Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #271  
Alt 21-10-2008, 18:15
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart

481 - cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "yahudiler: "kadina arka istikametinden temas edilirse cocuk sasi dogar" derlerdi. bunun uzerine: "kadinlariniz sizin (evlad yetistiren) tarlanizdir. o halde tarlaniza dilediginiz gibi gelin" ayeti nazil oldu" (bakara 223).
buhari, tefsir, bakara2, 39; muslim, nikah 117 (1435); ebu davud, nikah 46, (2163); tirmizi, tefsir, bakara 2, (2982).


482 - ibnu abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "hz. omer (radiyallahu anh), resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "ey allah'in resulu mahvoldum" buyurdu. hz. peygamber (aleyhissalatu vesselam): "niye mahvoldun ne var?" diye sorunca acikladi: "bu gece binegimi ters cevirdim (arka canibinden yanastim). "resulullah (aleyhissalatu vesselam) hicbir cevap vermedi. cenab-i hakk peygamberine su ayeti vahyetti: "kadinlariniz sizin tarlalarinizdir. tarlaniza istediginiz gibi gelin." duburunden ve hayiz halinde temastan kacinmak sartiyla onden, arkadan, nasil istersen oyle gel."
tirmizi, tefsir, bakara 2, (2984).


483 - yine ibnu abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "allah, ibnu omer (radiyallahu anh)'i magfiret buyursun, bir hususta yanilmisti. su ensariler putperestti ve ehl-i kitaptan yahudilerle birlikte idiler. ensar (islam'dan once) ilim yonuyle yahudilerin kendilerinden ustun olduklarina inanirlardi. bu sebeple onlarin bircok davranislarini aynen taklid ediyorlardi. ehh-i kitaba has adetlerden biri de kadinlarina tek istikametten (yani on cihetten) yanasirlardi. bu, kadin icin de en uygun tarzdi. ensar toplulugu, bu adeti de yahudilerden aynen almisti. kureysliler ise, kadinlari hos olmayan sekilde acarlar, onlara arka cihetlerinden, on cihetlerinden, sirt ustu yatmis vaziyette yanasirlardi. medine'ye muhacir olarak mekkeliler gelince onlardan bir erkek medineli bir kizla evlendi. erkek, kadina kureys usulunce temas etmek istedi. kadin buna musaade etmedi. "bizde kadina tek istikametten temas edilir, sen de oyle yap, aksi halde bana dokunma" dedi.
onlarin bu ihtilafi buyudu ve herkes duydu. oyle ki resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a da intikal etti. bunun uzerine cenab-i hakk su ayeti inzal buyurdu: "kadinlariniz (cocuk yetistirdiginiz) tarlanizdir. tarlaya dilediginiz gibi gelin" (bakara 223). "diledigi gibi" den maksad (istikamet olarak) onlerinden, arkalarindan, sirt ustu yatmis olarak. ancak bu gelis cocuk mahalline olacak."
ebu davud, nikah 46, (2164).



Ne ayetten, ne de hadislerden kesin sonuca varmak mümkün değil.
Ancak tarla teşbihinden yola çıkılırsa livata serbestliğinden bahsetmek zor.
Alıntı ile Cevapla
  #272  
Alt 21-10-2008, 18:29
ozgur_beyin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ozgur_beyin ozgur_beyin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 07 Sep 2006
Mesajlar: 5.929
Standart

pante sanırım bilirsin islamda livata şeklinde yapılan cimaya ''lutilik'' denir .
açık veya mecazi olarak bu iş kerih görülür ve gönderme yapılmaz.
ayetlerde açıktan açığada bu iş tarif edilmez
kuranın bir çok yerinde lutun kavminin yaptıklarının çok kötü olduğuna işaret edilir .
özetle islam livataya günahı kebair olarak bakar.

günahı kebair=büyük günah

sorun cahil olman değil , kendini alim sanman
Alıntı ile Cevapla
  #273  
Alt 21-10-2008, 20:33
okinono
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

pante sanırım bilirsin islamda livata şeklinde yapılan cimaya ''lutilik'' denir .
açık veya mecazi olarak bu iş kerih görülür ve gönderme yapılmaz.
ayetlerde açıktan açığada bu iş tarif edilmez
kuranın bir çok yerinde lutun kavminin yaptıklarının çok kötü olduğuna işaret edilir .
özetle islam livataya günahı kebair olarak bakar.

günahı kebair=büyük günah

__________________

İşte Özgür bir beyinden özgür ve OBJEKTİF bir bakışın yansıması bu kadar güzel oluyor.

Aman bozmayın, Lütfen abi...

Selamlar
Alıntı ile Cevapla
  #274  
Alt 21-10-2008, 22:13
duyurucu1 duyurucu1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2008
Mesajlar: 119
Smile ben sadece duyururum.

umutbitmez´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
duyurucu...
Kelimelere senin verdiğin anlam önemli değildir.. ÖNEMLİ OLAN o kelimenin toplumsal anlaşılma biçimidir.. Peygamber tanrı vs gibi kelimelerin toplumsal anlaşılma biçimi bellidir..
MECZUPLAR da vardır kendilerini yada başkalarını peygamber/tanrı ilan eden..
Bunların hepsi İNSANIN başarabileceği şeyleri ANLAYAMAMAKTAN kaynaklanan çıkarsamalardır..
iNSAN KENDİ GÜCÜNÜN FARKINA VARDIĞINDA bu gücü isterse iyiye isterse kötüye kullanabilir . güç kavramının içine akıl zeka beceri ileri görüşlülük karar verme ve hitabet yeteneğini koyuyorum.
Başarılı insanlara ipe sapa gelmez yakıştırmalar veya kelimelerin anlamlarını kendine göre değiştirerek sıfatlar yüklemek en hafif tabiri ile abesle iştigaldir..
Sevgili umutbitmez,

Ben kelimelere anlam vermiyorum.Kavramın içini dolduruyorum.

Toplumlar eğer halk önderleri(peygamberleri) yoksa kelimelere atalaından-dedelerinden öğrendikleri anlamı yükleyerek vede uyuyarak yaşarlar.Sonra peygamberler(halk önderleri)gelir onların değer yergılarını tuzla buz eder.Yeni değer yargılarının oluşmasını sağlar.

Toplum eğer,Peygamber,Tanrı,namaz,oruç gibi kavramları gerçekten kavramış olsalardı Atatürk gibi bir halk önderine gerek kalmadan sorunlarını çözerlerdei.Ama 1930'lara gelinceye kadar bu toplum Kur'anı Arapça olarak tekrar etti durdu.Dinini de din sınıfının pratikte gösterdiği gibi icra etti.Yargılamadan,aklını kullanmadan.Sonra Ataürk geldi.Dedi ki "Bu insanlar Kur'anı kendi dillerinde okusun ve anlasın"Kur'anı ilk defa Türkçeye çevirten, Elmalılı Hamdi yazır'a çevirttiren Kim?

Atatürk öğle belki senin zannettiğin gibi dinle Kur'anl uzak değil.Çok yakın.Ben eğer bu gün Kur'anı okuyor ve içerisinde ne olduğunu anlayabiliyorsam bunu Atatürk'e borçluyum.Bu halk önderine,lidere peygamber denmez de ne denir.Kaldı ki benim Atatürke peygamber demem onu çok yücelttiğimden ona kutsiyet izafe ettiğiğimden değil.Atatürk gerçekten peygamber.Çünkü o yok olmaya mahkum edilmiş bir toplumdan bir ulus oluşturdu.Eski düzen içerisinden yeni bir düzen çıkardı.Bu insana ne sıfat vereceğiz?Atatürkle Muhammedi yada Lenini birbirinden ayıran nedir?Muhammed Allahtan vahiy mi alıyor?Atatürkte aldı,leninde aldı.Bende alıyorum.Sen de alıyorsun.Örümcekte alıyor.Bal arısı da alıyor.Muhammed miraçta göklere çıkıp Allahla konuştu mu?Sen bunu mu kabul ediyorsun?Hayır Muhammed göklere uçup Allahla filan konuşmadı.Ben de konuşmadım.Atatürkte.Eee.Atatürkle Muhammed arasında zaman ve mekan farkının dışında halk önderi olmalarının kanun vaz etmelerinin dışında ne farkları var.Devlet kurmalarının,devrim yapmalarının dışında ne farkları var.Her ikisi de insan.her ikiside halk önderi(peygamber)

Sen peygamberi uçan,mucize gösteren,gökyüzündeki ayı bir işaretiyle ikiye yarak HE-Men filan mı zannediyorsun?Din günü insanlara şefaat edecek imtiyazlı biri mi zannediyorsun?

Sahi sen peygamber denince ne anlıyorsun?Biraz paylaşsana.

Ben meczup falan değilim.Lafı dolandırarak saldırma.Ne söyleyeceksen insanın alnının tam ortasına söyle.Ben peygamber değilim.Halk önderi değilim.Ben sadece duyurucuyum.Doğru bildiklerimi duyururum.Bu kadar.İnsanları yargılamam.Haklarında hüküm vermem.Hükmü icra edip insanları öldürmem.Ben sadece duyururum.

Selam ve sevgiyle kal
Alıntı ile Cevapla
  #275  
Alt 21-10-2008, 22:32
duyurucu1 duyurucu1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2008
Mesajlar: 119
Standart Hadis dininde cinselik neden ayrıntılıdır?

20)HADİSLERLE OLUŞTURULAN DİNDE, CİNSELLİK KURALLARI NEDEN AYRINTILIDIR?

Geçmişte ve günümüzde “İslamda Cinsel Yaşam”gibi adlarla ve konusu güya “Dinde cinselliğin kuralları” olan çok sayıda kitap yayınlanmış ve yayınlanmaktadır.İnsanların cinsel yaşamlarını İslam adına en ince ayrıntılarına kadar düzenleyen kurallar koyan kitaplar en açık porno yayınları bile geride bırakmaktadırlar.Bu yayınlarda ileri sürülen kuralların dayanağı hadislerdir.Kaynak da,çoğunlukla Ayşedir.Güya Ayşe, Muhammedin nasıl seks yaptığını en ince ayrıntısına kadar anlatmıştır.Sonraki müslümanlar da Muhammed gibi seks yapmaya yönlendirilmek istenmektedir.Bunun adına da “İslam” demektedirler.”İslamda cinsel yaşam” demektedirler.Burada hemen şu tespiti yapalım,bu insanlar nasıl Allah’a,Muhammede iftira ediyorlarsa,Ayşeye de hayda hayda iftira etmektedirler.Oysa yukarda görüldüğü gibi Kur’an insanların cinsel yaşamlarını düzenlememiştir.O konuya Kur’an karışmamıştır.Nitekim 2/223 ayetinde, “Cinselliği nasıl yaşarsan yaşa!” demektedir.”Cinselliğin kuralı olmaz!” demektedir.Yalnız 2/222 ayetinde kadınlara vaginadan yaklaşmayı tavsiye etmektedir. Bunun dışında bir kural koymamıştır.

Kur’an cinsellik konusunda bu kadar açık iken insanların hadislerle cinsellik konusunu hemde ayrıntılı bir şekilde düzenlemelerinin nedeni nedir?Cevap açıktır;İnsanlar üzerinde tahakküm kurmaktır.Çünkü insanlar ancak kendi kendilerinin kontrollerine tabi tutulurlarsa, koyunlaşırlar.İnsanların davranışlarını kontrol altına almak için onların beyinlerine yasaklar koymak ve davranışlarını bu yasaklarla yönlendirmek gerekir.Psikolojide bunun adı düşünsel takıntıdır (Obsesyon).İnsanın düşünsel takıntılarını hayata geçirmesi (Kompülsyon) ile tahakküm ve insanın koyunlaşması tamamlanmış olur.Koyun insanın, yaşamı en ince en mahrem alanına varıncaya kadar proğramlanmıştır.Koyun insanda obsesyon ve kompülsyon yaşam biçimi haline getirilmiştir. Bu insanlardan oluşan toplumun çok çok az bir bölümü hariç geri kalanı psikolojik yönden hastadır.Neden?İnsan vücudu Allahın kuralları dahilinde ,kendisine montajlandığı şekilde doğal cinselliği yaşamak ister.İnsanların koyduğu geleneksel ve hadislere dayalı kurallar insanda takıntılar(Obsesyon) yaratır.İnsan takıntısını yerine getiremezse huzursuz olur.Vücut ise doğallığı yaşar.Önüne kimse geçemez.Beyin frenlemeye çalışır.Sonuçta hasta insanlar ortaya çıkar.

Geleneklerin ve hadislerin İslam diye en katı olarak uygulandığı ülkelere örnek olmuş olan Suudi Arabistan’a bakınız. Cinselliğin nasıl sapıkça yaşandığını görürsünüz.Geleneklerin ve hadislerin, İslam diye lanse edildiği gruplara bakınız cinselliğin nasıl sapıkça yaşandığını görünüz.
Alıntı ile Cevapla
  #276  
Alt 21-10-2008, 22:47
breymin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
breymin breymin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Jul 2008
Bulunduğu yer: Almanya
Mesajlar: 912
Standart

sayin duyurucu insanlarin koyunlastirildigini yaziyorsunki,dogrudur,isin enteresan tarafi ayni koyunlar dört ayakli koyunlari cennete birakmiyorlar,,hayir onlar hayvan onlar düsünemiyorlar onlara cennet cehennem yok,diyorlar.saygilar

Bir dinin tabii olmasi icin akla,fenne,bilime ve mantiga uygun olmasi lazimdir.
M.K.ATATÜRK
Yalan ne kadar büyükse inanani o kadar cok olur.
adolf hitler
Söylesem tesiri yok,sussam gönül razi deyil.Fuzuli
Alıntı ile Cevapla
  #277  
Alt 21-10-2008, 22:52
ozgur_beyin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ozgur_beyin ozgur_beyin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 07 Sep 2006
Mesajlar: 5.929
Standart

duyurucu buraya sırf yazmış olmak içinmi yazıyorsun anlamıyorum . yazdıklarınla kendi kendine tenakuza düşüyorsun.
ben bir ateistim ama cinsel sapılıklar sübjektif bir kavramdır suudilerdeki senin nitelelemenle sapıklık inanların cinsel yaşamlarını aşırı derecede kısıtlanmsıdır
bu aşırı kısıtlama kapların boş kalmayacağından bir yerlere akmasına vesile oluyor
bu ''sapıklıklar'' bunun neticesidir.
sana bir örnek vereyim spartalılarda 6 yaşındaki çocuk ailesinden alınır 60 yaşına kadar asker olarak kalırdı. bu hal sparta ordusunda aşırı bir homoseksüel ilişkileri doğurdu
h.g. wells ''kısa dünya tarihi'' adlı kitabında bu homo seksüel ilişkilerin orduyu zayıflattığını
ve bu yüzden dağıldığını söyler.
atyıca suudiler aşırı derecede bağnazdırlar onlardada dini konularda sparta kafası vardır
ayrıca mezhebleri itibariyle ''asrı saadetteki'' yaşadıklarını varsayarlar.
ayrıca hadisleri o kadar yabana atma eğer hadisleri yok sayarsan kuranın ''nuzul sebeblerini''
onlarsız bilemezsiniz ve okadarda derya dil tefsirlerde yazamazsınız.
yani hadisler olmazsa kuranın içeriği topal kalır

sorun cahil olman değil , kendini alim sanman
Alıntı ile Cevapla
  #278  
Alt 21-10-2008, 22:55
duyurucu1 duyurucu1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2008
Mesajlar: 119
Smile Atatürkçülük,Muhammedçiliğe karşı mı?

20-ATATÜRKÇÜLÜK MUHAMMEDÇİLİĞE KARŞI MI?

Atatürk 1920 ila 1938 yılları arasında Türkiye denilen coğrafyada yaşayan toplumda etkili yönetici olmuştur.Muhammed de İ.S 600 yıllarında şu anda Mekke ve Medine şehirlerinin bulunduğu Arabistan coğrafyasında Arap toplumuna 13 yıl kadar mutlak ve etkin yönetici olmuştur.

Bu iki lider kendi ülkelerindeki toplumu daha iyi ve daha çağdaş yönetmek üzere kurallar ortaya koymuşlardır.Koydukları kurallar kendi çağlarına ve toplumlarının gelişmişlik düzeylerine göre ilerici ve devrimci kurallardı.Bu kurallar aracılığıyla toplumlarındaki insanların daha insanca bir yönetim içerisinde ve daha refah içerisinde yaşamalarını amaçlamışlardı.Her iki lider de yaşamlarının sonuna kadar bu uğurda çalışmışlardır.Her iki lider de başarılı olmuş.Sağlıklarında oluşturmak için ömürlerini tükettikleri hayallerindeki yeni düzeni görebilmişlerdir.

Ancak her iki liderin gerek sağlıklarında gerekse ölümlerinin ardından kurdukları düzene karşı hareketler gelişmiştir.Bu karşı hareketler zor yöntemiyle bastırılmıştır.

Liderlerin ölümünden sonra ,ortaya koydukları düzen ve bu düzenlerin dayandığı düşünsel alan(ideoloji=din) karşı saldırılara karşı korunmak durumunda kalmıştır.Kurulan yeni düzeni koruyucu bir taraftar oluşmuştur.Bu taraftar Muhammed düzeninde kendini İslam, Atatürk düzeninde ise Atatürkçü,laik,cumhuriyetçi ,yurttaş ,olarak tanımlamıştır. Düzen koruyucuları yeni düzeni korumanın yanında bir şey daha yapmışlardır. Liderlerinin düşüncelerini ve dolayısıyla düzenin ideolojisine fanatik bir şekilde bağlandıkları için bu ideolojileri dondurmuşlardır.Bu olgu tarihte her köklü değişikliğe imza atmış siyasi liderin(Peygamberin) başına gelen olaydır.Bu nedenle Atatürkten sonra gelenler değişime kapalı bir Atatürkçülük ve Muhammedden sonra gelenler de değişime kapalı bir Muhammedçiliği yaşamlarında ana kural olarak varsaymışlardır.Oysa hem Muhammedin hem de Atatürk’ün en çok üzerinde durdukları sadece “değişim” kuralının değişmediğidir.Bunun dışında her şeyin değişime uğradığıdır.

Doğanın tek değişmeğen kanunu vardır.”Değişmek”.Toplumlar kendileri her ne kadar değişmemeği,duraganlığı varsaymış olsalar da, değişim kanunu toplumlar üzerinde de işlemekteydi.Sosyal olgulara da etki etmekteydi.Bu kanun cansız maddeler üzerinde nasıl geçerli oluyor idiyse toplumlar ve devletler üzerinde de etkili olmaktaydı.Buna bağlı olarak da toplumların sorunları zaman içerisinde giderek değişerek çeşitleniyordu.Toplumu düzenleyen dondurulmuş kurallar değişen toplumun sorunlarını çözmede yetersiz kalıyorlardı.

Atatürkçülük kendisi ideolojisinden taviz vermedi.Atatürkçülük kendini değiştirmedi.Bunun üzerine ihtiyaç nedeniyle ve zorunluluktan yeni ideoloji oluşturuldu.Sonra oluşturulan ideoloji Atatürkçülük adı altında sunuldu.Oysa 1920-1938 yıllarında topluma ve devlete uygulanan Atatürk ideolojisi ile sonraları ihtiyaç nedeniyle devletin resmi ideolojisi olarak ilan edilen Atatürkçülük farklı ideolojiler haline gelmişlerdi.Din=dünya görüşü,ideoloji olarak tanımlarsak,Atatürk yaşarkenki Atatürk dini ile sonraları cari olan ve adına Atatürk dini denilen din birbirinden çok farklı dinlere karşılık gelmekteydi.Sonraki zamanlarda uygulanan ve adına Atatürkçülük denilen din,şekil olarak,kabuk olarak Atatürkçülük yaftasını taşıyordu.Özünde ise Atatürkçülük ile uzaktan yakından ilgisi kalmamıştı.Yeni bir Atatürkçülük dini oluşmuştu.Üstelik bu din özellikle askerlerin 12 Eylül ihtilali sonrası kendi ihtilallerine meşru bir temel bulma endişesi sonucu, sahiplenmesiyle dokunulmaz bir zırha büründürüldü.Atatürkçülüğe iman etmek ön koşul olarak öne sürüldü.İnsanlara Atatürkçülüğe iman etmeme özgürlüğü verilmedi.

Muhammedçilik de Muhammedin ölümünün ardından genişleyen devletin fertlerinin sorunları karşısında yetersiz lkaldı.Önce Muhammedin düşünceleri yazılı olarak bir kitapta derlendi.Anayasa yapılmaya çalışıldı.Sonra bu kitap defalarca değiştirildi.Sonra değiştirilen örneklerde yok edildi.En son kaynağı belli olmayan anayasa hükmünde bir kitap Kur’an adıyla ortaya kondu.Bu Kur’an’a değişmezlik zırhı giydirildi.Dokunulmazlık statüsüne sokuldu.Defalarca değiştirilmiş ve sonra değiştirilmiş olan kitabın dahi yok edildiği orjini,kökeni belli olmayan bir metine yani şu andaki ellerde tutulan Kur’an’a inanmak İslamın ön koşulu olarak ortaya kondu.İnsanlara Kur’an’a inanmamak ve eleştirmek özgürlüğü verilmedi.

Ancak değişen toplumların sorunları, değiştirilen yada yazanı meçhul Kur’an aracılığıyla çözülemeyince ,Kur’an sorunların çözümüne doğal olarak yetersiz kalınca o dönem toplumlarında Meclis ve kanun yapma geleneği olmadığı için ve sorunları meclisin yapacağı kanunlarla düzenleme ve çözme gelenekleri olmadığı için doğal olarak ve mecburiyetten şartların zorlamasından hadis üretme yoluna gittiler.Muhammedden sonra hadis üretme yolunu kim açmışsa ve bu yolla toplumlara egemen olmuşsa çok zeki ve çok “hin oğlu hin” biri olsa gerek.Çünkü hadis üreterek toplumları yüzlerce sene yönetmeği ancak çok zeki ve “hin oğlu hin”biri yapabilirdi.Bunu yapacak bana göre göre Arap toplumu içinden bir yöneticidir.Çünkü Arap kavminin kendine özgü bir kurnazlığı ve güvenilmezliği,üç kağıtçılığı vardır.Bu özellik başka kavimlerde yoktur.Bu nedenle hadis üretme yoluyla toplum yönetme yolunu Araplar icad etmişlerdir.

Atatürk döneminde hadis üretme yoluyla ülkeyi yönetmenin modası geçmişti.Bu nedenle Atatürkten sonra gelenler ulusa dayanmaya çalıştılar.Ulusun temsilcilerinden oluşan meclis aracılığıyla ihtiyaca uygun yeni kanunlar oluşturarak ülkeyi yönetme yolunu seçtiler.Atatürk hadisi üretmediler.Bu yola girerek “Atatürk dininden ayrılmadık” deseler de Mecliin çıkardığı yasalar ve uygulamalar Atatürk dininden önce uzaklaşıp sonra bambaşka bir dine Atatürkçülük yaftasının yapıştırıldığını göstermektedir.

Muhammedden sonra gelenler de kanun yapamadıkları için sorunların çözümünü Muhammedden çıktığı öylenen esasında Muhammedden değil yöneticilerden çıkan hadislerle çözmeye çalıştılar. Böylece ortaya bir değil çok sayıda Muhammedçi olduğunu söyleyen din çıktı.Çünkü İslamiyet denilen Muhammed merkezli ortak din, gelenekleri görenekleri ve yaşam biçimleri farklı çok sayıda kavmi,toplumu kapsamaktaydı.Farklı kavimlerde doğal olarak Muhammedin farklı versiyonlarını oluşturdular.Muhammedin bu farklı versiyonları olan mezheplerin tümünün ortak temeli Muhammedin söylediği iddia edilen fakat yöneticilerin oluşturduğu hadislerdir.

Zamanımıza gelecek olursak;1920-1938 yılları arasında Türkiyede uygulama alanı bulmuş olan Atatürkçülük ile 622 yıllarında Arabistanda uygulama alanı bulmuş olan Muhammedçilik bibirlerine karşı olmamışlardır.Bu iki düşünce akımı(din)içlerinde taşıdıkları evrensel ilkeler açısından çoğu alanlarda birbirlerine paralellik dahi oluşturmuşlardır.Ancak ne Atatürkçülük 622 yıllarındaki Arabistan toplumuna uygulanabilirdi ne de Muhammedçilik 1920-1938 yıllarındaki Türkiye toplumuna uygulanabilirdi.Her iki düşüncenin de farklı zaman ve coğrafyada uygulanabileceğini iddia etmek abesle iştigaldir.Zaten aklı başında olan hiç kimse de bu iddiada bulunmaz.

Ancak Muhammedçilikten hadis aracılığıyla türeyen mezheplerden olan sünnilik hem 622 yıllarındaki Muhammedçiliğe hemde 1920-1938 li yıllrdaki Atatürkçülüğe karşı olmuştur.Sünnilik Muhammedçiliği değiştirerek onu farklı bir kalıba sokmuş ve yeni bir din olmasını sağlamış.Bu nedenle Sünnilik Muhammedçilikten daha çok Yahudiliğe daha yakındır.Bu nedenle Muhammedçiliğe karşıdır.Sünnilik Atatürkçülüğe de Osmanlı Padişahlık rejimini yıktığı için her zaman karşı çıkmıştır.Çünkü Osmanlı Padişahlık rejiminde sünnilik ayrıcalıklı bir konumda idi.Cumhuriyetle birlikte sünnilik ayrıcalıklı konumunu kaybetmiştir.Yine Muhammedçiliğin hadisler yoluyla oluşturulan farklı versiyonlarından mezheplerinden farklı bir din olan alevilik ise,kendisi Muhammedçilikten daha çok Hıristiyanlığa daha yakın olmasına karşın Cumhuriyet rejimine başından beri sahip çıkmış arka olmuştur.Çünkü Aleviliğin Atatürk’ün yıktığı Osmanlı rejimi ile çıkar çekişmesi vardı.Bu nedenle Aleviler Cumhuriyet rejiminin var olmasını kendi varolma yada yok olma meselelesri olarak görmektedirler.Cumhuriyet rejimine her koşulda,şartsız destek vermektedirler.Sünni kesimin içinde olmasına rağmen, gerçek aydınlar,gerçek Muhammedçiler ve Muhammedi gerçekten incelemiş olanlarda Muhammedçilikle Atatürkçülük ve Cumhuriyet rejimi arasında bir zıtlaşma görmemektedirler.Bu nedenele Sünnilerin içinden azda olsa bu grup Cumhuriyet kurulurken Atatürke destek vermiştir. Diğer zamanlarda da Cumhuriyet rejiminin devam etmesinden yana tavır koymuşlardır.Ancak Sünniliği Osmanlının yönetme ideoloji haline getirenler ve Osmanlıya ideolojik payanda olarak destek verenler doğal olarak Cumhuriyet rejimine her zaman karşı oluşlardır.Atatürke karşı oluşturulan hilafet ordusunun içinde oldukları gibi daha sonra her zamanda Cumhuriyet rejimini yıkma faaliyeti içerisinde olmuşlardır.Bu isteklerini zaman zaman açık yada gizli olarak rejimin korunmasız çatlaklarına sızarak yapmışlardır.Açık ve güç kullanarak rejime saldırmayışlarının tek nedeni Askerlerin tekelinde olan ve üzerine Atatürkçülük yaftası vurulmuş olan resmi ideolojiye askerlerin destek vermesi nedeniyledir.

Zamanımızda artık Ortadoğu yeniden şekillenmektedir.Dünya yeniden şekillenmektedir.Yeni bir dünya düzeni kurulmaktadır.Bu düzen kurulurken,Sünnilerin özlemleri ile Atatürkçülerin ulusal özlemlerinin hayat bulacaklarını zannetmiyorum.Çünkü Sünnilerin özlemleri çağ öncesi bir düzeni öngörmektedir.Atatürkçülerin özlemlerinin de savunduklarının da miadı dolmuştur.Çağa uygun düşmemektedir.Ulusal devlet,ulus,ulusa tabi insan kavramları hızla değişmektedir.İçeriğini kaybetmektedir.Artık küreselleşen dünyada ulusal devlete yaşama hakkı yoktur.Irak ve Saddamın diktatörlüğe dayanan ulusal devletinin başına gelenler ortadadır.Baş saldırgan Bush yönetimi de kendi içinde yıkılma,çürüme tohumlarını taşımaktadır.

Çağımızın dünya görüşü(dini)insan temeline dayanmaktadır.İnsanı tanımlarken de ulus,cinsiyet,renk,sınıf, gibi insanı tanımlayan alt özellikleri dikkate almamaktadır.Çağımızın evrensel dini insanın refahını,mutluluğunu sağlamaya yönelik olarak ortaya çıkmaya başlayan dindir.Bu din birden bire doğma olarak ortaya çıkmayacaktır.Bir kişinin de aklından çıkmayacaktır.Çok sayıda insanın aklından ve Atatürk ve Muhammedde olduğu yöntemle yani vahiy ürünü olarak ortaya çıkacak ve kollektif aklın eseri olacaktır.Yeni dini çok sayıda peygamber(siyasi düşünür ve lider)ortaklaşa oluşturacaklardır.
Alıntı ile Cevapla
  #279  
Alt 21-10-2008, 23:45
umutbitmez umutbitmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Sep 2008
Mesajlar: 132
Standart

duyrucu kavram ların içini doldurma. oku..anla.. onlar zaten dolu TÜRKÇEDE ZATEN KARŞILIĞINI BULMUŞ..
türk dili kurumu sözlük peygamber = İnsanlara Tanrı'nın buyruklarını bildiren, onları Tanrı yoluna, dine çağıran kimse, yalvaç, yalavaç, elçi.

Atatürk bir insan.. sadece bir insan.. ve harika bir insan seninde dediğin gibi "yokluktan bir ulus var etmiş bir insan..
VE BÜYÜKLÜĞÜ DE BURDAN GELİYOR... O.. Sadece bir İNSANken tanrısı olanların tanrılarının yapamadığını yapıyor..
Buda göstermeli ki BİR İNSAN NELER BAŞARABİLİR.. canından kanından, nefisnden vaz geçerek tüm dünyanın saygı duyduğu biri haline gelebilir..

Peygamber diyerek ATATÜRK'ü küçültme.. ÇÜNKÜ O YAPTIKLARINI tanrı EMRİ OLARAK YAPMAMIŞ.. sadece insan olduğu ve insanlarında iyi şeylere layik olduğunu düşünerek yapmış
Alıntı ile Cevapla
  #280  
Alt 22-10-2008, 23:18
duyurucu1 duyurucu1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Apr 2008
Mesajlar: 119
Smile ayetler,"kadınlarla ters ilişkide bulunmaya imkan tanıyor"şeklinde yorumlanabilir mi?

21)AYETLER, KADINLARLA TERS İLİŞKİDE BULUNMAYA İMKAN TANIYOR ,ŞEKLİNDE YORUMLANABİLİR Mİ?

“..Ayete,tarlanıza istediğiniz gibi gelin!yerine ,tarlanıza istediğiniz yerden gelin(yani cinsel ilişkide bulunun) diye anlam vermek,ayetteki karşılığa daha uygundur.

Peki,Kadınlarınızla dilediğiniz yerden cinsel ilişkide bulunun! ne demektir. Ayette böyle denirken ne demek isteniyor?

İşte asıl tartışma konusu burası.

F.Razi’ye göre;Bir adam karısıyla,isterse önden yanaşarak önden,isterse arkadan yanaşarak önden cinsel ilişkide bulunabilir.Ayetle anlatılmak istenen budur.

Ancak ayetteki anlatılanlardan,kişinin kendi karısıyla ,ters ilişki’de bulunmasına izin verildiği anlamı çıkaranlar da vardır.Bunlara göre;ayetin anlamı;Karılarınız sizin ekinliğinizdir,bu ekinliğe nereden yanaşırsanız,nereden cinsel birleşimde bulunursanız özgürsünüz,dilediğinizi yapın.Zaten Mü’minin suresi 5,6 ayetinde kişinin cinsel organını kendi karısı ve cariyesinden korumak zorunda olmadığını,kendi karısıyla ve cariyesiyle cinsel birleşimde bulunurken kınanamıyacağını,bu ayetlerle kişiye cinsel birleşimde serbestlik getirildiğini savunurlar.

Kadınlarla ters ilişki kurulamayacağını savunanlar ise;Müminin suresinden cinsel birleşimde serbestlik vardır anlamı çıkmaz diyorlar.Ayrıca ayetlerde,karılarınız aybaşılı durumdan temizlendikten sonra,onlara Allah’ın buyurduğu yerden yaklaşın ayetinde açıkça kadınlarla arkadan cinsel birleşmede bulunamayacağı belirtilmiştir,demektedirler.Çünkü Allah insanlara ters yol buyurmaz.Ters yol ekin ekme yolu olamaz.Nereden yaklaşılırsa yaklaşılsın kadın ile birleşilecek yer,onun vaginasıdır.Sünni kesim bütünüyle bu görüştedir.

Bir kesim şiilerce de, ayet karıyla ters ilişki hakkındadır.(Bkz.Razi,6/71)

Ayetin başka maksatlarla indiğini söyleyenlerde vardır.Eskiden Yahudiler karısıyla arkadan yanaşarak vaginadan cinsel teması yasaklıyorlardı.Bu ayet Yahudilerin bu adetinin doğru olmadığı ve doğrusunun kadına arkadan yaklaşıp vagina ile cinsel birleşime izin verildiği sebebine dayanmaktadır,denilmektedir.(Bakz.Taberi.F.Razi,Sa buni,..)

Erkeğin erkekle eşcinsel ilişkisi de,erkeğin kadınla ters ilişkisi de hadislerle kınanıyor ve belirli bir kesim bir yana ,İslam fıkıhçılarınca ,büyük günahlardan,sayılıyor.Ancak birincisinin zina olup olmadığı ,zinaya uygulanan cezanın ,ona da uygulanıp uygulanmayacağı tartışılırken;ikincisinde böyle bir tartışma bulunmuyor.Özellikle insanın kendi karısıyla ters ilişkisi söz konusu olunca.Çünkü,kişinin ,kendi karısıyla ters ilişkisi söz konusu olunca,günah sayılsa da,zina sayılmadığı,böyle bir ilişkiden dolayı zina cezasının uygulanamayacağı konusunda birleşildiği belirtilir.Yine de yabancı bir kadınla da olsa ters ilişkinin zina sayılıp sayılmayacağı tartışmalıdır.(T.D.Din Bu.Shf.28,29,30)”

Yukarda uzun olarak yapılan alıntıdan görüleceği gibi,erkeğin kendi karısı ile ters ilişki kurarak cinselliği sağlamasına ayetlerin izin verip vermediği,bu konuda sınırlama getirilip getirilmediği konularında kesinlik yoktur.Hadislere dayananların tümü olayı kendi menfaatleri doğrultusunda çarpıtmışlardır.Kadınla ters ilişkide bulunmak isteyen erkekler ve bu ilişkiye razı olan kadınlar hemen yüzlerce hadis üreterek ilişkiye izin varmış gibi olayı kendi menfaatleri doğrultusuna kanalize etmişlerdir.Kadınla ters ilişkide bulunmak istemeyen erkekler ve bu ilişkiye razı olmayan kadınlar da yine yüzlerce hadis üreterek kendi görüşlerinin doğruluğunu savunmaya çalışmışlardır.Bu görüş sahiplerinin sünni,şii,harici vs gibi mezheplerden veya değişik tarikatlardan olmaları neticeyi değiştirmez.Herkes kendi menfaati için hadis üretmektedir.

Bana göre,ayet ,cinselliğin nasıl yapılacağını ayrıntılı olarak anlatmıyor.Kimin penisinin,kimin vaginasına veya arka tarafına ne şekilde girmesi gerekeceği veya cinselliğin yaşanması için başka yolların nasıl yapılacağı gibi fantastik şeyler anlatılmıyor.Ayet cinsellik konusunu insanların özel alanı olarak görmüştür.Allah insanların yatak odalarına karışmıyor. Cinselliği nasıl yaşarsanız yaşayın!diyor.Zaten Allah biliyor ki, yasaklasa dahi insanlar cinselliği yine kendi içgüdülerine göre yaşayacaklar.Her türlü fantaziyi üreterek kendi cinselliklerini yaşayacaklar.Doğrusuda bize göre olanı da budur.Allah’ın yoludur.İnsanların hadislerle oluşturdukları yol değil.

Yalnız,cinsellik kadın ve erkek arasında yaşanırken bana göre tarafların, cinselliğin nasıl olacağı konusunda anlaşmış olmaları gerekir.Vaginadan mı yoksa başka bir yoldan mı veya başka bir usül mü uygulanacak gibi konularda cinselliğe katılanların rızalarının olması gerekir.Kadın ve erkek cinselliği yaşamak ve nasıl yaşamak konusunda anlaşmalıdırlar.

Kadının erkeğin nikahı altında olması,erkeğe,kadını mal gibi görerek,onun zevk aracı gibi istediği zaman üstüne çıkma hakkı vermez.Yine nikah akti vardır diye kadında erkeğinin sadece ve sadece kendisiyle yatacağını zannetmesin.Diğer konularda olduğu gibi esas olan, cinsellik konusunda da kadınla erkeğin anlaşması ve birbirlerine karşı müsamahalı davranmaları esastır.Anlaşma ve karşılıklı müsamaha ,anlayış ve yaşamı birlikte paylaşma olduktan sonra isteyen çift istediği yerden ve istediği usülleri uygulayarak cinselliği yaşasın.Buna Allah karışmıyor . Kul ise hiç karışamaz .Üçüncü kişiler,karı koca arasındaki cinselliğin nasıl yaşandığını bilemezler ki.Eğer biliyorsa o çiftin özel cinsel yaşama alanının özelliği ortadan kalkmıştır.Veya çiftin cinselliği karşılıklı rızaya dayanmamaktadır.

Müminin suresi 5,6 erkeklere cinsellik konusunda serbestlik veriyor veya vermiyor şeklinde anlaşılamaz.Bu ayetler erkeklerin kendi cariyelerinin ve eşlerinin dışındaki kadınlarla cinselliği yaşamalarını sınırlamaktadır.Ayet erkeğe diyor ki, “Bir kadınla cinsellik yaşayacaksan onu ya cariye ya da eş olarak alacaksın!Gayri meşru ilişki kurmayacaksın!Cinsel ilişkiler meşru olacak!”Ayeti bu şekilde anlamak gerek.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:36 .