koptum gulmekten, iyi de oldu.

Aradim, ama bulamadim konular icinde. (Kirinti-kirpinti kadar bile olsa) Mistik dusunce kalipli bir beyin ogrenme ile bu kalibin disina tamamen cikmayi basarabilir mi? Tartisilmissa daha onceden donup okuyayim, yoksa eger yetkim var ise yeni baslik acmayi deneyeyim.

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. -RİNDLERİN AKŞAMI, Yahya Kemal BEYATLI
Alıntı ile Cevapla
  #97  
Alt 06-02-2020, 00:20
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

https://bilimvegelecek.com.tr/index....zonla-soylesi/

Evrenle söyleşiler 6: Bir fermiyon ve bir bozonla söyleşi


Richard T. Hammond

Çeviren: Yusuf Öngel

Bu kez iki atomaltı parçacıkla birden söyleştik. Bir fermiyon ve bozondan oluşan bu alışılmadık çift, canlı bir tartışma ortamı oluşturdular. Bu söyleşide, keşfedilmiş olan herhangi bir parçacığın ya bozon ya da fermiyon olacağını anlıyoruz ve bu terimlerin anlamının ne olduğunu da güçbela çözebiliyoruz. Söyleşinin sonunda vardığımız sonuç olarak, bir metafora başvurarak söylersek, fermiyonlar maddenin tuğlası, bozonlar ise harcıdır diyebiliriz.



– İkinize de ortak bir söyleşiyi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim…

Bozon atıldı:

– Başlığınızda fermiyonun adının benimkinden önce gelmesine değinmek zorunda hissediyorum kendimi, hatta itiraz ediyorum.

– Affedersiniz, sıralamayı rasgele yaptım, yerlerini seve seve değiştiririm. Sanırım artık başlasak iyi olur. Bir bozon ile fermiyon arasındaki farkı söyler misiniz?

Fermiyon ağzını açamadan bozon yanıt verdi:

– Onun neden burada olduğuna bir anlam veremedim, bozonlar hareketin olduğu yerdedir. Bizler dinamiğiz, etkileşim üretiriz, bir şeyleri gerçekleştiririz. Biz olmasaydık bu sıkıcı fermiyonlar, oldukça sıkıcı bir dünyanın etrafında boş boş gezinirlerdi.

Fermiyon sabırla dinledikten sonra söze başladı:

– İkimiz arasındaki farkı açıklayayım. Öncelikle, gözlenen her parçacık ya fermiyondur ya da bozon.

Bozon araya girdi:

– Gördünüz mü? Fermiyonu ilk sıraya koydu. Pekâlâ, tamam, devam edin.

Fermiyon devam etti:

– Parçacıkların da spini (dönüşü) vardır, tıpkı Dünya'nın kendi ekseninde dönmesi gibi…

Bozon sözünü kesti:

– Hayır, Dünya'nın kendi ekseninde dönmesi gibi değil, parçacık spini hareketten doğmaz, biz kütle veya yüke doğuştan sahip olduğumuz gibi spine de doğuştan sahibiz.

Fermiyon yanıtladı:

– Doğru söylüyor, benzetme yapıyordum. Her neyse, spin Planck sabitinin 2pi'ye bölünmesiyle hesaplanır ve ölçü birimi ħ'dir. Bir veya üç yarım vb.'den oluşan parçacıkların ħ'sine fermiyon; ħ birimi sıfır dahil tamsayı olan parçacıklara bozon denir. Daha basit bir tabirle, spini kesirli olan parçacıklara fermiyon, spini tamsayı olan parçacıklara ise bozon denir.

Bozon lafa karıştı:

– Yine yanlış. Bu tür kaba genellemeler bir fermiyona özgüdür. Sözünü ettiği spin, genellikle z bileşeni dediğimiz ve bazı eksenlerde hızlı giden bileşendir.

– Bu durumda fermiyon haklı mı?

"Evet" diyerek kabul etti bozon.

– Fer… Yani bozonlarla fermiyonlara birkaç örnek verebilir misiniz?

Bozon:

– Tabii ki, bir fotonun, bir ışık partikülünün spini birdir ve haliyle bozondur. Zayıf nükleer etkileşimlerin sebebi olan W ve Z parçacıkları bozondur. Kuarklar arasındaki kuvvetin sebebi olan gluonların spini birdir ve tabii ki kütleçekim alanlarının gravitonlarının da spini ikidir. Bunların hepsi bozondur.

Fermiyon, yüzünde öfke izi olmaksızın ekledi:

– Tüm sabit, bilinen parçacıklar fermiyondur. Örneğin elektronların, protonların, nötronların hep yarım spini vardır ve bu yüzden fermiyondurlar. Keza proton ve nötronları oluşturan kuarkların yarım spini vardır ve fermiyondurlar.

Bozon lafa karıştı:

– Aman, ne büyük marifet! Bozonlar olmadan etkileşime geçemezlerdi. Çekirdeği bir arada tutmaya yarayacak bir güç olmazdı, atomları oluşturan elektriksel güç, manyetik güç olmazdı. Hiçbir şey olmazdı. Evren'de, düz çizgiler halinde hareket eden bir grup tekil parçacık dışında hiçbir şey olmazdı. Yıldızlar, galaksiler, gezegenler olmazdı; hiçbir şey olmazdı.

– Bu gerçekten çok sıkıcı bir Evren olurmuş. O halde bozonların görevi tam olarak nedir?

Bozon söze devam etti:

– İki parçacık arasındaki bir kuvveti, örneğin birbirini iten iki elektronu düşünelim. Bu kuvvet nereden gelir?

– Pekâlâ, birbirini iten yükleri biliyoruz. Anladığım kadarıyla bir elektron elektrik alanı oluşturur ve o elektrik alanı da bir diğer elektron üzerine kuvvet uygular.

Bozon biraz sakinleşmiş bir sesle konuştu:

– Nerelerdeydin sen? Bu görüş boynundaki kravattan bile eskidir. Olan şey tam olarak şudur; bir elektron, değiştokuş parçacıkları, fotonlar oluşturur ve bunlar da diğer elektronlarca emilir. Foton değiştokuşu aralarındaki kuvvetin esas kökenidir.

– Tüm parçacıklar foton değiştokuşu yapar mı?

Fermiyon yanıtladı:

– Hayır, yalnızca elektrik yüklü parçacıklar yapar. Ancak proton ve nötronları oluşturan kuarklar gluon değiştokuşu yapar…

"Ki onlar da bozondur" diyerek araya girdi bozon.

Fermiyon devam etti:

– Evet, onlar da bozondur ve güçlü nükleer kuvvetin nedenidirler.

– Bir dakika durun. Onları oluşturan kuarklar, gluon denen parçacıkların değiştokuşunu yaptığı için nötronlar ve protonlar bir arada kalıyor mu diyorsunuz?

Fermiyon, bozondan kıl payı önce davranarak:

"Bu kadar basit olmamakla birlikte, evet" dedi.

– Tamam, o halde fermiyonlar, yani elektronlar, kuarklar, protonlar vs. bozon değiştokuşu yaparak birbirleriyle etkileşime giriyorlar. Bana öyle geliyor ki bozon ile fermiyonlar arasındaki fark sadece spinleriniz değil, ikiniz de esasta farklı rollere sahipsiniz.

Bozon, "Ve biz olmadan oldukça yoksul bir dünyanız olurdu" diye yumurtladı.

Fermiyon, bozona aldırmadan ve ondan daha iyi açıkladığını düşünerek konuştu:

– Haklısınız. Yaşadığımız Evren'i oluşturmak her iki parçacık türünün de görevi. İkisi de gereklidir ve ikisi de zengin yaşamlara yönlendirebilir. Bozonsuz bir dünyada yaşamak istemezdim, aynı şekilde fermiyonsuz bir dünyayı da hayal edemiyorum.

Bozon fermiyonu kızdırmak ister gibi görünüyordu, yeni bir argüman getirdi:

– Bayan mağrur çok eşitlikçi konuşuyor, ama ona sakın inanmayın! O tam bir züppe, tüm fermiyonlar züppedir.

– Züppe mi?

Bozon heyecanla devam etti:

– Sor bakalım inkâr edecek mi? Etmeyecek, edemez. Parçacıklar, gerek bozonlar gerekse fermiyonlar, özel bir kuantum mekaniksel durum içinde olmakla tanımlanırlar.

– Kuantum mekaniksel hal mi?

Bozon devam etti:

– Bütün bunlar şu demek oluyor: Doğa yasaları tarafından yalnızca izin verilen belirli enerjilere ve izin verilen belirli ivmelere sahip olabiliriz, vb. Bunların ne olduğunu açıkça nitelendirdiniz mi; buna bizim kuantum mekaniksel halimiz, kısaca hal, denir.

– Anladım.

Bozon devam etti:

– Şimdi soruyorum sana, verili bir durumda kaç parçacığın izinli olduğunu biliyor musun?

– Üzgünüm, bilmiyorum.

– Peki, anlatayım o halde. Şöz konusu olan şayet bozonlarsa, limit yoktur. İstenilen kadar parçacık aynı durumu paylaşabilir. Hiçbir şeyi dışlamayız. Ama sözünü ettiğiniz şu züppe fermiyonlarsa, yanıt birdir, yalnızca bir. Fermiyon bir durumu işgal etti mi başka hiçbirine izin verilmez. Buyrun, sorun bakalım, inkâr edecek mi?

Fermiyon karşı geldi:

– Tabii ki inkâr etmiyorum, buna Pauli dışlama ilkesi deniyor.

Bozona hâlâ aldırmıyordu, ekledi:

– Bu özellik kesinlikle Evren'e bu zengin yapısını kazandıran şeydir. Fermiyon olan tüm elektronlar aynı durumu işgal etselerdi, atomlar güçlükle ayırt edilebilirdi ve gördüğünüz harika ve karmaşık yapınız da olmazdı. Aslında, neredeyse boş bir mekân olduğunuzu hesaba katarsak; bu özellik olmadan o sandalye sizi kaldıramazdı. Bu bakımdan gezegeniniz, en azından mevcut halinde kapsadığı şeylerle, hiç var olmayabilirdi.

Bozon yılgınlıkla "Pehh" diye bir ses çıkardı.

– Özetlemek gerekirse, fermiyonlar maddenin tuğlası ve bozonlar da harcıdır diyebilir miyim?

İki parçacık aynı anda, "Güzel söyledin" dedi ve son yorum bozondan geldi:

– Ve harç olmadan hiçbir şey inşa edemezdin, tuğlalar işe yaramaz bir yığın olarak öylece yatarlardı.

– Pekâlâ, çok enteresan bir söyleşi oldu. İkinize de geldiğiniz ve ikiniz arasındaki farkı anlamama yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim.


bir proton dengelenmek için elektronu kapınca sürekli HIDROJEN oluyor. Hiçte şaşmıyor ne kadarda mistik !!

Yok yok dederminist
Ne vardı sürekli proton bir tek elektronla etkileşime giripte hidrojen oluşturana kadar KIYMETLIMIZ ALTINI oluştursaydı bizde bir gizem peşinde koşsaydık.
Alıntı ile Cevapla
  #98  
Alt 06-02-2020, 06:25
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.696

Onur Üyeliği 

Standart

ilahimasal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
bir proton dengelenmek için elektronu kapınca sürekli HIDROJEN oluyor. Hiçte şaşmıyor ne kadarda mistik !!

Yok yok dederminist
Ne vardı sürekli proton bir tek elektronla etkileşime giripte hidrojen oluşturana kadar KIYMETLIMIZ ALTINI oluştursaydı bizde bir gizem peşinde koşsaydık.
Sevgili ilahimasal

İşte o protonun, elektronla etkileşime girdiği bir ortam var. 1 proton, 1 elektron bağlayınca da farklı bir form-yapı oluşturuyorlar, buna da hidrojen demişiz, yani olabilir mi diye sordun, olabilir dendi, izah edilmeye çalışıldı, hatta tuğla, çimento, harç metaforları da kullanıldı, ama tepki verdin...

İnsan bile, en basit, bölünerek çoğalan, ilkel canlıların ilişki, toplamı ve bu ilişki bütünü, açığa çıkan fonksiyoreliğin de bütünü değil mi? Bu bir form-yapı, organizma(örgütlü yapı) değil mi? Basit olanların bileşimi veya organize ilişkisi, daha bir üst formu anlamlı kılıyor. Öyleyse basit olanların ilişkisinden, farklı form-yapıların oluşumu da normaldir. Yani ne vardı, hücreler olmadan bir anda insan ortaya çıksaydı diyemiyoruz.

Altın oluşumu için de ortam, koşul var, basit olana nazaran, biraz daha üst bir ortam - tabi bir altın, elmas gezegeninde olsaydık, o zaman bu kadar değerli olmazdı. ilgili ortamdaki reaksiyonlar da, verili ortamı, koşulu değiştiriyor, bundan söz etmiştim, asimetrik olarak.

Örneğin 1 protonun, 1 elektron bağlaması, basit olanı. Ama elektron bağlamış, bağlamamış, 1 protonun, diğer proton, nötron birlikteliği koşul ve ortamı, haliyle daha farklı. hali hazır ortam yoğunluğu, basıncı ile, oluşan yapıların etkimesi, etkisi, ilişkileri, aynı sonuçları doğurmuyor, ortam, bir bütün halinde dinamik.

1 proton, 1 elektron bağlıyorsa, bu hidrojen oluyor. Ortam, reaksiyonlarla, helyum dömüşümüne de müsait olabiliyor(anlaşılması için "faz" da denebilir). Tamamen saf bir ortamdan söz edilmiyor, reaksiyonlar halinde, dinamik bir ortam.

Demek ki, hidrojen oluşumunun da bir ortamı, zemini, temeli var. Zaten anlatılmak istenen de, o zemin-ortamın, elektron, proton birleşimi-ayrılığının mümkün olduğu ortamla ilgiliydi... Protonun, elektronun bağımsız-serbest halde bulunabilirliği, o duruma nasıl geçildiği ya da o durumdan, söylediğin duruma nasıl geçildiği, ifade edilmek istenmişti.

Kimya yapılmadı, şu ya da bunun bilmem atom ağırlığı nedir, şunun alt-yapısının özelliği nedir, ne değildir, bunlar tartışılmadı, kabaca, genel bir hat üzerinden anlaşılanın, izahı için, nasıl bir ortam olmalı, olabiliyor da, protonlar, elektron bağlayabiliyor konusuna değinilmişti.

Eğer böyle bir konudan söz edilebiliyorsa ve eğer, protonun, elektron bağladığı bir koşul mümkün olabiliyorsa, demek ki, hidrojenin de olaşabildiği bir ortamdan söz edebiliriz. Eğer proton, elektron bağlıyor, buradan bir yapı oluşabiliyorsa, o halde protondan, elektronun ayrıldığı bir ortamdan da söz edilebilir. Bu durumun izahı bir hata değil.

Bu basit ifadeler için, illa kimya konsununda ihtisas gerekmiyor.
Yapı ve yapı-söküm konusu, form-yapılar, dönüşümler açısından önemli oluyor. Bir form-yapı, şu ya da bu koşulda yapılaşıyorsa -ki zaten yapı ise!-, demek ki, hem yapı taşları barındırıyor, hem de, şu ya da bu koşulda söküm, çözünüme maruz kalabilir. 2 yönlü, ikisi de mümkün. Ta ki, elde kalanın artık bir form-yapı olmadığı, yani çeşitli parçacıkların bir aradalığıyla oluşmadığı veya bir şeyin, bir başka şeyle birleşiminden meydana gelmediği, bu sebeple yapı-yapı sökümün anlam ifade etmediği noktasına kadar.

Dolaylı yoldan izah edilebilir "yapı-taşı", "töz" gibi. Zira biz ancak, form-yapı biçimlerini tanımlayabiliriz, nedir sorusunun cevabı orada tanım-sınırlama değil, dolaylı izah olur.

O sebeple demiştim;
Antik çağda, maddenin, anlaşılması açısından yürütülen mantık doğrudur.
Modern çağdaki yapı tanımlı -kategorileştirici- mantık ise yanlıştır ve şu an, hala popüler olarak kullanılan tanım, yanlıştır. Ciddi mantık hatası taşır, kaba totolojidir.

Kategorileştiricilik de, lokal anlamından, ortam-koşulundan, sınırlarından taştığı veya gözetilmediğinde, yanlış olur. Normal veya anormal koşulların ölçütü ne olacak? - elbette bu ifade iradeden bağımsız nesnel alana göre düşünülmeli...

----------------------------------
Evreni salt sıcaklık, soğukluk noktasına indirgemek, ama buradan da evrenin yok olacağı yönlü ifadeler, evren ifadesinin kapsamını darlaştıran, maddeyi yok sayan ifadeler. Şu bitecek, tükenecek vb... Oysa her iki durum açısından, yani soğuma, ısınma, aynı evrende, aynı anda gözlemlenebiliyor, kaynayan su gibi. Bir noktada yıldızlar sönerken, bir başka nokta da yenisi oluşuyor... Ne sönen noktalar sonsuza kadar sönük, ne de sıcak noktalar sonsuza kadar sıcak ve ne yoğunluk ne de yapı, sabit olmuyor, bu bir devinim. öyle bir devinim ki, eşiklere gelindiğinde, 1, sadece 1 noktadaki kıvılcım dahi, asimetrik süreci başlatabiliyor, ilişki, etkileşim sonlanmıyor, daha spesifik ifadeyle, geçici dengeler dahilinde deviniyor.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #99  
Alt 06-02-2020, 14:27
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

https://www.evrenbilim.com/fermiyon/

Alıntı ile Cevapla
  #100  
Alt 06-02-2020, 15:09
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Yerli ( yabancı ) milli ( el) araba şhovu yapana kadar
Şu alttaki yeri haber yapsalar Anlaşılır olur.



https://www.google.com/url?sa=t&sour...ic8ozzARks233u



YAPAY ANTİMADDE ÜRETİMİ & KULLANIM ALANLARI
Antimadde Dünya üzerindeki en nadir, üretimi en zor ve en pahalı materyaldir. Altın ve Elmas gibi nadir ve değerli materyaller, antimadde yanında ancak çakıl taşı kadar değerlidirler. Üretim zorluğu ve yavaşlığı sebebiyle 1 gram antimaddenin şu anki değeri yaklaşık 62.5 trilyon dolara denk gelir. Antimaddeyi ikinci olarak gramı 27 milyon dolar ile Californium-252 elementi takip etmektedir. Eğer antimaddeyle gerçekten kıyaslayacak başka bir materyal arıyorsanız, bazı bilim insanlarının bir kaç karanlık madde parçacığı için Dünyayı teslim edebileceklerini söyleyebiliriz.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
big bang, evren’in başlangıcı, hiç yoktan bir evren, hiçlik, kozmoloji


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:12 .