Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 06-12-2019, 02:50
007 007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Dec 2019
Mesajlar: 71
Standart Kuran piyasadaki sahte İncillerin hatalarını düzeltir

Evet piyasadaki sahte İnciller ve sahte Tevrat insan yazımı birer hadis kitaplarıdır.

Buhari ne ise Markos, Lukka veya Yuhanna da odur. İnsan gözlemi hadis kitaplarılar.

Elimizdeki tek gerçek kutsal kitap bugün için Kuran'dır.

Şimdi elimizdeki tek gerçek kutsal Kitap olan Kuran'ın piyasadaki sahte İncillerin hatalarını nasıl düzelttiğine örnekler verelim.

Değiştirilmiş sahte İncil yani insan yazımı hadis kitabı şöyle der:

"Yine size derim: Devenin iğne deliğinden geçmesi zengin adamın Allah'ın melekûtüna girmesinden daha kolaydır".

Tabii Kuran helal yoldan elde edilmiş zenginliği ve zenginleri överek değiştirilmiş İncil(ler)in bu sinsi propogandasını suratlarına çarpar. Ayrıca yukarıdaki değiştirilmiş incil sözünün de gerçeğini yazarak yine değiştirilmiş kitapların ipliğini pazara çıkarır:

A'raf Suresi 40 Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılmayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırız biz.

Yani zenginler değil, büyüklük taslayanlar inkarcılar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremeyeceklerdir.

Kuran, zenginliğin ve nimetlerin yanı sıra bilimi ve bu yolda çalışmayı da destekler. Ve gerçekleri sunar. Zaten bu sayede İslam'ın ilk dönemlerinde Müslümanlar birdenbire olağanüstü bir medeniyete ulaştılar.

***
Yine Hıristiyanlıktaki cennet inancı da ruhçuluk doğrultusunda şekillenmiştir.

Belki ilk bakışta bedensel ve maddi ahiret dünyasını kabul etmektedir değiştirilmiş İncil, ama gerçekte pagan mistisizmdeki gibi, oradaki yaşam derviş-aziz yaşantısı gibi kabul edilir.

Yeme içme ve cinsellik-evlilik gibi nimetler olmayacaktır değiştirilmiş İncil`e göre:

Matta 22: 30 "Dirilişten sonra insanlar ne evlenir, ne de evlendirilir, gökteki
melekler gibidirler.

Luka
20: 34 İsa onlara şöyle dedi: "Bu çağın insanları evlenip evlendirilirler.

20: 35 Ama gelecek çağa ve ölülerin dirilişine erişmeye layık görülenler ne
evlenir, ne evlendirilir.


20: 36 Bir daha ölmeleri de söz konusu değildir. Çünkü meleklere benzerler ve

dirilişin çocukları olarak Tanrı`nın çocuklarıdırlar.

Çünkü bilindiği üzere, ruhçuluğa göre maddi nimetler kötüdür ve insanoğlu dünya-ahirette bu nimetlerden uzak kalmalıdır.

Bu kabuller yine tasavvuf gibi öğretilerle daha sonraları İslam dünyasına da aşılanmaya çalışılmış, insanın ahiret yaşantısında tanrısallaşacağı, birleneceği ve maddi nimetlerden ebediyen uzak kalacağı inancı ustaca işlenilmiştir.

Ama gerçekte ise Kuran`a göre tam tersine, nimetler insanlar için yaratılmış olağanüstü hediyelerdir ve ahirette sonsuza dek insanlar bu hediyeleri deneyimleyecektir. İnsanoğlu sonsuza dek insan olarak kalacaktır:

"Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet aldığı her şey var. ve siz orada süresiz kalacaksınız. "(Zuhruf Suresi 71. )

Cinsellikten satranca kadar aklınıza gelebilecek tüm nimetler vardır cennette:

-De ki "Allah`ın kulları için verdiği süslenecek şeylerle rızık olarak verdiklerinin temiz olanlarını kim yasak edebilir?"yine de ki "bunlar dünyadaki inançlı kişilerindir. ahirette ise yalnız onlarındır". ayetlerimizi anlayanlara bu şekilde açıklamaktayız. (Araf süresi 32. ayet)

***
http://emre1974tr.blogspot.com/2011/...zahurleri.html

***
PİYASADAKİ SAHTE TEVRAT'A GÖRE BİR BABA KIZINI KÖLE OLARAK SATABİLİRMİŞ

Evet yanlış okumadınız, sahte Tevrat'a (hadis kitabı) göre bir baba borcuna karşılık kızını köle olarak satabiliyor ve işin daha da kötüsü, Köleliğe satılan bir kız, sıradan bir erkek kölede olduğu gibi altı yılın sonunda serbest de bırakılmaz.

MISIRDAN ÇIKIŞ 21
7 "Eğer bir adam kızını cariye olarak satarsa, kız erkek köleler gibi özgür bırakılmayacak. 8 Efendisi kızla nişanlanır, sonra kızdan hoşlanmazsa, kızın geri alınmasına izin vermelidir. Kızı aldattığı için onu yabancılara satamaz. 9 Eğer cariyeyi oğluna nişanlarsa, ona kendi kızı gibi davranmalıdır. 10 Eğer ikinci bir kadınla evlenirse, ilk karısını nafakadan, giysiden, karılık haklarından yoksun bırakmamalıdır.

Neyse ki elimizdeki tek kutsal kitap olan Kuran piyasadaki sahte Tevrat'ın (hadis kitabının) bu hatasını da düzeltir.

Ne kız ne de erkek kimse köle olarak veya başka birşey olarak satılamaz.

Bırakın kendisini, bir kimsenin kalemini bile izinsiz alamazsınız.

https://emre1974tr.blogspot.com/2011...vPP8MBUvV6d1JI

***
Gerçekte bir hadis kitabı olan sahte Tevrat'ta Yusuf'un gelecekle ilgili gördüğü rüya gerçekleşemiyor. Çünkü annesi kavuşamadan hayatını kaybediyor bu hadis kitaplarında:

Yaratılış 37:9 Yusuf bir düş daha görüp kardeşlerine anlattı. "Dinleyin, bir düş daha gördüm" dedi, "Güneş, ay ve on bir yıldız önümde eğildiler."

Yaratılış 37:10 Yusuf babasıyla kardeşlerine bu düşü anlatınca, babası onu azarladı: "Ne biçim düş bu?" dedi, "Ben, annen, kardeşlerin gelip önünde yere mi eğileceğiz yani?"

Yaratılış 35:19 Rahel öldü ve Efrat –Beytlehem– yolunda gömüldü.

Yaratılış 43:26 Yusuf eve gelince, getirdikleri armağanları kendisine sunup önünde yere kapandılar.

Yusuf'un rüyasında anne ve babası ve kardeşlerinin kendisinin önünde eğilmeleri sembollerle gösteriliyor. Ama görüldüğü üzere sahte Tevrat'a göre annesi bu olayı yaşayamadan bu dünyadan ayrılmış durumda. Ve böylece gelecekle ilgili kendisine gösterilen bu bilgi tam gerçekleşememiş oluyor.

Ama Kutsal Kitap Kuran bu olayın gerçek halini anlatır.

Rabbin, peygambere gelecekle ilgili gösterdiği rüya elbette bir bilgi idi ve aynen gerçekleşecekti.

Yusuf Suresi
12:4 Yusuf, bir zamanlar babasına: "Babacığım, on bir gezegeni, güneşi ve ay'ı gördüm, onların bana secde ettiklerini gördüm" dedi.

12:100 Ana-babasını tahtın üstüne çıkardı. Hepsi, Yusuf'un önünde secde eder gibi eğildiler. Yusuf dedi: "Babacığım, işte bu, benim önceden gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. O, bana çok güzel lütuflarda bulundu. Şeytan, benimle kardeşlerim arasına yamukluk soktuktan sonra, O beni zındandan çıkardı. Sizi de çölden getirdi. Rabbim, dilediği şeyde çok ince lütuflar sergiliyor. Alim olan O'dur, Hakim olan O'dur."

Evet Kuran Yusuf'un annesinin yaşadığını, ona kavuştuğunu ve ailenin diğer fertleriyle birlikte onun önünde eğildiğini anlatarak rüyanın gerçek hayatta karşılığını bulduğunu belirtir.

Ve yine hadis kitapları olan piyasadaki sahte İncillerin/Tevrat'ın bir hatasını daha düzeltmiş olur..

***

Nuh Tufanı bölgeseldi ve sadece Nuh Halkını yok etti.

Allah sadece suçluları cezalandırır.

Ve bugün bilimsel kanıtlar da hep bölgesel su baskınlarına işaret eder.

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/...k-topluma.html

Ve Nuh sadece bölgesindeki hayvanlardan örnekler topladı gemisine.

***

Canlıların ruhları/hayaletleri yoktur.

Ruh vahiydir:

http://emre1974tr.blogspot.com/2011/...ti-yoktur.html

***
Hıristiyanlık yine Hinduizm ve diğer dinlerde olduğu gibi sonradan ruhçu paganizmin egemenliği altına girip değişime uğramış, kaynağı bile değiştirilmiş, bugünkü halini almıştır. Hatta adı bile sonradan değişmiştir.

Bu ruhçulukta zenginlik ve nimetler olumsuz şeyler olarak gösterilir.Ve durum böyle olunca da, olağanüstü zenginliklere sahip Davut ve Süleyman peygamberler birer günahkar gibi gösterilmeye çalışılmıştır Hıristiyanlıkta.

Cinlerin öğretisi olan ruhçu öğretiye göre dünya güzellikleri ve madde kötüdür ve bir leştir. Bu yüzden dünya nimetleri ve zenginlik içerisinde yüzen kişiler bir şekilde "kirli" ve "günahkar" olarak gösterilmeye çalışılır. Değişmiş İncil'de de bu olmuş, çok zengin olan Davut ve Süleyman peygamberlere çeşitli iftiralar atılarak aslında zenginlik kötülenmek istenmiştir. Hatta bu peygamberler tam bir peygamber bile sayılmamış, birer günahkar kral gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Yabancı filmlerde de görmüşsündür belki, Davut ve Süleyman peygamberler sözde günahkar ve isyankar birer kral olarak gösteriliyor. Etraflarında ise yarı çıplak, ellerinde asaları olan fakir ruhbanlar-kahinler dolaşıyorlar. Sözde asıl peygamberler bu sefil ruhbanlarmış gibi gösteriliyor ve sanki bu kahinler Tanrı'dan aldıkları ayetleri onlara iletiyor gibi bir hava yaratılıyor. Çünkü ruhçu öğretiye göre erdemli ve iyi olmanın yolu sefillikten ve dünya nimetlerinden el etek çekmekten geçiyor. Böyle olunca da Hıristiyanlıkta, çok zengin ve nimetler içerisinde yaşayan Davut ve Süleyman tam peygamberlerden bile sayılamıyor. Bu yüzden onlara büyük iftiralar atılıyor ve sanki gerçek elçiler onlar değilmiş de çevrelerindeki kahinler gerçek peygamberlermiş gibi sunuluyor.

Kuran ise bu iftiraları yalanlar ve gerçekleri yazar. Bu elçiler hem çok zengin hem de en erdemli insanlardandır.Allah'ın en sevgili ve cennetlik kulları arasındadırlar. Hatta Kuran'da Süleyman peygamber, belki de en çok övülen ve cennetle müjdelenen insandır. Kuran'a göre elçilerin daha bu dünyada cennetimsi bir yaşama kavuşmaları,onların Allah'ın sevgili kulları olduklarını göstermektedir. İslam'a göre iyiler bu dünyada da güzellikleri yaşamaya başlarlar. Ruhçu öğreti de ise bu durum tam tersinedir.

-Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarını uydurdular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı(Bakara 102'den alınmıştır)

Sad Suresi 30 Davûd'a Süleyman'ı armağan ettik. Ne güzel kul! Hep Allah'a sığınır, yakarırdı.

***

İsa Peygamber Musa ve Harun Peygamberlerin Yeğeniydi

Ve Sahte Tevrat'taki Yuşa aslında İsa'nın ta kendisi.

http://emre1974tr.blogspot.com/2018/...-ve-harun.html

***

EVRENİN YAŞI DÜNYAMIZIN YAŞININ ÜÇ KATI


Yemin olsun, biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde/evrede yarattık. Ve bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.(Kaf Suresi 38. ayet)

De ki: "Siz, yerküreyi iki günde/evrede yaratana gerçekten nankörlük edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi'dir O."(Fussilet Suresi 9. ayet)

Ayetler evrenlerin ve evrenimizin 6 günde/evrede, dünyamızın ise 2 günde/evrede yaratıldığını söylüyor.

Yani evrenin yaşı veya yaratılış evresi, dünyamızın yaşından veya yaratılış evresinden 3 kat fazla demektir.

Günümüzde bilim de benzer bir bilgi veriyor: evrenimiz 13,5 milyar yaşında iken dünyamız 4,5 milyar yaşında diyor....

Diğer bir deyişle bilim de evrenimizin yaşının dünyamızın yaşının 3 katı olduğunu belirtiyor (4,5 X 3 = 13,5 eder).

Bana "ama bu oran sadece günümüzde geçerli" diyerek itiraz edenlere cevabım: Evrenimiz/evrenler 6 günlük evredeyken, dünya 2 günlük evredeymiş, Kuran'ın indiği dönemde evrenin yaşı dünyanınkinin 3 katı.

Ve bilimin de aynı şeyi söylemesi yeni bir mucizeyle tanıştırıyor bizi.

***

Sahte Tevrat'a göre erkek çocuk varsa kızlar miras alamaz

Piyasadaki sahte Tevrat'a (hadis kitabı) göre eğer ölen adamın erkek çocuğu varsa kız kardeşleri miras alamıyor.

Çölde Sayım:

8 "İsrailliler'e de ki, ‘Bir adam erkek çocuğu olmadan ölürse, mirasını kızına vereceksiniz. 9. Kızı yoksa mirasını kardeşlerine, 10. kardeşleri yoksa amcalarına vereceksiniz.

Evet yanlış okumadınız. Erkek çocuk varsa kız kardeşleri, yani kız çocuklar miras alamıyorlar.

Ama kutsal kitap Kuran piyasadaki sahte Tevrat'ın bu hatasını da düzeltir erkek çocukların yanı sıra kızkardeşlerinin de miras alacağını söyler.

Bu arada sahte Tevrat'a göre çocuklar yoksa ölenin erkek kardeşleri, onlar da yoksa amcaları miras alabiliyor. yani yine kadınlara (teyzeler vs) birşey yok.

Ve elbette ki Kuran bu hatayı da düzeltir ve yine kadınların da miras alacağını gösterir.

http://emre1974tr.blogspot.com/2014/...in-cozumu.html

***
Sahte Tevrat'a göre zinanın cezası recmdir yani idamdır.

Kuran bu hatayı da düzeltir. Hiçbir zaman zinanın cezası idam olmadı Allah'ın dininde .

Zinanın cezası gerçekte sadece cilde 100 sopadır:

Zina eden kadın ve zina eden erkeğin ciltlerine yüz vuruş vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.

24-Nur Suresi 2

http://www.kurandakidin.com/2011/10/...yarak-oldurme/

***

Sahte Bible şöyle der:

Sonsuza dek benimle İsrailliler arasında bir işaret olacak, çünkü altı gün içinde Rab gökleri ve yeri yarattı, yedinci günde dinlendi ve yenilendi. [Çıkış 31: 17]

"Yenilenmiş" için kullanılan orijinal İbranice kelime, "nefesini kesmek, kendini yenilemek" anlamına gelen "‘naphash'" tır.

Kuran'a göre, Tanrı bu insanı zayıflık ve halsizlik özniteliklerini göstermez. Bu nedenle, Dinlenmeye veya Kendini yenilemeye ihtiyacı yoktur. Bu yanlış iddia Kuran tarafından düzeltildi ve işin doğrusu yazıldı:

Kuran 50:38 Andolsun, biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yarattık. Ve bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.

***
Sahte İncil, Musa'nın, Yusuf ve İbrahim'in hikayelerinde Mısır'ın yöneticisine gönderme yapmak için hep "Firavun" terimini kullanır:

Aynı gece firavun Musa'yla Harun'u çağırttı ve, "Kalkın!" dedi, "Siz ve İsrailliler halkımın arasından çıkıp gidin, istediğiniz gibi RAB'be tapın. (Çıkış 12:31)
Firavun Yusuf'u çağırttı. Hemen onu zindandan çıkardılar. Yusuf tıraş olup giysilerini değiştirdikten sonra firavunun huzuruna çıktı. (Yaratılış 41:14)

Firavun Avram'ı çağırtarak, "Nedir bana bu yaptığın?" dedi, "Neden Saray'ın karın olduğunu söylemedin? (Yaratılış 12:18)

Eski Mısır hiyeroglifleri hakkındaki bilgimizdeki ilerlemeler, 'Firavun' kelimesinin Mısır'ın 'per-aa' teriminin, kelimenin tam anlamıyla "büyük ev" anlamına geldiğini ve kraliyet sarayını betimleyen bir başlık olduğunu ortaya koydu. Ancak tarihsel olarak, "Firavun", Yeni Krallık döneminde, Mısır tarihinde çok daha sonra kralın unvanı olarak kullanılmaya başlandı.

Bu, sahte İncil'in tarihsel olarak yanlış yaptığı anlamına gelir, "Firavun" kelimesini Yusuf ve İbrahim'in hikayelerinde yer alan Mısır hükümdarına atıfta bulunmak için kullanmak hatadır.

Kuran ise yine olayın doğrusunu anlatır ve gösterir.

Musa dedi ki: "Ey Firavun!
Gerçekten de ben Alemlerin Efendisinden bir elçiyim"
Kuran (7:104)

Dediler ki: "Melikin (hükümdarın) su tasını kaybettik…"
Kuran (12:72)

- Yusuf'un çağındaki Mısır hükümdarı ile ilgili olarak, Kuran hep "Kral/Melik" unvanını kullanır; asla Firavun demez

- Ve Musa'nın zamanını anlatırken Kuran, Mısırlı yöneticiye hep "Firavun" der ve asla Melik olarak adlandırmaz.

Dolayısıyla, Kur'an'ın "Firavun" ifadesini kullanması, kelimenin değişmesiyle ilgili tarihsel olarak bildiklerimizle uyum içinde. Şaşırtıcı bir şekilde, bu tarihi gerçekler, Mısır hiyeroglifleri bilgimizin uzun zamandır kaybolduğu gibi, 7. yüzyıldaki Kuran Vahiyleri zamanında bilinmiyordu. Eski Mısır hiyeroglifleri hakkındaki bilgiler, 19. yüzyılda Kuran'ın açığa çıkarılmasından 1000 yıl sonra Rosetta Taşı'nın keşfi ile sonunda çözülene kadar tamamen unutulmuştu.

Evet Kuran yine piyasadaki sahte İncillerin bir hatasını daha düzeltti.

Yusuf Peygamberin zamanında hükümdara asla Firavun denmezdi.

Musa peygamber zamanında ise Firavun denirdi.

Tıpkı Kuran'da anlatıldığı gibi.

***

Bilindiği üzere sahte İncillere göre dünya düzdür.

Kuran ise sahte İncil'in bu hatasını da düzeltir ve dünyanın yuvarlak , top/küre olduğunu belirtir:

Kuran Naziat Suresi 30 Bundan sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı.

Buradaki devekuşu yumurtası anlamına gelen kelime "dahaha".

Bu arada kelime hakkında Arapların yaptığı tartışmalardan örnek verelim(Arapların kendileri kelimenin bu anlamda nasıl kullanıldığından bahsediyorlar):

http://www.answering-christianity.co...p?topic=2380.0

ve

Kuran 39:5 Gökleri ve yeri gerçek ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine yuvarlar ve gündüzü de gecenin üzerine yuvarlar. Güneşi ve ayı da emri altına sokmuş ve onların her biri belli bir süreye kadar akıp gitmektedir. Kesinlikle, O Üstündür, Bağışlayandır.

Buradaki ilgili kelime ise "Yukawer "; "top haline gelmek" anlamındadır.

https://alquran-science.tumblr.com/p...e-sphere-geoid

Ve böylece Kuran yine işin gerçeğini bize gösterir.

***

Piyasadaki sahte İncil'e göre yasak meyvayı yemenin asıl sorumlusu Havva'dır yani kadındır. Ve bu ifade Hıristiyanlık ve yahudilikte kadınlara yönelik olumsuz klişeleşmenin kökenini ortaya koymaktadır;

Yaratılış 12-13 Adem, "Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim" diye yanıtladı.
RAB Tanrı kadına, "Nedir bu yaptığın?" diye sordu.
Kadın, "Yılan beni aldattı, o yüzden yedim" diye karşılık verdi.

Yaratılış16 RAB Tanrı kadına,
"Çocuk doğururken sana
Çok acı çektireceğim" dedi,
"Ağrı çekerek doğum yapacaksın.
Kocana istek duyacaksın,
Seni o yönetecek."

Ve pavlus da mektubunda erkek/Adem aldanmadı ama kadın aldandı der.

Kuran ise piyasadaki İncil'in bu hatasını da düzeltir ve cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırır:

Kuran 7:22 Nihayet onları kandırarak aşağı çekti. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı, ben size, şeytan sizin için açık bir düşmandır demedim mi?"
7:23 "Ey Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız."

Piyasadaki İncil öncelikli olarak kadını suçlarken, Kuran ise her ikisini de eşit derecede sorumlu tutar ve asla önce kadının yasağı çiğnediğini veya olayın onun suçu olduğunu falan söylemez.

***

Piyasadaki sahte Tevrat'a göre tecavüzcü kurbanıyla evlenmeli ve bu evlilik de ömür boyu sürmek zorundaymış.


Yasanın Tekrarı 22

28. "Eğer bir adam nişanlı olmayan erden bir kızla karşılaşır, tutup onunla yatarsa ve bu ortaya çıkarsa, 29. kızla yatan adam kızın babasına elli gümüş verecek. Kıza tecavüz ettiği için onu karı olarak alacak ve yaşamı boyunca onu boşayamayacaktır.

Burada cezalandırılan kız olmakta, hem de ömür boyu tecavüzcüsüyle evli kalmak zorunda olarak...

Ayrıca, sahte İnciller genel olarak da boşanmayı zina gibi görür.

Kuran piyasadaki İncillerin bu hatasını da düzeltir.

Kimse kimseyle evlenmek veya evli kalmak zorunda değildir:

Kuran 4:19 Ey iman edenler! Kadınlara, zor ve baskı kullanarak mirasçı olmanız size helal olmaz. Kendilerine vermiş bulunduğunuz şeylerin bir kısmını çarpıp götürmek için onları sıkıştırmanız da helal değildir. Kanıta bağlanmış bir fuhuş yapmaları hali müstesna. Onlarla iyi ve güzel geçinin. Onlardan tiksindinizse olabilir ki, siz birşeyi çirkin bulursunuz da Allah, ona çok hayır koymuş olur.

***

Piyasadaki sahte İncillere göre kız çocuğu doğurmak erkek çocuğu doğurmaya göre 2 kat daha fazla kirleticiymiş:

Levililer

2 "İsrail halkına de ki: Bir kadın hamile kalıp erkek çocuk doğurursa, âdet gördüğü günlerde olduğu gibi yedi gün kirli sayılacaktır.

5 Ancak, kız çocuk doğurursa, âdet gördüğü günler gibi iki hafta kirli sayılacaktır. Kanamasından paklanmak için altmış altı gün bekleyecektir.

Kuran'a göre ise çocuklar güzel hediyelerdir, hem de kız ve erkek çocuk eşit derecede güzellikte nimetlerdir.

Ve Kuran , kız çocuğu olduğu için öfkelenen kişiyi şöyle eleştirir:

Kuran
16:58 Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle taşarak yüzü simsiyah kesilir.
16:59 Kendisine muştulananın utancından ötürü toplumdan gizlenir. Hakaret / eziklik üzere tutsun mu onu yoksa toprağın bağrına mı gömsün onu. Bakın ne kötü hüküm veriyorlar!

Kız ve erkek çocuk da hediyedir:

42:49 Göklerin ve yerin mülkü / yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine kız evlatlar bağışlar, dilediğine erkek evlatlar armağan eder.

***

Sahte İncil'e göre Musa'yla birlikte Mısır'dan kaçanlar milyonları buluyor.

Çıkış 12.
Halk Ramses'ten Sukkot'a doğru yola çıktı. Çocukların dışında, yaya olarak altı yüz bin erkek vardı. Başka halklardan büyük bir topluluk da onlarla birlikte çıktı; ayrıca yanlarında davar, sığır, pek çok hayvan vardı

Ve yine ifadelerden anlaşıldığına göre bu topluluk Mısır'ın işgücü ihtiyacını da karşılıyordu. Eğer gerçekten böyle yüzbinler milyonlar bir gecede ülkeden ayrılsaydı o dönemin dünya nüfusunun azlığını da gözönünde bulunduracak olursak tarih kitaplarına geçecek dehşet bir göç olurdu. Böyle bir durum yok elbette.

Kuran yine işin doğrusunu yazar, Musa ve Harun'la birlikte yola çıkanlar küçük bir topluluktu:

Kuran
26:52 Musa'ya: "Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz" diye vahyettik.

26:53 Bunun üzerine Firavun, kentlere toplayıcılar gönderdi:

26:54 "Kuşkusuz bunlar, küçücük bir topluluktur."

***

Sahte İncil'de ve sahte Tevrat'ta Tanrı evrenimizde yaşayan bir insan gibi, kısıtlı bir varlık gibi gösterilir genelde. Kimi yerde melekler veya elçiler Tanrı ile karıştırılıyor kimi yerde de başka şeylerle...

Mesela;

Yaratılış 3
8 Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı'nın sesini duydular. O'ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler.
9 RAB Tanrı Adem'e, "Nerdesin?" diye seslendi.

Evet yanlış okumadınız. Burada sözde tanrı bahçede yürürüp seslenerek Adem ve eşini arıyor. Adem ve eşi bahçede gezinen Tanrıyla saklambaç oynamaya kalkıyorlar.

Bu sahte Tevrat'ı ve sahte İncilleri yazan insanların asla anlayamadığı şey şu: gerçekte Allah zamansız ve mekansızdır, evrenimizin dışındadır varlık olarak ve herşeyi bilir. Aynı anda herşeyi görür, O'nun için geçmiş veya gelecek zaman diye birşey de yoktur ve gelecekte yapacaklarımızı da daha bizi yaratmadan önce bile bilmektedir. Ne düşündüğümüzü ve gelecekte ne düşüneceğimizi de bilir. Kusursuz ve sonsuzdur.

Kuran piyasadaki İncillerdeki Tanrı anlayışını da işin doğrusunu anlatarak düzeltir:

Kuran 58:7 Görmez misin ki Allah, göklerde olanları da yeryüzünde olanları da bilir. Üç kişi aralarında fısıldaşmaya görsün, dördüncüleri O'dur; beş kişi fısıldaşmaya görsün altıncıları O'dur. Bundan az da olsalar çok da olsalar, O mutlaka onlarla beraberdir; nerede bulunurlarsa bulunsunlar. Sonra onlara yapıp ettiklerini kıyamet günü haber verecektir. Allah herşeyi bilmektedir.

***

Sahte Tevrat'taki Tanrı sözde, takipçilerine savaşta kadın, çocuk, hayvan dahil her canlıyı öldürmek için katliam emri verir:

1. Samuel
15
2 Göklerin hâkimi Yehova diyor ki, ‘Amalek'e, İsrail'e yaptıklarının hesabını soracağım. Çünkü İsrailoğulları Mısır'dan çıkıp gelirken yolda onlara karşı koydu. 3 Şimdi git Amalek'i vur, onun her şeyini tamamen yok et. Hiçbirine acıma, kadını ve erkeği, çocuğu ve emzikteki bebeği, sığırı ve koyunu, deveyi ve eşeği, hepsini öldür.'"

Kuran sahte Tevrat'ın bu iftirasını da düzeltir. Asla kimse masum birinin kılına dahi zarar veremez.

Kuran'da Allah her zaman sadece saldırganların durdurulması gerektiğini, sadece nefsi müdafaa savaşına izin olduğunu söyler ve de sabrı öğütler.

Kuran 2:190 Sizinle savaşanlarla ALLAH yolunda savaşın. Saldırgan olmayın. ALLAH saldırganları sevmez. 2:192 Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir.

Selam
Emre_1974tr
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 06-12-2019, 08:47
Higher Criticism Higher Criticism isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Nov 2019
Mesajlar: 13
Standart

Yok öyle bir şey. Kuran bir Rewritten Bible'dir Tanah ve Incil'in tefsiri gibi şiirsel bir vaaz metnidir.

Ayrıca sahte İncil ya da Tevrat diye bir şey yoktur çünkü Islam inancının aksine Isa'nın ya da Musanın yazdığı bir metin yoktur.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 06-12-2019, 09:21
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Tevrat, İncil, Kuran insanın yaşamış bir tarihsel sürecinin ürünleridir. Çok fazla popiler olmasa da Avesta (ZERDÜŞT ün din kitabı) Ahuro MAZDA ( ZERDÜŞT,ün Tanrısı) da bir dönemin yaşanmış ve örgütlenmiş toplumlarını onların ekonomik ve sosyal hayatını anlatır.
Hiç bir bitkiye hiç bir balık veya diğer hayvanlara din gelmemiş kural konmamıştır. Demek ki din de tanrı da insan ürünü ve insanlarla ilgili örgütlenme anlayışı.
Hiç bir din kitabında uçaktan söz edilmez uçmaktan edilsede onu uçuracak araç gerçekçi değil.

Hepsi bir tarihsel süreçte yaşamış insanların hikayeleri.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 06-12-2019, 09:27
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Müslümanların genel hali

Çarpıtmak-yalan



Yusuf Suresi
12:4 Yusuf, bir zamanlar babasına: "Babacığım, on bir gezegeni, güneşi ve ay'ı gördüm, onların bana secde ettiklerini gördüm" dedi


Çöl bedevileri üsteki cümlede YILDIZ derken ve yıldızı elle atılacak küçük bir nesne gibi anlatırken. Birisinin kalkıp YILDIZ tabirine GEZEGEN demesi ÇARPITMADIR.
Kuran ın ifadesindeki "SECDE EDIYORDU BANA " sözü tam bir komiklik. Kıblesi nereymiş bu yıldızların. YUSUF mu.
Hikaye masal işte.

Bu tip çarpıtmaları , cemaat tarikat sistemleri kuran yapıların en başında , şimdi içeride olan adnan oktar ve onun etkisinde olan kişiler yapar ve yapıyorlar.

Ha bu arada harun yahya org mu ne halen açık ve oradan çarpıtma yalan dolanlara devam ediyorlar.


Yazının geri kalan kısmında yine aynı çarpıtma ve yalanlar mevcut , bir çoguda bu forumda başlıklar halinde var . Gerekli cevaplar verilmiş.

Ortada ne isa ne musa ve en önemli figürleri olan tanrı dahi yokken , kendinden önceki insanların yazdıkları sözde kitaplara SAHTE diyip kendi sözde kitabının orjinal olduğunu söylemek ispat gerektirir.


Sözde kitabı TANRI dediginizin indirdigi yada yazdırdıgına dahil bir tek kanıt sunamıyorsanız. Tenkit ettiginiz kitaplardan farkınız yoktur.
.
Dikkatimi cekiyor da müslüman tayfa çok fazla YALAN konuşuyor. Kitabın içinden zeynep diye bir karekter çıkarıp onuda özgürleştirip yeni bir kitap daha yazıyor
( topal hoca kitabın neresinde yazıyor bu ! Diye soruyoruz TIK YOK. Yok çünkü)

Dinci kafanın binlerce yıldır yaptığıda bu. Yeni yeni kitaplar yazıp ahanda bu tanrının orjinal kitabı diyip ortalıgı kana buluyorlar yada mala mülke namusa ırza çöküp yeni kitaplar için ortam oluşturuyorlar.


Bırakın bu kitap işinide şu kitap indirdii dediginiz TANRINIZI ortaya koyun önce . Bu tanrınız Ne?

Evet TANRINIZ ne?
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 06-12-2019, 09:58
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Çöl bedevileri üsteki cümlede YILDIZ derken ve yıldızı elle atılacak küçük bir nesne gibi anlatırken.

Buradan baktığımızda öyle görünmüyor mu. Sn ilahimasal.

İnsanlar gördüğü bildiği kadar bilinç sahibidir. O kadar konuşur o kadar yazar. Bizde bu gün yaşamıyor da onları yazanların yaşadığı 3000 öncesini yaşıyor olsa idik belki bizde öyle olduğunu sanırdık.
Bir düşünce yazılan zamana göre değerlendirilmeli bence.

Ben öyle düşünüyorum ve hepsinin tarihsel önemi olduğunu sanıyorum.
Din toplumun (yoksulun) afyonu Demiş Marks 1843. Demek ki hala afyona ihtiyacı var insanların ki geçerliliğini koruyor.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 06-12-2019, 10:55
Filozof - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Filozof Filozof isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Aug 2016
Mesajlar: 364
Standart

Bu din şizofreni de bir şeyler uydurup uydurup gerçekmiş gibi pazarlamaya çalışıyor. Ateistforumdan attılar zırvalıyor diye buraya damladı şimdi de. Allah yok din yalan sen de ölünce yok olacaksın, ebedi hayat ahiret falan yok. Şizofren masalları sıkıp durma. Bu gerçeğin ve din cehaletinin farkına var.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 07-12-2019, 10:09
kartopu kartopu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Dec 2014
Mesajlar: 3.695
Standart

Bence her kes İnsan a baksın o baktığı yerde Tanrıyı da Şeytanı da görecek. Cenneti de Cehennemi de görecek her şey yaşanıyor zaten.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 07-12-2019, 12:28
cenkvarol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cenkvarol cenkvarol isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2011
Mesajlar: 1.160
Standart

yazacaklarım İncili veya Tevrat'ı övmek değil, baştan söyleyim. Kuran da bu kitaplara göre öyle başlık sahibinin dediği gibi yanlışları düzelten, sütten çıkmış ak kaşık değil, ona değinmek istiyorum.

- zenginlerle ilgili ayet konusunda İncil'de bir önceki ayette "Doğrusu size derim ki, göklerin melekûtuna zengin adam güçlükle girer." der, ondan öncesinde de zengin bir adama fakirlere yardım etmesi yönünde verilen nasihatten bahsedilir. Yani İncil'de zenginlik lanetlenmez, zenginler asla cennete giremez de denilmez, bir imkansızlıktan bahsedilmez devam ayetinde "Allah katında herşey mümkündür" denir, verilmek istenen mesaj zenginlerin mallarını fakirlere dağıtmak istemeyecekleri ve bu yüzden Allah'a ulaşmalarının normal insanlara göre çok daha güç olduğudur ki yanlış bir tespit de değildir. Yani kısacası İncil'deki o ayette illa "zenginler" değil "inanmayanlar, büyüklük taslayanlar" olmalıydı demeyi gerektiren bir yanlışlık yok ortada. O malını dağıtmayan zenginler cennete giremez der sen inanmayanlar giremez dersin bir başkası Allah'a ortak koşanlar giremez der, ortada düzeltilmesi gereken bir yanlışlık falan yok.

-İncil sana ödül olarak öbür tarafta hayvan olmayı sunmamış ki "melek" olmayı sunmuş. Öbür tarafta "melek" olmayı kim istemez, İncil'de bahsedildiği gibi "melek" gibi olmak bir ödül olarak insanlara sunulamaz mı, illa ödülün Kuran'daki gibi tomurcuk memeli kızlar ve hurilerden, dünyevi arzu ve zevklerden mi olması lazım. Böyle bir zorunluluk yoksa İncil'in "melek" ödülü yanlıştır, Kuran'ın "huri" ödülü asıl doğrudur diye bir kıyaslamaya, zorunluluğa ne diye gidilsin.

-İncil'de köle satılıyormuş Kuran'da satılmıyormuş, asıl sorman gereken kölenin satılıp satılamayacağı değil kölelİğin neden yasaklanmadığıdır. Göze perde inmesi böyle birşey herhalde, sırf kendini haklı çıkartacam diye neyin varlığından bahsettiğinden haberin yok.

-Tevrat'ta Yusuf sadece "güneş, ay ve yıldızların" kendisine secde etmesinden bahseder, bunu annesiymiş gibi söyleyense Yusuf değil Yusuf'un babasıdır. Yani tahmini tutmayan Yusuf değil Yusuf'un babasıdır.

-Davut ve Süleyman İncil'de zengin oldukları için günahkar gösterilmiş, doğrusu Kuran'daki imiş. Kriter eğer zenginlikse Kuran'da da Karun zengin ve günahkar gösterilir. Kısacası ortada Davut ve Süleyman konusunda Kuran İncil'e göre doğruyu söyler demenin haklı hiçbir sebebi yok. Her kavim, her kitap tarihi şahsiyetleri kendi efsanelerine göre yorumlamış.

-evrenin yaşı dünyanın yaşının 2 katıymış, Kuran evren ve dünya yaratımında günlerden bahseder gerçek ise milyarlarca yıldır, gün ve yıl çelişkisini yanlış görmeyip sadece oranı ele alıp bir çıkarımda bulunmak işine geldiği gibi hareket etmektir. Kısacası kelimeleri çalıp, kendin yuvarlayıp kendin oynuyorsun. Ayrıca demek ki bazı işler öyle ayette dendiği gibi "ol" deyince de hemen olmuyormuş.

-Tevrat'ta kız çocuğu miras alamıyor Kuran'da alıyormuş. Alıyor da nasıl alıyor peki yarısı kadar. Yarısını alınca hak yerini bulmuş mu oluyor peki, Kuran çoğu mevzuda olduğu gibi adaleti burada da sağlayamıyor aradan geçen binlerce yıl sonra mevzuyu sadece bir tık öteye taşımış oluyor. Dinler de zaten yüzyıllar boyunca bu şekilde var olabilmişlerdir, yararı, pratiği olmayan uygulamalardan yontularak ilerlemişlerdir. Mızrak çuvala sığmayınca kimisi reform demiştir buna kimisi tasavvuf hep bir kılıfına uydurma süreci işlemiştir. Tanrı molek'e çocuk kurban edilir daha sonra insan kurban etmenin yerini hayvan kurban etmek alır, Tevrat zinayı taşla cezalandırır Kuran'da taş sopaya dönüşür, dünün tanrısının nefesi kesilir yorulur bugünün tanrısı insansı vasıflardan iyice sıyrılır asla yorulmaz vs.

-Tevrata göre kız çocuk doğurmak erkek çocuğa kıyasla iki kat kirleticidir. Burada kirli saymaktan kasıt adet görmektir. Burada asıl önemli olan erkek kız çocuk ayrımı değil kadının adet görmesinin kirli sayılmasıdır. Kuran'da da adet gören kadınlardan ayrı durulması ve bu kadınların temizlenmesi istenir. Bazılarınca temizleninceye kadar yani kirli oldukları bu süre içerisinde kadınlar Kuran okuyamaz ve namaz kılamazlar. Kısacası Kuran Tevratın kadınların adet görmesine kafayı takmış olmasından tam olarak kurtulamamıştır. Ayrıca doğuma ilişkin bir fark gözetilmemiş olsa da dediğin gibi nimette kadın erkek eşitliği diye birşey de söz konusu değil, Kuran'da miras ve şahitlik konusunda, kadının hafifçe dövülmesi konusunda bu eşitsizlik açıkça belirtilir zaten.

-Musa Mısır'dan çıktığında Tevrat'taki gibi o kadar insan olamazdı diyorsun. Tamam da Kuran'da Musa'nın sayıca az olduğunu söyleyen Allah değil ki Firavun, Firavun şehirlere haber gönderiyor, onları küçük değersiz sayılarının az olduğunu demiş olamaz mı, hadi doğrudan bunların sayıca az olduğunu Allah demiş olsa anlayacam da Firavun'un söylediklerinin doğru olduğunu nerenden çıkartıyorsun?

-Tanrı Tevrat'ta insan gibiymiş, ağaçlar arasına gizlenirmiş, ne fark eder Kuran'da ağaçtan seslenmiyor mu Musa'ya, perde arkasından konuşmuyor mu, Allah'ın ellerinden bahsedilmiyor mu?

-Tevrat'ta tanrı her canlıyı öldürüyormuş, Kuran'da da Allah bir kavmi veya şehri alt üst ettiğini, ya da bir tek peygamberi ve ailesini kurtardığını felan söyler. Senin kafayla bakınca şehri altını üstüne getirdiğinde canlılara birşey olmuyor demek ki, nasıl olmuyor mesela tavuklar kanatlanıp kuş mu oluyor.

"İslamı yanlış yaşıyorlar" değil, doğrusu "İslam yanlış, yaşanılmıyor." CENKVAROL

http://hakikatbununneresinde.blogspot.com/
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 07-02-2020, 04:04
007 007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Dec 2019
Mesajlar: 71
Standart

Sahte İncillerde peygamberler genelde günahkar ve sapmış gibi gösterilmeye çalışılıyor demiştik. Harun da bundan nasibini alıyor ve ona da iftira atıyor sahte Tevrat. Gerçekte Samiri'nin yapıp kendisinin ve çevresindeki insanların tapınmasını sağlamaya çalıştığı minik buzağı putunu sanki Harun peygamber yapıyormuş gibi anlatmaktadır:

Mısır'dan Çıkış 32: Halk Musa'nın dağdan inmediğini, geciktiğini görünce, Harun'un çevresine toplandı. Ona, "Kalk, bize öncülük edecek bir ilah yap" dediler, "Bizi Mısır'dan çıkaran adama, Musa'ya ne oldu bilmiyoruz!" Herkes kulağındaki küpeyi çıkarıp Harun'a getirdi. Harun altınları topladı, oymacı aletiyle buzağı biçiminde dökme bir put yaptı. Halk, "Ey İsrailliler, sizi Mısır'dan çıkaran Tanrınız budur!" dedi. Harun bunu görünce, buzağının önünde bir sunak yaptı ve, "Yarın RAB'bin onuruna bayram olacak" diye ilan etti. Ertesi gün halk erkenden kalkıp yakmalık sunular sundu, esenlik sunuları getirdi. Yiyip içmeye oturdu, sonra kalkıp çılgınca eğlendi

Kuran piyasadaki Tevrat'ın bu iftirasını da düzeltiyor elbette. Gerçekte putu yapan ve tapınan, etrafındakileri de saptırmaya çalışan Samiri idi. Buna karşılık Harun Peygamber ise onların bu yaptığı kötü işe karşı çıkmış ve engellemeye çalışmıştı:

Kuran

20:85 Buyurdu: "Biz senden sonra toplumunu tam bir biçimde imtihan ettik. Samiri onları saptırdı."

20:86 Bunun üzerine Musa, öfkeli ve ümidi kırık bir halde kavmine döndü. Dedi: "Ey toplumum! Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Süre mi size uzun geldi yoksa Rabbinizden üzerinize bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze ters davrandınız?"

20:87 Dediler ki: "Biz sana kendi irademizle / malımızla karşı çıkmadık. Olay şu: Bize o topluluğun süs eşyalarından bazıları yükletilmişti, onları kaldırıp attık; aynı şekilde Samiri de attı."

20:88 Samiri onlar için, böğürmesi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler ki: "Bu, hem sizin hem de Musa'nın tanrısıdır. Ama Musa unuttu."

20:89 Görmüyorlar mı ki; o buzağı onlara bir sözü geri çeviremiyor, kendilerine bir zarar veremiyor, bir yarar sağlayamıyor.

20:90 Yemin olsun, Harun daha önce onlara şunu söylemişti: "Ey kavmim, siz bununla imtihan edildiniz. Sizin Rabbiniz o Rahman'dır. Artık bana uyun, emrime itaat edin."

20:91 Onlar şöyle demişlerdi: "Musa bize dönünceye kadar ona tapıcılar olmakta devam edeceğiz."

20:92 Musa dedi: "Ey Harun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,

20:93 Benim ardım sıra gelmedin. Emrime isyan mı ettin?"

20:94 (Harun) "Ey anamın oğlu!" dedi, "Saçımdan sakalımdan tutma! Gerçek şu ki, ben senin, 'Bak işte, İsrailoğulları'nın arasına ayrılık soktun; sözüme riayet etmedin!' demenden korktum".

7:150 Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi?" Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Neredeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma."

Ve böylece yine Kuran bize olayın aslını anlatarak piyasadaki Tevrat'ın bir hatasını daha düzeltmiş olur. Harun masumdu, buna karşılık suçlu olan, putu yapıp insanları saptırmaya çalışan ise Samiri idi.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 07-02-2020, 04:05
007 007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 05 Dec 2019
Mesajlar: 71
Standart

Sahte Tevrat'ta yine erkeklere, kadınlara göre daha çok değer biçildiğini görüyoruz:

Levililer 27 (3-7)

Bu değerler şöyle olacak: Yirmi yaşından altmış yaşına kadar erkekler için elli kutsal yerin şekeli gümüş, kadınlar için otuz şekel. Beş yaşından yirmi yaşına kadar erkekler için yirmi, kadınlar için on şekel. Bir aylıktan beş yaşına kadar oğlanlar için beş, kızlar için üç şekel gümüş. Eğer altmış ya da daha yukarı yaşta iseler, erkekler için on beş, kadınlar için on şekel.

Kuran piyasadaki Tevrat'ın bu hatasını da düzeltir. Kadın ve erkek eşit değerdedirler. Üstünlük sadece bireylerin takvasındadır:

Kuran 49:13. Ey halk, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. ALLAH yanında sizin en değerliniz en erdemli olanınızdır. ALLAH Bilendir, Haberdardır.

Kuran 42:49 Göklerin ve yerin mülkü / yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine kız evlatlar bağışlar, dilediğine erkek evlatlar armağan eder.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:43 .