Allahın alim-i mutlak (Herşeyi bilir.) olması;
Kadir-i mutlak (Herşeye gücü yeter.) olması ile çelişir;
Sınav anlayışı ile çelişir.
Eğer geleceği biliyorsan onu değiştiremezsin eğer onu değiştirirsen , daha önceden değiştirecegini bilmelisin , gelecegi bilmek ile değiştirmek oksimorondur , birbirleri ile çelişir.
Herşeyi bilen bir tanrı, herşeyi biliyorsa eğer hiçbir şey yapamaz, hiçbir şeyi değiştiremez dolayısıyla herşeyi bilmek ve herşeyi bilmeye başladığı ana kadar yaptıkları dışında hiçbir şeye gücü yetmez duruma düşmüştür artık.
Herşeyi bilmekle kendisini hiçbir şey yapamaz konumuna düşürmüştür bir kere.
Bir örnek veriyim.
Şu anda 20 metrekarelik bir odada, bilgisayarın başında oturuyorum. Diyelim ki şu andan itibaren 5 dakika süreyle ve bu odanın sınırı içinde olmak üzere alim-i mutlakım. Şu an sıfırıncı saniyedeyim, bu odanın içinde 5 dakika içinde ne olacak ise biliyorum. Tüm atom ve atomaltı parçacıklarının hızını ve momentumunu biliyorum. Kaloriferin üstündeki perde çeşitli yönlerde çeşitli şekillerde hafifçe sallanıyor. Zaman içinde nerelerde hangi konumda olacaklarına vakıfım. Ben de bu süre içinde bilgisayarın başında oturup yazı yazıyor olacağım. Biliyorum çünkü. Karşımda duran yeşil saatin saniyesi her saniye bir kere ilerleyecek. Bunun dışındaki maddelerin atomları brown hareketi dışında pek kımıldamayacak. Evet, bu oda sınırları içinde 5. dakika bitinceye kadar olacak her şeyi biliyorum. Ben de oturup şu an okuduğunuz yazıyı yazacağım. Tam 5. dakika sona erdiğinde "post" yazısına basıp bu yazıyı göndermiş olacağım.
3.dakika 56. saniyede çişim geldi, tuvalete gidebilir miyim?
Bu sınav mantığı ilede çelişir. Mesela;
Allah, ezelden beri var ve herşeyi o yaratmıştır; melekleri de. Gün gelip adem'i yaratacağını ve meleklerin ona secde etmesini isteyeceğini ama şeytanın bu emre karşı gelip kendisine isyan edeceğini biliyordu. Eğer allah bunu biliyorduysa, şeytanın başka bir davranış sergilemesi; örneğin adem'e secde ederek allah'ı şaşırtması mümkün değildi. O, allah'ın bilgisi dahilinde yapması gereken vazifeyi yerine getirmiş ve adem'e secde etmeyi reddetmişti.
Şu durumda soru çok basit: allah, şeytanın adem'e secde etmeyeceğini biliyorken, şeytanın adem'e secde ederek allah'ı şaşırtma imkanı var mıydı? Eğer bunu yapma imkanı var idiyse, allah herşeyi bilmiyor, zar atıyor demektir. Eğer bunu yapmaya imkanı yok idiyse, şeytan allah'ın isteği doğrultusunda görevini yerine getirmiştir ve allah, zamanı geldiğinde görevini yerine getirecek olan şeytanın bu davranışını şeytanı yarattığı andan itibaren bilmekle, gelecekteki bu davranışı değiştiremez, buna gücü yetmez duruma düşürmüştür kendisini.
Bir örnekte insanlıktan verim.
Allah, daha evreni yaratmaya karar vermeden dahi önce gün gelip Aziz Nesin'i yaratacağını, onun hangi ana-babadan olacağını, kaç yıl yaşayacağını, hangi eğitimi alacağını, hangi mesleği yürüteceğini, ne tür kitaplar okuyacağını, ne tür bir arkadaş çevresi olacağını, dinsel inançlarının ne olacağını ve kaç yıl yaşayıp ne şekilde öleceğini, ölürken de bir ateist olarak öleceğini biliyordu, değil mi?
"Bilmiyordu" diyemezsin, çünkü allahınızın alim-i mutlak olduğunu iddia ediyorsunuz, dolayısıyla bu iddianızı reddetmiş olursunuz. "Biliyordu" olduğuna göre, Aziz Nesin'in ölürken dini bütün bir müslüman olarak ölmesi de imkansızlaşmış demektir artık. Eğer böyle olsaydı, yani Aziz Nesin bir ateist olarak değil de dini bütün bir müslüman olarak ölseydi, allah bu duruma şaşırıp: "Ulan ben bu adamın trilyonlarca yıl öncesinden dahi bir ateist olarak öleceğini biliyordum ama adam müslüman olarak öldü" diyecek olması gerekir. Bunu diyecek bir tanrı da alim-i mutlak olamaz. Alim-i mutlaksa, yani Aziz Nesin'in bir ateist olacağını ve öyle de öleceğini, daha onu yaratmadan önce biliyor idiyse eğer, kadir-i mutlak sıfatı zail olmuş demektir artık; Aziz Nesin, bir ateist olarak ölmek zorundadır, çünkü allah'ın bilgisi dışında bir şey yapamaz ve dolayısıyla Allah da bu gerçeği değiştiremez artık.
Kurandan bir ayet;
Sonra bunun ardından, şükredersiniz diye, sizi bağışlamıştık.
BAKARA 2/52.
Diyanet İşleri
Dahası, (bütün) bunlardan sonra,
belki şükredenlerden olursunuz diye bu günahınızı affettiğimiz (günleri).
Muhammed Esed
Şükredersiniz diye bağışlamıştık eee?Ama şükretmediniz.
Yani allah şükretmiceklerini bilmiyormuydu? Ve şükretmesini istiyorsa niye yapmıyor?
Allah insan uydurması oldugu için özelliklerini belirlerken çelişkili özellikler konulmuş. İnsanlarda bundan sıyrılmak için "Çelişki değil aslında o biz tanrının nasıl oldugunu bilemeyiz gördügümüz hiçbirşeye benzemiyor o." diyorlar.
Aklın ve mantığın yok sayılması , yazık.