Yazıyı okuyup kendin bir sonuca varmışsın"Duyurucu1 bu kadar yazdıktan sonra şu sonuca varmış diyorsun."
|
Hayır sevgili Duyurucu1! Yanlış anlamışsın.Ya da yine bilerek çarpıtmışsın.
Yazını okudukdan sonra varmadım ben o sonuca. Daha yazının ilk başlarında hangi sonuca varmak istediğini tahmin etmiş ve ikinci iletimde ise belirtmiştim. Yazının devamında ise, belirttiğim sonuca gelmişsin zaten.
Ben bu kadar yazıları sen bu sonuca varasın diye yazmadım.
|
Bunu biliyorum.
Amaçlarından birisi, gördüğün hayaleti (ki burada Tanrı idi) bir yerlere saklama gayreti idi.. "Bu kadar laf ettik. Elbet inanan birisi çıkar." ümidi ile.
Demekki sana kendimi iyice anlatamadım.
|
Bunu kendi açından diyorsan... Bu senin sorunun. Benim değil.
Ama benim açımdan gayet güzel anlattın ve kendini gayet güzel ifade ettin. Hem, yanlış anlaşılacak bir şey de yok iletilerinde.
Söylemek istediğin:
Ayağıma taş düştü. Ayağım acıdı. Bilinçsiz, şuursuz, dilsiz, kör ve sağır bir taş ayağımı acıtacağını nerden biliyor? Tabi ki bilemez. Öyleyse bir Tanrı vardır. Idi. Fakat bu gerçeklik(!) bu kadar açık ve bu kadar çıplak ve de ulu orta söylenmeyeceğini sandığından.... Duyanlar şok olmasın diye cicili bicili anlatmaya çalıştın. Süsleyip püsleme ile varlığını ispatladığın Tanrının bir parçasını hamam böceğinin içine saklayıverdin. Diğer parçalarını da...
Cümle alem, yamyamlığı,
kendi türünü yemek anlamında bilirken, sen, karıncanın hamam böceğini yemesidir anlamında sanıyor/biliyormuşsun. Karıncalar hamam böceğini afiyetle yerken, hamam böceği içindeki(!) Tanrıyı da birlikte yemesine yufka yüreğin razı olmamış.
Ne değilmiş?
Karıncanın hamam böceğini yemesi yamyamlık değilmiş.
Doğa, günün birinde kalp kapakcıkları ile beynini birbirine karıştıranların Dünyaya geleceğini bildiğinden olsa gerek, yaşamın temel fonksiyonlarını beyine teslim etmemek için özen göstermiş. Bir canlı baygınken veya komadayken, kısacası beyin büyük oranda devre dışıyken, yaşam hala devam eder. Ama bu marifet beyinden kaynaklanmaz.
Haaa!… Organların çoğu sympaticus ve parasympaticus sistemeleri tarfından kontrol edilir. Beyin tarafından değil.
Ne değilmiş?
Organların yönetim merkezi beyin değilmiş. Beyin düzensiz çalışırsa da kaos maos ortaya çıkmazmış.
Kaos konusundaki uydurmasyonlarınla ilgili yukarda alıntıladığım sözleri tekrar etmem yeterli olur herhalde:
Nichts kann existieren ohne Ordnung – nichts kann entstehen ohne Chaos.
Düzen olmadan bir şey var olmaz. Kaos olmadan hiç bir şey oluşmaz.
(Albert Einstein).
Chaos ist solange Chaos, als man nicht begreift, daß es eine höhere Ordnung ist.
Kaosun yüksek düzeyde bir düzen olduğunu anlamayanlar için, kaos hep kaos olarak kalacaktır.
(Gerd Gerken. Ekonomist)
Das Chaos besiegt die Ordnung, weil es besser organisiert ist.
Kaos düzene hep üstün gelir. Çünkü organizasyonu daha iyidir.
(Terry Pratchet. Fantasi roman yazarı.)
Wir haben immer von Chaos geredet. Aber vom Begriff "die Chaostheorie" haben wir uns irgendwann distanziert, weil zu viele Leute das in einem unseriösen Zusammenhang gebraucht haben.
Hep kaostan bahsetmiştik. Nihayetinde kaos teorisi teriminden uzaklaşmak zorunda kaldık. Çünkü haddinden fazla insan kötü amçlı anlamlarda kullanıyor.
(Teo Geisel. Max Planck Enstitüsü Dinamik ve oto organizasyon bölümü başkanı)
Das Wort Chaos ist ein bisschen in Verruf geraten, weil es missbraucht wurde von populärwissenschaftlichen Äußerungen.
Popüler bilimciler tarafından kötü amaçlı kullanıldığından, kaos artık negatif anlamlar içeriyor.
(Eckehard Schöll. Berlin Teknik Üniversitesi Teorik Fizik profesörü)
Ne değilmiş
?
Kaos
değilmiş,
dengenin ve uyumun bozulması
|
da değişlimiş.
olmadığı gibi
de değilmiş
.
...
Sorun kendini ifade edememen değil. Sorun; ya ne söylediğini bilmiyor olman. Ya da ağazından çıkanı kulağının duymaması. Her iki durum ise duyuruculuk mesleğinin gereği olsa gerek: Muhammed’i de öyleydi… İsa’sı da, Musa’sı da, asası da.
Sorun; ya „yamyam“ (kaos, beyin, tanrı…) teriminin ne olduğunu bilmemen. Ya da bildiğin halde çarpıtarak, eğerek, bükerek laf kalabalığı üretmeye çalışman.
Şimdiiii. Bir delinin kuyuya attığı bu taşı çıkarmaya çalışan akıllılar ne düşünürler?
(Anlamını bilmeye tenezzül etmeden kullandığın diğer terimler (beyin, kaos, din...) için de benzer senaryolar üretilebilir tabi.)
Mesela
-
Tanrının-tadı-çok-bi-kötü-olduğundan-karınca-onu-yememiştir.-mezhebini kurarlar.
-
Hayır-efnm.-Tanrının-tadı-çok-bi-güzeldir-ama,-karıncanın-midesi-onu-hazmedemez.- mezhebini oluştururlar.
-
Karınca-Tanrıyı-ısırmıştır.-Hemen-gidip-yarasını-saralım.-mezhebine sahip çıkarlar.
-
Hayır-efnm.-Matriksimsi-düşünmek-lazım.-Karıncalar-hamam-böceğini-değil,-aslında –Tanrıyı-yemişlerdir.-Çünküüüü-tadı-daha-bi*tatlıdır.*-Hamam-böceği-ise-gerçekde-hala-orada-mışıl-mışıl-uyuyordur.-Ama-artık-matriksin-dışında*-kaldığından-biz- göremeyiz.- mezhebine hoş geldiniz. derler.
-
Tanrı-ile-karınca-aynı-türlerdir.-Karınca-da –Tanrıyı-afiyetle-yemiştir.-Yamyamlık –terimi-de-*zaten*-buradan-gelir.-mezhebi gayetim hikmetli bi mezhepdir. Diye reklam yaparlar.
-Ve saireeeeeeeee
-Ve saire
Yok! Yok! Bu böyle olmayacak.
Bir hamam böceği, ya hamam böceğidir, ya da Tanrı.
İki cambaz bir ipte oynayabilse dahi, hem Tanrı hem de hamam böceği
aynı zamanda ve tek bir yere (alana, hacma) sığmaaaaaaz.
Bunları birbirinden ayırmak lazım. Mesela Occam’ın Usturası ile...
Nereye koydum şu Occam’ın Usturası’nı yaaaa?
Belki zaman içerisinde ve başka yazılarda karşı karşıya geldiğimizde benim anlatmak istediğimi,daha düzgün anlatabilirim.
|
Hayır. Sağolasın. Ben almıyayım.
Böyle art niyetli, hemen her cümlesinde çarpıtan, ne söylediğini kendisi de bilmeyen, reklam amaçlı yazılmış uzun yazılar akla zarardır.
Kaza ile diğer bir başlığına bir ileti yazmıştım. Sorduğum soruya cevap gelirse... Belki o konuda bir şeyler yazarım. Bunun haricinde “karşı karşıya gelmek” sadece bir vakit kaybı olur.
Sevgiler