Bildiğimiz gibi Müslümanlar'a göre peygamberler kötü iş yapmaz. Lut'un evine melekler gelince, bunlar da erkek şeklinde olunca, onun halkı da homoseksüellik yapmayı sevdikleri için, "bu adamları bize ver de onları becerelim" dediklerinde Lut onlara kızlarını öneriyor. "İşte kızlarım, illa o işi yapmak istiyorsanız" diyor. Ama mealler genelde parantez açıp "onlarla evlenebilirsiniz" gib eklemelerle anlamı çarpıtıyor.
Hikayenin Tevrat'taki aslında da Lut kızlarını onlara sunmuştur. Evlenmesiz, direk tecavüz edilmek üzere.
Hicr 71: Eğer yapacaksanız, işte kızlarım. dedi.
Mesela bu yukardaki Süleyman Ateş çevirisnden. Peki ya bu aşağıdaki?
Hicr 71: (Lut: ) İşte kızlarım! (Düşündüğünüzü) yapacaksanız (onlarla evlenin), dedi.
Bu da Diyanet Vakfı çevirisi. Gördüğünüz gibi parantezle evlenme lafını içine sokmuş. Bir de şuna bakalım:
Hicr 71: Lût: “Eğer evlenmek isterseniz, işte kızlarım, onlarla evlenebilirsiniz” dedi.
Bu da Suat Yıldırım çevirisi. Bu adam gördüğünüz gibi anlamı çarptırırken parantez bile kullanmamış.
Ayetleri burdan alıyoruz:
http://www.kuranmeali.com/ayetkarsil...ure=15&ayet=71
Asıl bir ayet var ki Kuran da aslında olayı bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Çünkü bu ayette Lut kavmi "senin kızlarında bizim
hakkımız olmadığını biliyorsun" diye cevap veriyor.
ÇÜNKÜ MUHAMMED DE OLAYIN EVLİLİK OLMADIĞINI BİLİYOR Kİ BÖYLE YAZMIŞ. Ama meallerin bir kısmı bunu "senin kızlarında bizim
ilgimiz/gözümüz yok" şeklinde çeviriyor. Sırf olayı kurtarmak için.
İnceliyoruz: HUD 79
http://www.kuranmeali.com/ayetkarsil...ure=11&ayet=79
Abdülbaki Gölpınarlı
Andolsun ki dediler, sen de bilirsin, kızlarında hiç gözümüz yok, sen bizim ne istediğimizi bilirsin.
Ali Bulaç Meali
Dediler ki: 'Andolsun, senin kızlarında bizim haktan bir şeyimiz (ilgimiz ve arzumuz) olmadığını sen de bilmişsindir. Bizim ne istediğimizi gerçekte sen biliyorsun.'
Ahmet Varol Meali
Onlar: "Bizim senin kızlarında bir hakkımız (onlarla bir ilgimiz) olmadığını bilirsin. Sen bizim ne istediğimizi de gayet iyi bilirsin" dediler.
Diyanet İşleri Meali(Eski)
"And olsun ki, senin kızlarınla bir işimiz olmadığını biliyorsun; doğrusu, ne istediğimizin farkındasın" dediler.
Diyanet İşleri Meali(Yeni)
Onlar, “İyi biliyorsun ki kızlarında bizim gözümüz yok. Sen bizim ne istediğimizi çok iyi biliyorsun” dediler.
Diyanet Vakfı Meali
Dediler ki: Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin.
Edip Yüksel Meali
"Bilirsin ki senin kızlarına bizim bir ihtiyacımız yok. Sen bizim ne istediğimizi iyi bilirsin," dediler. *
Elmalılı Hamdi Yazır
Onlar: "Sen de bilirsin ki, bizim senin kızlarınla bir ilgimiz yoktur. Sen bizim ne istediğimizi gayet iyi biliyorsun." dediler.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Her halde dediler: ma'lûmdur ki senin kızlarında bizim hiç bir alâkamız yoktur ve bizim ne istediğimizi pek âlâ bilirsin
Ömer Nasuhi Bilmen
Dediler ki: «Muhakkak sen bilmişsindir ki bizim için senin kızlarda bir hak yoktur. Ve şüphe yoktur ki sen bizim ne kasdettiğimizi elbette bilirsin.»
Muhammed Esed
“Sen de biliyorsun ki senin kızlarında gözümüz yok” 110 dediler, “Sen, aslında bizim neyin peşinde olduğumuzu çok iyi bilirsin!”
Suat Yıldırım
Şöyle dediler: “Sen de pek iyi bilirsin ki senin kızlarında hakkımız ve onlarla hiç bir alâkamız yoktur, onlarda gözümüz yoktur, ama sen bizim ne istediğimizi pekâla biliyorsun!”
Süleyman Ateş Meali
Dediler ki: "Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını bilmişsindir. Ve sen bizim ne isteğimizi de pekala bilirsin!"
Şaban Piriş Meali
.-Senin kızlarınla bizim bir işimizin olmadığını biliyorsun. Sen bizim ne istediğimizi de elbette biliyorsun, dediler.
Ümit Şimşek Meali
“Sen de biliyorsun ki senin kızlarınla bizim bir işimiz yok,” dediler. “Bizim ne istediğimizi pekalâ biliyorsun.”
Yaşar Nuri Öztürk
Dediler ki: "Senin kızlarında hakkımız olmadığını çok iyi biliyorsun. Ne istediğimizi de çok iyi biliyorsun."
----------------------
http://www.kuranmeali.org/kuran_meal...si=hud&ayet=79
HUD 79
1. kâlû : dediler
2. lekad : andolsun
3. alimte : sen bildin, senin bildiğin (gibi)
4. mâ : yok, değil
5. lenâ : bizim için
6. fî benâti-ke : senin kızlarında, kızların hakkında, konusunda
7. min hakkın : bir hak (haktan)
8. ve inne-ke : ve muhakkak sen
9. le ta'lemu : elbette biliyorsun
10. mâ nurîdu : ne istediğimizi (maksadımızı)