anarchist, ismin dile geçmesi ve asırların geçmesi ile dönüşmesini, ismin işaret ettiğini tanımaya nasıl hamlediyorsun
Bizim dediğimiz, burada zikredilen bazı isimlerin misalen ilyas isminin arapçaya tabii olarak bu isimden bahis eden metinler vasıtası ile geçmesi hadisesidir!
İsmailden araba geçen bir isim var ise bu kendisi, babası kardeşi ve annesinin ismi olmalıdır!
Misal olan ilyas ile ismail arasında asırlar vardır!
O vakit akla şu sual gelebilir, denebilirki ismail seslenişi ibraniceden çok yunancaya niçün benziyor!
Evvela ibrahimin oğlunun babasının icad ettiği bir dili konuştuğunu herhalde kimse iddia edemez, yine dilin canlı bir varlık olduğu ve zaman dahilinde isimlerin kavramların telaffuzunun dönüştüğüde inkar olunamaz!
İsmail cürhümlüler arasına karıştığında ona tam olarak nasıl hitap ediliyor idi bunu kati olarak tespit ve ilan etmek namümkün görünmektedir!
Bundan mütevellid yunancadaki seslenişin arapçadaki seslenişten önce mi sonraya mı ait olduğu ve yunancanın zaman içinde aynı dil ailesine mensup olan arapça, aramice ve ibraniceden hangisinin daha fazla tesirinde kaldığını kati tespit ve tayini mümkün değildir!
Bir diğer husus, dile uyum ve telaffuz kolaylığının da zaman dahilinde isimleri değiştirdiğidir!
Türkçemizden de buna misal verebiliriz!
Rıdvan arapça bir isimdir amma türkiyemizde bazı yerlerde rızvan diye telaffuz edilir, hatta meşhur bir isim olan hüseyinin isseyin şeklinde telaffuzu, erzurumun rizeye yakın mahallerinde pek yaygındır!
Yine arapçadan türkçeye geçmiş Bekir, Ömer, Osman isimlerinin arapçadaki orjinali bizim kullandığımız seslenişte değildir!
Türk, bu isimlerin telaffuzunu dil yapısı dahilinde dönüştürmüştür!
Filolojik bahislerde bunlardan sarfı nazar edilmemeli ve yine unutulmamalıki kuranda zikredilen bu isimlere şahit olmuş devrin ehli kitabı vardır ve onlar "
bu isimlerde nereden çıktı" dememiştir!
Sözün kısası, kuranın zikrettiği bu isimler arapçada isimlerin işaret ettiği zatlar içün kullanılmakta idi!
Gerçeğe sadakat şart!