Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim > Psikoloji

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 19-11-2021, 02:01
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart Psikoterapi Yöntemleri

Çeşitli psikolojik rahatsızlıklar ve zorlu duygular var. En meşhuru depresyon ve anksiyete. Farklı terapi yöntemleri farklı görüşler ifade etmiş, onları özetleyeceğim ve hangisi ya da hangileri doğru tartışacağız. Tabi bu kendine yardım ve iyi hissetmekle mutlu olmakla ilgili pratik bir yönü de var.

Davranışçı psikologlar tamamen çevreciydi, yani genetik etkileri gözardı ettiler. Hatalı şartlanmalar neticesinde psikolojik rahatsızlıkları öğrendiğimizi söylediler, meşhur pavlovun deneyi vardır. Mesela bir fobiniz varsa davranışçılık size onun üzerine git ve maruz kal der, ardından kendini ödüllendir. Bu zaten herkesin bildiği bir şeydir. Yani davranışları değiştirme yoluyla terapi yapar, çeşitli nefes egzersizleri ve kas gevşetme yöntemleri önerir kaygıyı yatıştırmak için. Ya da bilinçli farkındalık önerir, yani yaptığın işe tam odaklanmak ve düşüncelere dalmama yöntemleri.


Bir de bilişsel psikoloji vardı, burdan bilişsel terapi çıktı. Bilişsel terapi der ki depresyon ve anksiyete tamamen çarpıtılmış mantıksız düşüncelerimizden kaynaklanır, düşüncenizi değiştirerek nasıl hissettiğinizi kontrol edebilirsiniz. 10 tane düşünme hatasını gösterir ve danışanları teşvik eder. Daha sonra bilişsel ve davranışçılık birleştirildi, bilişsel davranışçı terapi ortaya çıktı. Yani hem davranışçı egzersizler hem de düşünsel egzersizler vardır. Yani neredeyse bir filozof ya da mantıkçı gibi düşüncenin mantıklı olup olmadığını irdelerler, düşünceyi çürütmeye çalışırlar. Tabi fobilerde gene korkunun üzerine gitme vardır. Hatta anksiyete olduğunda onla savaşmayın anksiyeteyi daha da arttırın derler. Anksiyete kendi kendini yakacaktır böylece, çünkü anksiyetenin belli bir süresi vardır, yeteri kadar dayanırsan bitecektir denir. Bazıları da anksiyete anında gevşeme teknikleri önerir çünkü aynı anda hem kaygılı hem rahat olamazsınız. Böylece kaygı duyduğunuz ortamlarda eğer rahatlayabilir ve bunu alışkanlık haline getirebilirseniz korkunuz yok olacaktır denir, yani davranışçılıktaki şartlanma muhabbeti.


Tabi bir de psikanaliz var bildiğiniz gibi, freud ilk defa ortaya atmıştır ve daha öncesinde bi benzeri dahi yoktur. Freuda göre bilinçdışımız vardır, yani bilinçsiz bir benlik gibi, ben ikinci benlik diyorum. Bi normal hayattaki bilinçli benliğimiz var bir de bu davranışlarımızı yönlendiren bilinçdışı, aslında bilinçli sandığımız kararların arkasında da bilinçdışı vardır, yani farkında olmadığımız iç çatışmalar var çocukluktan kalan. Mesela id ego ve superego var. İd hayvansal dürtüler, ego benliğimiz, superego da ahlak ve vicdan kuralları. Superego ile id'nin bilinçaltında çatıştığını ve egonun da arabuluculuk yaptığını söylüyor freud. Ama bilinçdışında oluyor bunlar. Yani bir korkunuz ya da bir duygunuz varsa alakasız bir konudaki çocuklukta kalan çatışma ile alakası vardır diyor, sembolik bir şey. Çeşitli savunma mekanizmalarımız var bizi korumak için, mantıksallaştırma, yansıtma, inkar vs gibi. Tabi freud bastırmaya özel önem verir. Bastırılan duygular asla yok olmaz, farklı şekillerde açığa çıkar. Mesela oedipus kompleksi diye bir kompleksten bahseder freud. Küçük erkek çocuğu annesine aşık olur ve babasının yerine geçmek ister ama babasının onun cinsel organını keseceğineen korkar ve bu aşkını bastırır. Daha sonra farklı aşamalara geçilir tabi, babasıyla özdeşleşmek gibi ya da anneye düşman olmak vs. Eğer o aşamada takılı kalındı ve diğer aşamalara geçilmediyse kişilik oluşumu tamamlanmaz ve psikolojik sorunlar ortaya çıkar. Mesela sosyal fobinizin sebebi bile bu olabilir, tamamen alakasız görünen ve sembolik bir şey. Freud rüyaları, dil sürçmelerini ve o an aklına gelen her şeyi sansürsüz söyletme gibi şeyleri analiz ederek bilinçaltını keşfeder. Terapist kendisini hastanın annesi ya da babası rolüne koyar. Hasta terapistine bağlanır ve duygularını aktarır, terapist de ebeveyn rolünde geri duygu aktarımı yapar, buna transferans denir. Tabi belli bi aşamada terapist tarafsızdır ve hastanın kendini aşağılayan yorumlarına itiraz etmez ama zamanla hastanın bilinçaltını yorumlar ve aktarım yapar, karmaşık bir süreci var tam bilmiyorum. Bu arada psikanaliz çok geliştirildi ve psikodinamik yaklaşımlar açığa çıktı, cinselliğin önemi azaldı.


Gerçeklik terapisi var bir de. İnsan olarak belli ihtiyaçlarımız olduğunu söylüyor özgürlük, güç, eğlence, sevgi gibi. Sevgi dışında ihtiyaçlar tek başına karşılanabilirken sevgi karşılanamıyor ve başka bir insana ihtiyaç duyuluyor. Psikolojik sorunlar bu insan ilişkilerindeki bozukluktan kaynaklanır diyor, çünkü ihtiyaçlar karşılanamaz. İnsanlarla olan ilişkileri düzeltmeye çalışırlar, hiçbir tanı koymaz, direk bozuk ilişki ararlar bu terapistler, elbette karşıdaki değişmeyebilir ama sizin tavrınızı koymanız sizi değiştirecektir denir. İnsan kendi davranışlarından seçimlerinden hayatından sorumludura inanırlar.


Şema terapi de birçok yaklaşımı içine alan karma bir şey, ama daha çok bilişsel davranışçı terapiye yapın. Belli şemalarımız olduğunu söylüyor bunlar belli kişilik özellikleri gibi, bunlar erken çocukluk döneminde oluşuyor ve değişmesi zor oluyor, hayatın ileriki alanlarında sürekli kendini tekrar ediyor, çünkü tanıdık. Korkunun üzerine gitme, düşünceyi çürütme, olumsuz anıyı hatırlama, ebeveyne mektup yazma gibi önerileri var. Bana çok orijinal gelmiyor ve farklı pek önerisi yok ama kendini tanımak için şemaları tespit etmek iyi bir şey olabilir.


Kabul ve kararlılık terapisi de bilişsel davranışçı terapinin geliştirilmiş bir versiyonu. Duygu ve düşünceleri değiştirmeye onları kontrol etmeye çalışmaz, onlara yer açmayı ve birlikte yaşayabilmeyi öğretir, budizmden ciddi anlamda esinlenmiştir. Çünkü sen kontrol etmeye ve değiştirmeye çalıştıkça o düşünceleri beslemiş ve güçlendirmiş olursun, tekrar tekrar gelirler. Düşünce ve duygudan ayrışma teknikleri vardır, mesela komik bi çizgi film karakterinin sesiyle düşünceyi tekrarlamak gibi, ya da duyguyu kabul etmek için meditasyon teknikleri var. Yani çözümün kendisinin sorun olduğunu söyler, değiştirme çabası sorunun kendisi haline gelmektedir.


Metakognitif terapi: Bilişsel terapilerin bir üyesidir. Spesifik bir düşünceyi değiştirmeye değil daha üst düzey düşünceleri değiştirmeye çalışır. Mesela bunları düşünmezsem çözemem, düşünmeliyim, ya da kaygı tehlikelidir dayanamam gibi. Çoğu insanın aklına olumsuz düşünceler gelse de onları takmazlar, yani meta düşünceleri farklıdır, düşüncenin düşüncesi denebilir.


Stoacılık: Bir terapi yöntemi değil ama terapötik uygulamaları var ve bilişsel davranışçı terapiye esin kaynağı olduğu için değineceğim. Stoacılıkta kontrol edebildiğimiz ve edemediğimiz şeyler vardır. Kendi yargılarımız, davranışlarımız ve duygularımızı kontrol edebilirken şartları ve diğer insanları kontrol edemeyiz. Kontrol edemediğimiz şeyleri kontrol etmeye çalışma çabası kaygıya ve çeşitli rahatsızlıklara neden olur. Epiktetosun efendisi ayağını kırdığında ona bile tepkisiz kalabilmiştir, çünkü vücudu da kendi kontrolünde değildir, bunu içselleştirmiştir. Bir diğer ilke ise insanları rahatsız eden olaylar değil, onlar hakkındaki yargılarıdır, bu düşünce bilişsel davranışçı terapinin temel ilkesidir aynı zamanda. Epiktetosa göre olgun insan ne kendini ne başkasını ne de tanrıları suçlar.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 19-11-2021, 02:04
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

psikoloji bölümü olmadığı için buraya açılmış başlık
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 19-11-2021, 12:32
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.071
Standart

Velhelebe´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
psikoloji bölümü olmadığı için buraya açılmış başlık
1888 yılında Pennsylvania Üniversitesi Cattell'ı dünyada ilk kez ilan edilen şekliyle psikoloji profesörü olarak atadı. Bu tarihten önce psikologlar görevlerini felsefe bölümünden alıyorlardı. Cattell'ın bu şekilde görevlendirilmesiyle psikoloji bağımsız bir bilim olduğuna dair ilk akademik onayı almış oldu.

Kolay, Kısa, Keyifli Psikoloji, Fulya Taşçeviren

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 19-11-2021, 23:58
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

sanırım konu hakkında bilgi sahibi olan birisi yok
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 05-12-2021, 01:20
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart

Velhelebe´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
sanırım konu hakkında bilgi sahibi olan birisi yok
Yukarıdaki başliğın için teşekkür ederim. Güzel bir konu ve sunum olmus. Yazını bir giriş, gelişme ve sonuç temelinde daha duzenli sunmani oneririm ki boylece biz okuyucular daha fazla faydalanabiliriz. Buna kücük alt başlıklar da ekleyebilirsin. Ben forumda olabildiğince az yazmaya calisiyorum fakat, bu ilginç konuya bir katki sunmak istedim. Arzu edenler ekleme yapabilir. Hatta iyi de olur fakat once tanimlayarak baslayalim.


Psikoterapi, bir terapist ile psikolojik bir sorundan muzdarip kişi arasındaki, destek veya rahatlama sağlamak amaciyla gerceklestirilen bir cesit etkileşimi ifade eder. Tüm psikoterapiler aynı değildir. Aslında, psikoterapiye her yaklaşım, zihnin nasıl çalıştığına ve sorunların en iyi nasıl ele alınacağına dair farklı bir bakış açısını temsil eder. Bazı insanlar psikoterapiyi tıbbi tedaviye alternatif olarak görse de, genellikle ilaç veya diğer tıbbi seçeneklerle birlikte kullanılır. Bazı terapistler teorik yönelimlerini aşağıda bahsedeceğim bakış açılarından biriyle sıkı sıkıya uyumlu olarak tanımlarken (örneğin, bir "davranışçı terapist" veya bir "bilişsel terapist" olarak), birçok terapist psikoterapiye daha eklektik bir yaklaşımla özdeşleşir. Eklektik psikoterapi, çeşitli terapi yaklaşımlardan fikir ve teknikler alır.

Psikodinamik teoriye göre, zihinsel bozuklukların altında bilinçdışı çatışmalar yatar ve bu çatışmalar konuşma ve davranışlarımızla yüzeye çıkar. Psikodinamik terapi, bir bozukluğun semptomlarını, çözülmesi gereken daha derin, altta yatan bir sorunun yan etkileri olarak görür. Psikodinamik terapistler, danışanlarının problemlerini çocukluk ya da geçmiş deneyimlere kadar takip etme eğilimindedirler ve güçlü bir şekilde danışanın önemli kişisel ilişkileri bağlamında semptomları anlamaya odaklanırlar.

Pahalı ve uzun zamanli (birkaç yıl boyunca haftada birkaç seans gerektirebilen) olma eğilimi nedeniyle popülaritesi yıllar içinde önemli ölçüde azalmış olsa da, bazı psikodinamik terapistler hastaları tedavi ederken hala klasik psikanalizi kullanmaktadır. Psikanaliz, bilinçaltının etkisine vurgu yaparak Freudyen kavramları kullanan bir psikoterapi türüdür. Klasik psikanaliz, tümü danışanların bilinçsiz çatışmaları bilinçli farkındalığa getirmelerine ve böylece "içgörü" kazanmalarına yardımcı olmak amacıyla bir dizi özel teknik ve strateji içerir. Bu tekniklerin çoğu, egonun daha az "tetikte" olduğu zamanlarda bilinçaltının en erişilebilir olacağı teorisinden kaynaklanmaktadır. Ek olarak, psikanaliz, bilinçli olarak hatırlanma olasılığı en düşük olan, yaşamın erken dönemlerinden itibaren bastırılmış çatışmaların rolüne odaklanır. Örneğin, bu bakış açısına göre, bir kişiden doğrudan çocukluk döneminde ebeveyni ile olan çatışmalarını tanımlamasını isterseniz, kişinin doğru bilgi vermesi olası değildir çünkü (1) kişiyi kaygı veya rahatsızlık hissinden korumak için egonun savunma mekanizmaları çalışıyor olacaktır. ve (2) önemli hatıralar bastırılmış veya bilinçli olarak erişilebilir olmayabilir. Bu nedenle, psikanalizin amacı, psikolojik semptomların tezahürüne yol açan bilinçdışı çatışmalara dair ipuçları sağlamak için tasarlanmış tedavi tekniklerin kullanımını içerir.

Serbest çağrışım, psikanalistin danışanı zihnini gevşetmeye ve bilinçli farkındalıklarına giren her görüntü veya fikri bildirmeye başlaması için cesaretlendirdiği bir psikanalitik tekniktir. Danışanın düşüncelerinin içeriğini yargılamaktan veya kendi kendini düzenlemekten kaçınması önemlidir. Serbest çağrışım genellikle kişi gözleri kapalı ve analistin görüş alanından uzakta uzanırken gerçekleştirilir - klasik terapi görüntüsüne çok benzer -. Teorik olarak, görünüşte rastgele olan bu başıboş konuşmalar, ortaya çıkmaya başlayan belirli kalıplara veya temalara sahip olacaktır. Analistin görevi, bu dışarıdan rastgele çağrışımların, danışanın bilinçaltındaki belirli temel çatışmalara veya endişelere işaret edip etmediğini anlamaktır.

Freud, rüyaların en saf serbest çağrışım biçimleri olduğuna inanıyordu ve rüya analizi de dikkate değer bir başka psikanalitik tekniktir. Freud, bastırılmış çatışmaların veya hatıraların genellikle rüyalarda sembolik olarak yüzeye çıktığına ve bir kişinin rüyasındaki sembolizmi yorumlamanın genellikle psikanalizin önemli bir bileşeni olduğuna inanıyordu. Terapistler, danışanların rüyalarını analiz ederken, gizli içeriği veya rüyanın bilinçsiz anlamını ortaya çıkarmak için içeriği (rüyayı deneyimleme ve rüyayı gören tarafından hatırlama şekli) inceler.

Psikanaliz seansları boyunca analistler, danışanlarındaki direnç/karşı koyma ve aktarım örneklerini aramaya devam ederler. Direnç/karşı koyma, bir hastanin therapeutic processe dahil olmaktan kaçınma girişimleri anlamına gelir. Örneğin, bir hasta surece katılmayı "unutabilir" veya belirli konular hakkında konuşmayı reddedebilir. Ya da belki, belirli bir konu açıldığında konuyu biraz değiştirmek gibi daha incelikli bir direnç gosterebilir. Aktarım sırasında, danışanın hayatındaki önemli bir kişi hakkındaki bilinçdışı duyguları terapistce yönlendirilir. Psikanalitik bir bakış açısından, terapistine içerlemeye başlayan bir danışan aslında annesine veya hayatındaki diğer önemli kişiye karşı bilinçsiz, çözümlenmemiş kızgınlığını aktarıyor olabilir.

Bazi psikologlar, Freud'un temel fikirlerini almis, fakat tekniklerini neo-Freudcu terapiler olarak değiştirmislerdir. Örneğin Harry Sullivan, kişilerarası ilişkilerin psikolojik sorunlar üzerinde önemli bir etkisi olduğuna inanıyordu. Sullivan'in perspektifi, danışanların psikolojik sorunlarını çözmenin bir yolu olarak ilişkileri, özellikle de mevcut ilişkilerini geliştirmelerine yardımcı olmaya odaklanan psikoterapinin yükselişine katkıda bulunmuştur. Geleneksel psikanaliz gibi, kişilerarası psikoterapi de hastaların sorunlarının köklerini ortaya çıkarmaya dayanır, ancak psikanalize göre daha kısa, daha az yoğun ve daha pratik ve acil olma eğilimindedir. Bu tür terapi özellikle depresyondan mustarip kişiler için faydalı görünmektedir ve bazı araştırmalar, kişilerarası terapinin yeme bozukluklarının tedavisinde de etkili olabileceğini göstermiştir.

Çoğu güncel psikodinamik terapi yaklaşımı, kökleri hala klasik psikanalize dayanırken, tedaviye daha kısa vadeli bir yaklaşım geliştirmiştir. Shedlerin de belirtildiği gibi, modern psikodinamik terapi aşağıdaki yedi özelliği içerir:

Duygulara odaklanma, Rahatsız edici düşünce ve duygulardan kaçınma girişimlerinin araştırılması, Yinelenen temaların ve kalıpların belirlenmesi, Geçmiş deneyimlerin tartışılması, Kişilerarası ilişkilere odaklanmak, Terapi ilişkisine odaklanmak, Dileklerin ve fantezilerin keşfi.

Şimdi de humanist yaklasima bakalim.

Tüm insanların büyüme, gelişme ve en iyisi olma potansiyeline sahip olduğuna inanıyorsanız, hayata hümanist bir bakış açısıyla bakiyor olabilirsiniz. Psikolojide hümanist yaklaşım, insanların umudunu ve ayrica sağlık, mutluluk ve başkalarına karşı cömertlik kapasitemizi vurgular. O halde, hümanist terapilerin psikolojik sorunları bir pozitiflik ve iyimserlik merceğinden ele alması mantıklıdır. Bir hümanist terapist, psikolojik sorunların mutlaka sorun olmadığını söyleyebilir; bunlar insanlar içinduraksamalar, yaşamları üzerinde düşünme ve potansiyellerini geliştiren değişiklikler yapma fırsati olarak gorulur.. Hümanist terapiler, hastalıkları tedavi etmeye değil, iyiliğe, hatta aydinliğa ulaşmaya odaklanma eğilimindedir ve özellikle bireylerin pozitif büyüme için içsel potansiyelini tanımak ve ateşlemekle ilgilenirler.

Hümanist terapiler, söz konusu mutluluk olduğunda gücün insanlarda olduğu fikrine odaklanır; yani, kendi davranışlarımızla ilgili yaptığımız seçimler, hayatta kalmamızı ve refahımızı etkili bir şekilde destekleyebilir. Hümanist terapistler, danışanlarının mutluluğa ulaşmak için gerekli olan öz farkındalığı ve özgüveni geliştirmelerine yardımcı olmayı amaçlar. Danışanlarını "düzeltmezler", bunun yerine onlara kendilerini nasıl "düzelteceklerini" gösterirler.

Hümanist psikolog Carl Rogers, hayatta ilerlemek ve motive olmak için, kusurlarımız ne olursa olsun, güçlenmiş, kabul edilmiş ve onaylanmış hissine sahip olmamiz gerektiğine inanıyordu. Bu ilke, Carl Rogers tarafından geliştirilen kişi merkezli terapi olarak adlandırılan popüler bir hümanist terapinin temelini oluşturur. Bu modelde, therapeutic süreç, terapistin düşünce ve becerilerinden ziyade, doğrudan danışanlarının yeteneklerine ve içgörülerine odaklanır. Kişi merkezli terapistler, danışanlarının ruh sağlığı için motive edici rol üstlenirler. Danışanlarının kendileri aynı fikirde olmasa bile, değerli ve yetenekli olduğuna inanırlar. Terapistlerin ifadeleri, danışanların kendilerini daha güçlü ve özgüvenli hissetmelerine yardımcı olmayı amaçlar ve danışanların kişisel tatmin arayışlarında ilerlemelerinin yolunu açar.

Şimdi geldik davranişsal yaklaşıma

Davranış terapisi, öğrenme ilkelerini kullanarak psikolojik sıkıntı ile ilişkili davranışları değiştirmeye çalışır. Bu tür bir terapinin üç temel varsayımı vardır:

  1. Psikolojik problemlerle ilişkili uyumsuz davranışlar tedavinin odak noktası olmalıdır ve altta yatan çatışmaları veya bastırılmış dürtüleri temsil etmemelidir.
  2. Tüm davranışlar gibi, psikolojik problemlerle ilişkili davranışlar da öğrenilir ve pekiştirme süreci boyunca sürdürülür.
  3. Bu davranışlar koşullandırma veya modelleme yoluyla öğrenildiği için benzer yöntemlerle "öğrenilmeyebilir".

Bu varsayımların bir sonucu olarak, davranışçı terapistlerin önerdiği tedavi planlarının çoğu, zihni ve bedeni çeşitli uyaranlara ve durumlara farklı tepkiler verecek şekilde eğitmeyi içerir. Farklı davranış terapi teknikleri, psikolojik semptomları değiştirmek için ya klasik bir koşullandırma yaklaşımı ya da bir edimsel koşullandırma yaklaşımı kullanır.

Belirli bir davranışsal terapi türü olan maruz bırakma terapisi, "korkunuzla yüzleşin" mantrasını klinik bir düzeye taşır: Birkaç seans boyunca, korku veya fobisi olan kişiler, alışana kadar defalarca korktuklarına maruz kalırlar (veya alıştırılırlar). Boylece artık aynı düzeyde korkuyu yaşamadıklarına inanılır. Muhtemelen kendi maruz bırakma terapinizi, başlangıçta korkutucu veya endişe uyandıracı bulduğunuz bir şeyi tekrar tekrar yapmaya zorlayarak deneyimlemişsinizdir. Örneğin, yüzme havuzunda ilk kez bir dalış tahtasından atladığınız zamanı hatırlıyor musunuz? Tahtaya ilk çıktığınızda muhtemelen çok korktunuz, ancak tekrar tekrar zıpladıktan ve deneyimin gerçekten eğlenceli olduğunu "öğrendikten" sonra endişeniz ortadan kalktı.

Sistematik duyarsızlaştırma, insanların therapeutic bir ortamda gevşeme durumlarını kaygı uyandıran durumlarla eşleştirmeyi öğrendikleri bir maruz bırakma terapisi çeşididir. Örneğin, bir terapist örümceklerden korkan bir danışan için sistematik bir duyarsızlaştırma tedavisine başlayabilir. Tedavideki ilk adım, müşteriye derinden rahatlamış, neredeyse uykulu bir duruma nasıl ulaşılacağını öğretmektir. Ardından terapist, danışanın bir korku hiyerarşisi ya da örümceklerle ilişkili giderek artan kaygı uyandıran durumların bir listesini dusunmelerine yardımcı olur. Mesela, bir dizi adım olarak bir korku hiyerarşisi hayal edin diyebilir. Adımların altında en az kaygı uyandıran durum, en üstte ise en çok kaygı uyandıran durum yer almalidir.

Her birey farklı olduğu için korku hiyerarşisini oluştururken aslında "doğru" veya "yanlış" bir cevap yoktur. Korku hiyerarşisi oluşturulduktan sonra, terapist, kişiyi maruz bırakma egzersizine katılmaya yönlendirir, aynı anda gevşeme egzersizlerine girerken hiyerarşinin en altından başlar. Bireyler, "ev ödevi" için kendi başına uygulamaya devam ederler. Kişinin o uyaran karşısında artık endişeli olmadığı noktaya tekrar tekrar maruz kaldıktan sonra, kişi hiyerarşide bir adım yukarı çıkacaktır.

Bazen maruz kalma durumu pratik değildir. Uçma korkusu olan birini düşünün; yalnızca biniş kapısına yakın oturmak ve oradan cabuk ayrılmak için uçak bileti almak son derece pahalı olacaktır. Bu tür durumlarda, sanal gerçekliğe maruz kalma yararlı bir alternatif sunar. Danısanlar, bilgisayar simülasyonlarını kullanarak, topluluk önünde konuşmaktan uçağa binmeye kadar, kaygı uyandıran durumlara karşı giderek duyarsızlaşmayı öğrenebilirler.

Sistematik duyarsızlaştırma, danışanları nazikçe fobileriyle yüzleşmeye teşvik ederken, flooding bunun tam tersi bir yaklaşımı benimser: Danışanları hemen en korkulan durumlarına (yani hiyerarşilerinin en üst basamağına) maruz bırakarak alıştırır. Örneğin, yoğun bir yükseklik korkusu olan biri, bir gökdelenin en üst katının balkonunda birkaç saat geçirmek şeklinde yaşayabilir. Flooding aslında kaygıyı azaltmada oldukça etkili olsa da, pek çok insan bu kadar yoğun ve korkulu bir tedaviye girmeye istekli değildir.

Peki bilişsel yaklaşım nasıldır?

"Düşünüyorum öyleyse varım." Felsefede hakim olmasanız bile, 17. yüzyıl bilgini ve düşünürü René Descartes'ın bu ifadesine duymuşsunuzdur. Descartes bir psikolog olmasa da, düşünce, eylem ve varoluş arasındaki etkileşime olan inancı, psikolojik bozukluklar için bilişsel terapi tartışması için uygun bir başlangıç noktasıdır.

Aaron Beck tarafından geliştirilen bilişsel terapi ilk olarak 1960'larda dikkat çekmiştir ve insanların psikolojik sorunlarının kendi mantıksız veya işlevsiz inanç ve düşüncelerinden kaynaklanabileceği teorisine dayanmaktadır. Örneğin, bilişsel model, insanların depresif, olumsuz düşüncelere sahip oldukları için depresif olduklarını ve endişeli, korkulu veya paniğe eğilimli olduklari için endişeli olduklarını ileri sürer. Bu uyumsuz düşünceler ve inançlar gerçeği olduğundan daha kötü gösterebileceğinden, bilişsel terapiler onları daha gerçekçi bilişsel kalıplarla değiştirmeye çalışır.

Biliş, davranışlarımız ve ruh halimiz üzerinde çok güçlü bir etkiye sahip olabileceğinden, düşüncelerimizin, varsayımlarımızın ve inançlarımızın her zaman doğru olmadığını anlamak önemlidir. Aslında, düşüncemiz genellikle önyargılıdır. Beck mesela, depresif hastalarının dünya hakkında bir takım olumsuz düşünceleri ve varsayımları olduğunu fark etmeye başladı. Bu tür bilişlere otomatik düşünceler adını verdi ve depresyonun (1) dünya, benlik ve gelecek hakkında olumsuz otomatik düşüncelerden ve (2) mantıksız veya çarpık düşünce kalıplarından kaynaklandığını öne sürdü.

Beck ilk olarak mantıksız veya çarpık düşünme kalıplarını tanımladı ve öğrencisi David Burns bilişsel çarpıtmalar terimini popüler hale getirdi. Burns, en çok satan kitabı The Feeling Good Handbook'ta birçok farklı bilişsel çarpıtma tanımladı. Bilişsel çarpıtma örnekleri arasında ya hep ya hiç düşünme (her şeyi siyah ya da beyaz, hep ya hiç olarak görme), aşırı genelleme (tek bir olaya dayanarak geniş olumsuz sonuçlar çıkarma) ve zihinsel filtre (sadece olumsuz yönlerine odaklanma) sayılabilir. Buna biz "filtrelemek" diyelim.

Bilişsel terapi, insanların düşüncelerinin ve inançlarının her zaman doğru olmayabileceğini anlamalarına yardımcı olmaya odaklanır ve onlara yeni düşünme yolları geliştirmeyi öğretir. Hiç saatlerce güneş gözlüğü taktınız ve dünyaya biraz daha koyu tonlarda bakmaya adapte oldunuz mu, böylece onları çıkardığınızda dünyanın hatırladığınızdan çok daha parlak olduğunu keşfederken şaşırdınız mı? Ben, genelde yeni numaralı gözluğe gectigimde bunu yasiyorum. Bu, bilişsel terapinin nasıl çalıştığına dair iyi bir benzetmedir. İnsanların dünyayı yanlış yorumladıklarını fark etmelerini sağlamak ve onlara kendilerini ve dünyayı algılamak için daha doğru yollar geliştirmeleri için araçlar sağlamak, depresyon veya kaygı gibi olumsuz duyguları azaltmaya yardımcı olabilir.

Bilişsel yapılandırma, çoğu bilişsel terapinin önemli bir parçasıdır. Bu teknikle terapistler, danışanlara (1) otomatik düşüncelerini belirlemeyi, (2) düşüncelerinin doğruluğunu değerlendirmeyi veya test etmeyi ve (3) olumsuz otomatik düşüncelerini daha gerçekçi düşüncelerle değiştirmeyi öğretir. (Beck, Cognitive therapy and the emotional disorders, 1979 ) Özünde, bilişsel terapistler, varsayımlarını test ederek ve belirli inançların lehine ve aleyhine olan kanıtları değerlendirerek insanları kendi yorumlarını değerlendirmede daha bilimsel olmaya teşvik eder.

Örneğin, bir matematik sınavında başarısız olan depresyondan muzdarip bir birey, "Testten kaldım, bu da dersten kalacağım anlamına geliyor" gibi olumsuz otomatik düşünceler tarafından tüketilebilir. Diyebilir ki, " iyi notlarim, önemli olmayan kolay dersler ve muhtemelen hiçbir zaman düzgün bir iş sahibi olamayacağım. Çok aptalım." Bu tekniği uygulayan bir bilişsel terapist, danışanı izole bir durumun bu olumsuz yorumunun arkasındaki mantıksız yönelimi anlamaya teşvik edecektir.

Bilişsel terapi, insanlara yalnızca olumlu düşünmeyi öğretmek değildir, ancak tedavi aslında insanların dünyayı daha doğru görebilmeleri için çarpık düşüncelerini tanımalarına ve bunlara karşı koymalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Sonuç olarak, bilişsel terapistler, danışanlarının yaşamlarında bir öğretim rolünden bir danışmanlık rolüne geçmeyi amaçlar. Terapistler, therapeutic süreç sırasında öğrenilen tekniklerle, danışanların sorunları üzerinde kendi kendilerine kontrol sağlayabileceklerini ve tedaviden ziyade terapistin rehberliğine güvenebileceklerini umarlar.





Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 05-12-2021, 17:10
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.071
Standart

Velhelebe´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
sanırım konu hakkında bilgi sahibi olan birisi yok
Psikoloji, psikiyatri ya da psikoterapi yöntemleriyle ilgili bağımsız serbest ve kısmen amatör ilgi ve bilgim var. Bugün twitter da bir gönderi takip ettim aşağıda sunacağım yorum silsilesiyle karşılaştım. Bunu bir blog ya da çevrimiçi sosyal topluluk için paylaşmayı uamrken buraya da göndermek aklıma geldi. Bu bana terapi/terapist olamayacağını hatırlattı ya da ideali olamaz. İki tarafın uyumu seçimleri, beklentileri var. Bunun dışında terapi kavramı psikiyatrinin yaptığı gibi bireyi temel alır, bireye suç/sorun yükler ve bireyi (kişi ya da kişiliği) düzletilmesi gereken bozuk bir yapı olarak tanımlar. Baştan bu anlayışın kendi sorunlu ve sorun/çözüm her zaman toplumsaldır yani toplumun yapılandırılmasıdır ve toplum üzerinden, sosyal yapı bireyi düzenleriz. Bireyi toplum, ebeveyn ve genetiği hep bir arada varediyor. Aşağıdaki gönderide bir yorumda finansal stabilite sağlamaksızın hiçbir zaman sorunlarını çözemediğini belirten biri var. Terapi bunu hesaba katamaz. Terapi toplumu hesaba katamaz. Terapi insanın doğadan kopuşu makineleşme ve yabancılaşmayı da. Terapi hiç işe yaramaz demiyorum ama bireyi bölüyor ve pek çok başka sorun da var. Geçen ay YAVIS diye bir kavram duyduk. Bekar yakışıklı konuşkan düzgün vb danışan anlamına geliyor. Yani terapistte bir insan ve o da belirli bir insan figürünü önceliyor ve seçiyor gibi.. Bunun dışında ayrıca ilaçlı psikiyatriyle birlikte psikoterapi kavramının karman çorman bir bulamaca dönüştüğünü düşünüyorum. Bu kimyasalları insanlar bir kez kullanmaya başladıktan sonra psikiyatrinin psikoterapi etkinliği bana göre sorunlu ya da öncesine eşdeder değil. İkisi bir arada varolmamalı..

Her neyse "Şimdiye kadar aldığınız en kötü akıl sağlığı tavsiyesi nedir?" sorusuyla uzayıp giden bir twitter gönderisi.
Bu şimdi Z kuşağı mı diyoruz. Bu ortalama kent insanı/bireyi, buna artık eski psikoterapi kuramları ve yöntemleri ulaşacak mı?

@atomicaceso

Neredeyse her psikiyatristin bana söylediği her şey korkunç bir akıl sağlığı tavsiyesiydi.

@JPBrown5

ECT yaptırın, ilaç alın ve şükretmeye çalışın çünkü diğerleri sizden daha kötü durumda. (üzgünüm, bu üç şeydir).

@ConnConnection

"Tıpkı diyabet için insülin gibi"

@ AnnaKin06551830

Bir antidepresan al…. Sonra da onu aniden almayı bırakın.

@gendersimulator

Gençken terapistim bana yetişkin olduğu için tacizci annemin otoriteye sahip olduğunu ve istediğini yapabileceğini söyledi. "Anne babaların çocuklarının mutlu ve sağlıklı olmalarına destek olmak gibi bir sorumluluğu yok mu?" gibi sorularımı görmezden geldi. Ayrıca cinselliği keşfettiğim için beni utandırdı, çoğu 18 yaşına kadar bu tür materyallere maruz kalmadığı için gençlerin sapıklıkları olamayacağını söyledi. Bu bir ergen ve aile terapistiydi. Bu yüzden temassız ve görünüşe göre bu yaş grubunda cinselliğin nasıl geliştiği hakkında hiçbir fikri yok.

@sophstrick

(Aşırı depresif, endişeli ve intihara meyilli olduğum için bir psikiyatri koğuşundayken bunu bana bir hemşire söylemişti) "Gençsin, güzelsin... Hayat o kadar da kötü değil. Pek çok insan senden daha kötü durumda."

@elliemaehound1

Doktor çıplak eliyle bana hap veriyor: "Bunu şimdi al" Ben: "Aslında randevumdan 45 dakika sonra şehre gidiyorum ve bu yeni bir ilaç" Doktor: "Hayır, iyisin. Bunu al!" Başkaları korna çalmadan önce uyanmak için otoyolda birkaç kez uyuyakaldım.

@anna_apostate

TW: intihar, kendine zarar verme, aldığım en kötü MH tavsiyesi: Ciddi bir şekilde depresyona giriyordum ve lisanslı olan Hıristiyan terapistim bana "Tanrı ile ilişkimin" birincil neden olduğunu söyledi ve beni taburcu etti. Sonunda kendime zarar vermek ve intihara meyilli olduğum için hastaneye kaldırıldım.

@shvogt

".. Ocak 2108'de psikolog, çalışmaların, sertralin adı verilen bir SSRI alarak yaralı beynimi stresin ek zararlarından koruyabileceğimi gösterdiğine beni ikna etti".

@angpeacock1111

Git bir psikiyatristten yardım al."

Hayatımı tamamen mahvetti. 13 yıl 45 ilaç, 7 hastaneye yatış, tıbbi travma, şiddetli yoksunluk sendromu, sakatlık, gaslighthing, 6 yıl uzun süreli psikotrop kullanımından kaynaklanan nörolojik semptomlar. Bir daha asla

@spacexmckitty

Oh ve bir erkek arkadaş edin daha mutlu olacaksın

@doktorid

Bu ilacı al.

@RonelynValor

Doktorum: "Depresyon ya dış kaynaklıdır, yani dışsal bir nedeni vardır ya da içsel, yani beyninizdir. Dışsal bir nedeniniz yok, bu nedenle konuşma terapisi sizin için işe yaramaz. İlaçlara ihtiyacınız var. Buna alışın. Bu ve bir hafta panik atak geçirdikten ve uykusuz kaldıktan sonra gittiğim doktor. "Bana verdiğin Prozac endişeme yardımcı olmadı ve gerçekten korkmaya başladım" dedim. Cevabı, "Eh, bu konuda ne yapmamı istediğini bilmiyorum"

@jenntsang

Sadece iyiyi düşün, kötüyü unut. Ne yazık ki

@englanddiowa

"En azından ölmüyorsun"

@aWholeLatteJess

Sanırım en kötüsü 'pekala öyle düşünme o zaman' idi.. 16 yaşındaydım, hayatımda ilk danışmanlık seansımdı ve bu konuda biriyle konuşmak tüm cesaretimi almıştı!

@MandaZihin

Depresif ve intihara meyilli olduğum için: "Git bir evsizler barınağına gönüllü olarak çalış. Bu size gerçekten ne kadar iyi koşullara sahip olduğunuzu gösterecek!"

@KatielinacreKl

ilaçlarını aldın mı

@Michael98724959

Depresyonunuzun/anksiyetinizin bir nedeni olmalı

@TeamPfizer

Benim değil, müşterilerimden biri. 3 yıllık devam eden terapiden sonra terapiste eşcinsel olduğunu "itiraf etti". Terapist, eşcinselliğe göz yumamayacağını söyleyerek olay yerinde sonlandırdı.

@Socialist_Lady

Bir psikoloğa kendimi öldürmeyi düşünmediğimi ama bunun hakkında düşünmeyi sevdiğimi söyledim. Yüzüme BÜYÜK lol'd. 14 yaşındaydım. Bunun acı çekmek istemediğim anlamına geldiğini açıklayabildiğinde, ondan sonra üç intihar girişiminde bulundum.Ağzında sembollerle kızgın yüz

@Orsonkartt

"Bazen sadece ruh sağlığı uzmanlarının deneyimine güvenmeniz gerekir"

@MCoastie

"Seni iyileştirecek bir şey yok" evet bu bir sağlık kuruluşundandı.

@HuckettWendy

Bir psikiyatri hemşiresi bana sadece daha iyi hobiler edinmem gerektiğini söyledi çünkü rahatlamak için yapmaktan zevk aldığım şeyler yeterince dışa dönük değildi. Ayrıca daha fazla çalışırsam daha az endişeli hissedeceğimi söyledi. (Gün boyunca küçük çocuklarımla evdeydim ve akşamları geçimini sağlamak için çalışıyordum).

@elliemaehound1

"Bu 3 psikiyatrik ilacı hemen bırak." Ben: "Azaltmak için biraz zaman alabilir miyim?" Doktor: "Hayır. Azaltma, sadece dur." 3 hafta boyunca birkaç saatte bir kusma, uykusuzluk, dayanılmaz baş ağrıları ve korkunç bir ruh hali çöküp yardım dilenmesinden sonra "Bunlar Covid belirtileri. Git test yaptır."


@malezebra20202

Ailen olduğu için bir danışmana ihtiyacın yok . Bu, çok sert olmamakla birlikte, olaylarla farklı şekilde ilgilenen geçmiş bir nesilden gelen büyükbabamdandı.

@KerryMacwriter

'Kendinizi çözebilmeli ve kimseye güvenmemelisiniz' - bir aile üyesi.

@jessroutley

'ama sen güzelsin? ve araban var mı? peki sorun ne?' ya da çalışana yeme bozukluğum olduğunu ve kilo alımıyla uğraştığımı söyledikten sonra 'kilo kontrolü için doktorunuza gidin'...

@CoherenceMed

Ohh, eğer güzelsen nasıl üzgün olamayacağın hakkında bir şeyler duydum. Bazı insanların kadınları nesnelleştirdiklerini söylemesi ne garip.

@Cat_Ziska

"Düşünme! Bunun yerine seni mutlu eden bir şey düşün! Hayatın o kadar da kötü değil."

@lauriepna

Bana "sadece numara yapıyorsun" "hepsi senin kafanda" "gençken bunların hiçbirini yaşamamıştık" "biz sadece kabaca çözdük sen de yapmalısın" "duygularını doldur" dediler.

@theshortness

17 yaşında kilisemden bir yetişkine: kimse benimle konuşmuyor ve sosyal kaygım var, bu yüzden kilise gerçekten rahatsız edici. Kadın: Anlıyorum ama Tanrı bana insanlarla konuşmaya başlamamı söyledi, yani seninde yapman gereken bu.

@DownNOoutNAZ

"Sadece sakinleşmen gerekiyor. Neden bu kadar üzüldüğünü anlamıyorum" "Daha olumlu düşünmelisin ve olayların seni üzmesine izin vermemelisin" Ve benim kişisel favorim: "Sadece dua et"

@sixfootglamazon

"Sadece dua et"
"tek sen değilsin, hepimizin sorunları var"

@StretfordEnd_10

Tavsiyeler 10 yıl önce kendi bileğini kestikten sonra hayatını kurtardığım bir arkadaşımdan.
Sadece iyi bir iş ve bir eş bul - Ben ve Sarah çok mutluyuz ve zihinsel sağlık sorunlarına inanmıyoruz,

@Aida_a222

"İyi olacaksın". Çoğu zaman bu, o kişinin yaşadığı her şeyi 100 kat daha kötü hissettirir. Ama "danışmanı" suçlayamam çünkü onlar da ne diyeceklerini bilmiyorlar.

@veggiepattierun

BPD (Borderline) teşhisimin bir ölüm cezası olduğunu ve asla iyileşemeyeceğimi...bu bir terapistten geliyor.

Burada gönderi sahibi

Bu çok saçma. Bazı insanlar terapist olmamalı.

@Dayloading

"Size diğer insanların kötü davranışlarını unutturacak ilaçlarımız var"

Kelimesi keliemsine bunu söyledi

@borderline_mum

Ölmediğim için gerçekten intihara meyilli olamayacağım söylendi... Sonra akıl sağlığım o kadar kötüyse neden bölünmediğim? Sonra akıl sağlığım hakkında farkındalık yaratmak için konuştuğum için de dikkat çekmeye çalışıyor olarak adlandırıldım.

@oneloveutdja

Her şey senin işin içinde!!

@RooLovesSeyahat

"Sana kimse yardım edemez. Seni ancak sen iyileştirebilirsin"

@MichellxNicole

MH mücadelelerinin seni etkilemesine izin vermemeye karar vermen gerekiyor ve sonra kendi başlarına gidecekler. Ve bu aslında MH bozukluğu olan birinden geldi.

@cdhwings

Yıkıcı ve istismarcı insanları görmezden gelmek. "Uzun yolu seç", "daha ​​büyük insan ol", "görmezden gel". Sırf yıkım gerçeğiyle rahatsız edilmek istemediğiniz için başkalarından tacizi kabul etmelerini istemek de tacizdir. Rahatınız için başkalarını kötüye kullanmak da kötüye kullanmaktır.

@jayteeshaw

"Sen sadece bir çocuksun, duyguların olmasına izin verilmiyor" (ailem 15 yaşında onlara çok bunalımda olduğumu söyledikten sonra

@kid_prairie

Aynı. Depresyona giremeyecek kadar gençtim.

@katysimpsonOT

Benimle daha önce hiç tanışmamış olan pratisyen hekim, "Bu aptallığı bırak, profesyonel bir kadınsın, daha iyi bilmen gerekiyor, bana iyi görünüyorsun, üzülecek ne var ki" dedi.

@KindTreeHugger

Utah'a geri döndüğümde gördüğüm ilk terapist bana LDS kilisesine geri dönersem depresyonun ve seslerin kaybolacağını söyledi.

@gabriellabroady

"Gençler sadece huysuz." 15 yaşındaki oğlumu götürdüğümde birinci basamak doktoru (aile hekimi) tarafından söylendi. Onu dinlemedim; Bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordum! Oğluma daha sonra DEHB, depresyon ve anksiyete teşhisi kondu.

@ringram4mad

"Yaşadığın her şeyi al, bir kutuya koy ve unut gitsin" -- bir psikiyatrist bana travmayla nasıl başa çıkacağımı söylüyor.

@jeninkingston

"Her şey senin kafanda." Muhtemelen şimdiye kadar verilen en kötü tavsiye.

@dawn_bristow

Başka ne yapmamı istediğinizi bilmiyorum - doktorum söyledi.
Sadece kalk, duş al ve yürüyüşe çık - dedi eski kocam.

@SonGunman187

İlk terapistim, servikal problemlerden bahsederken sık sık benim hatalarım olduğunu öne sürdü. Üstelik herhangi bir çözüm üretmeye yardımcı olmuyor.

@AlexNic01726710

Kız kardeşimle zor bir süreçten geçiyordum. Terapistim yanımda bir sprey şişesi taşımayı ve sınırlarımı aştığında ona su püskürtmeyi önerdi. (Yirmili yaşlarımızın sonlarındaydık.)

@watching_wonder

Bir tane daha. Bir Kriz NKP, hayvanlarıma olan sevgimi fark etti ve bana bir çiftlikte çalışmamı ayarlamasını isteyip istemediğimi sordu. O an intihar ettim.

@watching_wonder

Bir Kriz Ekibi NKP'si, intihar girişiminde bulunursam bana yalnızca daha uzun vadeli destek için bir NKP verileceğini söyledi. Bunu unutmayacağım. Esasen intihara meyilli olmanın yeterince akut olmadığını söyleyen Akıl Sağlığı ekiplerine olan tüm güvenimi ve hayatımın daha iyi olabileceğine dair umudumu kaybettim.

@mkgedades

Her zaman klasik bir yanıt aldım "Her şey senin kafanda" ve bu her seferinde kalbimi kırıyor.

@EFortesk

Ciddi bir travma olduğunu söylediğim şey için saygın bir psikanalitik terapiste gitmem gerektiği önerisiyle başlayalım. Yanlış hatırladığımı, yalan söylediğimi ve cinsel açıdan bana uygun olmadığını söyledi. Felaket oldu. Sorunumu kötü bir şekilde kötüleştirdi.

@owainroderick1

Aşağıdakilerden herhangi biri: Kendinizi bir araya getirin. Kendinizi olmak istediğiniz bir yerde hayal etmeye çalışın. Diğerleri zorlanıyor. Bunu konuşalım, böylece ne yapacağınızı çözebilirsiniz.

@GeminiGeek2000

"Depresyona girmeye ne gerek var? Biliyorsun, bu seni üzse de umurumda değil ama insanlar sadece dikkat çekmek için depresyonda olduklarını söylüyorlar".

@Mate_Minerva

Bu gerçek bir problem değil, her şey sizin zihniniz tarafından oluşturuldu, bu yüzden sadece pozitif olun ve bunun hakkında düşünmeyin.

@lucywriter

'Sadece bunun hakkında düşünmemeye çalış.'

@msangiemoon

Sadece minnettar ol. Sadece olumlu düşün. Geçmişi ve bugünü düşünmeyin. Bunların hiçbiri insanların hayatlarını maddi olarak iyileştirmez. Finansal olarak istikrarlı olana kadar zihinsel olarak sağlıklı olamadım.

@Cory_Babstock

Herkesin bir şeyleri -sorunları- var, başa çıkmayı öğren...

@JeanieLAllen

Nasıl yalnız kalınacağını öğrenmen gerekiyor. Bu tavsiye bir akıl sağlığı uzmanı tarafından verilmemiştir.

@nandelabra

"Depresyona girecek ne var? Sadece koşmaya devam et."

@CardiganStories

Sadece dua et ve iyi olacaksın. Bu doktorumdan geldi.

@ mpc1980

"Daha kötü durumda olan insanlar var. Bir kavrayışa sahip ol."

@OffSeids

"Salla bunu" ve "başkaları senden daha kötü durumda" benim favorilerimden birkaçı

@JudeMarr1

Gerçekten yaşlı bir beyaz adam psikiyatristi bir keresinde bana daha fazla dışarı çıkmam gerektiğini söyledi

@kalepowered_

Psikolojik ilaçlarını almayı bırak! İhtiyacınız olan tek şey egzersiz, güneş ışığı, vitaminler ve pozitif düşüncedir.

@nburton10

"Pozitif olmak zorundasın"

@daniella_StOT

Bana birçok kez "yaşıyorsan şükret" ve "başkalarında daha kötüsü var" denildi.

@MH_at_home

Bir terapist bana depresyonumla başa çıkmanın bir yolu olarak çıkmaya başlamam gerektiğini söyledi.

@babapantz1220

İlk terapist, işsiz kaldığımı söylediğimde koca bir çömlek çorba yapıp insanları davet etmemi tavsiye etti.

@3282jessicah

"İyi tarafından bak, en azından senin çocukların çok tatlı!" Teşekkürler! Çocuklarımın görünüşü depresyonumu iyileştirdi!

@RemnantDreams

Terapistime intihar edebileceğimi söyledim, o da "bunu görmemiz gerekecek" dedi.

@TellerTale1

Karım depresyondaydı ve terapisti ona "Neşelen ve mutlu ol" demişti.

@buff3001

Doktor bir keresinde bana akıl sağlığımda yanlış bir şey olmadığını söylemişti, sadece bazı şeyleri "fazla düşünüyormuşum".

@AnonOmu60763024

Terapist, bir konsültasyon için 500 dolar alan bir dolandırıcı naturopath'a gitmemi söyledi.


@kid_prairie

Sadece daha organize ol. Evini düzeltirsen daha iyi hissedeceksin.

@KiannaCastro

Bana söylenen, sadece kalk ve bunun hakkında düşünme. Sanki o kadar kolay olsaydı yapardım!

@ScottVernaglia

SSRI'ya ihtiyacım olmadığını (doktora gitme sebebim), bunun yerine çalışan bir anne olarak kendime daha fazla zaman ayırmam gerektiğini

@OkayestWorld

"Sahip olduğun her şey için şükret."

@TheJenAnn

Yeni bir psikiyatristle ilk randevu (kronik, şiddetli depresyon, panik bozukluk ve agorafobi). Hiç not almadı ve eğildi ve yüzüme "HER ŞEY KAFANININ İÇİNDE! SİZE YARDIMCI OLMAYACAĞIM" diye bağırdı. Onu bir daha görmeyi reddettim.

@7CupsChloe

Senden daha kötü durumda olan daha çok insan var ve o zaman benim en dipte olduğum ve birine her zamankinden daha fazla ihtiyacım olduğu zamandı.


@HermitVancouver

tacizcilerime merhamet et

@anthonynotleon

Neredeyse 20 yıl önce, eski Birinci Basamak Doktorum tarafından "Zoloft'un bu örnek paketini alın"

@citoyennetomate

İlaçla ilgili endişelere o ilacın dozunu artırarak yanıt vermek

@praveen_bable

"Öyle bir şey değil... kimseyle paylaşmana gerek yok"

@sadecebirisi1991

Kriz ekibinin dediği gibi 'etrafına bakıp sahip olduklarını görmüyor musun'

@CattmanM

Konuşacak birini bulmaya çalışırken profesyonel yardım almanın söylenmesi.

@my_agorafobik

"Daha fazla dua et" demek istiyorum,
Biliyorum ama hastayım ve ben neden hasta olduğumu ve ben olmanın neden garip hissettirdiğini bilmek istiyorum

@RuessSophie

Ne yazık ki, annemden geldi, bana bir sorun hakkında konuşmamamı söylüyordu.

@UnderwoodBSW

"Sadece yürüyüşe çık, temiz hava aldıktan sonra kendini daha iyi hissedeceksin."

@jaded_shaded

'Eh, zaten atlayacaksan, yani bizim hizmetimize gerek yok'. Bu, kriz ekibini arayıp onlara mücadele ettiğimi söyledikten sonraydı. Daha sonra onları aradığımı inkar ettiler.

@Jacobİnsanlar

Yürüyüşün depresyonu iyileştirdiği söylendi.

@Just_Nag_Em

Birkaç hafta içinde kendin gibi hissedeceksin

@justjre

Bana "İyisin, git yat uyu" denildi. GERÇEKTEN? Bunu yapamıyorum ve uyuyamıyordum!!!

@tweetwalibai

Tavsiye: merak etme, mutlu ol
Ben: tabi, şimdi iyileştim

@myfaveydoctor

Herkes içinden geçer. bu yüzden geç

@DeeDeeCreative_

"Daha fazla meditasyon yapmalısın." "Endişelenme, yakında daha iyi hissedeceksin." "Sadece olumlu şeyler düşün".

@grumperini

Acele et, sadece yürüyüşe çık, sadece pozitif ol

@FasDad_ND

"Böyle hissetmemeye karar verebilirsin."

@jmamasay

Her şeyin bir nedeni var

@spn_caro

"AŞ bunu"

@JayCeeBrown13

hepsi senin kafanda

@1978goodyear

"Bunu artık bitirmiş olmalısın."

@Gaz_House

"İhtiyacın olan iyi bir temiz hap"

@JustinFrantzen8

eninde sonunda üstesinden geleceksin

@deankrosecz

Sadece zorla/dua et

@taterfeels

"sadece ayağa kalkmalı ve daha fazlasını yapmalısın"

@toneolegit

"Her şey senin kafanda, adamım ayağa kalk ve kemerini bağla, kendi kendine geçecek"


@jesseturtletv

"Düşünmeyi bırak. Bu kadar basit."
Tamam yapacağım.


@cayleeticcone

"Olur, idare et"

@Christo49831227

AŞ bunu! Önce onunla yürümeyi öğrenmeye ne dersin?

@AshZac95

Sıcak bir banyo yapmayı denedin mi?

@Hussy_ameen

'depresyona girme, etkilen'

@johnbrennan1611

Kendini topla ve devam et, hepimizin sorunları var

@karlaleesdotcom

Sadece nasıl hissettiğini görmezden gel.

@walleyePatti72s

Görmezden gel. Gidecek.

@jlhcorley

"Sadece takıntı yapma"

@JezzyJerseyİnek

Negatif düşüncelerinize meydan okuyun.

@alicejeanart

Üzülme, daha kötüsü de olabilirdi

@morellaaranda

ağlama

@AFrameofMind3

Dua etmek

@scOttsummitt

"AŞ bunu."

@hetheralyssa4

"Oluruna bırak ve Tanrı'ya bırak"

@deligma733

Sadece gülümse bu çok kolay

@mindbodythink

Sadece bunun için dua et. terapiye ihtiyacın yok

@vasumathisanch

Bu senin kaderin. Yardım edemeyiz.

@ss84517860

'herkesin bir hikayesi var'

@NeilMackay78

Biraz daha mutlu olmaya çalış...

@A_n_Armourer

Babam - Salla gitsin.

@a16011984

"Sadece devam et".

@ATjelmeland

"zamanla geçer,zaman alır"

@Diva_RHIaktif

Kendine gel.

@ helikopter36

Depresif olmaya ne gerek var

@MUFC_luke95

Hayat bu, diğerleri daha kötü şeyler yaşıyor,

@rachel_taculad

Yaklaşık 2 ay önce ilk Psikiyatrist randevusunda 16 yaşındaki kızıma şöyle demişti: "Bana intihar etmeyi düşündüğünüzü söylerseniz, size hiç yardımcı olmayız.

@RMMcCallum

"Sürekli bu kadar olumsuz olmayı bırak."

@LauraWares

"Ne kadar şanslı olduğunu bilemezsin. Dikkat çekmeyi ve bu kadar duygusal olmayı bırak."

@RyTilliDie

"Duanın çözemeyeceği hiçbir şey yoktur."

@MattBombKafa

Dik dur, üstesinden geleceksin…

@IdeasHaveMe

Yapana kadar taklit et

@N3v3rSayDi3

İşi eve götürme.

@stormchaserchi1

Dikkat çekmek için yapıyorsun

@TheSilly53743555 yanıtlama

Hastaneye kaldırıldığımda triyaj yapan hemşireden "Kendini öldürmek için yeterince çabalamadığın belli"

@PaulHusband_

Bir zamanlar bileğimi nasıl düzgün bir şekilde keseceğime dair ayrıntılı bir açıklamam vardı.

https://twitter.com/JPBrown5/status/1466902028941094918

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 05-12-2021, 17:58
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.071
Standart

Terapi etkinliğinin ne olduğunu şöyle anlatabilirdim. Yazdığım bir psikiyatri grubuna anonim bir kimlikle gelmiş muhtemelen kendi de tıp doktoru olan (psikiyatri harici) bir üye aylarını bu gruba psikiyatrik ilaçların zararlarını anlatan derlemelere harcadı, kendi uğraşıp özel görseller hazırladı, gruptan çıktıktan sonra bunu İngilizce bir başka grupta yapmayı sürdürüyordu. Muhtemelen belli ilaçlar kullanmıştı onları bırakamıyordu, kilo almıştı, uyuyamıyordu, başka yan etkiler deneyimlemişti, asla kendi olamadığını duygularını eski halini geri kazanamadığını ve bunların ilaç kaynaklı olduğunu psikiyatrinin yaşamını mahfettiğini düşünüyordu ve terapi almayı bir kenara bırakalım özel durumu buydu.
Anlattığı bir terapi etkinliğine göre; bilindik uzman ya da hatırı sayılır bir profesörün terapi etkinliğinde ;

Ağlarken kendisine mendil uzatılarak saate bakılıyor ve şöyle deniyor. 15 dakikan var (ağlayacaksan kısa kes anlamında) .Kişi bütünüyle meta oluşu, potansiyel müşteri ya da iş öznesi/objesi oluşu hissetmişti.
Yani bir terapistin varlığını; özellikle travmalar, istismarlar için bunun dışında bazen neredeyse ebeveyn yönlendirmesi gibi bir teknik destek süreci sağlayacak yapılandırılmış bilgi ve bunu yöneltecek bir uzmanın varlığının gerekliliği vb anlamında önemli buluyor ya da kısmen onaylıyorum ama bugünkü anlamıyla zihin/akıl/ruh sağlığı denen biçimde insanın sorunlarının çıkmazlarını bölümlenmesi adı altında verilen yapay destek ya da topluma uyum göstermeyen ve sorun çıkaranları yönlendirip onları oyalayan biri olması anlamında önemli ve gerekli bulmuyorum. Herkesi tek tip kusursuz normaller yapamayız. Kişilik ya da davranış biçimleri üzerinde kişinin bir ölçüde gelişimini sağlayabilecek bir takım sınırlı yönlendirmeler olabilir ancak sınırlıdır.

Bize TV de ya da dizi ve kitaplarda anlatılan terapistlere gelince;
Bir çok genç insan ya da ebeveynin bunu böyle sanarak devletin sağlık sistemine bir psikiyatriste gittiğini duydum. 3 dakika içinde bir tanı ve bir ilaçla oradan ayrılıyorsun. Kişi üç ay sonra ilaç etkisi ya da ani kesme gibi bir durumla bir sürü istenmeyen şikayetle başbaşa kalıyor .Psikiyatrik bir tanı almış oluyor ki bu tanı damgadır. Daha düne kadar hala var mı bilmiyorum asker polis olamıyor ,bazıları ehliyetini yenilerken bile psikiyatrist ziyaret etmek sorunda kalıyor. Özellikle antidepresan kökenli mani tanımlanmıyor ve Bipolar teşhisi geliyor ,çok yaygın. 17 yaşında çocukların basit ergenlik sorunları yüzünden bu duruma düştüğünü defalarca gördük.

Sağlık sisteminde terapi hizmeti psikolog ve klinik psikologlara yıkılmış ki süreci kimse bilmiyor .Yani psikiyatriste pedagojik yardım destek için gidip elinde üç ay sonra nurtopu gibi Bipolar teşhisi olan insan ve genç dolu.

Sağlık sistemine bağlı bir klinik psikologun kapısını çalamazsın ,bu aşamalıdır seni oraya psikiyatrist yönlendirmelidir. Eğer bu sistemin işleyişini bilmiyorsan terapi için gittiğin hastanede ilaçlanırsın hiç bir terapi alamazsın. Tanı damgasını aşarak bir klinik psikologa ulaşmak neredeyse imkansız bu yüzden bunu bağımsız dışarıdan almalısın bunu kimse bilmiyor. Sonuç olarak terapi hizmeti genellikle üst orta sınıflara bahşedilen yapay bir şey diğeri kurban/mağdur yaratıyor. Toplumsal örgütlü bir psikoterapi bilinci yok. Yeni mezun olmuş bir şey öğrenmeye mesleki kariyer öğrenmeye gelişim ya da kariyer yapmaya çalışan psikologlara kamu hastaneleri dışında erişilebilirse kısmen ücreti karşılanabilecek bir rakamla terapi etkinliğine erişebilir. Bu yukarıda anlatılan sorunların çözüm ve tartışması terapinin etkinlik ya da kendi tartışılmasından ne yazık ki önce geliyor.

Terapi toplumu yukarıdan aşağı ip gibi dizin ya da bir piramit yapın, en yukarıdaki 3-5 in hizmetinde ,kuramsal olarakta sadece onunla o profile bağ kurabilecek bir zemin. Toplumsal erişim olarakta bu böyledir. Toplumda psikoterapist ya da psikiyatrist belirlemesinin bile ne olduğu açık değil . Psikiyatrist temel olarak KBB doktoru gibi 3 dakikada ilaç yazan kişi. Bir çok kişi buraya aile sorunu çocuğunun pedagojik desteği için yardım alacağı umuduyla başvuruyor. Psikiyatri bir toplumsal istismardır, sözde terapi hizmeti bunun varlığın katkıda bulunur. Travma ve istismar dışında yani bu iki kavrama verilecek olumlu gerçekçi destek/yardım dışında insanın bozukluğuna yönelik terapi kavramı evrensel bir saçmalama..

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 05-12-2021, 18:31
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.071
Standart

Psikoloji ya da terapi kavramı bu kavramların tıpla işbirliği ile bitirilmiştir. Psikolojinin elinde eskiden nevroz ve psikoz gibi bir kaç temel şablon vardı. Tıpla birlikte üretilen DSM (Psikiyatrik tanı kitabı) yüzlerce zihinsel bozukluk tanımladı. İnsnaın bozukluğu ya da zihinsel bilişsel bozukluk ve anomali diyelim. İnsanlara bozuk olduğunu söylüyorsunuz ve kendilerini tamir etmek için en son çareyi bozuk anlayışını bırakmakta buluyorlar, bunu sosyal medya gruplarını gözlemleyerek rahatça görebilirsiniz. Çoğu psikososyal ya da gelişimsel (duygusal dahil) travma yaralanması ve duygusal vb istismar mağdurlarıdır ve ya da bir kısmı biyolojik fiziksel travmalardan muzdariptir. Psikiyatriden firar adeta hapsihaneden firar gibi yaygındır çünkü psikiyatriye elini veren kolunu kurtaramaz ve kurtaramıyor, bozukluklar ömür boyu ilaçlanmalıdır, bozukluklar sosyal damgadır.

Bugün psikiyatri ve tıp psikolojinin otoritesi ve amiri haline getirildi. Bu amiri haline gelme bir kurmayın generalliğe yükselebilmesi oysa bir astsubayın çavuşluktan öte gidememesi gibi, meslek elemanı olarak psikolog tanınmıyor. Onlar fen edebiyat fakültesi mezunu düşük rütbeliler . Hiç bir zaman bağımsız meslek elemanı olamadılar hiç bir zaman yetkin ya da uzman görülmediler. Alt sınıf rütbeliler. Toplumsal ağır kastlarınız var. Bana iyi bir doktor söyle. Psikoloji tıbbın stepnesi ya da psikolog psikiyatristin yamağı oldu.

Yeni psikiyatri ve psikoloji kuramınız bir tür nöroloji ve beyin kuramı üzerinde çalıştı. Tamamen altı/içi boş bilimsel bir safsata. Eski psikoloji kuramını örgütleyenler benlik/ego ve alt/ilkel benlik (şablon) üstben gibi kuramlar çalışıyordu, bunlar çöpe kaldırıldı. Tamamen beyin kimyasıyla ilgilenen tamamen beyin bozukluğuna indirgenmiş bir kişilik kuramı. Bugün terapi kavramından bahsemezsiniz, sağlık sisteminin kamusal sistemin bir parçası olarak bütün insanlara erişen-ulaşan bir hizmet bile değildir. Psikiyatrinin tanı damgası dışında.

Psikoloji kuramının kendinin tıp sisteminden özgürleşmesi sağlamadığı sürece yapılandırılamayacağına inanıyoruz. Psikoloji ve psikiyatri tamamen ayrılmalıdır. Psikiyatri kendine psiko gibi bir kavram bile içermeyen yepyeni bir ad belki almalı ve psikolojiyle karışmamalı. Belki arada başka bir tekno sınıf yaratılmalı yani eczacılık dişçilik gibi tıbba daha yakın baştan beri sadece bunu okunduğu ve eğitim alındığı bir alan ama ilaçsız insansı bir psikoterapi alanı.

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 05-12-2021, 20:24
"ictenlik" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
"ictenlik" "ictenlik" isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Aug 2017
Mesajlar: 3.071
Standart

Türkiyenin belki de tek karşı psikiyatri ya da kısmen eleştirel psikiyatri grubu olmaya çabalayan (çabalayan diyorum çünkü olmuyor) bir facebook platformunda yazar çizer gözlemci okur olarak bulunuyorum. Tanık olduğum bir kaç hikayeyi ya da eriştiğim bazı insan hikayelerini açayım bu size bir fikir verebilir diye düşünüyorum. Yani yukarıda ne anlattığımı ve eğer konu dışına çıktığım düşünülüyorsa neden için burası olacağını. İnsanlar hikayelerini pek anlatmaz, topluma açmaz ki yakınmalarla ve tanılarla gelir ileri gidemeyiz eğer grup yöneticilerini ya da yakın bulunan birilerini özelden yazar anlatırsa daha çok tanık olan olursa oluyor. İşin aslı psikiyatri sürecinde birey tanı ve uyuşturma ile birlikte hikayesini ve yönünü kaybetmiştir. bunun dışında çoğu kendi psikozunu çözememiş kendine yardım edemeyen psikoz iyileştiricisi görünümde olabilir yani kendi şifa yolunu dağıtıyor, muhtemel pasifizm.

19 yaş genç ergen kadın birey, hikayesini kendinden dinliyoruz

Kişi telefonun ucunda biriyle tanışıyor muhtemelen yirmili yaşların ortalarında bir erkek. Duygusal bir ilişki yaşadığını düşünüyor, kendi hayal dünyasında. Bir gün karşı tarafın bir sevgilisi olduğunu öğreniyor ve tamamen istismar edildiğini farkediyor, çılgına dönüyor vs. Tüm tablo bu.

Aileye anneye (muhtemel sanırım anne baba arı) duygusal hırçınlık yansıttığı için ve ebeveyn durma hakim olmadığı nasıl çözebileceği konusunda kafası karşıtlığı çalışıp durduğu zamanı olmadığı gerekçesiyle onu bir psikiyatriste götürüyor, temel pedagojik yardımla (ebeveynlikle) ergen psikiyatrisi desteği arası bir destek arayışı ya da istenci. Psikiyatristimiz bir kaç temel test yapıyor, kişiden bir günlük tutmasını istiyor bir kaç ilaç yazıyor ve gönderiyor. Daha sonra kişi günlüğü yazıp götürüyor. Çok ciddi psikiyatrik vaka, çok ciddi sorunları olacağı olduğu söyleniyor. Bir kaç ay sonra ilaçları artık kullanmak istemiyor ve bırakıyor kimi nörolojik vs diğer sıkıntılar yaşıyor özellikle krampları, kas gerginliği, çekmeler, kendi gibi eskisi gibi olamama-hissedemem, duygusal düzensizlik vs.
Gruba erişiyor. Hikayesini tesadüfen öğreniyoruz ya da ben öğreniyorum diyelim çünkü nadiren bu olur.

Şimdi kişini sadece basit akran desteğine ihtiyacı var yani kadın erkek ilişkileri konusunda daha deneyimli dikkatli dominant bir kadın birey yaşıtı ya da biraz daha büyük ona biraz tavsiye vermeli ve yönlendirmeli. Bunun dışında üniversite hazırlık sürecinde ve duygusal hormonla ilişki ya da kaprislerden biraz çekilip sıyrılıp oraya adapte edilmeli. Yani kişi 12 yıldır okumuş ve geleceği için önemli bir sınavın arefesinde ve hazırlanamıyor duygusal ilişki arıyor. Muhtemelen süper ilişki/erkek tek ilişkiyle yaşamı çözme arayışını da bırakıp yine kendi yaşıtı dengi bir erkekle de kurarsa duygusal fiziksel hormonal ilişki kurması da gerçekten iyi olacak ya da tavsiye edilecekse edilecek. Tüm yapılması gereken buydu. hiç bir travma yok, psikiyatrik sorun geçmişi yok. Ebeveyn boşluğu, eğitim denetime ihtiyacı var, yönlendirmeye ihtiyacı var. Yukarıda anlattıklarımı bir terapi şablonu olarak sunarsakta bunu almıyor. Şununla ilgileniyor. Eski erkek arkadaşını kendine bağlama, onun peşinden gitmeli mi? onun köpek olmasını peşinde dönmesini isteme, ona sorun yaşatmayı isteme, başka ilişkiler arayışı, yetişkin erkek ilgisi/desteği arayışı .. Psikiyatrik bir profil olup olmadığı ,annesinin zorla psikiyatri ziyareti ya da kendini yatırması korkusu/kaygısı, psikiyatristin annesiyle kuracağı ve gerçekten kurduğu iletişimlerle kendini denetleme telaşı, yaşadığı yan etkilerin geçip geçmeyeceği ne zaman nasıl geçeceği ve yönetilebileceği...

Psikiyatri bireyi sadece taciz etti ya da mağdur etti.

17 yaş genç ergen kadın birey; Hikayeyi çok kısmen parçalarıyla anneannesi anlatıyor .

Çocuk Bipolar tanısı almış/konmuş. Sadece üç ay önce uyku düzensizliği nedeniyle psikiyatriste götürülmüş. Tek nedne, ana nedne başka neden yok. Bildirilen bu. Muhtemelen reçete edilen antidepresanlar nedeniyle mani yaşadı. Hikayeyi tam bilmiyoruz ama anladığımız kadarıyla anneanne yanına galiba köy gibi bir yere belki salgın belki yaz tatili gibi bir gerekçeyle getirildi sanırım muhtemelen sosyal bağları kesildi ya da azaldı, belki sevgili ardı ve telefonda görüşülüyor belki sabaha kadar süren ve telefon ekranına bakarak yapılan uzun yazışma ya da sosyal medya türü bağımlılıklar var ve bir yerde bir noktada sirkadiyen döngü uyum bozuldu. Cep telefonu ekranları gün ışığı dalga boyunda parlak mavi ışık yayıyor ve tüm gece herhangi filtre ya da gözlük olmaksızın ve buna ara vermeksizin telefona bakarsak bu olabiliyor. Porno bağımlılığı ,sosyal medya bağımlılığı ya da saplantılı biçimde belli kişilerin profillerini inceleme gibi durumlar var ve bunlar da dopamin sorunlarına vb ye ya da tükenmeye yolaçabiliyor. Sonuç olarak yukarıdaki terapi şablonlarının bir işe yarayıp yaramayacağını bırakalım muhtemelen bir psikiyatrist ziyaretinden terapi bile alamadan on dakika da uyku ilacı ay da antidepresan vb reçetelemesi ile kişi 3 ay sonra bir mani atağıyla ve Bipolar teşhisi sahibi oldu.
Bir Z kuşağı ergeni bir X kuşağı psikiyatrist y ada terapistle yaşadığı bireysel içsel süreçleri ne kadar paylaşabilir. Özellikle travma yaşayanların deneyimlerini psikiyatriste açılabilmesi için onlarca seans geçmesi gerekeceği ve bu gerçekleşmeden terapi ilişkisini zaten sonlandırılabileceği varsayılır. Kişiler tek bir hastane ziyaretiyle sorun çözmeye çabalar.

20 li yaşların başlarında genç kadın bireyhikayeyi alabildiğimiz kadarıyla kendinden dinliyoruz

Bu kişi gruba geldiğinde şunu sorar. Duyduğum sesler ne zaman geçecek. İlaçlı ilaçsız ne zaman kesilir ,kesilecek mi? Talep bu ..
Çünkü grup ilaçsız çözümü öncelediği için ve en az ilacı zorunlu asgari ilacı özellikle bilgilendirmiş onayla (yan etkilerin açıklanması vs ile) çok zorunlu görülür ya da birey ısrarla isterse öneren bir grup ama önermeyen bir grup.

Aylarca yapılan iletişimden sonra bireyin diyabet adayı olabileceğini ve bireyin tanı konmuş tiroid sorunları da olduğunu öğrendik. Tiroid sorunlarıyla ilgili okuduğum bir belge de şu yazıyordu. "Eskiden psikiyatrik tanıların belirtilerini en iyi açıklayan gözlemler tıp kitaplarının tiroid hastalıklarıyla ilgili bölümünde olurdu. Yani tiroid tek başına şizofreni belirtileri ya da sanrı ses duyma nedeni olabiliyor. Kişiye bu da açıklandı. Kişiye antipsikotik kullanımı sonrası daha önce ses yok idiyse antipsikotik kullanımı kaynaklı ses duyma olabileceği de açıklandı. Kişi bunları işleyemiyor. Şizofreni tanımına net bir saplantı ve berbat çocuksu bir duygusal tutum içinde. Ebeveyn akran yönetimine ihtiyaç duyuyor.

Yine uzun süren parçalı iletişimler sonunda öğrendiğimiz diğer bir hikaye parçası. Anne onu doğururken ölüyor ve baba kızına bir gün: "keşke o öleceğine sen ölseydin" demiş. Bir psikiyatristin ilaç yazma öncesi bunu bildiğini sanmıyoruz. Anne yok büyük bir ebeveyn boşluğu var, abinin duygusal istismarı şiddeti sanırım var ve sürece ekleniyor. Kişi oldukça hayalci ,okuldan tanıdığı bir çocuğa saplantılı ve aralıksız 10 saat sosyal medya profilini gözlemliyor. Bu tek başına uyku sorunlarıyla birleşip ses duyma üretebilir. Muhtemelen bunu bir psikiyatriste bildiremezdin. Bilgi alamıyor ya da iletişim kurulamıyor ve artık kişisel durumu ya da kullanılan antipsikotiklerin çocuklaştırması mı bilmiyoruz hayal dünyasında muhtemelen yaşıyor TV deki ünlülerin bazılarını sevgilisi olma gibi kendini önemseme ve peygamber sanma gibi .Çoğu ilaçlarda gelir ve olur...

Bu internette okuduğum bir örnek yurtdışından. Cinsel istismar travması ve buna bağlı şizofreni öyküsü.

Kişi bir bir kaç psikiyatristi ziyaret eder. Psikiyatristlere cinsel travmayı açıkladığında onların buz kestiğini söylüyor, ne yapacağını bilemediğini ve elini nereye koyacağını bile bilemediğini söylüyor ya da ona öyle bir profil denk geldi. Yani kişi soğuk ve buz kesmiş biçimde elimden bir şey gelmez, bu durumda ne yapılacağını/söyleneceğini inanın bilmiyorum imajını karşıya net bir şekilde yansıtıyor. . Hazırlıklı değil. Yani orada formalite bir iletişim. Her neyse bir psikiyatrist benim için bir şey yapamadı ve yapamayacağını da açık olarak ima etti ama bana bir takım kitaplar önerdi diyor. Bir tanesi cinsel travmadan kurtulma gibi bir isimde bir kitap ve yazanın da kendi öyküsüne dayanıyor. Her neyse kitabı alıp okuyor içinde duygusal yükle travma travma yükünü boşaltma için kişi kendi yaptığı spontane geliştirdiği teknik ve yöntemleri paylaşmış. Bunlardan bir tanesi de tam travmaya ilişkin bir duygusal yükü ortaya çıkardıktan belleğe getirdikten sonra sopayla yastık dövme gibi bir şeydi ve gidip bir plastik beyzol sopası vs bir şeyler alıp aynını yapıp hıçkıra hıçkıra ağlayarak paramparça edene kadar tüyler havada uçuşana kadar hatta kendinden geçerek yapılan bir yastık parçalama seansını anlatıyordu. Bunu oldukça kurtuluşu olarak ifade ediyordu. Öyle ya da değil bilemeyiz ama kişi kendi kronolojisinde oraya bir değişim miladı işaretlemeyi başarmış yani olgunun nasıl tanımlanacağını bilmiyorum. Bunu da şu yüzden anlattım .Yaralı şifacı. Aynı türden yaralanmış aynı sorunu çözmüş ya da çözmeye uğraşan bireyin çabası ya da yöntemi bireye ulaştı. Yani mesleki olarak psikiyatristin kendini geride tuttuğu hatta yetersiz hissettiği bir alan eriştik. Twitter da şu an insan ağları var ve ne ilaçlar ne psikiyatristler buradaki insanlar, ağlar ve iletişimler beni toparladı ve psikiyatriden diyen insan hikayeleri dolu...

Bir başka örnekte Almanya ya Ezidi kadınların kaçmasına yardımcı olan bir Ezidi erkek psikolog. Batı kültürüyle aynı etkileri gözlemleyemedikleri ya da aynı yöntemi kullanmadıklarını söylüyor. Sonuç olarak terapide canlı etkin etkileşimli gelişmesi gereken bir olgu. Bir kere terapi bireyin herşeyini ortaya dökeceğini varsayıyor. Örneğin bizim kültürümüzde ve toplumumuzda bu mümkün mü;? Bireyin içselliğine erişemezsin, bir kere erişmek istiyor musun ve oraya karşı donanımlı mısın? Katı dinsel öğreti var, cinsel yasaklar var, toplumsal ayıplar var ,birey neden anlatsın nasıl anlatsın .Yine son olarak Z kuşağı denen tekno kuşak ayrıca incelenmelidir. Yani adeta psikoloji yeniden yapılanmalıdır. Hata onların kendi üretimine izin geçit verilmeli ve fırsat sağlanmalı.

Terapi psikiyatriden koparılmalıdır. Bir kere terapi kuramları bireyin özgür olacağını varsayıyor. Afganistan'ı geçelim Türkiye özelinde terapiye ihtiyacı olacağını varsaydığımız bir birincil bir grup tanımlasak bireysel bir ekonomik bir özgürlük bulamazdık çoğu anne baba ebeveyn ve eş vesayeti ya da denetiminde olurdu..

Pratikte terapi nedir? Buraya bakın, bir ay gözetleyin, sosyal medya insanlığın safrası gibi...
https://www.reddit.com/r/Antipsychiatry/

İçtenlik yazıları ve yazarlığı açık/özgür kaynak kodlu yazılım mantığının ve duygusunun tam aynını paylaşarak, mülkiyetsiz, anonim, yazarca sahiplenilmeyen, isteyenin istediği gibi izinsiz alıp dağıtıp çoğaltabileceği ve isterse kendi geliştirebileceği, katabileceği imzasız yazımlar olma felsefesi taşır. Özel olarak kaynak kişi alıntı kaynağı belirti tutulmamışsa yayımsız basımsızdır. İnternette yazılmıştır. Dileyen kullanır.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 07-02-2022, 00:53
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart

Natan ve içtenliğe katkısı için teşekkür ederim. Natan alıntı mı yaptı kendisi mi yazdı bilmiyorum, alıntı ise kaynak belirtirse memnun olurum.

Sevgili içtenlik psikolojinin tıp ve psikiyatri altında ezildiğini ben de düşünüyorum. Söylediğin gibi eskiden kişilik teorileri vardı, psikanalitik yaklaşımlar vardı. Psikanalitik yaklaşımlar eskisi kadar olmasa da hala var aslında, sadece popülerliğini yitirdi. Ama yerini bilişsel davranışçı terapi aldı dersek heralde yanlış olmaz. Bu terapinin kendine has bir yaklaşımı var, beyin kimyasından bağımsız. Düşünce, duygu ve davranışların birbirini etkilediğine inanırlar, biri değişirse diğerleri de değişecektir. Kişilik bozukluğu üzerine çalışan ayrı uzmanlar var, mesela bordorline kişilik bozukluğu için diyalektik terapi önerilir, tam spartacusluk ha Yani diyalektikteki zıtlık burada vardır, hem değişme hem de mevcut durumunu kabullenme vardır, sadece değişmenin ya da kabullenmenin yeterli olmadığı düşünülmüştür. Kişilik teorilerini detaylı bilmiyorum ama terapilerde kişiliği de düşün duygu davranışla ilişkili görüyorlar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
anksiyete, depresyon, freud, psikoloji, terapi


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:32 .