Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 08-07-2013, 02:20
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

cenkvarol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
yani yazdıklarınıza söyleyecek söz bulamıyorum. ayette anlatılanlar normal olmayan bir durum bunun ötesi var mı, bunun mucize olduğunu ben söylemiyorum ayetin kendisi söylüyor, ortada sanki normal bir doğum olayı varmış gibi söylüyorsunuz, bu müjdeyi meleklerler neden veriyor, bu habere kadın neden şaşırıyor peki? kaldı ki ortada sadece erkeğin yaşlı olması söz konusu değil kadın kendisinin de yaşlı olduğunu söylüyor, yani kendi vücudunu biliyor, nasıl gerçekleşirse gerçekleşsin bunun normal bir doğum olmayacağını biliyor. normal olmayan bir durumun Allah'ın bir emri olarak melekleri aracılığyla müjdelenmiş olmasını bir mucize olarak neden görmeyelim?

beni yanlış anlamayın ama koca yazı içerisinde öyle bir parçayı alıyorsunuz ki asıl mesaj arada heba oluyor gibi.
Acik soyleyeyim soz bulamamaniz normal, zira mucizevi seyler uretmeye calisiyorsunuz ana konuya baglamak adina, oysa ayette anlatilanlar mucize filan olmayip, normal bir insanin hayatinda karsilasabilecegi turden seyler. (hud ayetine iliskin)

Elbette ki normal bir dogum var, anormal yani nedir ki?

Sizin melek dediginiz zaten insan suretinde kisiler, ayeti okumuyor musunuz siz? Kizarmis buzagi ikram ediliyor kendilerine.. Yani yazilani da yok mu sayalim?

O da yetmiyorsa kendi calismanizi verdim irdeleyebilmeniz acisindan.

Seyhan, Reyhan seklinde, bakip irdelediniz mi? Sanmam.
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 08-07-2013, 03:29
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

Neva´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sizin melek dediginiz zaten insan suretinde kisiler, ayeti okumuyor musunuz siz? Kizarmis buzagi ikram ediliyor kendilerine.. Yani yazilani da yok mu sayalim?
ihtiyar kocayı geçtik şimdi sıra elçilerin normal olmasına mı geldi. yani ibrahim'in karısına hamilesin haberini veren, ona Allah'ın emrini ileten, Lut'un kavmine azap vermekle görevlendirildik diyen bu insan suretindeki kişiler normal insanlar mı? hadi varsayalım ki normal insanlar asıl bu adamların sahip oldukları bu bilgiler normal mi? değil. Değil çünkü Allah bu kişilere normal olmayan bir olayın haberini önceden iletmiş. olay normal bir olay olsaydı ister melek gözüksünler isterse insan bu kişilere geleceğin bilgisi verilmez, onlar da gelip birşeylerin müjdesini önceden söylemezlerdi. biraz daha gayret ederseniz ibrahimin elinden peygamberliğini de alacaksınız az kaldı.

seyhan - reyhan konusunu da biraz açın lütfen neyle neyin bağlantısından bahsetmek istiyorsunuz, anlayamadım.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 08-07-2013, 04:36
mrdragon mrdragon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 May 2013
Mesajlar: 899
Standart

Pardon ama sormadan edemeyeceğim;

Tevrat'ta kısır olduğu doğrudan belirtilen, ve 90 yaşına basmış ki kurana göre kocakarı olan bir bayanın doğum yapması normal bir olay mıdır?

99 yaşındaki İbrahim'i geçtik. Kocakarı ve ihtiyar derken siz 90 yaşına basan ninelermizden hamile olan birisini tanıyor musunuz?

Öyle bir google'de taradım dünyanın en yaşlı hamile kalan kadını tüp bebek ile 66 yaşında romanyalı Adriana Iliescu

90 yaşına kadar hiç çocuk verememiş kocakarı sıfatı ile kuranda tanımlanan birinin, 99 yaşında bir dededen hamile kalması, dinsel anlamda mucizenin alasıdır. Siz dersiniz ki, kuran sonuç itibari ile yaşları belirtmeyip kocakarı ve ihtiyar olarak tanımlamış, bende derim ki, İbrahim ne tevrata ne de kuran'a göre sara boşa gülmüyordur.

Konu mrdragon tarafından (08-07-2013 Saat 04:42 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 08-07-2013, 05:12
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

cenkvarol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
ihtiyar kocayı geçtik şimdi sıra elçilerin normal olmasına mı geldi. yani ibrahim'in karısına hamilesin haberini veren, ona Allah'ın emrini ileten, Lut'un kavmine azap vermekle görevlendirildik diyen bu insan suretindeki kişiler normal insanlar mı? hadi varsayalım ki normal insanlar asıl bu adamların sahip oldukları bu bilgiler normal mi? değil. Değil çünkü Allah bu kişilere normal olmayan bir olayın haberini önceden iletmiş. olay normal bir olay olsaydı ister melek gözüksünler isterse insan bu kişilere geleceğin bilgisi verilmez, onlar da gelip birşeylerin müjdesini önceden söylemezlerdi. biraz daha gayret ederseniz ibrahimin elinden peygamberliğini de alacaksınız az kaldı.

seyhan - reyhan konusunu da biraz açın lütfen neyle neyin bağlantısından bahsetmek istiyorsunuz, anlayamadım.
Bakiniz, siz oradaki unsurun, melek olduguna inanmak isterseniz inanirsiniz. Inanc, iman boyle birseydir.

Halbuki done aldiginiz kitap dahi sizi yalanlar. Ustelik islediginiz bolum her iki kitabi da ilgilendiren bir bolumdur.
Acik soyleyeyim kitabin elestirdigi, aaaaa bize insan peygamber yollamislar, kesinlikle iman etmem, gokten sofra insin diyenlere benziyor soyleminiz. Hani kitap dalga geciyor ya zekayla(insan urunu olmasi sebebiyle), yahu akilli ol, onlar yer, icer, seks yapar, dogurur vs. sizin gibi insanlardir diye...

Haydi biraz daha zorlayayim ezberinizi;

Sahip olduklari da normal bilgi elbette, kim soyluyor cocuk dogurdugunu? Cocuklari mujdelemis. O ayri konu. Dogurmus mu peki? Ben de gelip size, sayin cenkvarol sizin cocugunuz olacak diye mujdeleyebilirim. Siz de diyebilirsiniz ki, ama ben kocadim artik...Bu sizin veya esinizin dogurdugu anlamina gelir mi?

Okumuyorsunuz kitabi cunku, veya okuyorsunuz isinize gelmiyor farkli ayetler, kelime koklerinden gitme arzusuyla;

Hud/69

rusulu-nâ
ve resullerimiz gelip dediler ki Ibrahim'e .....

Nerde melek burada ayette hani?
Mucizevi dogum cikaracagim diye bu kadar carpitilmaz ki argumanlar!? Muhammed melek miydi?

Degildi. Ama melik'ti kendi toplumunda.

Adama orda hibe ediyor, yani Ibrahim'e ama sizin diger ayetlere bakmak akliniza gelmiyor nedense???

19/49 vehebnâ hibe ettik.
72/21
ve veheb-nâ
29/27 ve veheb-nâ

Ibrahim'in elinden peygamberlik almakla ne alakasi var? Ne kadar capsiz bir mantik yurutme bu?
Adama hibe edilmis bu secere.. Yani onun yolundan gidecek bunlar, tanriya iman etmesi halinde.. Adam iman etmeden oncesinde, zaten bildiginiz eskiya.. Ondalik usuluyle calisan. Ama kendine gore dogru bir adam.

Bosuna mi Sara'yi kizkardesim diye sunuyor? Ha siz zoraki resmi olarak evlendirecekseniz, kari koca yapacaksaniz o baska tabi ki!?

Ne yani Muhammed'e kadinlar kendilerini hibe ettiklerinde Muhammed'in peygamberligi elinden alinmis mi oluyor? Acin okuyun kitabi ayet var.


Yani bir tesbit yapiyorsaniz, kitaplari da/ ayetleri de arguman olarak kullaniyorsaniz biraz tutarlilik ve bu argumanlara hakimiyet gerekir. Bakin nereden karsi elestiri getirirseniz getirin , elimizde kaliyor.

Yok cunku ortada mucizevi bir dogum filan.. Siz zoraki hristiyan doktrinindeki mucizevi dogum'a baglamaya gayret gostermektesiniz. O doktrin bu doktrine oturmaz maalesef.

Tanah'ta boyle mucizevi dogumlar falan filan yoktur. Isa'nin mucizevi dogumunu da sadece Kuran destekler.

Ancak Ibrahim, tek tanriya iman eden biri oldugu icin, din baglaminda manevi olarak ortak ata kabul edilir. Ki bu ayri bir konu. Hemen hemen cogunluk dinlerde de, ata kabul edilir.

Niye?

Putperest biri iken, iman etmis ve butun putlari yikmistir kitaba gore , yalnizca en buyugunden birini birakmistir ibret olmasi acisindan. Yani bunlar konusmaz, bunlar sizi duymaz, bunlardan sefaat beklemeyin seklinde.

Kuran'da da buna oykunulur hatta, lat, uzza, menat seklinde, cocuk yakistirma babinda...

Iste sizin de su anda yapmaya calistiginiz budur konu isleme babinda..
Yani kitaplar eski cag insan urunu olmasina ragmen, bugunku modern cag insani zihniyetiyle dalga gecer.

Konu Neva tarafından (08-07-2013 Saat 05:43 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 08-07-2013, 11:26
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

Sn. neva, ilk başta İbrahim kocamış ama çocuğu olabilir dediniz, size sadece onunla bu işin olmayacağını karısının da ihtiyar olduğunu söyledim, sonra elçiler normal insan dediniz, normal insan olsalar da bu insanların normal olmayan bir gelecek bilgisiyle bilgilendirildiğini söyledim. Şimdi ise ama o çocuk doğduğu anlamına gelmez ki diyorsunuz. Ayette İbrahimin karısı güldükten sonra söylenen, ve müjdelenmiş olan Yakup'la İshak nereden geliyor peki, leylekler mi getiriyor.

Sonra "çocukları müjdelemiş, o ayrı konu" demek ne oluyor şimdi. Adamların söyledikleri bilgi doğru çıkıyor nihayetinde. Kaldı ki bu adamlar sizin bana uydurup söyleyeceğiniz gibi sadece bir tahminde bulunmuş olsalar Allah peygamberini ve eşini bunlarla muhattap kılıp da Kitap'ta bu elçilerden hiç bahseder miydi. Sonra öylesine insan dediğin, öylesine tahmin yürütmüş dediğin bu adamlar kalkıp Lut'un kavmini helak ediyor. Kaldı ki ortada bir anda bir bebeğin dünyaya gelmesi gibi bir mucizenin olduğunu zaten kimse iddia etmiyor, bir mucizenin illa bir bebeğin doğması ile gerçekleşmesine de gerek yok ki çocuğun doğup doğmadığını soruyorsunuz, mucizenin gerçekleştiği asıl an bu kadının hamileliğinin ilk başladığı an da olabilir.

Bir diğer şey, Tanah'ta böyle mucizevi doğumlar yok diyorsunuz, Tevrat yaratılış 17. ve 18. bölümde ibrahim ve sarah'ın nasıl çocuk sahibi olduğu anlatılır, hemen hemen Kuran'daki ile aynıdır orada anlatılanlar da; İbrahim'e rab göründükten sonra üç kişiyle karşılaşır, bunlar kendisine çocuk sahibi olacağını iletirler, İbrahim yaşlıdır, çocuğunun olacağına şaşırır, Sarah da yaşlıdır, adetten kesilmiştir, o da bu işe şaşırır kalır, bu durum karşısında misafirler Rab için "olanaksız" birşey olmadığını söylerler. Yani Tanah'ta mucizevi doğum yok diyorsunuz oysaki tam tersine var, hem de Kuran'dakinden bile daha açık bir şekilde diyebilirim. dediğim gibi aslında çok basit bir noktaya takılıp kaldınız ve halen aynı konuda ısrar edip durmaktasınız.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/

Konu cenkvarol tarafından (08-07-2013 Saat 11:34 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 08-07-2013, 12:30
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

Ba’al kelimesi ile aynı kökten gelen ve “koca” anlamında verilen kelimelerin geçtiği ayetlerden birisinin Hud Suresi 72. ayett olduğunu, bu ayette geçen kadının İbrahim’in karısı Sarah olduğunu, ne ilginçtir ki Ba’al’ın annesi olarak bilinen Semiramis hakkında anlatılanlarla Sarah hakkında anlatılanlar arasında ilginç benzerliklerin olduğunu 8. mesajımda belirtmiştim.

O mesajmda ayrıca Ba’al kelimesinin “koca” anlamında geçtiği başka bir ayeti incelerken yine İbrahim peygamberle ilgili bir ayetle karşılaşmış olduğumu da söylemiştim.

Belirttiğim bu ayet Ba’al kelimesinin koca anlamında geçmiş olduğu bir diğer ayet olan Nisa Suresi 128. ayetine ilişkindi. Bu ayetteki “koca” kelimesinin yanındaki “nuşuzen” kelimesi bu ayet dışında Kuran’da iki ayette daha yer alıyordu. Bu ayetlerden birisi Bakara Suresi 259. ayeti olup, “nuşuzen” kelimesi bu ayette “birleştirmek, inşa etmek” anlamında et giydirilen kemiklerin “birleştirilmesi” olarak geçiyordu. Bu ayet açık bir şekilde bir “eşek” örneği üzerinden Allah’ın “yeniden diriltme” konusunu anlatıyordu.

Bu ayetin bir önceki ve bir sonraki ayetlerde ise bu sefer İbrahim’in ağzından “yeniden diriltme” konusu anlatılıyordu. Bir önceki ayet olan bakar 258. ayeti şu şekildeydi:

“Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demiş; o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti. (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”

Bu ayette İbrahim’le tartışan kişinin kim olduğu konusunda yapılan tefsirlerde bu kişinin "Nemrut" olduğu ifade edilmektedir. Peki Nemrut (Nimrod) kimdir, Semiramis’in hikayesinde ona aşık olan ve kocasını öldürmek isteyen kral Ninus’tur. Yani bir başka ayetin bizi İbrahim peygambere götürmüş olmasından şüphelenmiş olmakta haklıydık, çünkü ele aldığımız ayet öylesine İbrahim’le ilgili herhangi bir ayet değildi, bu ayette karşımıza Semiremis hikayesindeki “kötü adam” çıkıyordu. Nemrut faslının sadece tefsirlerde dile getirilmiş olması dahi ortada aslında bir tesadüfün olmadığını göstermek adına önemliydi.

Son olarak ise “Ba’al” kelimesinin “koca” anlamında geçtiği ayetteki yeniden diriltme hikayesinin bir “eşek” üzerinden anlatılmış olmasına değinmek istiyorum. Mısır’daki kötülüğün Tanrısı Seth’in (seth-satan-şeytan) sembolünün bir “eşeğe” benzetildiğini daha önce açtığım ayrı bir başlıkta belirtmiştim. Peygamber bir hadisinde “eşek anırıyorsa şeytanı gördüğü içindir” demesi bu hayvanla şeytan arsında kurulan irtibatın bir başka göstergesiydi.

Tanrı Ba’al’ın belirgin özelliklerinden birisi de bu tanrının şeytanı simgeliyor olmasıdır. Bu yüzden Ba’al kelimesiyle aynı kökten gelen bir kelimenin geçtiği bir ayette şeytanla irtibatlandırılmış olan bir hayvanın, yani eşeğin bahsinin geçiyor olması da normaldi.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/

Konu cenkvarol tarafından (08-07-2013 Saat 12:35 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 08-07-2013, 14:05
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

cenkvarol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sn. neva, ilk başta İbrahim kocamış ama çocuğu olabilir dediniz, size sadece onunla bu işin olmayacağını karısının da ihtiyar olduğunu söyledim, sonra elçiler normal insan dediniz, normal insan olsalar da bu insanların normal olmayan bir gelecek bilgisiyle bilgilendirildiğini söyledim. Şimdi ise ama o çocuk doğduğu anlamına gelmez ki diyorsunuz. Ayette İbrahimin karısı güldükten sonra söylenen, ve müjdelenmiş olan Yakup'la İshak nereden geliyor peki, leylekler mi getiriyor.

Sonra "çocukları müjdelemiş, o ayrı konu" demek ne oluyor şimdi. Adamların söyledikleri bilgi doğru çıkıyor nihayetinde. Kaldı ki bu adamlar sizin bana uydurup söyleyeceğiniz gibi sadece bir tahminde bulunmuş olsalar Allah peygamberini ve eşini bunlarla muhattap kılıp da Kitap'ta bu elçilerden hiç bahseder miydi. Sonra öylesine insan dediğin, öylesine tahmin yürütmüş dediğin bu adamlar kalkıp Lut'un kavmini helak ediyor. Kaldı ki ortada bir anda bir bebeğin dünyaya gelmesi gibi bir mucizenin olduğunu zaten kimse iddia etmiyor, bir mucizenin illa bir bebeğin doğması ile gerçekleşmesine de gerek yok ki çocuğun doğup doğmadığını soruyorsunuz, mucizenin gerçekleştiği asıl an bu kadının hamileliğinin ilk başladığı an da olabilir.

Bir diğer şey, Tanah'ta böyle mucizevi doğumlar yok diyorsunuz, Tevrat yaratılış 17. ve 18. bölümde ibrahim ve sarah'ın nasıl çocuk sahibi olduğu anlatılır, hemen hemen Kuran'daki ile aynıdır orada anlatılanlar da; İbrahim'e rab göründükten sonra üç kişiyle karşılaşır, bunlar kendisine çocuk sahibi olacağını iletirler, İbrahim yaşlıdır, çocuğunun olacağına şaşırır, Sarah da yaşlıdır, adetten kesilmiştir, o da bu işe şaşırır kalır, bu durum karşısında misafirler Rab için "olanaksız" birşey olmadığını söylerler. Yani Tanah'ta mucizevi doğum yok diyorsunuz oysaki tam tersine var, hem de Kuran'dakinden bile daha açık bir şekilde diyebilirim. dediğim gibi aslında çok basit bir noktaya takılıp kaldınız ve halen aynı konuda ısrar edip durmaktasınız.

Bakiniz sizin gittiginiz dusunsel yoldan gittim ki, hatali dusunus tarafinizi gorebilesiniz diye;

cenkvarol´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Tanrı Ba'al:

-Baal "efendi", "sahip", "koca", "kral" ve "tanrı" anlamlarına gelir. Bir başka ifadeye göre o bağ ilahı anlamına gelir.
Bakin bu kadar anlami oldugunu kendiniz ifade ederken, sadece israrla koca'da takilmaniz ilginc degil mi?.


Ben de size iki done verdim. Bakalim hangisini tercih edeceksiniz?

Sara'ya dogurtmak(kitaba gore/Kuran) veya hibe etmek (yine kitaba gore/Kuran).. Iste kimin nasil getirdigini ogrenebilmek icin, kitaplari okumus/arastirmis olmak gerekiyor. Her buldugunuz doktrini, her buldugunuz doktrin'e yapistirmamak gerekiyor. Ne demek oldugunu anlayabilmeniz icin ornek verdim yukarda size dair, donup bir zahmet okuyunuz, tekrar yazdirmayiniz bana.


Tabi Tanah'ta bu bahis anlatiliyor. Ancak farklar mevcut ayni degil maalesef. Mesela Tanah'ta, Kuran'in aksine salt Sara degil Ibrahim de guluyor. 100 yasinda bir adamin nasil cocugu olacak, Sara 90 yasinda..Sara daha sonraki gelenlerin konusmasi esnasinda guler. Kuran'la benzesen tarafi budur.

Kuran daha onemli olan yeri almaz zira Tanah'tan...

Yani zurnanin zirt deligine geliyoruz.

Ne diyor Ibrahim Tanri'ya, Tanri kendisine ilk gorundugunde (uc adami gormezden once) ?

Keske Ismail'i mirascim kabul etseydin.
Ibrahim 86 yasindayken Ismail doguyor. Demek ki yaklasik Sara'da 76 yasinda idi.

Cok pardon da bu adam, cocuk sahibi olmak icin 86 yil bekledi mi? (haydi Sara kisirdi)

Haydi varsayalim ki Ishak'i dogurdu, Sara'dan sonra Keturah'tan 6 cocugu oluyor Ibrahim'in. Dusunun yani.

Sizin akliniz/mantiginiz aliyor mu bunu?

Tanri da ona, olmaz, senin esin Sara diyor, o sana, gelecek yil bu zaman bir ogul doguracak, adini Ishak koyacaksin. Anlasmami onunla ve ondan gelen soyla sonsuza degin surdurecegim diyor.

Burada Ismail sizce nicin mirasci kabul edilmiyor?

Devam edelim; Kuran'da soz konusu gelenler, kizarmis buzagiya dokunmazken(zoraki melek susu verileceginden yuce ulema tarafindan) , Tanah'ta tam tersi yerler.

Cocugun dogdugunu bile varsaysaniz, bu, sizin bahsettiginiz turde bir mucizevi dogum filan degildir. 90'larina gelmis, ustelik de kisir bir kadin doguramaz. (Kuran'da kisir oldugu vs. yazmaz ayrica.)

Kaldi ki Kuran'a gore bu cocuklar hibedir.

Buyrun simdi kendiniz seciniz, Sara'ya dogurtacak misiniz? Yoksa cocuklari hibe mi kabul edeceksiniz..

Doktrinleri birbirine karistirdiginiz icin, bu soruya benim degil sizin cevap vermeniz gerekiyor.

Ama yok ben ille de ben mucize cikaracagim diyorsaniz, ona bir diyecegim olmaz tabi ki, inanc meselesi cunku..
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 08-07-2013, 15:10
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

Ba'al kelimesinin geldiği anlamlardan birisi olan "koca" kelimesinde niye takılıyorum, bunu bir kez daha düşünün bakalım... Ba'al kelimesi ile aynı kökten gelen ve Kuran'da geçen kelime hangi kelime? Kuran'da Ba'al kelimesi ile aynı kökten gelen "efendi", "kral", "sahip" kelimeleri vardı da onları bir tarafa koyup sadece "koca" kelimesini mi ele aldım?

“Koca” kelimesini seçmiş olmamın nedeni gayet basit, çünkü Kurandaki “Ba”al” ile aynı kökten gelen tek kelime bu. Sizin sandığınız gibi ortada herhangi bir ilginçlik bulunmuyor. Eğer benim hatamı bu yolla gösterdiğinizi sanıyorsanız işimiz var.

İkinci olarak İshak ve Yakup için “hibe ettik” kelimesi Kuran’da geçer, “hibe etmek” bağışlamak anlamına da gelir. Yani doğan bir çocuk da nihayetinde Allah’ın bir bağışı olmuş olur. Allah bu çocukları “hibe etti, bağışladıysa” o zaman bu çocuklar doğmamıştır diye bir kaide mi var?

aynı kelime Meryem Suresi 19. ayetinde İsa için de söylenir. Meryem doğum sancısı değil fazla hurma yediği için karın ağrısı çekiyormuş o zaman. J

Ali İmran Suresi 38. ayetinde, Zekeriya Allah’a nasıl dua eder; bana kendi katından zürriyetim için bir çocuk “hibe et” der. İster “hibe etmek” deyip bunu normal doğum dışında gör istersen görme, nereden “hibe ediliyormuş” bu çocuk Allah’ın katından, Allah’ın kendisinden. Zekeriya etrafına bakıp kafasına göre mi buluyor “hibelilik” çocuğu, yoksa bu duaya cevap veren Allah böylelikle sonuçta bir mucizenin gerçeklemiş olmasını mı sağlıyor?

Bu konuda, Şura Suresi 49-50. ayetini de verip noktayı koyalım:

“Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediği şeyi yaratır. Dilediğine kız (çocuk) ve dilediğine erkek (çocuk) bağışlar (hibe eder). Veya hem kız hem erkek olarak ikisini de verir. Ve dilediği kimseyi kısır kılar. Muhakkak ki o, Alîm'dir (en iyi bilen), Kaadir'dir (herşeye gücü yeten).”

Hani benimle ilgili olarak diyorsunuz ya kitap okuyup araştırmak gerekiyormuş diye, keşke siz de biraz zahmet edip diğer ayetlere bir baksaydınız. Hem Ba’al kelimesi ile aynı kökten hangi kelimenin Kuran’da geçtiğini görmüş olurdunuz hem de hibe etmek tabirinin nasıl kullanıldığını.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 08-07-2013, 18:15
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

16. nolu mesajımda bizi İbrahim peygamber götüren Nisa Suresi 128. ayetindeki “nuşuzen” kelimesini ele almıştık. Bu kelime ile aynı kökten gelen ve Kuran’da geçen iki kelimeden birisinin Bakara Suresi 258. ayetinde geçtiğini, buradaki ayetlerde İbrahim ile tartışan kişinin kim olduğunu, ayette geçen “eşeğin” şeytanı sembol ettiğini söyledik.

“nuşuzen” kelimesi ile aynı kökten olan ikinci kelimenin geçtiği ayetlere de bakış olalım. İkinci kelimemiz Mücadele Suresi 11. ayetinde “kalkın” anlamında geçiyor.

Ba’el kelimsinin yanındaki “nuşuzen” kelimesi ile aynı kökten gelen iki kelimden birisi bir ayette “birleştirmek, inşa etmek” anlamında geçerken diğeri başka bir ayette “kalkmak” anlamında geçiyor. “birleştirmek, inşa etmek” anlamında geçen ayette (Bakara -259) zaten “yeniden diriliş” konusunun işlenmekte olduğu açıktı. İnsan ister istemez diğer ayetteki “kalkın” anlamının da aslında “yeniden dirilişle” alakalı olarak kullanılmış olabileceğini düşünüyor.

“nuşuzen” kelimesinin “kalkın” anlamında geçtiği Mücadele Suresi 11. ayeti şöyle:

“Ey âmenû olanlar! Meclislerde size: “yer açın!” denildiği zaman, o taktirde yer açın. Allah da size yer açar ). Ve: “Kalkın!” denildiği zaman hemen kalkın! Allah, sizden âmenû olanların ve ilim verilmiş olanların derecelerini yükseltir. Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

14. ensuzû :kalkın
15. yerfei : yükseltir
16. allahu : Allah
17. ellezîne âmenû : âmenû olanlar
18. minkum : sizden
19. ve ellezîne ûtû : ve verilenler
20. el ilme : ilim
21. derecâtin : dereceler

“kalkın” kelimesinin yanında “yükseltmek (yerfei)” kelimesi yer alıyor, devamında ise verilen “dereceler”den bahsediliyor. Bu ifadeler Kuran’da Bakara Suresi 253. ayetinde İsa peygamberle ilgili olarak da söylenir:

8. kelleme allâhu : Allah konuştu
9. ve rafea : ve yükseltti
10. ba'da-hum : onların bir kısmı
11. derecâtin : dereceler
12. ve âteynâ : ve biz verdik
13. îsâ **** meryeme : Meryem(in) oğlu İsa
14. el beyyinâti : beyyineler, açıklamalar, ispat vasıtaları
15. ve eyyednâ-hu : ve onu destekledik
16. bi rûhi el kudusi : kutsal ruh ile

“nuşuzen” kelimesinin “kalkın” anlamında geçtiği Mücadele Suresi 11. ayetinden bir önceki ayet ise şöyle:

“Muhakkak ki necva (gizli fısıldaşma) şeytandandır, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri) mahzun etmek içindir. Ve Allah'ın izni olmadıkça onlara bir darlık (sıkıntı) verecek değildir. Öyleyse mü'minler, Allah'a tevekkül etsinler.”

Görüldüğü gibi bir önceki ayette karşımıza “şeytan” bahsi çıktı. Hatırlarsanız “nuşuzen” kelimesinin geçtiği diğer ayette şeytanın sembolü olan “eşek”ten bahsediliyordu. Burada ise karşımıza açıkça “şeytan” bahsi çıkıyor. Yine dikkat ederseniz “şeytan” ifadesi “gizli fısıldaşmak (necva)” ifadesiyle alakalı olarak anılıyor. Bu da akıllara ister istemez Lokman Suresi 19. ayetini getirtiyor:

“Ve yürüyüşünde mütevazi (alçakgönüllü) ol ve sesini alçalt (alçak sesle konuş). Muhakkak ki seslerin en çirkini, elbette hamirin (merkebin) sesidir.”

Anlaşılan o ki; “fısıldaşma - şeytan” ve “alçak ses – eşek” mevzusu iki ayet arasındaki “eşek” ve “şeytan” bahsi arasındaki bağlantıyı oluşturuyor.

Son olarak da şunu belirtmek isterim; “nuşuzen” kelimesinin “kalkın” anlamında geçtiği Mücadele Suresi 22 ayetten oluşuyor. Surenin başlangıç ayetlerinde; kadınlardan zıhar yolu ile ayrılma konusu ele alınır, 2. Ayette “İçinizden zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Anneleri ancak onları doğurandır” gibi tuhaf bir sözden bahsedilir, devamında “alçak sesle konuşma” konusuna değinilir en sonunda ise “yeniden diriltme” ve “şeytan’a yandaş” olmaktan bahsedilir. Böylesi bir içeriğe sahip olan Mücadele Suresi’nin ayetleri genelde bir iki cümleden oluşurken son ayet biraz uzundur, son ayette şunlar söylenir:

“Allah'a ve ahiret gününe îmân eden bir kavmi, Allah'a ve O'nun Resûl'üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi. Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O'ndan razı oldular. İşte onlar, Allah'ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah'ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?”

Altı çizi ifadeler size bir yerden tanıdık geldi mi, size “bir ruh ile desteklenen ve altından dere akıtan kimdir?” diye sorsam cevabınız ne olurdu? Meryem!.. Allah’ın kendisinden “razı” olduğunu söylediği İsa’nın annesi Meryem!

Yarın başlayacak olan ramazanın suyu hürmetine bir sonraki mesajımda çok daha ilginç bir nokta atışı yapacaz!

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 08-07-2013, 21:25
mrdragon mrdragon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 May 2013
Mesajlar: 899
Standart

Aşağıda tevratın ilk kısmı yaratılış masalından sıralı alıntılar var.

29 Avram'la Nahor evlendiler. Avram'ın karısının adı Saray, Nahor'unkinin adı Milka'ydı. Milka Yiska'nın babası Haran'ın kızıydı.
30 Saray kısırdı, çocuğu olmuyordu.
7 RAB Avram'a görünerek, "Bu toprakları senin soyuna vereceğim" dedi. Avram kendisine görünen RAB'be orada bir sunak yaptı

16 Onun hatırı için Firavun Avram'a iyi davrandı. Avram davar, sığır, erkek ve dişi eşek, köle, cariye, deve sahibi oldu.
1 Avram, karısı ve sahip olduğu her şeyle birlikte Mısır'dan ayrılıp Negev'e doğru gitti. Lut da onunla birlikteydi.
1 Bundan sonra, RAB bir görümde Avram'a şöyle seslendi: "Korkma, Avram. Senin kalkanın benim. Ödülün çok büyük olacak."
2 Avram, "Ya Rab Yahve, bana ne vereceksin?" dedi, "Çocuk sahibi olamadım. Evim Şamlı Eliezer'e kalacak.
3 Bana çocuk vermediğin için evimdeki bir hizmetkâr mirasçım olacak."
4 RAB yine Avram'a seslendi: "O senin mirasçın olmayacak, öz çocuğun mirasçın olacak."
1 Karısı Saray Avram'a çocuk verememişti. Saray'ın Hacer adında Mısırlı bir cariyesi vardı.
2 Saray Avram'a, "RAB çocuk sahibi olmamı engelledi" dedi, "Lütfen, cariyemle yat. Belki bu yoldan bir çocuk sahibi olabilirim." Avram Saray'ın sözünü dinledi.
3 Saray Mısırlı cariyesi Hacer'i kocası Avram'a karı olarak verdi. Bu olay Avram Kenan'da on yıl yaşadıktan sonra oldu.
4 Avram Hacer'le yattı ve Hacer hamile kaldı. Hacer hamile olduğunu anlayınca, hanımını küçük görmeye başladı.
5 Saray Avram'a, "Bu haksızlık senin yüzünden başıma geldi!" dedi, "Cariyemi koynuna soktum. Hamile olduğunu anlayınca beni küçük görmeye başladı. İkimiz arasında RAB karar versin."
6 Avram Saray'a, "Cariyen senin elinde" dedi, "Neyi uygun görürsen yap." Böylece Saray cariyesine sert davranmaya başladı. Hacer onun yanından kaçtı.
7 RAB'bin meleği Hacer'i çölde bir pınarın, Şur yolundaki pınarın başında buldu.
8 Ona, "Saray'ın cariyesi Hacer, nereden gelip nereye gidiyorsun?" diye sordu. Hacer, "Hanımım Saray'dan kaçıyorum" diye yanıt verdi.
9 RAB'bin meleği, "Hanımına dön ve ona boyun eğ" dedi,
10 "Senin soyunu öyle çoğaltacağım ki, kimse sayamayacak.
11 "İşte hamilesin, bir oğlun olacak,
Adını İsmail koyacaksın.
Çünkü RAB sıkıntı içindeki yakarışını işitti.
12 Oğlun yaban eşeğine benzer bir adam olacak,
O herkese, herkes de ona karşı çıkacak.
Kardeşlerinin hepsiyle çekişme içinde yaşayacak."
13 Hacer, "Gerçekten beni gören Tanrı'yı gördüm mü?" diyerek kendisiyle konuşan RAB'be "El-Roi" adını verdi.
14 Bu yüzden Kadeş'le Beret arasındaki o kuyuya Beer-Lahay-Roi adı verildi.
15 Hacer Avram'a bir oğlan doğurdu. Avram çocuğun adını İsmail koydu.
16 Hacer İsmail'i doğurduğunda, Avram seksen altı yaşındaydı.
17 İbrahim yüzüstü yere kapandı ve güldü. İçinden, "Yüz yaşında bir adam çocuk sahibi olabilir mi?" dedi, "Doksan yaşındaki Sara doğurabilir mi?"
18 Sonra Tanrı'ya, "Keşke İsmail'i mirasçım kabul etseydin!" dedi.
19 Tanrı, "Hayır. Ama karın Sara sana bir oğul doğuracak, adını İshak koyacaksın" dedi, "Onunla ve soyuyla antlaşmamı sonsuza dek sürdüreceğim.
20 İsmail'e gelince, seni işittim. Onu kutsayacağım; onu verimli kılacak, soyunu alabildiğine çoğaltacağım. On iki beyin babası olacak. Soyunu büyük bir ulus yapacağım.
21 Ancak antlaşmamı, gelecek yıl bu zaman Sara'nın doğuracağı oğlun İshak'la sürdüreceğim."
Okuduğunuzun bir hikaye olduğunu unutmadan, aslen çok güzel(firavun hikayesi) ama kısır olduğu belirtilen sara avram'ın tek karısıdır. Masalın akışına göre yıllarca çocuk yapamadıkları bir gerçek ama bunun karşısında bu masalımızda avram'ın ikinci bir eş ya da cariye ile ilişki kurup soyunu büyütme isteği gözlemlenmemiş. Yani ben Rab tepemdeyken gidip saray'ı boşar ikinci hatunu basarım dememiş.

Bu aşamada rab ile yaptığı anlaşmalar üzerinden hareket ettiği sonucuna ulaşıp, çocuk sahibi olmasını istemeyenin de rab olacağı varsayımında bulunabiliriz(masal değil mi nitekim)

86 yaşına kadar baba olmaması anormal durum değil, 86 da isyan edip cariye hacer ile kendi isteği ile değil sara'nın isteği ile yattığı da aynı masalda işlenmiş.

İşleniş sırasında hacer'in mısırlı cariye olduğunu söylemiş yani ibrani soyundan değildir hacer. Oysa hikayemiz temelde ırkçıdır ve antlaşma delisidir. (bu hikaye yaşantılardan alıntı olmadığına göre o zaman hikayenin ana karakterlerinin davranış sistematiği üzerinde düşünmek gerekir.)

Ortada o dönemin zeka yapısında tek eşli bir aile profili çizilmiş, rab adına, durmadan antlaşmalar ile hareket eden piyon avram ve eşi sarah üzerinden 3 perdelik tiyatro eseri için sizce mantıklı mı sorunuz bence hoş olmuş.

Bilmem eserin yazarını, yazarlarını tarih içinde bulalım bu senaryoyu beğenmedik, daha oturaklı bir tanrı karakteri koyup güzel bir eser yazabilirdiniz diyelim de o zaman halimiz ne olurdu bu masala bile inanan tonla insan varken o kadar oturaklı olanına taparlardı.

Tevrat en azından düzenli ilerleyen bir hikaye kitabı, dedekorkuttan masallar edası ile ele alın.

Neden bu insan yazması ama mucizevi diye aktarılan hikaye üzerinde bu kadar takıldınız anlamak güç. O dönemde kısır görülen bir kocakarının çocuk dünyaya getirmesi mucize değil de nedir bilemedik.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
baal, balarısı, meryem, semiramis, yeniden diriliş


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Dişi Bal Arısı Mucizesi ulpian Kur'an'da Mucize Yoktur 6 05-04-2015 13:54
Baal AvniSinanoglu İslam 0 24-03-2012 03:43
Kuran'ın Tanrı sözü olmadığının bir delili daha : Pankreas star trek Kur'an'da Mucize Yoktur 39 08-09-2010 23:46
Dişi bal arısı Kur'an'da Mucize Yoktur 31 10-01-2010 17:44

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:09 .