Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dinlerden Özgürlük > Ateizm

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 14-12-2010, 01:51
kemalistcan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
kemalistcan kemalistcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2010
Mesajlar: 337
Standart Ateist Yıldırım ile Çantacı Necmi

ATEİST YILDIRIM İLE ÇANTACI NECMİ’NİN MUHTEŞEM DİYALOĞUNUN BİLİNMEYEN YÜZÜ

Beyaz eşya satıcısı kamyondan iner. Beyaz eşya satan dükkana gider. Dükkanda aklın alamayacağı cahillik, taassup ve hamasetle Muhammed efendilerinin kendilerini keklemiş olmasının farkına varmamış cahil kitle bu kaçınılmaz tecavüzden zevk alır bir halde dört ahbap çavuşlar döner birbirlerini avuçlar modunda zeka seviyelerine uygun dini sohbetlerin en derin en vay canınası en ağlaksı en akıl fikir veresi en saçma ve uyduruk şeyleri zeka ve erdem olarak sunası bir halde konuşmaktadırlar. Satıcı bu tür akıl dışı, hayal gücünün bile tahammül sınırlarını zorlayan, ben saçmalık ötesiyim diye bağıran muhabbetlerden bezmiş ama ülke gerçeği olarak kanıksamış bir halde hiç bulaşmayım derken, son söylenen sözler bardağı taşıran son damla oldu ve kafasını uzatıp dedi ki:

—Ben bir ateistim. (Ezberci zihniyetin lök diye kalmasına yetti bu; ayrıca bir ateist dincilerin yanında on insan aklı, vicdanı, cesareti gücündedir) Müsaade ederseniz din konusunda benim de bir iki çift lafım var.
Dükkanda bulunanların üstadı olan ama bir boktan da anlamayan Nemci Abi şaşkınlığı üzerinden attıktan sonra sinsi, yapay ve hamaset kokan gülümsemesiyle:
- Hoş geldin ateist kardeş.
- Hoş bulduk Bay Müslüman
- Buyur gel sohbet edelim.
Ateist oturur; ama son oturan iyi oturur derler.
— İsminiz nedir ateist kardeş?
- Yıldırım Bay Müslüman!
- Merhaba Yıldırım memnun oldum bende Nemci.
- Sağ ol!
- Sen akıllı ve zeki birine benziyorsun, dedi Nemci.
- Nerden biliyorsun; müneccim boku mu yedin, dedi Yıldırım.
— Pazarlama müdürüsünüz, aptal adamı müdür yapmazlar. Oradan anladım, dedi.
- Kimi ne yapacakları hiç belli olmaz burası Türkiye! Ayrıca sırf pazarlama müdürü olmam bu intibayı verdiyse size aynı şeyi ben sizin için söyleyemeyeceğim.
— O yüzden sen ateist olamazsın. Ateist olmak için akılsız aptal olmak lazım. Çünkü şu kainata baktığımızda her şey’in varlığını bize gösteriyor, dedi.
— Hey konuşmalarına dikkat et. Senin karşında seni imam ağabeyleri diye her dediğini yutan ve en dandik lafını bile vay belerle, ağzı açık kalmalarla dinleyen bir İslam kölesi yok!

Bir insan bu kadar mı popo edilir af edersin. Nemci bu kadarını beklemiyordu. Bu sefer işi zordu. Sinirleri bozulmuştu ama her zaman ki uyuz ama ona bilge tadı veren konuşma şekliyle konuşmadan önce zaman kazanmak için gözlüğünü çıkardı.

— Yıldırım madem sohbet edeceğiz sevdim seni, dedi.
— Lütfen ne konuşacaksak konuşalım!
Nemci Abi her zaman ki müritleri ve cahil cühela üzerinde uyguladığı klişe ama banal taktiklerden birini uygulamaya sokmak için gözlüğü ona uzattı
— Buna ne dersiniz?
— Siz benle dalga mı geçiyorsunuz lütfen ne anlatmak istiyorsanız dost doğru anlatın!
— Lütfen cevap verin, yardımcı olun dedi, Nemci Abi
— Tamam, senin kurallarınla oynayalım, her zamanki zırvalardan birini yapacağını, alakasız şeyleri birleştirip, aptal ötesi bir mantıkla, düşüncelerini bize bir oldubittiyle Allah’ın varlığını kanıtlayan şahane argümanlar olarak sunacağını biliyorum ve kendi aklımdan çok senin akılsızlığına güveniyorum dedi Yıldırım ve ekledi: Gözlük.

Ortam iyice gerilmişti ama sırf bu adamlara özgü bir pişkinlikle cebinden kalemi çıkartıp gösterdi Nemci Abi.

- Peki buna ne denir?
- Kalem…
-
Bu arada dükkan sahibi bir tepsi şeftali ortaya koydu sohbet esnasında afiyetle(!) yensin diye. Ancak Yıldırım’a ters ters bakmayı ihmal etmedi. Nasılsa Nemci Abisi onu birazdan kıç edecekti; bunu düşünüp rahatladı
Necmi abi bir şeftaliyi eline alarak:

- Peki buna dersiniz Yıldırım’cığım, dedi.
- Şeftali, dedi. Bu saçmalığın ne zaman sona ereceğini düşündü.
—Bak işte biz de şeftali diyoruz. Demek ki görüş ayrılığımız yok. Şimdi sen buna şeftali desem ben patates desem, diğerine kalem desen ben de baston desem herhalde bu adamla sohbet edilmez deyip kalkıp giderdin. Demek ki baktığımızda aynı şeyleri görebiliyoruz.
- Ha ha ha diye gülmeye başladı Yıldırım. Gerçek anlamdaki bakışla düşünsel bakışı birbirine karıştırıp laf oyunu yapmanız bana sökmez Nemci Bey!

Nemci ağabeyin yüzü bir anda renk tayfına sebebiyet verecek kadar renkten renge girdi. Yutkundu ve gömleğinin üst düğmesini açtı. Hiçbir şey olmamış gibi mızmız ama heriflerin ulvi olarak nitelendirdiği bir ses tonuyla:

- Şimdi biz bu şeftaliyi nerden aldık Yıldırımcığım?
- Manavdan, pazardan…
—Hayır öyle değil. Yani denizden mi çıkardık, topraktan mı çıkardık, yoksa ağaçtan mı topladık?
— A bu kadarına da katlanamam! Resmen zekama hakaret ediliyor burada. Ne yazık ki filmin sonunu merak ediyorum, dedi ve ekledi: Ağaçtan.
—Peki bu ağacın aslı nedir?
— Bu ağacın aslı fotosentez yapan prokaryot hücrelerdir, dedi.

Hani ağaç yapraklarını(yapraksız da oluyor) elimizi yumruk yapıp da başparmakla işaret parmağının kıvrıldığı yere koyup üstüne avucumuzun içiyle vurup (lap) diye bir ses çıkarırız ya Yıldırım’ın sözleri o ambiyansı yarattı bir anda. Ama Necmi Abi bir kere girmişti bir yola bozulan ezberini hatırlamak için duraksadı ve dedi ki:

—Yani bu ağaç aslında bir odun değil mi?
Odun sensin demek istedi ise de devam etti Yıldırım:
— Ağaç odun değildir. Ağacın odunsu bölgeleri vardır. Ağaç enine genişledikçe ağacın iç kısımları besinden yoksun kalır ve ölürler aynı kemiklerimizdeki cansız bölge ve kaslarımızdaki yağ tabakası gibi.

1000 hönk seviyesinde baktı Yıldırım’a Necmi. Ama düşünme yetisini uzun süredir kullanmadığından önündeki kitabı okur gibi devam etti:

—Peki bu odun şeftali yapmayı öğrenmek için okula gitti mi? Kursa gitti mi?
— Laf anlamıyor musun Necmi? Şeftali odundan olmuyor! Odun ağacın meyvesi, yaprakları gibi ayrı bir bölgesidir. Senin hiç kalıtımdan haberin yok sanırım. Ayrıca botanik bilimi okuduğunu da sanmıyorum. Ama inan bunları bilmen için senin okula gitmen veya en azından bilimsel kitaplar okuman lazım, dedi. Ama yine de anlayamazsın çünkü odunsun, diye geçirdi içinden.

Necmi’nin iyice beti benzi atmıştı. Cebinden mendilini çıkarıp alnını sildi.

—Aklı var mıdır bu odunun? Düşünüp desin ki: Ya ben bu insanlara şeftali yapayım de afiyetle yesinler.
- Bak ağaç meyveyi senin için yapmaz, öncelik neslinin devamıdır. Nasıl sen bağına giren domuzlar için dikmediysen üzümleri, şeftalileri o da sen yiyesin diye yapmaz. Ancak doğal döngü içinde onu büyük bir ihtimalle bir hayvan! Yiyecektir. Ayrıca bu şeftalileri getirenin de aklı yok senin mantığınla ağacın yoksa…

Necmi canının derdinden kurtulmak, birazcık rahatlamak için biraz dışarı bakındı ve devam etti.

—Yani Yıldırımcığım, bu odun öyle bir şey üretiyor ki tadı, rengi, kokusu hoşumuza gidiyor, içindeki vitamin vücudumuzu besliyor. Yıldırımcığım bu şeftaliyi bize bizi tanıyan biri mi verebilir yoksa bu odun mu verebilir?
—Bak hala odun diyor. Dostum bunun adı evrim. Neden bir milyon yıl eski dünya insanı patatesten, avokadodan mahrum oldu peki söyler misin? Canlıların proteine, karbonhidrata, yağa, vitamine ve minerale ihtiyacı var. Canlıların kökeni aynı olduğu için yapı taşları da aynıdır. Canlılar ihtiyaçları olan şeyleri bu canlılardan bunda dolayı alırlar. Ayrıca otçul ve etçil beslenmenin evrimsel sürecini öğrenmen için okuman lazım.

Yıldırım resmen başka bir dil konuşuyordu. Necmi her ağzını açtığında ağzı tekrar kapanıyordu. Herkes Necmi’den iki çift laf etmesini, pis ateistin ağzının payını vermesini istiyor hatta umuyordu. Öyle olmalıydı onlara anlatılan tüm hikayeler böyle bitiyordu. Hatta birisi hafiften dürttü ise de sonuç çıkmadı.

- Sen ve senin patronların milyarlarca dolara, holdinglere, televizyonlara, okullara, kitlelere sahip olabilirler ve karanlığı yaymak için en müsait ve en güçlü durumda da olabilirler. Ama benim gibi sıradan biri bile “kral çıplak” diyecektir.
—Seni gidi kafir, Allah’ın kalplerini mühürlediklerinden, gözleri olup da görmeyenlerden, kulakları olup da duymayanlardan hepiniz cehennem ateşini tadacaksınız, dedi Necmi Abi. Ağzından köpükler çıkıyor ve hırıltılarla nefes alıyordu; önceki sakin ve kendinden emin halinden eser yoktu.
— Allah’ın mühürlemiş sen diyorsun; bir de utanmadan cehennemde yanmamı makul görüyorsun.
Buna da diyecek bir lafı yoktu. Onun için kanal değiştirip farklı bir yerden vurmayı denedi Yıldırım’ı.
- Mesela 5 kişilik bir taksi, saat kulesinin etrafında kendi kendine döner mi?
- Minibüs olsa kesin döner ama taksi için kesin bir şey diyemeyiz. Şimdi sen rastlantı falan başlayacaksın eminim. Ama evrimin ve ateistlerin otomobilin saat kulesi etrafında döneceğini söylediklerine dair bir şey hatırlamıyorum. Ayrıca senin yaptığına akıl yürütme değil çarpıtma ve cahillik denir.
— Peki 5 kişilik taksi kendi kendine dönmezken 7 milyarlık dünya kendi kendine nasıl dönüyor? Demek ki onu bir döndüren var. Yıldırımcığım hiç baklava baklavacısız baklavalaşır mı?
- Senin kütle çekim denen bir şeyden de haberin yok. Ayrıca belli bir hıza ulaşan cisimler kendilerine uygulanan merkezcil kuvvetin etkisiyle dairesel hareket yaparlar. Sahi senin lisede fiziğin kaçtı? Biyolojin kaçtı? İrade ve düşünme denen olguların madde dışı şeyler mi olduğunu düşünüyorsun, buna kanıtların var mı ki baklava ve baklavacı örneğini veriyorsun. Baklavacı evrenin kanunlarına tabi değil mi? Hem o baklavacının evrim sürecinde geldiği noktayı göze alırsak ona bir baklava yapmayı mı çok görüyorsun?
— İşte maalesef modern bilim baklavayı görüyor ama baklavacıyı görmek istemiyor.
— Modern bilimi bırak sen bilimden ne anlarsın? Sana bilimsel yöntem nedir desem abışıp kalırsın. Sen görmemek üzere konuşup bir de bir şeylerin farkında olanları körlükle suçluyorsun. Ki senin ve senin gibiler için bir tanrının varlığı çok da önemli değil. Önemli egemenliğinizi zırvalarınızla ve zırvalarınıza rağmen devam ettirmek. Merak ettim senin idolün, allamen kim?
—Sevgili kardeşim benim Hocam Bediüzzaman’dır, ben onun yazdığı eserleri okurum dedi Necmi abi.
— Sen git o gelsin öyleyse, dedi Yıldırım. Ama gelmesine gerek yok Ateist platformdaki Oğuz’un ve diğer arkadaşların ilgili makalelerini ve yorumlarını oku; ona da gerekli cevabı verdik. Ki Atatürk’e deccal, Türkiye’ye darul harp diyen; 31 mart vakasına karışan, şeyh sait isyanı gibi gerici ayaklanmalarda suçlu bulunup hapse atılan hocan pek muhterem bir şahıstır.

Ağza alınmayacak ne kadar küfür, hakaret varsa Yıldırım’a söylemekte, onu komünistlikle ve vatan hainliğiyle suçlamaktaydılar. Hatta ufak tefek bir itiş kakış da olsu. Yıldırım güçlü biriydi; pabucun pahalı olduğunu anlayınca uzaktan devam ettiler.

-Komünistlik falan değil sizin düşmanınız; komünizmin demi devranlarını bozacağını bilen hacı hocalar ve onları kullanan sermayedir.

Mahallelinin büyük bir hışımla oraya geldiğini gören Yıldırım kamyonuna yöneldi ve sonra geni dönüp ani bir hareketle iki kolu kullanmak suretiyle yapılan bir hareket çekerek; yedirmeyiz size Mustafa Kemal’in cumhuriyetini, nah getirirsiniz şeriatı, dedi ve kamyonuna bindi ve oradan uzaklaştı taşlar ve sopalar eşliğinde.



KEMALİSTCAN
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 14-12-2010, 22:36
Corpse Bride Corpse Bride isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 31 Jul 2008
Mesajlar: 745
Standart

uzaklaşması taşlar ve sopalar eşliğindeyse Yıldırımın akibeti pek hayra alamet diil

sayın kemalistcan malzemesi bol ülkemde Yıldırımın romanınıda bekleriz.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İSLAMİ STAND UP'çı NECMİ ABİ'miz xlarge İslam 8 21-06-2011 00:15
Ateİst!!! AlsanaAziz Multimedya 7 06-12-2010 06:59
ATEİST SİTELERDEN ALINTILAR rutkay İslam 10 05-10-2010 00:40
ATEİST ARKADAŞLARA BİR HEDİYE aspartam Konu-dışı 1 12-01-2006 09:07
ATEİST BİLİME REDDİYE ebabiyl İslam 7 27-12-2005 18:11

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:09 .