Klişemin, klişeleri ve klişelerin klişeteorisyeniği... Detaylarla yazmayı düşünmüyorum, Kemal Okuyan, her bir şeyi üst-yapıdan -sıvasından- okuyup, yine üst-yapı dahilinde geneli dahi temsil etmeyen görece sembolik detaylarda klişe yoğuruyor -genelde...
Cevap veren de(Yıldıztozluğu) klişenin klişesinden dahi bir haber, ucuz Harun Yahya temeline sahip..
Ataistler .. diye gidip, koministler diye devam eden cehalet senfonisi...
bilgivehis´isimli üyeden Alıntı
Yıllardır ben de aynı görüşteydim, hatta devrimciliğe ilk adım attığım 1972 yılından bu yana hep bu görüşü savunmuşumdur. İşçi sınıfı ile uzlaşı içinde olan demokratik kapitalist sistemde devrim olmaz görüşüm benim kişisel olarak iddiamdı.
|
Dostum bu giriş tamamen yanlış, iddia olabilir, ama yanlış...
Öteden beridir Tükiye'de bazı kemalist devrimciler veya bu damardan beslenen kesimler, devrim olgusunu, salt iradi, öznel, iktidarı da sembolik biçim temelinde ve bireysel bir temelde okumaktadır, biraz monarşik, biraz oligarşik, temelde de sosyalizmi devlet kapitalizmi sanan garip bir anlayış...
1900-30 yıllarında Dünya'da esen ve ardında kapitalistinden, devlet kapitalistine(bazı sözde sosyalistler) değin hakim olan anlayış, BÜROKRATİK egemenliktir, dolayısıyla devrim dendiğinde de bu arkadaşlar her bir şeyi bürokratik kurumlar, devlet kurumları, asker, memur egemenliği temelinde okurlar, kof, sembolik, boş sloganlar, sözde teorilere temel olmaya başlar. Yaşayan örneklerinden bir tanesi ise devlet kapitalizmini otokratik-oligarşik, yarı monarşik bir biçimde,
burjuva bürokratik diktatörlüğü(aslı bu, kemalist devrimcilerinde temel alduğı bu) egemenliğinde temsil eden Kuzey Kore'dir...
Çok basit bir örnekle, bir söylemde dahi, bürokrasi varsa, orada sosyalizmden söz edilemez.
Demokrasilerin gelişmesi sosyalizmi geciktirmez, gerçek bunun tam tersdir
Ayaklanma, isyan, toplumsal sitem, devrimle karıştırılmamalı...
Bu arada burjuvazinin kendine özgü bir demokrasisi de yoktur, bu da diğer bir gerçektir.
Kapitalizmin ilk dönemlerinde her türlü ilişkiyi kapitalist ile köle arasındaki ilişki belirlerken, kapitalistler açısından bir demokrasi modeli üretmek mümkün olmamıştır.
İşçi ve emekçilerin mücadeleleri sayesinde kendisini köle sahibi sayan alçak kapitalistler, ıkına, ıkına ödünler vermek zorunda kaldılar. İlk elden Roma demokrasisini model aldılar ve öylede sürdürüyorlar.
Ancak Roma'da herkes vatandaş sayılmıyordu, kapitalistler ise oy hakkında sorun görmediler çünkü siyaset işi büyük sermaye ve zaman gerektiriyordu, o sebeple de, işçiler, köylüler zaten otomatikman kurumsal siyasetin dışında kalacaklardı, yani kapitalistlerin gönlü rahattı...
Hasılı işçi ve emekçiler siyasetten ne kadar dışlanırsa!, verili koşullarda güncel ve
NİHAİ taleplerinin örgütlü bir kurumsallığa bürünmesi pek de mümkün olmayacaktır, işte K.Okuyan'ın klişesinin kavrayamadığı temel sorun buradadır...
Devrim 3-5 kişinin veya siyasinin, devrim yapalım dediği veya öyle kafalara göre takvime bağlanabilir bir olgu değildir, devrim yapılmaz(origami değildir), devrim çeşitli koşullarda açığa çıkar, iradelere de bağlı değildir, orada mesele, o koşullarda nasıl bir strateji ve hedefle, politikayla hareket edileceği meselesidir... Toplumsal örgütlülük, sınıfsal örgütlülük ve iktidar hedefli sınıfsal örgütlülük kadar -öznel koşullar-, nesnel koşullarında süreci şartlanmış olması gerekir.
Evrim nasıl ki ancak koşullara bağlı gelişen bir süreç ise;
Devrim de koşullara bağlı anlam kazanan bir sıçrama ve
en temelden,
bambaşka yaşam koşullarının oluşma, form ve yapı kazanma ve gerçekleşme süreci-halidir... Kimsenin de, hiç bir şartnamenin de tekelinde değildir.
Kapitalizm sistem içi aşılamaz çelişkileriyle, gelişen insanlık yaşam ve formunda feodalizm kadar uzun ömürlü olamaz.
Demokrasinin gelişimi ile devrimsel süreçler ters orantılı işlemezler, öyle olsaydı köleci sistemler 50 yıl kadar kısa sürede çökerlerdi. Devrimin oluru, olmazını buradan okumak zaten baştan yanlıştır, ancak demokratik gelişimler devrimsel süreçlerde dezavantaj değil avantaj sağlar.
Ama Kemal Okuyan'ın anladığı sosyalizm, kemalist türde bir
bürokratik(askeri) devlet kapitalizmi olduğu için, elbette demokrasinin gelişimi, asker-burjuva merkezli bürokratik devlet anlayışları için dezavantaj olur! Kemalizm bu ülkede sözde 6 okuyla da, cumhuriyet kavramıyla da kökten çelişen bürokratik bir devlet mekanizması kurmuştu, elbette demokrasi bu mekanizma için dezavantajdır ve
gerekçeler üretecektir.