Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 28-08-2014, 03:11
drecco drecco isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Aug 2014
Mesajlar: 144
Standart İlk Algılar

Selam
Spermle yumurtanın birleşmesinden meydana gelen zigottan başlayıp bebeğin doğum anına kadar geçen biyolojik süreç vardır.Bu sürecin hangi noktasında canlılık vardır,hangi noktasında bitkisel,hayvansal ya da insani özellik bulunmaktadır.Atomu çözmeden maddeyi çözmek mümkün değildir.Kaynağa inmeden akışı gözlemlemek de mümkün değildir.
Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır.Şöyle ki,sperm vajinanın dışına doğru hareket etmez.Algılamalrı onu vajinanın içine doğru sürükler.Tek hedefi vardır, bir evren kadar geniş olan anne rahminde yumurtayı bulmak ve ona yönelmek.
Spermle yumurta arasındaki karşılıklı birbirini çekici algılama güçleri bu iki canlı hücrenin birbiriyle birleşmesini sağlar.
Burada temel soru,bunların iradi bir güçle mi gerçekleştiği;yoksa fiziksel kanunlara bağlı,mecburiyet ve mahkumiyet sonucunda yapılmak zorunda olan bir eylem mi olduğudur?
İşte bu noktadan bakarsak,spermle yumurta arasındaki ilişki mecburiyet ve mahkumiyet ise insanın tüm hareketlerinde aynı yapının daha kompleks bir sebep sonuç ilişkisi olmadığını kim iddia edebilir?Bunun aksi ise bu insani özellik nerede ve nasıl farklılaşıyor; özgür irade varsa bu nerexe ve nasıl başlıyor.Yoks kendimizi mi kandırıyoruz?......(1)
Bu konudaki düşünceleri alalım.
sevgiler
(1) Tahir özakkaş ,md.phd

Konu drecco tarafından (28-08-2014 Saat 03:12 ) değiştirilmiştir. Sebep: imla
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 28-08-2014, 03:15
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

drecco´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam
Spermle yumurtanın birleşmesinden meydana gelen zigottan başlayıp bebeğin doğum anına kadar geçen biyolojik süreç vardır.Bu sürecin hangi noktasında canlılık vardır,hangi noktasında bitkisel,hayvansal ya da insani özellik bulunmaktadır.Atomu çözmeden maddeyi çözmek mümkün değildir.Kaynağa inmeden akışı gözlemlemek de mümkün değildir.
Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır.Şöyle ki,sperm vajinanın dışına doğru hareket etmez.Algılamalrı onu vajinanın içine doğru sürükler.Tek hedefi vardır, bir evren kadar geniş olan anne rahminde yumurtayı bulmak ve ona yönelmek.
Spermle yumurta arasındaki karşılıklı birbirini çekici algılama güçleri bu iki canlı hücrenin birbiriyle birleşmesini sağlar.
Burada temel soru,bunların iradi bir güçle mi gerçekleştiği;yoksa fiziksel kanunlara bağlı,mecburiyet ve mahkumiyet sonucunda yapılmak zorunda olan bir eylem mi olduğudur?
İşte bu noktadan bakarsak,spermle yumurta arasındaki ilişki mecburiyet ve mahkumiyet ise insanın tüm hareketlerinde aynı yapının daha kompleks bir sebep sonuç ilişkisi olmadığını kim iddia edebilir?Bunun aksi ise bu insani özellik nerede ve nasıl farklılaşıyor; özgür irade varsa bu nerexe ve nasıl başlıyor.Yoks kendimizi mi kandırıyoruz?......(1)
Bu konudaki düşünceleri alalım.
sevgiler
(1) Tahir özakkaş ,md.phd
Spermin zihinsel bir yetisi var mi? Yoksa tamamen bu onun kendiliginden gelen hareketi mi?

Ozgur irade olabilmesi icin, canlinin zihinsel yetisi olabilmesi ve buna kendisinin de mudahele edebilmesi ve bunu kendi istemiyle yapabilmesi gerekir.

Yani bilinc ve farkindalik gerekir. Bu basta kendinin ne oldugunun bir (individual) bilinci ve farkindaligidir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Konu evrensel-insan tarafından (28-08-2014 Saat 03:25 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 28-08-2014, 16:51
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

Özgür irada konusunda ciddi şüphelerim var. Özgür iradenin olmadığına dair bilimsel bulgular da bulunmak da. Libet ve Feinstein hakkında google'da arama yaparsanız bu deneyler ilginizi çekebilir.

Bilinç, sadece farkındalığına varılmış bilinçaltıdır. Ben bugün metafizik olarak algıladığım şeyler da dahil herşeyin neden-sonuç, etki-tepki ilkesine göre hareket ettiği kanaatindeyim. Ancak bilinç-bilinçaltı ilişkisi bir ilizyon ile bir yanılsama ile özgür irademiz olduğu yanılgısını oluşturuyor.

Aslında her şey nötr. Ancak sadece aynı değerin farklı polaritelerine ağırlık vermek suretiyle bir kişilik, düşünce ya da karakter sergiliyoruz...

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 28-08-2014, 19:43
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Dialectics´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Özgür irada konusunda ciddi şüphelerim var. Özgür iradenin olmadığına dair bilimsel bulgular da bulunmak da. Libet ve Feinstein hakkında google'da arama yaparsanız bu deneyler ilginizi çekebilir.

Bilinç, sadece farkındalığına varılmış bilinçaltıdır. Ben bugün metafizik olarak algıladığım şeyler da dahil herşeyin neden-sonuç, etki-tepki ilkesine göre hareket ettiği kanaatindeyim. Ancak bilinç-bilinçaltı ilişkisi bir ilizyon ile bir yanılsama ile özgür irademiz olduğu yanılgısını oluşturuyor.

Aslında her şey nötr. Ancak sadece aynı değerin farklı polaritelerine ağırlık vermek suretiyle bir kişilik, düşünce ya da karakter sergiliyoruz...
Sen hic yasam ve iliskilerinde bir konu uzerinde, kendi dusunce ve davranislarinin kararini kendin almaz misin?

Her zaman sana bu karari bir guc ya da beynin mi, ya da baskilarinin zorlamasi, empozesi ya da kurtulamadigin her turlu degerin mi aldirir.

Nedir o bilimsel bulgular, ornek verebilir misin?

Bir deneyden beynin cikaracagi sonucun ne oldugu degil; bunun gozleminin olup olmadigi, olgusu ya da teorisinin test edilmesi yani bilimselligidir.

Her turlu akilci cikarimlar ya da bildirimler, bilimsel degildir.

Ayrica bu deneylerde ozgur irade hangi anlam ve icerikte deneye tabi tutulmustur?

Hayir, bilinc konu ve kavramin ne oldugunun bilgisinin farkindaligidir. Bilincalti ise farkindalik degil; otomatiklesmislik, yerlesmislik ve alisilagelmislik tasir. Farkindalik tta bilinc de icermez.

Cunku bir seyin bilinci onun rahatsizligi ve ondan kurtulma farkindaligidir.

Bilissellik ise, konu ve kavram ne ise onun; algilanmisligi, kavranmisligi vasfina varilmisligidir.

Bir seyin notrlugu onun kavram algi bilgi ve anlam ve icerigidir. Herhangibir kavrami ifadeye tasimak ise ona pozitivite ya da negativite yuklemektir.

Fizigi farkli kilan, zihniyet ve yetilerinin fonksiyonudur.

Farki ayirmak ya da ayrilmis bir fark bunyesinde digger farklari yok etmek ise, tamamen zihinseldir. Yani "dogrulu/iyili/guzelli" alginin ayrilanin hakimiyetinde ayrilmasi ya da yok edilmesinin inancidir.

Dolayisi ile farkin farkina varmak, onu ayirmak anlamina gelmez. Sadece farklarin farkindaki her bir farkin farkindaligi temelindeki ayrimsiz ve yok edimsiz birlesimidir.

Iste o yuzden dusunce ozgurlugu ve serbestligi irade kullanimi v.s. butun bunlar karar mekanizmasi olarak birin (individual) birsel bilincini gerektirir.

Bu bilinc kendi beynini birin kendisinin yonlendirimini, kontrolunu ve yonetimini kendi Adina ve de hic birbaski altinda kalmadan uygulamayi getirir.

Zaten bu bilinc ve farkindalik yoksa; serbest dusunce ozgur dyusunce ve iradedeki kararliliktan bahsedilemez.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 28-08-2014, 23:55
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

evrensel-insan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sen hic yasam ve iliskilerinde bir konu uzerinde, kendi dusunce ve davranislarinin kararini kendin almaz misin?

Her zaman sana bu karari bir guc ya da beynin mi, ya da baskilarinin zorlamasi, empozesi ya da kurtulamadigin her turlu degerin mi aldirir.

Nedir o bilimsel bulgular, ornek verebilir misin?

Bir deneyden beynin cikaracagi sonucun ne oldugu degil; bunun gozleminin olup olmadigi, olgusu ya da teorisinin test edilmesi yani bilimselligidir.

Her turlu akilci cikarimlar ya da bildirimler, bilimsel degildir.

Ayrica bu deneylerde ozgur irade hangi anlam ve icerikte deneye tabi tutulmustur?
"San Francisco'daki Mount Zion Hastahanesi'nde nörofizyolog olarak çalışan Benjamin Libet ve Bertram Feinstein'ın yaptıkları bir deney bilim çevrelerinde fırtınalar koparmıştır. Bu bilim adamları, bir hastanın tenine uygulanan dokunma uyarısının beyne elektrik sinyali olarak ulaşma süresini ölçtüler. Hastaya, kendine dokunulduğunu hissettiği anda düğmeye basmasını söylediler. Beynin bu uyarıyı saniyenin 0.0001'i kadar bir sürede kaydettiğini, ama hastanın düğmeye uyarıdan saniyenin 0.1'i kadar sonra bastığını gördüler. Asıl şaşırtıcı olan, hastanın uyarıdan sonra düğmeye bastığının şuuruna ancak 0,5 saniye sonra varmış olmasıydı. Bu deney, tepki kararının hastanın şuurdışı zihni tarafından verildiğini gösteriyordu, hastanın farkındalığı sanki yarışta geride kalan bir at gibiydi! Daha rahatsız edici olansa, deneylerde yer alan hastalardan hiçbirinin, düğmeye basmaya şuurlu olarak karar vermelerinden önce şuurdışı zihinlerinin düğmeye bastığının farkında olmayışlarıydı. Hastaların beyni, öyle olmadığı halde eylemleri şuurlu olarak bizzat kendilerinin denetlediği sanısını yaratıyordu. Bu durumda kararı veren kimdi, Şuurlu zihin mi, yoksa şuurdışı zihin mi?"

http://www.memorytr.com/suur-disi-zihin/
ya da http://aydinlanis.blogspot.com.tr/20...bir-deney.html

Kendi düşünce ve kararlarını kendin almaz mısın demişsin. Benim yaklaşımım şöyledir: seni çok yakından tanıyanlar, seninle yıllarını geçirmiş olanlar hangi duruma hangi tepkiyi vereceğini, hangi konuda hangi yorumu yapabileceğini, hangi problemi ne şekilde çözmeye çalışacağını sence ne kadar doğrulukla tahmin edebilirler? %10 mu %80 mi? Belki de %90? Internet siteleri dahi senin zevk ve beğenilerini keşfedip sana aramalarında ilgini çekebilecek sonuçlar ya da reklamlar sunan matematiksel algoritmalar yapabiliyorlar şimdiden...

Bilinçaltı, karanlık kocaman bir orman gibidir. Bilinç ise elinde bir el feneri ile bu ormanda gezintiye çıkmış haline benzer. Fenerin önce bir çeşit küçük bitkiyi aydınlatır. Ancak fenerini o bitkinin civarına odaklarsan aslında o bitki dediğin şeyin bir koca ağacın dalı olduğunu keşfedersin...

Jung, bu konuda kollektif bilinçaltı teorisini öne sürmüştür. Bizlerin sadece bu kollektif bilinçaltının, her bilgiyi içeren bilinçaltının belli kısımlarına belli anlarda erişebilen canlılar olduğumuz teorisini. "İlham" mekanizması bunun örneğidir ki Einstein'ın denklemlerini nasıl keşfettiği ile ilgili söylemleri de Jung'un teorisine aslında ihtimal vermektedir.

Ancak en baştaki konuya dönecek olursak sen parmağını hareket ettirmeye karar vermeden önce şayet vücudunda bu hareketle ilgili elektriksel dalgalanmalar başlıyor ise o zaman gerçekten parmağını kaldırmak isteyenin kim olduğu konusu tartışmaya açılmaya değerdir. Bulgular yeterince de bilimseldir.

Beyin bence düşünce üreten ya da düşünce depolayan bir organ değildir. Beyin, bir alıcı-verici gibi çalışır. Belli bir kaynağa erişim sağlar. Belki de "özgür irade" dediğimiz şey sadece o erişim kanallarına yön vermekten ibarettir...

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 29-08-2014, 00:40
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Dialectics´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"San Francisco’daki Mount Zion Hastahanesi’nde nörofizyolog olarak çalışan Benjamin Libet ve Bertram Feinstein’ın yaptıkları bir deney bilim çevrelerinde fırtınalar koparmıştır. Bu bilim adamları, bir hastanın tenine uygulanan dokunma uyarısının beyne elektrik sinyali olarak ulaşma süresini ölçtüler. Hastaya, kendine dokunulduğunu hissettiği anda düğmeye basmasını söylediler. Beynin bu uyarıyı saniyenin 0.0001’i kadar bir sürede kaydettiğini, ama hastanın düğmeye uyarıdan saniyenin 0.1’i kadar sonra bastığını gördüler. Asıl şaşırtıcı olan, hastanın uyarıdan sonra düğmeye bastığının şuuruna ancak 0,5 saniye sonra varmış olmasıydı. Bu deney, tepki kararının hastanın şuurdışı zihni tarafından verildiğini gösteriyordu, hastanın farkındalığı sanki yarışta geride kalan bir at gibiydi! Daha rahatsız edici olansa, deneylerde yer alan hastalardan hiçbirinin, düğmeye basmaya şuurlu olarak karar vermelerinden önce şuurdışı zihinlerinin düğmeye bastığının farkında olmayışlarıydı. Hastaların beyni, öyle olmadığı halde eylemleri şuurlu olarak bizzat kendilerinin denetlediği sanısını yaratıyordu. Bu durumda kararı veren kimdi, Şuurlu zihin mi, yoksa şuurdışı zihin mi?"

http://www.memorytr.com/suur-disi-zihin/
ya da http://aydinlanis.blogspot.com.tr/20...bir-deney.html

Kendi düşünce ve kararlarını kendin almaz mısın demişsin. Benim yaklaşımım şöyledir: seni çok yakından tanıyanlar, seninle yıllarını geçirmiş olanlar hangi duruma hangi tepkiyi vereceğini, hangi konuda hangi yorumu yapabileceğini, hangi problemi ne şekilde çözmeye çalışacağını sence ne kadar doğrulukla tahmin edebilirler? %10 mu %80 mi? Belki de %90? Internet siteleri dahi senin zevk ve beğenilerini keşfedip sana aramalarında ilgini çekebilecek sonuçlar ya da reklamlar sunan matematiksel algoritmalar yapabiliyorlar şimdiden...

Bilinçaltı, karanlık kocaman bir orman gibidir. Bilinç ise elinde bir el feneri ile bu ormanda gezintiye çıkmış haline benzer. Fenerin önce bir çeşit küçük bitkiyi aydınlatır. Ancak fenerini o bitkinin civarına odaklarsan aslında o bitki dediğin şeyin bir koca ağacın dalı olduğunu keşfedersin...

Jung, bu konuda kollektif bilinçaltı teorisini öne sürmüştür. Bizlerin sadece bu kollektif bilinçaltının, her bilgiyi içeren bilinçaltının belli kısımlarına belli anlarda erişebilen canlılar olduğumuz teorisini. "İlham" mekanizması bunun örneğidir ki Einstein'ın denklemlerini nasıl keşfettiği ile ilgili söylemleri de Jung'un teorisine aslında ihtimal vermektedir.

Ancak en baştaki konuya dönecek olursak sen parmağını hareket ettirmeye karar vermeden önce şayet vücudunda bu hareketle ilgili elektriksel dalgalanmalar başlıyor ise o zaman gerçekten parmağını kaldırmak isteyenin kim olduğu konusu tartışmaya açılmaya değerdir. Bulgular yeterince de bilimseldir.

Beyin bence düşünce üreten ya da düşünce depolayan bir organ değildir. Beyin, bir alıcı-verici gibi çalışır. Belli bir kaynağa erişim sağlar. Belki de "özgür irade" dediğimiz şey sadece o erişim kanallarına yön vermekten ibarettir...
Butun bu bilimsel gozlemler deneyler ve cikarilan sonuclar tamamen fiziksel yanasimlardir, ozgur irade de;

Birincisi beyninin yaninda kisinin kendisi de vardir. Yani beynini yonlendirebilir

Ikincisi ozgur irade, bilinc duzeyi ile paraleldir.

Bak burada bir tanim var, bu tanima gore "ozgur irade var mi/yok mu?" karar verebilirsin, ya da bu tanim da katilmadigin bir yer varsa bildir.

Özgür irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser*gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın*da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı*zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle*me neden olan eylemi başlatabilen yetidir.

Yukarida koyulastirdigim cumleni aciklar misin? ve de neresidir dusunce ureten ya da depolayan yer. Sen beyni sadece fiziksel olarak aliyorsun, beynin fonksiyonel yetilerini bence hesaba katmiyorsun.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 29-08-2014, 08:25
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

evrensel-insan´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Butun bu bilimsel gozlemler deneyler ve cikarilan sonuclar tamamen fiziksel yanasimlardir, ozgur irade de;

Birincisi beyninin yaninda kisinin kendisi de vardir. Yani beynini yonlendirebilir

Ikincisi ozgur irade, bilinc duzeyi ile paraleldir.

Bak burada bir tanim var, bu tanima gore "ozgur irade var mi/yok mu?" karar verebilirsin, ya da bu tanim da katilmadigin bir yer varsa bildir.

Özgür irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser*gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın*da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı*zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle*me neden olan eylemi başlatabilen yetidir.

Yukarida koyulastirdigim cumleni aciklar misin? ve de neresidir dusunce ureten ya da depolayan yer. Sen beyni sadece fiziksel olarak aliyorsun, beynin fonksiyonel yetilerini bence hesaba katmiyorsun.

Özgür irade'nin tanımına şartlardan, zorlamalardan, çevreden vs. bağımsız olmak, etkilenmemiş olmak, maruz kalmamış olmak ön koşullarını getiriyorsun. Ben de diyorum ki hiçbir şeyden etkilenmemiş olmak, bir şeylere maruz kalmamış olmak vs. gibi bir durum, bir karar verme ortamı yoktur. Senin bir konu hakkındaki düşüncelerini o gün yediğin çikolata miktarından, o konuyu gece mi gündüz mü düşündüğüne, aldığın eğitimden çocukluğunda yaşadığın olaylara, biyoritminin hangi periyodunda olduğundan, o esnada dinlemekte olduğun bir müzik olup olmadığına kadar pek çok etkinin nüfuzu ile karar verirsin ve iradeni ortaya koyarsın. Yani senin aslında bir konu, bir durum vs. hakkında irade olarak sergileyebileceğin davranış aslında kompleks bir matematiksel denklemin o esnadaki parametrelerinin aldığı değerler ile ilgilidir. Nasıl ki birinin kafana silah dayaması bir parametre ise o esnada ne kadar uykusuz olduğun da bir parametredir. Dolayısıyla nasıl ki havaya attığımız bozuk paranın yazı mı tura mı geleceğini; eğer havanın sürtünme katsayısı, bozuk parayı fırlatma hızın, fırlatma açın vb. gibi matematiksel parametreleri bildiğimizde %100 doğrulukla bilebilirsek, özgür irade kavramını tanımlayan matematiksel denklemin tüm parametrelerini ve o parametrelerin o esnada aldığı değerleri hesaplayabilirsek senin de ne şekilde davranacağını %100 doğrulukla bilebiliriz.

Düşünceyi ne üretir sorusuna gelecek olursam; benim varlık, varoluş ile ilgili duruşum şudur: fiziksel madde diye bir şey yoktur. Her şey zihin (mind) dediğimiz bir özdendir. Madde, bu zihnin sadece farklı, daha düşük bir vibrasyon seviyesinde titreşen halidir. Işık ve ses örneğin biraz daha yüksek frekansta titreşen zihindir. Düşünce ise daha yüksek frekansta titreşir. Kâinattaki her şey, madde, ışık, düşünce aslında aynı zihnin yansımalarıdır. Kâinat çok ama çok kompleks bir matematiksel denklem gibidir. Beyin de tıpkı fourier dönüşümü yapan bir dönüştürücüdür. Bu kozmik matematiksel denkleme, ya da bu denklemin belli kısımlarına erişim sağlayan bir araçtır.

Aslında her şey zihin ürünü olduğuna göre, sperm de bir zihin ürünüdür. Ancak, beyin nasıl ki o büyük matematiksel denklemin farklı farklı noktalarına erişim sağlayabilme fonksiyonelliğinde ise, sperm sahip olduğu donanım itibariyle denklemin sadece tek bir noktasına erişim sağlayabilme yetisindedir, o da yumurtaya odaklanmak...

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 28-08-2014, 22:15
drecco drecco isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Aug 2014
Mesajlar: 144
Standart

Selam

" Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır"
Bu cümlede Tahir hocanın kastettiği algılaması olan canlılık ne?Bu algılama otomatikleşmiş bir eylem mi?
Sevgiler
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 28-08-2014, 22:40
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

drecco´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam

" Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır"
Bu cümlede Tahir hocanın kastettiği algılaması olan canlılık ne?Bu algılama otomatikleşmiş bir eylem mi?
Sevgiler
Algilama pozitif olarak, beynin "!?" lara "var" isareti vermesidir.

Yani, unlemin ve sorunun isareti "var" dir.

O yuzden algi daimi olarak pozitiftir. Negatiflik ya da pozitifligin kendisi, sadece ifade de ve dilbilgisi algisindadir.

Burada sperm algi olarak neyin !? almis ve "var" demister?

Aslinda "icgudu" denilen kavram algi degildir. Sadece davranmaktir. Yani algi ve algiyi isaretlemeyi icermez.

Evet, bir cesit "yerlesmis, alisilagelmis, otomatiklesmis denebilir.

Cunku bu gozlemsel bir olgudur ve henuz gozlemsel yanlislanabilirligi yoktur.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 28-08-2014, 23:27
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

drecco´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam

" Bir sperm kendi başına canlılık özelliği olan bir varlık iken özgür bir iradesi olmayan ama algılaması olan bir canlıdır"
Bu cümlede Tahir hocanın kastettiği algılaması olan canlılık ne?Bu algılama otomatikleşmiş bir eylem mi?
Sevgiler
Evet otomatiklesmis bir eylem gibi dusunebilirsiniz.

Bu cumlede ozunde kastedilen (yani olmasi gereken); Algilamasi olan canlilik degil, canlinin(yani hucrenin) zaman algisidir.

Yazar muhtemelen, anlatmak istedigi konuya uygun olmasi bakimindan,anotomiye iliskin " biyolojik saat" dedigimiz tanimi unutmus veya esgecmis. Halbuki basit bir bicak kesigi dahi, hemen kapanmaz, bu bir surece tabidir biyolojik saat ve cevresel kosullar geregi.

Dolayisiyla bir cinsel iliski esnasinda sperm ciktigi andan itibaren vajinaya dogru akacaktir, vajina disina degil, cunku elverisli ortam oradadir.Ayni mantik masturbasyon veya oral seks vs. eyleminde de gecerlidir.Burada sperm vajinayi algisi sebepli filan degil, sadece elverisli ortam sonucu cikar.

Her iki ornekte de aslolan, zaman'in somutmus gibi algilanmasinin, koken olarak hareket prensibine dayali olusudur.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:59 .